Devlet her şeyi bilir, her şey kayıt altındadır.. Devlet yalnızca bildiğini herkesin bilmesini istemez…

18
Reklam

Türkiye’nin yarıya yakın nüfusu gençlerden oluşuyor. Bu genç insanların bir bölümü hayatları boyunca bir tek iktidar gördü. Geçmişle irtibatlarını sağlayacak temel bilgilerden mahrumlar. Geçmişi hatırlatan her türlü yeni gelişmenin onlara ‘masal’ gibi gelmesini değerlendirmelerde akılda tutmak şart.

Haftalardır ülke gündemini işgal eden -yavaştan dünya gündeminde de ilk sıralara tırmanmaya başlayan- devletin ‘suç örgütü lideri’ sıfatıyla andığı Sedat Peker’in videolarını izleyen yığınların işittiklerine tepkileri de bu sebeple elbette farklı olacak.

Videolardaki iddia ve ithamlara verilen siyasi tepkilerin bekleneni tam yansıtmaması da bence bununla irtibatlı.

O sebeple, buraya yazacaklarımı okuma zahmetine katlanacaklardan yaşı müsait olanların hafızalarını tazelerken geçmişte yaşananlar hakkında fazla bilgisi bulunmayanları da düşünerek bir uzun alıntıya yer vereceğim.

Alıntıda anlatılan olaylar bundan hayli zaman önce 1996 yılının sonlarında geçmektedir.

Yaklaşık 25 yıl önce.

O dönemde, Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı, Necmettin Erbakan Başbakan ve geçmişte başbakanlık yapmış daha sonra da yine başbakanlık ve başbakan yardımcılığı yapacak Mesut Yılmaz anamuhalefet partisi lideridir.

Şimdi okumaya başlayalım:

Reklam

“3 Kasım 1996 günü Susurluk olayı patlak verir.
12 Kasım günü Mesut Yılmaz Cumhurbaşkanı’nı ziyaret eder.
13 Kasım 1996 günü Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Necmettin Erbakan’a ‘kişiye özel’ ibaresi ile bir mektup yazar.

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in, dönemin başbakanı Necmettin Erbakan’a yazdığı mektup aynen şöyledir:

‘Sayın Prof. Dr. Necmettin Erbakan, Başbakan
Ankara 

12 Kasım 1996 tarihinde ziyaretime gelen anamuhalefet partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz bana özetle aşağıdaki hususları intikal ettirmiştir:
‘Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde Özel Harekat Dairesi vardır.
Aldığımız duyumlara göre bu dairenin bazı elemanları, ‘uyuşturucu, kumarhane, haraç ve adam öldürmesi’ gibi işlere karışmaktadır.
Son olay bunun vehim olmadığını, hatta sanıldığından da kötü olduğunu göstermiştir.
Ömer Lütfi Topal’ı öldürenlerin itirafı fevkalade enteresandır.
Bu kişiler suçu itiraf ettikleri halde Ankara’ya celb edilmişler, halen serbest gezmektedirler.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde her türlü doküman hazırdır.
Aşiret reisi devleti kullanmaktadır. Devlette görevli olan bazı kişilerin Özel Harekat Dairesi Başkanı İbrahim Şahin’den talimat aldıkları ve bunun İçişleri Bakanı dahil- birtakım yüksek yerlerin bilgisi dahilinde olduğu söylenmektedir.
Suça karışan asgari 100-120 kişi vardır. Bunlar, devlet emrinde çalışan katillerdir. Bu işin devlet çapında soruşturulması lazımdır.
Buna seyirci kalınırsa, demokrasinin işleyeceğinden şüphe ederim.
Bunların meydana çıkarılması halinde, devletin zarar göreceğinden de endişe ederim.
Normal devlet mekanizmasına güvenim yoktur.
Devlet Denetleme Kurulu böyle bir şeyi üstlenebilir.”

Mesut Yılmaz’ın Demirel’e intikal ettirdikleri burada bitiyor. Bundan sonrası Demirel’in Erbakan’a yazdıklarıdır:

“Bu sözler üzerine ben (yani Süleyman Demirel) kendisine (yani Mesut Yılmaz’a); ‘Devlet Denetleme Kurulu’nun bu çeşit iddiaları araştıracak bir yapıya ve kadroya sahip olmadığını, bunları hükümete intikal ettireceğimi, bir ülkede birden fazla hükümet varmış gibi bir durum olmaması icap ettiğini, benim devlet anlayışımın gereğinin bu olduğunu, -varsa- birtakım kötülüklerin ortaya çıkması gerekeceğini, bunun devlete zarar vermeyeceğini, aksine devleti güçlendireceğini’ söyledim.
Anamuhalefet partisi Genel Başkanı tarafından ortaya atılan bu iddiaların çok ciddi olduğu kanaatindeyim.
Bunların tetkik ve tahkik ettirilerek gereğinin ifasını rica ederim. 

Süleyman Demirel”

Mektubun Başbakan Erbakan’ın ve hükümetin kucağına bırakılan bir ateş topu olduğuna hiç kuşku yok.

Reklam

Susurluk kazası olduğunda hükümette içişleri bakanlığı koltuğunda Mehmet Ağar oturmaktaydı; ancak kaza üzerine patlak veren tartışmalar sırasında -8 Kasım 1996 günü- görevinden ayrılması sağlanmış, yerine Meral Akşener atanmıştı.

[Refahyol hükümetinin geri kalan bölümünde, 30 Haziran 1997 tarihine kadar- içişleri bakanı olarak görev yapmıştı Meral Akşener, o sırada Başbakan Erbakan’ın kendisine intikal ettirdiği mektupta iletilen konuyu etraflıca araştırıp soruşturmuş olmalı. Bugünlerde gündemi işgal eden iddia ve ithamlara ilişkin en sağlıklı değerlendirmeleri yapabilecek kişilerin başında o geliyor. Tam da şu günlerde saldırılara maruz kalması da ilginçtir.]

Hükümet o mektuptaki iddiaları soruştururken birdenbire tencere tavalarla kendisini hedef alan ‘sürekli aydınlık için bir dakika karanlık’ adı verilmiş protesto eylemlerine muhatap edilmişti.

Ardından da askerlerin 28 Şubat (1997) günü Milli Güvenlik Kurulu’na taşıdıkları ‘irtica’ ithamlarına maruz kaldı hükümet.

[İlginç olan, Mesut Yılmaz’ın devlet birimlerini de itham eden ihbarını sahiplenerek hükümeti karanlıkları aydınlatmakla görevlendiren Cumhurbaşkanı Demirel’in, sonrasında ’28 Şubat süreci’ adını alacak ‘post-modern darbe’ için askerleri teşvik eden kişi olmasıdır.]

Demirel’in imzasını taşıyan mektubun Refahyol hükümetinin ömrünün kısalmasında önemli bir payı olduğunu düşünürüm.

[Mesut Yılmaz yeniden başbakan olduğunda Başbakanlık Teftiş Kurulu’nu Susurluk olayını soruşturmakla görevlendirmiş, kurul başkanı Kutlu Savaş mafya-siyaset-devlet ilişkisinin o güne kadarki tablosunu çizen bir rapor hazırlamıştır.]

Kutlu Savaş’ın devlet adına hazırlayıp dönemin hükümetine sunduğu ‘Susurluk Raporu’ndan iki hüküm cümlesini de aktarayım da hafızalarımız iyice tazelensin, zihnimiz açılsın:

“Devletin ilgili tüm kurumları bu iş ve eylemlerden haberdardır. Başıboşluk, neticede ve Susurluk kazasının bardağı taşırmasıyla etrafa yayılmış ve devlet sırrı olacak konular gazete makalelerinin ve haberlerinin ana konusu haline gelmiştir. / Her şeyin bu kadar kolay ortaya çıkması ve duyulması ise devlet adına yapılan işlerdeki ciddiyetsizliğin en önemli göstergesidir.”

ΩΩΩΩ

Reklam

18 YORUMLAR

  1. Seçimlerde AKP ve erdoğan için mitinkler yapan Sedat Peker’in 7. videosunu 3 dakika kadar izledim konuşan S, Peker fakat ağız ve sözler tamamen Erdoğan’ın. sözleri ve adam,o kadar şişirilip gaylene gelmişki
    nerdeyse Erdoğanı milli mücadele kahramani ilan edecek.

    Damada omuz atan soyluyu hedefe yatırdılar. Soylu ile iki kuş birden vuracaklard’ı, her zaman olduğu gibi abileri Bahçelı Soyluyu yedirmiyeceği mesajını gönderice. haftalatdır dut yemiş bülbül kesilen Erdoğan, kendi pilanlarını KUZU KUZU yuttu ve Soyluya sahip çıktı. Bahçeli Erdoğanı bitirmek için geldi ve bitirinceye kadarda onunla ortaklığını sürdürecek.
    Fakat S Peker erdoğan için güzel bir iş yapti, hem Türkiyedeki hemde yurt dışındakı neme lazım yolsuzluk demeyimde en iyisi; yolluluklarını’ın konuşulmasını gündemden ddüşürdü.

    Bizm millette bu kafa varken daha coook erdoğan kazığını yutmaya devam ederler. Buradaki trollere baksanız ya; mâaşları kesilmemesi için Papağan gibi Retocu, Papaz, diye durmadan ötüyorlar fakat koskocaman TC bir Enes Kater kadar olamiyor. Hemde onu kaçırmak için miliyonlarca para harcamalarına rağmen. Çok akıllılar ya havuzdan başka bir haber okumadıklari için Riza ABD’ye gitmeden aylar önce bazı köşe yazarları “Zarabi öldürecekler ve suçu Gülenscilerin üzerine atacaklar, ve bundanda zarabın haberi var her an kaçabilir ve ABD’de itirafçi olabilir” diye yazdılar.
    Bizim kiler, o tarihlredede aynen bugübkü gibi adam kaçırmak için MIT ve trollerden oluşan ekipleri ile yurt dışında adam avlamakla meşguldular.
    Riza ABD ye kapağı atip kendini garantiye aldıktan sora nota olayi ilede bunlari tuzağa düşürdu.
    Hakan Atillanin geleceği tarihi bildiği için bunlara dünya kadar para harcatarak mahkemesini sürekli erteletti ve kendilerini çok bilmiş fakat hiçbirşey bilmeyen Tayyip Cumhurriyeti’ne hem maddi hem manevi kazığı attı.
    Devletin görevli gönderdiğı memuru hapise atarken verilmesi gerk notayı onlar suç ortakları için verdiler…

    Havuzun kirli suyunu buraya taşımakla görevli troller bu sitenin okurlarınıde kendileri gibi cahil ve emir erleri zannediyorlar.

    Bahçeli size daha neler yaptıracak göreceksiniz.

  2. Dünyada terörün akla gelebilecek her türlüsüyle bu kadar muhatap edilmiş başka bir ülke yoktur.

    Darbeden birkaç hafta önce Menderes’e gönderilen muhtıra mahiyetindeki mektupta ifade edilen görüşler ve kullanılan üslup ile 1971 muhtırasında, 1980 darbesi öncesinde, 28 Şubat 1997 muhtırasında, 27 Nisan 2007 bildirisinde, hatta son emekli amiraller açıklamasında sergilenen yaklaşım hep aynıdır. Merkez aynı değişen bir şey yok.

    Bir muhalefet düşünün ki, ümidini, geleceğini, iktidar arayışlarını Türk milletinin hür iradesine değil de Hdp ye terör örgütlerine, vatan-millet düşmanlarına, olağanüstülüklere ve organize suç örgütlerine bağlamış olsun. Onlarla iş birliği yapsın, paylaşımlarına sarılsın, ihanetlerinden medet umsun. Adı millet olan ittifakın istisnasız bütün unsurlarının durumu, kelimenin tam anlamıyla budur

    • “Merkez aynı değişen bir şey yok” cümlesindeki “Merkez” neresi? yazarsanız ben de anlamış olurum. ben okuduğum bir düşünceyi anlayabildiğim de seviniyorum.

    • Bir muhalefet düşünün ki, ümidini, geleceğini, iktidar arayışlarını Türk milletinin hür iradesine değil de
      derken bilgi yanlışı var.
      son anketlere ve halkın gösterdiği teveccühe göre millet ittifakı ciddi bir halk desteği alarak ilerliyor, özellikle iyi parti ciddi bir yükseliş trendine girmiş gözüküyor, ama toplamda yükseliş var, dolayısıyla bu durum millet ittifakının istisnasız tüm unsurlarının ümidini milletin hür iradesine bağlamış olduğunu gösterir, cümlenin kalanı kişisel hayal ve hezeyan olduğu için müdahaleye ve düzeltmeye gerek yok tabii. bu ara hezeyan moda galiba…

  3. Mafya üzerinden Türkiye’ye ayar verenlerin bütün hesapları sıfırlandı. Bir oyun daha burada bitti. 

       ABD’nin, İngiltere’nin, BAE’nin, İsrail’in merkez yayın kurumlarından alabildiğine destek görüyor. Videoları alabildiğine destekleniyor, yaygınlaştırılıyor. Batı medyasına; “Sedat Peker’in açıklamaları Erdoğan hükümetini sarsıyor” başlıkları attırılıyor. İçerdekiler de Gogula girin bakın bizim hakkımızda Türkiye hakkında  neler neler diyorlar.diyerek milleti gaza getiemeye çalıştiğıni ibretle izledik.
    Siyasi muhalefetin tamamı gözünü Sedat Peker’e dikti. “Bir kapı açsa da orada ilerlesek”, “Erdoğan’ı yıpratsa da işimiz kolaylaşsa”, “Soylu’yu harcasa da teröre karşı savaş boşa çıksa”, “mafya şaibesi yakıştırsak da Türkiye mücadelesi verenleri gözden düşürsek” derdine döştü.Türkiye zarar görmüş, devlet zarar görmüş, senaryo ABD’de yazılıp Dubai’de oynanmış, umurlarında bile değildi. Onların tek derdi, Erdoğan zarar görsün, ekibi zarar görsün, surda bir gedik açılsın oldu.

    • Mafya üzerinden Türkiye’ye ayar verenlerin bütün hesapları sıfırlandı. Bir oyun daha burada bitti.
      euro 10,42
      dolar 8,51
      gram altın 518,9
      bir oyun daha bitmiş!
      tebrikler.

  4. Mafya liderinin peşine takılıp, işin haber kısmını aşıp iki haftadır her gün her saat coşkuyla konu edinen, konuşan, açıklama yapan, yayın yapan, yorum yapan çevrelerin maksadı ve umudu da açık.”Erdoğan gitsin de nasıl giderse gitsin”ciler. Resmen medet umdular hüküm giymiş bir suç örgütü liderinden.Daha söyle, daha çok karıştır, iftira et, hakaret et, daha çok kirlet ortalığı, hadi düşür hükümeti.
    Kılıçdaroğlu’nun son haftalardaki coşkusu inanılmazdı. Cumhurbaşkanlığına adaylığını bile ilan etti!
      Kaset komplolarına en meraklı örgüt olan FETÖ, Baykal’ı böyle devirmemiş miydi?
    Baykal’ın komplo kasetiyle ilgili söylediklerine bakalım.”Ben gözlerimle gördüm. Bir değil birden fazla kaseti izlediğini gördüm.  Bana böyle bir kaset olduğunu söylediler, getirdiler önüme koydular ben de izledim.
       CHP Genel Başkanı ortaya önemli bir iddia atıyor ama arkası gelmiyor. Ne iddiasını kanıtlıyor, ne de kendisine yöneltilen sorulara doğru cevap veriyor
    Önce şöyle diyor: “Görüntüleri getiren kişiler maskeliydi yüzlerini, kim olduklarını göremedim.” Sonra, kamuoyundan tepki yükselince şunu söylüyor: “Hatırlamıyorum.” Tam bir skandal. CHP gibi kurucu ve ana muhalefet partisinin genel başkanına, yüzleri maskeli birileri kaset getiriyor ve ne, o ne de o partinin yönetim kadrosu “Kim bunlar?” diye sormuyor.

    Kasetle Chp nin başına geldi. Kasetle Cumhurbaşkanlığını istiyor. Bu sefer olmadı.

    Bu kasetle bir şeyler planlandıysa bile, bu planlar havada kaldı ve kasetler sadece gevezelere malzeme oldu.

    Sizin çocuklar yine başaramadı!
    ” Yine mi gol değil ” diyerek Graham Fuller’ e şöyle bir yan baktı. Fuller önümüzdeki maçlara bakacağız başkanım diyerek cevap verdi, boynunu bükerek.

  5. Türkiyede Terörist’te, mafya’da. muhalfet ve ihtidar fark etmez. TBM. Palazlanip yetiştiriliyor.
    PKK ile mücadelemi etmek istiyorsunuz? Önce meclisten başlayın. Mafya ile mucadelemi etmek istiyorsunuz? Önce meclisten Başlayın, hirsizlar ile mucadelemi etmek istiyorsunuz? Önce meclisten başlayın.
    84 miliyon’un başını kuma gömenler. Milletin birbirini yiyerek seçip meclise gönderdikleri 600 Parazit’lerden başkaları değil.
    Türkiyenin haline bakın Millet vürüsten, yokluksulluktan, huzursuzluktan,açlıktan!
    Kırıliyor ve birbirini yiyiyor 600 + danişmanlar+ devletin tepesindekiler halen daha deveyi hamudu ile yutuyorlar. Ama kimse onlari görmiyor! Çünkü onlar Dünya malına Tapmiş olanlar var ya her dönem modaya uygun bir ikişer suç örgütü üretip daha fazla palazlaniyorlar.

    Bizim millette bunlar az bile. Rahmetli Yıldırım Akbulut gibi dürüst namuslu, görevini hakkı ile yapan birisini 6 da tepe takla indirdiler ve Mesut Yılmaz gibi birisini memleketin başına bela olarak getırdıler.

    Şu anki Türkiyenin kaderi ile kumar oyniyanlar için birbirini yiyen bir millet ilanihayet huzur görmez.
    Yalancilar ve hırsızlara hızmet etmeye devam ederler.

  6. Demokrasi, toplumların hak ettiklerinden daha iyi yönetilmemesini garanti eden yönetim biçimidir

  7. Size maalesef katılamıyorum Fehmi Bey. Öyle bir “bilen devlet” yok. Devlet denilen aygıt kişilerden oluşuyor ve bu kişiler de güçlüden yana olabiliyor. Şekil 1a’da görüldüğü üzere. Asla suç olmayan suçlamalarla insanlar onlarca yıl hapse mahkum edilirken cinayetlerini itiraf eden seri katiller soruşturulamıyor bile. Geçiniz bunları. Sanırım aydınlarımızın (sağcı, solcu, dinli, dinsiz) hepsinin bu “devlet kutsama”sı işine eğilmesi gerekiyor. Herkesin devleti kutsamak için farklı nedenleri var. Günün sonunda devlet adına haydutlar hükmediyor.
    Benim tespitim şu: Tarihi seyir içinde birçok şey söylenebilir ancak bizim toplumun temel problemi tembellik. Bu hem bedensel hem de zihni olarak çok yaygın. Asla zahmete girmek ve risk almak istemiyoruz. Herkes bir kurtarıcı kahraman bekliyor (Atatürk, Menderes, Erdoğan, Şeyh Hazretleri, Hocaefendi Hazretleri vs.). Kitlenin çoğu kutsadığı devlete vergi vermek istemiyor, mümkünse askerden kaytarmak istiyor, çalışmadan maaş almak istiyor. Bunu dolaylı olarak yazan ve ifade edenler var ama her topluluk bu illetle malül olduğu için kimse üzerine almak istemiyor.
    İmdi gelelim 24 hatta 25 sene önceki kaza ve sonrasında ortaya saçılan şeylere. Bugün Türkiye buraları geçmiştir, yani aşağı doğru geçmiştir. Artık ne Susurluk Komisyonu gibi bir komisyon kurulabilir ne de bunları adam gibi soruşturabilirsiniz. Bunları yazacak ve dillendirecek medya da kalmadı. İşte siz iktidarla aynı kökten geldiğiniz halde ancak kendi sitenizde ucundan kenarından konuşabiliyorsunuz. Gerçek sorumlunun adını bile anamıyorsunuz.
    O zaman en azından bir Demirel vardı, devleti biliyordu vs, gasp edilme ve hapsedilme riski bugünki gibi olmayan kısmen özgür medya vardı. Şu anda en kriminal kişiler devlette en makbul kişiler. Geçiniz bunları bence. S. Peker olayını şöyle izah edebiliriz eskilerin deyimiyle “Pislik kemale erince zevali başlar”. Herkese kolay gelsin.

  8. bu olaylar olurken acaba FETÖ…boş mu duruyordu yoksa olayların özellikle 28 şubat sürecinin tamda göbeğindemiydi….

  9. “Mafyaya;
    – parmağını veren kolunu,
    – kolunu veren bedenini,
    – bedenini veren ruhunu kaptırır.” Anonim

  10. Küresel istihbarat servislerinin elinde tamda efendilerinin istediği şekilde şakiyan uyuşturucu baronu ve müptelası olduğu söylenen bu kişi pek çok yurt içi ve dışı hükümet düşmanını pek sevindirmis görünüyor.emin olun bu kişi hükümet lehine bir şeyler soyleseydi hadi canım adam mafya,bunun sözünün ne değeri olur tarzı yazılarını olur olurduk.

  11. Zahmet edip sonrasınida yazsa idiniz. gençler çeteler bahanesiyle Erbakan-çiller hukumetinin devrilmesiyle ülkenin ne hale getirildiğinİ de öğrenmiş olurdu. sanirim işin o kısımı pek işinize gelmemiş

Yoruma kapalı.