Deprem ve sonrasında yaşananlar medyamızın hal-i pürmelalini de ortalığa döküverdi

44
Reklam

Çocukluk ve ilk gençliğimde futbol maçlarını tribünden izlerdim. Bir dönem de -sonradan izlenim yazmak üzere- Fenerbahçe maçlarını Kadıköy’de basına ayrılan bölümden izlediğim de oldu. Son yıllarda koltuk izleyicisiyim; içimden maçlara gitmek gelmiyor.

Birkaç gündür zihnimde şu soruya cevap arıyorum: Fener’in son maçını diğer taraftarlarla birlikte tribünden izliyor olsaydım, hükümeti istifaya çağıran sloganlar atanlara ben de katılır mıydım?

Hükümet yanlısı, AK Partili veya en azından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı delicesine seven biri olsaydım bile katılırdım gibime geliyor.

Fener tribünleri yalnızca muhalifleri barındırmıyor ya? Taraftarlık böyle bir şey, futbol siyasetten daha fazla birleştirici, takım tutmak parti tutmaktan çok daha ileri bir tutku.

Eminim, bunu en iyi bilebilecek kişilerden biri, vaktiyle kendisi de sahalarda top koşturmuş, profesyonelliğe kadar futbol hayatını sürdürmüş Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır.

Zaten dikkat edilirse, “Yalan yalan yalan, dolan dolan dolan, 20 sene oldu istifa ulan” sloganlarının atılmasına AK Parti’den fazla bir tepki gelmedi.

Akıl da bunu gerektiriyor zaten. Futbol taraftarlığıyla siyasi kimlik çekiştiğinde, kaçınılmaz sonuç, futbolun kazanmasıdır.

MHP ve lideri Devlet Bahçeli’nin benimle aynı kanıda olmadığı, Beşiktaş’ın dün akşamki maçında atılan “Hükümet istifa” sloganlarına verdikleri olağanüstü şiddetli tepkiden belli. Parti futbolun siyasete alet edildiğini dile dolayan bildirisinde, liderlerinin BJK üyeliğinden istifa ettiğini de açıkladı.

Reklam

Devlet Bahçeli de, protestoların engellenmesini, engellenemiyorsa maçların seyircisiz oynanmasını teklif etti. 

MHP ve Bahçeli’den gelen teklifler, başka konulardaki örneklere bakılarak, iktidara ne yapılmasıyla ilgili birer telkin gibi de kabul edilebilir.

Slogan atmalar devam ederse maçların seyircisiz oynandığı gerçeğiyle karşılaşabiliriz.

İktidar açsısından bunun seçime gidilen ülkede sakıncasını söylemeye bile gerek olacağını sanmam.

Fener maçında taraftarın deprem bölgesi için statta attığı atkılara, Beşiktaş taraftarının deprem bölgesindeki çocuklara gönderilmek üzere getirdikleri oyuncakları atarak katılması, futbol taraftarlığının boyutunu göstermesi bakımından önemlidir.

Protestolara kızanların soruna doğru teşhis koyarak sınırlı bir tepki vermeleri daha uygundur.

Olayın bence esas önemli yönü, futbolseverlerin nereden etkilendikleri konusudur.

Bütün dünyada olduğu gibi bizde de kanaatlerin oluşmasında en önemli etkenin medya olduğuna inanılır. Daha doğrusu dünyada öyle olduğu için bizde de öyle olması beklenir. İnsanlar haberleri ve haberlere yönelik yorumları gazetelerde okur, TV ekranlarından görüntülü olarak izler ve etkilenirler.

Reklam

Ülkemizdeki medyanın hali ortada. Gazeteler ve TV kanallarının büyük çoğunluğu hükümetin karşısında değil. Nitekim, deprem ve sonrasıyla ilgili yayınlarda hükümeti aşırı rahatsızlığa sevk edecek yönlerle pek ilgilenmedi medyanın büyük bölümü.

‘Muhalif’ denilebilecek gazeteler ve kanallar sayıca da etki olarak da bayağı az.

Futbolseverler de, futbolu önemsemeyen kitleler gibi, ana akım medyadan bilgileniyorlar. Yani hükümete yakın gazeteler ile televizyonlardan. En iyi spor sayfaları onlarda çünkü. En fazla izlenen spor programları da yine ana akım diye adlandırılabilecek kanallarda.

Gazetelerin spor sayfalarını okuyan, kanallardaki spor programlarında görüş açıklayan yorumculara kulak verenlerin, deprem konusunda hükümeti istifaya davet edecek sloganları atmalarını getirecek bir öfkeye kapılmaları pek mümkün değil.

Herhalde insanlar gazetelere yalnızca spor haber ve yorumları için göz atmıyor, kanallarda dolaşırken siyasi haber ve yorumlar da gözlerine takılıyordur.

 Ne oluyor yani, okudukları gazeteler ile izledikleri kanallardan hiç mi etkilenmiyor bu insanlar?

Galiba öyle.

‘Merkez medya’ veya ‘ana akım medya’ gibi adlarla anılan onlarca gazete ve yine onlarca TV kanalı, okur ve izleyicilerini etkilemekte fazla başarılı değiller.

Az satışlı oldukları için cılız gözüyle bakılan muhalif gazeteler ile izlenmedikleri sanılan muhalif kanallar ötekilerden daha etkili olmalı.

Biraz da sosyal medya…

İnsanlar -buna futbolla ilgilenen toplum katmanları da dahil- geleneksel medyadan daha fazla sosyal medyaya kulak vermeye başlamış görünüyor. 

Bu da bana, bu mesleğin içinden biri olarak, kabulü olağanüstü ağır bir durum gibi geliyor.

Düşünün: Statta atılan iktidar cephesini rahatsız eden sloganları, maçları yayınlayan kuruluş sesleri kıstığı için, geniş kitleler işitemedi. İktidarın itimat ettiği, itibar gösterdiği gazeteler de ertesi gün haberlerinde o sloganlardan hiç söz etmedi.

Peki de, bizler nereden öğrendik statlardaki protestoları?

Sözün kısası, şu sıralarda futbol camiasının slogana dönüşen rahatsızlığının siyasilere dönük yüzü kadar medyaya bakan yüzü de önemli.

İtibar görüyor bazı gazeteler ile gazeteciler, TV kanalları ve o kanalların yorumcularına iktidarın ilgisi büyük; ancak galiba onların esas etkilemeleri beklenen geniş kitleler giderek sesi cılız çıkan medyaya ve kendine özel kuralları -bir dereceye kadar da kuralsızlığı- bulunan sosyal medyaya kayıyorlar.

Maçlar seyircisiz oynansın, muhalif kanallara cezalar yağsın, dinlemeyenler kapatılsın, sosyal medya dizginlensin, direnenler davalarla yıldırılsın…

Teklifler bunlar.

Ancak, bu tür tedbirleri akıllarından geçirenlere, dünyanın geldiği şu evrede, bundan 20 yıl öncesine kadar işe yarayabilen yasaklamaların artık fazla bir anlam taşımayacağını birilerinin hatırlatması gerekiyor.

Umarım, iletişim başkanlığı, RTÜK gibi kurumlar bu görevi de yerine getiriyorlardır. 

ΩΩΩΩ

Reklam

44 YORUMLAR

  1. Bence ERDOGAN bırakmaz bırakamaz suçu ve suç ortakları o kadar çok ki o bırakmak istese bıraktırmazlar. Umarım yanılırım.

  2. Bu ülke bir günde bu hale gelmedi.
    Onyıllarca herşeyi “mış” gibi yapmadıkmı?
    Başörtülü bacım da öyle, ikna odalarıda böyle, hayvan pisiliği hekayesindede, fötü halüsinasyonunda da şöyle idi!
    Ha babam de babam twiste gel den Geldik en az her bir Türk vatandaşın ON defa izlediği AYNI K.Sunal filmlerini rekor kırdırmaya!
    Ortadirek mi yan direğe benzemeli,
    arka direk mi çamlıca tepesine dikilmeli?
    Devlet hastanesinde tedavi olabilmek için!..
    Ammaaannnn!!!!
    söyletmen beni.
    Şunu da söylemeden geçmiyeyim,
    yıllarca ve yıllarca Anadolu nun yüzlerce kave köşelerinde!…
    “ismilazımdeğilgastelerinde” sadece resimlerine -mayolu!- bakılan!….
    Yinede şükredin halinize🤔😡.

  3. Günlerdir yardım geç gitti diyenlere partililer bürokratlar şiddetle karşı çıkıyorlardı, şimdi ise cb kabul etti, peki partililer ve bürokratların durumu ne olacak şimdi.

  4. Bu tür sloganik tepkiler ancak akp ye yarar.bu millet herseyin farkında …daha önceden de üniversiteleri ile askeri ile gazetecisi ile rektörü profu sanatcısı ile çok erdoganla ugraştilar…cumhuriyet mitinglerini ,geziyi,ayakkkabı kutularını ,hatta “sıfırladın mı?”ya ramen bu millet erdoganı destekledi..erdogana karşı esaslı projeler ve güven veren muhalefetle karşı çıkılabilir.yoksa zıtlaşma ve kutuplaştırma ve aşağılama şeklinde bir muhalif kafa ile erdogan taraftarlarını erdogandan vazgeçiremezsiniz.aynen bunca beceriksizliģe ramen muhalif liderlerden muhalifler vazgeçmedigi gibi….

  5. BİRKAÇ GÜN – HELÂLLİK
    Ülkemizi yönetme iddiasında olanlar, depremin birkaç gününde etkili olamadıkları için helâllik istemişler.
    Öncelikle helâllik istenecek yer kabristan olmalı.
    Birkaç gün demek ne demek.
    İki gün 48 saat.
    Üç gün 72 saat.
    Saniyeleri önemli olduğu bir an için “birkaç gün” tabiri. Gerçekten inanılmaz.
    Vatandaş ” birkaç 10 yıldır” size bu “birkaç gün” dosdoğru hizmet versin diye deli gibi vergi veriyor.
    Kimse helâllik veremez.
    En kısa zamanda istifanızı veriniz.

  6. RTE. bu günkü gezisinde , Adıyaman’lılardan helallik istedi ; yaşayanların ne yapacağını gayet tabii ki kendileri bilir , ancak rahmeti rahmana kavuşmuş olanların affetmesi ne yazık ki
    artık mümkün değil !
    Mesele öbür aleme kalıyor !

  7. Muzaffer Sever 27 Şubat 2023 At 16:29

    seçmenin bilmediği mi var?
    hdp bildiğim kadarıyla yasal bir parti,
    yine bildiğim kadarıyla 6 milyon kişi bu partiye oy veriyor?
    elinize çiçek alıp kapılarına kadar giden sizsiniz.
    açık ve gizli görüşüyorlar
    biliyorsunuz işte.
    sorun ediyor musunuz???
    yooo.
    biz neden sorun edelim???
    Bahçeli: “AK Parti’nin HDP ile görüşmesi doğal ve doğru bir adımdır” demişti,
    AKP’li vekil Cevheri: HDP legal bir parti, destekleri gerekiyor dedi.
    bizde hdp legal bir parti, destekleri gerekiyor diyoruz, N’olmuş???
    ülkenin bazı gerçekleri var değil mi?
    mhp, hdp nin yarısı kadar oy alamıyorsa,
    akp, aldığı oyun yarısını kaybetmişse,
    hdp bu ülkede 6 milyondan fazla oy alabiliyorsa
    milliyetçilik ya da dindarlık satmaktan vazgeçip,
    bina satmakla yetinin.
    ihale açmakla…

  8. hd 27 Şubat 2023 At 14:17

    elimizde veriler var değil mi?
    açık ara en başarısız dönemi yaşıyoruz.
    geçmişte beğenmediğimiz uzun ve kısa süreli iktidarlar zikrettiğiniz siyasiler
    bugün sata sata bitiremediğimiz devlet teşekküllerinden tutalım ekonomide bizi ülkeler arasında 17. sıraya kadar çıkaran bir ekonomik tablo vardı,
    geldiğimiz yerde paramız yani itibarımız en büyük değer kaybını yaşıyor
    yani daha önce denediklerimiz zamanında olmayan bir şey, onlar paramızı yani itibarımızı hiç bu kadar düşürmemişlerdi,
    ekonomi de 17. sıradan 21. sıraya ve bu yıl muhtemel 23. sıraya gerileyeceğiz,
    yani denediklerimiz zamanında olmayan bir şey değil mi?
    sefalet endeksinde türkiye 1. sıraya yerleşti,
    yani denediklerimiz zamanında olmamıştı,
    enflasyonda makyajlı rakamlarla bile arjantini geride bıraktık,
    daha önce denediklerimiz zamanında arjantini geçebilmiş miydik?
    insanlar dindarlardan soğudu,
    kendi yandaş basında bile bize bakan dinden soğuyor yazıları çıkıyor,
    daha önce denediklerimiz insanları dinden bile soğutmayı başarabilmiş miydi?
    daha önce hiç bu kadar kötü yönetilmediğimiz gibi, gelecekte de bu kadar kötü bir yönetim olamaz, bunca teşekkülün satışından, sıcak paranın ülkeye aktığı bir zamanda iktidar olduktan sonra hazinenin bomboş olması yardım paralarına bile tenezzül eder hale gelmek nasıl açıklanır?
    geçmiştekilere ancak neden bizi ekonomi de 15. ya da 12. sıraya çıkarmadınız gibi bir soru sorabiliriz, neden daha iyi değil eleştirisini yöneltebiliriz elbette,
    oysa bugün bırak ilerlemeyi beğenmediğiniz yönetimlerin bıraktığı yeri bile korumaktan aciziz her geçen gün geriliyoruz, bugün neden daha iyi değil bile diyemiyoruz.
    neden bu kadar kötü onu da zaten görüyoruz.
    basit bir akıl yürütmesiyle, hatta bir çocuk aklı ile bile verilere bakarak makyajlı rakamlara rağmen gelecekte daha kötü yönetilemeyeceğimizi rahatlıkla söyleyebiliriz. siyasal islamın olduğu bütün ülkelerde aynı tablo var; yoksulluk ve yolsuzluk.
    geçmişteki en kötü yöneticiyi bile mumla arar hale geldik.
    kim gelirse gelsin en azından 100X daha iyi yöneteceğinden şüphemiz olmasın.

  9. Şu ortamda bile (İmar afları ile uyarılar ile bağıra çağıra gelen deprem, 50.000 i aşacak can kaybı, CB.’nın bile kabul ettiği ilk günler ayıbı, Kızılay’ın hayır kurumundan şirkete dönüşmesi ve satışları, TSK’nın kim tarafından olursa olsun depreme müdahalesinin geciktirilmesi, yabancı yardım kuruluşlarının değişik ve haklı nedenlerle işlerini bırakıp gitmek zorunda kalışları, insanlar başını sokacak yer, açlığını giderecek gıda beklerken, enkaz altındakiler çıkarılmadan plansız programsız yeni binaların ihalelerinin yapılması, vs…vs) yandaşlık yapmak utanmazlıktır, yüzsüzlüktür, ayıptır, sizin deyiminizle günahtır. El insaf…

  10. en hafif tabirle “kötü yönetim” yüzünden ilk 48 saatte onbinlerce vatadaşı donarak ölmüş bir ülkede siyaset stada da girer heryere de girer..

  11. Basının büyük bir bölümü iktidarı desteklese de yine de tepkiler oluyorsa, iktidar destekli medya kaynaklarından kaynaklanıyor olabilir mi acaba), yani etki tepki meselesi.
    Eskiden bir söz vardı “Akıllıya kırkı gün, deli dersen deli olur”
    Demek ki daha kırk olmamış….

  12. Silahı çekip öldürene denir.
    Binaları Depreme Dayanıklı yapmayanlara denir.
    Binaları denetleyenlere denir.
    İmar affı çıkaranlara Denir.
    Konan Hız limitini aşıp birisine çarpıp öldürene denir.

    • TAAMMÜDEN
      Taammüd kastın da ötesi, yada kastın en yoğun hali olan, planlı-programlı bir zihinsel odaklanmaya denir.

  13. ülke ne hale geldi?
    acı şeyler yazmak istemiyorum ama bir ülkede artık tribünlerden haykırış yükseliyorsa, o ülkede herkes aklını başına almalıdır.
    kızılayın çadır satışı hepimizi şok etmiş durumda.
    bütün zamanların en ağır doğal felaketlerinden biri yaşanmış, hava eksi derecelerde, insanlar sokakta kalmış, çadır sağlamak için tüm ülke seferber olmuş,ve kızılay bir yardım kuruluşuna çadır satıyor, afada göndermiyor.
    felaketin 3. günü herkes soğuktan barınacak yer ararken,
    çadır hava kadar ihtiyaç haline gelmişken,
    kızılay elindeki çadırları satmaya çalışıyor, iyi mi?
    bizim paralarımızla alınmış çadırlar, bizim paralarımızı toplayan yardım kuruluşlarına satılıyor, insanlar soğukta kalmasın diye yardımsever insanlar bir çadıra iki kez para ödüyorlar. bu nasıl bir gaddarlıktır?
    haluk levent şöyle diyor;
    “Biz o akşam herkes can derdinde soğuktan donarken ‘bu çadırları satın almalı mıyız ya da almamalı mıyız?’ lüksüne sahip değildik olamazdık da. Ve satın alıp bölgeye gönderdik. Yaptığımız her işlem kanuni ve doğru”
    çadırların satılması kanuni olabilir peki ya etik???
    bu çadırları satın almalı mıyız ya da almamalı mıyız lüksüne sahip değildik zihniyetine karşı o akşam herkes can derdinde soğuktan donarken bu çadırları satmalı mıyız lüksüne belli ki birileri sahipti. bu nasıl bir zihniyet?
    3 gün kaç insanın hayatına mal oldu? küçücük çocuklar vardı orada.
    ne yani şimdi, böyle yönetilen bir ülkede tribünlerden bir feryat yükselmesin mi?
    böylesi büyük bir felaketi yaşayan depremzedeler kızılay nerde demiş
    ne yemeğini ne çadırını görmedik demiş.
    depremzedelere edilmedik söz kalmadı değil mi?
    velev ki haklı değil, böyle bir travma yaşamış, kim bilir hangi ruh halinde olan bir felaketzedeye o geceyi sıcacık yatağında geçirmiş birinin bir devlet adamının devletin başındaki birinin gösterdiği tutum kabul edilebilir bir tutum mu?
    bizzat kendisi sayın erdoğan işlerin istenildiği hızda olmadığını söylemedi mi?
    şimdi, tribünlerden bir feryat yükselmesin mi?
    her gün temel yaşam ürünlerine zam geliyor,
    her gün bir yerden bir skandal çıkıyor,
    kurumlar işlevlerini kaybetmiş hepsi bir holding gibi çalışıyor,
    şimdi tribünlerden bir feryat yükselmesin mi?
    artık bir muhasebe ypmanın zamanı geldi diyeceklerine
    medyaya baskı, haberleşmeye yasak, sosyal medyaya sansür, halka küfür N’oluyoruz???
    “Maçlar seyircisiz oynansın, muhalif kanallara cezalar yağsın, dinlemeyenler kapatılsın, sosyal medya dizginlensin, direnenler davalarla yıldırılsın…”
    milleti bu noktadan sonra böyle idare edemezsiniz.
    edemeyeceksiniz.

    • be ahlaksız…be namussuz.. be adi…
      velev ki haklı değil, böyle bir travma yaşamış, belki evini, arabasını, işini ve en önemlisi sevdiklerini kaybetmiş kim bilir hangi ruh halinde olan bir felaketzedeye o geceyi sıcacık yatağında geçirmiş maddi manevi hiç bir kayıp yaşamamış, bilakis milletin paralarıyla görülmemiş konfor ve şatafat süren birinin bir devlet adamının devletin başındaki birinin gösterdiği tutum kabul edilebilir bir tutum mu?

      • bu ülkede “ahmak” dediği için görevinden alınmaya çalışılan,
        siyasi yasak getirilmeye uğraşılan insanlar var,
        hukuk herkes için değil mi???
        böyle bir ülkede tribünlerden haykırış yükselmesin mi?

      • Kendini CHP’nin kollarına bırakan binde birlik Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu, şayet seçimleri kazanırlarsa, partilerin oy oranına göre bakanlıkların 6’ya bölüneceğini söylemiş.
        Aslında Karamollaoğlu da biliyor ki bakanlıklar 6’ya değil 7’ye bölünecek. Sayın Karamollaoğlu, masanın en büyük destekçilerinden HDP’yi unutmuş olamaz!..
        HDP’yi unuturlarsa HDP kendini geçmişte hatırlattığı gibi yine hatırlatır. 2019 senesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde HDP Milletvekili Fatma Kurtulan, Ulusalcı-Milliyetçi İYİ Parti sırasına dönüp ne demişti hatırlayalım: “İYİ Parti, size söylüyorum: Size rağmen, içinde bulunduğunuz ittifaka, HDP ve PKK’ye içinde gönül vermişlerin de olduğu insanlar oy verdi. Şu an koltuklarınızda HDP’nin oylarıyla oturuyorsunuz.”
        Kurtulan haklıydı ve bu haklılık karşısında İYİ Parti sesini çıkaramamıştı. Sayın Karamollaoğlu, PKK’ya gönül vermişlerin sayesinde o koltuklarda oturacağınıza göre HDP/PKK’ya hangi bakanlığı vereceğinizi seçmeniniz şimdiden bilmesi gerekmez mi?

    • akıl fikir istemenin yanı sıra ahlak ta taleplerimiz arasında olmalı.
      kısa bir süre önce, başkentgaz kızılay üzerinden ensar vakfına 7 milyon dolar bağış yapmıştı, kızılaya yapılan bağış, vergiden düşülüyor ya,
      75.000 dolarcık kızılaya, gerisi ensara olan bağış ve kızılayın vergi kaçırmaya aracılık ettiği yönündeki eleştiriler için kızılay müdürü kerem kınık;
      “Vergi kaçırmak başkadır, vergiden kaçınmak başka” demişti.
      sonra bu milyon dolarlar da abd ye kadar gitmişti biliyorsunuz?
      kurumların başında olan insanlardan
      daha etik sözler ve işler beklemek çok mu romantik bir talep?
      yolsuzluk ve yoksulluğun bir felaket gibi çöktüğü ekonomik enkazdan ahlak enkazına kadar her türlü enkazla uğraştığımız bir de şehirlerin yıkıldığı bir depremle sarsıldığımız bu zamanda ülkemizde en azından yardım kurumları bari bu kurumlar işlerini doğru yapamazlar mı?
      bir şey olsun doğru gidemez mi?

    • “bizim paralarımızla alınmış çadırlar, … yardım kuruluşlarına satılıyor, insanlar soğukta kalmasın diye yardımsever insanlar bir çadıra iki kez para ödüyorlar.
      bu nasıl bir gaddarlıktır?”
      Bu nedir? kim anlayabilmiş ki siz anlayasınız ddm hanım?
      Benim anladığım, bir koca kurumun batışı..
      AFAD isimli bir kurumumuz oldu nurtopu gibi hayırlara vesile olsun.

  14. AKP Hükümeti Planında Bütün vaadlerle milleti kandırıp Seçimi kazanmak.
    Daha donrada Halka İyi Kemer sıktıracaklardı. Bu kemer sıkmadan Dolayıda Binlerce halkımız bu sefer Ekonomik depremle Merkez Bankasının kolonu Altında kalarak Can vereceklerdi.

    Seçimi Erteleyeceklerdi Artık vaad değil kemer sıkma yapmaları gerekir, vaz geçtiler.

    Ekonomik Sıkıntıdan Dolayı intihar edenleri, Tabiki İntiharları Basında Yayınlamak yasak olduğunda Ölenlerden Haberiniz olmayacak taa sıra size gelene kadar.
    Siz Böyle Ekonomik depremde İntihar edecek Geriye Hanımız ve Çoçuklar kalacak onlarda nereye kadar Dayanacak.
    Karadeniz Seliyle AKP yalanlarla insanı kandırdı.
    Ege orman yangını İle yalanlarla insanı kandırdı.
    Covid salgını ile Yine Güzel başardık diye insanı kandırdı.
    Depremle insanlar uyanmaya başladı.
    Yalancının Hikayesi bu sefer hazin sonu görecek.

  15. O DA YALAN BU DA YALAN

    20 Yıldır yalan yalan yalan dolan dolan dolan istifa edin ULAN! demiş malum kitle. Yazar da onların arasında olmadığına üzülmüş. Oysa sandalye üzerine çıkan oktay ekşiyi ne kadar yerin dibine sokmuştu. Gazeteci kimliği ile bağdaştıramamıştı. Tarafsızım diye yıllarca okurunu kandırdı diye.
    Maçlarda yapılan siyasi tavır dünyadaki en çirkin tavırdır. En kınanması gereken, iğrençliğin daniskasıdır. Aynı duyguyu ben de yaşadığım için biliyorum. Kızımla cem adrian konserine gitmiştim. Sarı gelin, öf öf gibi şarkıları dinleyecektik. Fakat genetik ile ilgili ses tınısına itibar edilen sanatçı kendini hemen diğer alanlarda da kanaat önderi görünce iş çirkinleşti. İlk defa seni sigara içmeden dinliyorum diye bağıran dinleyiciye “yakında kurtuluyoruz bunlardan, güzel günler yakın” vs laflarını söyledi. Kendimi tutmasam ulan gelince kapalı mekanda sigara içmeyi mi serbest bırakacaksınız ne yapacaksınız diye bağıracaktım. Düşünsenize Türkiyenin çoğu oyle yada böyle bir takım tutuyor. Tuttuğunuz takımın maçına gitmişsiniz, millet sizin yıllardır oy verdiği belki aday olduğunuz partiye sövüyor. Bu işin sonunu iyi ye gitmiyor söyliyeyim.Ya tesadüfen yalancılıkla talancılıkla suçlanan partinin üyelerinden bir grup tesadüfen aynı yerde otursalardı ve müdahale etmeye çalışsalardı. O kadar kalabalıkta, eğimli dar alanda çıkacak izdihamı düşünebiliyormusunuz. Stad katliamlarının çoğu izdiham nedeniyle oluşur. Ağzı kulaklarına vararak stad protostolarını destekleyenler bunları hiç düşünmüyor.

  16. Eskiden herkes ; devleti tarafsız bir şekilde temsil eden , siyasi bir kimliği olmayan , tutum ve davranışlarıyla devletin başı olan CB. na saygı duyar , nezaketi elden bırakmaz , itibar ederdi .
    Bütün bunları değiştiren , hem CB. hem de siyasi parti başkanı şapkası taşıyan , işine hangisi gelirse onu kullanan RTE. nin , şimdi olan bitenden şikayet etmeye hiç hakkı yoktur .
    Aslında şikayet etmesine de zaten gerek yok, devlet onun emrinde , emir verir, derhal gereği yapılır , ne olacak yani , hiç mesele değil !

    • Demokrasilerde iktidarlar sandıkla gelir, sandıkla giderler. Demokrasinin diğer rejimlerden farkı ve en güzel yanı da budur: Seçimle gelip, seçimle gidebilmek ve seçimle gidenin tekrar seçimle gelebilmesidir.

  17. boş iş
    malayani
    top boş
    hava boş
    holigan
    beyin boş
    akli olan maça mı gider
    ….
    ama
    Ölüm deprem gercek
    gerçek seni özgür kılar ….yeğen

  18. MAÇLAR HAKEMSİZ OYNANSIN
    Sayın KORU’nun bugün ya çadır satışı yada stadlardaki protesto ve buna verilen tepkiyi gündeme getireceğini düşünüyordum.
    Öngörüm tam isabet.
    Çadır satışı çok daha su götürecek ve götürmeli de.
    Çadır satışı Kabile Reisliği Hükümet Sisteminin özeti ve rutini.
    Stadlardaki protestlara gelince, ülkemizi yönetenler “Gezi Olayları” gibi “spontane” bir olay olduğunu göremiyor ve görmeleri mümkün de değil.
    Zira gözleri de, kulakları da dilleri de mühürlenmiş.
    Gerçekleri göremiyorlar, işitmiyorlar ve söyleyemiyorlar.
    Stadlardaki protestoya “maçların seyircisiz oynanması” önerisine gelince;
    Gerçek bir acziyet ifadesi.
    Başka hiçbir şey denilemez.
    Benim daha mantıklı önerilerim olacak!
    Örneğin topsuz oynansa seyir zevki olmaz.
    En iyisi hakemsiz oynanması
    Öncelikle, acayip bir aksiyon zenginliği olur. Pozisyonları bir hafta değil en az bir ay konuşuruz. Depremi bile unuturuz.
    İkinci olarak, kaostan beslenen yöneticilerimiz de maçlarımızın müdavimi olurlar.
    Üçüncü olarak her ne kadar kaotik bir durum olsa da, ülkemizin görüntüsünden daha “ahenkli” bir görüntü ile yöneticilerimize örnek bile olur.

  19. 28 Şubat sürecinde Fenerbahçe takımını tutmayı bıraktım ,çünkü siyasete bulaşmıştı o zamanki yönetici .Bir daha da takım tutmadım hangi takımı tutuyorsun diye soruyorlar tutmak zorunda mıyım diye cevap veriyorum.

  20. Kararı Allah nasip ederse 14 Mayıs’ta millet verecek.
    Bakalım görelim. Deprem bölgesindekilere göre devlet, hükümet, asker bölgede varmıymış yokmuymuş. Algı ve dezenformasyonlarınız işe yarayacak mı yaramayacak mı.

    • Cüneyt özdemirin programında gördüm. Sahada kim var kimi görüyorsunuz diyor. Hanım abla-hemde avukatmış. Organize olarak TKP ve TİP i gördüm diyor. Vatandaş arkadan laf atınca. Bilmiyorum belki başkalarıda vardır ama ben bunları gördüm diyor. 40 itfaiye 2 helikopter 1 uçak ve özel söndürücü ile müdahale edilen alana ibb bir itfaye gönderdiği için kılışdar siz sönmesini istemiyorsunuz ama biz söndürdük Erdoğan bizi tutukla diye tivit attı. Bu insanlar 3 ay sonra devleti yönecek.

  21. bir maç bileti kaç lira olmuş adam evinin karısının çocuklarının rızkının parasını maç biletine harcıyor evinden uzaklara maça gidiyor bunlar parayla olan işler. futbol oynayana bir şey demiyorum ama izlemek boşa vakit kaybetmek bence. tribünden slogan atana kadar çocuklarla pikniğe falan gidebilir.

  22. Sayın Fehmi bey,
    Uzun yıllar Futbol’u stadyumda canlı izlediğinizi yazıyorsunuz, Kadıköyde izlediğinizide ekliyorsunuz. Stadyumda sloganı kim belirler? Kim seslendirir? Bunları bilecek kadar zeki biri olduğunuzu düşünüyorum! Spontane oluşan bir slogan olduğunu iddia etmiyorsunuzdur umarım. Bu okurlarınızın zekasıyla dalga geçmek olur ancak.

  23. Bir yerden patlak verecekti. Yetmez ama evet diyorum. Sloganı beğendim. İki tık da benden.

  24. “şu okullar olmasa eğitim bölümünü ne güzel yönetirdim!” diyenin de..
    “odunu koysam kazanır!” diyeninde…
    ellerinden öpmek lazımmış meğer.
    TC literatürüne ne de güzel sözler katılıyor.
    elin adamı (kış güçler) aya gidiyor biz kaldık niye yaya? çok iyi anlaşılıyor.

  25. 3 beş kendini bilmez bir şeyden anlamaz protesto yapsa ne olacak yapmasa ne olacak seçim sabahı SONUÇ DEĞİŞECEK ama Reis oylarını artırarak bakalım görelim.

  26. Böyle bir ortamda birkaç ay sonraki seçimlere kadar ortak bir aday etrafında uzlaşılması tek kelimeyle hayal.
    Peki, insanları nasıl oyalayacaklar? Bu vasatlık karşısında seçmenlerini bir arada arada tutmak için ne yapacaklar?
    Tabii ki en iyi bildikleri işi…
    Tüm enerjilerini, depremde yara alan Türkiye’nin ayağa kalkmasını, yaralarını sarması mücadelesini sabote etmeye vakfedecekler.
    Travma halindeki toplumu zaaflarından sıkıştıracaklar.
    Baksanıza tüm dünyadaki spor müsabakalarından Türkiye ile dayanışma mesajları verilirken depremin vurduğu ülkenin kullanışlı tribünlerini kaşımayı başladılar bile.
    Holigan siyasetinden kimseye hayır gelmez.

    • Muzaffer, muhalefetin derdi de seni gerdi. Sen iktidarı kurtarmaya bak. Demokrasilerde çare tükenmez diye bir slogan var biliyorsun. Çare illa bulunur. Bu yolsuz ve beceriksiz hükümet istifa ettiğinde onlarca aday ortaya çakacaktır. Merak etme. Ama bunlar öyle yüzsüz bir yiyici takım ki 7.8 bile yetmez bunları utandırmaya. Biz istifa … diye slogan atmaya devam edeceğiz ama. Stadlar inleyecek istifaya kadar.

      • Peki kardeşim 3 ay sonra seçimde iktidara geldiniz, stadlara muhalifleriniz doluşup istifanızı isterlerse, istifa ulan diye bağırırlarsa hemen istifa edecek misiniz.

  27. Sn Koru öncelikle Spora siyaset karışmasına ses çıkarmadığınız için sizi PROTESTO EDİYORUM.Yarın o karışmadan dolayı olası sıkıntılardan da siz de sorumlu olacaksınız. Bu olayı tasvip ettiğinizden dolayı.
    Ayrıca taraftar alışkındır her yenilgi ve iyi gitmeyen oyundan sonra YA YÖNETİMİ YA DA TEKNİK HEYETİ İSTİFAYA ZORLARLAR AMA SONUÇ HİÇ BİR ZAMAN DEĞİŞMEZ.
    Evet istifa etsinler peki ya sonra adamlar daha rantın başına geçmeden birbirlerini YİYORLAR bir de ellerine imkan geçse ne olacak Bunlar gitsin de ne olursa olsun mantığı .
    Asla karşılaştırılmaz AMA Kaddafi gidince ne oldu :SADDAM gidince ne oldu . En kötü yönetim yönetimsizlikten iyidir.

    • ‘ En kötü yönetim , yönetimsizlikten iyidir ‘ , elhak çok doğru , biz de aynı şeyi söylüyoruz ya Ahmet Bey ; ülke yönetilemez durumda olduğu için en kötüsü de olsa başka yönetim gelsin diyoruz !
      Öyle değil mi ; anlaştık herhalde .

    • “En kötü yönetim yönetimsizlikten iyidir.”

      Bir kere bu söz öyle değil “En kötü Devlet Devletsizlikten iyidir” Neden Devlet yoksa Anarşi olur , hukuksuzluk olur yani her Kötülük olur. Şu an Devletmi var?
      Sen 6’lı masanın yönetemeceğinimi sandın. Nerden Çıkardın?

      CHP partisi hiç başa gelip denedinmi?
      İYİ partisi hiç başa gelip denedinmi?
      SAADET partisi hiç başa gelip denedinmi?
      GELECEK partisi hiç başa gelip denedinmi?
      DEVA partisi hiç başa gelip denedinmi?
      DEMOKRAT partisi hiç başa gelip denedinmi?

      Kocaman Hayır O zaman bunların Yönetemiyeceği senin Duygusal REİS sevdan.

      • chp defalarca başa gelip denendi
        iyi partinin başkanı eskiden bakandı.
        sadet partisinin atası refah denendi
        gelecek partisinin başkanı bu gün pislik atılan akparti icraatlarını yapan başbakandı
        deva partisinin lideri 20 yıldır yalan talan dediğiniz (20 yıl diyorum dikkat) 10 yılında bakandı
        demokrat parti lideri denenmedi onu deneyebilirsiniz. aday yapın

Yoruma kapalı.