Demokrasi mutlakiyetçilik, laiklik de dindarlık yarışı değildir

28
Reklam

Dünyamızda insan çeşitliliği hemen her alanda kendini belli eder. Milyarlara varan dünya nüfusu içerisinde birbirine tıpa tıp benzeyen insan bulunmaz; tek yumurta ikizi olanlar arasında bile fark vardır ve başkaları karıştırsalar da ailelerinin bireyleri onları ayırmakta zorlanmaz.

“Zevkler ve renkler tartışılmaz” denmesinin sebebi de budur. Her insan tekildir, benzerlik aramak üzere yola çıkanlar ayrıntılara indiklerinde farklılıkları tespitte zorlanmazlar.

İnsanoğlunun maneviyat dünyasını teşkil eden inanç sistemleri de buna dahildir.

Nüfusu birkaç yüzü geçmeyen, vatandaşlarının hepsi Katolik rahibi olan Vatikan dışında tek bir dinin inanışını insanlarının taşıdığı bir ülke bulunmaz. 

Osmanlı döneminde de öyleydi, onlardan miras Anadolu toprağında da değişik inançların ibadethanelerini -bazen yan yana olarak- görebiliyoruz.

Dinlerin tek yorumu da yoktur.

Hıristiyanlığın Katolik, Protestan, Ortodoks olarak farklı kolları bulunduğu gibi, bu ana başlıkların altına giren toplum katmanlarında da ayrışmalar vardır.

Bir ırkla ilintili olduğu için daha bütüncül olması gerekirken, Musevilik de, daha dindar ve daha az dindar ana başlıkları altına girecek bölünmüşlüğe sahiptir. Daha az ve daha fazla dindar olanlar arasında da farklı yorumlarla birbirinden ayrılmış inanç gruplarına rastlanır.

Reklam

Kendilerini ‘ateist’ (dinsiz) olarak tanımlayanlar bile homojen değillerdir; onların arasında da inançsızlığın değişik dozları bulunduğu bilinir.

İslam için de durum bundan farklı değildir.

Din alanına giren konularda değişik inançlara sahip insanlar -hangi dine mensup olurlarsa olsunlar- kendilerini içinde yer aldıkları inanç alanının gerçek temsilcileri olarak görürler.

Herkes kendi dindarlığının gerçek din anlayışını temsil ettiğini düşünür.

Öyle düşünmesi de doğaldır.

Bizde ve anayasasında aynı ilkeye yer veren başka ülkelerde, bazen yanlış -baskıcı- uygulamalara alet edilse de, ‘laiklik’, aynı toplum içerisinde farklılıkların birlikte yaşamasını sağlasın diye bulunmuş bir ilkedir.

Laik olmak dinsizliği benimsemek anlamına gelmez; laiklik devletin bir sıfatıdır ve o ilkeyi sistemi içerisine almış ülkeler, dini inanışlara sahip vatandaşlarının inançlarını en geniş biçimde yaşamalarını sağlama görevini ve güvencesini kabul etmişlerdir.

Tek bir din anlayışının veya dinin bir yorumunun devlet tarafından makbul görülmesi, diğer dinlere veya halkın çoğunluğunun din anlayışının dışındaki yorumlara kapalı bir devletin insanlarının birlik ve beraberliğinden söz etmesi, onlara mutluluk getirmesi mümkün değildir.

Reklam

Sonuçta, benim inancıma saygı gösterilmesini bekliyorsam, benimle aynı inancı paylaşmayan insanlara benim de saygı göstermem gerekir.

Kendi inancımın ‘en iyi, en doğru, en sahih inanç olduğu’ kabulümü devam ettirsem de bu böyle olmak zorunda.

Her ülkenin tarihinde bugünün değerleriyle çelişen anlayışlar ve o anlayışlara bağlı yanlış uygulamalar vardır.

Bir hafta sonra taç giyme töreniyle krallığını pekiştirecek olan İngiltere kralı 3. Charles, asırlardır ülkeyi kral ve kraliçe olarak yöneten ailesinin birkaç nesil önce ‘köleci’ denilebilecek özelliklere sahip olduğuna dair iddiaların araştırılmasını istedi.

Geleneksel olarak kraliyet ailesinin himayesinde bulunan İngiliz -Anglikan- Kilisesi’nin itirazlarına rağmen, taç giyme törenine, ülkesindeki değişik din gruplarının temsilcilerini de davet etti Kral Charles.

Öyle yapmasa ve geleneksel anlayışa boyun eğseydi, Birleşik Krallık vatandaşı olan milyonlarca başka dinden insanı -yalnızca Müslüman, Musevi, Hindu’yu değil, Katolik, Protestan ve Ortodoksu da- dışlamış olacaktı.   

İskoçya başbakanı Hamza Harun Yusuf, başbakanlıkta şükür namazı kıldırıyor..

İngiltere’de bugün başbakan bir Hindu. Başkent Londra’nın belediye başkanı bir Müslüman. Birleşik Krallık’ın bir parçası olan İskoçya’da başbakanlığa şu yakınlarda yine bir Müslüman getirildi ve görevi devraldığı günün akşamı konutta ailesi fertlerine şükür namazı kıldırırken çekilmiş fotoğrafını sosyal medya hesabından kendisi yayımladı.

Rishi Sunak‘ı İngiltere’de, Hamza Harun Yusuf’u İskoçya’da başbakanlığa, Sadiq Khan’ı Londra’da belediye başkanlığına, onlarla aynı inançta olmayan insanlar taşıdılar.

Yüzyıl önce oy kullanma hakları bulunmayan kadınlar Avrupa’nın değişik demokratik ülkelerinde hükümetlerde çoğunluğu teşkil ediyorlar bugün.

Katolik İtalya’nın başbakanlığına şu yakınlarda bir kadın geldi. Başbakan Georgia Meloni 1977 doğumlu genç bir kadın.

Din anlayışları kadınların geri planda kalmasının gerektiği biçimde algılamaya müsait Katolik İtalyanlar arasında bu duruma hayıflananlar yok mudur? 

Ya da, İngiltere’de bir Hindu’nun, İskoçya’da bir Müslüman’ın başbakanlığı üstlenmesini, bir Müslüman’ın her tekrarlanan seçimde Londra’ya belediye başkanı seçilmesini içine sindiremeyen?

Olmaz olur mu? Mutlaka vardır.

Bizim ülkemiz de, anayasasında yazdığına göre, hem ‘demokratik’ hem de ‘laik’ bir ülke. Demokrasi ülkeyi yönetenlerin seçimle iş başına gelmesini sağlayan bir sistem, laiklik de yönetici kadroların ırk ve dini inanç farkı gözetilmeden göreve gelebilmesini sağlayan bir ilke.

Ülke demokratik olduğu için, seçimle iş başına gelmiş veya gelmeye çalışan kişilerin, kendi inanç anlayışlarını fazlasıyla vurgulamaları da, kendi anlayışlarından farklı gördükleri rakiplerinin bu sebeple üstlerine gitmeleri de doğru değildir.

Seçimlerde kimin daha inançlı olduğu değil, kimin ülkeyi daha iyi yönetebileceği önemsenerek oy kullanılır. Bu özelliği bozacak söylem ve davranışlardan sakınmak gerekir.

İktidarlarını devam ettirmek isteyenlerin de, onların yerine kendilerinin gelmesi için çaba gösterenlerin de…

Bayramın şu son gününde bu temel bilgileri hatırlatmak istedim.

ΩΩΩΩ 

Reklam

28 YORUMLAR

  1. Millet ittifakının Cumhurbaşkanı adayı; CHP Genel Başkanı K. Kılıçdaroğlu yine bir gece yarısı videosu yayınlayarak ‘alevi’ olduğuna vurgu yapmış…
    Kılıçdaroğlu’nun, Aleviliğin erkan ve adabını bilip bilmediği, yerine getirip getirmediği bir tarafa;
    Bu açıklamanın akıl ve mantıkla izahı pek mümkün gözükmemektedir…
    Daha önceden de birileri, seçilip seçilmeme hususunda bir nakısa olarak Kılıçdaroğlu’nun alevi kimliğinden bahseder gibi olmuştu da; başta Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan olmak üzere aklıselim olanlar o iddia sahiplerini kınamış, Kılıçdaroğlu’na destek çıkmışlardı: ve bu hususun dile getirilmesinin kişiye haksızlık olabileceği gibi, toplumu da gereceğine atıfta bulunulmuştu.
    Şimdi ne oldu da Kemal Kılıçdaroğlu’nun bizzat kendisi alevi kimliğini ilan etme gereği duymuştur.
    Sanki insanın aklına, Kılıçdaroğlu’nun yakın danışmanlarının dahi, adamlarının aleyhine çalıştığı fikri gelip yerleşiyor.
    Bir anlamıyla bu açıklama; bana alevi vatandaşların oyu yeter, gayrısına ihtiyacım yok… demeye gelir.
    Eğer sen alevi oylarını konsolide etmek için böyle bir yola başvurursan, daha doğrusu bu yolu açarsan, başkaları da alevi olmayanları Kılıçdaroğlu’na oy vermemeye çağırır.
    O zaman da devreye, hiç istenilesi bir şey olmamasına rağmen, sayılar, rakamlar girer.
    İktidar olmak için bile bu yolun açılması doğru değildir vesselam…

  2. İskoçyalı başbakan fotoşov yapmak yerine iskoçyanın bağımsızlığı için ne zaman referanduma gidecek onu da bir açıklasa keşke?

    • haşmetli Reisimizinde külliyede sabah namazını kıldırırken çekilen fotoğraflarıyla içişleri bakanımızın namaz kılarken çekilen videoları servis edilmişti bunlardamı fotoşov sevgili üstadımız

  3. Değişim vaadiyle yola çıkıp iktidara talip olan birinin seçime bu kadar az bir zaman kala çıkıp ben aleviyim demesi ya cehaletinden yada art niyetindendir
    Adeta kendi kalesine gol atan talihsiz bir futbolcu gibi..Kendisine uzak olan ama sırf bi şeyler değişsin diye bu kişiyi destekleyenlerde söylediği bu iki kelimelik cümlenin nasıl bi tereddüde sebep olacağını ve zaten arafta olan seçmenin diğer tarafa kolaylıkla geçebileceğini hiç düşünmedi mi acaba
    Böylesine kör göze parmak olayını ne tarih affeder ne de toplum…

  4. Bu yazı herhalde; Ben aleviyim, Hak, Muhammed, Ali silsilesinden geliyorum diyen bir reyisi cumhur adayımız olmasından ve geleneksel sünni seçmen ağırlığı olan ülkemizde bunun nasıl içselleştirilerek oy verileceğinin, bir ilk olması nedeni ile kimsenin kestirememesi sebebi ile yazılmış olabilir. Gerçekten Adıyaman kabristanında ellerini kaldırıp dua eden alevi adaya bu Fatiha okumayı bilmez diyerek tariz ve tacizde bulunan edepten yoksun kimselerin bu saik ile tahrik edileceği aşikardır. Namaz kılan idareci değil namaz kılanlara saygılı bir idareciden fazlasını istemiyorum vesselam.

    • Sebil, bu millet kemal kılıçdaroğluna, chp tunceli milletvekilleri hüseyin aygün(halaoğlu kontejanından) ve kamer gençe, seyfi oktaya, mehmet moğultay ve mehmet ağara, sarıgüle, inönülere, özal ailesine nasıl oy verdiyse şimdi de verebilir, noolmuş?
      Cemevine dede seçmiyoruz, meclise vekil seçiyoruz, ha gayret!

      • isim saymaya kalkarsan ben Timurlenk’ten başlamanızı öneririm, bu son fasıldır ha gayret kaybedilen ilk ve son seçim sizi kıyamete kadar maznun edecektir.

      • çok doğru söylemişsin h gayret üstadımız seçimlerde cemevine dedede seçmeyeceğiz camiye imamda seçmeyeceğiz ancak bazı ateşli partizan “müslümanlar” ve ehli tarik geçinenler seçimleri müslüman- kafir sayımı gibi göstermek istiyorlar

  5. İnananlar üstündür, vatikanda da böyledir, italyada da böyledir, türkiyede de böyledir!

    • Dünyada inançsız kimse yok gayret bey sen dünyayı gezmişsindir, rastladın mı hiç inançsız birine? İdeolojilerin tamamı bir tür inanç sistemidir.

    • İnananlar Allah katında üstündür. İnançlılar inançsızlara üstünlük taslayamazlar. Demokratik hukuk sisteminde böyle bir anlayış yok. Herkes eşit. Böyle saçma düşüncelerle demokrasi yürümez.

      • Ender bey “İnançlılar inançsızlara üstünlük taslayamazlar.” diyorsun ama inançsızlar herkese biz çok akıllıyız diye bilgiçlik taslabilir değil mi?

  6. Bu ulkede milliyetcilik ırkciliga donusmedi. ama uzak olmayan istisnalarda maalesef oldu. milliyetciler cesur davranip bu ulkeye Alpaslan birlikte ortak giris yapmis ve hic bir zaman Turklerle savasmamis bir millete vefalarini gostermelidir. Kurtulus savasi donemi anadolu milletinin goreceli olarak en zayif oldugu bir donemde devlet kurma imakani olmasina ragmen Turkiye den ayrilmayi reddetmis bir millete karsi herkes vefali olmalidir. onca milliyetcilik disi yaklasima ragmen bu devletten kopmayi dusunmemis ve dusunmeyen bir millete ayrilip vatani bolecekler muamelelerine ragmen bu devlet ile butunlesmeyi kabul etmis ve surdurmus bir millet dunya nin hic bir yerinde yoktur. bu durum aslinda Kürtleri, Türklerden bu vatan adina daha fazla milliyetci yapar. Bu ulke milleyetciligi ithal anlayistan kurtarip kendi degerleriyle yorumlayip basarip Dunya ya ornek olmalidir. bunu yapabiliriz…

    • Dur yolcu! “milliyetciler cesur davranip bu ulkeye Alpaslan birlikte ortak giris yapmis ve hic bir zaman Turklerle savasmamis bir millete vefalarini gostermelidir.” diyorsun da, ermenilerin başı kel mi? Onlar da alparslanın ordusundaydı ve bizimle omuz omuza küfre karşı savaştılar, bin yıl boyunca da balım gülüm geçindik…
      Ermeni kardeşlerimize de” herkes vefali olmalidir.”

  7. sanki kızım sana söylüyorum gelinim sen anla der gibi olmuş .
    Kılıç beyimiz alevi olduğunu açıkladı .ne gerek vardı bugün sen alevisin veya sunni sin diye bir ayrım var mı.
    Yanlış yaptı, din istismarı yaptı bölücülük yaptı.İki yüzlülük yaptı.

    • Cami avlusunda her hafta siyasi mesaj veren, bayram namazında muhalefeti yuhalatan ne oluyor peki? Onlara da bir yuh yok mu?

  8. Bu günkü yazı , çok geniş ve farklı yorumlara pek müsait bir konuyu işlemiş .
    Evet yazıda da da belirtildiği gibi bütün dinler ; zamanla ve değişen durum ve şartlara göre
    değişik görüş , düşünce ve yorumlarla çeşitli kollara , mezheplere veya tarikatlara ayrılmış.
    Bu durumun aslında ; dinlerdeki yeknesaklığı ortadan kaldırması, kuralların daha esnek olmasını , değişen durum ve şartlara daha iyi uyum sağlaması açısından bir zenginlik , bir güzellik olarak olarak kabul edilmesi gerekir .
    Ancak tarih boyunca ve bu gün de olduğu gibi bu durum ; bağnaz , hoşgörüsüz anlayışlar , ilkel ve dar zihniyetler yüzünden ne yazık ki bir güzellik , bir kültürel zenginlik olmak şöyle dursun, tam tersi bir çatışma , bir kavga , hatta bir savaş nedeni olmuştur.
    Bana göre demokrasilerde vazgeçilmez bir unsur olan laiklik de aslında bu amaçla düşünülmüş, uygulanmış ancak ne yazık ki bu da pek yararlı veya bir çare olamamıştır .
    Hukukta meşhur bir prensip vardır; en kötü kanunlar bile ,iyi uygulayıcıların elinde olumlu , iyi netice verirken , en iyi kanunlar da kötü uygulayıcıların elinde olumsuz, kötü neticeler verir .
    Yani burada en önemli konu zihniyettir !
    23 Nisan nedeniyle ben de M,K.Atatürk ile bütün silah arkadaşlarına , bütün şehitlere ve ölen gazilerimize Allahtan rahmet ve mağfiret niyaz ederim , mekanları cennet olsun inşallah .
    Ayrıca herkesin de bayramı mübarek olsun !

  9. Laiklik ilkesini silmek yok etmek talebinin arkasında “kendi inancını, dinini özgürce uygulayarak huzur içinde yaşamak isteği” değil! Sayın yazar.
    Kendi inancını (ona göre din!) insanları sömürerek kullanarak yani dinbazlık yaparak Allah ile aldatarak! (yapamıyor çünkü!) sabahtan akşama kadar çalışmadan didinip uğraşmadan başkalarının sırtından iğrenç hayatını sürdürebilmek niyeti😡.
    Başka inançlara dinlere saygı ile yaklaşılmalı! Telkini cemaat lerin dinlerin kardeşliği planına evrilmediği sürece zarar vermez! (Fötö nün dinler arası .. hikayesi).
    Zira kur’anda vay o namaz kılanların.. cümlesini sunanlar gibi,
    Kefere ile dost olmayın ..! Cümlesini alıp servis edenlere;
    “Kendi din kardeşinizle iş yapmayı, dost olmayı, yardımlaşıp birlikte hareket etmeyi!.. Önceleyin!” Demek, sonra başka inanç mensupları ile saygı çerçevesinde yaşamlarını sürdürmeyi önermek gerek🤗.
    İngiliz yada hristiyanlar neyi nasıl yapıyor diye bakmanın sebebi:
    -onların yaptığı doğrudur! Değil,
    -İngiliz bunu niye böyle yapıyor?
    -Hristiyan kaç mezhepmiş, sonra ne olmuş, daha bi kardeşmi düşmanmı olmuşlar???
    Tespiti ve teşhisini koymak için! Aynı hataları yapmaktan kaçınmak için!
    Olmalıdır! Onları takşit etmek için DEĞİL!

    • KK Bey’in, ‘Ben alevîyim, bu benim kimliğimdir.’ demesi, kendisine oy vermesi mümkün ve amma alevî olmayanları düşündürecek bir durum olsa gerek.. Onun alevî olduğu bilindiği halde, onu sadece, İyi Partili bazı m. vekilleri söylemişlerdi, aylarca önce…
      Ama, o ‘alevî’ de, önceki 12 cumhurbaşkanından, (Özal, Gül ve Erdoğan) hariç, hepsinin de İslam’a bakışlarının nasıl olduğu bilinmiyor mu? Böyleyken, bu ‘alevîlik’ beyanıyla, ‘seçmenler içindeki alevîlerin sayımını yapmak istiyor’ diyenlere hak vermiş olmuyor mu KK Bey?

    • Sayın Koru, güzel bir yazı olmuş, kaleminize, yüreğinize sağlık! Öteden beri halkın büyük çoğunluğunda bir alt yapı eksikliği olduğunu düşünürüm. Temel doğruları bilmek, dünyayı tanımak, bilgileri güncellemek, olaylara çok yönlü bakabilmek, sağlıkı karar vermek,dolduruşa gelmemek ve başkalarının dümen suyuna gitmemek açısından oldukça önemlidir. Yaşınız, hayat tecrübeniz, donanımınız bu tür modası hemen geçmeyen temel bilgileri anlatmaya müsait. Keşke gençler için bu tür bilgiler ihtiva eden bir kitap yazsanız!
      Hayırlı bayramlar!

  10. ÖZGÜRLÜKTEN KÖLELİĞE
    Hikâye bu ya;
    ABD’de kölelik yasaklanınca, kölelerin sahibi köleleri çağırıp, “artık özgür olduklarını” söylemiş.
    Bunun üzerine bazı köleler;
    “–Sayın efendimiz bizim hizmetimizden memnun değilmisiniz? Bizi neden azad ediyorsunuz? ” diyerek serzenişte bulunmuşlar.
    Kölelik ruhlarına o kadar işlemiş ki, özgürlükten nefret eder hale gelmişler
    Bizde de yüzyıllarca yöneticilere “kul” olmak iliklerimize kadar nüfuz etmiş. Genetik kodumuz ve kök yazılım haline gelmiş.Kimsenin resetlemesine müsaade yok.
    Vatandaşımızı kulluktan, hakın konusu olmaktan, hak sahibi olmaya terfi ettiren Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ü silah arkadaşlarını ve tüm şehitlerimizi minnetle yadediyor, Yüce ALLAH’tan rahmet diliyorum.

    • Vatandaşlık eğer hukuka saygı varsa anlamlıdır. Bugün hukuk ayaklar altında. Yargıçlar savcılar birilerinin emri ile karar alıyorlar. Ülkede yaşayanlar haklarını arayamıyorlar. Bütün uluslararası değerlendirmeler sıralamalar insan hakları raporları bu vahim durumu ortaya koyuyor. O yüzden ortada olmayan kağıt üzerinde bir vatandaşlığa sevinmek de çok anlamlı değil.

Yoruma kapalı.