Cumhurbaşkanlığı seçiminde adaylık hesapları

34
Reklam

Siyasi hayatın içerisinde bulunup da seçilme imkanı da olduğu halde kendisine gelen cumhurbaşkanı adayı olma teklifini reddeden çıkar mı?

Herhalde aklı başında olan hiç kimse öyle bir teklifi reddetmez.

Bu sebeple, siyasi hayatta önümüzde yapılacak seçimde öyle bir mazhariyete uğramayı arzulayanlar olmasını yadırgamamak gerekiyor.

‘Cumhur İttifakı’ diye bilinen iktidar cephesinin adayı çoktadır belli: Tayyip Erdoğan. Bu sebeple orada “Kim olur?” sorusunun sorulması gerekmiyor.

[Galiba bu konuda farklı düşünen bir tek ben varım: İktidar cephesinde varlığını hissettiren çözülme kalıcı hale dönüşür ve bu durum kamuoyu yoklamalarına ciddi biçimde yansırsa, öyle bir durumda, ‘doğal aday’ Tayyip Erdoğan’ın kendisinin yerine seçilebilir bir aday arayışına gireceği kanaatindeyim. Kısacası, “Tayyip Erdoğan kazanamayacağı seçime girmez” görüşündeyim.]

Tayyip Erdoğan’ın önümüzdeki seçime cumhurbaşkanı adayı olarak katılmasının önünde ciddi bir engel de bulunuyor: Anayasa engeli…

Anayasa’nın 101. maddesi cumhurbaşkanlığı için iki dönem sınırlaması getiriyor. Tayyip Erdoğan iki kez (2014 ve 2018’de) seçimlere katıldı ve seçildi; böylece anayasanın öngördüğü ‘iki dönem’ onun için tamamlanmış oldu. Üçüncü bir dönem anayasaya göre mümkün değil.

Tek istisna, Anayasa’nın 116. maddesi ile getirilmiş. O maddeye göre, TBMM zamanından önce seçime gidilmesi kararı alırsa, ancak o zaman, iki dönem cumhurbaşkanlığı yapmış bir kişi, yeniden aday olabiliyor.   

Reklam

“Erken seçim yok” diyenler anayasanın açık bıraktığı o kapıyı kapatmış durumda.

‘Cumhur İttifakı’ anayasal engele rağmen günü geldiğinde kendisini aday göstermekte ısrar ederse, Tayyip Erdoğan’ın durumu kaçınılmaz olarak hukuki bir sorun haline gelecektir.

Kimileri konunun önüne gideceği Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) lehte karar verebileceği görüşünde.

Hukuki açıdan aslında YSK’nın eli kolu bağlı.

Abdullah Gül henüz cumhurbaşkanı iken gerçekleştirilmiş bir anayasa değişikliği ile yedi yıllık cumhurbaşkanlığı süresi ‘beşer yıldan iki dönem’ olarak yeniden belirlenmiş ve bazı hukukçular, yeni düzenleme sonrasında Gül’ün döneminin beşinci yılında (2012) sona ermesi gerektiği yolunda görüş açıklamıştı. Konunun önüne gittiği Anayasa Mahkemesi ise, “Seçildiği dönemde geçerli olan anayasa hükmü uygulanır” kararıyla o görüşü geçersiz kılmıştı.

MHP genel başkanı Devlet Bahçeli ile TBMM başkanı Mustafa Şentop bu arka-plana rağmen “Üçüncü kez aday olabilir” görüşünü seslendirmekte. Ancak onların bu görüşünün geçerlilik kazanması için YSK tarafından da benimsenmesi gerekir.

YSK öyle bir kararı almakta zorlanacaktır.

Tam bu sırada yeni bir gelişme yaşandı. Son günlerde değişik kanallara çıkarak görüş açıklayan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Tayyip Erdoğan’ın adaylığına itirazı düşünmedikleri anlamına gelebilen cümleler sarf etti.

Reklam

Onun bu sözleri ‘Millet İttifakı’ tarafından da benimsenirse, anayasal engele rağmen, Tayyip Erdoğan’ın yeniden aday olabilmesinin önü açılabilir.

CHP çevreleri, Kılıçdaroğlu’nun tavrını girdiği her seçimde yenildiği Tayyip Erdoğan’ı sandıkta mağlup etmek niyetiyle yorumlama eğilimindeler.

Sözlerini CHP liderinin ‘Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı olma niyetiyle açıklayanlar da var.

En başta yazdım: Cumhurbaşkanlığı siyasi hayatın içerisinde bulunan herkesin gönlünde yatan aslandır. Kılıçdaroğlu’nun da öyle bir arzusunun bulunması yadırganamaz.

CHP’de etkili ve yetkili görevde bulunan pek çok siyasi de nice zamandır genel başkanlarının aday olması gerektiği görüşünü her platformda seslendiriyor zaten.

Böylece iş CHP’nin içerisinde yer aldığı Millet İttifakı’nın paylaşım unsurları olan diğer partilerin de Kılıçdaroğlu’nun adaylığını onaylamasına kalıyor.

Onlar da CHP’deki etkili ve yetkili siyasiler gibi cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhur İttifakı’nın doğal adayı karşısına kimi aday olarak çıkarırlarsa çıkarsınlar onun kazanacağı kanaatindelerse, yarışın kimler arasında geçeceği şimdiden belli olmuş sayılabilir.

Tayyip Erdoğan’a karşı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yarıştığı bir seçimde sandıktan cumhurbaşkanı olarak kim çıkabilir?

İktidar cephesini oluşturan iki partinin oylarında meydana gelen ciddi çözülmelere rağmen onlardan kaçan seçmenlerin CHP’ye oy verir hale gelmedikleri kamuoyu yoklamalarından anlaşılıyor. AK Parti ve MHP’nin hal ve gidişten memnun olmayan seçmenleri önce kararsız hale geliyor, sonra ya o hallerinde kalmaya devam ediyor ya da kendilerine yakın gördükleri başka partilere geçiyorlar.

Kendilerine yakın gördükleri partiler arasında CHP yok. Olmadığı, CHP’nin klasik yüzde 25’lik oy oranında yoklamalara yansıyan bir artış olmayışından anlaşılıyor.

Cumhurbaşkanı seçilebilmek için adaylardan birinin ‘yüzde 50+1’ oy alması şartı var; CHP’nin kalıplaşmış yüzde 25’inin üstüne yüzde 25’lik bir seçmen kalabalığının daha eklenmesini Kılıçdaroğlu’nun adaylığı sağlayabilir mi?

Ne dersiniz sağlayabilir mi?

Kemal Kılıçdaroğlu bugüne kadar sergilediği tavırlarıyla bu soruya doğru cevap verebilecek bir siyasetçi. O bakımdan son zamanlarda ağzından çıkan mesajlarda, kendisinin adaylığını ilan etmesinden çok, başka bir -belki birden de fazla- anlam aranabilir.

Aklıma gelen, CHP liderinin zamanı geldiğinde içinde yer aldığı ittifakın paydaşları ile seçilebilecek bir aday arayışına gireceği ve o güne kadar da şimşekleri üzerine çekecek bir paratöner görevini üstlendiği ihtimalidir.

Yoksa her şeye rağmen son kertede aday olayı mı düşünür Kılıçdaroğlu?

Galiba bu aşamada bekleyip görmekten başka yapılabilecek fazla bir şey yok.

ΩΩΩΩ  

Reklam

34 YORUMLAR

  1. Cumhur ittifakın Cumhurbaşkanı adayı mevcut Cumhurbaşkanı olarak gösteriliyor fakat ben şimdiye kadar kendisinden hiç duymadım, bir duyan varsa bana linkini atabilir mi?
    Diyeceksiniz adaylığını birileri her gün tekrar ediyor. Tamam olabilirde bir de kendisinden duysa halk. Birilerinin açıklamasıyla olacaksa bende sayın yazar
    Benim kanaatim de sayın yazarla aynı görüşte sayın Cumhurbaşkanı kazanamayacağı seçime aday olmaz. Siyasi kariyerini seçim hezimeti ile noktalamaz. Ama ana muhalefet lideri de, spor müsabakasında olduğu gibi, yenile yenile de olsa rakibini yorarak bir hamleyle maçı kazanması gibi, önümüzdeki seçimde rakibinden rövanş almak istiyor fakat kendisi aday olur da kazanmaz ise, siyaset sahnesinden silinip gideceğini de biliyor olmalı.
    Ana muhalefet partisi lideri Cumhurbaşkanı aday olursa, chp de kendi kalesine çok gol atan olur.
    Bir diğer konu Cumhurbaşkanının önümüzdeki seçimlere katılıp katılamayacağı bilmecesi var.
    Bu belirsizlik YSK TARAFINDA giderilmeli ve YSK MUTLAKA AÇIKLANMA YAPMALI VEYA BİRİLERİ TARAFINDAN YSK DAN RESMİ GÖRÜŞ İSTENMELİ ve bu belirsizlik ortadan kalkmalı.

    • “ahmed
      9 Şubat 2022 At 21:11
      Cumhur ittifakın Cumhurbaşkanı adayı mevcut Cumhurbaşkanı olarak gösteriliyor fakat ben şimdiye kadar kendisinden hiç duymadım, bir duyan varsa bana linkini atabilir mi?”

      Ahmet bey doğal adayın linki mi olur, onursal başkan gibi, her zaman aday hep şampiyon, sen de gelmişsin “ben kendisinden hiç duymadım” filan diyorsun?
      Yav 20yıldır ayda mı yaşıyordun sen bilader?
      Liderin yerine iki kere vekaleten aday çıkarıldı, ikisi de elde kaldı, parti lideri cb adayı olamayacak kadar pısırıksa(chp yi alalım) başka kimi desteklerse desteklesin, daha baştan kaybetmiştir kanımca…

  2. Bir zamanlar ‘ Cumhurbaşkanı , Anayasaya uymuyorsa Anayasayı cumhurbaşkanına uyduralım ‘ deyip de başımıza bu ne idüğü belirsiz yönetim sistemini musallat edenler , yine Anayasayı CB na uyduruverirler, olur biter canım !
    Engel mengel de neymiş !
    Bir diyeceği olan ? !

    • Mucip bey öneriniz bence gayet makul;
      çünkü halkın %52 küsur oyla seçtiği cb, 12eylülün darbe anayasasına uyacağına onu değiştirelim daha iyi olmaz mı?

  3. Sayın yazarın çok zorlandığı belli. Eski Dinazorlar yine piyasada Kırmızı ışıkta bekleyen Sezer ve 367 Sabih…Yazarın bu dinazorlara söyleyecek sözü yok…Cumhurbaskanlığı dönemi bitmiştir…Devlet Başkanı olarak ilk dönemini icra ediyor Sn. erdoğan..
    1- ‘Cumhur İttifakı’ diye bilinen iktidar cephesi
    2-‘Millet ittifakı ‘
    Bu iki ittifakı adlandırma şekliniz. Yazıklar olsun size. Tarafsınız belli.
    Türk Siyasetinin gördüğü en beceriksiz ve basiretsiz siyasetçisini (K.Kılıçdaroğlu) cilalamak size düştü demek. Gerçekten zorlanıyorsunuz bu belli oluyor yazılarınızdan.

  4. “H. Gayret
    8 Şubat 2022 At 23:02
    Sayın HB
    “Kurtuluş savaşından başarıyla çıkılan ruh ve moral ile mevcut olan tabanın üzerine tabi ki hızla ilaveler olacaktı. Dünyanın neresinde olursanız olun bu gayet doğal (kimbilir belki de daha hızlı ve kapsamlı bir şeyler de yapılabilirdi).”
    diyorsunuz ama kaç ay geçti, afganistanda taliban iktidara geldiğinden beri henüz hiçbir ülke yeni yönetimi tanımamış, ya buna ne buyrulur?
    Savlaması kolay ama örneklemeye gelince fossss…

    Yorumu Cevapla
    H. Gayret
    8 Şubat 2022 At 12:06
    Sayın YK burada günlerdir “yancı muhalefet/yancı partiler” diye bir kavramsallaştırma çabası içersindeydi ama
    daha ziyade bir yandaşlık eleştirisine benziyordu sanki(yandan tabii:)
    Şimdi bu erkenci bahar havasına kendisi de kapılırsa hiç şaşırmam.
    Bana kalırsa ne yandaşı ne yancısı, bunların alayı YARDAKÇI MUHALEFET!
    İLK FIRSATTA SARAYIN ARKA KAPISINDA İÇERİ DALIVERİRLER…
    İTİRAZI OLAN?”

  5. Seçimin sonucunu HDP belirleyecek yine. İstanbul’da olduğu gibi. Şimdiden planlar da yapılıyor. Millet ittifakı ne yapıp etmeli HDP’yi demokrasi tarafında tutmalı.

    İktidarın “Edirne’deki İmralı’ya hesap verecek” sözü çok önemli bir itiraf. Siyasi rakibini hukuk oyunları ile hapsettiği yetmiyormuş gibi bir de içerdeki bir teröriste teslim edeceğini söylüyor. Bu ülkede vatandaşın devletçe koruması bu kadar. Teröriste yem ederler. Teröristi kendi siyasetlerinin sözcüsü, korucusu, payandası da yaparlar. Demokrasi adına, vatandaşlık adına, hukuk adına yüz karası gerçekten.

    • Endercim “Seçimin sonucunu HDP belirleyecek yine.” demişsin ama sadece istanbulda değil bir önceki cb seçiminin sonucunu da aynı parti belirlemişti hatırlarsan:)
      Selocan:
      SENİ BAŞKAN YAPTIRTMAYACAAAZ!
      diye ağzından köpükler saçarak höykürüyordu…
      Yine bekleriz aynısından hevaller:))))))

      • Piyasaya içerikli güzel müzikler çıkıyor ara ara. Az önce haber yorumlarını YouTube’dan izlerken reklam olarak geldi ekranıma, çok beğendim.

        Kamil Avcı yazmış sözlerini.
        Yaşat Uslu besteleyip seslendirmiş.
        Ahmet Gülümser de yapımcılığını üstlenmiş.

        Bulamazsın

        Gönül bahçesini diken bürümüş de
        Yüzbin diken dersen, ‘Gül’ bulamazsın!
        Sevgi pınarların kökten kurursa;
        Serabı vahasız çöl bulamazsın!

        Sevgi milletine nefret saçarken,
        Cümle kötülüğe kucak açarken,
        Havalanıp da yükseklerden uçarken;
        Sarp kayalara düşer de yol bulamazsın!

        Türlü türlü hali olur dünyanın,
        Niceleri göçtü “benim” diyenin,
        Uçuruma dayanmışsa bir yanın;
        Uzanıp da tutacak bir el bulamazsın!

        https://m.youtube.com/watch?v=AnOmQhrZm7U

        • bakındım benim sandığım gibi değilmiş. Kamil Avcı Serdengeçti’nin “Bulamazsın” şiirini yeniden yorumlayıp Alya kitabında yayınlamış sanırım. Yaşar Uslu da bu şiiri besteleyip okumuş.

          Ben ilk defa duyduğumdan güfte iyi beste iyi ama ses kötü olduğu için dikkatimi çekti. Sözler de Gündeme uygun

  6. Bugünkü konu bana bir kaç gün önceki bir başlığı hatırlattı:
    „Acaba 100 yıl sonra yaşayacak nesiller bugünleri nasıl değerlendirecekler?“

    Konuya bir örnekle başlayayım:
    Bir zamanlar Türkiye akaryakıt fiyatları konusunda Avrupanın en pahalı ülkesi Norveç’le yarışırdı. O zamanlar Türkiye’ye gelirken Yunanistan’da depoyu doldurduktan sonra sınırdan geçerdik.

    Son aylarda araçlarıyla gelen bazı Avrupalılar için Türkiye’deki akaryakıt fiyatları kendi ülkelerindekinin yarısı civarında.

    Bugün Türkiye’deki akaryakıt Almanya’dakinden 10 TL daha ucuz ama, Türkiye’de yaşayanlar için aşırı pahalı.

    Faiz sebep enflasyon neticedir denilerek ülkenin ekonomisinin ve para değerinin nasıl tepetaklak edildiği hepimizin gözleri önünde.

    Ülkenin bu hale gelmesinden birinci derecede sorumlu olan insan tekrar cumhurbaşkanı adayı yapılmak isteniyor…

  7. Mevcut yolsuz iktidar ve koalisyonu Türkiye’ye yeni bir hedef gösteriyor. Türkiye’nin tam bağımsızlığa gitmesini hedeflediklerini ima ediyorlar ve millete bu hissi vererek mevcut durumlarını koruyorlar. Acaba tam bağımsızlık nedir? Neden tam bağımsız olmak istiyoruz. Bağımlıklarımız bize faydalı mı zararlı mı?

    Türkiye NATO’ya bağımlı. Girmesinin sebebi Rusya’nın işgal tehdidiydi. Aynı tehdit ilerde olmaz mı? Rusya dün Kırım’ı işgal etti, bugün neredeyse Ukrayna’yı işgal edecek, niyeti belli değil mi? Artık uslandı ve ilerde Türkiye’yi tehdit etmez mi?

    Türkiye AB’ye bağımlı. Ekonomik olarak çok bağımlı. Gümrük birliğinin içindeyiz, bu sayede ihracatın yarısı AB’ye, önemli bir üretim üssü olduk. AB’nin kanunlarına da uyumlu olmaya çalışıyoruz bu sebeple. İnsan haklarından medeni kanunlarına kadar. Bu bağımlılıklar bizi daha demokratik yaptı. Uzaklaştıkça da antidemokratik.

    Türkiye IMF kurucu ortağı ve bağımlı. Borç ödeyemez hale gelince oradan borç alıp durumu kurtarıyor. Arada da IMF’ye borç vermekle övünüyor. Şimdi IMF’den düşük faizle borç almak yerine ülkenin varlıklarını satarak yada tefeci faiziyle borçlanarak durumu kurtarmaya çalışıyor.

    Türkiye bu bağımlılıklardan uzaklaştıkça, yani bağımsızlaştıkça, içine kapandı, daha despot ve otokrat oldu, yolsuzluklar çok arttı, konuşma ve ifade özgürlüğü bitti, demokrasi ortadan kalktı, enflasyon zıpladı, fakirleştik ve daha mutsuz olduk.

    O halde karar verelim. Bağımlıklar mı bağımsızlık mı? Benim tercihim bağımlılık. Yalnız kuzuyu kurt kapar. Kuzunun kurt olma imkanı da yok. Kurtlar sofrası da tekin değil.

  8. Şıklar şöyle: RTE yenilsinde..
    RTE’yi yenecek biri…
    RTE’den daha güçlü…
    RTE birdaha seçilemesin de..
    (Yanlış iliklenen İlk düğme gibi)
    Alt notalar, limon tarçın zencefil olsa keşke ?
    Ben gidersem bu ülke batar?
    Ben olursam bu birlik sağlamır, bu plan tutar!?
    Aabooovvv
    Hint kumaşının …

  9. Bence Kılıçdaroğlu nun ( bu cok mümkün olmasa da) cumhurbaşkanı nefsini terbiye etmiş biri olmalı tarifine en iyi uyan, secenekler içinden kendisi ama seçmenin ona oy vermesi Chp etiketinden dolayı zor görünüyor.

    Umarım Kılıçdaroğlu muhalefeti birlestirme adına gösterdiği liderligi diğergamlığı dogru adayı bulma, ittifakı ve kamuoyunu ikna icin de gösterir.

    Kendini sigaya ceken bir zamanlar islamcıgından dolayı tevbe etmeye calısan aydın ve yazarlar konuyu doğru kavramak için altın tepsi de fırsat.

    Kendisine iyi dileklerde bulunuyoruz.

  10. gene kıvraklıkla tam kıvırmışsınız
    Yahu anayasa değişti
    şimdi başkanlık sistemi var.
    ne anlamazlığa yatıyorsunuz…………

    • Öyle bir sistem yok elbette. Kendileri de Türk tipi cumhurbaşkanlığı yönetim sistemi diyorlar. Anayasa da birisi iki defa CB seçilebilir diyor. O halde? Erdoğan yaşadığı sürece istediği kadar seçilebilir diye özel bir ek madde ekleyelim anayasaya. Benim oyum evet.

  11. Demokratik bir sistemde bir kişi iki defadan fazla yönetime gelmemeli. Siyasi yolsuzluğun ve yozlaşmanın önündeki en önemli set bu bence. Anayasayalara da bu sebeple konuyor. Ancak Erdoğan’a özel üçüncü ve hatta sınırsız seçime girme hakkı verilmeli, anayasal düzenleme ile. Çünkü vazgeçmeyecek! Hiç olmazsa bunu hukuken doğru yapsın.

    • Endercim, merkel kaç yıl ve kaç dönem seçildi, başbakanlık yaptı haberin var mı?
      Yoksa almancı arkadaş bilir, ona soralım!
      Tarihteki demokratik almanyayı(gdr) bilmem ama bugünkü sanki hep daha bir demokratikmiş gibi gelir bana:)

  12. Türkiye artık koalisyonlarla yönetilecek. Tek adam, tek parti yönetimi bitti. Mevcut yönetimin çarpık yapısı, hem bir koalisyon olması, ama MHP’nin siyasi sorumluluk almadan bu koalisyonun hem destekçisi hem de siyaseten en faydalanan tarafı olması ile ülkeyi kısa sürede resmen kaosa sürükledi. Dolaysıyla bir sonraki koalisyon yönetiminin bu işi daha rasyonel, daha paylaşımcı, daha yönetişimci bir şekilde kurgulaması gerekiyor. Parlementer demokrasiye dönsek bile böyle olmalı. Çünkü Türkiye toplum olarak çok parçalı bir ülke. Demokratik bir yönetimi beceremezsek parçalanırız. Demokratik yönetime geçemezsek parçalanmanın önündeki tek çare despotik bir otokrasiye veya diktatörlüğe razı olmak anlamına gelir. Şimdiye kadar buna razı olduk. Ama bu ülkeyi geri bıraktı her alanda ve istikrarsız yaptı. İkide bir darbeye götürdü. Artık bir karar vermek gerekiyor, despotik bir yönetimi mi, yada herkesin eşit olduğu paylaşımcı bir demokrasiyi mi tercih edeceğiz. Türkiye’nin önünde en mantıklı seçim ikincisi. Ancak faşistler ve yeni ittihatçılar birinci yolu zorluyor sürekli, millete beka korkusu salarak despotizme ve fakirliğe razı ediyorlar. Ama bu sürdürülebilir bir durum değil. Ülkeyi önce ekonomik sonra toplumsal olarak bitirir.

    Türkiye’de Kürtler, Aleviler gibi büyük toplumsal kimlikler ve daha pek çok kültürel ve kimliksel katman var. Milyonlarca mülteci var. Demokratik bir yönetimin herkesin bu sistemde eşit vatandaşlar olarak haklarından faydalanmasını garanti etmesi gerekiyor. Bunu sağlamak zor ancak bu yönde gayret gösterilmezse çözülme kaçınılmaz olur. Yada daha fazla despotluğa razı olmak zorunda kalırız.

    Bu bağlamda herkesin Kılıçdaroğlu’nun veya CHP’nin bir gün bu demokrasinin yönetiminde olmasına razı olması gerekiyor. Şu anda kimliksel ve cemaatçi bir tavırla bu kadar yıkıma rağmen buna karşı çıkılıyor. Bu rasyonel değil. Kılıçdaroğlu’na iyi yönetici olamayacağı için karşı çıkılsaydı anlaşılır olurdu. Ancak böyle değil görünüyor. Halbuki Kılıçdaroğlu partiler arası demokratik koalisyon oluşturmada, kendi partisinin parçalı yapısına rağmen onu bir arada tutmada siyaseten başarılı oldu. İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerin belediyelerini isabetli adaylar belirleyerek aldı. Buna rağmen kendisine teveccüh gösterilmemesi ancak bağnazlık ile açıklanabilir. Şunu da belirtmek lazım, Kılıçdaroğlu kendi partisi için de bir koalisyonu yönetiyor. Bunu ortak akılla, iyi yardımcılarla ve siyasi danışmanlarla yürütüyor. Tek başına karar almıyor. O yüzden başarılı oluyor.

    Toplum olarak siyasete bu cemaatçi yaklaşımı terketmek zorundayız. Demokratik yönetimin tek şartı bu. Tekrar etmek gerekirse, gelen yönetim bir koalisyon yönetimi olacak ve ortak akılla ülkeyi yönetecek. Tek kişi kararnamelerle ülkeyi yönetmeyecek. Ancak böyle yanlış yapmaktan kurtuluruz ve ülkeyi bir arada tutabiliriz. Bu tür bir yönetim ülkeyi yavaş da olsa refaha ve huzura kavuşturur. Ülkeyi beton yığınına ve borç sarmalına sokmaz. İstikrarlı bir şekilde büyütmeyi de sağlar.

  13. AY’A GİDEN YOL ISPARTA’DAN GEÇİYORMUŞ
    Aya sert iniş yapacaklardı.
    Aya dört şeritli yol yapacaklardı!
    Yol yapma, tabii ki kitlelelerinin sogulama yapma yeteneklerinin ifşası için kullanılan bir ifade.
    Hayeller Ay, gerçekler Isparta.
    Avrupa’ya giden yol Güneydoğu’dan geçer deniyordu.
    Yeni trend: “–Avrupa’ya da, Ay’a da giden yol Isparta’dan geçer.”

  14. DEMİREL’DEN
    Merhum Süleyman Demirel’e soruyorlar:
    – Cumhurbaşkanlığı seçim süreci ne zaman başlar?
    “– Yenisi seçilince.”
    Bu cevap güya parlenter sistem var iken verilmiş.
    Güya diyorum. Çünkü önceki sistem doğru vasıflandırılmıyordu.Önceki sistemi cumhurbaşkanına verilen yetkiler açısından “yarı başkanlık” olarak vasıflandırmak gerekiyordu.
    Önceki sistemde de cumhurbaşkanlığının önemi, Cumhurbaşkanına verilen yetkilerden kaynaklanıyordu.
    Şu anki(maalesef sistem demek mümkün değil) padişahlara bile verilmeyen Cumhurbaşkanına verilen yetkiler nedeniyle tartışma ve hesaplar son derece normal.

  15. Kusura bakma gönlündeki olmayacak, 367 Sabih ortaya çıkınca artık tartışmaya bile gerek kalmadı, bazıları bir daha olamaz demişler, zaten bunların işi bu, para için katilleri, canileri, her türlü pisliği kurtarmak için canla başla çalıştıklarına göre böyle durumlarda kendilerini tanıtmak tam onlara göre, artık müşterileri çok artar. Ancak sizin gibi gönlünden tekrar aday olamazlar diyenler de gerçeği bilmesine rağmen şüphe yaratmak için kırk dereden su getiriyorsunuz. Yeni Anayasa ile tamamen değişik bir sistem oylandıktan sonra eskisinin hükmü kalmamıştır. Eğer bunu sulandırmaya kalkarsanız bu memlekete en büyük kötülüğü yaparsınız. Üstelik Wrdoğan’ı bir kere daha mağdur eder bu defa anayasa değiştirecek oyu alarak getirirsiniz. Aynı kapatma davasında olduğu gibi Anayasa mahkemesi bu korkudan dolayı Ak Partisini kapatamadı, sadece para cezası vermek zorunda kaldı, anlaşılan bu memlekete demokrasi kolay kolay gelmeyecek. Her zaman hile ile iktidar olmaya kalkacak olanlar hiç bitmiyor.

    • Anayasa açık, bir kişi iki kereden fazla CB seçilemez diyor. Gelin anayasaya ek istisna maddesi ekleyelim, Erdoğan hep seçilebilir diyelim. Ben evet diyorum.

      Hile demişken, İstanbulda hile ile “hiçbir şey olmadıysa da illa bir şey olmuştur” diyerek seçimi iptal ettirdiler. Ne oldi?

      • Edercim yazıyı biraz daha dikkatli okuyalım:
        “Konunun önüne gittiği Anayasa Mahkemesi ise, “Seçildiği dönemde geçerli olan anayasa hükmü uygulanır” kararıyla o görüşü geçersiz kılmıştı.”

  16. Halkın direkt sandığa attığı oyun sayısıyla CB seçilecek kişiye:
    “Sen şu kadar aday olabilirsin, bu kadar seçilebilir sin”!!!!?????
    Gibi bir sınır kısıtlama getiremezsiniz!!!!!!!!!
    (Demokrasi adalet hukuk eşitlik özgürlük bağımsızlık..)
    Kanun kuralları düzenlersin tedbir alırsın sadece mecliste?
    okullarımızda yetiştirdiğimiz insanları yanıltıyorsunuz bari,
    Kitapta yazanları ortaya serip!
    Şu bazı kendinden menkul kimseleri aydınlatan bir yiğit, bir hatun yokmu bu koca ülkede?
    (Seçilecek vekil oyuyla seçimde istersen her ay birisini seç banane☺️)

  17. Yine 367 sabihin fetö knadı aktif yine hukukla darbe peşindeler.
    Yine yarım ağız sağa sola mesajlar.
    Ama Reis i bunlar hep çok hafife alıyor .Ta ki tepetaklak oluncaya kadar sonra da bir ağlamalar bir ağlamalar.
    sanki hiç o kadar atraksiyonun içinde olmamışlar gibi adalet,hukuk dmeye başlıyorlar
    sanki ABD ile iş tutmak,fonlanmak,hukuğu bir darbe aracı olarak kullanmak ,hatta darbeye karışmış olmak basit suçlar.Sanki bunu anavatanları ABD de yapsalar bir daha gün yüzü görecekler ama buradaki cesaretleri hala hayret verici .Çünkü 15 temmuz sonrası şöyle esaslı bir ders verilmediğinden hala açıktan gizliden mesajlar ,sopa göstermeler.
    ama bir dahaki muhtemel 15 temmuz kadar karşılıksız kalmayacak
    Fonlanan ABD boyslarına duyrulur.

  18. Bahçeli, çok önemli bir süreci başlattı aslında. Cumhur İttifakı’nın birlik ve beraberlik ruhuna uygun siyasi duruşuna devam anlamında, 2023’teki adaylarının Erdoğan olmasının ötesinde, 2028 yılında yapılacak seçimlerde de tekrar aday olmasının önünün açılabileceği, siyasetin önümüzdeki günlerdeki en önemli konularının başında gelecek. 
      CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun ve 367 garabetinin yaratıcılarından Sabih Kanadoğlu gibi hukukçuların, Erdoğan’ın 2023’te aday olamayacağına dair zorlama bir şekilde gündemde tutmaya çalıştıkları bu konunun anayasal ve yasal hiçbir karşılığı olmadığını, sadece kargaşa ve algı üzerinden bir siyasal tezvirat yaratılmaya çalışıldığını düşünürsek, bu yeni durum, farklı siyasal hesap içinde olanlara da çok net bir cevap olacaktır.
      

    • Ne Bahçeli’nin ne de desteklediğinin önünde öyle uzun süreçler yok. Her ikisi de bu koalisyon da ömrünü tamamladı çoktan, kısa sürede bitirdiler sermayeyi, uzatmaları oynuyorlar. Üstelik despotça yönettikleri partileri de bitti. Devredecekleri bir kişi kalmadı etraflarında liyakatli. Kaldı ki ortada bir enkaz var, ekonomik yıkım ve borç sarmalı. Ülkeyi de beraberlerinde götürmek istiyorlar. Ancak buna izin vermeyecek millet.

  19. GAZETECİLİK NEDİR?
    ELCEVAP:
    “Galiba bu aşamada bekleyip görmekten başka yapılabilecek fazla bir şey yok.”

  20. Kanaatimce Millet ittifakının CB aday adayları belli ancak haklı olarak trollerin saldırısından korumak için gizli tutuyorlar. Nitekim bunun son örneği Mansur Yavaş’ın ABB adaylığı sırasında yaşandı, ne yalanlar kurgulandı. Kılıçdaroğlu kendini bilerek söylüyor, çünkü cumhur ittifakı onun aday olmasın istiyor ve o aday olsun diye pek saldırmıyorlar.
    Normal seçim takvimine göre 3. kez adaylığı anayadaya göre mümkün değilmiş… Buna güldüm. Kim takar anayasayı? Bir anayasa var mı? Ha muktedirlerin kılıfına uydurdukları şey galiba! George Orwell “herşey yasalara uygundu, çünkü ortada bir yasa yoktu” diyor. Aynen öyle.
    3. kez adaylık için “YSK böyle bir karar vermekte zorlanacaktır” diyorsunuz. YSK’nın durumunu, konumunu, kararlarını, hukuk bilgilerini son İstanbul BB seçiminde gördük. İş onlara kalırsa ne karar çıkacağı belli.

    • Cumhur ittifakının adayı 20 yıldır orda ve bilumum fetö,pkk,abd,ab trolleri tarafından saldırıya uğruyor.Hele tweetlwei 5 katlayan ABD oğlanlarını sorma gitsin her kılıkta saldırıyor
      Ne oldu Millet ittifakının Biden tarafından işaret edilecek adayı sizin her bahar gelecek dediğiniz erken seçime kadar saldırılara dayanamayacak mı ?
      3-5 aylık saldırıya dayanmayan bu şişede saklanan aday daha sonra iç ve dıj güçlerin saldırılarına nasıl dayanacak .
      “Bir seçilsin daha sonra dayanmasına gerek yok Biden onu koruyacak mı ?” dediniz.
      Yaw he he.

  21. Fazla uzadı bu iş. Bırakın boyunun ölçüsünü alsın. Rüzgar onun yelkenlerini doldurmıuyor.

Yoruma kapalı.