Cumhurbaşkanı "Menbiç, Kandil" dedikçe… Muhalefet sevinmeli mi yoksa?

58
Reklam

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, önünde konuştuğu kalabalıkların “Bizi Afrin’e götür” sloganı atması üzerine, “Afrin’i hallettik, artık Menbiç’teyiz” demiş…
Kalabalıklar, bu düzeltmeden sonra, sloganlarını “Bizi Menbiç’e götür” olarak değiştirmişler mi, onu öğrenemedim.
AK Parti genel başkanı unvanı da bulunan Tayyip Erdoğan, dün de, Mardin ve Şanlıurfa’da karşısına çıktığı kitlelere, “İlk operasyonumuzda 10 önemli noktayı Kandil’de vurduk; ikincisinde bunların lider takımını toplantı halinde hallettik” dedikten sonra şunu da ekledi: “Sıra Urfa’nın yanı başındaki yerlere geliyor…”
Muhalefet bu açıklamalardan rahatsızlık duyduğunu belli ediyor.
Oysa, üzerinde biraz durup tezekkür etseler, muhalefet partileri, bu açıklamaların sandıkta kendi şanslarını artırabileceğini fark edebilecek.

Muhalefet rahatsızlık duyuyor, ama…

Her seçimde seçmenin oyunun rengini belirleyen en temel iki konu var. Bunların ilki ekonomi, diğeri de terör
Ekonominin hissedilir derecede bozulması iktidar partisinden oy kaçısına sebep oluyor; bunu geçtiğimiz günlerde kamuoyu araştırmalarına da yansıyan boyutlarıyla, grafikleri de kullanarak, burada birkaç kez ele almıştım.
Seçmen ekonomik dengelerin cebini etkileyecek kadar bozulduğunu görürse bunun faturasını doğal olarak iktidar partisine çıkarıyor.
Terörün azdığı ve bireylerin kendilerini güvensiz hissettiği ortamların ise seçmenler üzerinde tam tersi bir etkisi bulunuyor. Öyle bir durumda, seçmen, alternatif arayışı içerisinde olmasını gerektiren bir ortam bulunsa bile, iktidar partisinden yana tavır alıyor.
Bunun en çarpıcı örneğini beş ay arayla yapılan 2015 yılı seçimlerinde yaşadık. Terör yerine ekonomik hassasiyetlerin ön plana çıktığı 7 Haziran seçiminde büyük çapta oy kaybeden iktidar partisi, ardından terörün gemi azıya alması üzerine, 1 Kasım seçiminde, kaybını gidermeyle sonuçlanan bir performans gösterebildi.
Mutlaka başka etkenler de her iki sonuç üzerinde kendini belli etmiştir, ancak ekonomi ile terörün ters bağlantısının sonuçlardaki rolü yine de en belirleyici unsurlardı.
Bugün ne durumdayız? Ortam 7 Haziran’a mı yoksa 1 Kasım’a mı benziyor?

Ekonomi kötü, terör bitti bitecek, bunun anlamı ne?

Doların TL karşısında değer kazanması yanında çarşı-pazarda fiyatların başını alıp gittiği bir ekonomik ortamda seçime yol alıyoruz; bu da seçmenin gelecek beklentilerini olumsuz etkiliyor. “Ekonomik durum daha iyiye mi, yoksa daha kötüye mi gidecek?” veya “Sizce ekonomi iyi yönetiliyor mu?” gibi sorulara vatandaşın verdiği cevaplar bunu ortaya koyuyor.

[Muhalefetin sevindirik olmak yerine bu durumdan endişeye kapılması gerekir. Bir an için seçimden muhalefetin başarılı çıktığını düşünelim: Teslim alacakları ekonomiyi kısa vadede düzeltemezlerse fatura bu defa kendilerine çıkarılacaktır çünkü.]

Güven ortamı ve hele son bir-iki gündür verilen PKK/PYD/YPG örgütlerinin bellerinin kırıldığı, sınırların her türlü tecavüze karşı daha emniyetli hale geldiği, örgüt liderlerinin yok edildiği yolundaki mesajları elbette büyük bir başarı hikayesidir; ama bunun seçmen algısına yansıması nasıl olacaktır?
“Aferin hükümete” mi diyecektir seçmen, yoksa güvenlikli ortam var olan tereddütlerini gidereceği için kendisini daha mı serbest hissedecektir?
Hangisi?
Bu seçime AK Parti en başta belirlediği varsayımlarının doğru çıkmadığı, kampanya için seçilen konuların kitleleri hareketlendirmekten uzak kaldığı bir ortamda gidiyor.
Varsayımlar şunlardı, biliyorsunuz: Yeni kurulan İYİ Parti yasaların öngördüğü kuralları tam yerine getiremediği için seçime katılamayacak, HDP hazırlıksız yakalandığı seçimde baraja takılacak, AK Parti MHP ile -hatta Saadet Partisi‘ni de yanına alarak- ittifak oluştururken karşı cephe ittifaksız kalacaktı…
Olan ise şu: İYİ Parti CHP’den 15 milletvekili desteği aldığı için seçime katılabiliyor; HDP büyük ihtimalle barajı aşabileceği gibi, muhalefet de kendi ittifakını oluşturabildi.
AK Parti’nin varsayımları hatalı çıktı.
CHP’nin Kemal Kılıçdaroğlu‘nu aday göstermesini beklediğini de belli ediyordu iktidar partisi; onun yerine kitlelere anlatacağı hikayeleri bulunan Muharrem İnce ile karşı karşıya kaldı.

[İnce’nin hikayelerinin yaygınlaşmasını iktidar partisinin itibar ettiği medya sağlıyor; bu da bu seçimin garip bir cilvesi.]

Kitleleri Muharrem İnce de hareketlendirebiliyor. Hatta bu seçimde Temel Karamollaoğlu gibi bir ‘gerçek aday’ da var iktidar partisinin karşısında. Meral Akşener de kadın seçmenler üzerinde etkili görünüyor. Selahattin Demirtaş‘ın cezaevinde bulunması da onu daha sempatikleştiriyor…
Şimdi “Menbiç, Kandil” sözcükleri devreye sokuldu, yoksa bu da mı bir hata?
Ekonomi kötü, terör tehlikesi azaldı ve muhalefet ciddi bir tehdit…
İktidarla içli-dışlı medya manzarası da AK Parti’yi endişeye sevk etmeli.
Seçime üç gün kala tablo bu.
Doğrusu sandık sonucunu çok merak ediyorum.
ΩΩΩΩ

Reklam

58 YORUMLAR

  1. İktidarlar her seçime dez avantajli başlar.
    Önceki seçimi kazanmak için vaad lerini hiçbi rzaman tam olarak yerine getiremezler.
    Bir çoğunu getirseler bile halk hep daha fazla ister ben ne yaptım bunu hak ediyor mu yum demez.
    Muhalefet ise halka gökteki yıldızları vaad edebilir.
    Oy kullanan geniş halk kitleler(hepsinin o yu eşit) bu nasıl yapılacak diye düşünmek istemez.
    Halk oy kullanırken iki şeyi düşünür genelde.
    -Bütün maddi ihtiyaçlarini karşıladığı ekonomik durumu.
    -ÜLKEM VE BEN GÜVENDEMIYIM.
    Şimdiki iktıdar bunu çok çok iyi biliyor.
    Bence hep kazanmasının sebebı bu.
    Herkesin oy u eşit olduğuna göre en düşük gelirli olan üç beş milyon oy şimdiye kadar hiçbir iktidarin ödemediği az da olsa bir ödeme yapıyor.
    Ama bunu kanunlaştırmıyor yanı ben gidersem eskisi gibi hiç yardım alamazsınız demek istiyor.
    Ekonomik kriz korkusuyla çok borçlanmış halkı korkutuyor.
    Çoğu ekonomı çok bozuk daha da bozulacak varsayımı muhalefete değil iktidara yarıyor.
    Halk çaresizlik sendromuna tutuluyor.
    Adaylardan en büyük olan partiye yöneliyor.
    Öbürleri çok parçalı nasıl bir yol izleyecekleri ve ortak karar alıp alamayacakları şüpheli.
    Alternatif olarak büyük iktidar partisine yakın büyüklükte bir muhalefet partısı olsa ekonomı bozulma emaresi gösterdiğinde bütün oylar muhalefette toplanacaktı.
    Şimdi sandık başına giden halk geçim le uğraşan borçu olan halk hemen hükümet kurabilecek bir partıyı seçecektir.
    Gençler bu konuda muhalefeti seçmede daha özgürler.
    Yardım alan kitle zaten belli.
    İKTİDAR SAYESİNDE İŞ BULANLAR VEYA BİR MAKAMA GELENLER.
    İktidardan beslenen ler.
    Geriye muhalefete gençler ve batsin bu dünya diyenler kalıyor.
    O da muhalefet için pek yeterlı olmayacak.
    İktidar bu seçimi kazanıp gelecek belediye seçim lerini kaybedecektır.
    Bu da iktidara çok yarayacak yeni belediyeler hizmet yapacak imkanları bulamayacaktır.
    İktidar halka dönüp işte gördünüz bunlardan bir cacik olmaz diyecektir.
    BİR SONRAKİ SEÇİMLERİDE BÖYLELİKLE GARANTİLEMİŞ OLACAKTIR.
    Bunlar benim acizane tahminim yaşarsak göreceğiz.
    HALKIMIZ HAKETTİĞİNİ GÖRECEKTİR ŞÜPHESİZ.

  2. Ben Kürt değilim fakat hdp ye oy vereceğim. Tamam artık. Ha bir de vatan millet edebiyatın sıkıldım. Hiç bir millet %100 Necip değil! Bu sayfada yorum yazan arkadaşlara bir Önerim: parti tutmak eleştirel düşüncenizi kör etmesin. Akp yada CHP yada hdp çok mu Necip. Bu adamların hiç kusuru yok mu? Bence paradigmanızı değiştirin. Herkese hayırlı cumalar.

  3. Havuzun görevleri nelerdır?
    Havuzun görevleri şunlardır.
    İftira,yalan,k üfür. Bu üçünün yani sıra reislerinin ve ona biyat edenlerin her türlü yolsuzluklarını kapatmak için gece gündüz trolluk vazifelerini eksikli yapmak.
    Bu sitede okunmasını istediğiniz bir haber verecekseniz o haber HAVUZDA pişirlmemiş olmasina dikkat etmeniz gerek, çünkü havuzda pişen haberler aynen Türlü yemeği gibi.
    O haberlerin malzameleri, İFTİRA, YALAN, KÜFÜR, ve DÜŞMANLİK. Üzerinde BÖLÜCÜ ve TERÖRİST sosu ekleyerek gel keyfim gel Haberlerin en kalitelisi olarak biyatcılara yutturursunuz.
    O haberlerle birlikte Reis gelinceye kadar buzdolabi ve firin olmadiğnida gene biyatcılar yutar, bu tip yalanlara Havuzun dişinda kalanlar güler geçer.
    Yoksa siz Güle, Karamollaoğluna ve diyerlerinde terörst dediniz kaç kişi size inandi? Bırakin iftirayi çaldığınız oyların hesabını verin.

  4. Türkiye Cumhuriyeti Cumhur Başkanı ne demiş?
    15 sene öce evlerde fırin ve buz dolabı yokmuş???????
    Helal olsun Reis sana seçmenlerin seninle gurur duyuyur! İyi yüzmeler.
    Erdoğan benden önce ‘Fırın yoktu 
    dedi … Sosyal medya yıkıldı….
    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “15 sene önce acaba evlerde fırın bulabiliyor muyduk? Acaba evlerde buzdolabı bulabiliyor muyduk?” sözleri sosyal medyada büyük yankı uyandırdı.
    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı bir radyo programında sarfettiği “Bakın, Türkiye’de 15 sene önce acaba evlerde biz fırın bulabiliyor muyduk? Acaba evlerde buzdolabı bulabiliyor muyduk” sözleri sosyal medyanın gündemine oturdu.
    Kral FM ve Kral Pop Radyo’da yayınlanan “Mehmet’in Gezegeni Seçim Özel” programına katılan Erdoğan’a, neden Millet İttifakı’na oy vereceklerini dile getiren vatandaşların hükümete ilişkin şikayetleri dinletildi. Katılımcıların OHAL, hastaneler, lise giriş sınavı ve ekonomik şartlar gibi konulardaki eleştirileri teessüfle karşıladığını ifade eden Erdoğan, “Millet İttifakı diyenlere, maalesef üzülerek söylüyorum: Söyledikleri şeyin aslı astarı yok. Bir defa ciddi manada bir inceleme yaparak bunları söylemiyorlar. Bundan dolayı da kendilerine teessüf ediyorum. Bakın Türkiye’de 15 sene önce acaba evlerde biz fırın bulabiliyor muyduk? Acaba evlerde buzdolabı bulabiliyor muyduk?” dedi.
    Erdoğan’ın sözleri üzerine Twitter’da #15SeneÖnce etiketi açıldı.
    Millet İttifakı içindeki CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce de Erdoğan’ın sözlerine, katıldığı bir TV programında tepki gösterdi. Erdoğan’ı, “Bir kişi bunları söylüyorsa doktora gitmesi lazım. Ağaç kovuklarında mı saklıyorduk yiyeceklerimizi, çalı çırpı toplayıp ateş mi yakıyorduk? diyerek eleştiren İnce, “Son üç gün imaj düzeltmesi çalışması olmuş. İşi kötü, farkında kötü gittiğinin. İmajı düzeltme çabası bu. Bu sorular şimdiye kadar sorulmadı Erdoğan’a. ‘Bu diktatör değilmiş herkes istediği soruyu sorulabiliyormuş’ demeye çalışıyorlar” yorumunu yaptı.
    21 Haziran 2018 16:1

  5. Alışverişe devam… http://u0i.626.myftpupload.com/cumhurun-basi-sayginlik-duyulan-biri-olmali-degil-mi-oyle-mi-olacak/ H.K. 20 Haziran 2018 at 23:36
    Bernar bey, şahsen ben de Murray Bookchin, N. Chomsky’yi okumadim (zaman yetersizliği!). Öne çıkan bazılarını ismen bilirim. Merağımı iyice uyaran sivri birşeyler olmadigi sürece, haklarındaki veya eserlerindeki orada burada çıkmış kritik özetlerle yetinirim. Ancak, önemli sayılacak eser vermiş yabancılardan bazen bir şeyler okusam “Yahu bu, Kuran’daki bahsedilen şu olgudan/işaretten bahsediyor, Allah Allah!” demekten kendimi alamam. Veya, mantığımın kabul edemedigi bir konuda anormal şeylerden bahsedene denk geldiğimde “Yahu ne kötü, keşke Kuran’dan haberi olabilseydi!” dedigim zamanlar da olmuştur.
    İlgili yazı/yorumunuzda 6 tane soru işareti var. Genelleme açısından herbirinin cevabı dönüp dolaşıp AKIL-İMAN SENTEZi zafiyetiyle ilgili, bence. Bu ikisinin arkadaşça kaynaşmasıyla ortaya çıkan sinerji insanı üstün kılan bir özellik. Tek tek akılcı geçinenler yetersiz, imanlı geçinenler yetersiz. Yetersizlikten dolayı, biz Aziz Nesin ATEİZMe kaymış olmakla bir kayıptır. Kendisi ölümü sık sık düşündüğünü ve korkulacak birşey olmadığını ifade ediyordu. Ancak, bir kac yıl sonra kalp krizi nedeniyle hastaneye ambulansla yetiştirilirken (tamamen tesadüfen rastgeldiğimde) o pejmurde, ağlayan halini dün gibi hatırlarım. Ondan bir kaç yıl önce milletin %60ını aptallıkla tanımlayan ifadeleri gündemdeydi. Bunu anlatırken “demek ki kalp krizinin şiddetiyle azraili görünce şok olmuş, oh olmuş iyi olmuş, millet kurtuldu” türü bir şey demek istediğim anlaşılmasın. O düşünen ve yetenekli bir insan olarak kayıptır, demek istediğim budur. DEİZMe kayan insanlarımız da ciddi birer kayıptır.
    Dün internette mevcut bilgiler arasında tıklayarak daldan dala geçerken İstanbul’da ateizm klubü oldugunu ve kendilerini AB’ye tescil ettirmiş olduklarını öğrendim. Bu insanlar birer kayıptır, şahsen kendileri adına üzülüyorum. Bu tablonun ortaya çıkmasına katkıda bulunan en büyük faktörlerden biri ülkemizdeki din/dindar (müslüman) çevrelerin bencillikleri, ilgisizlikleri ve yetersizlikleridir sonucuna varıyorum. Hristiyanların ve özellikle yahudilerin toplumlarına sahip çıkabildiği ölçüde, müslümanların kendi toplumlarına sahip çıkmışlığı yok. En önemli sebep gelişememişlik ve bunun da en önemli sebebi akıl-iman sentezi zafiyeti!! ki bizi “ŞİRK”e götüren de budur!

    • Merhaba H.K. Bey, yazdıklarımı karşılık vermeye değer bulup düşüncelerinizi paylaşmışsınız. . . Saat gece yarısını çoktan aşmış olmasına rağmen, yazınız üzerine bir kaç şey söylemek isterim.
      Yorumunuzu okumadan çok kısa bir süre önce, siyasal partilerimizden birinin bugünkü mitingine ve ilgili haberlere göz gezdiriyordum. O partinin seçmenlerinden birinin kendi eliyle yazıp hazırlamış olduğu, liderinin anlamlı bir ifadesini hatırlatan pankartına gözüm ilişmiş (“Seçimler geçici, insanlık kalıcıdır.”), bu uzun geceye son verip uykuya yollanmaya karar vermiştim. Siyaset, bir tür hastalık olmalı ki, bilgisayarı kapatmadan önce buradaki yorulmara göz gezdirmeden edemedim. Seçim gündeminden uzak yorumunuz beni sevindirdi.
      Çağımız, ‘hakikat’in medya aracılığıyla üretildiği, çoklaştırıldığı bir savrulma çağı. Bu çokluk içinde hem Hakikat yitiyor, hem de Asıl Olan. İşin garabeti o ki, o yitiriliş, şimdi düzinelerce olan ‘hakikat’ler ve “asıl olan”lar sayesinde yaşanıyor. Hakikat ne gerçekten? Asıl olan İslam ne? Asıl olan sosyal anarşizm ne? Bu çağda, merakı kışkırtan da, kışkırtılmış merakı yönlendirip meraka düşmüş olanı yönlendirip ona cevaplar sunan da medya. Sosyal anarşizm nedir merakına mı düştük. Tıkla youtube arama motorunun çubuğuna, yaz aradığın sözcükleri, seyreyle aklını şiddetin baştan çıkarıcı çağrısına satmış üç beş talihsiz gencin acınası hallerini. İslam ya da Müslüman merakına mı düştün. Tam bir seç beğen al hali: A. Oktar’ın kedicikleri de orada, Ali Bulaç’ın zindanlarda çürütülmesinden memnuniyet duyan da orada. 15 Temmuz akşam saatleri ve gecesinde ne oldu gerçekten? Halktan ölen yüzlerce insan da gerçek. Bedenleri sopalarla vura vura parçalanarak linç edilmiş askerler de gerçek. İyi ama bu görüntülerin perdelediği Hakikat ne? Sayısız çoklukta soru. Yorucu (kimi zaman tüketici olabilecek kadar yorucu) bir bilme arzusu ve sorumluluğu ile, akıl-vicdan-iman-ahlak dörtlüsünün süzgecine sadık kalarak Hakikat peşinde koşmadığımız sürece, tam da modern toplumun bize öğütlediği ve kışkırtığı üzere, cevapları “hemen şimdi” talep ettiğimiz sürece, ateist olmak da, Müslüman olmak da, anarşist olmak da, ancak sefaletimizi daha da derinleştirir gibi görünüyor. Ruhumuzu hepten yitirmemiş isek, ateist olmak, bir övünç ya da etrafında Avrupalı’nın fonladığı bir dernek kurmanın konusu değil, olsa olsa bir Pazar sabahının çok erken saatlerinde bomboş bir cami avlusunda daha derin hissedilen bir hüzün olabilir. Velhasılı, pozitivist aklın (ya da akıl yoksunluğunun) bir hiçlik evreninde o hiçliğe tahammül için bir hap gibi sunduğu “ateist” kimliğine kurtuluş gibi sarılmış talihsizler üzerine fazla söze gerek yok -tıpkı, gerçekten akıllı bir insan olarak görünen Aziz Nesin’in (ve şimdi yüce öndere sadaketle bağlı bir gazetede çiziktiren akıllı oğlunun) ‘Sivas Katliamı’nın ardındaki -aslında çokta karmaşık olmayan- oyunu çözememiş olması üzerine fazla lafa hacet olmadığı gibi.
      Ne diyebilirim, HK Bey? Modern çağın akıllı telefonları, medya profesyonellerince cilalanıp parlatılmış küfürbaz liderleri, ve daha pek çok şeyi arasında hepimiz kaybede kaybede gidiyoruz bize küçücük telefon ekranlarından gösterilen yönde. Bereket, kimi zaman, o birbiri ardına sıralanıp giden sayısız çokluktaki görüntü arasına, bir anlığına da olsa o kusursuz ‘hakikatlere’ leke düşüren, arzu edilmez ‘parazit’ hakikat parçacıkları da bir şekilde girebiliyor. Aklı, vicdanı, imanı, Hakikat arzusunu takip ederek o anlık ‘parazit’ görüntülerin peşine takılmak bizlere kalmış bir şey. Değilse, birileri için bu işler milli orduya kumpas açılımı (hakikati) ile başlar, ‘bedelli askerlik açılımı’ (hakikati) ile, ‘Suriyeli misafirleri gönderme açılımı’ (hakikati) ile devam eder, sonra bir de bakarlar ki İzmir Marşı açılımına kadar gelip bir Tümgeneralin 2012 yılı kehanetinin yar ve yardımcısı oluvermişler. . . Görüntülerle oluşturulmuş çoklu hakikatler arasında aldanmak ve aldatmak da insani bir zaaf elbette -hele de sizin işaret ettiğiniz akıl-iman sentezi zaafiyeti giderek daha çok hasıl olduğunda.
      Saygı ve muhabbetle.

  6. Sn. Koru’nun
    “… onun yerine kitlelere ANLATACAĞI HİKAYELERİ bulunan Muharrem İnce ile karşı karşıya kaldı.”
    sözünde bahsettiği HİKAYE lerden bazılarını kendimce yazıp yorumlamıştım.
    Meğer başka HİKAYE leri de varmış Sn. Muharrem İnce’nin… O halde sıra numaralarıyla devam edelim:
    4. hikaye : Kendini övmekten hoşlanmadığı için olsa gerek ;
    ne kadar çok küfür bildiğini ve bu küfürleri görevli memura yöneltmekteki büyük ustalığının bize kendisi hiç anlatmamıştı… Kesin tyevazu sahibi olduğu içindir. Buyrun burdan dinleyin HİKAYEyi :
    http://www.mynet.com/haber/politika/muharrem-ince-polise-kufur-etti-iddiasi-ses-kaydi-yayinlandi-4210676-1
    5. hikaye : Gerçekten en büyük hikayesi bu olsa gerek. Ben Sn. İnce’nin kendini övmekten bu kadar hoşlanmayacak kadar tevazu sahibi olduğunu hiç bilmezdim.
    Meğer kendisi HAKKINDA CİNSEL TACİZ DAVASI açılmış meclisteki tek milletvekili imiş.
    Tabii ki AK Partili biri açmıştır bu davayı dedim amma meğersem CHP Kadın Kolları üyesi imiş davayı açan…
    HİKAYEnin devamı şöyle: Şimdi amerikan çiftliklerde ve kiliselerde ve dahi amerikan devlet koruması altındaki fetöcü TERÖR ÖRGÜTÜ mensubu savcı Ferhat Sarıkaya tarafından kapatılmış.
    Sn. İnce’nin avukatı Haluk Pekşen, İnce’ye FETÖ eliyle sağlanan korumayı o günlerde itiraf ederek
    “Dosya Sarıkaya’ya düştü ve hemen takipsizlik verildi. Eğer Sarıkaya üzerine gitseydi, İnce’nin attığı iddia edilen mesajların içeriğine ulaşılabilecekti” demiş.
    Bakalım daha ne HİKAYELER anlatacak bize Sn. Muharrem İnce…

  7. Suriye haritasında Fırat, menbiç-afrin , bop bu üç kelimeyi iyice beyinlerini yorarak çözerlerse sistemi çözmüş olurlar . Vatansever arkadaşlara duyurulur

  8. “İşte seçimin hemen ardından sınırlarımıza yakın yerlerden başlayarak tüm Suriye topraklarını güvenli hale getirmeyi ve misafirlerimizin tamamının evlerine dönmelerini sağlamayı hedefliyoruz” RECEP TAYYİP ERDOĞAN
    Yüzde 1’lik oy artışı için yapılmayacak şey yok demek ki. Suriyeli kardeşimiz “misafir” ilan edilir, üç beş ay sonra da bu kez sokaklarda Suriyeli sığınmacı avı başlatılır. . . Bir vicdansız onları “davul zurna ile göndermeyi” vaad edip bunu oya tahvil eder, bir diğeri. . . . Yıkılası vicdansız, ikiyüzlü siyaset. Hem Suriyeli nefretiyle yatıp kalkan Cihangir’in barlarına kafelerine, hem de cumhurbaşanlığına bir adım daha yaklaşan ‘Müslümanlar’a müjdeler olsun. Evet, AKP’li dostlar. Döşeniniz şimdi bu “müjdeli”(!) haberin ne kadar doğru, sağduyulu bir karar olduğu argümanlarınızı! Nasılsa, iktidar daha yakınlaşıyorsa gerisi teferruattır. Öyleyse, ver bedelli askerliği eğer karşılığı yeşil dolarlar olacak ise, tekmele mazlum Suriyeliyi eğer karşılığı yüzde bilmem kaçlık oy olacak ise. . .

  9. Geçen gün bu sitede bir yorumcu havuzdan bir link adressi vermişti.
    O adrese girince başaka vidiyolar dikkatimi çekti.
    O vidiyoların birisi varki tam bir komedi.Sayin Koruyu enine boyuna inceliyorlar. Nerden bir iftira atipde Terörist ilan edebilmek için 4 beşkişi bir TV kanalını saatlece meşgul etmişler fakat başda ida ettiklerini kendileri yalanladıklarının farkında bile değiler.
    Saatlerce içi boş tartışmada tamamen kendi kendilerini rezil ettiklerini farkinda bile olmadılar.
    O günden sonra yeni AKP nin niye bu kadar milletin malina çoreklendiğini daha iyi anladim çünkü bir insan yalan üretebilmek için epeyce enerji harciyor kolay değil onun karşılığını reis cebinden verecek değil zaten bir yüzük sermye ile işe başlamış o yüzüğün bereketi ancak kendini zengin etmiş onu onlarala paylaşacak değil ya.
    Tabiiki Anadolu Kaplanlarının mallarına çöreklenip nefeslerini keserek yalan ve iftira makinelerine mazot yetiştirecek.
    Buda reisin en önemli özelliklerinden biri.
    Neyise.Dün bir toplantiya katıldım bana Türkiyedeki bilim adamlarının çalişması hakkında bilgimin olup olmadığını sordular bende evet dedim.
    Anlatırmısınız deyince, şu an TC Cumhur Başkanini kontrolü altinda oldukları için pek bilgim yok.
    Soru: Neden CB kontrol altinda tutuyor?
    Cevap: Dişrya beyin göçünü önlemek için.
    Soru: Nerede Kontrol altinda tuttuğunu biliyirmusunuz?
    Cevap: Evet.
    Soru:eğer bir mahsuru yoksa söyliye bilirmisiniz.
    Cevap: Sizin bu sorunuz beni şaşırttı! Türkiyedeki bilim adamlarının nerede tutulduğunudan Bütün dünyanin haberi varken nasıl olurda sizin haberiniz olmaz?
    Önce bir sessizlik sonra gülmeye başladılar, ordan birisi bu bayan sizlere komediyen filimi anlatmadı belliki gerçek olanları unutmiyasınız diye dolayli yollardan anlatti.
    Hemen irdakiler cep telefonundan orda hapis yatan Nasadaki türk bilim adamları ile birlikte bir çok yazi ve görsel yayinlari paylaştı.
    Bir anda herkes internete girip araştırma yaptılar.
    Ben tabii gözlerimden akan yaşa engel olamadım.
    Hele çocukların hapiste büyümesine çok şaşirdilar.
    Şimdi. Reisciler siz ne kadar saldırsanızda reisinize olan anti sempatiyi önliyemmessiniz çünkü sizin sılahınız küfr iftira ve yalan.
    Bunlarla abad olanin sonu berbat olur.
    Sizler tarih sayfalarında şimdiden yerinizi aldınız, gelecek nesiller yattığınız yerd sizler için sürekli neler göndereceklerini hatırlatmaya gerek yok.
    Madem Sayin Koru hiç birşey bilmiyorsa, tarafli yazi yaziyorsa, sizler neden okuyirsunuz,? Korunun okurlarından kaç kişi havuzu okuyor?
    Siz hem yazara hemde onun okurlarına aynen AKP millet vekiler ve reisiniz gibi küfür ve tehdit ederek korkutacağınızı mi saniyorsunuz?
    Madem kazanacaksınız bu paniğiniz niye?
    Yoksa paniğinizin nedeni sahtekarliklarınızın ortaya çıkmasımı?
    Zaten onunda yolunu bulmüşsunuz
    CHP ve Kılıçdaroğlu yapti diyiyorsunuz.

  10. 40 yıllık bölücü teröru bitirmek ve
    7.4 büyüme seviyesi halkımızın sağduyulu kesimi için büyük başarıdır.
    Koru başarıların seçimi olumsuz etkileyeceğini iddia ediyor,

  11. AKP lileri bu kadar saldırgan yapan nedenler hangileridir ACABA? Bence nedenlerinden biri Riza Zaraf korkusu.çünku New York sokaklarında değeneklere tutunarak yürüdğ fotoğrafi eşliğinde yaldı. O yaziyi okumak istiyen olursa buraya kopilerim.
    AKP’li vekil adayından vatandaşa: Saygısız köpek, seni aldırırım 
    şerefsiz
    AKP Muğla 1. Sıra Milletvekili adayı Mehmet Yavuz Demir, Milas Güllük pazarında AKP’ye tepki gösteren vatandaşın üzerine yürüdü ve çok ağır hakaretlerde bulundu.
    Milletvekili adayı Mehmet Yavuz Demir, 24 Haziran seçimleri kapsamındaki çalışmalarını Milas Güllük pazarında sürdürdü. Demir’in AKP’ye tepki gösteren bir vatandaşa söylediği sözler büyük tepki topladı.’Ülkeyi bu hale siz getirdiniz’ diyen vatandaşın üzerine yürüyen Demir, “Saygısız köpek. Asıl siz getirdiniz ahlaksız. Şunu ben aldırayım da buradan kessin sesini şerefsiz!” diye bağırdı.
     

  12. “… onun yerine kitlelere ANLATACAĞI HİKAYELERİ bulunan Muharrem İnce ile karşı karşıya kaldı.”
    Evet yaaa… Ne demezsiniz Fehmi bey …
    Çok KOMİK HİKAYELERdi onlar… :
    1. hikaye : “AMERİKALI BENİ ARADI bunlar terör örgütü liderini istememiş” hikayesi…
    Kendi partisinden heyet tarafından bile doğrulanmadı bu HİKAYE… Yalan çıktı.
    2. hikaye : Canlı yayında anlattı bu hikayeyi “Avrupa devletlerinin elçileri bana “ERDOĞANı YARGILAYACAK MISINIZ?” diye sordu”.
    KOMİK BİLE DEĞİLDİ. Hem o sözleri söyleyenler tarafından hem de BİZZAT KENDİSİ TARAFINDAN YALAN olduğu yazılı olarak ilan edildi.
    2,5.;(ikibuçukuncu) hikaye : “ÇİFTÇİYE MAZOT 3,5 TL OLACAK” hikayesi.
    Bu trajikomik zam hikayesi; duyan çiftçiyi korkuttu. Çünki onlar şu anda MAZOTU 2,35TL den alıyorlarmış.
    Trajikomik çünki adamın dünyadan haberi olmadığını açıkça gösteriyor.
    3. hikaye : “15 YAŞIMDAN BERİ HERGÜN CUM’A NAMAZI KILIYORUM” hikayesi… Bu gerçekten çok komik ve bir o kadar da KUYRUKLU YALANdı. Zır cahiller bile inanmadı.
    3,5.(üç buçukuncu) hikaye :
    Tüm dünyada “GELMİŞ GEÇMİŞ EN BÜYÜK BAŞARI HİKAYESİ” olarak bilinen ve Nobel 2019 “MÜFLİS YÖNETİCİLİK” dalı ödülüne rakipsiz olarak aday gösterilen o müdhiş DERSHANE YÖNETİCİLİĞİ hikayesi…
    Bak işte buna şapkamı çıkarırım.
    İşte bu son örnek; tek başına bu ülkeyi yönetmeye ne kadar ehil olduğunu gösterir.
    Sanırım yazarımız da “ANLATACAĞI HİKAYELERİ” olan derken asıl bunu kasdediyor…
    3,75. hikaye : “İlk turda seçileceğim ” kuyruklusu… Chp Genel başkanı bile oylarının +- %30 bandında olduğunu açıkladı.
    Evet Türkiye’yi (ham hayal dünyasında) uçuracak müdhiş hikayeler bunlar da;
    GERÇEKTEN HEPSİ hikaye…

  13. Çalışarak,milletin teveccühüne mazhar olarak seçim kazanmayı bilemeyen bazı kişiler seçimler yapılmadan çöpleri karıştırmaya başladılar.Çöpleri karıştırmalarında bence bir sakınca yok.Ancak bu zayıf akıllı kişiler çöplerden işlerine yarayan malzemeyi bulacak olanların o malzemeyi çöplere
    önceden yerleştirenler olduğunu da bilsinler.Yani kendilerini ele verdiklerini
    de unutmasınlar.

    • bekir sen o çöp işini ortağın gülene sor istersen. o iyi bilir. o zaten söylemişti. akpnin oyu %35 diye. “gerisini biz çaldık” diyemiyor. gülene niye yanaştınız yoksa. hırsızlıkların önündeki engelleri kaldırmak için. yoksa gülenin kaç oyu var ki akp ne istedilerse versin.
      Size hırsızlık da yetmiyecek artık. hırsızlıkla seçimi alsanız bile artık ülkeyi yönetemezsiniz. bitirdiniz çünkü. çekirge istilası gibi ülkeyi istila ettiniz.

      • Hamza,çöp işini niye üzerine alındın?
        Yarası olan gocunmaz mı?
        Biz Fetönün Fetö olduğunu anlar anlamaz mücadeleye başladık.
        Sen ve avaneleriniz Fetöyü Fetö olduğunu anladıktan sonra korumaya,
        onunla iş birliği yapmaya başladınız.
        Buradaki “sen”den kastım sadece şahsın değildir.Senin gibi düşünenlerin alayıdır.
        Şu platformda da en iyi anlaşabildiğin
        kişi hala fetöye toz kondurmayan,15
        Temmuz’un içinde fetönün olmadığına inanan biri.
        Hamza,25 Haziran’da ortaya çıkacak sonuç sizi çok üzecek.Aziz milletimiz
        bir ders daha verecek sizin takıma.
        Hırsızlık lafın için diyeceğim şudur
        ki,kişi herkesi kendisi gibi bilirmiş.

        • bekir boş konuşuyon. söylediğin sözlerle gerçek durumun hiçbir bağlantısı yok. Fetullah gülene niye yanaştınız onu bir düşün? çok büyük oyu olmadığına göre? Hem de ne istedilerse verecek kadar.
          Pis işlerinizi yapmak için gülenciler gibi bir güce ihtiyacınız olduğu için olmasın?
          Hatta izlediğim videoda güleni ziyaret eden erdoğan, gülenin arkasından hiç de iyi konuşmuyordu ama maaşallah işbirliği epey sürdü.
          Senin gerçeklerle işin olmadığı için, gülencilere niye her istediğinin verildiğini aklın ermez. zaten erse de senin işin doğruları eğip bükmek, doğruları bulmak değil.

  14. akp ile yolsuzluk, sahtekarlık, ahlaksızlık, yalan, dolan hiç uyuşur mu? kesinlikle uyuşmaz.
    cengiz inşaatın devletten 14 milyar 210 milyon liralık ihale alması biraz kafaları karıştırıyor ama normal kafaları. yandaşlara birşey olmaz.
    bir de aşağıdaki link var. seçimlerde hile olmayacağının sanki garantisi gibi görünüyor.
    http://www.diken.com.tr/aanin-secim-sonuclari-yayinlandi-yanlislikla-yayina-aktarilan-grafiklere-gore-galip-erdogan/

    • yukardaki link bernar bey için de aydınlatıcı olabilir.
      Önceki yorumumda “…çocuk kandırmaya çalışmak…” gibi ifadeler kullandım. o ifadeyi bernar bey için kullanmadığımı vurgulamak istiyorum.

  15. Daha ilk genclikte okudugumuz rahmetli “dündar taşerin buyuk türkiyesi”nden aklımda kalmış; mhp nin kuruldugu ilk yıllarda olsa gerek secim gezileri sırasında erzurum köylüleriyle aralarında gecen bir anıyı paylaşıyordu. Gercekten de yoksul olan bu vatandaşlarımıza ekonominin kötü yönetildiğini, bu yüzden de halkımızın fakirlestiğini söylüyorduk. Hukumeti elestirmek için yaptığımız propaganda konusmasına köylülerimiz söyle tepki veriyordu: sürekli bizim fakirliğimizden söz edip duruyorsunuz, evet bizler fakiriz ama bu durum bizim ağırımıza gitmiyor! Devletin üniversitelerinde terör yaratan bi avuç zibidiyi (68kuşağı) devletimiz temizleyemiyor ya biz ona yanıyoruz! Birakın bizim garibanlığımızı, yoksulluğumuzu yuzumuze carpmayı da üniversitelerdeki bi avuç serseriyi temizleyin! Asıl bu terör bizim ağırımıza giden derler… Simdi bilmem nesine kadar satıp savıp türkiyede vergi ödememek için rusyaya otelcilik(!) yapmaya giden kopiller bu türk köylüsündeki ulusal bilincin ne kadarına sahiptir dersin nurdan?

  16. Bakalım AKP cengavarları buna ne kılıf uydurmaya çalışacaklar.
    Skandallar bitmiyor…. Şimdi de
    AKP ‘mühürlü oy’ dağıttı…
    24 Haziran seçimlerine şaibe ve hile bulaştırmak isteyen AKP yine suç üstü yakalandı. Malatya’nın Doğanşehir ilçesinde halka üzerine AKP mührü basılmış çok sayıda oy pusulası dağıtıldığı iddia edildi.
     Olayın belge ve delillerini Birgün gazetesi yazarı Erk Acarer yayınladı.
    AKP’lilerin seçmen ziyareti yapıp hediye çeki verdiği öne sürülüyor. Bu arada halkın tepkisini de ölçüyorlar. Sorun çıkmayacağını anladıklarında, mühürlenmiş oy pusulalarını dağıttıklarına yönelik iddialar mevcut. Malatya’nın Doğanşehir ilçesinde halka üzerine AKP mührü basılmış çok sayıda oy pusulası dağıtıldığı öne sürüldü. Yurttaşlar, üzerine AKP mührü basılmış oy pusulalarını görüntüledi.
    Bu siteye
    Birkaç hafta önce, iktidarın tarım politikaları nedeniyle mağdur olan, tütün ekmesine izin verilmediği için borçlanan ve kendisini yakmak isteyen çiftçi ile gündeme gelen Doğanşehir, yeni bir skandala sahne oldu.
    ÖNCE BEDAVA ALIŞVERİŞ
    İddiaya göre ilçede halka önce hediye çekleri dağıtıldı. Kadın kolları vasıtası ile seçmenle temasta bulunan AKP’liler, anlaşma sağladıkları bir marketler zincirine ait hediye çeklerini halka dağıttı. Bunların ön vaat olarak sunulduğu belirtilirken, çok sayıda hediye çeki görüntülendi.
    MÜHÜRLÜ ZARFI AT, BOŞU GETİR, PARAYI AL
    Malatya’da AKP’nin kurduğu sistemin kadın kolları ile aktif hale getirildiği söylendi. İddialara göre; Esentepe ve Karşıyaka mahallelerinde, 400-500 civarı sahte oy pusulası ve hediye çeki dağıtıldı. Adresleri muhtarlar belirledi. AKP’liler önce seçmen ziyareti yapıyor, ardından seçmene rüşvet olarak hediye çeklerini dağıtıyor. Bu arada halkın eğilimi ölçülüyor. Teklif edilecek ‘oy sahtekârlığı’ ile ilgili verilebilecek tepkiler değerlendiriyor. AKP’nin seçim çalışmalarını yürütenler, sorun çıkmayacağını anladıklarında, önceden mühürlenmiş oy pusulalarını seçmene veriyor. Bu zarfı sandığa atıp, seçimden sonra boş olanı getirecek olana para vaat ediliyor. Böylece seçmenin AKP’ye oy vereceğim deyip, başka bir partiye oy verme olasılığı önlenmeye çalışılıyor.
    Doğanşehir’de olanlar yurttaşların dikkatinden kaçmadı. Hem hediye çekleri hem de önceden AKP’ye basılmış mühürlü oy pusulalarını kayıt altına aldı. AKP’den yaka silken yöre halkından isminin açıklanmasını istemeyen bir yurttaş, “Bu kadar da olmaz, sahtekârlığın da bir sınırı var. AKP, seçimi kazanamayacağını anladı, her zaman ki gibi yeni yollar arıyor, bunları da hayasızca geliştiriyor ancak her şeye rağmen kazanamayacaklar” ifadelerini kullandı
    21 Haziran 2018 09:27

    • Allah akıl fikir versin Ak Parti girdiği seçimlerde her seferinde 20 – 25 milyon oy alıyor 16 yıldır. 300 -500 oyla bu olacak iş mi . Madem bu iş bu kadar kolay yapılabiliyor muhalefetin eli armut mu topluyor onlarda yapsın.
      Daha iyi anla diye sayıları sıfırları ile yazayım 20 000 000 – 25 000 000 Bu seçim de seçmen sayısı yaklaşık 60 000 000 – 60 milyon yani 30 000 000 milyon oy anlamına geliyor.
      Bu iş gönül işi diyeceğim ama ona inanmayacak bir sürü bahane uyduracaksın neyse sabret az kaldı sonuca.

    • nurdan hanım merhaba! bunların hile yapmadan seçimi kazanmaları mümkün değil. istanbul mitinginde eskisinin yarısı kadar insan topladılar. onun da nasıl toplandığı belli.
      Bütün hesapları hile üzerine. zaten hileyle geldiler iktidara. çöplerden çıkan oy pusulaları daha hafızamızda.
      türkiye hiç bir dönem bu kadar ahlaksızlık olmadı. türkiye hiçbir dönemde bu kadar ahlaksızı birarada görmedi.

      • Hamza Bey, 12 Eylül’den bugüne ancak son dört yıldır oy kullandığınızı yazmış, 12 Eylül’ün senesini belirmemiştiniz. Hangi yılın 12 Eylül’ü merak ettim…?

        • hangi dünyada yaşıyorsunuz? hangi ülkede demiyorum. hangi dünyada diye soruyorum.
          12 denilince birtek 12 eylül anlaşılır o da askeri cunta dönemidir. askeri cunta döneminden sonraki seçimlerde bir kez oy kullandım. sonra hiç oy kullanmadım. çünkü bizim gibi ülkelerde seçimler, ülke kaynaklarını hangi kesimin talan edeceğini belirlemek için yapılır.
          Fakat son yıllar, kimin iktidar olduğunun değil, kimin iktidar olmaması gerektiğinin önemli olduğu dönem. Bu nedenle de son 4 senedir oy kullanıyorum.
          Ülkenin çok kötüye gittiğini gördüğüm için ve bu kötü gidişe dur demek için yapabileceğim tek şey oy kullanmak olduğu için, 4 yıldır oy kullanıyorum.

          • Hamza Bey, asıl siz 1980’den 2014’e kadar geçen 34 sene nerede yaşadınız???
            Ülke kaynaklarının talan edilişine 34 sene seyirci kaldınız da, hainlerin inlerine girilmeye başlanınca mı rahatsız oldunuz???
            Sahi, siz hangi dünyada yaşıyorsunuz?

      • Merhaba Hamza bey, şu an internetteyim ve AKPnin adaletsizliğini sadece muhalefet değil kendi havuzculari dahi yazmaya başladı, kopileyip siteye eklediğim linkkerde fotoğraflari ve videoları ile gösteriyor onlar kopi olmuyor.
        iki sefer oy veren o kadınıda hemen serbest biraktilar hemde delilleri herkes görmesine rağmen, buradada savunanlar o kadar yüzsüzlerki kadin açık açık akpli olduğunu yazmasına rağmen İzmirde oy verdiği için CHPli olurmuş
        Her zaman sahdekarliklarına kilif uydurmayi becerirler yarında kalkıp Riza Saraf RÜŞVTLERİ Kemal Kılıçdaroğluna vermiş deseler hiç şaşırmamak gerek.Hani adamin çocukları dahi küçüken “küçük torununu sigorta yaptırmış” dedikleri gibi.
        Ha Kılıçdaroğlu nun SSK genel müdürlüğü döneminde taraftarlarıni beslemiş olmasınin savunulacak bir bahanesi olmadığı gibi o iftirayada ELHEMDULİLAH sesiz kalınacak kadar zavallı birileride değiliz.
        Selamlar esenlikle kalin.

  17. Seçim sonrası
    Maliye Bakanı konuşuyor: “Dolar’ı düşüremedik çünkü Dolar’ın yükselmesi dış kaynaklıdır.” Açıkça iflas ettiğini ilan ediyor. OHAL’e gerek kalmamış. Ölüm kapıya gelince “şimdi tevbe ettim” diyene Kur’an cevap veriyor; şimdi mi?
    Daha önce de yazmıştım. AK Parti bunu bilerek yapıyorsa ihanet içindedir. Bilmeden yapıyorsa intihar ediyor. AK Parti’nin intihar mı ettiği yoksa ihanet içinde mi olduğu tam olarak anlaşılamadı. Sonu tasfiyedir. Halk bundan sonra seçimde tasfiye eder. AK Parti de Doğru Yol ve ANAP’ın durumuna düşer.
    Erdoğan’a gelinirse. Erdoğan cumhurbaşkanı seçilirse;
    a) Parti başkanlığından vazgeçmeli.
    b) AK Parti kurucu kadrosu ile hükümet kurmalı.
    c) Akevler ile Erbakan’ın yaptığı gibi çok yakından istişare etmeli.
    d) Ortaklık ekonomisine göre yeni anayasanın hazırlanması için bütün partilerin ilim adamlarından oluşan ve Akevlerin sekretaryasını yaptığı bir heyet oluşturup çalışmaya başlamalı. Gelecek seçime yeni anayasa ile girilmelidir.
    Erdoğan cumhurbaşkanı seçilmezse;
    a) Partisinin başına geçmeli.
    b) İktidarla uğraşmamalı.
    c) Parti Akevler ile sıkı iş birliğine girmeli. Adil Düzen’e göre insanlık anayasasını, ortaklık anayasasını hazırlamalı. Parti semt kooperatiflerini ülkede yaygınlaştırmalı.
    Bu yazdıklarımın manası şudur; Menderes, Demirel, Özal gibi Erdoğan da tarihe karışıp gitmemelidir. CHP, MHP gibi kalıcı bir parti olabilmesi için Adil Düzen’e sahip çıkmalıdır. İnkılapçı olmayan partiler, artık varlıklarını sürdüremezler.
    MHP’nin durumu ne olacak? Bahçeli veya Akşener bu işi götüremeyecek. Bahçeli MHP’yi Sermaye’nin kucağına atmaktadır. Kendi yerine asker birini MHP’nin başına getirmeli. Türkeş’i o temsil etmelidir.

    • Sayın hocam med-cezir olayının geçrek payi yok mu? Dolar dış kaynaklı olduğuna göre yükselmesinde de dış kaynaklı faktörler olacaktır. Maliye bakani iç faktörlere göre %100 önlem almanin maliyetini az da olsa hesap edebiliyordur herhalde. Şimşek daha detayli olarak izah etmişti sanırım.

  18. Bu seçimde genel doğrular bir defa daha terse dönecek.
    Evet ekonomi seçimde çok önemli ve ekonomide büyük yanlışlar yapan iktidarlar ve partiler yerle yeksan olurlar ve birdaha bellerini doğrultamazlar. Örnek verelim son 2001 koalisyonunda Dsp ve Anap. Daha önceki koalisyonda Dyp.
    Peki Mhp de son koalisyonda birlikte olmasına rağmen neden tekrar oy toplayabildi. Çünkü o hükümeti bozarak kendi aleyhine de olsa büyük olumsuzluklara engel oldu.
    Bugün de ekonomi bazı sıkıntılar içinde, en azından öyle bir görüntü var. Peki bu hükümetin aleyhine işleyecek mi? Bana göre hayır çünkü millet onu tam sorumlu görmüyor ve tersine ekonomide sıkıntılardan kurtulma ümidini de yine onda görüyor.
    Benzer durum terör için de sözkonusu. Bu sefer bölücü terörün bir daha kafa kaldıramayacak ve dış destek bulamayacak şekilde yok edileceğine büyük bir inanç var ve bunun tek sorumlusu hükümet ve Erdoğanın ısrar ve hatta inadı. Özellikle muhalefetin büyük karşı çıkışlarına rağmen yapılan dış askeri operasyonlar.
    Ortalıkta anket yayınlanmamasına rağmen siyasi partiler son durumu biliyorlar. Mesela Bernar beyin dünkü son yazısı son durumu gayet güzel özetlemiş.
    Şimdi sadece beklemeye kaldı iş.

  19. Sanki birileri telaşa düşmüşe benziyor. yazar akp haricindeki diyer partilere akıl veriyor buraya yorum yazanların bazıları telaş içinde
    Neden avrupa ülkelerindeki seçmen hedef seçildi çünkü bu seçimde rekor oy kullanıldı bunun alameti olarak yalan yanlış ve emin olmadan sosyal medya üzerinden bir algı yapılmaya çalışılıyor çünkü avrupada yaşayan vatandaşlarımız genelde akp yi destekledikleri için insanların içine bir şüphe düşürmek isteniyor. bırakın insanları rahat bir şekilde oyunu kullansın ve herkes sonucuna katlansın
    Arti bu iki sefer oy kullananlar geri zekalımıki hem suç işleyeceksin hemde resmini çekip paylaşacaksın bunu akılla izah edemessin bir ikinciside garip olan hadi birtane çıktı eğer bu birden fazla oluyorsa bunun altında birşeyler var demektir
    Geçmiş seçimlerde muhalefet ortalı velveleye verirdir durdu genelde CHP hile var diye bağırırdı neden aceba kazanamayacağını anlayınca böyle bir yolamı başvuruyor çünkü yalan ifrita hile onlarda var.
    son iki gün bakalım nolacak
    Fehmi bey terörle mücadeleyi küçümsüyor algısı var sanki yazınızda hiç araştırınızımı bilmem bir araştırında burada bizimle paylaşsanız terörün ekonomiye olan yükünü yıllık maliyetini hele 2.3 senedir ne harcanmış bence biraz bunlara da kafa yorsanız yazar olarak sizin işiniz bizleri bilgilendirmek ne iktidara nede muhalefete secimi kazanmak için akıl vermek olmamalı göreviniz tarafsız bir şekilde yapılan veya yapılamayanı aktarmak tir.
    Allah 2000.öncesin e dönmek nasip etmesin.

  20. Fehmi Bey’in ülke ekonomisi ile ilgili verdiği beklenti grafiği, doğrudan seçmenin oyunu etkileyen bir faktörü dikkate almadığı için seçim sonuçlarına yönelik öngörüde kullanmak için yanıltıcı olur. Beklenti olumsuz olmasına rağmen, hükümet değişimi durumu ile mevcut hükümetin devamı durumu arasındaki beklentiler ne yönde acaba? Bu sorunun bendeki cevabını bir gerçek örnekle vereyim: Uzunca bir süredir AkParti’yi eleştiren ve oyunu MHP’ye veren bir tanıdığım, önemli bir ticari yatırıma giriştiği bu dönemde, duydum ki hükümet değişiminin ekonomiyi darmaduman edeceği öngörüsüyle Reis’e oy vereceğini söylüyormuş.
    Terörle ilgli olarak da Fehmi Bey’in tesbiti yanlış değil, eksik olduğu için yanıltıcı. Terörün suskunluğa bürünmesi, hükümetin acziyetine rağmen ortaya çıkan bir durum olarak değil, teröristin başının hükümet iradesiyle ezildiği bir durum olarak görünüyor. Marifet iltifata tabidir derler, bence seçmen hükümete bu başarısından ötürü iltifat edecek.
    Muhalefetin bu seçimde dişli olması mutlak değil izâfî bir gerçek. Şöyle ki, Erdoğan’ın rakipleri arasında kendisiyle gerçekten aynı sıklette olan kimse yok, ama yeni sistemin % 50+1 çıtası, eski sistemde hiç olmayan iktidar olma ihimalini muhalefete ikinci turda veriyor. Bu ihtimal de muhalefete sanki güçlenmiş zannı ile heyecan veriyor.
    Sandık sonucunu çok merak eden Fehmi Bey ve seçim-toto kaydı tutan Bernar Bey için sonuç tahminim, Tayyip Bey Cumhurbaşkanı olarak hükümeti kuracak ve ülkeyi yönetecek. Mecliste de ezici olmasa da Cumhur İttifakının üstünlüğünün görüleceği, temsiliyet zengini bir tablo oluşacak ve milletvekilleri eskisi gibi kavga etmeden yasama görevleriyle meşgul olacaklar. İllâ kavga çıkacak, kanun yapmada engeller olacaksa dahi, KHK’lar ile de yönetimi sürdürebilen hükümetin çalışmasını etkilemeyeceği için bunların önemi cüzi olacak. Şimdiden hayırlı olsun.

    • Özer Bey, “seçim-toto kaydı tutan Bernar Bey” ifadeniz üzerine kısa bir not düşmek istiyorum. Son haftalarda buradaki yorumların ana teması olan seçimlere yönelik iki farklı yaklaşım sergilenebilir. Bunlardan birincisi, seçimleri, partizanca bir laf dalaşı için bir fırsat olarak görmek. Bence, Sayın Koru’nun günlük yazılarının yanısıra yorumlara da göz atan okurlar açısından bunun hiçbir cazibesi yok. Bir diğer yaklaşım, seçimleri, her birimizin içinde yaşadığımız toplumu, o toplumdaki siyasal süreçleri ne ölçüde kavrayabildiğimizin (önemi çok da abartılmaması gereken) bir ölçütü olarak görmek. Ben ikincisini yeğliyorum. Seçim tahminlerimiz hem ilginç ve neşeşi bir oyun olabilir, hem de kendisine ilişkin ahkam kestiğimiz halkın dünyasına ne kadar yakın ya da uzak düştüğümüzün bir iması olabilir.
      Ben, partizanlığın sığlığı içinde iki tür savrulma yaşandığı kanısındayım: Siz de dahil kimi AK Partili yorumcular gerçekle hiç örtüşmeyen bir iyimserlik içindesiniz. Bir diğer savrulma ise, sandıklardan bir “dip dalga” çıkacağı beklentisinde olup düş kırıklığı yaşayacak muhalif yorumcular.
      24 Haziran seçimlerinin sanıldığı kadar kritik olmadığını, kaçınılmaz olarak ikinci bir seçime yol açacağını, bunun da yine erken seçim olacağını söyledim. Sn. Erdoğan’ın 1. turda seçilmesinin çok düşük bir olasılık olduğunu, AK Parti’nin mecliste çoğunluğu yitireceğini söyledim. Saadet Partili olmama rağmen 24 Haziran’da partimin % 2,5-3 dolayında bir oy alacağını, bunun bende bir düş kırıklığı yaratmayacağını, çünkü en çok 2,5 yıllık bir zaman dilimi içinde AK Parti’nin bir muhalefet partisi bile olamayıp dağılacağını, siyaset sahnesinden silineceğini, Saadet Partisi’nin yakın gelecekte ülke siyasetine damgasını vuracak bir kitle partisine dönüşeceğini söyledim.
      Bilmem kabul eder misiniz, ama bu söylediklerim basit bir “seçim-toto” eğlencesinin ötesinde şeyler ve bir Saadetli’nin ham hayallerini değil, ülkesindeki toplumsal süreçleri izleyebildiğini düşünen bir Fehmi Koru okurunun öngörüleri. Bu öngörülerde ne doların önlenemeyen yükselişine bel bağlamak var, ne de, kefenlere sarınıp “Reis! Bizi Afrin’e götür!” şeklindeki tuhaf, olsa olsa ortaokul çocuklarının müsamerelerini akla getiren görüntüleri karşısında heyecanlanıp gerçeklikten kopmak var. Selamlar.

      • Bernar bey Ak partililere gerçekle örtüşmeyen hayalperest diyorsun da saadetle ilgili yaptığın yorumla hayal gücünün sınırlarını zorladığının farkında değilsin.Bu yönetim kafasında ki saadetten ne köy olur ne kasaba istanbul dahil olmak üzere bir çok yerde Hdp sempatizanı adaylarla seçime girildiğinden haberin var mı bilmem bunun bir faturası olur diye düşünüyorum

        • Habib Bey, seçimlere kendi kişisel beklentilerimizden mesafe alarak, gerçekliği anlamaya çalışarak bakarsak, Sayın Erdoğan’ın %52’yi aşması, %47’nin altına inmesi çok çok zor görünüyor. Benzer şekilde, M. İnce’nin oyunun %28’i geçmesi de uzak ihtimal. Bu rakamların uzağında yüzde beklentilerine sahip olanlar her iki tarafta da var. Ben Saadet Partisi’nin Cumhurbaşkanlığı seçiminde 1,9, meclis seçimlerinde 2,4 alacağını tahim ettiğimi söyledim, bunun neresi hayal gücünün sınırlarını zorlamak olsun ki?
          Saadet Partisi’nin “İstanbul dahil olmak üzere bir çok yerde HDP sempatizanı adaylarla seçime girdiğinden” haberdar olup olmadığımı soruyorsunuz. Fazlasıyla haberdarım. Siz üzerinden atlamışsınız, ama, HDP sempatizanı olmak şöyle dursun, hayli zaman HDP’de milletvekilli yapmış olan Altan Tan, İstanbul 3. Bölge 1. sıra milletvekili adayımız. Ne ben, ne parti yönetimi, ne de seçmen kitlemiz bunda hiçbir sorun görmüyor. Çünkü, hem, Allah nazardan saklasın, Türk milliyetçiliğine en uzak partiyiz, hem de, HDP’nin, sizin sandığınızın aksine, yekpare bir bütün olmadığını çok iyi biliyoruz (aksi taktirde, 28 Şubat zulmünün simge ismi, üç kızıyla cezaevine atılıp iki yıla yakın hapis cezası alan, 13 yaşındaki oğlu Muhammed’i gözaltına alınan onyılların dindar-muhafazarı Hüda Kaya’nın HDP’de ne işi var?)
          Biz, diğer pek çok mesele gibi, Kürt sorununu da çözmeye talibiz. Parti programımızı akılcı ve umut verici bularak Saadet Partisi’ne yönelen eski HDP’lierin varlığından memnuniyet duyarız. Her HDP’lide, her HDP seçmeninde bir PKK’lı keşfetmek bize hiç doğru gelmiyor. Elbette ki bu parti üzerinde gözle görülür bir PKK vesayeti var, ve bu vesayet marjinal Türk sosyalisti şaklabanlar eliyle güçlendirilmeye çalışılıyor. Bunları biliyoruz. Ama, aileleri ile birlikte 20 milyona yaklaşan bir seçmen kitlesini terörist olarak suçlamak ve karşımıza almak bizim işimiz değil. Bizim derdimiz, 24 Haziran seçimlerinde şu ya da bu oyu almak değil. Bizim derdimiz, her şeyden önce, adalet, ahlak, üreten ve hakça bölüşen bir Türkiye gibi çok değer verdiğimiz ilke ve hedeflerden şaşmadan yol almak. AK Parti’nin tıkandığını, yeniden seçilse bile artık bu ülkeyi yönetmez halde olduğunun yakında ortaya çıkacağını düşünüyoruz. Bırakın biz de istediğimiz yolda, önemsediğimiz ilkelerle yürüyelim.

          • Bernar Bey cumhuriyet tarihinde doğu ve güneydoğudan Demirel ,Özal , Erbakan ve Erdoğan ilkelerinden vazgeçmeden %50 nin üzerinde oy alabildiler. Milli Görüş çizgisinde olan adaylarla oy olmak dururken ve zamanında bunu yapabilmişken Saadet partisi hangi akla hizmet dün PKK yandaşlığı yapmış kişilerin sizinde dediğiniz gibi sosyalistlerin baskın olduğu Hdp de kendilerine ikbal göremeyenlerin sığınağı haline gelmiştir.İki yönlü bir ilkesizliktir.
            Hayal gücünün sınırlarını zorlamak dediğim ise bu kafayla saadetin kitle partisi olacağına olan inancınızdır.Bu gidişle olsa olsa marjinal bir parti olabilir.

    • MHP’li tanıdığınızın davranışı doğru(!) Özer bey. Ben de iş dünyasının belki yarısı, belki de yarısından fazlasının aynı tavır içerisinde olacağını ön görüyorum, lakin çalıştığım sektörün ülkemizdeki en önde giden firma yetkilisinden de bunu doğrulatmış bulunuyorum. İfade aynen şöyle: Ekonomiyi bunlar bozdular, (belki) ancak ta bunlar düzeltirler”…
      Dikkat ettiniz mi? Ortada bir realite var..ekonominin bozuk olduğu..
      MHP’li tanıdığınızın da takındığı gibi iş dünyasından bir çoğunun AK Partiye desteği kerhen olacak. (zenginliğini iktidara borçlu olanlar hariç)
      Bunu en güzel ifade eden söz: Denize düşen yılana sarılır olmalı…
      Ama ben, ekonomideki düzelmenin öyle kolay kolay gerçekleşeceğini sanmıyorum..seçim sonrasında bile ve hangi parti de iktidar olsa bile. Ancak 2001 krizinde milletçe muhatap olduğumuz faturanın bir benzerinin ödemesi bitince ekonomi iyileşme terndine girebilir
      Şimdi, ekonomideki kötüleşme ne ara ve neden/niçin oldu? sorularının doğru cevaplarını verme zamanı…
      Esen kalın.

  21. pesküvit keke karşı. bu seçim benim şu ana kadar gördüğüm en eğlenceli seçim.
    hayatımda bu kadar komik bir seçim görmedim.
    gülmek isteyenler linki takip etsinler.
    https://www.gercekgundem.com/video/siyaset/1648/bahceliden-olay-gaf-sunucu-gulmemek-icin-kendini-zor-tuttu?utm_referrer=https%3A%2F%2Fzen.yandex.com
    – Birisi yazmıştı, “vatandaşı olmasan aslında eğlenceli bir ülke” diye.
    Bu adamlar bu ülkenin vatandaşı ve bu adamlar bu ülkede makbul adamlar. bunların peşinden gidenlerin düzeyini düşündükçe bu ülkeden kaçmak istiyorum.

  22. Yorumumda bir kaç konuya değineceğim.
    1.Erdoğan’ın CHP iktidarında 75 kişilik
    sınıflarda okuduğundan bahisle yalan söylediğine dair laflar ediliyor.Erdoğan
    1954 doğumlu,1960’da 27 Mayıs darbesi
    (Necip Fazıl’ın ifadesi ile 27 Mayıs gece
    baskını)oluyor.1961’de siyasi partilerin
    kurulmasına izin veriliyor ve İnönü başbakan oluyor.İnönü 1965’e kadar
    başbakanlık yapıyor.Erdoğan’ın 7 yaşındaki çocukluk günlerinden hatırladığı
    CHP iktidarı bu olmalı.İlkokulu kendisi
    o dönemde okumuş oluyor.
    Erdoğan’ın hiç beceremediği şey yalan ve iki yüzlülük.İki yüzlülüğü beceremediği
    için aleyhine olacak olsa bile “ananı da al
    git” diyebiliyor.Kendisinden bir talepte
    bulunulduğunda biz bunu yapamayız diyebiliyor.Kızmışsa kızgınlığını belli ediyor,riyakarca tebessüm edemiyor.
    Bu durum yabancı mevkidaşları ile ilişkilerinde de kendini gösteriyor.Kendisi
    sözünün arkasında durduğu için,yabancı
    mevkidaşlarının da duracağını zannediyor.
    Sözlerinde durmadıklarını görünce şaşırıyor.
    Bana göre Erdoğan’ın başarısı bir siyaset
    dehası olmasından kaynaklanmıyor. Samimiyetinden,sahici olmasından,yapmacıklıktan uzak durmasından,sevgisini ve öfkesini
    doğal bir şekilde ortaya koymasından kaynaklanıyor.
    2.Oy verme saati dolduğu halde sandığın yanında oy vermek için bekleyenler varsa
    oy verme işlemi,kuyrukta bekleyenler
    oylarını verinceye kadar devam eder.
    Bu yasal bir durumdur.
    Bazı kişilerin yenileceklerini anlayınca şimdiden seçime şaibe bulaştırmak için malzeme toplana arayışına girmeleri beyhude bir çabadır.
    3.Muharrem İnce’nin dershane işletirken
    öğretmenleri sigortasız çalıştırdığına ve bunu kendisinin de kabullendiğine dair haberler var.Yorumcular buna hiç değinmiyor.Bizim adam yaparsa sakıncası
    yok diye mi düşünüyorlar acaba?

    • yalancılık bulaşıcıdır. yandaş olunca süper bulaşıcıdır.
      inönünün hayatının anlatıldığı siteden alıntı:
      “Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve muhalefet lideri olarak on yıl boyunca büyük bir demokrasi savaşı verdi ( 1950-1960). 27 Mayıs ihtilali ve seçimler sonucunda gerçekleşen üç koalisyonda başbakanlık yaptı ve bu görevini 6 Şubat 1965’e kadar sürdürdü. “

    • bir de şu 1982 doğumlu kızının 80 öncesi kapıya “baba bize de bir geceni ayır” notunu da bir izah et. Bugünlerde komedi furyası var. yandaşları ile, yandaşlanılanı ile, 32 tekmili birden.

    • Yorumumda İnönü’nün 1961-1965 arasında da bir başbakanlığı var ve Erdoğan’nın ilkokul dönemi o zamana rastlıyor dedim.Yoldaş da kabul ediyor bunu,ama benim yalan söylediğimi iddia ediyor.Ne olacak yoldaş aklı bu kadar olur işte.

      • senin reisin, chpnin tek parti döneminde diyor. söylenilen sözü anlamakta sıkıntın mı var? tek parti dönemi 1950’de bitti.
        ayrıca ısparta üniversitesi, ankara havalanı, adnan menderes havalanı, zonguldak üniversitesi, adıyaman havalanı gibi pekçok vukuat var. bir tane değil ki? bunları nasıl temizleyeceksin. bence temizlik görevini bıraksan iyi olur.

        • Darbeli yıllardaki İnönü’nün başbakanlığı
          da sonuçta CHP dönemidir.
          Tek partili çok partili farketmez.
          27 Mayıs da zaten onların eseri.
          Falan üniversite veya havaalanı hakkında ne dedi bilmiyorum.
          Zaten öyle konuşmayı
          izleyen biri değilim.Diyelim ki falan üniversiteyi biz açtık demiş olsun yanlışlıkla.100’den fazla yeni ümiversite açan,binlerce hizmete imza atan bir adam için bu sehven söylediği şey çok ayıp bir şey midir?
          Kendi adayınız mecliste hakkında cinsel tacizden fezleke olan tek vekil.
          Ortada bir ayıp varsa işte ayıp olan,utanılması gereken budur.
          Temizleyebilirsen haydi temizle!

          • lise talebesine “chpnin tek parti dönemi” desen, o bile anlar.
            bilip de bu kadar açık şeyi inkar, nasıl bir zihniyet, nasıl bir mantık, nasıl bir ahlak bilemiyorum.
            gerçekten anlamamış olabileceğini farz ederek söylüyorum: google amcaya sor. “chp’nin tek parti dönemi” de. sana neyi anlaman gerektiğini gayet açık şekilde anlatır.
            – Eğer daha da anlamazsan, 1982 doğumlu çocuğun 80 öncesi notunu de izah etmeye çalış. ankara havalanını, izmir adnan menderes havalanını, ısparta üniversitesini, adıyaman havalanını, zonguldak üniversitesini, adıyaman havalanını da izah etmeye çalış. o zaman kesin anlarsın.

          • siz temizlik yapmaya çalışıyorsunuz ama onu da beceremiyorsunuz.
            Ben olsam; “prompter bozuldu onun için öyle söyledi” derim. daha mantıklı olur.
            Hem de diyarbakır konuşmasının mana ve önemiyle uyumlu olur.

  23. Akşener, kadınların
    karamollaoğlu, fetocuların ve eskiden refaha verenlerin
    demirtaş, kürtlerin
    ince, sosyal demokratların,gençlerin
    oylarını alacaklar, kurgu güzel de
    milletin feraseti bu kurguya
    ne diyecek.

  24. Bu linkde video da var istiye izlie bilir.
    Tabii burda değil Google’dan.
    Skandallar bir türlü bitmiyor…. Sandık kapandıktan sonra oy kullandırıldığı iddia edildi.
    Halk TV Almanya Temsilcisi Oktan Erdikmen?’in Twitter’da paylaştığı görüntülere göre, ‘Saat 9’u 20 geçiyor’ sözlerine sandık başkanı olduğu iddia edilen kişi, “Geçebilir. Ben sandık başkanıyım, açıyorum” cevabını veriyor.
    Erdikmen’in paylaşımı şöyle:
    24 Haziran’da yapılacak Cumhurbaşkanı ve 27. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri için Belçika’da yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları 15 Haziran- 19 Haziran arası 5 gün süreyle Brüksel ve Anvers’te oy kullanabildiler. Daha önceki seçimlerde Brüksel ve Anvers Başkonsolosluklarında oy kullanılırken bu sefer YSK’nin kararıyla daha geniş bir alanda kullanılması kararlaştırılmıştı.
    Anvers Başkonsolosluğu bölgesindeki yurttaşlar, Antwerp Expo, Jan Van Rijswijk 191, 2020 Antwerp, Belgium adresinde Saat 09:00 ile 21:00 saatleri arasında oy kullanabildiler.
    Brüksel Başkonsolosluğu bölgesindeki yurttaşlar ise Brussels Expo, Palais 3. Place De Belgique Nr.1, 1020 Bruxelles adresinde Saat 09:00 ile 21:00 saatleri arasında oy kullanabildiler.
    20 Haziran 2018 15:2

  25. Ben seçimlerin sonucunu merak etmiyorum, çünkü insanlar o kadar kendilerini Türkiyenin gerçek sahipleri gibi zanediyorlarkı hiç bir şey gözleri görmiyor.
    Kadin 15 Haziranda oy kullanırken resmi çekip sosyal medyada paylaştığını unutuyor ve ikinci kez oy kullandığı resmide paylaşiyor, “HAYIRLI OLSUN yola DEVAM,” demeyide ihmal etmiyor.
    Sahtekarlığın hayırlısı da oluyormuş!
    Ya burdaki yorumcular! Efendim İzmirde oy vermiş olsa olsa CHP li olurmuş.
    Diğeride bu şahsi ait bir hata diyebiliyorlar.
    Ben dün kendi kendime söz verdim onun için Aşağıdaki Link gönderiyorum ölulere seçmen kağıdı gönderildiğini yaziyor kağıtları resmide var fakat onlar kopiyalnmiyor onun için merak edenler Google’dan bula bilir
    19 yıl önce ölen bebeğe seçmen 
    kağıdı gönderildi
    Aynı mahallede hayatta olmayan 3 kişiye daha seçmen kağıdı gönderildiği öğrenildi. 19 yıl önce ölen bebeğe AKP’den de mektup gitti.
    Aydın’ın Efeler ilçesinde 19 yıl önce doğan ve doğumundan 70 gün sonra kas yetmezliği nedeniyle yaşamını yitiren Berrin Bilen’e seçmen kağıdı gönderildiği ortaya çıktı. Seçmen kağıdının aileye ulaşmasının ardından AKP Gençlik Kolları’ndan da Bilen’e 24 Haziran seçimlerinde AKP’yi desteklemesi talebiyle mektup gönderildi. Bilen’in oy kullanacağı yer ise Osman Yozgatlı mahallesi 1214 Sokak’taki Ahmet Şerife Şanlı Ortaokulu 1189 No’lu sandık olarak gösterildi.
    Bilen’in amcası Hamdi Bilen, yeğeninin kas yetmezliği rahatsızlığı nedeniyle doğumundan itibaren Aydın Devlet Hastanesi doğum ünitesinde tedaviye alındığını ve ardından yaşamını yitirdiğini söyledi. Yeğeni adına oy kullanılıp kullanılmayacağını takip edeceğini belirten Bilen, ölmüş birine seçmen kağıdı gönderilmesini anlayamadıklarını söyledi.
    Baba Aydın Bilen de kızının kimliğinin hiç çıkarılmadığını belirterek, “O zaman Aydın’da Nüfus Müdürlüğü’ne gittim kimlik çıkarmak için. Ancak daha sonra gittim ve öldüğünü söyledim. O zamanın nüfus müdürü de işlemi iptal edeceklerini söyledi. Bunun üzerine bana herhangi bir kimlik vermediler. Bugüne kadar herhangi bir resmi işi de olmadı. Ne okul ne hastane ne de başka bir resmi işlem için bugüne kadar bir şey gelmedi. Ama bugün seçmen kağıdı gelince şaşırdık. Muhtar Halis Sekinoğlu’na da gittim. Başka muhtarlar da vardı. Tekrar Nüfus Müdürlüğü’ne gittim. Nüfus Müdürlüğü’nden Berrin adına kimlik çıkarılmadığı söylendi. Ama nasıl böyle bir şey oldu anlayamadım” diye konuştu. 
    BAŞKA ÖLÜLERE DE GÖNDERİLMİŞ
    Muhtar Halis Sekinoğlu’nun, mahallede başka ölülere de seçmen kağıdı çıkarıldığını söylediğini aktaran Bilen, seçim günü o sandığın başında o oyun kullanılıp kullanılmayacağını takip edeceklerini dile getirdi. Bilen, akşama kadar sandık başında oylarını koruyacaklarını ifade etti.
    Muhtar Halis Sekinoğlu da aileyi tanıdığını ve Berrin bebeğin kimlik çıkarılmadan yaşamını yitirdiğini belirtirken, mahallelerinde sekreterinin seçmen kağıtlarını dağıttığı sırada 3 kişinin daha benzer şekilde yaşamını yitirmiş olduğunu tespit ettiklerini söyledi. Sekinoğlu durumu ilgililere bildirdiklerini ve ilgileneceklerini söylediklerini kaydetti. 
       20 Haziran 2018 14:01

Yoruma kapalı.