Cumhurbaşkanı Erdoğan deprem bölgesini gezerken gözüme yorgun göründü.. Onu çevresi yoruyor olabilir…

31
Reklam

Sosyal medya denilen mecralarla aram pek yok. Bir ara ben de hemen hepsine üyelik kaydımı yaptırdım, başlarda hesaplarımda hareketlenme de olmadı değil; ancak sonraları, kendime özel sebeplerle, sosyal medya ile ilişkimi asgariye indirdim.

Bir gün belki yeniden başlarım.

Dün başta Twitter olmak üzere sosyal medya hesaplarına erişimin engellendiğini duydum ama; duydum ve şaşırdım. Sosyal medyanın deprem felaketinin üzerlerimizde yaptığı olumsuz etkileri azaltıcı bir etkisi olduğundan haberdarım. Milli dayanışmaya da yarıyor sosyal medya; insanlar orada örgütleniyor, ihtiyacı olanlar seslerini oradan duyuruyor, mesajı alanlar nereye ne yardım malzemesi göndereceklerini o sayede öğreniyor.

İnternetin sosyal medya üzerinden haberleşmeyi engellemek için, hem de böyle bir ortamda kısıtlanması, akla da mantığa da aykırı.

Bu tür konularda emir ve talimatların hep Külliye’den geldiği düşünüldüğü için, engelleme bir devlet kurumu tarafından başlatıldı ama, ben bu defa kısıtlamanın aynı yerle ilişkili olduğundan kuşkuluyum.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın deprem bölgesine gitme hazırlığı ve yolculuğu sırasında, birileri, durumdan vazife çıkartmıştır diye düşünüyorum. 

Twitter’ın sahibi aylar önce Külliye’de ağırlanmış Elon Musk artık; haberi patronlarına ulaştıranlar şaşkınlıkla karşılaşmış olmalılar. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kendisine gösterdiği misafirperverliği sebebiyle övmüş olan Musk, kendi şaşkınlığını, “Ne olduğunu araştırıyorum” diyen bir mesajla dünyaya duyurdu.

Geçmişte Wikipedia’ya erişim yasaklanmıştı. Birileri orada can sıkıcı bir şeyler karalamış diye yapıldı o yasaklama. Yasaklandı da, herkesin ilk bilgi edinme mecrası haline dönüşmüş internet ansiklopedisine erişemedi mi bizim insanlarımız?

Reklam

Belki bazıları erişememiştir; ancak çoğu kullanıcı yasağı nasıl aşabileceğini araştırdı ve öğrendiği yola başvurdu.

Ülkemiz, sözde yasağın sürdüğü bir-iki yıl boyunca, Wikipedia’ya erişimin yasak olduğu tek ülke olarak bilindi dünyada.

Herhalde dün de sosyal medya kullanıcıları kullandıkları mecralara erişmenin birden fazla yolunu bulmuşlardır.

Sanıyorum, kısıtlama kararını verenler bile, kendi koydukları engelleri aşarak değişik sosyal medya mecralarını kullanmışlardır.

Kabahat, o yasaklamada Külliye’nin üzerinde kalmışsa şaşırmam.

Zaten sıkıntılı durumda olan hükümeti ve AK Parti’nin itibar ettiği medyanın kendisinden ‘başkan’ diye söz ederek her konuda nihai talimatın sahibi olduğunu vurguladığı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı zor durumda bırakıyor birileri.

Yerle bir olmuş binaların altında binlerce insanın kurtarılmayı beklediği bir ilimizde, spor kamuoyunun yakından tanıdığı bir kişinin kameralar önünde isyanına tanık olundu. Çıkarılmayı bekleyen genç-yaşlı insanların çığlıkları yükseliyormuş enkazların altından. O ve başka gönüllüler insanlara ulaşmak için elleriyle toprağı ve betonu eşelemeye çalışıyorlarmış, ama nafile. Enkaz altında kalınanlara ancak iş makinaları kullanılarak erişilebilirmiş…

İş makinaları mı yokmuş?

Reklam

Spor adamının eliyle gösterdiği, kameranın da üzerine yoğunlaştığı bir dizi iş makinası, enkazların karşısında sıralanmış halde duruyordu o sırada…

Onları kullanacak insan mı yokmuş acaba?

Hayır, o amaçla gelmiş elemanlar iş makinalarının önünde hazır beklemekteymiş…

Kullansalar ve çığlıkları yürek dağlayan insanların bir an önce sağ olarak dışarıya çıkmalarını sağlasalar ya…

Yapamazlarmış… Kendilerine, AFAT’tan emir gelene kadar beklemeleri talimatı verilmiş…

Görüntüleri izlerken içimden yine “Birileri Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bu zararları bilerek ve isteyerek mi yoksa cahilliklerinden mi veriyorlar?” düşüncesi geçti.

AK Partili bir kadını da, depremin merkez üssü olan iline yardım malzemeleriyle gelen ve acıları dindirmek için elinden geleni yapmaya çalışan İstanbul’un belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’na sözlü saldırıda bulunurken ekranlarda izledik.

“İngiliz ajanı, sen İstanbul’a git, defol” diye bağırıyordu bir ara AK Parti’den milletvekilliği yaptığı öğrenilen o kadın.

Oysa, üyesi olduğu AK Parti’nin hükümeti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, yardım için ülkemize gelmek isteyen 70’ten fazla ülkeye izin vermiş bulunuyor. Belediye başkanının ajanı olmakla suçlandığı İngiltere de yardımımıza koşan ülkelerden biri.

Yalnız İngiltere mi? 

Avrupa Konseyi’nin dönem başkanı konumunda bulunan İsveç, gönderdiği uzman ekipler ve maddi yardım yanında, daha kapsamlı ve kalıcı yardım için Avrupa ülkelerine dönük bir konferans düzenleyeceğini de açıkladı. 

Mısır’dan da, Birleşik Arap Emirlikleri’nden, Ermenistan’dan, İsrail’den de…

Alman parlamentosunda depremin vurduğu ülkemiz için milletvekilleri saygı duruşunda bulundular.

Bir senkranizasyon bozukluğu olduğu anlaşılıyor AK Parti kadrolarında.

İnsani olan, dünyanın her tarafındaki insanların, zor durumda olanlara, -şimdi depremi felaket düzeyinde yaşayan Türkiye ile Suriye’ye- ellerini uzatmalarıdır.

Aramızın iyi olmadığı bir dönemde Yunanistan’da meydana gelen depreme Türkiye de yardıma koşmuştu.

Depremden bizim kadar etkilenen Suriye’de iç savaş olduğu için orada insanlar çok daha zorda. Yabancı ülkeler Suriye’deki depremzedelere de yardım etmek istiyor, ancak iç-savaş yüzünden karmaşanın hakim olduğu ülkeye yardım konvoylarını nereden geçireceklerini bilemiyorlar.  

Bir, hatta birden fazla kapının Türkiye’den açılması lazım.

Herhalde fazla gecikilmeden buna imkan sağlanacaktır.

Twitter ve diğer sosyal medya mecralarına konulan kısıtlama… Enkaz kaldırmada emir ve talimat gelene kadar arama-kurtarma çalışmalarına başlamama… Deprem bölgesi imdada koşan yabancılarla dolup taşarken ve gelecek tek kuruş bile önem taşıyorken, içeriden gelen yardımları bölgeye taşıyan siyasilere ‘ajanlık’ suçlamasında bulunma… 

Bunlar gibi yanlışlıklar, deprem konusunda şimdiye kadar iyi bir sınav veremeyen iktidarı gözden düşürmekten başka bir işe yaramıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı bölgeye uğradığında her günkünden biraz daha yorgun gördüm ekranda.

ΩΩΩΩ

Reklam

31 YORUMLAR

  1. 1 Karadeniz sel felaketi 10 üzerinden 0
    2 Ege büyük orman yangını 10 üzerinden 0
    3 deprem 10 üzerinden 0 veriyorum.
    4 gelecek kurak iklim 10 üzerinden 0 veriyorum.

    gördüğünüz üzere hükümet sınıfta kalmıştır.
    sandıkları patlatın sandıkların altında kalsın.

  2. Hükümet şu sorulara acil cevap vermeli. Deprem vergileri ile toplanan paralar ne kadar? Bu paralar nerede? Nasıl değerlendirildi ve şu anda ne kadar oldu değeri? Eğer TL olarak tuttularsa para çoktan çöp oldu. Eğer tutmadılar harcadılarsa o zaman şimdi hesap verme zamanı. Hükümet yüz milyar TL dağıtacağını söylüyor. Nereden gelecek bu para? Para basacaklarsa bu enflasyon olarak bizim cebimizden alınacak demektir. Elbette ihtiyaç sahiplerine verilmeli. Yine veririz. Ancak hükümet önce bunun hesabını vermeli. Bizden mi verecek parayı, yoksa toplanan deprem vergilerinden mi? Deprem sigortaları ne oldu? Sigorta şirketleri ne kadarını karşılayacak. Yine aynı şekilde yıkılan evleri bir yılda yaparız demiş. Nereden gelecek kaynak? Kim ödeyecek? Sigorta şirketleri mi? Deprem vergileri mi?

    Birileri hesapsız atmaya tutmaya başladı. O zaman hesap da vermeli önce.

  3. Tek Atlı Arabamız Seferberlik Halinde Ne Yapacaktı?

    Sanıyorum 70 yıldan fazla oldu. Babam, bana devlet tek atlı arabamızı kaydetti demiṣti. Seferberlik olursa bizim tek atlı arabada kayıtlara geçmiṣti.

    Bunları neden yazıyorum?

    Merak ettim. AFAD, deprem olan ṣehirlerde kaç adet vinç olduğunu, kaç adet demir tel kesecek testere olduğunu biliyor muydu?
    Bu soruları uzatabiliriz…

    • Biliyorlarmış, önceden bu tür büyük depremlerin simüle edip tatbikatlarını yapmışlar 2000’lerden önce çok kapsamlı tatbikatlar yapmışlar. Yani bilgi zafiyeti kesinlikle yok.

  4. “..deprem konusunda şimdiye kadar iyi bir sınav veremeyen iktidarı..”

    o, yazarin ve parcasi oldugu muhalif medyanin desteksiz pompalamasindan ibaret
    hukumet sartlar ve eldeki imkanlar olcusunde olabilicek en iyi performansi sergiliyor.
    şaşilar şov yapmakla hukumet iş yapmakla meşgul.

  5. Eleştiri,şart.Ama doğru ve ahlaki olmalı.Eleştiriye tahammül ederek,ona kulak vermeli.Ne söylediğiniz kadar önemli olan ,nasıl söylediğiniz önemli. Hatalardan ders alıp gereğini hemen yapmalı.Bilim,liyakat ve ahlak.Ayrıca ulusal birliğimizi koruyacak insani davranışlardan ayrılmamalı.Daha başka koca koca laflar etmek yerine ,doğruları yapmak gerekir.Slmr.

  6. İKİ tip insan var şu anda:
    BİRİNCİ TİP: Hiçbir işe yaramayan tweet’ler atıp zerre kadar fayda sağlamazken…
    İKİNCİ TİP: Bölgeye bir tanecik atkı, eldiven göndermek için çırpınıyor.

    BİRİNCİ TİP: Hükümetçilik ya da muhalefetçilik dışında bir şey yapmazken…
    İKİNCİ TİP: Gönüllü yazılıp bölgeye yardıma koşuyor.

    BİRİNCİ TİP: Ah vah etmek, dırdır etmek, söylenmek dışında bir şey yapmazken…
    İKİNCİ TİP: Bulunduğu yerdeki yardım merkezlerinde koordinasyon gönüllüsü oluyor.

    BİRİNCİ TİP: Fitne ateşini yakmak, beraberliği bozmak için elinden geleni yaparken…
    İKİNCİ TİP: Yüreğinde sadece ve sadece bölge halkının acısını taşıyor.

    BİRİNCİ TİP: Karanlığa küfrederken…
    İKİNCİ TİP: Kalkıp bir mum yakıyor.

    Şu en acı günlerimizde umudumu arttıran tek bir şey var:
    Birinci tiptekiler, azgın azınlık olarak kalmış durumdayken… Her türlü siyasi görüşten devasa sessiz çoğunluğumuz, çok şükür ki ikinci tiptekilerden oluşuyor.
    Ahmet Hakan yazısı olayı şu anda tam özetliyor.
    Ceketine zerre toz düşmemiş fırsatçıların enkaz üstüne çıkıp devlet düşmanlığı ve siyasi propaganda yapmasına, şahsi pazarlama yapmasına, enkazdan mal kaçırmaya kalkmasına aldanmayacağız.Türkiye’nin bir kez daha tek yürek oluşunu, herkesin birbirine sahip çıkışını, yardım için koşuşturan güzelliğini gölgelemesine izin vermeyeceğiz.

  7. Tek Adam kendi sisteminin bedelini ödemeye baṣladı…

    Artık ortak akıl yok. Kararlar ṣeffaf ortamda, akıl ve mantıkla, bilimsel olarak hazırlanmıyor, kimin hazırladığı bile belli değil…

    Erdoğan, küçük çevresinin kendisine verdiği bilgilere göre karar varmek zorunda.

    Erdoğan, defalarca Avrupa’da rafların boṣ olduğunu, insanların sokaklarda aç olduğunu tekrarladı… Gerçek olmayan bu bilgileri Erdoğan’a kim veriyor…

    Ortak akılda kararlar seri verilmez ama böyle hatalarda olmaz.

  8. büyük bir acı yaşıyoruz.
    yaşadığımız büyük felaketin boyutları hakkında bir fikrimiz yok. ulaşılamayan göçükler dahası köyler var.
    on binlerimizi kaybettik.
    elbette birlik beraberlik zamanı ama bazıları bu zamanda eleştiri olsun istemiyorlar, hem birlik olacağız maddi yardımlarımızı yapacağız, manevi olarak dualarımızla destekleyeceğiz hem sorumluları eleştireceğiz. yanlışları önce de söylüyorduk şimdi de söyleyeceğiz.
    sayın erdoğan ziyaretinde topu yine kadere attı.
    deprem kaderdir, ama depreme karşı nasıl korunacağımız kader midir?
    değildir.
    hava 0 derece olduğu zaman üzerimize bir tshirt geçirip sokağa çıkıyor muyuz?
    yoksa kalın palto, mont, termal giysilerimizi mi giyiyoruz?
    bir seçim yapıyoruz değil mi?
    aklımız bize korunmamız gerektiğini söylüyor, soğuk hava kaderdir ama soğuk havadan korunmak kader değildir bir tercihtir. kendimizi korumazsak hastalanabilir, hatta donabiliriz, ölebiliriz. gerekli önlemi almazsak hayatımızı tehlikeye atmış oluruz, bu intihar demektir, başkalarının hayatından sorumlu isek ve sorumluluğumuzu yerine getirmezsek bu cinayet olur. gerekli önlemleri almışsak, sorumluluğumuzu yerine getirmişsek o zaman bu hükümler geçerli olmaz.
    o zaman yapacak bir şey yoktur.
    deprem bölgesinde yaşıyorsak aklımız bize korunmamız gerektiğini söylemiyor mu?
    bu ülkeyi yönetenlerin vatandaşlarının korunması için tedbir alması gerekmiyor mu?
    biz başkanlık sistemine bu ülkenin acil ve önemli sorunlarını bürokrasiye takılmadan ivedilikle çözsün diye yeterli güç ve yetki vererek kabul etmedik, onay vermedik mi?
    bu ülkenin acil ve öncelikli sorunlarından biri deprem değil mi?
    insanları depremin olası sonuçlarından korumakta yetkililerin sorumlulukları yok mu?
    geçmişte yaşanan onlarca acı olay on binlerce kayıptan sonra
    neden hala gerekli ve yeterli önlemler alınmıyor?
    sormayacak mıyız?
    hala mı yeri ve zamanı değil,
    ne zaman yeri ve zamanı gelecek?
    10 şehrin yerle bir olması on binlerce insanın ölmesi, milyonlarca insanın evsiz barksız işsiz yakınsız kalması doğru zaman değilse,
    doğru zaman ne zaman???
    başkanlık sistemi sayesinde,
    doğru önlemlerin alınacağı, gerekli düzenlemelerin yapılacağı cumhurbaşkanlığı kararnameleri çıkarılabilirdi, çıkmadı.
    bir deprem seferberliği yapılabilirdi, yapılmadı.
    deprem sonrası organizasyon konusunda bir uzmanlık geliştirilebilirdi, nerdeee?
    afadın başınndaki kişinin liyakatı tartışılıyor şimdi?
    geçmiş olsun emi,
    güneşin altında yeni bir şey yok.
    bu işin sorumlularının yargıda bir karşılığı olmayacağını hepimiz biliyoruz ama herkesin yaptıklarının bir şekilde karşılığını alacağı bir sistemde yaşadığımızı da biliyoruz. o nedenle aslında müsterihiz. hükümler net çünkü.

  9. biri şu kılıçdaroğlunu uyarsın. aday olursa millet ona oy vermesin diye mi böyle kindar konuşuyor anlayan var mı? yahu afet olmuş insanlar perişan bu herif hala siyasi hesaplar peşinde. gençler ona boşuna aday olma demiyor. gençlerin hakkı var. konuştukça batıyor. bre adam konuşacağına git enkazdan insanların çıkarılmasına yardım et. bir parça faydan olsun bari bu ülkeye.

    • Afad ona izin vermiyor oda kızıyor meydan okuyor.

      Kılıçdaroğlu: Kapanan Hatay Havalimanı’nı onarıyoruz. Gelsinler tutuklasınlar.

      Halk tv para göndermek istiyoruz izin vermiyorlar. show tv para toplamasınada izin vermiyorlar.
      halk tv yöneticide kızı amarikada önemli bir firmada çalışıyor patronu coni para gönderecek adres verememişler.
      Halk Kızılaya ve Afada güvenmiyor.

      • Gidilmeyen pek çok enkaz var bunun için agaddan izin almasına neden gerek olsun enkazlara gidenler izin alarak mı gidiyor? Böyle bir şey olsa çok saçma değil mi? Kızılaya ve afada niye güvenmiyorlar? Güvenmiyorlarsa elden eşya yardımını kendileri yapsın.

  10. Evde özellikle mutfakta kullandığımız bıçak bizim en büyük yardımcı aletimizdir .
    Ama o bıçak aynı zamanda kötü niyetli insanların elinde de bir cinayet aletidir !
    Hiç ummadığımız ülkelerden hiç ummadığımız yardımların gelmesi , bir yandan beni sevindirir ve gururlandırırken bir yandan da daha önceki tutum ve davranışlarımızdan dolayı büyük bir mahcubiyet duydum !
    Demek ki şu yalancı dünyada dış dostlarımız da varmış !

  11. Depremle geldiler, depremle gidecekler. Böyle olmamalıydı. 20 yıl kaybedilmemeliydi. Ders alınmalıydı. Ama akletmeyenlere ne ders verirseniz verin sonuç değişmez.

    • İçeride kavga dövüş.
      Dışarıda kuşatma hareketi.
      Bir taraftan salgın hastalık.
      Bir taraftan pahalılık.
      Bir taraftan kar, kış, kıyamet.
      Bunlar yetmedi… Deprem.
      Bir de savaşa girersek tamamdır.
      Başka bir arzunuz?

  12. Ülke olarak çok büyük bir felaket yaşadık. Felaketin büyüklüğü ve kayıplarımızla ortaya çıkan acılar üzerine söz söyleyebilecek bir durumda değilim. 99’da yaşadığımız depremden büyük dersler çıkarmıştık. Bunların yeterli olmadığı yönündeki tespitleri önemsemeliyiz. Çoğumuzun deprem bölgesinde mutlaka bir yakını, ahbabı, aile üyesi, eşi, dostu yaşıyordu. Yaraları birlikte saracağız, acıları birlikte hafifleteceğiz. Eskiler, bu da geçer ya hû, dermiş. Birçok şeyden bağımsız olarak bu gibi sözlerin anlamını zaman geçtikçe daha iyi kavrıyoruz. Birlik olma zamanıdır.

  13. SN KORU haklısınız yasakları delmenin çeşitli formülleri var ve bunun insanımız uyguluyor.Peki masum saf çoğunluk insanımız bu uygulamayı bilmiyorsa yayılan yalanlara inanıp devleti milleti hakkında yanlış kanaatlare varıyorsa ne olacak.
    Örneğin beyefendi konuşuyor : İskenderun limanındaki yangını biz söndürdük ( 40 araçtan biri sadece İBB ye ait. ) Ote yandan 2 kamyonla Hatay havalimanı nı tamir etmişler göya.
    Devlet becerememiş beyefendiler halletmişler
    Sayın yazarımız birazda bunlara ALGI OPERASYONU YAPMAYIN HALKI DEVLETİNE KARŞI KIŞTIRTMAYIN neden demiyorsunuz.
    FELAKET türkiye nüfüsunun % 15 ini etkilemiş az buz bir olay mı ? Bu kadar insana ulaşmak kolay mı ?

  14. Bizim gibi iç barışını kaybetmiş ülkelerin iflah olması zor. Deprem gibi felaketlerde bile bir araya gelemiyor artık taraflar. Demokrasiyi toptan bitiren, iktidardan aralıksız 20 yıldır hiç inmeyen bir yönetim ülkenin başına gerçekten en büyük bela. Depremlerden de büyük bir bela. Çünkü iktidardan inmeme gayretiyle her türlü keyfiliği, demokrasi dışı yöntemi devreye sokuyor. Hukuku da, denetimi de, sorgulamayı da toptan rafa kaldırmış durumda. Artık depremde veya herhangi bir felakette sorumlu dahi bulamıyorsunuz. İktidar herşeyden sorumlu fakat hesap vermemekte de ısrarlı. Hesap vermeme gayretiyle de daha fazla otokratlaşıyor, anti demokratik uygulamalara başvuruyor, giderek eleştirilmez ve hakkında herhangi bir olumsuz şey söylenemez bir tabu haline geliyor. Bugün sosyal medyayı yasaklıyor, zaten muhaliflerin çoğunun sesini kısmış, kimini hapise kimini konuşmamaya mahkum etmiş, ayrıca liste yaptığını yarın hesap soracağını söyleyerek tehdit ediyor. Yarın daha şiddetli yollara başvuracak.

    Bu elbette akıl dışı, demokrasi dışı, sonuçta insanlık dışı bir durum. Sürdürülebilir bir durum da değil. Ülkeyi içinden çıkılmaz felaketlere de sürükleme ihtimali var.

    Bu cendereden çıkmak zorundayız. Tek çare kıralın sadece yorgun değil çıplak olduğunu artık görmek ve bunu yüzüne söylemek. Daha fazla geç olmadan.

  15. Böylesine bir dönemde bile hala siyaset yapanlar varken, kötülük kana karıştıysa onlar için yapacak bir şey yoktur.
    Kötülükleriyle gurur duyanlar bizi duymaz olabilir ama bu dünyada şerefle bitirilmesi gereken en ağır ödev hayattır.
    Düşünceler “karşı taraf” olsa da!
    Herkes aynı Araf’ta.

  16. Üstadım tam olarak cumhurbaşkanımız çok iyi niyetli çok iyi biri ama çevresi kötü mü diyorsunuz yanı:))

      • Bu yazı doğru bilgiler içeriyor, bu yazıda yalan yok ama yazıyı okuyanda yanlış kanaat oluşturuyor. Bu yazıyı chat GPT okusa Erdoğan’a rağmen çevresinden birilerinin erdoğanı yanlış yönlendirerek devirmeye çalıştığı kanaati oluşur. Halbuki gerçekte böyle bir şey yok. Devletin müdahalesini engelleyen birileri yok, müdahaleyi bilerek geciktirme söz konusu değil. Herkes rutininde işini her zamanki gibi yapıyor.

        Fakat ilk günden beri dikkatli izleyenlerde sanki art niyetli birilerinin felakete müdahale edilmesine bilerek kasten engel olunduğu hissine kapılmaması mümkün değil, bu gerçek.

        Art niyetli birilerinin müdahaleyi kasten geciktirdiği bir görüntü gerçek ama gerçekte böyle bir şey yok. Bu yazı bu çelişkiye ışık tutmuyor. Işık tutan başka yazılar çok ama, geçmişe dönüp okumak lazım.

  17. Erdoğan Sosyal medya’dan niye rahatsız oluyorki. Erdoğanın 1. Rakibi CHP. 21 hatta belediye başkanlık döneminide sayarsak hemen hemen 30 yıllık rakipleri Erdoğani halen daha taniyamamışlar. Özeliklede son 6 senede.
    Bugün CHP lilerin Twitter sohbet odasın’da sohbetlerini dinliyordum.
    CHP de görevli bir hanım.C başkanın Maraş ziyaretinde dinliyıciler kadınlar ve erkekler Erdoğana kurban olurum diyormuşlar çok sevinçli imişler.
    Nasıl övdüklerini kızarak anlatiyordu. Aslında hiç konuşacak durumda değildım fakat mikrofon isdedim. CHP lilere C başkanına tezahürat yapanların hiç birisi oranın halki değil, kadrolu troller olduğunu söyleyince. Akılları başlarına geldi.Trollerden her ülkede var. ABD de göstericileri tekme tokat dövenlerin çoğu maaş lı trolleridi.

    Sosyal medyayi susturmasının nedenlerinden biri hatta tamami troller tesbit edilmesin.
    Çünkü millet yasta herkesin ciğeri yanmış ve hükümete ateş püskürüyorlar kalkıp sevinç gösterisi yapacaklar ve Erdoğana tezehur yapacaklar.
    AKP nin kalesi Adiyaman halk toplanmış özeliklede Hükümete verip veriştiriyorlardı. Selalara en fazla onlar kızıyordu.

  18. Olmuyor, olmayacak. Verimlilik ve son kullanım tarihleri geçti. Kalırsa ancak zarar vererek kalacaklar.

    Ne diyor ayetlerde?;

    “Kime uzun ömür verirsek, onu yaratılış itibariyle tersine çeviririz (gücünü azaltırız). Hâlâ düşünmeyecekler mi?” (Yasin, 68)

    “…İşte (iyi veya kötü) günleri insanlar arasında (böyle) döndürür dururuz. (Bazen bir topluma iyi ya da kötü günler gösteririz, bazen öbürüne.)…” (Ali-İmran, 140)

    Eğer kendi içlerinde değişim yapamazlarsa, değişim dışarıdan gelecek. Buna engel olmak için yaptıkları her şey zararı biraz daha artıracak.

    Ordu korkuları yüzünde depremden hemen sonra ordu ve imkanlarını devreye sokamadılar. İş işten geçtikten sonra kamuoyu baskısı ile karar biraz değişti. Ancak bunun bedelini binlerce depremzede canları ile ödüyor.

    Artık taze bir başlangıca ihtiyaç var. Bu herkesin yararına.

Yoruma kapalı.