Cumhurbaşkanı bugün yemin edecek.. BBC Türkiye’yi ‘imparatorluk’ olarak değerlendiriyor

21
Reklam

Yeni seçilen milletvekilleri dün yemin etti, bugün sıra görevine üçüncü kez seçilmiş Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’da. Meclis’e gelecek Erdoğan, anayasada yazılı yeminini edecek, oradan Külliye’ye geçip kendisine icraatlarında yardımcı olacak kişileri açıklayacak…

Kabinesini…

Günlerdir gazetelerde yayımlanan, TV ekranlarında sıcak tutulan isimlerden hangilerinin gerçekten kulis bilgisi, hangilerinin dostça hatırlatma olduğunu muhtemelen bugün öğreneceğiz.

Bence gündeme taşınan isimlerin bir bölümü, kendilerini tanıyan kalemler ile yorumcuların “Olsa iyi olur” anlamına gelen hatırlatmaları…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hatırlatmalar…

Ülkemiz bu gelişmeyle meşgul olurken, ben İngiliz yayın kuruluşu BBC’nin seçimler öncesi için hazırladığı, herbiri bir saat süren iki bölümlük Türkiye belgeselini izledim.

BBC, belgeseline, ‘Turkey: Empire of Erdogan’ (Türkiye: Erdoğan İmparatorluğu) başlığını koymuş…

Hayli iddialı bir başlık.

Reklam

İngiliz kanalı çok sayıda yerli-yabancı görüş sahibini konuşturmuş ve merkezine Tayyip Erdoğan’ı yerleştirdiği bir perspektiften Türkiye’nin son çeyrek yüzyılını anlatmaya çalışmış.

Tam anlamıyla başarılı olduğu söylenemez.

En başta şunu kayda geçireyim: İngiliz gazeteciler, programlarına, bizdeki pek çok yorumcunun aksine, Erdoğan’ın bu son seçimde de yenilmeyeceğine inandıkları izlenimini sindirmişler.

Konuşup görüş aldıkları kişiler arasında iktidara yakın olanlar ve Erdoğan’ı sevenler de var, muhalifler de. 

Araları anlatıcı olarak David Morissey’in doldurduğu programın zengin bir tanıklıklar listesi bulunuyor.

Gazete ve dergilerini uzunca bir süre Türkiye’de yaşayarak temsil etmiş Hannah Lucinda Smith (Times), Daniel Donbey (Financial Times) ile Piotr Zalewski (Economist) gözlemlerini aktarırken, Amerikalı akademisyen Jenny White yıllar önce tanıyıp görüş aldığı Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ilgili görüşlerini paylaşmış…

Abdullah Gül, Bülent Arınç, Ahmet Davutoğlu, Hayati Yazıcı, Metin Külünk içerisinde yer aldıkları sürece tanıklık etmişler…

Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş, Gezi davasından Mücella Yapıcı ile Mehmet Ali Alabora, TİP milletvekili Ahmet Şık yanında, Erdoğan’la ilgili bir kitabı da bulunan Washington Institute’den Soner Çağaptay ve gazeteciler Aslı Aydıntaşbaş, Hande Fırat, Ece Temelkuran, Pelin Ülker Türkiye’nin son 21 yılında yaşananlara dair gözlemlerini aktarmışlar.

Reklam

Programın zengin olmasına özel çalışılmış görsel malzemelerinde dikkatim bir konuya takıldı: Siyasete girdiği ilk günlerde, içinde yer aldığı Refah Partisi’nde, belediye başkanlığı sırasında, AK Parti’nin kuruluşunda ve ardından erişilen iktidarın ilk yıllarında Erdoğan‘ın hemen yanı başında yer alan kişiler, programda anlatılan olayların tarihi günümüze yaklaştığında resimlerde ve videolarda artık görünmez oluyorlar… Buna karşılık, son 10 yıl içerisinde meydana gelen olaylara ait görüntülerde liderin hemen yanında görünenler de, eski görüntülerde hiç yoklar.

İlginç geldi bu tespit.

Yayıncı kuruluş bazı görüntülere ‘Yalçın Özer arşivi’ etiketini koymuş…

Türkiye gazetesinde uzun yıllar başyazarlık yapmıştı Yalçın Özer. Tıp doktoruydu, ama gazeteciliği tercih etmişti. Kendisini 2001 yılında kaybettiğimiz Yalçın Özer’in BBC’nin yararlanabileceği türden bir arşivi varmış demek ki…

BBC’nin Türkiye seçimleri öncesi yayına koyduğu iki bölümlük dizi, daha başlığından, Türkiye Cumhuriyeti’nin aslında Tayyip Erdoğan’ın imparatorluğu olduğu iddiasını yansıtıyor.

İngilizler oradan bakınca ülkemizi öyle görüyorlar veya öyle göstermek istiyorlar herhalde…

Oysa Tayyip Erdoğan bugün cumhurbaşkanı olarak yemin edecek…

İmparator olarak değil…

[Belgesel BBC’nin iPlayer adlı platformunda yer alıyor; erişebilenler oradan izleyebilirler.]

ΩΩΩΩ

Reklam

21 YORUMLAR

  1. Bir milletin dili, onun ne kadar sofistike olduğunu da ele veriyor. Mesela eş, aş, iş, et, ot, at diye bütün ihtiyaçlarımızı iki harfli kelimelerle ifade ediyoruz. Sonuçta dünya arenasında elde ettiğimiz edeceğimiz yer de bu kadar. İki atımlık. Bu kader değil elbette. Ama hep aynı şeyleri tekrar tekrar yapmakta ısrar ettiğimize göre, aynı adamı seçip durmak, aynı fikirde ısrar edip durmak (milliyetçilik,
    ittihatçılık) gibi, çok değişiklik de istemiyoruz. Fazla muhafazakarız. Yola devam böyle.

  2. Erdoğan’ın seçimi nasıl kazandığı kısmını artık dillendirmek manasız. Beğensek de beğenmesek de nihayetinde bu ülkenin öyle ya da böyle cumhurbaşkanı. Bundan sonrası için iktidar inatlaşmayı bırakıp global ekonomik politikaları takip eder mi asıl konuşulan bu. Öyle anlaşılıyor ki Mehmet Şimşek ile Ortodoks ekonomiye dönüş yaşanacak. Mehmet Şimşek bu sözü almadan asla görev almaz onu adım gibi biliyorum. Fakat burada aslolan ekonomik politikalardaki zihniyet değişiminin ülkenin demokratik yönetimine ne ölçüde yansıyacağı. Burada da mesafe alınabilirse ülke adına hayırlı olacaktır. Aksi olursa ekonomik iyileşme de yarım kalacak, Mehmet Şimşek ve ekibi ümidi kesip ayrılacaktır.

  3. Batılı bizi niye anlayamıyor? Biz bizden başkalarını niçin anlamak istemiyoruz??
    Çünkü eğitimimiz kültürümüz farklı! Çok farklı şeyler düşünüp, aynı sonuca varmaya çalışıyoruz.
    Çok değişik yöntemler deneyip onlarla aynı hayatı yaşamak istiyoruz🙂.
    Dünya savaşı sonrası kendini yenileyen batı, 2000+onbinlerce yıllık arşivi iha sihaya evirmiş, biz ise daha yeni dron görüntüsüyle terörist avlamaya çalışıyoruz.
    1.aşama:terörist olur kendi vatandaşın dağa çıkar eşkiya olur sanır kendini hükümdar.
    2.aşamada:dövlet onu yakalamaya 5 ayrı çeşit birim kurar, yemesi içmesi iaşesi..
    3.aşama:siyasetçi ölümlerden başlar aksiyondan prim yapmaya😡😡😡
    4.aşama:ülkede kargaşa, başlar birbirini kırmaya. Saçından sürükleyen sonrası…
    Ve kaçınılmaz son:tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna. (İyide bizim millet demez hadi eyvallaa. 4 çocuğu bırakıp kaçan kadına ne diyebilirsin, kaçmış kadını nolur geri gel diyene kim ne diyebilir?)
    Komşunun kızına gitme kızım oraya, çıkma çocuğum dağa kim söyleyebilir oğluna?
    FAPRİKA VARDIDA PAPRİKADA ÇALIŞIP YORGUN YORGUN BEN Mİ GİTTİM TARİKATA CEMAATA EŞKİYAYLA DAĞA???
    Bakacaksın Parmağın gösterdiği yöne değil parmağın sahibinin kim olduğuna derdi eskiler. Annamazdık.
    HALÂ DA ANNADIĞIMIZ SÖYLENEMEZ 🤔.
    Halk kendini tanımıyor, seçmen partisini bilmiyor. Öğrenci meslek edinememiş, yurt dışına kaçmayı çözüm sanıyor.
    Parti kimliğini bulamamış, siyasetçi kişiliğini.
    Kanunla hizaya getirilmeye çalışılan bir toplum, bir defa deldirmeden birşey olmayacağını söyleyen yöneten. Hukuk adalet!.. Kanunu koruması kim gereken?
    Ammaaannn ne haliniz varsa görün. Kendi başının çaresine baksın burada yaşamak isteyen. Deme:BANA DOKUNMAYAN YILAN BİN YAŞASIN! Benim işim tıkır, Ben keyfime bakarım!
    Döner seni sokar o yılan.

  4. İngiltere Türkiye’de cumhurbaşkanlığı sistemini nasıl kurdu?

    TRT haber yorumcusu: “ben Avrupa’da çalışırken bir Faslı profesör bana dedi ki, Türkiye’yi Rusya’yla savaştırmaya çalışıyorlar, Erdoğan’ın liderliğinde birlik olun Erdoğan bu oyunları çok iyi biliyor. Onun etrafında toplanırsanız bir şey olmaz dedi. Türkiye’yi savaştıramayınca Ukrayna’yı savaştırdılar.”

    • Ne kadar zekice bir yorum! Demek Ukrayna Rusya ile savaşıyor, biz de Rusya Ukrayna’yı işgal etmeye girişti diye okumuştuk haberleri! Koskoca ülkemizde bu oyunları çok iyi bilen bir kişinin olması, onun da CB seçilmesi ne büyük bir lütuf! Yatıp kalkıp dua etmeliyiz, bu harika durumdan çıkmamak için.

      • Kamera önünde konuştuklarını kamera arkasında birbirlerine tekrarlayarak gülerken şekilden şekile girdiklerinden eminim, kamera önünde bile kendini tutamayıp nasıl güleceğini şaşıranlara çok rastlarım çünkü. Halbuki onları izlerken benim yüzüm kızarıyor, utançtan yerin dibine giriyorum.

  5. İngilizlerin bilinç altına Türkiye’nin bir imparatorluk olduğu algısı yerleşmiş demek ki.İnglizlerin niyeti başka olsa da ben bundan rahatsız olmadım. Çünkü Türkiye’nin büyük bir devlet olduğuna inanıyorum. Geçmişte olduğu gibi toprakları birleştirerek geniş bir alana yayılmış bir imparatorluk haline gelmek günümüzde mümkün olmayabilir.
    Fakat 100 yıl önce bizden koparılan ülkelerle çok yönlü işbirliğini geliştirerek Birleşmiş Milletlerdeki ağırlığımızı artırmak mümkündür.
    İngilizlere “Erdoğan İmparatorluğu” dedirten de belki son yıllarda uluslararası gelişmelerde Türkiye’nin görünürlüğünün ve etkisinin artmış olmasıdır.Bu da ülkemiz açısından iyidir.

  6. Erdoğan’ın özelliği yanında kimseyi çok uzun tutmuyor, bir iki çok sadık elemanı hariç, sürekli takım değiştiriyor. Başarılı görünen CEO’lar da bunu yapıyorlar. Acımasız ve vefasız bir yöntem. Ama kişisel başarı ancak böyle sağlanıyor. Bu bir bakıma değişimi ve dönüşümü, böylece ilerlemeyi sağlıyor, organizasyonu aktif yapıyor, aynı zamanda lider/CEO’yu da vazgeçilmez yapıyor. Çünkü karşısına kimse rakip olarak çıkamıyor. O yüzden Akp’nin kurucuları artık yoklar orada. Tek adam kaldı. Bu tabii bir süre, hatta uzun bir süre, başarı getirirken, devamında tek adamdan dolayı yeknesaklık ve sonunda çöküşü getiriyor.

    Aslında ülkeler ve organizasyonlar da aynısını yapmalılar ve uzun süre aynı CEO’yu veya başkanı tutmamalılar. Değiştirmeliler. Ülkemiz bu fırsatı kaçırdı son seçimde. Erdoğanı gönderebilseydik önümüz açılacaktı. Şimdi aynı adama bir beş yıl daha mahkumuz. Değişen hiç bir şey de olmayacak. Aynı köhne zihniyetle ekonomiydi paraydı borçtu enflasyondu boğuşacağız. Dünya alıp başını gitti, daha da ileri gidecek. Biz ise yerimizde sayacağız. Olmadı Şimşek bir daha gelsin şu bu ile vakit geçireceğiz, ama değişim olmayacak.

    Muhalefet önemli bir ilerleme gösterdi ama iktidar çok acımasız bir şekilde, demokratik hiç bir kurum kural dinlemeden, muhalefeti ezdi ve seçimi çok az farkla aldı. Yönetimi değiştirme başarısı gösteremediğimiz için sonunda hepimiz kaybettik aslında. Mevcut göstergeler zaten ülke olarak kaybetmekte olduğumuzu gösteriyor. Bu daha da hızlanarak bir krize doğru gideceğiz ve değişim bu sefer kendini ister istemez zorlayacak. Bu daha önce de hep böyle oldu.

    • Seçimlerde Millet İttifakı’nın kazanmak için neredeyse yapmadığı işbirliği kalmadı. Sedat Peker’e de bir cumhurbaşkanlığı yardımcılığı verselerdi kazanma ihtimali çok artardı!

      • Oysa Cumhur İttifakının lideri hiç işbirliği yapmadı, tek başına kahramanca seçime girip kazandı. Bu kadar aydınlatıcı yorumları okumak gözümüzü açıyor doğrusu. Bravo!

    • Siyaseten solun varlık hikmeti kalmamıştır. Bu sebepledir ki, bundan sonraki süreçte hem iktidar hem de muhalefet sağ tarafından temsil edilmek durumundadır. Böylece tercihler, iyi-kötü arasında değil; iyi-daha iyi arasında olacaktır.
      Bu meyanda, önümüzdeki yerel seçimlerin hesabını da yaparak yeni stratejiler geliştirmek zorunda olduğumuzu da asla unutmamalıyız.
      Kazandıklarımızı zaten kazandık, onları muhasebe defterimizin bir yerine kayıt ederek kapatalım. Ama kazanamadıklarımızı niçin kazanamadığımızın muhasebesini sürekli açık bulundurarak icraatımızı sıkı bir denetime tabi tutalım, eksiklikleri telafinin yollarını arayalım.

  7. Tayyip bey, Anayasanın tariflediği Cumhurbaşkanlığı görevine ikinci kez seçildi.Sizin katılmadığınız bu karar YSK kararıyla tescillendi. Yani seçimin biraz öne çekilerek, seçim kararını meclisin alması halinde Üçüncü kez Cumhurbaşkanı olma hakkına sahip. Kurulan imparatorluk değil Büyük Türkiye’dir. Siyasette 22 yıl çok uzundur.Kadroların değişmesi çok normal değil mi? Buna neden takılıyorsunuz? Demirel’in 1965′ te ve 1979 da kurduğu kabineleri karşılaştırın. Yada 1979 ile 1991’i mukayese edin. Kaç ortak isim var? Özal’ın ANAP’ı kurduğu isimlerle 1993’te yakınında olanlar aynımıydı? Siyaset öğütür. Kaldıkı tespitiniz yanlış.Ana ve halkta karşılığı olan gövde Tayyip beyle birlikte.

  8. bu donem cok farkli olacaga beziyor. yeni sag bloklar ve sol bloklar ve milliyetci bloklar olusacak. siyaset bu dengeler uzerine gidecek. ama bunun yanlis oldugu 2028 de anlasilacak. dogru olan temel insani degerleri esas alan bir siyasi zeminin olusmasi ve bu sekilde yol alinmasi olacak. 2028 kazanacak lider ve siyasi parti bu denegeye sahipse kazanacak…

    • Uluslararası çapta bir çabayla özellikle sosyal medya ve diğer birçok dijital platformda Erdoğan’a yönelik itibar suikastlarının ayyuka çıktığı bir seçim süreci yaşadık. Bütün bu çabaların boşa çıkmasının çok basit bir sebebi var, verdiğiniz sözü tutmak; vaadini yerine getirmek. Çünkü o zaman bütün sosyal medya size saldırsa bile seçmeniniz sizden asla vaz geçmez.
      Unutmayın itibar her şeydir!
      Bakınız 14-28 Mayıs seçimleri.

  9. Elhak çok doğru! Yanlış olan veya yadırganacak bir tarafı mı var !
    Başında CB.nı olan imparatorluğu da biz icat ettik!
    Bal gibi de oluyormuş !

    • Adamın suçu çapsız beceriksiz muhalefetin olduğu bir ülkede 21 yıl yönetimde olması mı.
      Gördük işte muhalefeti kumar masasiyla basladi ,iç savaş yorumlariyla devam etti ,sonrasında da tak sepeti koluna herkes kendi yoluna oldu.
      Şansımız varmış ki Allah bizi bunların yonetimsizliginden korudu.

      • Ahmet kardes , dedikleriniz gayet tabii ki doğrudur , muhalefet açısından ana sebeptir .
        Ama iktidar açısından da , seferber edilen devlet imkânlarının peşkeş çekilmesi ve hedef için her yolun mübah görülmesi diğer ana sebeptir ; hemfikiriz herhalde ?

    • CHP’ye yakın gazeteci ve yorumcular da artık Kılıçdaroğlu’nu istifaya davet ediyor.
      Ama onun koltuğu bırakmaya niyeti yok.
      Neden acaba?
      Hatırlayın Kılıçdaroğlu ne diyordu;
      “Uzun süre koltuğunda oturup koltuğundan kalkmayan bir pislik yapmıştır yani altına etmiş demektir!”

    • Şu tuhaflığa bakar mısınız? Üst üste 12 seçimle işbaşına getirilen bir kişiye diktatör, 12 yenilgi almasına rağmen koltuğuna yapışana ise, ‘demokrat amca’ diyebiliyoruz.

Yoruma kapalı.