CHP PM üyeliği mi, görüşlerini paylaşmak mı önemli? Yazarlarımı kaybediyorum da…

12
Reklam

Üzgünüm.

CHP kurultayı oldu bitti ve herkes o konuda bir şeyler söyledi, yazdı; yazılmasının gerekli olduğuna inandıklarımı ben de yazdım. Üzüldüğüm bir konu var, onu da paylaşmazsam eksik kalacak: CHP kurultayı bana değer verdiğim ve her yazısını dikkatle okuduğum bir yazar kaybettirdi.

Hayli zamandır, ‘ocakmedya.com’ haber sitemizde aynı gün değişik gazetelerde yer alan ve değişik açılardan önem taşıyan yazıları ‘Seçilmiş Yazılar’ başlığı altında okurlara sunuyoruz. Yakın dostlarımın da tavsiyeleri oluyor, ama genellikle seçimi ben yapıyorum. Bu amaçla da sabahın bayağı erken saatlerinde mesai vermem gerekiyor.

Önce, gazetelerde çıkan köşe yazılarının hepsini dikkatle okuyorum ve içlerinden başkaları tarafından da okunmasında yarar gördüklerimi ayırıyorum. Okunmasında yarar görmem için, benim görüşlerimi tam tamına yansıtmasından çok, değişik bakış açıları —olumlu veya olumsuz— taşımasına önem veriyorum seçtiğim yazıların…

Kısaca söyleyeyim: Zor bir iş benim yaptığım…

Evvelce de gazete yazılarını okurdum, ama bu defa biraz daha dikkatle yaklaşıyorum yazılara. Her bakımdan yararlandığımı söyleyebilirim.

Çevremdeki pek çok insan da bizim siteden girerek o yazılara ulaşıyor; bu yolla gazetelere epey okur kazandırdığımızı sanıyorum.

Kaybettiğim yazar

Kurultayla bu konunun ilgisini henüz kurmadığımın farkındayım elbette. İlgi şu: ‘Seçilmiş Yazılar’ bölümünde en fazla değerlendirdiğim yazarlardan Ünal Çeviköz kurultayda CHP Parti Meclisi’ne üye seçildiği için yazılarına son verdi.

Reklam

Doğan Medya Grubu’nun böyle bir kuralı var; yazarlarının siyasi hayatın içerisinde yer almasını istemiyor, yer alanın gazeteyle ilişkisini kesmesini bekliyor.

Ünal Çeviköz kıdemli bir diplomat; en son Türkiye’nin Londra’daki büyükelçisiydi. Yazılarını okuyanlar fark etmişlerdir, konulara partizan bir bakışla yaklaşmadığı gibi, okuyanın önüne yeni ufuklar da açabiliyordu Çeviköz.

Son (dünkü) yazısından bir bölümü birlikte okuyalım:

‘‘NATO üyesi ülkeler Türkiye’nin dış politikasında görülen değişiklikleri kuşku ve endişe ile izliyorlar. Özellikle Suriye’de yaşanan gelişmeler bu kuşku ve endişeleri daha da artırıyor. Türkiye ile ABD arasında bir sıcak temas riski olup olmadığı dahi sorgulanıyor. Türkiye’nin ulusal güvenliği nedeniyle başlattığı askeri harekatın hedeflerinin ne olduğu, ne kadar süreceği, nerede duracağı hakkında uluslararası kamuoyunu yeterince aydınlatıcı, şeffaf ve güvenilir açıklamalar yapılmıyor. Yapılan, sadece askeri operasyon sırasında kaç şehidimizin olduğu, kaç teröristin ‘etkisiz hale getirildiği’ hakkındaki sayılarla sınırlı kalıyor.

Türkiye insanının barış, huzur, güven ve güvenlik içinde yaşamaya hakkı var. Gençlerin geleceğe umutla bakmaya, iş garantisi hakkında kuşku duymamaya ihtiyaçları var. Söz konusu vatan olduğunda elbette her şey bir yana bırakılır, vatanın güvenliği için gereken her türlü fedakarlığa katlanılır. Ancak bu fedakarlık ülke insanının kaderi ve yaşam tarzı haline gelmemelidir. Güvenliğin sağlanması için savaşın dışında da yöntemler vardır ve Türkiye insanı bu yöntemlerle barışın sağlanmasını umutla beklemektedir. Yapılması gereken, insan yaşamına saygı duyulması, önem verilmesi ve atılan her adımın  insan odaklı olarak kurgulanmasıdır. Böyle bir yol var ve mutlaka denenmeli.’’ (Bu bir veda değildir, kalın sağlıcakla…, 8 Şubat 2018)

Yazı önemli.

Son bir-iki haftadır, CNN-Türk televizyonunda akşamları tartışma programı yöneten bir gazeteciyle ilgili haberler gündemde. İktidar tarafından beğenilmediği için programı elinden alınmak istenmiş, sonrasında bir yanlışlığa kurban gittiği anlaşılmış da görevine devam ediyormuş…

Devam ettiğine göre sorun yok demektir.

Reklam

Ancak devam edemeyenler var.

Murat Yetkin’in yazıları da kayboldu

Murat Yetkin’in yazıları gibi…

Biliyorsunuz, Murat Yetkin, uzun yıllar Ankara’da sürdürdüğü mesleğine, Hürriyet’in İngilizce gazetesinin (Hurriyet Daily News, HDN) başına geçmek üzere geldiği İstanbul’da devam ediyor. HDN’yi yönetiyor ve başyazılarını kaleme alıyor… Bu arada, yerli okurlar için de Hürriyet’in internet sitesine katkıda bulunuyor(du).

En son 11 Ocak günü Hürriyet’te çıktı yazısı; o gün bugündür yeni bir yazısı yayımlanmadı.
Oysa HDN’de yazmaya devam ediyor.

Murat Yetkin de ‘Seçilmiş Yazılar’ bölümünde yazılarını sıkça duyurduğum yazarlardandı.
Ünal Çeviköz CHP’de görev üstlendi diye yazılarını kesti, peki ya Murat Yetkin?

Oysa, İngilizce gazete yöneticisi olarak yurtdışında yazılıp söylenenleri çok yakından takip ettiği için, okurları da ülkemizi ilgilendiren yabancı yayınlardan haberdar olabiliyordu.

Şak diye kesildi yazıları.

Üstelik Hürriyet’in basılı nüshalarında değil, yalnızca internet sitesinde yazılarına yer verildiği halde.

Bizim Ocakmedya’nın ‘Seçilmiş Yazılar’ bölümü iki önemli yazarından mahrum kalmış oldu.
Ben üzülmeyeyim de kim üzülsün?
ΩΩΩΩ

Reklam

12 YORUMLAR

  1. Ahmet Ünal Çeviköz kendini okul çağında iyi hazırlamış, azimli bir hariciyeci görünüyor. Genel kanaat ortada, doğruyu ve gerçekleri söylemiye çalışan biri olarak kabulleniliyor. Kılıçdaroğlu ,şimdiden korkuya kapılmasın ama Korunun işaret etmiye çalıştığı bu vasıflarıyla CHP’nin muhtaç olduğu bürokrat ve LİDER adayı olabilir mi ? Şöyleki, ” konulara PARTİZAN bir Yaklaşımla yaklaşmaz” ise, korkarım Politika BEZİRGANLARI defterini çabuk dürer, hem de çok çabuk. Oysa, Medeni insana, bir entellektüele, bir İstanbul efendisine bu yakışır. Nerdeee, hasret kaldık, hasret kaldı CHP, Türkiye.
    Yalnız, F.Koru’nun iktibas yaptığı yazısının ilk iki satırını ve o paragrafı ve sonrakini de, doğrusu yadırgadığımı belirtmeliyim. Korumayı taahhüt ettiği Üyesi olan bir Ülkeyi TÜRKİYEMİZİ korumıyan , yanında yer almıyan NATO Ülkelerinin, korku ve endişeleri vız gelir-tırıs gider. Eski bir diplomat olarak, her kapını çalana bilgi vermek gerekmediğini de A. Çevköz’ün bildiğini sanırız. Kaldı ki, Hükumet diplomasiyi çalıştırmıyor mu sannıyorlar ?
    Sn. Elçi, tam bir BATI Papağanı, kadim bir CHP üyesi gibi yazmışa benziyor. SENELERDİR FİLİSTİN
    AFGANİSTAN, İRAK VE SURİYEDE, VE ÇOK YAKIN TARİHTE maymar ‘ DA hAYATINA SON VERİLEN insanların hayatı İNSAN HAYATI DEĞİL DE COW-BOYLARIN SİNSİ TAKİYYECİ SÖMÜRGECİ BATILILARIN ve Onların yetmesi UŞAĞI teröristlerin HAYATI mı SADECE önemli İNSAN HAYATIDIR: Türk Ordusu kaç SİVİL öldürmüş, YA BATILILAR ; AFGAN’da, IRAKTA, LİBYA’da RUGANDA’da ….. daha sayayım mı?
    Her ülke ve Türkiyemiz savaşın içinde iken, Savaşın dışındaki önlemleri ESKİ MESLEKTAŞLARINA VE HÜKUMETE ÖĞRETİR veya HATIRLATIRSA Millet olarak müteşekkir kalırız yeni PM üyesinden, CHP’nin

    Gene de, kültür yönünden “KOF” bir bedeviye benziyen Öztürk Yılmaz’dan CHP’yi de AK Partiyi de kurtarır, belki, iyelim .
    umulur ki.

    NOT : Burada belirtmek zorunda bıraktınız, CNN hımsımış açık oturumculardan ve spikerlerden kurtulmalı.

    • Yorumunuzda, sitem ettiğiniz yazarlar hangi úlkenin yazarları?TC değil mi? İyi de bunlar Batıyı, ABD’yi, İsrail’i hergün milyonlarca eleştirseler bunları kim duyar?
      O devletlerle muhatapları mucadele ederler. Bizim yazarlarımız da kendilerine göre yanlış veya doğruları okuyucuları ile paylaşırlar.
      CHP’ye gelince şu an Türkiye’deki partiler içinde, partiiçi en demokrat olan parti CHP’dır, aynı zamanda da politikada en kibar dili de onlar kullaniyor.
      PKK uzantısı PYD Afrinde mi? Cavap hayır.
      Onların 80 bin kişilik ordusu Firatın neresinde olduğunu da bir zahmet siz yazarmısıniz. Bunlar benim gõzlemlerim.

      • Nurdan hanım, siz herhalde Mars gezegeni Cumhuriyet Halk Partisinden bahsediyorsunuz galiba! Bizdeki Halk Fırkasını kuranlar bile bu mekanizmanın “demokratik” olduğunu yalancıktan dahi iddia etmediler ki siz ediyorsunuz! CHP tam da kuruluş gayesindeki gibi “Tek Adam İçin Yönetim Erki” olarak kuruldu ve bugün de bunun için vardır!
        Dünyanın halka hizmet açısından en başarısız, kendi kendine hizmet bakımından en başarılı partisidir! Siyasi fikir ve prensipleri olan hiç kimse o partide bir gün dayanamaz! Khmer Rouge’lardan bile daha zararlıdır, çünkü Kamboçya halkı onlardan kurtulabildi, biz bu rezillikten kurtulamadık!

  2. Şeytan sorduruyor insana; siyasi olmak için illaki bir partinin bir organında görev almak mı lazım? Abdülkadır Selviyi düşünelim farz-ı kelam…

    • değerli bir noktaya dikkat çekmişsiniz doğrusu. partiler bir (bir çok) gazeteci üzerinde de siyasi olurken terör örgütleri de yine bir (bir çok)gazeteci üzerinden siyasi oluyorlar.. illa ki bir terör örgütünün organında görev almak mı lazım?

  3. chp kadrolarında nice ünal çeviközler görmek isteriz. Öztürk yılmazı zerafetiyle bir parça dengeler hatta örter umarım.
    güvenliğin sağlanması için savaş dışında yöntemler var demiş sayın büyükelçi sayı koru da hemfikir olsa gerek ki o bölümü alıntılamış tabii teknik olarak katılmamak da mümkün olmasa gerek. ama güvenliğim tehlike de diyen binlerce kilometre uzaktan parasını topunu tüfeğini askerini jetini kapıp gelen Amerika savaş dışında bir yöntem bulamamış görünüyor, güvenlikleri tehlikede olduğu için gelen elliye yakın koalisyon ülkesi gibi, keza iran ve tabii rusya gibi…hiçbiri savaş dışında bir yol bulamamış olacak ki hepsi ordusuyla istihbaratıyla ajanlarıyla çıkmış gelmiş. gelemeyenler de gelmek üzere. mesela İsrail mesela çin. burada her ne oluyorsa herkes burada. herkesin kavga verdiği yerde biz yumruk mu sayalım…savaşmamak savaşmak zorunda olmadığımız yerde erdemdir öyle değil mi…aksi korkaklıktır teklif edilmesi de yerinde olmadığı gibi akıllıca da değildir…
    üstelik savaşın bedeli var da barışın yok mu. bunu bizden iyi kim bilir öyle değil mi sayın koru. dünkü yazınızı da dikkate alırsak tarih okumalarına ağırlık vermekte fayda var diyebiliriz…

  4. Medya Kooperatifi
    İnsanlık işçilik döneminden ortaklık dönemine geçmektedir. Yazarlar iyi maaşlı kölelerdir. Onları kölelikten kurtaracak Yazarlar Kooperatifi’dir. Neden kooperatif diyoruz ısrarla?
    Çünkü dünyada Sermaye ortaklıkları, yani sömürenler ortaklığı vardır. Buna karşı sömürenlere karşı oluşmuş şirketler vardır. O da yalnız kooperatiflerdir. Yazarlar hür olmak istiyorlarsa Yazarlar Kooperatifi’ni kurmalıdırlar.
    Hayati Yazıcı’nın bakanlığı döneminde AK Parti büyük bir iş başararak Hizmet ve Dayanışma Kooperatifi’nin tip sözleşmesini onaylayarak yayınlanmasını sağladı. Bugün bir noterden evrak imzalayarak bu kooperatiflerin kurulması mümkündür. Kovulan, kendisine hiçbir mecrada yer verilmeyen yazarlar hizmet ve dayanışma kooperatifi kurmalıdırlar. Okurlar da kooperatife ortak edilmeli, yayınlara yalnızca ortaklar ulaşabilmelidir.
    Ben Erdoğan’ın demokraside samimi olduğu görüşündeyim. Onun işini yapması gerekir, yazarları esaretten kurtarmalıdır. Böylece kendisi de iktidarını sağlamlaştırmış olur. Bunun için yazarlar kooperatifine İstanbul’da yeteri büyüklükte arsa verilmelidir. Basın yayın tesisleri orada kurulmalıdır. Bu arsa bedelsiz olmalıdır. Yazarlar özgür olmalıdır. Yargı dışında kimse müdahale edememelidir. Ekseriyet kararları geçersiz olmalıdır. Kooperatif Adil Düzen’e göre çalışmalıdır.

    • Sayın karagülle,

      Sayın erdoğan demokraside nasıl samimi. Şahısların hataları yüzünden partiler cezalandırılmasın, kapanmasına diyor lakin şahısların hataları yüzünden birliklerin önünden Türkiye ibaresini kaldırmak istiyor.

      Bu, yapılanların en basitlerinden biri.

      Demokrasi sadece siyasi partilerin özgürlüğümü söz konusu.

  5. Ben de Ünal Çeviköz’ü Ocak Medya’dan takip ediyor, yazılarını beğeniyordum. Ünal Bey, CHP’de Kılıçdaroğlu’na dış politikada danışmanlık yapacaktır. Büyük umutlarla partiye alınan Öztürk Yılmaz bu konularda zayıf ve donanımsız olduğu kadar, son günlerde ortaya çıkan korkak ve şaşkın beyanatlarıyla da sınıfta kalmıştır. Bu durum, parti için iyi olmuş, Ünal Bey’in basından takipçileri için ise iyi olmamıştır.

  6. Türkiye üzerini kaplayan ölü toprağı biraz olsun temizlemek için havuzdan kafalarını çıkarmak isteyenler anında havuzdan dışarı fırlatılıyorlar.
    Havuzdan onları dışarı atanlar onları balık zannederek çırpınarak yok olacaklarını düşünüp seviniyorlar.
    Fakat havuzdakiler gerçeğin farkına daha varmadıkları için bir gün havuza su taşıyan kanallar kuruduğu zaman ordan dışarda yaşamaları sudan çíkmış baliklar gibi olduklarında keşke biz de onlar gibi yapsaydık, şu an bu hale düşmezdik diyecekler ama havuzun içindeki saltanatları tarihin kara sayfalarında çoktan komürleşmiş olacaktır.
    Ne mutlu Koru ve her gün Koru zincirine katılıp kalemlerini satılığa çıkarmayanlara. Bu devirde sayıları az olan bu kalem sahipleri, tıpkı okyanuslardan çíkarılmasi meşekatli olduğu kadar, değerli inciler gibi tarih sayfalarında yerlerini alacaklardır.

Yoruma kapalı.