Çekiçle saldıran adam saldırdığı kişinin hocasının kim olduğunu bilse yine de saldırır mıydı?

32
Reklam

Başkan ile başkan yardımcısının başına herhangi bir olumsuz gelişme gelir ve ikisi aynı gün hayatlarını kaybederlerse, devleti yönetme görevini geçici olarak o sırada kim Temsilciler Meclisi başkanı ise onun üstlenmesini öngörüyor ABD anayasası…

O konumun şimdiki sahibi Nancy Pelosi.

Nancy Hanım yaşını başını almış birisi. 82 yaşında. 1987 yılından beri Kongre’de üye. 2007-2011 arasında da başkandı, partisi muhalefete düşünce sade üye olarak biraz dinlenmek zorunda kaldı, 2019’da yeniden aynı göreve seçildi.

Yaşına rağmen aktif. En son Ukrayna’da ve Tayvan’da görüldü.

Haberlere bakarken “Nancy Pelosi’nin eşine evinde saldırıldı” başlığını görünce şöyle bir doğruldum. Saldırgan David DePape adlı anti-Semitik (Yahudi karşıtı) görüşleri olan, Ukrayna’daki savaşı Yahudilerin çıkardığına dair tezleriyle tanınan biriymiş. Adamın başına çekiçle vururken “Nancy nerede?” diye bağırıyormuş saldırgan. Nancy Hanım o sırada halkını Kongre’de temsil ettiği Kaliforniya’da değil, Washington’daymış.

Neden bu haber dikkatimi fazlasıyla çekti, anlatayım.

ABD’de yaşadığım dönemde eski kitaplar satan bir dükkandan tesadüfen aldığım bir kitap benim ufkumu müthiş açmıştı. Kitabın yazarı Harvard Üniversitesi’nden birincilikle mezun olmuş, yüksek lisansı ile doktorasını orada yaptıktan sonra yine Harvard’ta başlattığı öğretim üyeliği hayatını aynı düzeydeki Princeton ve Georgetown üniversitelerinde sürdürmüş Prof. Carroll Quigley’di.

Prof. Quigley 40 yılı aşan bir süre Georgetown Üniversitesi’nin diplomatlar yetiştiren bölümünde hocalık yaptıktan sonra emekli olmuş, benim ABD’de bulunduğum zamandan birkaç yıl önce de (1977 yılında) vefat etmişti.

Reklam

Gözümü açtığını, ufkumu genişlettiğini söylediğim kitabının adı ‘Tragedy and Hope – A History of the World in Our Time’ (Trajedi ve Umut – Dünyanın Çağdaş Tarihi) adını taşıyor. Onu okuyup etkilenince, Quigley’in bir başka kitabının peşine düştüm. ‘The Anglo-American Establishment: From Rhodes to Cliveden’ (İngiliz-amerikan Düzeni: Rhodes’tan Cliveden’e) adlı o kitabı da edinip hatmedercesine okumuştum.

Öğrencileri, hocalarının vefatından önce yazmaya koyulduğunu bildikleri, dünyada savaşları çıkarmaya yarayan ihtilafların kaynağına dair çalışmasını bulup, eseri o ham haliyle de olsa bastırma çabasına girmiş, ancak kitabı basmaya yanaşacak yayıncı bulamamışlardı. Onlar da, hacmi A4 kağıtla binden fazla sayfa tutan eseri yine de o haliyle yayımladılar. 

‘Weapons System and Political Stability’ (Silah Sistemi ve Politik İstikrar) adıyla…

Üç kitabı birbiri ardına okumuştum.

İlgimi çeken şuydu: Emekli olmadan önceki dört yılda üniversitenin öğrencileri tarafından üst üste ‘yılın hocası’ seçilmiş, not verme konusundaki cimriliğiyle tanındığı halde en kalabalık sınıflara dersler vermiş biriydi Prof. Quigley. Sınıflarından yalnız diplomatları değil, ülkeye yön verecek her alandan insanı mezun etmesi yanında, savunma bakanlığına, deniz kuvvetlerine, Kongre’nin çeşitli komisyonlarına danışmanlık da yapmaktaydı.   

Devleti yalnız dışından değil içinden de tanımaktaydı. Sistemle hiçbir sorunu bulunmayan, sistemin de kendisini sorunlu saymadığı biriydi Prof. Quigley.

Sonradan ABD’ye başkan olmuş Bill Clinton adaylık günlerinden başlayarak seçildikten sonra da, her fırsatta, fikirleri üzerinde en büyük etkiyi yapan hocası olarak ondan defalarca ve sitayişle bahsetmişti.

Nancy Hanım da Prof. Quigley’in öğrencisiydi ve kendisine çekiçle saldırılan eşi Paul Pelosi ile onun derslerine devam ederken tanışıp evlenmişti.

Reklam
Bill Clinton ve eşi Hillary..
Nancy Pelosi ve eşi Paul..

Carroll Hoca bin sayfayı bulan kitabında, dünya politikalarını etkilemede en önemli unsur olarak, ortalıkta fazla görünmeyen bir güç bulunduğunu, kendi tanık olduğu olaylardan hareketle öne sürer. 

Şaşırdınız herhalde.

Kimilerinin benzer iddialara “Komplocu yaklaşım” diye küçümseyerek karşı çıktığı bu tezi, bütün samimiyeti ve derin bilgisiyle, derslerinde öğrencileriyle paylaştığı gibi, iki kitabında da başka hiçbir yerde bulunamayacak ayrıntılarıyla anlatıyor Prof. Quigley.

Eleştirerek değil, anlamaya ve anlatmaya çalışarak.

‘Round Table’ adlı bir gruptan söz ediyor. İngiltere’deki Royal Institute of International Affairs ile ABD’deki Council on Foreign Relations ve iki ülkede de varlığını sürdüren Institute of Pacific Relations adlı kurumların o grubun uzantıları olduğu bilgisini veriyor.

Ona göre, dünyadaki bütün merkez bankalarının ilişkili olduğu ve başkanlarının her yıl toplantılarına katıldığı İsviçre’deki Bank of International Settlements da aynı grupla ilişkili.  

Prof. Quigley bu bilgileri “Uyanın ey halkım” üslubuyla aktarmıyor, tersine, bazı politikalarına itiraz etse bile grubun yapmaya çalıştıklarının dünyanın yararına olduğunu özellikle belirtiyor.

Onun anlatımından, o grup içerisinde kimler yer alıyorsa o kişilerin, yalnız kendi ülkelerinin değil başka ülkelerin politikalarını da etkileyici bir güce sahip oldukları sonucu doğal olarak çıkartılıyor.

[Harvard Üniversitesi’ne yüksek lisans için başvurmadan önce, niyetimle ilgili görüşünü almak üzere, başvuracağım bölüme bir dönem başkanlık da etmiş bir Türk hocaya uğramıştım. Beni kabul etti. Sohbet ettik. Konuşurken kitaplarını yeni okuduğum Prof. Quigley ve tezlerini de paylaştığımda, hocanın kendisini ismen tanıdığını, ancak tezlerinden haberdar olmadığını anlamıştım. Deli saçması muamelesi yapmıştı o tezlere. Ben yine de başvuru belgesine beni tanıyanlar arasına o hocayı da yazmayı ihmal etmedim.

Quigley’in kitapları ülkeye bir koli içerisinde gönderdiğim başka kitaplarla birlikte yolda kayboldu.

Düne kadar.

İnternette yaptığım bir araştırma sonucu vaktiyle kaybolan her üç kitabı buldum ve hiç tereddütsüz bedellerini ödeyerek üçünü de indirdim.

Clinton politikaya Quigley’den etkilenerek ilgi duymuş olmalı; politikaya girdi ve hocasının tezlerinin doğruluğunu sınadı.

Pelosi’ler de, karı-koca, onun derslerinde öğrendiklerinden mutlaka yararlanmışlardır. Nancy Hanım uzun politika hayatında -belki de- ‘Round Table’ ile ünsiyet peyda etmiş bile olabilir.  

Saldıran bütün bunlardan haberdar mıydı acaba?

Cahillik kadar acınası bir şey yok.

[Prof. Carroll Quigley hakkında İngilizce Wikipedia’da bayağı ayrıntılı bilgi var. Meraklısı oraya bakabilsin diye linkini burada sunuyorum.]

ΩΩΩΩ

Reklam

32 YORUMLAR

  1. Sayın koru “Cahillik kadar acınası bir şey yok.” diye bitirmiş yazısını, elhak öyledir…
    Cahillik demişken;
    “Yaşına rağmen aktif. En son Ukrayna’da ve Tayvan’da görüldü.”
    HAYIR, EN SON ERMENİSTANDA GÖRÜLDÜ!
    HEM DE SALYA SÜMÜK…

  2. RASYONEL
    Özellikle sosyoloji ve siyaset alanında bir tartışma var:
    İnsan davranışlarının rasyonel olup-olmadığına dair.
    Bir grup insan davranışlarının rasyonel olduğunu iddia ederken, diğer grup her ne kadar insan akıllı bir varlık ise de davranış ve kararlarında tutarlı ve rasyonel olmadığını savunuyor.
    Burada asıl sorun ” kime göre rasyonel” sorunu ve sorusu.
    Bir bilgisayara bile veriyi yanlış yada farklı girersen farklı sonuç çıkar.
    Geçenlerde “şeker” hastalığında ilaç şirketlerinin daha fazla ilaç satabilmek için, referans aralığının üst sınırını bilerek 10 puan düşük göstererek normalde hasta olmayan kişileri hasta gösterdikleri iddia edildi.
    Yani herhangi bir tahlilde, refererans aralığını farklı gösterdiğinde kişiler sağlıklı yada hasta olabiliyor.
    Bu nedenle ” bize göre ” rasyonel olmayan, değil başkasına göre, “objektif olarak bile” rasyonel olabilir.
    “Başkasına göre” konusuna gelir isek, örneğin hiçbir şekilde korkulmayacak şeylerden korkanları görmüşsünüzdür.
    Bu kişiye çocukluğunda ebeveyni bunun tehlikeli olduğunu söylemişse bu davranış irrasyonel midir?
    İnsan davranışları bilinç yada bilinçaltı güdümlü rasyoneldir.
    Bilinçaltı da etkilese yine rasyoneldir.
    Üst akılın başarısı, kendi rasyonalitesini hayata geçirebilmek için, “başkalarının rasyonalitesini” iyi tespit ve tahlil edebilmesidir.
    İyi tahlil, röntgen, MR ve ultrasonun teşhis ve tedavideki etkisi gibi.

  3. SEN OLSAN SEN DE DOLANDIRIRSIN
    Dolandırıcı aynı kişiyi 10. kez dolandırmaktan hâkim karşısına çıkar
    Hâkim:
    “– Başkasını da dolandırmak suç ama, insaf et aynı kişi 10. kez dolandırılır mı ? Git başkasını dolandır” demesi üzerine
    Dolandırıcı:
    “–Hâkim bey! O kadar saf ki, sen olsan sen de dolandırırsın.” demiş.
    Dünyayı bilmem ama, ülkemize cuk diye oturan bir fıkra.
    Maden şirketleri, adamın-kadının içme suyunu kurutmuş, zeytinini, incirini kesmiş, toprağını 100 kullanamayacak hale getirmiş, hâlâ Lozanın gizli maddelerinden ve 2023 yılından sonra madenleri çıkarabileceğimizden bahsediyor.
    Bu batan geminin malları için öyle ahım-şahım bir “üst akla” gerek yok.
    Hatta üstü geçtim “aklın zerresi” bile yeter artar.
    Fazlası bunlara israf olur.

    • sizin tarla neredeydi, çıkaramadım. Biraz okusaydınız akparti döneminde zeytin ağaçlarının %100 arttığını görür utanırdınız, utanır mıydınız yok yok şaka yaptım.

      • Bunlar ülkemiz ve insanlık için yararlı bir şey yapamaz. Gerçekten zeytin ağacı sayısı artmışsa, bu zeytinin zararlı olduğuna delalet eder.
        Şu anda sadece İstanbul’da 200.000(iki yüz bin) uyuşturucu bağımlısı var.İstanbul esrar tüketiminde hamdolsun! Dünya ikincisi. Adana da şükürler olsun! üçüncü.
        Bir uyuşturucu bağımlısının ne demek olduğunu biliyor musun?
        Tutuklu uyuşturucu bağımlısının annesinin duruşma salonunda hâkime tahliye etme diye işaret ettiğini gördün mü?
        3 trilyon doları geç, 3 milyar doları da geç
        3 milyon doların ne olduğunu biliyor musun?
        Bu gün 3 milyon dolar 54 milyon TL den fazla ediyor.
        Bu iktiidarın elinden 3 trilyon doların üzerinde para geçti.
        TL karşılığın yazmaya hesap makinesi yetmez.
        Altın karşığını tır filoları taşıyamaz.
        Gemicikler bile taşıyamaz.
        Şu kadarını söyliyeyim Atatürk Barajının maliyeti 2,5(iki buçuk) milyar dolar.

      • “yoğurdu sarımsaklayarak mı saklasak, sarımsaklamadan mı saklasak”
        Adam diyor Antartika… siz diyorsunz başka bişi…:):)
        1- Maden şirketleri bir çok orman, yeşil alan ve ağacı yok ettiler mi? Ettiler
        2- Akarsu ve içme sularını kirlettiler mi? Kirlettiler.
        3- Verimli tarım alanlarımız yerli yersiz, imar, sanayi bölgesi vs diye azaldı mı? azaldı.
        4- TC’nin tapusu Lozan’da gizli maddeler var diye saçmalayanlar var mı? Var
        5- Son yıllarda (Sizin AKP döneminde) zeytin sayımız arttı mı? Arttı. Azaldı diyen var mı? YOK
        Neden utanacak acaba?
        Okuduğunu anlamadığı için, yalnızca laf ola beri gele ba’bından yazan biri olduğu için olabilir mi? Yooo!!!
        Espri ve şaka zeki insanlara özgüdür :(:(

  4. Tank palet fabrikasını bedava Katar ordusuna peşkeş çekilmesine izin verenlerden bu Ülkeye her zararı verir.

    Kendi Mühendisimize izin verseler Yerli araç üretilir. hyundai i20 gibi küçük kullanışlı araba burda buna benzer yerli elektrikli araba yapılsa 250 bin – 300 bin arasına satılır. Togg çok pahalı kimse almaz hemde yatırım yapılan para boşa gitti 2 senede fabrika kapanır.

    Yerli motorsiklet şirketin çıkardığı RKS M5 Araba 170 bin tl
    https://www.youtube.com/watch?v=IFo270wTVGM

    RKS M5 araba CİTROEN AMİ Arabanın rakibi
    https://www.youtube.com/watch?v=crIEqUC3hVY

    • TOGG ile o minyatürleri karşılaştırdığınız için bravo teknik bilginiz bayağı ıyı
      kapsiteye göre batarya fiatlarından haberiniz yok yanılmıyorsam
      2 sene ömür biçtiğinize göre bayağı ileri görüşlüsünüz.

    • Elektrikli Arabalar Tasarruflu olması için Küçük tasarlanmalı, Büyük olursa motor büyük olur Bataryadan çok enerji çeker menzili düşer.

      Elektrikli Araçların Problemi bataryadır. Düşünün şu an kullandığınız arabaların aküsünü 4-5 yılda yenilenmekte ve cep telefonun bataryası 4-6 yılda yenilenmekte. Bataryalarda Her sene %5 Güç kaybı olur. 10 Yıl sonra batarya yenilenmekte bu tür dev araçlarda yenisi fiyatın yarısına batarya alınır.

      Reisin gene Oy için acele ettiği ölü yatırım.

      • Türkiye atom bombası yapsa, “Erdoğan dünya barışını tehdit ediyor” derler.

        Şaka değil, derler…

        • Ender bey dedi, siha da neymiş, ölüm saçıyorlar filan diyordu bi aralar burda…

  5. Aslında ben , bu kıssadan işe yarar bir hisse çıkaramadım !
    Yalnız bir gruptan bahsediliyor ,
    RTE.nin dış güçler dediği buanlar olmasın !

  6. DAYILAR

    Sosyal medyada alay konusu olan dayıların “Olay büyük yiğenim!” veya “dıjj güjjler” diye betimledikleri olgu bu her halde. Neyse ekmek bulamıyoruz açız diyenlere “çıkar telefonunu” demeleri bile bizzat masa6 liderleri tarafından madara edilerek sesleri kısıldı. Yoksa ekmek bulamıyoruz açız diyen çocuğun cebinden 10 bin ekmek parasına alınan telefon çıkmasını “ihtiyaç ihtiyaç” diye nasıl açıklardık. Cahillik sosyal medyada parlatılan roleks profun “köprü geçiş garantilerini yıllık araç geçiş tahminine göre verildiğini zannetmesi. Gülmeyin asıl komiklik bu adamın bio sunda “finansçı” yazması. Pabucumun finansçısı.

  7. tartışılır mı, cahile laf anlatacağına..
    bizde çook onlardan. ders iste yeter ki sen.
    “….yılda üniversitenin öğrencileri tarafından üst üste ‘yılın hocası’ seçilmiş, not verme konusundaki cimriliğiyle tanındığı halde en kalabalık sınıflara dersler vermiş……savunma bakanlığına, deniz kuvvetlerine, Kongre’nin çeşitli komisyonlarına danışmanlık….
    Devleti yalnız dışından değil içinden de tanımaktaydı. Sistemle hiçbir sorunu..”
    🤗20 yıllık! serüven hikayesi gibi okudum valla.

  8. Ne demişti CHP Grup Başkanvekili ve Milletvekili Engin Altay: “Bu hükümet, dünyanın en doğru işini bile yapsa bizim bu hükümeti alkışlayacak halimiz yok.”
    TOGG, önümüzdeki sene yollarda olacak. Kılıçdaroğlu ise adaylık yarışı ve parti içi kavgalar ile altılı masadaki uzlaşmazlıklar derken muhtemelen yolun sonunda… Gerideyse “milleti kandırmak” noktasında maharetli bir miras bırakacak.

  9. Baran 30 Ekim 2022 At 21:32

    “…Sana vergili pahalı TOGG, Avrupa’ya da ihracat teşviği kapmış devlet desteğini ardına kadar almış vergilerden de muaf ucuz araç nasıl? Ben bilemem sonuçta, sonra çıkar nasıl olsa gerçek ortaya!”

    Yorumu Cevapla

    _____________
    Baran efendi, ucuz işçilik bir gerçekse sonuna kadar istifade edilmeli. Bunda ne var? Nihai analizde, ülke gerçekler varken yalanlara dayalı şeylerden yararlanamaz. Yeni iş imkanlarının açılmasına hizmet eden işçilik, zararı yok, ucuz işçilik olsun yeter ki ilave iş alanları açılsın. Bu şekilde ülkeye giren her projeyi havada kapalım, öpüp başımızın üstüne koyalım. Neticede bunlar aynı zamanda ülkemize yatırımı destekler, yan dallarıyla yerli endüstrinin üretebilme yeteneklerini arttırır, know-how becerisi ve kapital girdisi sağlar. Bu fena mı olur Baran efendi?

    • Zamanında bu tür fırsatlara Turgut Özal ilgi göstermiş ve ülkede teknoloji ürünleri üretimine uğraşmıştı. Yapılmağa çalışılan herşeye otomatikman itiraz eden istemezükçü muhalefet bu işe de takoz olmuştu (sonradan okuduklarımdan ve bizzat dinlediklerimden bu sonuca vardım). Komunist Çin bile bunu büyük bir fırsat olarak görüp değerlendirdi, atılımla gelişmesine gelişme kattı. Avrupa’nın yanıbaşında ve bir NATO ülkesi olan bir Türkiye’nin bunu becerememesi anllaşılır bir şey değil. İçimizdeki bağnaz sol, sözde cumhuryetçi kesimin kısır görüşleriyle T. Özal’ın bu teşebbüsleri zehirlendi (belki kendisi de öyle gitti).

      Bugün TOGG gerçekleşti, darıs diğerlerinin başına! Yarından tezi yok diğer araba çeşitleri de üretilmesi için yeni yerli gruplarla her bütçeye uygun, küçük, orta, jeep veya başka tür makina ne mümkünse yapılmalı…. Avrupa’da, özellikle Almanya’da kalifiye işgücü açığı her geçen gün artış gösteriyor. Türkiye gibi ihtiyaç sahibi ülkeler bundan yararlanabilmek için birbiriyle rekabet halinde. Ülkemizde iş bulamayanlar için Avrupa’da devam eden büyük fırsatlar var. Kendine güvenen genç nesil pratikten lisan öğrensin gitmenin yollarına baksın. İş ve işçi bulma kurumları/çalışma sektörü bunu kolaylaştırmalı ve hatta aracı olmalı. Ülkemize/kültürüne aidiyet duygusu pozitif olan, ancak Avrupa çalışma standardlarına da uyumlu olan vatandaşların yurtdışına açılması önemli bir tecrübe. Universite bitirmiş olanlar yurtdışında tekniker/teknisyen olarak çalışmaya seve seve razı olmalı. Daha fazla çalışarak kendilerini zamanla geliştirler. Bunlar yarın öbürgün işbirliğinde Türkiye ile yeni iş kolları/projeler de geliştirilmesi vesile olurlar. Anadolu insanı kendini isbat şansı verilsin emsallerinden aşağı kalmaz!

      • Vicdansız ve insafsızlar –ki, bunların sembol ismi, şehit yakınına küfretmesiyle bilinen İYİ Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan ve onun gibilerdir- varsın, ‘Karnı aç olan arabayı ne yapsın?’ deyip uzanamadıkları ciğere mundar (murdar) desin.
        Ciğerlerindeki ufuneti kussunlar; kötülüğün kaynağı olanlardan başka ne beklenebilir ki?
        Onlar böyle dedikçe TOGG kervanı yürür!
        Türkiye kervanı yürür!

      • Özal bu geçen 20 yıl içindeki yapılanların (özelleştirme, başganlık, KHK ler, ithalat) yarısını yapabilseydi(yaptırsalardı😠)
        10 yılda batının tüm başları 20 defa mekik dokurlardı İstanbul ‘a.
        Ege açıklarında uçak gemimiz ! demirli (tramp hediye etmiş😂)
        symirnadan selanik e arabalı vapur seferleri başlamıştı belkide🤗
        Bağdat ‘a asker değil, pasaportunu gösterip vatandaşlarımız geçecek seyahat edecek ti!
        petrol boruları pk.. maşası ile değil, parasını vererek, ucuz petrol bize vererek kullanılabilirdi.
        fazladan d.gaz borularını da karadenizden geçiren bir muktedir😊 gelirdi elbet.🤗

      • Sanki TOGG elektrikli arabası yapılmasın diyen var. Ben bu güne kadar bir kişinin bile bu arabanın yapılmasına itiraz eden kimseyi görmedim duymadım. Yapsınlar tabiki, yapılmasına da herkes seviniyor, üzülen kimse yok yani.

        Eleştiren seslerin hiç biri elektrikli araba yapılmasını eleştirmiyor. Yalan söylenmesini eleştiriyoruz. İnsanları yanıltmalarını eleştiriyoruz.

        Birincisi bu araba küresel ısınma problemine bir çözüm olarak dünya siyasetini dizayn eden güçlerin teşvik etmesinden de öte dayattığı bir iş, ben öyle inanıyorum. Bu arabaların üretilmesine kimse engel olamaz. Bu arabalar Türkiye’de de üretilecek.

        TOGG’un biri yabancı biri de yerli iki CEO’su var. Yerli ve milli CEO “ilk suv model araç 6 ay sonra satışa sunulacak, o yüzden bu gün fiyatını konuşmak anlamsız. (çünkü enflasyon aylık hesaplanıyor) ama bu gün satılsaydı tahmini söylüyorum kesin rakam vermem mümkün değil, tahmin olarak fiyatı bir milyon olurdu. Fabrikanın kapasitesi 100.000 adet, ilk sene 20.000 adet üretilecek. Zaten tek model arabayı 175.000 adet üretmek mümkün değil. Suv araç iki segmentte daha üretilecek, bu 3-4 seneyi bulur. En son da binek modeli üretilmesi düşünülüyor. Yani 100.000’lik kapasite toplamda 5 model aracın üretim kapasitesi. 100.000 adetlik kapasiteye de en az 5 senede ulaşılabilir. Yeni kurulan bir fabrika hemen ful kapasiteye ulaşamaz, bu zamanla olabilecek bir şey. Ama 2014’e kadar 20 bin adet üretilecek. Üretimin artması iç piyasada tutmasına bağlı. Tutarsa ihracat amaçlı kapasite artırımına gidilecek” diyor.

        Yabancı CEO, o bir şey demiyor, şimdilik şovu kıs kıs gülerek seyrediyor. (Ben yabancı CEO’yu tanımıyorum, güldüğü de benim tahminim)

        Şimdi yerli ve milli CEO’un dedikleriyle Erdoğan’ın ve diğer siyasetçilerin dedikleri örtüşüyor mu? Yerli CEO siyasetçileri yalanlamıyor mu? Ben yabancı CEO’un yerinde olsam gülerdim herhalde.

        Eleştirenler bunu eleştiriyor, elektrikli araba yapmalarını değil.

        Az önce baktım Almanya’da tesla model 3 €45-47bin civarında satılıyor. Yerli ve milli CEO’nun söylediği fiyat bu gün için €50-55 bin.

        Sana aracı bu gün olsa 50-55 bin Euro’ya satacaklar Alman yesla model 3’ü daha ucuza alıyorken TOGG’u daha pahalıya alır mı? İlk üretilen araba tesla model 3’ten daha mı iyi de Avrupa’ya satacaz diye hava atıyorlar. İl defa kamera yapmak için tecrübesiz üç yazılımcı bulup arabanın kameralarını ihale ettiklerini anlatıyor bakan.

        20.000 şanslı kişi yaşadı sayılır gene de, yerli ve milli elektirikli arabaya binecekler ne de olsa çok zengin 20 bin kişi.

        Millet sıra bize gelmez diye umutsuzluğa kapılmasın, her sene 20 bin kişi binecek bu arabaya. Araba suv model pahalı yani. Orta direk bir hayli bekleyecek ama olsun bekleyen derviş muradına erer elbet bir gün.

        • muhalefet kendini yırtıyor çamur atmak için akla ziyan şeyler öne sürüyor pardon ama siz nerde yaşıyorsunuz

          • Yeryüzünde…! Henüz uçmayı beceremedik maalesef. Sizi uçuran reyiz bizi batırıyor:((

        • Siyasi muhalif olsalar dahi TOGG ile gurur duydular; yapanlara dua ettiler. Özetleyecek olursak bu bir siyasal tercih işi değil, ruhun sömürgeleştirilmiş olup olmadığına bağlı bir hissiyat meselesidir.

        • Baran efendi: Araba yapılsın binen biner, inen iner. Yazdıklarımın ruhunu yakalayamamışsın. Arabanın yapısındaki yerli kaynaklar yerli emekle birlikte zamanla artacaktır. Örneğin, ülkede bol olan bor madeninden yerinde faydalanmaya gidilecektir. İlgililere orjinal bir fikir vermiş olayım: İsveç Volvo’larında kullanılan paslanmaz çelik miktarı fazladır. Bizim TOGG’lar boron katkısıyla ilişkilendirilmeli. Hatta yeni markaların isimlerine bor bir şekilde girmeli. Borlu malzemelerin katma değeri yüksek kullanım alanları arttırılmış olur. Bor içerikli isimler yeni model çeşitlerine verilmeli. Örneğin, bizde Boran ismi kullanılan bir isimdir. TOGG modeline ilave olarak BORAN modeli de yapılmalı. Bir başka isim de BORA olabilir. Hatta BORAK veya BURAK bile olabilir. Bu TOGG teşebbüsünü öldürmeyip yaşatmalı. Muhalefet de iktidar kadar heyecan duymalı, takdir etmeli. Partizanlığın bir kenara bırakılması gereken õnemli bir kilometer taşıdır.

          • Ben sizi gayet iyi anlıyorum güzel söylüyorsunuz. Dediklerinize katılıyorum ama ben size şimdi bir olay anlatacayım siz de beni anlayacaksınız;

            Seneler önce Bağcılar Güneşli de 10’ar katlı 20 blok toplamda 200 daire. Bir müteahhit gelmiş daire sahiplerini ikna etmiş 20 bloğu yıkıp yeni depreme dayanıklı sağlam bloklar dikeceği sözü vererek daire başı 80 bin lira talep etmiş. Parası olan peşin vermiş olmayan bir vadede anlaşmış. 20 bloğu bir anda yukmışlar. Müteahhit inşaata başlamış iki bloğun kaba inşaatını bir kaç kat yapmış, inşaat devam ederken iki bloğun da inşaatına başlamış ikişer kat çıkmış. Fakat topladığı para bitmiş. O da hak sahiplerinden yeni bir anlaşma talep edip maliyet farkını talep etmek istemiş ancak kimse yanaşmamış. Herkes anlaşma yaptık ya bir daha ne anlaşması demişler. Müteahhit de işi olduğu gibi bırakıp kaçmış. Başka başka müteahhitlerle anlaşmak istemişler aklı başında kimseyle anlaşamamışlar çünkü zaman kaybı enflasyon derken maliyetler oldukça yükselmiş. Derken Bağcılar belediye başkanı Feyzullah Kılıç’a gitmişler bu işi yapsan yapsan sen yaparsın demişler. Feyzullah Kılıç aylarca bu işle meşgul olduktan sonra o da ben bu işi yapamam demiş. 200 daire sahibi hem evlerinden hem paralarından olmuş vaziyette çaresizce beklemekteler.

            Kussadan hisse: bir insan hem yapıcı hem de yakıcı olamaz. İlk müteahhit de zaten kendisi yıkmamış yıkıcı firmaya yıktırmış. Hem yıkmayı hem de yapmayı üstlendiği halde ne yıkımını ne de yapımını yapamamış. Çareyi kaçmakta bulmuş.

            Yapıcı adam “arabanın kamera sistemlerini hiç bir tecrübesi olmayan üç yazılımcı bulup onlara yaptırıyoruz” der mi hiç. Türkiye’de kamera sistemleri sensör sistemleri yollardır üretimde kullanılan teknolojiler. Yani Türkiye’de bu işlerde tecrübeli bir sürü yetişmiş insan var ama Bakan gidiyor hiç tecrübesi olmayan üç gence iş yaptırdıklarını söylüyor. Bu yapıcıların tarzı değil, ancak yakıcılar böyle atar tutar.

            Keşke yapsınlar ama yapamasalar bile dert değil Türkiye’de bunları yapabilecek insanlar var. Yıkıcılar kendilerinden başka kimseye iş yaptırmak istemedikleri için böyle komik durumlara düşmekten de kurtulamıyorlar. Yoksa her şey yapılır Türkiye’de de o potansiyel var. Endişeye gerek yok yani.

          • Liyakat sahibi olmak yapamayacağın bir işi yapacakmış gibi ortaya atılıp üstlenmemeği de içine alır. Hesap gerektirir, para hatırına hayale dayalı hırs değil. Aksi takdirde herkes için hayal kırıklığı! Devletin kanunları herkes için hayal kırıklığını önleyecek, hayalcilere fırsat vermeyecek yanlışın hesabını soracak şekilde kanunlaştırılmalıdır. Muteahhit paraları toplayıp yıkma işini üstlenmesine rağmen topladığı paraya güvenerek işi taşeron firmaya yaptırıyorsa iş astarı yüzünden pahalıya çıkar! Bir projeyi astarı yüzünden pahalıya getirmek liyakatsizliktir. Ancak bir kişinin çok ince hesap yaparak neticede bir projeyi yapamama ihtimali, içinde çeşitli kişilerin bulunduğu bir grubun ince hesapla projeyi ortak bir sorumluluk olarak yüklenmesiden daha yüksektir. TOGG projesinde muteahhit tipi bir kişi değil sanırım bir grup var. Endişeye gerek yoksa onun için… Endişe kaynağı ortada görünen yıkıcı muhalefet. Ben diyorum ki bu ülke adına yanlış. Muhalefet böyle hallerde yapıcı gücü desteklemeli hatta bizzat yardımcı olmalı…. Bırakın işin milliğini/ulusallık yanının etik siyasi muhalefet bunun gerektirir.

  10. SÜLEYMAN KARAGÜLE HOCAMIZI ANARAK YAZI-YORUM…
    TEŞHİS: Dinî/ahlâkî-ilmî-iktisadî-idarî/siyasî “SOSYALTUFAN” seviyesinde sorunlar var, AİLE çökme aşamasında, “Faizci Sömürü Sermaye Sistemi” sömürüsünü sürdürüyor…
    TEDAVİ: “ADİL DÜZEN, ADİL EKONOMİK DÜZEN, ADİL DÜNYA DÜZENİ ÇALIŞMALARI” HER GÜN VE HER HAFTA “ÇARE/ÇÖZÜM/TEDAVİ” ÜRETMEK ÜZERE DEVAM EDİYOR…
    Çağımızın KUR’AN NİZAMI “ADİL DÜZEN”i KURMAK VE UYGULAMAK FARZ-I AYNdır; “ADİL DÜZEN ÇALIŞANLARI” yarım yüzyıldır bu FARZI yerine getirmek için çalışıyor; ÇALIŞMAK İSTEYENLERİ BU ÇALIŞMALARA DAVET EDİYOR…
    -KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ (Her Hafta Cumartesi)
    -ADİL DÜZEN SEMİNERLERİ ve … (Her Hafta Salı)
    -MUKAYESELİ TEFSİRLER ve … (Her Hafta Salı)
    -KUR’AN KELİMELERİ (Her Hafta Çarşamba)
    -ADİL DÜZEN DERSLERİ (Her Hafta Cuma)
    -Ve MAKALELER (Her Gün Yazılıyor…)
    http://www.akevler.org (“Site İçi Arama”da)

    ADİL DÜZEN Seminerleri-1
    https://www.youtube.com/watch?v=S2sx17-POGI&t=46s
    ADİL DÜZEN Seminerleri-2 (1/4-2/4-3/4-4/4)
    https://youtu.be/UpqEheOZWME
    https://youtu.be/GDsdo4T7bpw
    https://www.youtube.com/watch?v=RTNeKMcHb1E
    https://youtu.be/3p9af9JU8RM

    Adil İlmî Düzen’in Temel Esasları
    https://www.youtube.com/watch?v=EFzoNnU0dxI
    https://youtu.be/ALy1iwo3gGc (15.Seminer 28 Ekim)
    Ve
    https://www.youtube.com/watch?v=acGl_c9DsEk (ve devamı…)
    Ve
    https://youtu.be/ktLvw-oGdyA (Ruhu’l-Kur’an Programı / YAZILIM)
    Ve DİĞERLERİ…
    Ve’s-SELAM…
    RNE

    • ADİL DÜZENDE DEVLETİN MİLLETİN PARASINI GASP ETMEK VAR MI
      İHALEYİ YANDAŞ A VEREREK KUL HAKKINA GİRMEK VAR MI
      YOKSA DEVLETİN MALI DENİZ MANTIĞI İLE FETVA VERİLİYOR MU
      BUNLARI ÖĞRENEBİLİRMİYİM.
      ARZU EDERSENİZ KONU İLE İLGİLİ BİRKAÇ ÖRNEK YAZABİLİRİM

      • Ahmet bey; en başta ne yazılı ” Dinî/ahlâkî-ilmî-iktisadî-idarî/siyasî “SOSYALTUFAN” seviyesinde sorunlar var, AİLE çökme aşamasında, “Faizci Sömürü Sermaye Sistemi” sömürüsünü sürdürüyor…” Lütfen bir daha okuyun, anlayıncaya kadar okuyun… Ülkemizde “ADİL DÜZEN” değil, “Faizci Sömürü Sermaye Sistemi” var; dolayısıyla sorduğunuz soruların bence bir anlamı yok! Ve’s-SELAM…

  11. Bizde de Ejder ve ekibi var. Ama kimse cesaret edemedi daha yazmaya. En son yurt dışından getirilip içeri alınan, ancak ortaya çıkan iddianameye göre yine bu işten de yırtacağı anlaşılan emekli harekatçı onun avukatlığını yaparmış, ne işse.

Yoruma kapalı.