Bugüne özel üç notum var: Biri Afganistan, diğeri Demirören Grubu, sonuncusu futbol üzerine…

35
Reklam

Konu İngiliz Daily Mail gazetesinde haber olarak karşıma çıkmasaydı Afganistan’da Taliban yönetiminin yeniden kurulması sonrası yaptığım tahliller eksik kalacaktı.

Taliban’ın son haftaların yerli ve milli deyimiyle bir devlete ‘çökmesi’ çok boyutlu sorunları kapıya dayadı. Dünyada ‘demokratik İslam’a örnek gösterilebilecek Gannuşi’nin liderliğindeki Nahda hareketi ülkenin devlet başkanının darbesiyle Tunus’ta işlevsiz ve devre dışı kalırken, Afganistan’da IŞİD’i andıran bir anlayış devleti ele geçirdi.

“İslam” denildiğinde dünyaya örnek Afganistan olacak. Bu yeterince önemli bir sorun. 

Taliban’ın Afganistan’da yönetimi elinde tuttuğu ilk dönemde koruyup kolladığı el-Kaide örgütü 11 Eylül (2001) uğursuz eylemleriyle dünyayı sarsmıştı.

Dünya egemenlerine yeniden o çapta bir eylem veya eylemler gerekiyorsa, Afganistan toprakları buna uygun bir hale gelmek üzere.

Gelişmeyi tahlil ederken bu iki unsuru öne çıkarttım.

Dünkü Daily Mail’de karşılaştığım bir haber yeni bir boyutun varlığını daha hatırlattı.

İngiltere’de ‘İslam Şeriati Konseyi’ (Islamic Sharia Council) diye bir yapı varmış ve Khola Hasan adlı hanım onun üyesiymiş. BBC radyosu (BBC Radio 4) onu bir programına konuk etmiş. O programda, Khola Hasan, her Müslümanın Taliban’ın zaferini kutladığını ileri sürmüş. Taliban’a bir şans verilmeliymiş. Eğer canavara dönüşürlerse, bu da onlara el uzatmak yerine sanki Nazi veya Ku Klux Klan imişler gibi muamele yapan Batı’nın hatası olacakmış…

Reklam

Programcı konuğuna insanların ölümü de göze alarak Afganistan’dan kaçmaya çalıştıklarını hatırlatınca da şunu söylemiş Khola Hasan: “Taliban iş başına gelmeden önce 20 yıl boyunca Afganistan NATO, ABD ve İngiliz kuvvetlerinin kontrolü altındaydı. O zaman da genç Afganlar botlarla Avrupa’ya gitmeye çalışıyorlardı. Binlercesi boğuldu. Onlar değil de neden şimdi kaçanlar üzerinde yoğunlaşılıyor?”

[Haklı mı bu savunma? Değil. O tür kaçışlar son bir yılın eseri. O kaçanlar da yine yeniden hareketlenmiş Taliban’ın eline geçmeye başlamış bölgelerden kendilerini dışarıya atmaya çalışanlar…]

Mail’in haberinde UK Şeriat Konseyi üyesi hanımın fotoğrafına “Tanıdığım her Müslüman bayram ediyor diyen BBC konuğuna öfke” kocaman başlığı eşlik ediyor.

Bizde de isimlerinin önünde akademik unvanlar bulunan bir-iki kişinin Taliban’ın iş başına gelişini ‘zafer’ olarak gördüklerini, hatta bu olayı İslam tarihinin benzersiz dönüm noktalarıyla eş değerde saydıklarını işitmiştim. 

“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyen kesimin öndegelenlerinden bir parti lideri de, Taliban’ı Atatürk’e ve iş başına gelişini milli mücadeleye benzetti.

Muhtemelen değişik Avrupa ülkelerinde ve ABD’de de konuya Khola Hasan tarzı yaklaşanların sesleri işitiliyordur.

Yarın Afganistan’dan kötü örneklerin haberi gelmeye başlayınca şimdi yapılan kutlayıcı haberler aynı mecralarda mutlaka hatırlatılacaktır.

Bir şey daha olacak: Müslümanların yaşadığı her ülkede hassasiyet sahibi insanlar Taliban yüzünden de ayrışacak…

Reklam

Daily Mail haberinde İslam Şeriat Konseyi üyesinden çok farklı görüşler açıklayanlara da BBC’nin yer verdiği ayrıntısı var. Hepsi kendileri adına konuşuyormuş gibi görüş açıklayan kadına öfkeli. Hem de ne öfke. Biri, “Onların insan olduğu nasıl söylenebilir; onlar -onlar katil. Çok öfkeliyim. Benim çocukluğumu çaldılar” demiş.  

Türkiye’de bizler de Taliban olayında -olaya ‘zafer’ imiş gibi yaklaşanlar küçücük bir grup olsa da- ikiye ayrılmış durumdayız. Bu durumun zihinleri karıştıran bir etkisi olacaktır.

Konuya ilişkin tahlillerimde bu boyutu ihmal etmişim.

…….

Demirören Grubu’nda işler iyi gitmiyor galiba

Yıllar önce d-Smart ilk kurulduğunda bağlı olduğu holdingin Ankara temsilcisi olan dostum beni de abone yaptırmıştı; o gün bugündür d-Smart abonesiyim.  

Başka platformlara da abone olduğum için onu daha çok hafta sonları yabancı maçları izlemek için kullanmaktayım.

Geçenlerde aboneliğimin bitmek üzere olduğunu hatırlattılar, tereddüt etmeden yenilenmesine onay verdim. Önce yararlandığım kanalları yine izleyebilecektim.

Maçlara yaz arası verildiği için d-Smartı açmam gerekmedi.

Önceki hafta açtığımda bir de ne göreyim, temel kanallar dışında diğerleri -bu arada maç kanalları da- kapalı.

Ardından yaşadıklarım akıllara seza.

Tam bir hafta boyu her gün aradım, yanlışlığı düzelteceklerini söylediler ve aboneliğim kapsamına giren kanalların bütününü hemen açmaya söz verdiler.

Söz verdiler, ama sözlerini tutmadılar. Son aradıklarımın beni cevaplarken yüzleri utançtan kıpkırmızı olmuşsa hiç şaşırmam. Yemin yemin üstüne, “Hemen açtıracağım” derken duyduğu büyük mahcubiyet muhatabımın sesine yansıyordu.

On gün oldu, abone olduğum ve parasını ödediğim kanallar açılmış değil.

[Eşim “O maçları Tivibu’dan izleyebiliyorsun, bırak d-Smart’ın peşini” diyor, ama artık derdim farklı. D-Smart’ın bana yaşattıkları bağlı bulunduğu grubun durumunu anlamama yarıyor. O sebeple ilgili telefon numarasını neredeyse her gün aramaya devam ediyorum. Şu ana kadar verdikleri sözleri tutamadılar.

Demirören grubuna geçmeden önce böyle şeyler olmazdı; onun için “Orada işler iyi gitmiyor galiba” diyebiliyorum.

…….

Maçlar neden geç vakitte oynanıyor?

Türkiye süper liginde önemli maçlar 21.45’te başlıyor, gece yarısına kadar sürüyor. 21.45 çok geç bir saat.

Avrupa ülkeleri ve İngiltere’de de maçlar ileri saatlerde, ama onlarla aramızda saat farkı bulunduğu için öyle. Yoksa bizde saat 22.00’da ekrana gelen maçlar İngiltere’de 19.00’da oynanıyor. Pek çok maç orada öğle saatlerinde.

Futbolseverleri vampir mi zannediyor Futbol Federasyonu, merak ediyorum.

ΩΩΩΩ

Reklam

35 YORUMLAR

  1. Baran, desene Kılıçtaroğlu ve Akşener Türkiyenin komple mülteci kampı olduğundan haberi yok Durduk yere twit atmışlar demekki.

  2. Cahili kendi amaçlarınıza göre kullanmak için desteklerseniz güçlenir. Güçlenen cehalet, Allah’tan geldiğine inandığı kitabı rehber edinirse iş tehlikeli boyuta taşınmış olur. Kuran herkese hitab eder; cahile cühelaya, her marka alime ve zalime, bilim ve sanat insanına, mekana, zamana… Yanlışlara müdahele eder. Üzafi doğrulara işaret eder ve doğruların doğrusunu salık verir. Mükemmeliyetçi insan ister, eşrefi mahlukatı model gösterir. Liyakat yüceltilir. Bu niteliklerle İnsan, Allah’ın yeryüzünde hakim kıldığı HALİFEsidir. Yeryüzündeki İslamın Taliban marka cehalete teslim oluşunun ağır bir vebali vardır. Bu vebal sözde aydınlarındır; Gıdım gıdım iblise uyarak İslamdan, İslamın ruhundan uzaklaşmış olmalarından kaynaklanır. Nefs ve nefs kontrolü İslamda önemli konuların başında gelir.

    İnsanları zorbalıkla korkutan ve kontrol eden Taliban, cehaletinden ötürü kendi nefsini kontrol edemez bir haldedir. Halifelik kurumunun/vakfının cehalet ve nefs kontrolü konularında bilgi, güç ve otorite merkezi olarak yeniden hayata geçirilmesine ihtiyaç her geçen gün artmaktadır.

    Hilafetin kaldırılmış olması Mustafa Kemal Atatürk Paşamızın en vahim, en öngörüsüz hatalarından biridir. İçki, sigara, uyuşturucu türü zafiyetler eşrefi mahlukat veya halife marka insanın nitelikleri olamaz. Taliban uyuşturucu işini ülkede gelir kaynağı, endüstri ve hayat tarzı olarak gören, cahil olduğu kadar ilkel bir topluluktur. Bunları eğitecek, tedavi edecek, laftan anlamayanların hakkından gelecek olan, ve hatta İslama kazandıracak olan Halifelik kurumudur. Halifelk makamı eşyanın tabiatına dair bilgi alanlarında doktora sahibi Kuran ve onunla mutabık hadislerin uzmanı liyakat sahibi insanlar tarafından doldurulabilecek sembolik otorite merkezidir. Her müslüman toplumunda bu niteliklerde müslümanlar vardır. Bütün bunlar da nereden çıktı diyecekler olabilir. “Akıl*İman Sentezi”nden!

  3. Nurdan abla “Evet Gülen cemaatı eğitime odakli bir cemaat…” buyurmuşsunuz da elhak öyledir!
    Hani şu narkotik köpekleri gibi atlet ve don koklama eğitimlerinden söz ediyorsunuzdur heralde, öyle değil mi?
    Ya da afrikalı şoparlara “ankaranın bağları” türküsü söyletmekten mi???
    Eğitimmiş…

  4. Afganistani, H Bin Ladin ve Talibani tanimak için
    Aukai Collins’in My Jihad hayat hikayesini okumak lazım.
    Zannedersem Türkçeyede çevrilmiş.

    Ne Afgalilar nede diğer milletler Afganistanj , Çeçenistani çökertmedi’ islami, dinini ve Müslümanları bu hale getiren, ayrıcada Afganistan ve diğerlerini karıştıran batıran Sudi Arabistan kökenli Araplar.
    Rahmetli Aukai
    Kitabında anlatiyor.
    11 Eylul olaylarından hemen sonra, oğul Bush’un gizli servisleri ile kontağa geçiyor. Onlara Husam B Ladinin yerini bildiğini vede ilişkilerin’den dolayi çok kolay yakaliyatabileceğini söyliyor.
    Bütün bilgileri ayrıntıları ile vermesine rğmen değil harakete geçmek onu engeliyorlar.
    Müslümanlari ve Islami bu hale batılılar değil Araplar getirdi.Tıpkı osmanlıyı arkadan vurduklari gibi.
    Yemende osmanlı askerlerine yaptiklar’ni dünya biliyor. ABD’nin Cummhuriyeciler’ni neden ABD dışındaki Müslumanlar destekliyor
    Biride bizimkiler.

  5. “Cenk
    24 Ağustos 2021 At 10:14
    “Sizin Cematte, Kızlar okuyarak doktor oldular.”
    Evet Gülen cemaatı eğitime odakli bir cemaat.
    Cenk bey! Beni Cematler tarikatlar aralarına onlara yalvarsam dahi almazlar. Õrnek: biz arkadaşlar ile bir araya gelerek, Bulgar, Bosna, Afganistan, Irak’tan kaçan Mülteciler’e yardim etmek için dernek kurduk. Ben kadınlardan ve toplanan aidatlardan sorumlu başkan’dım. Cematlar olsun tarikatlar olsun derneklere karşılar.
    Açıkcası her kesim ile dost olurum. Cematlar ve vakıflara değil tarikatlara karşı olmama rağmen onrlada dost’idim. Buradakı iftiraları okuyunca sesiz kalmak bana ter geliyor.
    İftira ile muhalefet ve ihtidar bir araya geldi Türkiyenin beyinlerini yok ettiler.

    Ne olur acaba, kardeş!
    “talebeleri kurutacak demişsiniz. (6” benim zannım Talebeler ??? hakkında Afkan hakkını?‍?‍?‍??‍?‍?‍? değil.?

    İyi akşamlar Hayreti Mücip! Bey! Joe Biden’ın Avukata ihtiyaci yok. Bişuna ah vah etmeyin,78 yaşında 24 Saat dünyanın gözünün önünde tek kelime dahi kekelemiyor. Onu kisi çaresizlik değil. 20 senenin son 10 senesinde boşi boşuna Afgan ordusuna yaptığı yardımların, verdiğı kurbanların ve onların talinmba için harcandığına şahit olmasi ile birlikte MÜSLÜMAN’ım diyenler’in nasıl birer insan canavarı olduklarına üzüliyor.

    “Afganis’tandan bu
    acıları , bu görüntüleri yaşamadan çıkmak mümkün değil ‘ !
    ABD gibi bir devin dünya çapındaki liderinin acizliğine bak; vah , vah , vah !
    Sabah uynınca okursunuz artık ,”
    Siz ABD için endişelenmenize gerek yok önce Talibandan bin beter olan kendi idarecelirinize bakın! Taliban çocuklara dokunmiyor kadınla çarşafa sokuyor.
    Bizdeki gibi çoluk çocuk cumbu cemaati zindanlara sokup işgence yapmiyor.
    !!!! HAMD OLSUN ERMENI MESELESI GÜNDEME GELMEDI’de demiyor.

    • Nurdan abla “…Talibandan bin beter olan kendi idarecelirinize bakın! Taliban çocuklara dokunmiyor kadınla çarşafa sokuyor.
      Bizdeki gibi çoluk çocuk cumbu cemaati zindanlara sokup işgence yapmiyor.”
      buyurmuşsunuz da;
      siz bir de bunu didem hanıma anlatın bakalım?

  6. Kılıçdaroğlu ,Afgan mülteciler için Erdoğan, Biden anlaştı yalanından sonra, Mail on Sunday ve BBC Türkçe, Türkiye ve Pakistan’ın mülteci merkezi olarak görüldüğünü yazdı.

    Bu sefer Kılıçdaroğlu ve Akşener, “Erdoğan söz verdi Türkiye ve Pakistan’da mülteci merkezi kurulacak”  yalan kampanyasını yaymaya çalıştı.  

    BBC Türkçe “Afganlara Türkiye’de mülteci merkezi kurulacağı” haberini silip özür diledi.

    Akşener ve Kılıçtaroğlu nun twitleri hala duruyor.
    Belki Akşenerin yüzü kızarır, özür namına birşeyler söyler. Kılıçtaroğlu mu? Yeni yalan bulmak için çalışmaya başlamıştır. Özür dileyecek yüz müz kalmadı adamda.

      • Abd ve Avrupa Türkiyeden kaçan Fetöcülere nasıl sahip çıkıyor görüyon demi. Adamlar nasıl misafirperver. Hiç şikayet ediyorlarmı Baran

  7. Tanrılar bir insanı mahvetmek isterse; ona bir televizyon vererek işe başlarmış…
    Afganistan meselesini çok yüzeysel ve ezbere bir şekilde ele alıyorsunuz.
    Günlük hayatına kadar tanıdığım bir ülke ve toplumla ilgili böylesine üstünkörü, afgan gerçekliğiyle hiçbir ilgisi bulunmayan haber ve yorumların gırla gidiyor oluşu çok mu tuhaf?
    Hayır, cehalet her yerde kol geziyor, sadece afganistanda değil:)
    Uyuşturucu üretimi ve ticaretinde afganlıların ve talibanın ne kadar payı vardır bilmiyorum ama tüketiminde ve transferinde hangi ülkelerin ağır bastığını az buçuk biliyorum:)
    Kadınların durumuyla ilgili spekülasyonlara ise gülüp geçmek en iyisidir, çünkü;
    oralarda erkek olmak kadınlarınkinden çok daha zordur, yalnız başına dolaşan birinin başına gelebilecekleri burda yazamam…
    Ama iki kişiyi kendi kimliğinizle ilgili şahit gösterebilirseniz, hiçbir belge sunmadan yepyeni bir afganistan pasaportuna sahip olabilirsiniz:)

    • “Bir memleketi helâk etmek istediğimizde, önde gelenlerine emrederiz. Onlar emirlerimizin aksini yaparlar. Bu şekilde helâki hakederler.”
      İsra-16

  8. Hemen herkes ‘yalan’dan şikâyetçi olur, ama ne hikmetse herkesin kötü gördüğü yalan haberler yine de dünyayı dolanmaya devam eder.

    Yalan haberlerle mücadele etmek çok kolay olmasa da imkânsız da değildir. Her türlü yalanla başa çıkmanın yolu, “bana yarayan yalan dünyayı dolaşsın” anlayışına son vermekle mümkün olur.

    Bilhassa sosyal medya vasıtalarında yalan habere çok ilgi gösteriliyor. Bunun bir sebebi de, devleti idare edenleri açık, şeffaf ve doğru bilgileri olması gerektiği gibi milletle paylaşmamasıdır. Açıklık, şeffaflık ve dürüstlük prensibiyle hareket edilse ve “bu yalan benim işime yarıyor” denilmese büyük bir ihtimalle yalanların yaygınlaşması engellenebilir.

    Son yıllardaki tartışmalara bakıldığında pek çok konuda gerçek ve doğru bilgilerin gizlendiği, perdelendiği ve farklı aktarıldığı çok rahatlıkla söylenebilir. İdaeciler de doğru bilgileri milletle paylaşmayınca yalan haberlerin önü açılmış oluyor. Yalan haberlerle mücadele etme noktasında samimî olanlar en başta açık ve şeffaf olmak durumundadır.

    Esasında hiç kimse ‘yalan haber’e sahip çıkamaz ve çıkmamalı. Elbette kendisine yarayan ‘yalan haber’lere destek verenler olabilir. Fakat uzun dönemde onlar da bu yalan haberlerden dolayı şikâyetçi olurlar. Yalan haberlerin önüne geçmenin yolu, her adımda ve her konuda açıklık ve şeffaflıkla mümkün olur. Doğru bilgiler vaktinde ve zamanında ilân edilse, yalanların dünyayı dolaşması mümkün olur mu?

    İdereciler ‘yalan haber’lerle mücadele etmenin sadece kanun hazırlayarak mümkün olacağını düşünüyorlar ve hata ediyorlar. Ya da ‘yalan haber’leri engellemek bahanesiyle ‘muhalif haber ve bilgi’lerin önünü kesmek isteyenler de olabilir. Bir defa, iktidarı eleştiren haberlerin tamamına ‘yalan haber’ muamelesi yapmak da büyük hata. Türkiye maalesef o hale geldi ki, idarecileri eleştirenler kınanıyor. Bazı iktidar taraftarları, “Filan kişi filan bakanın aleyhinde konuştu” diye şikâyetçi bile oluyor. Böyle bir atmosferde açıklık ve şeffaflık olabilir mi?

    Yalanı ve yalan haberi ‘işime yarıyor’ diye savunan herkes uzun dönemde ‘yalan’ın mağduru olur. Hangi çeşidi olursa olsun yalanı çevremizden kovabilmeliyiz. Siyasetçiler başta olmak üzere medya da bu konuda ciddî bir imtihan veriyor.

  9. ABA nin her zaman bir düşmana ihtiyacı vardır ve elinde hazır bulundurur. Artık Dünyada yaşanacak terör eylemlerine yeni işdler el kaideler aramasına gerek kalmayacak.
    Batı abd artık islam’ı Afganistan’a göre yorumlayacaktır.

    Futbol Maçı saatleri acaba kimlere göre belirleniyor?

    Sayın yazarın pamukören grubundan d-smartla başı dertte ben öyle sanıyorum ki binlerce vatandaş da aynı sorunu yaşıyordur. Benim önerim yargı yoluna başvurmaması
    Ben bir internetten dolandırıcılık olayında yargı yoluna gittim iki yıldır bir arpa boyu yol alamadım ısrarla takip ediyorum sanırım bir beş altı yıl sürecek gibi. Aslında miktar da o kadar çok değil bir avukat vekalet ücreti kadar ama paranın miktarında değilim aynı dolandırıcı hala işini çok iyi yapıyor ben ve yargıda seyrediyoruz. Israrla takip ederken acaba diyorum işi tersine çevirip eğitime destek olsak da dolandırıcı işini biraz daha geliştirse mi? diye düşünmüyor değilim. Ne demişler bükemediğin bileği öpeceksin…

  10. islamın geldiği yer için,
    kimler tarafından nasıl temsil edildiği için,
    herkes üzülüyor gibi.
    bizler 3D bir donanıma sahibiz, 3 boyutlu ve dualiteye/ikiliğe dayanan bir matrikste yaşıyoruz. dualiteyi basitçe aydınlık-karanlık ya da iyilik-kötülük olarak biliyoruz, zıtlarla bir tanımlama yapabiliyoruz. doğruyu anlamak için yanlışı tanımamız gerekiyor. farklı bir donanıma sahip olana kadar en azından çoğumuz için algıladığımız gerçeklik bu kısıtlı donanımla mümkün.
    iyilik ve kötülük soyut kavramlar, biz onları ancak bir surete büründüğünde tanıyabiliyoruz yani bir iş, bir oluş, bir durum arz ettiği zaman. öyleyse ben iyiyim demek yeterli olmuyor kendini bir sıfatla tanımladığın zaman, kişiden meydana gelen işin, oluşun da sıfatla uyumlanması gerekiyor. iyiyim diyen kişiden iyi işlerin çıkması beklenir.
    özelde konu afganistan ve müslümanların kendilerini tanımlaması olduğuna göre konuyu bir şekilde mevcut duruma getirelim. tek tanrılı dinlere inananlar için iyilik ve kötülük kavramları kişilerin ne anladığına bırakılmamıştır, insanlığın en başından beri levhalar/sayfalar ya da kitaplarla elçiler göndererek neyin iyi neyin kötü olduğu insanlara açık ve net bir şekilde anlatılmış. öyleyse bugün hiçbirimizin yeni bir tanımlama yapmamız gerekmiyor. sadece seçim yapmamız gerekiyor, çünkü iyi olmak ya da kötü olmak bir seçim meselesi.

    “BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi’nin (UNODC) Kabil Ofisi Başkanı Cesar Gudes, Reuters’e verdiği demeçte, “Taliban, Afgan afyon ticaretini ana gelir kaynaklarından biri olarak görüyor. Daha fazla üretim ile uyuşturucunun daha cazip bir fiyatla ve dolayısıyla daha geniş kitlelere ulaştırabilmesi anlamına geliyor” demiş”
    dünya afyon üretiminin %90 ı afganistanda, sadece 2021 de % 37 kat artmış. yasadışı uyuşturucu ülkenin en büyük ekonomisi.
    kadın ve kitap düşmanı, sanat düşmanı bir anlayış kendini şeriat hukukuna bağlı dindar bir yönetim olarak tanımlıyor ve neyin doğru neyin yanlış olduğu kitaplarda bu kadar açık anlatılmasına rağmen bu denli doğrudan uzak bir tutum sadece kendini bir sıfatla tanımladığı için yapılanlara bakılmaksızın kimi müslümanlarca da bir karşılık görüyor. coğrafya zenginleşen iktidarlara fakirleşen halklara şahit oluyor. her türlü israfa, şatafata, lükse harcanan paralara sahne oluyor.
    uyuşturucu, kaçakçılık, hatta insan ticaretine de…
    yolsuzluklara, haksızlıklara, hırsızlıklara, şiddetin her türlüsüne de.
    öyleyse iyi ve kötü tanımlamamıza dönersek
    kendimizi iyi olarak tanımlamak yetiyor muydu?
    iyi işler de çıkması beklenmiyor muydu?
    iyi insandan adalete dayalı, ahlaklı, doğru işler yapması, yapmayanların karşısında
    haksızlığa, hukuksuzluğa, kötülüğe karşı durması gerekmiyor muydu?
    yanlışın bir parçası, hatalı sistemin bir dişlisi, hatta kötünün savunucusu olup ta islamın geldiği yer için üzülmek ne büyük bir tezat değil mi?
    ve ne büyük bir vebal…

    100 maymun deneğini anlatmıştım, bütün bu yanlış düzeni değiştirmek için bir tek kişinin doğruyu, iyiyi, güzeli, hakkı, hukuku savunması yetebiliyor, tek bir kişinin tutumunu değiştirmesi, tek bir kişinin yanlıştan U dönüşü yapması, coğrafyanın kaderinin değişmesine neden olabiliyor.
    geldiğimiz noktada her birimizin bu kişi olma şansı var,
    sorumluluğu da…

  11. Sn koru t c.de akıl kullanma yok sedece futbol degil birçok konuda ne yazılmışsa onu uygula yanlış cumhuriyet ten doğru işler çıkmaz biraz demokratliga yaklasiyorsun biraz daha cesaret etmen gerek saygılar

  12. EŞİTTİR (=) İSLAM
    Şiddet, terör, kadın düşmanlığı, uyuşturucu ticareti, barbarlık eşittir İslam mesajını tüm Dünyaya Taliban’dan daha iyi verebilecek var mı?

    • Taliban kim tarafından kuruldu el kaideyi kim doğurdu buna bakmak lazım.Acaba İslam anlayışını müslüman algısını yerle yetsan etmek için kurulmuş .kurdurulmus olmasın acaba içlerinde kaç tane ABD ve İsrail ajanı var düşünmek lazım.
      Yoksa aklı başında bir müslüman kafa kesebilir mi kadın ticareti beyaz ticareti yapar mı.
      Bu soruyu sorup olaya öyle bakalım.

    • Sayın yk, yorum başlığınızdaki formüle bakılırsa söz konusu mesajı verebilmek için epey bir gayret serfetmiş olmalısınız!
      Nurdan ablanın dolar hesaplı karmaşık formüllerine göre oldukça da sade bir formül geliştirmişsiniz, aklınıza sağlık:)

  13. Bizler müslüman olarak her birey değerlendirme yapabiliyoruz. Ama hristiyan,
    -bilgi edinmek için dernek benzeri bişey kurmuş, onun ağzına bakıyor!
    -kuranlar, buna bişey söyletelim ki…. Halk kendini iyi hissetsin
    İslam da Müslüman da sanki ezikmiyiz durumuna düşsün.
    -yada birgün bu talebeleri kullanmak! gerekirse…
    Onunçün: fazla önemsemeyin köşeye taşımanız bile hata. Ama, varlığı iyimi iyi.
    Gün gelir Taliban’ın da o ülkede işini görür belki.
    Hep mesafeli yaklaşmak gerek. Fondaşları yandaşları unutmayın derim hep.
    *Bizden olmayan uzakta dursun, ben ona uçakla mamma atarım gerekirse bmba der kefere.
    Gelmeye kalkan olursa da suda..
    Bu kadar saf olmayın. İster şah olun ister Şahmeran, bir hükmünün yok benim gözümde ? Bu tarafta kaldığınız sürece! Diyor belkide.

  14. Bazı Hadisler:

    “Kadınların haklarını yerine getirme husûsunda Allâh’tan korkunuz! Zîrâ siz onları Allâh’ın bir emâneti olarak aldınız.” (Salih-i Müslim)

    “Eşlerinize yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin, sakın onları dövmeyin ve onları incitecek çirkin sözler söylemeyin.” (Ebu Davud, Nikak, 40-41)

    “Kadınlar erkeklerin, diğer yarısıdır.”(Ebu Davud, Tahanet,94; Tirmizi Tahanet 827)

    “Ey insanlar! Kadınların haklarına riâyet ediniz! Onlara şefkat ve sevgi ile muâmele ediniz! Onlar hakkında Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emâneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helâl edindiniz!” (Müslim, Hac, 147)

    “Hanımını döven, Allah’a ve Resulüne asi olur. Kıyamette onun hasmı ben olurum.” (R.Nasıhin)

    “Hanımının haklarını ifa etmeyenin; namazları oruçları kabul olmaz.” (Mürşid-ün-nisa)

    “Cennet annelerin ayakları altındadır.” (Nesai, Cihad 6)

    “Kadınları dövmeyiniz. Kadınlarını döven kimseler, sizin hayırlınız değildir. (Ebu Davud, Nikah, 42; İbn-i Mace, Nikah, 51)

    “Sizin hayırlınız, kadınlarına hayırlı iyi davranandır.” (Müslim, Birr 149)

    “Her kim üç kız çocuğunu veya kız kardeşlerini himâye edip büyütür, güzelce terbiye eder, evlendirir ve onlara lütuf ve iyiliklerini devam ettirirse, o kimse cennetliktir.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 120-121/5147; Tirmizî, Birr, 13/1912)

    Her kim iki kız çocuğunu yetişkinlik çağına gelinceye kadar büyütüp terbiye ederse, kıyâmet günü o kimseyle ben yan yana bulunacağız.” (Müslim, Birr, 149)

    Fahr-i Kâinât Efendimiz, erkek çocuklarının kız çocuklarına üstün tutulması anlayışını da reddetti.

    Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, kızı Fâtıma -radıyallâhu anhâ-’nın evinde kaldığı bir gün, Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin, kendisinden su istedi. Allah Rasûlü önce Hazret-i Hasan’a su verdi. Hazret-i Fâtıma, Peygamber Efendimiz’in Hazret-i Hasan’ı daha çok sevdiği kanaatine vardı. Efendimiz ise;

    “–Hayır, ilk önce Hasan su istedi.” buyurdu. (Bkz.

    Ahmed, I, 101)

    Sonra da;

    “–İkram ve ihsanlarınızla çocuklarınıza eşit muâmelede bulunun. Eğer ben birini üstün tutacak olsaydım, kızları üstün tutardım.” buyurdu. (Heysemî, IV, 153; İbn-i Hacer, el-Metâlibü’l-Âliye, IV, 69)

    Hazret-i Meryem, Kur’ân-ı Kerim’de 34 kez nâmı geçen, iffeti, ibâdete düşkünlüğü ve Allah yoluna adanmışlığı ile medhedilen nümûne-i imtisal bir hanımdır.
    ,
    Firavun’un karısı Âsiye de îmânı ve Allâh’a ilticâsı ile Kur’ân’ın medhettiği mübârek hanımlardandır.

    “Ey insanlar! Kadınların haklarına riâyet ediniz! Onlara şefkat ve sevgi ile muâmele ediniz! Onlar hakkında Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emâneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helâl edindiniz!” (Müslim, Hac, 147) mealindeki tâlimatlar da hanımları, erkekler âleminin muhabbet ve hürmetine, ahlâk ve dirâyetine emânet eder. Hem de Allah emâneti olarak. Sâliha olarak yetiştirilen anneler, hayırlı evlâtlar yetiştirir. Anne tek başına bir okuldur. Böyle bir sâliha anne ömürlük teşekküre lâyıktır.

    “Bir şahıs, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e gelerek;

    «–Kendisine en iyi davranmam gereken kimdir?» diye sordu. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-;

    «–Annen!» buyurdu. O sahâbî;

    «–Ondan sonra kimdir?» diye sordu. Efendimiz;

    «–Annen!» buyurdu. Sahâbî tekrar;

    «–Ondan sonra kim gelir?» diye sordu. Allah Rasûlü yine;

    «–Annen!» buyurdu. Sahâbî tekrar;

    «–Sonra kim gelir?» diye sorunca Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellembu sefer;

    «–Baban!» cevabını verdi.” (Buhârî, Edeb, 2)

    Osmanlı’da hanımların binlerce vakıfları vardır. Bu vakıflar, son derece geniş bir sahada faaliyet yürütmüştür. Bu misaller, İslâm hanımefendisinin, sokaklarda pâyimâl olmaksızın, içtimâî hayatta ne kadar müessir olabileceğinin şahitleridir.

    Zübeyde Hatun, Gevher Nesîbe, Mihrimah Sultan, Gülnûş Emetullah Vâlide Sultan, Pertevniyal Vâlide Sultan, Bezm-i Âlem Vâlide Sultan gibi hanımefendiler; İslam kültür ve medeniyet tarihinde büyük hayır-hasenâta imza atan hanımlardan birkaçıdır.

    Osmanlı’da kayıtlarda mevcut 1400 vakıf, hanımlar tarafından tesis edilmiştir. Bugün biz o mübârek annelerin ziynet eşyalarını, mücevherlerini görmüyoruz. Çünkü onlar ziynet eşyalarını uhrevîleştirdiler. Kurdukları camiler, medreseler, çeşmeler, hamamlar, külliyeler, aşevleri ve kütüphaneler ile gönül dünyalarını ve âhiretlerini tezyin eylediler.

    Müslüman kadınını; evde, kafes arkasında mahpus, hiçbir içtimâî tesiri olmayan kişiler zannedenler şu bilgileri okuyup, zanlarını tashih etmelidir:

    İstanbul’da yaşayan Bezm-i Âlem Vâlide Sultan, Şam’a bir vakıf kurmuştur. Vakfın mevzuu ve şartı şu iki maddedir:

    -Şam’ın tatlı suyunu hacılara ulaştırmak,

    -Hizmetkârların kırdığı veya ziyan verdiği eşyaları, onların haysiyet ve şahsiyetleri rencide olmasın diye tazmin etmek.

    Bu insâniyet ve yardım ufku, bir tek hanıma mahsus değildir.

    Mâhpeyker Kösem Vâlide Sultan… Celâlli yapısıyla bilinen bu hanım sultanın birçok cami ve külliye yanında, yetim ve fakir kızları evlendirmek için kurmuş olduğu vakfı meşhurdur.

    Hatice Turhan Sultan’ın vakfiyesindeki bir madde de çok ince ve zariftir:

    Bu madde; kandil ve Ramazan gecelerinde Yeni Cami’nin bazı çeşmelerinden bal şerbeti akıtılması ve namazdan çıkan cemaate ikram edilmesidir ki kullanılacak balın kalitesi dahî vakfiyede tescîl edilmiştir. Vakfiyede ne kadar pahalı olursa olsun dâimâ Rize’nin Pazar ilçesinde istihsâl olunan mevcut kaliteli balın kullanılması şart koşulmuştur.

    Edirnekapı’da ve Üsküdar’da birer «sultan cami» inşâ ettirmiş olan Mihrimah Sultan ise, hayırseverliğinin yanında son derecede mütevâzı ve mahviyet sahibi bir kimse idi. Harun Reşid’in hanımı Zübeyde Hatun tarafından inşâ edilen ve Arafat’taki hacılara su taşıyan su sisteminin tamirinin lâzım geldiğini işitince, şahsî ziynet ve mücevherâtıyla bu işi tekeffül etmiş, fakat hayrının tamamen gizli tutulmasını istemişti.

    Bu misaller, İslâm’da sâliha hanımın evlât ve aile meselelerinde vazifelendirilmesinin; arzu ettiğinde vakıf, hayır-hasenât gibi içtimâî hizmetlerde bulunmasına mâni teşkil etmediğini ispata kâfîdir.

    Fakat İslâm; kadını, arzusu dışında dış dünya işlerine zorlamaz.

    Fıtrat ve vazife farklılığı sebebiyle kadına farklı, erkeğe farklı hak ve mes’ûliyetler tevdî edilmesi adâletin ta kendisidir.

  15. 1 – Fehmi Bey, siz daha önce de yeni aldığınız bir televizyonla ilgili olarak böyle sıkıntılar yaşamıştınız ; özel sektörün hepsi aynıdır , birbirlerinden hiç farkları yoktur , elinizi verirsiniz kolnunuzu kaparlar !
    Bütün sahalarda yozlaşmanın yaşandığı ve devletin vatandaşı adam yerine koymadığı bir ülkede bunların başa gelmesi bence normaldir !
    Siz yine ülkece tanınan bir kişisiniz, bizlerin işi çok daha zor !
    2 – Maalesef İslam alemi büyük ve tarihi bir çöküşü yaşamaktadır ve içinden çıkması da mümkün değildir !
    Herkese selamlar saygılar

  16. Elbirliğiyle İSLAM ve MÜSLÜMAN algısını olabilecek en kötü duruma getirdik.İçte FETO dışta İŞİD Elkaide bunlar müslümanlara bakışı tamamen değiştirdi. Oysa bizim anlayışımızda komşusu açken kendi tok yatan bizden değildir, bir insanı öldürmek tüm insanlığı öldürmek anlamına geliyordu .ne oldu da oralardan buralara geldik. hepimiz düşünmeliyız. Bu algının acilen değişmesi gerekiyor yoksa sonumuz hiç de hayırlı olmayacak.

  17. talibanın afganistanda bulunan uygur türklerinin evlerini bastıklarına dair bir söylenti dolaşıyor.

  18. DemirDOKUYAN gurubunda işler iyi gitmez olurmu hiç? Onlar’ın her birisinin cebinde diyanet tarafından hediye edilmiş ikişer tane cennet anahtarları var. Aslında sizden aldıkları paraları maçlara falan harcamak için değil Cenetteki villaların süsülemk için aldılar.

  19. dogmatik
    FELSEFE TERİMİ
    sıfat
    1.
    dogma ile ilgili.
    Benzer:
    inaksal
    2.
    deneye dayanan kanıtları, deneyden edinilen bilgileri kabul etmeyerek, onları yok sayarak, kanılarını inanç öğretilerinden çıkaran (kimse ya da düşünme biçimi).

    21.yüzyılda dogmatik düşüncelerle hareket edenler sandıklarının aksine teker teker sahneden çekilecekler, çekilmek zorunda kalacaklardır. Şimdiye dek çekilmemiş olmaları iki yüzlü, sahtekar ve soykırım uzmanı BATI’nın tam da sıfatlarına uygun davranmaları yüzündendir. Dünya’nın insan sayısının dörtte bire indirilmesi gerektiği kafalara dank ettiğinde YANGINDA İLK KURTARILACAKLAR olacaklardır

  20. Herkes laik olduğu gibi yõnetılr.
    O uçakkar’ın kuyruklarına takılanlar ve hava alanına hücüm edenlerin çoğunluğu kaostan yararlanmak istiyenler.
    Afganistan’dan gelen göçmenler’in hepsi Seatıla geliyor. Seattılın halkı onlarí evlerinde misafir ediyorlar. Genelde’de Yahudı aileler evlerini açtılar.
    Maşallah adam en fazla 40 yaşínda ya var ya yok 6 çocuk 2 kendileri 8 kişiden oluşan ailenin bakımını üstlenen Yahudi aile reisi ile birlikte parkta gazetecilere mülakat verdiklerinde gördüm.
    Hepsi çok mutluluidiler.
    Allah CC mutluluklarıní daim eder ÎnşAlla.

    Taliban’a gelince! ABD ile aralarından şu an su sızmiyan bir dostluk kurulmuş gibi.
    Eğer bu gerçek dostluk değilse; büyük ihtimal taliban’ın kökünü kurut’acaklar.
    Çünkü Taliban şu an çok iyimser.

    Benim aklımın almadığı kadınlara 9 yaşına kadar okuma izini veriyorlar.
    Peki bu ne biçim Müslümanlık? Kadín okumaz meslek sahibi olmazsa. O zaman onların yeri erkekler tarafından doldurulacak!Bu sefer kadın
    mecburen erkek doktora gidecek. Bu noktada
    Ya Taliban Dinin (d)sınden haberi yok yada kendisine verilen görevi uyguluyorlar.
    olaylar ve gelişmeler, tam birmuâne ve Çelişkiler ille dolu.

    • “Herkes laik olduğu gibi yõnetılr.” diye kopyala yapıştırdığım başlığınızın doğru yazılışı; ” Herkes layık olduğu gibi yönetilir.” Bir sürü laiklik karşıtı var biliyorsunuz yorumcular arasında…

        • Baran bey bilmem kaç milyarıncı kez bir de ben tarif edeyim sevabına:
          Devlet dinli dinsiz herkese aynı hizmeti vermekle mükelleftir, dindarlara ise ayrıca ek hizmetler sunmak zorundadır!
          İşte buna laıklık diyoruz.

    • Sizin Cematte, Kızlar okuyarak doktor oldular.

      Bu cübbeli gibi adamlar hanımımızı erkek doktora baktırmayız diye Yönetime karşı çıkıyordu.
      İşte bu tür kafalar Başa gelince kız çoçuklarını okumasın diye fetva veriyor.
      Genelde bu cübbeli gibi adamların hanımlarına Sizin cemaat kadın doktorlara bakardı.

      Halbuki peygamber efendimiz hanımı Zeka ve hafızası Kuvvetli Hz Aişeyi eğiterek Kadınlara açıklanacakları, Hz Aişe açıklıyordu.

    • Nurdan Hanım, senin şu avukatlığını yaptığın Biden ne diyor :’ Afganis’tandan bu acıları , bu görüntüleri yaşamadan çıkmak mümkün değil ‘ !
      ABD gibi bir devin dünya çapındaki liderinin acizliğine bak; vah , vah , vah !
      Sabah uynınca okursunuz artık , iyi geceler

    • Nurdan hn engin bilginizden şüphe duymaya başladım. Her tür bilginin düşüncenin paylaşıldığı bu sitede, dünya potpori si sergilenir. Güzel de oluyor. ABD hiç kimseyi deliğe süpürmez kullanır bunu bildiğin halde talebeleri kurutacak demişsiniz. (6 çocuklu dünyadan 1-2 çocuklu dünyaya) ?
      Kadınları üfürükçü ler tedavi eder ondan sonra bunu damı bilemediniz.
      11 Eylül’de sizce nasıl kutlama yapacak biden? Tam da Taliban ayağına gelmişken!?

  21. Aman haaa Fehmi Bey, artık yaşlanmış olmayasınız futbol saatlerini geç bulacak kadar:) Samimiyetimi mazur görün, işin sakası bir yana zaman bize daha neler gösterecek bilmiyoruz ama zamanımızda olanları doğru bir pencereyle dile getirdiğiniz için teşekkürler,( bu da belki yaşın getirdiği bir tecrübedir:))

  22. İslam denince artık sadece Afganistan değil, İlahiyat fakültelerini medreseye sonra da taliban medresesine çeviren biz geleceğiz. Afganistanı yalnız bırakmak olmaz. Ne de olsa talibanla aynıyız.

Yoruma kapalı.