Bombalı eylem sonrasında ortaya çıkan tabloya bakarak düşündüklerim

25
Reklam

Türkiye’nin gözbebeği konumundaki kenti İstanbul’un orta yeri İstiklal Caddesi üzerinde bomba patladığını biraz gecikmeli de olsa işittiğimde, ben de herkes gibi, bilgi sahibi olabilmek için, önce geleneksel medyaya sonra da sosyal medyaya yöneldim.

Geleneksel medyada haber sunanlar yayın yasağı sebebiyle lafı ağızlarında geveliyordu.

Sosyal medya ise bir tuhaf olmuştu; platformların hiçbirine ulaşılamıyordu.

Neden sonra bir seyahate çıkmak için havalimanında bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın olayla ilgili açıklaması ile karşılaştım. Daha sonra da bölük pörçük haberler sızmaya başladı. O arada, her yerde her kafadan farklı bir ses çıktığına eminim.

Dün akşam eski Türkiye yeniden avdet etti. Önce yetkililerin verdiği bilgiler ile hep aynı kaynaktan alındığı anlaşılan görüntüler ekranlardan evlere ulaştı; ardından da daha önce Ukrayna savaşıyla ilgili bilgi vermek üzere ellerinde sopalarla iki tarafın taktiklerini izah etmelerine alışılmış ekran yüzleri, yine aynı sopalarla Beyoğlu’nda yaşananları yorumladılar.

Bu yazıyı yazarken artık herkesin bildiği ayrıntılara ben de hakimim. Ayrıntıların bazısı birbiriyle çelişiyor olsa da, tablo, çok flu sayılmaz. 

Failin bir yıl ya da altı ay veya dört ay önce, Suriye sınırından geçerek yolunu İstanbul’a kadar düşürmüş, aylardan beri bir tekstil atölyesinde çalışmakta olan veya kaldığı evden burnunu bile dışarıya çıkarmamış bir kadın olduğu anlaşılıyor.

Kadının bu eylem için özel eğitilmiş olduğu söyleniyor ama pek de o kadar özel eğitilmediği için olacak, hemencecik kimliği belli olmuş. 

Reklam

Eylemi öncesinde uzunca bir süre oturduğu yerden kalkmamış, patlama anından saniyeler önce koşarak kaçmaya başlamış kadın. İlk fırsatta bir taksiye binip burnunu bile çıkarmadan günlerini geçirdiği Küçükçekmece’deki eve kapağı atmış veya önce Esenler’de işyerine yakın olduğu için oturduğu eve gitmiş o taksiyle ve sonrasında yakalanacağı Küçükçekmece’deki eve gelmiş.

Neyse nasıl olmuşsa olmuş, gecenin bir vakti, Küçükçekmece’deki ev polisler tarafından basılmış, kadın kıskıvrak yakalanmış. Ya da evin arka penceresinden kaçmaya çalışırken farkına varılarak kaçması engellenmiş.

Polisler tarafından götürüldüğü Emniyet müdürlüğünde kendisini PKK/PYD/YPG militanı olarak tanıtmış kadın ve eylemi mensup olduğu örgüt adına işlediğini itiraf etmiş. [PKK ise bir yabancı ajans aracılığıyla eylemle ilgileri olmadığını açıkladı. Herhalde terör örgütüne inanılacak değil ancak övüneceği yerde PKK neden böyle bir açıklama yapmış olabilir?]  

Eylemcinin ülkeye gelmeden önce ikamet ettiği Suriye’deki bölge PYD/YPG’nin ABD gözetiminde hakim olduğu bir yer mi, yoksa hemen her tarafında Rus askerlerinin fink attığı veya Türkiye’nin gözetimi ve desteğini arkasına alan ÖSO (Özgür Suriye Ordusu) adlı örgütün bulunduğu bir yer mi, onu tam öğrenemedim. Orası biraz flu. Ancak, ilk elden bilgilere sahip olması beklenebilecek bir yetkilinin kamuoyuyla paylaştığı bilgilerden, devletin, PKK’nın sınır-ötesi irtibatı PYD/YPG’nin eylemle bağlantısından emin olduğu anlaşılıyor.

Yetkilinin açıklamalarına bakılırsa, devlet, eylemden ABD’yi de sorumlu tutuyor. [ABD’nin Ankara büyükelçiliği ise, sosyal medya hesabından, genel olarak her türlü terörü ve özel olarak İstanbul’u kana bulayan eylemi lanetlediğini, Türkiye ile dayanışma içerisinde bulunduklarını duyurdu.]

Eylemcinin patlamadan hemen önce kaçarken etrafta çok sayıda bulunan gözetim kameralarına yansıyan görüntülerinde yanı başında görünen iki kadından da kuşku duyanlar olmuştu; o kadınların İsrailli olduğunu İran’ın haber ajansı (İRNA) duyurduktan sonra, İsrail medyasından kadınların isimleriyle birlikte onay da geldi.

İsrailli iki kadın turistmiş ve zaten oradan havalimanına gidip ülkelerine geri dönmüşler…

Görgü tanığı oldukları için ifadelerinin hemen alınması iyi olurdu, herhalde gecikmeli de olsa bu eksik giderilecektir.  

Reklam

Kısa süre önce yapılan etkin bir açıklamadan Türkiye’de terör eylemi de yapabilecek militan sayısının neredeyse iki haneli rakama kadar azaldığı öğrenilmişti. Onların da ayakkabı numaralarına kadar her türlü bilgiye devlet sahipmiş. 

Pazar günkü eylemden sonra güvenlik güçlerinin 40’tan fazla meskenden çok sayıda zanlıyı derdest ettiği medya tarafından duyuruldu. 

Tablo şimdilik bu. Geriye ne kaldı?

Kalan şu: Ülkemize yönelik terör eylemi yapabilecek tek bir adres yok; içeride ve dışarıda, değişik amaçlarını gerçekleştirmek amacıyla kan akıtıp can alacak eylemler yapabilecek her adresi ‘kuşkulu’ olarak görmeden ve peşin fikirle hareket etmeden olayın üzerine gidilmesi gerektiği gerçeği akılda tutulmalı.

Eylemin gerçekleşmesini sağlayan odaklar ve kişiler, yalnız öncesini ve eylemi değil sonrasını da mutlaka planlamışlardır.

Terör yalnızca patlayan bombadan ibaret değildir, patlayan o bomba ile meydana gelmesi beklenen her şey terör tanımının içindedir. 

Devlet adına işin peşine düşen ve pazar günü yaşananın bir veya birden fazla kez tekrarlanmamasını sağlamakla görevli olanların, kendilerine sunulmak istenenle yetinmeyip hep bir adım ötesini hesaba katarak olayın üzerine gitmeleri doğru olur.

Geçmişte bizde yaşananlarla bizden önce benzer terör eylemlerine muhatap olmuş ülkelerin deneyimleri göz önünde tutulmalı ve altına bakılmadık tek bir taş bile bırakılmamalıdır.

Ne demek istediğimi daha iyi anlamak isteyenler, İstiklal Caddesi’nde bombanın patlamasından birkaç saat sonra kaleme aldığım, vaktiyle İtalya’yı derinden sarsmış Piazza Fontana bombalama eylemiyle ilgili dünkü yazıma bu gözle bakabilirler.

İtalyanlar 17 kişinin hayatını kaybettiği 1969 yılındaki o patlamadan sonra olaya peşin fikirle yaklaşıp bir dizi yanlış sergiledikleri için, arada üç kez farklı yargılamalar yapıldığı, çok sayıda insan ‘suçlu’ görülüp yargılandığı, hatta mahkum da edildiği halde, o eylemin gerçek sorumluları 1969’dan bugüne kadar hesaba çekilemedi.

Bizde de, bir döneme damga vuran terör eylemleri esnasında işlenen siyasi cinayetler ve suikastların failleri olarak yargılanıp mahkum edilenler oldu; ancak kurbanların yakınları, eylemlerin gerçek faillerinin o insanlar olduğundan kuşkularını halen muhafaza ediyorlar.

Peşin fikirle yaklaşılması gerçeklere erişilmesinin önünde en büyük engel.

Herhalde bunca deneyime rağmen aynı hataya bu defa düşülmez. 

Yoksa düşülür mü?

ΩΩΩΩ

Reklam

25 YORUMLAR

  1. Terörü ve teröristin herkes her zaman meşru devlet yönetiminin karşısında değil yanında olmalıdır. Çünkü yarın bir gün bu terör belası onun yanında olanları da detekleyenkeri de vurur. Terör akrep gibidir vicdanı merhameti yoktur.

  2. MUHALİF KANAT NE GÜZEL ZİL TAKIP OYNAYACAKTI … [gerçi yine oynuyolarda zahirde ]…ama hevesleri kursaklarında kaldı .. OLUR MU CANIM TEK SUÇLU SÜLEYMAN SOYLU .. İÇERİ ATALIM DİMİ AMA…SUÇU ABD NİN OYUNUNU BOZMAK … KİM BÖYLE AMERİKAYA MESAJ VEREBİLDİ ŞİMDİYE KADAR ..

  3. terorle hic kimse hic bir orgut bir yere varamaz…. terorsistler bunu bildikleri icin hep bir maşa olarak kullanilirlar…

    • Maşa olarak kullanılmak için neyi bilmek gerekiyor tam anlaşılmıyor, biraz açar mısınız?

      • Sedat Kalfa cevap vermiş ya, Sedat beye göre maşa olarak kullanılmak için Mesaj vermeyi bilmek lazım önce. Allahtan Süleyman Soylu gibi ‘mesajı alan’ devlet adamlarımız var. Olmasaydı ne olurdu!

  4. SINIR NE İMİŞ?
    “Sınır namustur” diye pankart asanları, sınırları kevgire çevirenler tutuklatıp içeri attılar.
    Ellerinden gelse sınır dışına atacaklardı.
    Devamlı idam cezasını savunmuş biri olarak, kınamadan başka bir şey yapamamak ne acı.

  5. Planları işe yaramayınca Pkklı, Ypgli yöneticiler biz yapmadık dediler.
    Bizim muhaliflerde bak bunlar yapmamış devlet yapmış demeye getirecekler. Bakın ben dün bir film izledim Orda da böyle yapmış İtalyanlar.

    Olmadı, beceremediler.
    Bu sefer canlı bomba kullanmadılar.
    Dakikalarca bankta oturtular.
    Bombayı bıraktıktan sonra koşturttular.
    Başörtü giydirdiler.
    Kaçamadan veya öldürülmeden yakalandı.
    Planları suya düştü.
    Bu eylemi Suriyeli mülteciler yaptı denilecekti.
    Var olan yara kaşınacaktı.Halk tahrik edilecekti.
    Turizim baltayacaklardı.
    Seçim öncesi Akparti Suriyelileri doldurdu diyeceklerdi.
    Teröristin kimliği ortaya çıktı. PKK ve YPG bağlantısı var. Saldırı emrini Kobani’de almış. Bir başka ifade ile ABD’nin Suriye’deki yol arkadaşlarının bombacısı. Abd nin yetiştirdiği eleman.
    Tıpkı Fetö içindeki darbecilerden haberi olmayan Fetöcülerin dediği gibi bu darbeyi devlet yaptı, tiyatroydu demeye getiriyorlar. Efendim neymiş Pkk yapmadı. İtalyadaki gibi derin devlet yaptı.
    Abd daha ne isteyebilirki.

    • Diyelim ki söyleğiniz ismini zikretmeye değmeyen örgütler yaptırdı.
      “Ömrümde tek güvenlik makalesi okumadım” diyenlerin sorumluluğu ortadan kakltı mı?
      Ömründe hiçbir makale okumamış olanların sorumluluğu kalktı mı?
      “Sınırsız Sorunlu/Sorumsuz”ların sorumluluğu kalktı mı?

  6. tam erdogan ülkeden ayrılacakken, soylu suriyedeyken, suriyeden kaçak gelmiş biri bomba patlatıyor, alışılmadık şekilde hızla yakalanıyor, pkk adına eylem yaptım diyor, bu ara memlekette internet kapatılıyor, panik tavan yapıyor, sonra pkk bizimle alakası yok diyor.

    böylece dosta düşmana güven veren bir iktidar bir kez daha kendini gösteriyor.

    bu arada erdogan biden ile görüşme şansı yakalamışken soylu abd’yi suçluyor, bir de süpheliyi yakalamasaydık yunanistan’a kaçacaktı diyor

    iyi senaryo değil mi?

  7. Sıradan suçlarda, öldürme hırsızlık vs, polis/savcı gereğini yapıyor ve kısa zamanda suçluyu buluyorlar. Terör eylemi denen böyle karmaşalarda ise istihbarat/polis ve tüm devlet kurumları başarısız hep. O yüzden şöyle bir sonuca varmak mümkün. Bir şekilde devlet bu eylemlerde ya planlayıcı, ya yardımcı, yada göz yumucu. Başka bir seçenek var mı? Eylemciler koskoca devletten daha akıllı, daha güçlü olamazlar herhalde. Faili meçhul eylem olması biraz zor, özellikle teknoloji bu kadar ileriyken, mutlaka biliniyordur. Ama ortaya çıkması istenmiyordur. O yüzden faili meçhul diyoruz. Ama biliyoruz. Bir de bildiğini iddia eden ama gereğini yapmayanlar var. Bunlar da sadece hedef şaşırtma için yapıyorlar işi. Asıl onlar biliyor elbette.

    • “Sıradan suçlarda; öldürme hırsızlık vs, kısa zamanda suçluyu buluyorlar” mı? Şaka mı ediyorsun? Ender şahsiyet. İstatistikler destekliyor mu şu söylediğini? Hırsızlızlık, şebeke/çete işlerinde suçluyu gerçekte buluyorlar mı? Nadir olarak buluyorlarsa çaldığını da ele geçirip sahibine iade ediyorlar mı? Bir arkadaşım Ankara’da evine girdiği hırsızla boğuşurken ağır yaralandı. Daha doğrusu iş büyüyebilir canından da olabilir diye bıraktı. Hırsız çaldığınla kaçtı. Bulunamadı! Burada muhalefet yapacağım diye yalana kaçmağa lüzum var mı? Yalana kaçmasan, spekülasyona girerek ima yoluyla yapacağını yapmağa çalışıyorsun.

      • İş organize suçlara geldiğinde bulunamıyor. Çünkü ucu devlet/kamu yetkililerine uzanıyor. Ama tekil olaylarda mutlaka buluyorlar. Haberlerden duyduğum kadarıyla öyle.

  8. selam? dua? beddua? lanet? ..
    tişört N.York citiden! rengi !…
    maşayıda kuklayıda tutan elide gösterebilmek bir resimde!..
    mona lisa olmadığı kesin resimdekinin de,
    peki ne?!?!?!?
    aciz bir Allah ın kulu. ama belli ki lanetli!
    ilk yakalandığında yüzü ne haldeydi korku! ölüm korkusu!..
    peki insanlara yaşattığı, acı! sadece acı..
    onu tutan gerçek kuklacılar?!?..
    son tahlilde,
    TR üzerinden ona buna mesaj gönderim ofisi değildir burası (kaşık kepçe gibi) umarım.
    siyasete ayar yeri hiç değil!
    medya!… no comment (tanrı kendi haline..)
    pk.. zaten üstüne bile almamış!
    eee .. artıkın kandil abey olmuş, civcivler türemiş akıyor denize doğru 😠.
    tamamda benim de kafam karıştı şimdi aynen yazar gibi,
    Esed’in ülkesi (sözde) nden gelen bir müsibet,
    NYorklusu orda israili İran’ı Rus u ..
    eşkiyanın ismini değiştirip kurtarmak için yan çizmesine çanak tutana kalıyor ihale iyimi🤔.
    yeni kuantanamolular acaba fetö tramp şimdide bidenmi? galiba batı heryeri zindan yeri. her bi suçlular, suçlananlar orda sanki!

  9. ‘ Tablo şimdilik bu , geriye ne kaldı ‘ !
    Yılmaz Özdil, geriye ne kaldığını 26 maddede izah etmiş!
    Dün akşam, bu güne kadar ülkemizde meydana gelen terör olaylarını araştırmaya çalıştım ancak net bir bilgi edinemedim .Bir yerde 50 ye yakın intihar eylemi gerçekleştirildiğini gördüm. Ama tabii ki terör olayları bundan ibaret de değil.
    Allah insanoğluna akıl vermiş, sen kullanmasını bilmezsen ceremesine de katlanırsın !

  10. Türkiye’nin güçlü olduğundan kimsenin kuşkusu yoktur. Ancak bu güç ordusundan ve sair güvenlik mekanizmalarından geldiği kadar halkının birliğinden, dayanışma kabiliyetinden de gelmektedir.

    Bu sebeple kötü zamanlarda halkın devletinin yanında olması, devletinin bekasına kendi bekası olarak sahip çıkması, ABD ve destekçilerinin saldırılarını yoğunlaştırdıkları bir noktadır.

    Şer şerliyle birlikte vardır. Elbette şerliden ve şerrinden korunmayı talep etmek, ilgili yapıları kurmak ve onları sürekli uyanık tutmak asıldır.

    Ama asıl asalet, şer karşısında sarsılmadan, devlet şuuruyla birlik ve beraberlik içinde olmaktır.

    • Şu kutsal devlet türküsünden bir türlü vazgeçemediniz. Devlet kutsal değil. Devleti kim ele geçirdiyse onun şuuru söz konusudur. Demokratik ülkelerde devlet her zaman olağan şüphelidir. Çünkü tüm silah, istihbarat ve güç ondadır. Bu sebeple sürekli gözetim ve denetim altında tutulması ve sorgulanması icap eder. Bunu sürekli yapan ve görevi bu olan bağımsız kurumlar vardır. Bizim gibi geri ülkelerde ise devlet dokunulmaz inektir. Bekçi bile ben devletim diye millete racon keser.

    • Bu ülkenin İçişleri Bakanı, “ABD’nin taziyesini kabul etmiyoruz” diyecek kadar net bir şekilde İstiklal’imize yapılan saldırının merkez üssünü işaret ediyor, gıkınız çıkmıyor!
      Neden hep böylesiniz!
      Türkiye’ye gelince “muhalif” kesiliyorsunuz, ABD’ye gelince suspus oluyorsunuz!

      • depremin merkez üssünü bilmenin ya da suçlamanın ne faydası varsa,
        terörün merkez üssünü bilmenin ya da suçlamanın faydası o kadardır.
        yani pratikte hiç bir anlamı yoktur, suçlar suçlar ölürsün.
        nasıl ki deprem yüzünden değil yanlış yapılaşma, çürük binalar ve temelde cehalet nedeniyle kaybın artıyorsa aynı şekilde güvenlik, refah, üretime harcanacak kaynakların israf, tantana ve adaletsiz paylaşıma harcanmasıyla terörün yol açtığı zarar artıyor,
        çünkü ülke zayıflıyor ve tehlikelere açık hale geliyor,
        adına abd de, avrupa de, batı de, dış güçler de, üst akıl ya da aileler de, gül haç, tapınak, opus dei ya da illimünati de farketmez, her ülke tehdit altındadır her ülkenin düşmanları vardır
        herkes terörden acı çeker ama biz çok çekeriz.
        resim ortada işte.

    • terör çok katmanlı bir konu, örgütüyle, militanıyla, ekonomisiyle, silahıyla, ilişki ağı ve tabi sosyolojisiyle.
      hiç bir örgüt hele ki terör örgütü desteksiz hatta devlet-ler desteksiz hayatta kalamaz o nedenle hepsinin arkasında başka ülkelerin istihbarat ajanları vardır. günümüzde zaten proxy denilen bir yöntem tercih ediliyor yani hesaplasırken bu örgütler kullanılıyor.
      yakalanan şu militanın haline bakın,
      eğitilmiş biri gibi mi duruyor, eğitilmiş birinin yaptıklarını mı yapıyor?
      kanlı bir eylem sonrası evine gitmiş, kafede arkadaşlarıyla buluşan birinin yaptığı gibi. örgüt bu insanlara eylem sonrası bir kaçış planı sunmaz mı? kameralardan kimsenin haberi yok mu? 2022 li yıllardayız, böyle bomba patlatmış birini bulmak ne kadar zor olabilir ki?
      belli ki yakalanması da kimsenin umurunda değil zaten. hatta
      kaçamadan ve öldürülmeden yakalanması istenmiş demek ki.
      ne öğrenebilirsiniz ki?
      ne biliyor olabilir ki?
      bilmenizi istedikleri bilgiyi verecektir.
      failli bulmak ya da örgütü bilmek pratikte işe yarar bir şey değil, arkasında koca bir aysberg var.
      iş örgütün/örgütlerin hayat damarı olan finansmanını ve militan bulma olanaklarını mümkün mertebe sınırlamaktır, lakin işte bir iki gün önce de yazdığım gibi içinde bulunduğumuz en ağır cehaletin karanlığı altındaki coğrafyamızda inanılmaz boyutlardaki yolsuzluklar nedeniyle her türlü insanın dahil olduğu çürümüşlük bu finansmanı bütün örgütlere sağlıyor yasa dışı yollarla büyük paraların aktarılmasına izin veriliyor, göz yumuluyor ve yoksulluğun en ağır yaşandığı insan onurunu hiçe saydığı bu topraklarda eleman/militan bulmak hiç sorun olmuyor hatta ihraç ediliyor,
      tıpkı bu resimdeki eğitilmiş bir militandan çok sıradan seçilmiş bir elemana benzeyen kadın gibi.
      kimsenin umurunda olmayan biri. küçücük çocukları yoldan geçen masum insanları öldürebilecek bir caniye bir canavara dönüşmüş/dönüştürülmüş biri.
      coğrafyamızda ise yolsuzluklar ve yoksulluklar azalacağına artıyor değil mi?
      peki o zaman nasıl terörle mücadele edeceğiz?

  11. İki şüpheli kadının İsrail’li olduklarını ve İsrail’in bu bilgiyi isimlerini de açıklayarak doğrulaması. İran’a bu bilgiyi hangi örgüt vermiş olabilir. Ve İsrail’in bu bilgiden rahatsız olmaması çok ilgiiç. Akla olayı bir kaç istihbarat örgütü koordineli olarak planlamış olmalı fikrini düşürüyor.

      • Fail olsalar saklarlardı zaten. Aynı kıyafetli iki farklı kadın fotoğrafları vardı. Failin kaçması için koşulları sağlamışlardır. Olay esnasında birden fazla insan kullanmış olabilirler.

        Bir gün önce iran medyası Hakan fidanı bombalıyordu. Sizce İran Hakan Fidanla uğraşabilecek durumda mı? Belliki olay esnasında turistlerin bile kimliklerini tespit edip İran’ı bilgilendirmişler.

        Bir gün öncesinden

Yoruma kapalı.