Bölgemizi değiştiren, ABD’yi dönüştüren, dünyanın kimyasını bozan eylemler…

46
Reklam

Bugün dünyanın başına gelen ilk en büyük uğursuz eylemin 20. yıldönümü.

11 Eylül 2001 tarihinde, dört ayrı uçağa binmiş 18 Ortadoğulu genç, ABD’nin en stratejik hedeflerine saldırıya geçti. İkisi New York’taki ikiz kulelere, biri Pentagon’a saldırdı, dördüncü uçak başkent Washington’a doğru yol alırken yolcuların müdahalesi sonucu hedefe varmadan düşürüldü.

En son 2. Dünya Savaşı’na girmesine sebep olan Pearl Harbor baskını (7 Aralık 1941) sırasında sınırları dışından bir saldırıya uğramıştı ABD; ona bir de 11 Eylül uğursuz saldırıları eklendi.

Dünyanın kimyasını bozdu bu eylemler.

En çok da ABD’nin…

Aradan 20 yıl geçmiş olmasına rağmen eylemin üzerindeki bilinmezlikler zırhı yerli yerinde duruyor. Gelmiş geçmiş ABD başkanları, 11 Eylül eylemlerinde hayatlarını kaybetmiş üç bin kadar insanın yakınlarının ısrarlı taleplerine rağmen, üzerine gizlilik damgası vurulmuş eylemlerle ilgili belgeleri açmaya yanaşmadı.

Joe Biden de direniyor.

Günlerdir başta ABD olmak üzere dünya medyası konuyla ilgili yayınlarla dolup taşıyor. Haberler, yazılar, belgeseller yayınlanıyor. Her yeni yayın eylemin korkunçluğunu, binlerce cana mal olduğunu hatırlatıyor.

Reklam

Muhtemelen bugün çıkacak gazetelerde de benzer haber ve yazılarla karşılaşılacak, televizyonlar eylemleri görüntülü olarak gözlere sokacaklar.

Kendilerini taraf gören insanlar yeniden kinlenecek. 

Oysa esas üzerinde durulması gereken nokta, eylemler sonrasında takınılan tavır ve onun dünyamıza çıkardığı maliyet olmalıydı.

11 Eylül sonrasında ABD ve müttefiklerinin seçtiği yol, dünyamızı, uzun asırlar boyu ince ince işlenmiş uluslararası düzenin ekseninden uzaklaştırdı.

Özel kalem müdürü Card, Bush’a, “Amerika saldırıya uğradı” haberini verirken..

ABD başkanı George W. Bush İslam Dünyası’nı hedef seçti. Çıkardığı yasalar, oluşturduğu kurumlar ve benimsediği terörle mücadele yöntemleriyle kendi ülkesinde yaşayan ve herbiri eylemler sonrasında çevrelerinde birer terörist olarak görülmeye başlamış Müslümanları ‘kuşkulu’ hale getirdi Bush.

Bununla da kalmadı, yanına aldığı müttefikleriyle birlikte, İslam Dünyası’nın bir bölümüne, kendisinin ağzından kaçırdığı ifadeyle, ‘Haçlı seferi’ açtı. Bunu yapabilmek için kanıtlar uydurmayı, yalancı tanıklıklara başvurmayı da ihmal etmedi.

Amerikan dışişleri bakanı, BM’de, bütün dünyanın izlediği toplantıda, resmen ve alenen yalan söyledi.

İngiltere başbakanı yalanlarla dolu raporlar hazırlattı. 

Reklam

Türkiye’yi de işin içine katmaya çalışarak Irak’ı işgal etmeye kalktı ABD; Türkiye işgal ordusuna yardım etmeyi reddedince Amerikalılar hiç mutlu olmadı.

Sorular, sorular

Sonrasında yapılanlar, 11 Eylül uğursuz eylemlerini planlayıp devşirdikleri gençlerle sahneye koyanların hesaplarını bozan şeyler miydi, yoksa onların istedikleri de zaten ABD ve müttefiklerinin eylemlere verdikleri tepkiler miydi? 

Dünyamız daha güvenilir bir dünya mı bugün? 

Dünyada 11 Eylül derecesinde olmasa da benzer eylemlere sahne olmamış ülke neredeyse yok. ABD, dışından bakanlara -özellikle İslam Dünyası insanlarına-, 11 Eylül öncesinde uyandırdığı türden bir ülke olarak mı görünüyor şimdilerde? Sonrasında alınan terörle mücadele tedbirleri Amerikan halkını növratik etmekten başka bir işe yaradı mı?

ABD artık benzerleri anti-demokratik ülkelerde görülen türden bir ‘güvenlik devleti’ görüntüsünde.

Ebu Gureyb’deki işkenceler, Guantanamo’daki hukuksuz yargılamalar ile adı anılan bir ülke bugün ABD.

Hiç üzerinde düşünülmeyen bir soruyu ben sorayım: 11 Eylül uğursuz eylemleri sonrasında Bush ve işbirlikçileri dünyayı ‘bizimkiler ve kötüler’ diye bölen bir çizgi benimsemeselerdi, ABD, Donald Trump gibi birinin başkanlığı deneyimini, 6 Ocak 2021 kalkışmasını ve demokrasisinin tehdit altına düşmesi sürecini yaşar mıydı?

İzlenen politikaların tetiklediği düşmanlıklar ABD demokrasisini hedef aldığı gibi daha değişik renkli –‘beyaz’ bir terörün önünü açtı. Her köşesinde silahlı beyaz milislerin dolaştığı ABD manzarası 11 Eylül sonrası izlenen politikaların mirasıdır.

Washington’daki Capitol binasını o milisler bastı.

Irak’ın işgali sonrasında Ortadoğu’nun aldığı biçim ABD ve müttefiklerini mutlu ediyor mu? Sovyetler Birliği’nin tarih sahnesinden çekilişinden sonra, Rusya, bir kez daha Ortadoğu’ya, hem de öncesinden daha da keskin biçimde ayak bastı. Bir çok yerden ABD çekiliyor ve yerini Rusya alıyor.

Daha önceleri yalnızca Afganistan’da yuvalanmış etkisi sınırlı bir terör örgütü olan el-Kaide varken, bugün Ortadoğu’yu, Afrika’yı kana bulayan IŞİD/DEAŞ ve Boko Haram örgütleri ile değişik ülkelerdeki türevleri var. Dahası, eli silahlı Taliban güçleri bir ülkeye el koydu.

Afganistan’a…

Yerinden edilen ‘diktatörler’ yok artık, terör örgütleri bölgede cirit atıyor.

Tek tek bölge ülkelerini ele alıp hatırlatmaya gerek yok, ancak göz önünden geçirilecek her ülke, 11 Eylül 2001 öncesinden çok daha kötü ve pek daha az güvenilir yönetimlere sahip. 

11 Eylül eylemlerine “Dünyanın başına gelmiş ilk en büyük uğursuz eylemi” dememin sebebi bunlardır.

ΩΩΩΩ

Reklam

46 YORUMLAR

  1. Yahya beyin her zamanki kendini bilmez savsaklamalarından bir kısmını kaale alıp cevap yetiştirmeye çalışmış biçare arkadaşın yardımına koşmak gibi bir niyetim yok ama yine de yahya beyin yorumsularından alıntıladığı kırık dökük birkaç cümleciğin icabına bakmış olmak niyetiyle ben de fitne ateşine bir iki parça odun atmış olayım naçizane…
    “İstisnasız tümü çağdışı kalmış dinlerle insanların ilerlemeleri,huzur ve mutluluğa kavuşmaları mümkün değildir.” buyurmuş üstad ki elhak öyledir!
    Keşke çağdaş dinlere de birkaç örnek verseymiş ama ne yapalım artık karınca kararınca onu da kendimiz bulacağız.
    Eğer kendisi hemen;
    “Salaklar,salakça düşünür salakça yaşar salakça ölürler” diye şarlamazsa;
    “Tekil örnek isterseniz; Japonlar. Çoğu şintoist olduğu için örnek veriyorum.”
    Sonuçta hem putperest hem de yüksek teknoloji üretebilen bir toplum, öyle değil mi?
    Onların sayesinde neler yapabiliyoruz neler;
    Arabalarına biniyoruz, fotoğraflar çekebiliyoruz, saatten haberimiz oluyor, bazen de hepsini birlikte yapabiliyoruz..:)
    Yedikleri suşinin balığını da egede biz yetiştirip onlara satıyoruz ama somon balığı nerdeee telefon kulaklığı yapmak nerde???
    Yatıp kalkıp ne kadar; bu suratları sürekli limon yemiş gibi bakan heriflere şükretsek azdır!
    Demek o meşhur sırıtışlarıyla “mutluluk sıralaması”nda da bizim gibi bedbahtları sollayıp geçmişler;
    halbuki hindistanda bunların inci gibi dişleriyle, ağzı kulaklarında, kafayı dumanlamış ve sürekli sırıtan milyarlarcası var, mutsuzluktan sırıtmıyorlardır heralde?
    Mademki çağdaş bir inancımız olsa bizler de pekala ceptelefonu filan üretebilecektiysek yoksa topluca şintoizme filan mı kaysaydık diyorum bazen ama o zaman da maazallah siha yapamazdık(henüz japon öalı siha yok çünkü!)
    Neyse; sonuçta güneşi bol ülkeyiz, tapın tapınabildiğin kadar yani, yılın dört mevsimi portakal gibi parlayan güneşimiz var elhamdülillah:)
    Öyle kutuplarda ne yana döneceğiz, güneş de yok ki zaten deyip ibadetlerimizi aksatmak gibi bir derdimiz de olmaz…
    Ondan sonra da yahya beyin hayatta yapamazsınız dediği yerli arabamızın daniskasını bile yapar çıkarız bence:))))
    Not: okumaya çok meraklıysanız, yani “salakça yaşamıyorsanız” tarihteki stalin, lenin, mao, hitler vb ateistlerin yaptıklarını okuyun biraz, belki zihniniz açılır:))))
    Halkın tarihini bilmeyen özünü bilmez/
    Özünü bilmeyen söyleyen sözünü bilmez/
    Pınarın sefalısından içer hayvan suyu/
    Pınarın gözünü bilmez!

  2. 11 Eylül saldırısın nasıl planlandığı bir gün açıklanırsa Abd halkı saçını başını yolacak. Abd istihbaratından habersiz, Abd de hava yolu saldırısı yapamazsınız. Hemde 5 uçakla.

  3. Yahya bey “Salaklar salakça düşünür salakça yaşar salakça ölürler” buyurmuş da;
    bunu bizlerin bilmesi zaten mümkün değil, kendisi öyle diyorsa öyledir zahir:)
    Yalnız, bu görüşüne kanıt olarak sunduğu şu “mutluluk araştırmaları” muappeti aslında bana da biraz fikir vermiyor değil ama neyse…

    “…Dünya devletleri/toplumları mutluluk sıralamasının son sıralarını Müslüman dolduruyor. İlk 50 de tek bir Müslüman toplum yok.”

  4. Baki bey almanyada bir tek türk virologlar mı eğitim almış, orda alman mı yok, başka ırklardan olup da almanyada yaşayan, eğitim almış doktor mu yok da bütün dünyada herkesten önce bir çift türk buluyor bu korona aşısını?
    Görmüyor musun asıl üstünlük kimdeymiş? Damarlarımızdaki asil kandan haberiniz yok galiba?
    Türk devleti sen çok yaşa!
    Türk milleti sen çok yaşa!
    Hamd bizleri türkoğlu türk yaratan göktanrımızadır!

  5. Gün geçmiyor ki İstanbulda İETT haberi olmasın.
    Yaklaşık 1,5 milyar liralık bakım ihalelerinin, CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat’ın mali müşavirliğini yaptığı şirkete verilmiş. Ulan az para da almıyorlar. Usta falan da mı bulamıyorlar. Suriyelileri veya Afgan işçileri çağırın onlar bile bunlardan daha iyi yapar.

    Sultangazi’nin en yoğun lokasyonlarından olan 1. Cebeci caddesinde, arıza yapan körüklü İETT otobüsünü ittiren yolcular hep beraber gemileri pardon otobüsleri iterkerken” Fatihin istanbulu fethettiği yaştasın” marşlarıyla kendilerini gaza getiriyormuş.
    Bunun videosunu gören Akşener yanındakilere “ben demedim mi imamoğlu Fatih tir diye. Bak aslanlar nasıl da itiyor. Buna vesile olanı Fatih Sultan Mehmete benzetmeyeceksem kime benzeteciğim demiş. Akşenerin yanındaki vekil: ” Başkanım” demiş ” acaba Kaftancıoğlunu da Ulubatlı Hasan a mı benzetsek” demiş. Akşener vekile şöyle yan bakarak
    ” bre ben varken O da kim ” demiş.

    Yolcular biri de bir daha ki seçime sloganı bulmuş.
    Mırıldana mırıldana ” Yelkenler biçilecek, ittirin itirin herşey daha fazla güzel olmadan bu adam gidecek.”
    “İttirin gidecek”

    • İstanbul’u çeyrek yüzyılda beton ve insan yığını bir çöplüğe dönüştüren ve İstanbul’a ve Türkiye’ye ihanet eden zihniyet şimdi şikayet mi ediyor bir de üstüne. Londra’ya gitsinler beğenmiyorlarsa. Zaten gideceklermiş.

  6. İktidar kendi söylediği yalanlara inanmaya başlamış. 2023 hedeflerine azimle ve tüm engellemelere rağmen gidiyoruz demiş. Büyüyoruz uçuyoruz savaş sanayisinde markalar ürettik de demiş. Hedeflerin ne olduğundan haberi olduğunu zannetmiyorum. Savaş sanayisinin ülkeye ne katkısı var o da belli değil. Bu sene 180 milyar TL faiz ödeyecekmiş faizci iktidar. Seneye 290 milyar TL ye çıkıyormuş faiz ödemesi Babacan’ın dediğine göre. Sen önce otur dünyanın en yüksek faizini neden veriyorsun, yüksek enflasyonla milletin cebinden ekmeğini neden çalıyorsun onun hesabını ver. 2023’ten önce o hesabı sandıkta vereceksin. Az kaldı.

  7. ha gayret. insan silah üreten insana nasıl ruhunu feda eder. Dünya silah ve ruhsuz insan zirvesinde. Müslüman yitik malı ilimdir

    • Ali dayı, aynı silahı gavurlar yapınca yahya bey gibiler;
      bak elin oğlu neler yapıyor, dünya tarihini yazıyorlar diye höykürüp duruyor! Biz de onların ürettiği ilaçlarla yaşayıp gidiyormuşuz parazit gibi…
      korona aşısını daha dün bir çift kara kafalı türk bulmadı mı, gavurlar da aynı aşıyı çatır çatır kullanıp hayatta kalmıyorlar mı?
      Bir de utanmadan; dünyayı sömürenler sayesinde varlığımızı devam ettirdiğimizi iddia edebilenler ortalıkta dolanırken sen de sihalarımızı mı beğenemiyorsun?

  8. iKİZ KULELERİN YIKINTILARINDA TERÖRİST DEDİKLERİ KİŞİLERİN KİMLİKLERİ BULUNDU …. YANİ İŞE BAK ÇELİĞİ ERİTEN SICAKLIK ADAMLARIN KİMLİKLERİNİE HİÇ BİR ŞEY YAPAMAMIŞ ….YERSEN TABİİİİ

    • Binalardan biri yıkılırken 27. kattan düşen bir adam da bir şekilde kayarak dışarı savrularak kurtuldu. Olabiliyor demek ki.

  9. Buşun gözlerinden, gettii benim koltuk..
    Okumasının yanın yanında, haçlı larr yürrüyün doğuyaa… Demesi de dikkat çekicidir insanlık adına!
    Yazarın buşbuş deyip sonrada gençler! Vurgusu, yazıyı okumayı nerdeyse bıraktıracaktı bana.
    Bir meczubun eline kalınından bir kitap alıp çkması meydana, beni telaşlandırmaz hiç.
    Ama, bu kitabı eline tutuşturan, yada “içlerinden birisi bile eferimm herife!” derse!.
    İşte odur seni beni beni ilgilendirmesi gereken!
    Meczup buş durmaz seninde eline bulup veriverir bir kalın kitap (yada silah)
    Anayolu Tali si yada Aş ı pilavı yok bu işin,
    Ya otobanda gidersin, yada karlı dağ yollarında debinr durursun.
    Tercihi sana bıraksalar da!..
    Malesef yanlarında hep bir yandaş bulursun???

    • Dünyada şaşkın insanlar mutlaka biryerlerde gücü ele geçirirler. Bakın Afganistan a.
      Ne millet olabilirler, nede dinlerini inançlarını savunabilirler!
      En fazla 20-30 yıl binlerce masumun katledilmesine, ölmesine, eziyet çekmesine sebep olurlar ve en sonunda acı bırakarak layık oldukları deliğe süpürülürler.
      Güzel yurdumun gelmiş geçmiş tüm yönetenleri!..
      Ne büyük insanlar yetiştiriyor bu topraklar!
      Onlarca farklı insanın birarada özgürce yaşayabilmesi, iş aş temin edebilmesi, inancını onlarca yıl geçmesine rağmen zerre eksiltmek bir yana daha bir bilinçlenerek yaşayabilmesi, ülkesi ve milleti ile huzur içinde yaşamayı hergün daha çok istemesi, (ve bunu sadece laiklik kelimesi ile sağlayabilmesi)
      Hamdolsun yüce Allah’ıma, bu huzuru verdiği için.
      Şükranlarımı sunarım bugünümüzü sağlayan tüm büyük insanlarımıza.

      • Huzur abla laiklik karın doyurmaz; imf yi denize döken bir hükümetiniz yoksa karnınız da doymuyor maalesef…

        • IMF’den arka kapıdan para alıp hazineyi dolduran ama millete IMF’ye borç veriyoruz IMF’yi kovduk diye övünen sahte iktidar demek istediniz …

          • İmf kimseye arka kapıdan para filan vermez, hele ki muhtaçsan özellikle burnuna burnuna koklatır dolar destelerini, taa ki sen kafese girene kadar!
            Maazallah, ondan sonra da başlar bitmek tükenmez bir tango…

  10. Balıkesir Edremit’te, çarşafla örtülüp zincirle bağlı kadını hem de “Efeler” kurtarıyor. Bu da Edremit’in düşman işgalinden kurtuluşu oluyor.

    Nerede Akşener, Karamollaoğlu, Davutoğlu, Babacan?

    İstiklâl Harbinin mermi taşıyan, cephede yürüyen kadınlarımızı aşağılayan bu CHP zihniyetine tepkileri nerede?
    Maraş’ta Fransız askerlerinin yaptığını, CHP zihniyeti yapıyor, ses yok…

    https://youtu.be/i4sKXDG6qE8

    28 şubat kararlarları ilgili Akşener’in 32.gün de Mehmet Ali Birandla yaptığı röpartaj 3-4 haftadır gündemde olmasına rağmen Akşenerden bir yalanlama veya yorum duymuyoruz.

    • Videoyu izledim. Bu kadar tepki gösterilecek bir durum yok bence. Kurtuluş savaşı ülkeyi işgalden kurtardı. Devamında, ülkeyi kurtaran yönetim kadını da çarşaftan kurtardı. Değil mi? Bu iki olayı birleştirmişler. Kadın hem zincirden hem çarşaftan kurtuluyor, özgürlüğüne kavuşuyor. Değil mi?

      Bir kısım siyasal islamcı Taliban zihniyetliler kadını tekrar çarşafa sokmak istiyorlar. Ancak herkes onlar gibi düşünmek zorunda değil. Kadına çarşafı layık görüyorlar açıkça. Kadın kendi karar verir ne giyeceğine, hiç bir baskı kurulmasına da izin verilmemelidir.

      Taliban zihniyetlilerin Afganistan’da, Suud’da, İran’da yapılan kadınlara yönelik baskıları, zorla başlarının örtülmesine tepki verdiklerini duydunuz mu? Yok elbette. Zihniyet aynı. Bu zihniyet kendi yazdığı İstanbul söyleşmesinden bir gece kararnamesiyle çıktı. Kadın anlayışını biliyoruz tanıyoruz.

      Türkiye’yi yöneten takıma bakın. Kadın görüyor musunuz ortada. Yok elbette. Baskıcı, otoriter, kadını insan yerine koymayan bir zihniyet bu. Adı Taliban olmuş, Kemalist olmuş farketmez.

      • Ender arkadaş, senin dünyadan haberin olmadığı gibi türkiyeden de haberin yok anlaşılan?
        Yahu akademide, eğitim kurumlarında, tıpta ve yargıda, özelde ya da kamuda çalışanların yarıdan fazlası bayanlar ve bu oran o ayılıp bayıldığınız avrupa ülkelerinin hepsinden daha fazladır!
        Bilip bilmeden atıp tutuyorsunuz…

        • Kadınlara köle olarak çalışmak serbest. Yönetici var mı ortada? Yok. Türkiye’de kadının adı yok hiç bir konuda. Politikaları erkekler belirliyor. İstanbul sözleşmesinden çıkarken de kadınlara sormadılar bile. Akademide kadınların durumu da belli. Hangi Akp’li rektördü o, karısını kızını gelinini yengesini sülalesini üniversiteye doldurmuştu?

  11. Evet, ‘ dünyanın ilk defa başına gelmiş en büyük uğursuz eylem ‘ ( bence en büyük terör eylemidir ) ve bunun yol açtığı sorunların , bu gün iki seneye yakın bir süreden beri dünyaca boğuşup durduğumuz salgın belasının , çeşitli doğal afetlerin artık başta BM olmak üzere dünyanın aklını başına getirmesi gerekir!
    Bu konuda önder durumundaki büyük devletlere , onların yöneticilerine çok büyük görevler , sorumluluklar düşüyor .
    Hiç kimse kapılarını kapatıp kendini bu evrensel dertlerden koruyamaz , soyutlayamaz , tek başına bunlarla mücadele edemez ; dünya artık eski dünya değildir !
    İnsanoğlu ; tarihi boyunca devam edegelen ve 7 milyara yakın insanın hayatını kaybettiği korkunç savaşları nihayet geride bırakabildiğine göre bunların da mutlaka üstesinden gelebilir , gelecektir .Ancak ortak iradenin ve arkasından azmin bir an önce harekete geçmesi gerekir !
    Herkese selamlar , saygılar

    • Ali bey sizce dünyanın kaymağını yiyen bikaç obez ülkeye ve BMye yönetimi devretsek(manda yönetimi) her sorun kendiliğinden çözülür mü dersiniz?
      Didem hanımın herkesi eğitip profesör yapsak hiçbir sorunumuz kalmaz düşüncesi bile sizin şu önerinizden çok daha tutarlı bir iddia gibi görünüyor, ona göre…

  12. ABD Afganistan topraklarını terk ederken 29 Ağustos 2021 günü Kabil’de “DEAŞ’ın Afganistan kolu DEAŞ/H unsurlarına ait olduğu ve Kabil’deki havalimanına saldırı düzenleyeceği” iddiasıyla, saatlerce havadan takip ettiği bir aracı vurduğunu duyurmuştu.

    New York Times, ABD askeri yetkililerin patlayıcı taşıdığı iddiasıyla öldürdüğü Afgan vatandaşı Ahmadi’nin, su akmayan evindeki ailesine götürmek üzere beyaz aracının bagajında taşıdığı bidonlara su doldururken kaydedilen görüntülerini yayınladı.
    ABD aynı aileden 7’si çocuk olmak üzere 10 sivil katletti.

    Üstelik hedef alınan Zemari Ahmadi’nin California merkezli bir yardım ve lobi grubu olan Nutrition and Education Internatinal (NEI) isimli kuruluşta elektrik mühendisi olarak çalıştığı ortaya çıktı.

    Allah bilir Zemari Ahmad,  ABD nin  Afganistanda faaliyetleri hakkında neler biliyordu.

    Veya Abd Deaş la mücadele yutturmasıyla rastgele bir operasyon yapıp kendini kahraman ilan edip, Afganistandan başarısız çekilmeyi kapatmaya çalıştı.

    Bunun hesabını kim soracak.

    • Erdoğan BM Genel kurulunda bunun hesabını sorar ben şahsen bizzat hesap soracağından çok eminim. Hem seçim çalışmaları için bundan daha iyi bir fırsat da olmaz. Nasıl olsa Biden ile kapalı kapılar ardında amerikada yaşayan tercüman kızdan başka ne konuştuklarını kimse bilmiyor. Öyle değil mi?

      • Bırak Erdoğanı da Sizin muhalefette işler baya karışmış. Biden da umut olamadı demekki. Adam hertürlü desteği veriyordu dostlarına. Senin destek fatih sultan İmamoğlu’na mı yoksa yenilgi şampiyonu kılıçtaroğluna mı. Chp yi hangisi kurtarır

  13. TARİHİ HER ZAMAN KAZANANLAR YAZAR. Bilimsel ve teknolojik üstünlüğü en başta ele geçiren ve sürdüren adına genel olarak BATI dediğimiz devletler yeryüzünde ve uzayda olan her türden olumlu ya da olumsuz olayın tek sorumlusudurlar. İki yüzlülük, sahtekarlık, yalancılık, sömürgecilik, soykırımcılık konusunda hiç bir devlet onların ellerine su dökemez. Bu durum geçmişte ve günümüzde türlü adlar altında (küresel ekonomi, globalleşme vs…) sürmektedir. Çok uzun yıllar da sürecektir. ABD, Kanada, Hindistan, Pakistan, Avusturalya, Yeni Zelanda, bilim ve teknolojik gelişme ile sömürgecilik ve kölelik konusunda uzmanlaşan İngiliizlerin kurduğu yapay devletlerdir. (Kanada milleti diye, ABD milleti diye bir şey yoktur) Tüm Dünya’da en geçerli dil İngilizce olmasının nedeni de budur. Eğitime, bilime yatırım yapmayan her toplum köle olmaya, itilip kakılmaya mahkumdur. İstisnasız tümü çağdışı kalmış dinlerle insanların ilerlemeleri, huzur ve mutluluğa kavuşmaları mümkün değildir. Batı gelişmesini ve Dünya’ya adeta hakim olmasını dinle olan bağı azaltmasına borçludur. 11 Eylül aç gözlü Batı’nın insan hakları palavrası sosu ile kurguladığı bir tiyatrodur. Doğayı koruyalım edebiyatı yapıp doğaya en çok zarar verenler, Dünya’yı ile yaşanamaz duruma getirenler onlardır. hayvanları koruyalım edebiyatı ile hayvanlara en çok zarar veren, genetikleri ile oynayanlar onlardır. 11 Eylülü kurgulayıp Müslümanlara saldırı bahanesi edenler onlardır. Sanat düşkünlüğünde bayraktarlığı bırakmayıp tüm tarihi eserleri topraklarından çalanlar onlardır. Uyduruk ve yalan bahanelerle Irak, Suriye, Libya, Afganistan’ı yağmalayıp talan eden, milyonlarca suçsuz insanın ölümüne neden olanlar onlardır. Tüm bunlar onları suçlama hakkını vermez, bize ve onlar dışındakilere. Doğa bu. Belgesellerde birbirlerini yok ederek yaşamlarını sürdüren milyonlarca yaratık izliyoruz. İnsan da bir yaratıktır. Kah çevresini kah kendi cinsini yok ederek hayatını sürdürüyor. Tüm Dünya vatandaşları yukarıda sıraladığım kötülükleri yaratanların, insan hayatını kolaylaştıran icatları, buluşları, araçları, hatta oyuncakları sayesinde az buçuk mutlu yaşayabiliyor, hastalıklarla baş edebiliyor. Salaklar; salakça düşünür, salakça yaşar, salakça ölürler. Salak olmamak için herkes elinden geleni yapsın. Çünkü insanı, salakmış gibi davranılması bile, çileden çıkarıyor.

    • Yahya Bey , dediklerinizin hepsi doğrudur , biz de aynen katılırız .
      Ancak bir de madalyonun diğer yüzü var ; bu gün bizler de dahil insanlığın sahibolduğu bütün bilimsel ve teknolojik imkanların patenti de onlara ait !
      Yani saydığınız kötülükler ; onların bu üstünlüğünü , bu başarısını gölgelemiyor maalesef !
      Selamlar iyi günler

        • Dogru coronanin mucibi turk ama egitim alman cunki yetistirmede alman o sadece turkce konustugu icin turk eger bir yerde fire verseydi onu o seviyeye getirmezlerdi mesut øzil ørnek o gun erdoganla Yan yana durmasaydi bu gun hala alman milli takiminda top kosturuyordu

    • “İstisnasız tümü çağdışı kalmış dinlerle insanların ilerlemeleri,huzur ve mutluluğa kavuşmaları mümkün değildir.” Diğer kabul edilebilir yazdıklarınızın arasına din düşmanlığını sıkıştırdığınız iki cümlenin konuyla bağlantısını kurmaktan aciz kalmışsınız. Dinleri sömürenler vardır ve bu da dinlerin suçu değildir;bir su damlası meniden insan olarak teşekkül ettirilen ve 70 -80 sene dünyada yaşayıp ölen ama hiç yok olmak istemeyen bir ruh taşıyan,daima sonsuz bir yaşam arzusunda ve ihtiyacında olan adına insan dediğimiz canlı türünün ruhunu dinlerden başka dinginliğe kavuşturacak bir sistem de yoktur,varsa iddianızı ispat ediniz. Saplarla samanı karıştırmaktaki maharetinize elbette ki şapka çıkartmıyorum,çünkü matah bir maharet değil.Gerçekte 11 Eylül,yazarın yazısında da ima edildiği gibi ABD’nin yeni dünya düzeni kurma adına dizayn edip,olayı Müslüman dünyasına bağlamak üzere tezgahladığı senaryosunda kullanıp oynattığı,ikiz kuleleri bombalamakla nasıl bir getiri elde edeceğini düşünemeyecek kadar meczup olan tipler vasıtasıyla da dünyayı kandırmaya çalıştığı,sonuçları itibariyle de müslüman dünyasının yararına değil zararına olan bir kurmaca eylemdir,gerçek din ve dindar iile de herhangi bir bağlantısı da yoktur. Çok uzatmadan katıldığım diğer bir cümlenizle konuyu noktalamış olayım: “salaklar, salakça düşünür,salakça yaşar ve salakça ölürler”

      • 1- Konunun dinle ilgisi; 11 eylül geri zekalı insanları (ki alayı salaktır) kullanarak ABD’nin tezgahladığı Müslümanları (Müslümanlık dindir) Dünya’dan ötekileştirme olayıdır.
        2- Dinle bağlantısı; dinler özellikle Müslümanlık ilim ve bilim dışıdır. Çok öteye gitmeye gerek yok; halifelik makamı sahibi, güya İslam önderi devlete matbaa yalnızca dinsel nedenlerle yüzyıllar sonra gelmiştir. Yeryüzünde istisnasız tüm Müslümanlık hakim devlet ve toplumlar her konuda yerlerde sürünmektedirler. İnsan hayatını kolaylaştıran güzelleştiren icatlarda, patentlerde, markalarda yoklardır. Bu bir tesadüf değildir; gerçektir. Allah rızası için tek bir tanesi dinini iyi anlasın uygulasın da beni ve elbette sizi şaşırtsın. Hepsi mi yobaz olur hepsi mi çapsız olur hepsi mi yeteneksiz olur? Din iyi uygulayanlar kötü demek deve kuş mantığıdır. Tek bir iyi örnek veriniz.
        3- Karışan sap ve saman yok; Müslüman alemi bu gidişle ki değişmeyecekleri çok açık, sittin sene Dünya’da itilip kakılacaktır. Kendi beceriksizliklerini hep dış güçlere bağlayarak Batı’nın demode silahlarının kullanıcısı (aralarındaki savaşlar) yeni silahlarının kobayı olmayı sürdüreceklerdir. Dünya mülteci sayısının yarısının Müslüman ve başka dinlerin hakim olduğu yerlere yönelişi tesadüf değildir.
        4- Değil yazarımızın yazıları, yapılan her yorum dinseldir. Çünkü insan hayatının her saniyesine etki etmek isteyen bir dinin öğretileri ile büyüdük, yazılı yazısız, doğmadan başlayıp öldükten sonra sürdürülmek istenen bir sürü yerli yersiz kuralları altında yaşamlarımızı sürdürüyoruz.
        SONUÇ
        Yazdıklarımı kanıt kabul edip etmemenizin çok önemi yok. Dünya devletleri/toplumları mutluluk sıralamasının son sıralarını Müslüman dolduruyor. İlk 50 de tek bir Müslüman toplum yok.
        Tekil örnek isterseniz; Japonlar. Çok azı Müslüman olduğu için örnek veriyorum. Toplum olarak gelişmişlik, insaniyet, insana ve doğaya saygı, adi suçlu oranı…
        Salaklar salakça düşünür salakça yaşar salakça ölürler

        • Öncelikle söylemeliyim ki,yazdıklarınızın,yazdıklarıma ve soruma cevap teşkil eder bir yanını göremedim. Aynen de buyurduğunuz gibi “ABD’nin kullandığı salak meczupların gerçekleştirdiği 11 Eylül olayının din ve dindarlıkla bağlantısı nedir?” mahiyetindeki soruma cevabınız “dinler özellikle Müslümanlık ilim ve bilim dışıdır”şeklindeki ön yargınızla başlıyor ki,bu cevabın konuyla herhangi bir alakasının olmadığını en baştan belirtmiş olayım.

          Devamla;Din,Maide suresi 3. ayette “…Bugün dininizi sizin için tamamladım, nimetlerimin tamamını size bahşettim ve sizin için din olarak İslamı seçtim…”diyen
          Allah’ın bir sperm tanesinden yaratıp,insan haline getirdiği canlısının kısa süreliğine yaşadığı dünya hayatında,kulluk yapmak için yaratılma sebebini ona öğretip eğitmek için vaz ettiği,kitabı Kur’an ve Peygamberinin uygulamalarıyla da sistemleştirdiği,yaratıklarına kurallarına uymalarını öğütleyip,uyanları sonsuz hayatta mükafat, uymayanları cezalandıracağını ikaz ettiği,temeli güzel ahlak olan bir yoldur.

          Bir daha belirtelim ki,kurallarına uymamakla günahkar olan veya Müslüman görünmekle birlikte gerçekte farklı tür davranan (yani cehennemin en alt tabakasına girecek olan münafıkların)ların, dine uymayan yanlış hal ve tutumları,o tutumları yasaklayan dine mal edilecek bir durum değildir.

          Yine konudan bağımsız olarak buyurduğunuz “dinler özellikle Müslümanlık ilim ve bilim dışıdır” şeklindeki beyanınızın da bir temeli ve dayanağı bulunmadığı gibi,bu beyanınız size ait bilgisizce bir sapmadan başka bir şey konumunda bulunmamaktadır. Bilinmelidir ki,her şeyi olduğu gibi ilimi de,bilimi de yaratan Allah’tır ve sahibi de O’dur. Yine inancınıza örnek olarak verdiğiniz matbaanın ülkeye geç gelişinin sebebi din değil,o yolda karar veren siyasi iradenin hatalı bir tercihidir ve bunun dinle alakasının kurulması da mantık dışı bir tutumdur.

          Ayrıca Müslümanlığın yeryüzünde güçlü olduğu dönemlerde şimdiki batı dünyasının ataları olan Avrupa’nın skolastik düşüncenin hakim olduğu Ortaçağ’ın karanlıklarında yaşadıkları,şimdiki gelişmelerinin temelleri olan Rönesans ve Reform hareketlerinin temellerini de Haçlı Seferleriyle birlikte tanıştıkları İslam medeniyetinden yararlanarak attıkları,küçük bir örnek olarak bilimsel gelişmelerin temeli matematik ilminde kendilerine çağ atlatan ve bilimsel gelişmelere yol veren “0” rakamını bile Müslüman dünyadan öğrendikleri bilinen gerçeklerdendir. Yine gerçek şu ki, siz inanmasanız da ,ölüp toz toprak olup yok olacağınızı falan sanıp,bu dünyaya da karamsar gözlerle bakarak sürekli karanlık türküler çağırsanız da,dünya hayatındaki döngüler silsilesinde müslümanların gerilemesiyle birlikte batı dünyası ilerlemeye başlamıştır. Yine yeni bir döngünün başlayış zamanlarının arefesinde bulunmaktayız. Öyle ki,kıyamet öncesinde olduğumuz şu dünyanın son zaman diliminde müslümanların batı dünyasıyla birlikte kuracakları yeni ve daha üst bir medeniyet çağının başlamak üzere olduğu bir zaman dilimini yaşamaktayız. Yaşayan görecek. Yine naçizane size, sık yaptığınız üzere gelişigüzel bir şekilde,istikbalin sahibi olacak olan dine sallamanın anlamsız olduğunu ve akıllıca bir iş olmadığını hatırlatma lüzumu duyuyor,son olarak da yazdıklarınıza karşı daha fazla sözü uzatmanın gereksiz olduğunu düşünerek,aynen sizin de buyurduğunuz üzere ben de “Salaklar,salakça düşünür salakça yaşar salakça ölürler” diyor ve yine salak olarak dirilip,salak olarak hesap verip,salak olarak cehenneme girip,sonra da salakça “Rabbimiz,bizi dünyaya bir daha gönder de doğru dürüst işler yapalım,dinine karşı çıkmayıp,ona uyalım!” demek zorunda kalırlar,sözleriyle konuya bir son vermek istiyorum.

    • Bazıları Levent Gültekin’i çok önemli bir fikir insanı olarak sunuyorlar. İnternethaber günlerinden beri kendisinin yazılarını ara ara okuduğum,söyleşilerini de ara ara izlediğim oluyor,şu güne dek kendisinin öyle çok önemsenecek fikirlere sahip olduğuna da şahit olmuş değilim. Ama şimdilerde muhalif olunca ne söylesen birilerinin gözünde önemli oluyor. Hazretin bugünkü yumurtladığı hikmet ise “din,insanları terbiye edebilmiş olsaydı Erdoğan’ı ederdi” olmuş.
      Bu yorumun Ahmet Çakar,Erman Toroğlu’nun gündem olmak için yaptıkları uçuk manşetlik sözlerden hiçbir farkı yok. Yani Levent Gültekin de saplarla samanları karıştırmakta sizden hallice. Gültekin’in mantığının işleyiş şekline bakın: bu sözle din,Gültekin’e göre kurallarına uymayan bir örnek üzerinden umumileştirilerek işe yaramaz bir kurum olarak ilan ediliyor. Bu arada dinin terbiye ettiği Hz.Ali,Hz.Ömer,
      Hz.Ebubekir,Yunus Emre,Mevlana Celaleddin-i Rumi,Hacı Bayram-ı Veli,Hacı Bektaş-ı Veli gibi binlerce örnek ise gözden kaçırılarak,Gültekin’in genellemesinin içinde hepsi birden topluca mahkum ediliyorlar,yine onlarla birlikte din de mahkum edilmiş oluyor.

      Şimdi ben de tutsam Karslı olan Levent Gültekin’in bu mantıksızlık örneği üzerinden “Kars coğrafyası mantıklı adam çıkarsaydı Levent Gültekin’i çıkarırdı” desem Gültekin’in mantığının aynısını yürütmüş olmaz mıyım? Levent Gültekin’in mantığıyla kurduğum bu hüküm cümlesini acaba Gültekin’in kendisi mantıklı bulur mu acaba?

      Yani biraz mantıklı olmak lazım,eleştiri yapacağım diye uç noktada saçmalıklar yaptığınız taktirde şimdiye dek biriktirmiş olduğunuz krediyi de yok edersiniz;kısacası saçmalamanın bir alemi yok.

    • Çocukluğumdan bu tarafa ilk gördüğüm zamandan beri anlamaya çalıştığım,ancak halen anlamaya muvaffak olamadığım sözlerden biridir:”ya hep,ya hiç”. Bu sözün dini motif olarak duvarlara asılmış bir tablo olarak Osmanlıca yazıyla yazılmış haliyle de çok karşılaştım.
      Bu cümle bizim milletin mantığında,zihinsel kodlarında yer etmiş bir kabul niteliğinde galiba…Ben de düşünüyorum,uzun zamanlardan beri,niçin “ya hep,ya hiç” olsun diye…Birazıyla iktifa etmen mümkün olan,fakat hepsini elde etmen mümkün olmayan bir şeyin,o sana yeten birazıyla ihtiyacını karşılamak dururken,hepsini elde edemediğin için,sana yarayan birazını da terk etmek düşüncesi niye?
      Bu mantık, yanlış genellemelerimizin de altyapısındaki düşünce temellerimizden biri olmasın sakın.
      Üstteki iki yorumumda da din hakkında yapılan yanlış genellemeler örneğinde olduğu gibi,türlü yanlış genellemelerimizin temelinde de bu bakış açımızın etkisi olabilir mi acaba?
      Bir kurumun bağlılarından veya ona bağlı olduklarına inandıklarımızdan bazılarının hataları o kurumu külliyen neden sorumlu kılsın,o kurumun diğer fertlerinin,gruplarının üzerlerine hata olarak neden yıkılsın? Bu adil bir bakış açısı mı? Niçin hepten tekfir,niçin hepten gözden çıkarma? Oysa hataları hata yapanlara mahsus görüp,onlardan bağımsız parçaları doğru halleriyle kabullenemez miyiz? Niçin sürekli “ya hep,ya hiç”? mantığını işletiyoruz? Hiç düşünemiyor muyuz?…

      Yahya Özal! Diğer yazdıklarını şimdi gördüm. Şu an bir cevap yazmaya vaktim yok,din konusunda cahil ve takıntılısın. Anlamayacağını biliyorum ama,vakit bulunca yine de bir şeyler yazacağım;cahile laf anlatmak deveye hendek atlatmaktan zor olsa da…

    • “Batı gelişmesini ve Dünya’ya adeta hakim olmasını dinle olan bağı azaltmasına borçludur.”
      gibi bir cümleyi de araya sıkıştırmak nasıl bir taktik? Ne umulur diye sormayacağım!
      Aeropa nereden, kime dua ederek maney maneyleri istifliyor, sonrada sana borç veriyor acaba? Birde aldıklarını ödemeyenleri unutmayın.
      (Bazı flimler vardır, birileri parayı verir masrafları bizden der! Ama şu şu sahnede ben ne istersem onu gösterecek der!) Sizin izlediğiniz flimde de haçlı seferleri veba yılları sahneleri oynarken elentrikler kesilmiş galiba ana vanadan!

  14. Sebepleri ve sonuçları ayrı, ancak müslümanım diyen insanların, El-Kaide, Taliban, IŞID gibi, bu şekilde intihar eylemleri yapabilmelerini, masum insanları acımasızca öldürmelerini anlamak gerçekten zor. Bu kadar vahşi eylemleri nasıl yapabiliyorlar? Nasıl bir ideoloji ve din anlayışı ile. Karşıdaki düşman olabilir, ama hiç ahlaki bir sınır yok mu? Bu eylemleri örneğin fetva makamları Türkiye Diyanet’i, Mısır, Suud, İran gibi yerlerdeki din otoriteleri nasıl değerlendirdiler, bu eylemleri kınadılar mı, din dışı ilan ettiler mi? İslam dünyasının bu kadar şiddet ve terör içinde olması gerçekten hem dinden hem inançtan hem de insanlıktan çok uzak bir durum. Hepimiz adına utanç verici.

    Taliban, malum medrese öğrencileri, dini öğreti almışlar. Aldıkları eğitim buysa buna nasıl bir değerlendirme getireceğiz. Bunların konuşulması, tartışılması, kınanması ve eğitim sistemlerinin düzeltilmesi gerekirdi. Ancak 20 yılda İslam dünyası daha fazla teröre, demokrasizliğe, insanlık dışı durumlara yuvarlandı, iyice geriledi. Afganistan düştü. Türkiye düştü. Mısır düştü. Suriye, Irak, hepsi düştü. Bunun temeli de yine gerici eğitim sistemleri. Kendimiz ettik, kendimiz bulduk durumu. Amerika’yı, Avrupa’yı suçlamanın anlamı yok. Entellektüel hiç bir çıkış da yok durumu düzeltecek.

    • Türkiye ile Afganistan ı Suriye yi Irak ı aynı kefeye koymak nasıl bir mantık .
      Herhalde ortak payda İSLAM onun için bunu da ancak İslamdan nefret eden biri
      yapar.Bu ne millet vatan düşmanlığı.

      • İktidar zihniyetinin Taliban olduğunu kendi ilan etti. Taliban’ın vahşetini kınadığını da duymadık. Yakında Taliban’ı Saray’da ağırladığını da göreceksiniz. Ülkemiz her alanda bu saydığımız ülkeler seviyesine düşürüldü bu iktidar sayesinde. Hukukun üstünlüğü, özgürlük, demokrasi indekslerine bakarsanız açıkça görülüyor. Siz nasıl bir fark görüyorsunuz? Adı İslam ülkesi olsun, ne olursa olsun. İnsanlığın ortak değerlerine, ilerlemesine herhangi bir katkısı var mı bu ülkelerin. Bu iktidar kendi yazdığı İstanbul sözleşmesinden bir gece kararnamesiyle çıktı. Kadın hakları ve güvenliği Afganistandan çok mu ileride ülkemizde? Meclis’e bak, bakanlara bak, yargıya bak. Kadın görebiliyor musun ortada. Varsa yoksa badem bıyıklı erkek takımı her yerde, diğerinde de şalvarlı sarıklı sakallı erkek takımı. Yok birbirlerinden farkı.

  15. GİZLİLİK
    Ne gizleniyor?
    -Gerçekler.
    Resmi söylem ile gerçekler uyumlu ise neden gizlilik olur?
    – Demek ki resmi söylem gerçeklere aykırı.
    – Demek ki resmi söylem koskoca bir yalan.

  16. “…dördüncü uçak başkent Washington’a doğru yol alırken yolcuların müdahalesi sonucu hedefe varmadan düşürüldü.”
    Bu ne komik bir olaymış:))))
    Geçtiğimiz yıllarda içindeki yolcularla birlikte uçağını alp dağlarına bilerek çakan alman pilotu bile daha masumdur bunun yanında:)))

    • “komik” ile “absürt” demek istediğinizi sanıyorum.
      Bu tür hengâmelerde bu ve benzeri olaylar cereyan edebiliyor.
      Tankların eksozunu atletle tıkayarak durdurma, F-16ları değnekle engelleme gibi.

    • Kimin yanında masumdur? Uçağı kaçıranlara müdahele eden yolcular yanında mı? Müdahele eden yolcular da canidir yani? Anlayamadım tepkinizi?

      Bir de bu uçağın hava kuvvetlerince düşürüldüğü iddiası var. Ama ses kayıtları çıktı diye hatırlıyorum, yolcuların müdahelesini kanıtlayan.

      • Ender vallahi inan ben de bilemedim, sayın yk biraz açıklamaya çalışmış ama alakası yok; yeminle ben bu pasajın içindeki tezatları çözemedim:
        “…dördüncü uçak başkent Washington’a doğru yol alırken yolcuların müdahalesi sonucu hedefe varmadan düşürüldü.”

        • Aynen öyle oldu diye biliniyor. 3 uçak hedefe gitti. 4. Uçak beyaz sarayı hedefliyordu diye biliniyor ve Pensilvanya üzerinde düşürüldü. Yolcular düşürdü diye biliniyor kanıtlara göre. Hava kuvvetleri uçak çıkardı gerekirse vurmak için ama gerek kalmadı denildi.

          Bu da mümkün. Çünkü 11 Eylülden önce pilot kabinine giriş kolaydı. Yolcular muhtemelen kaçırılma olayını anladılar. Ve müdahele sırasında uçak düştü.

          • Benim bildiğim yankiler/yolcular kaçırıldığını anladıkları uçağın kokpitine girip korsanlarla kavga etmezler, hele de gidip pentagona çarpacağından haberleri bile yoksa?
            Olsaydı bile kendilerini pentagonun güvenliği için feda etmiş olabileceklerini sanmıyorum ama tersi mümkündür; yani ne olur ne olmaz belki korsanlar ya hedefi tutturamazsa diyerek vurmuş da olabilirler…

Yoruma kapalı.