Bizim medya ile dünya medyası arasındaki değerlendirme farkı bu kadar mı olmalı, hayret…

32
Reklam

Yıllardır ülkemiz siyasetiyle ilgili yabancı medyada çıkan haber ve yazılardan haberdar olmamı sağlayan bir hizmetin abonesiyim. Google karşılıksız veriyor o hizmeti. Taradığı dünya basınından içinde ‘Tayyip Erdoğan’ ismi geçen ne kadar haber ve yazı varsa onları bana raporluyor Google.

Her gün.

Geçmişte günde bir kez gelen rapor son günlerde birkaç keze çıktı.

Dünya bizimle ve neler yaşadığımızla yakından ilgili.

Ülkenin kapılarını deprem sonrası yabancı arama-kurtarma ekiplerine açmamızın da bunda katkısı var. Tam 88 ülkeden 12 bine yakın yabancı deprem bölgesinde görev aldı. Bakan açıklamasına göre, gelenlerden 23 ülke ayrılsa da, yeni ülkeler gelmeye devam ediyor.

Onlar geldikçe ülkelerinin medyası da muhabirlerini onları -dolayısıyla deprem sonrası faaliyetleri ve yine dolayısıyla ülkede olup bitenleri- izlemek üzere Türkiye’ye gönderiyor.

Google raporu gelmese de günlük gazete okuma faaliyetim içerisine giren New York Times, Wall Street Journal, Washington Post -bunlar ABD’de çıkanlar- ile Daily Mail, Daily Telegraph ve Guardian -bunlar da İngiliz- gazetelerine her gün göz gezdiriyorum.

Medyada yoğun bir ilgi var ülkemizdeki depreme.

Reklam

Bir sebep, depremin şiddeti. Bir de şu ana kadar 40.642 olarak açıklanmış olan can kayıplarının fazlalığı. [Dünya medyası Suriye’de de can alıcı etkisini gösteren depremin kayıp sayısının oradakilerle birlikte 80 bini bulabileceği tahmininde.]

Türkiye ‘3. dünya ülkesi’ sınıfında sayılmadığı için, 7.7 şiddeti ile, açıklanan can kaybı sayısı örtüşmüyor.

Japonya’da 2011 yılı Mart ayında yaşanan 9.1 şiddetindeki depremde 18.428 kişi hayatını kaybetmişti. Buna karşılık, ‘3. dünya ülkesi’ sayılan Pakistan’da, 2005 yılında görülen şiddeti 7.6 olan depremde, 76.213 kişi can verdi. Japonya depremi ile aynı şiddetteki (9.1) Endonezya depreminde (Aralık 2004) ölen sayısı ise 227.899.

Ardı ardına gelen ilki 7.7, ikincisi 7.6 şiddetinde iki deprem, ülkemizin dışa dönük yüzünün fiyakasını bozmuşa benziyor.

[Nedense yabancı kaynaklar, bizde önce 7.4, daha sonra 7.7 olarak açıklanan ilk depremin şiddetini 7.8 olarak aktarmakta ısrarlı.]

Fiyaka bozulmasından kastım dışarıda çıkan haberler ve onlara dayalı yorumlardaki üslup. 

Beni en çok şaşırtan, ABD’nin öndegelen üniversitelerinden birinin, dünya haberlerine de yer veren internet sitesinde çıkan bir değerlendirme oldu. Duke Üniversitesi’nde okuyan Türk ve Türk olmayan öğrenciler ve öğretim üyeleriyle görüşülerek kaleme alınmış yazının başlığı şu: “Türkiye’nin kaderi beceriksizliklerle mühürlenmiş durumda: Hem yapısal hem de politik başarısızlıklarla.” 

Haberde her ne kadar depremin ‘asrın felaketi’ olarak yorumlanabilecek yıkıcı etkisine değinilse de, sitenin her konuştuğu kişi, konuyu hemen doğal afetin muhtemel politik sonuçlarına getirmeden edememiş.

Reklam

Uzman ekipleriyle enkazdan insanları canlı çıkarmada başarılı çalışmalarıyla bizim medyada da övülen İsrail’in Haaretz gazetesinde, iki ülkenin yüksek eğitim kurumlarında dersler veren Louis Fishman’ın bir yazısı yayımlandı. Yazının başlığı dikkat çekici: “Deprem Erdoğan’ın ‘Yeni Türkiye’ iddiasının fiyakasını bozdu.”

Wall Street JOurnal’den..

Dünya sermaye çevrelerinin Financial Times ile birlikte göz atmadan duramadığı ABD’nin en yüksek tiraja sahip gazetesi Wall Street Journal (WSJ), depremin ilk gününden başlayarak Türkiye’yi yakın takip altında tutuyor. 

Dün, Kahramanmaraş’taki bir deprem çadırında kılınan cuma namazı fotoğrafı eşliğinde zenginleştirdiği haberinin başlığı, ekonomi çevrelerini ilgilendirme açısından, hayra alamet sayılmaz.

Başlık şu: “Deprem Türkiye’nin zaten sorunlu ekonomisine darbe vurdu.”

Depremin ekonomimize verebileceği muhtemel maddi zararı da bir kurumun raporundan 84 milyar dolar olarak aktarıyor WSJ. Bu da 2022 milli gelirinin %10’u oluyor. Gazete, Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti’nin, iktidarının ilk bölümünde, milyonlarca insanımızı orta sınıf haline getirdiğini de kayda geçiriyor. 

Haberde, Merkez Bankası’nın TL’yi dengede tutabilmek için 100 milyar dolardan fazla kaynağı harcadığı bilgisi de yer alıyor.

TIME dergisi doğrudan politik bir değerlendirme ile depremi ele almış. Daha başlığından deprem sonrasında yaşanan bazı sorunlardan dolayı Cumhurbaşkanı Erdoğan suçlanıyor. Depremde yıkılan binaların müteahhitlerinin AK Parti’ye yakın olduklarını, hükümetin kendi çıkardığı yapı yönetmeliklerini uygulamadığını, standartlara uymayan binalara aflar çıkarıldığını da okuyor TIME okurları.

Yazıda bizde itibar gören gazeteler ile TV kanallarında karşımıza çıkmayan pek çok olumsuz ayrıntıya daha yer verilmiş. 

Depremzedelerle görüşülerek…

Yazıyı kaleme alan muhabir, iktidarın yıkılan binaların yeniden inşası için bir yıllık hedef koyduğunu, bu yüzden kısa süre sonra yapılması gereken seçimi erteletme niyetinde olduğunu da kayda geçirmiş.

Washington Post gazetesi de depremi politikayı etkileyen yönüyle değerlendiren bir yazıyla çıktı. Henry Olsen imzasını taşıyan yazının başlığı bayağı provakatif: “Erdoğan’ın Türkiye’de seçimi ertelemesi için depremi kullanmasına müsaade edilmemeli.” 

Erdoğan’ın şahsen o konuda hiç görüş açıklamamasına rağmen bazı AK Partililer tarafından erteleme konusunun gündeme taşındığını söyleyen yazar, konunun gündeme taşınmasının halkı buna hazırlama amaçlı bir girişim olabileceğini de -o bunu ‘trial balloon’ deyimiyle açıklamış- ileri sürüyor.

İlginç olan şu satırlar: “Joe Biden ve diğer Batılı liderler böyle bir girişime şiddetle karşı çıkmalılar. Türkiye’de demokrasi zaten düşüşte. Muhalefetin kazanabileceği seçimi ertelemek Türkiye’de gerilimi artırabilir. NATO’nun önemli bir üyesi de olan ülkeyi iç karışıklıklara ve otoriterlik kampına itmek Batı’nın çıkarına değildir.”

Rusya’dan S-400’leri aldığından satışı iptal edilen F-35’ler için ödediği 1.4 milyar doların iadesini Türkiye’nin talep ettiğini duyuran yazar, “Biden ödemeyi ancak seçimin Haziran ayında yapılması karşılığında yapmayı kabullensin” teklifinde bulunuyor.

Gün boyu yabancı basında çıkmakta olan başka yazıları da gönderecektir Google, ancak bu kadarı bile benim içimi karartmaya yetti.

ΩΩΩΩ

Reklam

32 YORUMLAR

  1. yeterli olur mu acaba? Yapılan binalarda genç yaşlı çoluk çocuk ölümleri bir daha olmaz mı? Son bulurmu bu yanlışlıklar??
    -Ya kılınçdaroğlu gelir kazara, mimar affı getirirmi ki kontrolsüz yapılmış binalara?
    -Meralbacı başbakanlığı akşam rüyada görüp oturursa koltuğa ertesi sabah;
    “kentsel dönüşüümmm hökümetimizcee rantsal olaraktaannn gelir getirsin diye kasalaraaa!..” derse???!!!
    -Babacan çıkıp ordan, aslında para balyalarıyla tuğla yerine duvar örmeliyiz! Ben egonomist bakan yardımcısıykeenn,
    para balyasının hiç depremde ezilmediğini gördüm iki gözüm önüme aksın ki🫣 derse
    -TEMEEELLL!!!…
    (adı yetiyor adamın ne demek istediğini anlıyor leblebi demeden bilimum Dünya Medyası!)🤗
    -Davutoğlu bütün suriyeliler benim ilkgözağrımdı aslında!!
    -Uysal duruyorsak sesimiz bir çıkarsa var ya!..
    Binaaleyh, binalar ağır! evler gereksiz yere büyük! her binanın altında dükkan var ama duvarlar yok! kolon aynı kolon!!!!!!!
    Son moda:otopark modası binaların altında!
    Kafa aynı kafa!
    Şehrin kenarlarına uydu kentler yapıyor aklı olanın biri, öbürü gelip paralı dubleyol yapıyor metro ile ulaşım yapacağına!!!
    Ammmaaaaannnnn!
    ne haliniz varsa görün.

  2. Bu afette bile bu millet ne kadar büyük zarar görürse hükümete o kadar büyük darbe olur diye düşünen bir muhalefetimiz var maalesef. Depremin büyüklüğünü ve arka arkaya iki büyük depremin olduğunu sonuçta kanyonlar oluştuğunu gözlerimizle gördüğümüz halde bugün yaralarımızın sarılacağı bir günde acıların üzerinde tepinen ve çözüm söyleyemeyen bir sıcak çay da bizden olsun diyemeyen aksine baraj patladı gibi yalanlarla kurtarma ekiplerinden tutunda yardıma koşanlara kadar herkesi paniğe sürükleyecek kadar vicdansız yandaşları var. Zaman zaman bir deprem ülkesi olan Japonya ile ülkemiz karşılaştırılıyor Unutmayalım ki kıyaslama bile yapılamaz onu bizde biliyoruz Ama unutmayalımki orada bile 9 luk depremde 18400 kişi hayatını kaybetmiştir ve o deprem de karada değil okyanus da 150 km açıkta olmasına rağmen. Gözünüz o kadar dönmüş ki Allahüekber demenin ne anlama geldiğini dahi bilmeyen veya bilip de inkara giden yorumlar yapanlar hiç değilse bugünler de insanların inançlarına saygı duymaları gerekiyor. Bugünleri de bu asil millet tek yürek olup atlatacaktır.

    • Hükümet bu 110 müteahhiti neden tutukluyor o zaman. Madem iş kaderdi, bu insanlar Mars’da da olsa öleceklerdi (bir fizik profesörü bunu söyledi ve ona da soruşturma açıldı nedense), müteahhitlerin de bir suçu yok demektir. Bu akıl dışı söylemlerle insanları aptal yerine koyduğunuzu zannediyorsunuz ama yanılıyorsunuz. Depremin felakete dönüşmesinin sebebi, o müteahhitleri başı bozuk iş yapmaya sevkeden ve göz yuman ve üstüne imar affı ile insanları ölüme mahkum eden hep aynı zihniyet. Kötü yönetim, rantçı siyaset, beceriksiz hükümet. İnsanların inançlarını kullanmayı artık bırakın. Kaderdi şehitler bunlar diye kimseyi kandıramazsınız. Bu işin sorumlusunu herkes ve siz de biliyorsunuz. Hiç bir sorumluluk hissetmeyen hükümet istifa etmeyi de düşünmüyor. Ama bu hesabın bir faturası kesilmeli ve kesilecek elbette. Defter doldu artık.

      Bu ülkenin muhalifleri de herkes gibi vicdanlı. Milyarlarca yardım topladılar ve yardıma koştular. Hükümet bunu bile kıskandı ve yardımseverleri hain ilan edip yardımlara el koymaya kalktı. Çünkü kıskanç, beceriksiz ve imaj makyaj peşinde sadece.

    • ” baraj patladı gibi yalanlarla kurtarma ekiplerinden tutunda yardıma koşanlara kadar herkesi paniğe sürükleyecek kadar vicdansız yandaşları var. ”

      Muhalefetin günahını aldın çok hafiflediler. Baraj patladı diyenler şehir yağmacıları milleti korkutup enkazların yanından vatandaşları uzaklatıp Enkazdan altın çıkarma peşindeler.

      ” japon deprem de karada değil okyanus da 150 km açıkta oldu”

      Japon depremini küçümseme Japonlar depremden korkmazlar , Denizde olan deprem tusunami yapıyor suya hiçbir önlem yok Deniz şehrin bir kısmını yutuyor.

      İstanbulda depremde denizde olacak Tusunami olursa felaket çok büyük olur.

  3. Bakıyorumda depreme sevinen çok zira bu değrem sayesinde Erdoğanın yenileceği muhalefetin geleceğini umuyorlar hem batılılar hemde onların hizmetkarları hiç umutlanmayın bu millet kendini gerçekten seveni görüyor ve yine ona verecek yetkiyi.

    • Seçmenlerin sevgiye aşka ihtiyaç duyduğunu senden duyduk Hako. işsizlik aşsızlık yanında birde başını sokacağı barınak! sorunu doğdu kucağına.
      Ülkeyi en iyi yönetecek!
      Ekonomiden anlayacak!
      Dünya ile barışık! siyasetçi aranıyor artık!
      En mühimi eşini dostunu akrabasını kankasını çocuğunu okuldan arkadaşını hemşehrisini damadını …
      kayırıp kollayıp biryerlere yerleştirecek siyasi istenmiyor!
      en önemli mevkilere liyakat gözeterek arayarak ehliyetli kişileri yerleştirip yönetecek kişiler tercih!

  4. Habertürk ten Kübra Par:

    Depremin ardından “Seçim ertelenecek mi?” sorusu gündemde. Muhalefet partileri bunun Anayasa’ya aykırı olacağına dair üst üste açıklamalar yapıyor.

    Hatta kimi siyasetçiler erteleme kararı kesin zannederek eleştiri üzerine eleştiri yapıyor.

    Oysa Cumhur İttifakı’nın böyle bir niyeti yok.

    Bırakın 18 Haziran’ı Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimin daha önce açıklandığı gibi 14 Mayıs’ta yapılmasından yana.
    Önceki gün MHP Lideri Devlet Bahçeli ile yaptığı görüşmede de aynı eğilim ortaya çıkmış.

    Paşinyanlar raks edip yalan ve dezenformasyon peşindeydi.
    Hadi siz adayınızı belirlemeye kafa yorun.
    Devlet seçim de yapar, yaraları da sarar Alimallah.

  5. Türkiyenin bu hale gelmesının
    #1 sorumlusu havuz medaya müsvetteleri.
    Bu kadar yalan iftira atan mahluklar ve hesap sormak yerine suçluları koriyan cahil halk varken bu ülke iflah olmaz.
    Dönen kurtarma ekipleri adeta yıkılmışlar.
    Resmen on binlerce insani saatlerece toprak altında işgence çektirerek son nefeslerini verdırmışler. İnsan olan istifa eder tekrar seçilme pilanları yapmaz.

  6. Daha önce Türkiye’de yaşanan orman yangınları sırasında yapılan sosyal medya operasyonunu ortaya çıkaran İngiliz uzman Marc Owen Jones, bu kez de depremle ilgili dezenformasyonun kaynağına ulaşmış.

    Jones’un, kendi sosyal medya hesabında yayınladığı verilere göre, deprem sırasında farklı ülkelerden açılmış profiller, yaklaşık 30 bin dezenformasyon tweet’i gönderdi

    • Doğru söyliyor’isenız isbatlayın neden falanca yazip’te kaynağını yazmiyorsunuz?
      O zaman linki yoksa yaziyi kopilyip yapıştırin.

      • Adamın ismi orda NR.
        Pazar günkü twitlerinw gir, bak.
        Kime neyi ispatlamaya çalışayım ki, Sizinkiler mi yaptı yoksa, niye alındınız ki. Allah Allah.

  7. Müteahhitleri yakalayan ama, iṣ siyasetçilere gelince ṣüphelinin kendisini yakalamasını isteyen bir siyasi anlayıṣ yönetiyor ülkeyi…

    Neden Türkiye’de iṣlerin iyi yürümediğini görmek için çok zaman dıṣarıya bakmaya gerek yok.

    Bunun çok somut bir örneği Çevre, Şehircilik ve Iklim Değiṣikliği Bakanlığının internet sayfalarında var…

    Imar affıyla deprem bölgesinde 294 bin kaçak yapıya ruhsat veren bakan, ṣimdi de depremin neticelerini araṣtırıyor.

    https://csb.gov.tr/bakan-kurum-84-bin-726-bina-yikik-acil-yikilacak-ve-agir-hasarli-olarak-tespit-edilmistir-bakanlik-faaliyetleri-38433

  8. Bizim medya ile dünya medyası arasındaki değerlendirme farkı bu kadar mı olmalı, hayret…
    Birde bizim muhalefet ile özellikle bağımsız türkiye düşmanı dünya arasındaki değerlendirme birlikteligi ,ortaklık , ülkenin gelecegi ile ilgili fikir birliği bu kadar olmamalı …hayret ..diye bir yazı kaleme alsanız.

  9. -Ana yol, Ana arter, Ana vana…
    -öncelikli:gıda çadır enerji ve a.yakıt..
    -fark ne ola ki; cehalet açgözlülük hırs kin nefret sorumsuzluk vurdum duymazlık ahlaksızlık!… (yaz yaz bitmiyor)
    “belkide en önemlisi:Bilmediğini bilmemek”

  10. Ne kadar ilginç…yazarın ne diyolar diye baktigi yabancı gazete ve yazarların bizdeki muhalefetle aynı şeyleri söylemeleri aynı tez ve iddialarda bulunmaları….
    Wasinton post ,time ,the guardian ,okumana takip etmene gerek yok….bizdeki muhalefeti dinle bay bay kemalin açıklamalarina bak yeter.
    Bence yazarın esas icini karartması geteken mesele bu…

    • Aklın yolu bir çünkü. Akılsızların ise ne uyduracakları belirsiz. Aya dört şerit yol da yapmaya kalkabilirler, yaptıkları yol ve hastaneler ilk depremde işe yaramaz hale de gelebilir. Beceriksizliklerini de kolayca kadere bağlarlar, ölenleri de şehit ilan ederler, ellerine de tabutluk tapularını verirler. 7.8 bile bu sefilliği görmeye yetmeyebilir.

  11. Yabancılara Ev satışı yasaklanmalı.
    Kanal istanbul, istanbul nüfusunu 2 milyon daha artıracak kanal istanbuldan faz geçilmeli.

    Ekrem imamoğlu inşaat sektöründen geliyor Şehirciliği Biliyor, İstanbul nüfusunun azaltılmasını istiyor Bu bölgede belediyeciliğin olmayacağını söylüyor.

    İmamoğlu bunun için konut arzı yapılmamalı diyor. Kendisi sadece depreme dayanaksız Binaları yeniliyor.

    Bu bölgede Fabrikalar, ihracat kolay olması maliyetlerin az olması için Denizi kullanıyorlar. Karadeniz kıyı illleri daha az nüfuslu buralara fabrikalar taşınmalı.

    istanbula değil tüm şehirlere ihanet edilmiş. Karadanezin yayları imar affı olacak diye herkes müstakil ev yapmış.

    İstanbul Nasıl Bu Hale Geldi?

    https://www.youtube.com/watch?v=_jiIccSDLSU

  12. Yazılarınızı artık sonuna kadar bile okuyamıyorum. İsmini verdiğin gazetelerin ne olduğunu çok iyi biliyoruz.

    • Okumayın. Bildiğiniz yalan ezberleri tekrar etmeye devam edin. Türkiye yüzyılı, dünyaya meydan okuyoruz, beka sorunumuz var (evet var), bu binaların %98’i bizden önce yapıldı, kader bu kader, dünyanın ve yüzyılın en büyük afeti falan. Bu kadar sefaleti de gördükten sonra hala savunacak bir şeyler bulduğunuza göre size hiç bir ilaç tavsiye edemiyoruz.

  13. Bizdekine medya denilebilir mi? Adı üstünde “yandaş”. Tek merkezden ne istenirse onu yazan, görevinin hakkını veren dün dediklerini bugün inkar eden tipler. Yabancılar bizi bizden iyi biliyor, bunların yalanlarını yutmuyorlar. 2013 yılından sonra hangi alanda iyi bir ilerleme kaydedildi? Adaletten sapanlara kim yardım eder de işleri rast gider?

  14. Bana göre bu haberlerde insanın içini karartacak bir durum görmedim, adamlar gerçekleri dile getirmişler , biz de böylece kendi gerceklerimizle yüzleşmis olduk ; içimiz tabii ki acıdı ama yapacak bir şey yok !
    Kendi dizlerimizi döveceğiz !

  15. İşte sana yerli gözüyle rapor:
    Neo global emperyalist faşist küresel real acımasız vicdansız “kıskanç!” 😊 nankör ciğeri beş para etmez…
    yalancı sahte sahtekar riyakar dünyada..
    “sadece bizim etrafımızda dönüyor 😵‍💫 dünya” sanıyor birçokları.
    Bak yabancı bile seni senden iyi tanıyor.
    Senin siyasetçinin seçmenini iyi tanıdığı gibi!
    Çünkü Onun geleceği bu coğrafyada!
    Sen:köprü başında! (yani deli dumrul😂).
    Batılı yıllar önce oluşturmuş Woltranı,
    Sen ise 50+20 yılcık (Menderes Özal Demirel ve Erbakan) piskeviti topluyon çıkarıyon = alıyon 0 (sıfırı).
    (birde Ecevit’i ekleyelim 5’li çete tamamlansın😊. 6 lı masa olsun diyenler K.Evreni de ekleyebilir!).
    Not: fötö pkoko vesaire de eklenmeli diyenlere pastalı ballı çörek formülü:
    “50+1” (bu formül sihirli!).

  16. Yıkılan binalarla ilgili 110 tutuklama yapılmış. Herhalde müteahhitler yine. En az 50 bin kişinin öldüğü, onbinlerin yaralandığı bir felaketin sorumlusu sadece 110 kişi olamaz herhalde. Şunu anlamak zorundayız. Müteahhitler zincirin son halkası. Tepeden aşağıya bir yolsuzluk ve hukuksuzluk düzeni var. Bu zinciri kırmanın tek yolu yukarıdakilere hesap sormaktan geçiyor. Daha önceki depremlerde de aynı senaryo yaşandı, yine müteahhitler suçlandı, ama değişen hiç bir şey olması. Bu sefer hesap sormaya yukarıdan, en yukarıdan başlamalıyız. Suyun kaynağı orası. Bu yolsuzluk düzenini artık bozmamız ve demokratik, denetlenebilir, hesap sorulabilir bir yönetime geçmemiz gerekiyor.

    • na basmak akıllıca olmayabilir.
      yılanın başını ezeceksin denir bu coğrafyada!
      Yani balık baştan kokar misali.
      Daha da açık ifadesi,
      balta nirde suya düştü inek içti yandı bitti kül oldu ile sonuçlanan bir süreç var.
      Bir de, gel bakiimm sen bu çetenin başımıydın kıç.mı bir öt hele!..
      yada şöyle olsa mesela:
      1-) kanun nizamı baştan düzenlersin (şuralara inşaat yapılamaz! yapılmasına şu şu şartlar ile izin…!!!)
      2-) en önemlisi:
      (devletten beklemeden önce!…
      devlet elini uzattıktan sonra!…)
      BAK BURASI ÇOK ÖNEMLİ!
      (kolonları keserken…
      10 paralık mal 100 ‘e satılırken..
      …. hikayeleri!!!..)

  17. Hükümet ve yandaşları ise depremin asrın felaketi olduğuna ve kadere bağlamamız gerektiğine inandırmaya çalışıyorlar. Örneğin dün atif şöyle demiş:

    “ ayni “uzmanlar” bu buyuklukte depremi beklemiyoduk ta diyor su gunlerde.. peki uzmani beklemiyor diger bi ifade ile hesap hatasi yapiyor ise nasil oluyor da hukumete fatura cikarmaya calisiyor yazarin da parcasi oldugu muhalefet ve medyasi ?”

    Tekrar hatırlatalım. Felaketin sebebi deprem değil, depreme hazırlık yapmayan hükümetin yanlış politikaları ve ayrıca afet sırasında yönetim beceriksizlikleri.

    Fakat önce şunu da kayda geçirelim. Bu depremi beklemedikleri de büyük bir yalan. 2019 yılında Soylu başkanlığında AFAD, Maraş merkezli 7.5 şiddetinde bir depremin çevre illeri de kapsayan tatbikatını yapmış. Hatta Saffron otelin yıkılacağını bile görmüş. Evet sadece 3 yıl önce.

    https://serbestiyet.com/featured/senaryo-deprem-yer-kahramanmaras-buyukluk-7-5-118614/

    Ama yine bu hükümet yüzbinlerce binaya ve milyonlarca kişiye “imar barışı” getirerek tabutluk binalarda oturumlarına göz yummuş ve cennete biletlerini kesmiş.

    Ortada açık bir ihmal ve tabii suç var. Kaybolan hayatları hiç bir tazminat geri getiremez. Bu büyük yıkımın mutlaka hesabını sormak zorundayız. Bu ihmallerin ve göz göre gelen yıkımın tek sebebi hesap vermeyen ve denetlenemeyen yönetim. Yani demokrasi olmaması.

    Elimizdeki tek hesap sorma yöntemi olarak bir oyumuz kaldı. Mahkemeler, bağımsız devlet kurumları, denetleme kurumları, medya, meclis kalmadı. Şimdi o tek oyu da elimizden almaya çalışıyorlar. Buna göz yumamayız. Bu seçim yapılacak ve hesap sorulacak. 6’lı masa acil bir seçim ve eylem planı açıklamalı. Gecikmeden.

  18. Başlangıcı olan şeyin sonu da olur. Tabiattaki kanun bu. Bu kanunu AKP ısrarla reddetti. Ondan dolayı da hiç hesap vermeyecekmiş gibi hareket ettiler.

    Hukuku herhangi bir maliyeti olmadan çiğnenebilecek bir paspas gibi gördüler. Alemi de kör ve sersem kabul edip, ne yapsalar algı ile üzerini örtebileceklerini zannettiler.

    Şu anki durumları tam Hindistan atasözünde olduğu gibi. Yani “Bir kimse oturduğu yerden kalkamıyorsa altını pisletmiştir” Hint Atasözüne uyuyor. Yazın yedikleri hurmalar şimdi onları tırmalıyor. Hesap gününden korktukları için de ne yapıp edip iktidarda kalmak istiyorlar. Ama bu Allah’ın tabiatta koyduğu kanunlara aykırı. Yani gelen gidecek, genç yaşlanacak, sıcak olan soğuyacak, başı olanın sonu da olacak. Kudretli günleri aciz günler takip edecek.

    Ayarlarını bozdukları kantarların bir gün onları tartması en büyük korkuları.

    Yol yakınken gerçekleri kabul etmezlerse yıkım daha da korkunç olacak.

    • Yukardaki yk ya bediüzzaman demiş ki;

      Muhteris bir intikam veya müntakim bir hilafıyla bir kerre demiş: İslâm mağlub olacak, kalbi parçalanacak. Sırf o müraî ruhtan gelen, yalancı fikirden çıkan meş’um sözünü doğru göstermek için; İslâm mağlubiyetini, İslâm perişaniyetini arzu eder, alkışlar, hasmın darbesinden mütelezziz olur. İşte şu alkışı ve gaddar telezzüzüdür ki, mecruh İslâm’ı müşkil mevkide bırakmış.
      Sünuhat – 57
      Şu anda kendine vatansever milliyetci devletci diyen insanlar ülkenin bu durumundan lezzet aliyorlar ve aynen dış basın gibi fikir serdediyorlar.
      Ülkesinin bu durumundan” bak gördünüz mü” …..diye güya kendilerine göre haklı çıkmalarından mütelezziz oluyorlar..
      Sayın yazar esas içini karatması gereken bu olmalı…
      Zayıf düşen bizim devletimiz..iktidarda chp de olsa akp de olsa kim olursa olsun ..olan bizim devletimize oluyor…
      Cahil olmayan kardeşim

  19. ANADOLU KAPLANI–KÂĞITTAN KAPLAN
    Deprem, “Anadolu Kaplanı” masalını yerle-bir etti.
    Kaplanın pelüş bile değil, kâğıttan olduğunu tüm Dünyaya ayan beyan ilan etti.
    Dünya ekonomik büyüklük sıralamasında 17.likten 22. sıraya gerilememizin, ihraç ürünlerinde kilo-ton başına gelirin dolar bazında istikrarlı şekilde düşüşün “tesadüf olmadığını” da gösterdi.
    Pek yakında “Yapılan yanlışların tesadüfen yapılamayacağını da” tüm Dünya görecek.
    Seçimden kaçış hamleleri ile.
    Seçim yapacakmış gibi yapıp, çıkaracakları kaoslar ile.
    Takke düştü kel göründü.

      • Öncelikle ülkemizin en önemli özgürlük problemini(başörtüsü) çözdüm.
        1996 yılından itibaren diğer meslektaşlarından farklı tavrım nedeniyle aylık ülkeme katkım en az 2 milyon TL..
        Cehaletin kaynağı bilgisizlik değil aklaksızlıltır.
        Türkiye’nin yıllık doğalgaz faturası 12-13 milyar dolar.
        Milyonlarca konut, yüzbinlerce fabrika, onlarca elektrik santrali.
        128 milyar en az 10 yıl bedava doğalgaz demek.
        Bu kadar kaynak, ancak ve ancak kasten ve bilerek bu kadar kötü kullanılabilir.

      • kimse ( hasta psikopat degilse ) ulkenin bu haline sevinemez. siz gerceklerle yuzlesmek istemiyorsunuz. coluk cocugumuz icin endise ediyoruz.

Yoruma kapalı.