Bir an için zihnimde iktidar ile muhalefete yer değiştirdim… 

15
Reklam

Amerikalı bol ödüllü bilim insanı (matematikçi) John Nash’in hayatını beyaz perdeye yansıtan Oscar ödüllü ‘Akıl Oyunları’ filminden etkilenmiş olabilirim.

Günlerdir zihnimde siyasi figürlere yer değiştirerek bir oyun oynuyorum; bu yüzden de aynı kişileri televizyon ekranından bağıra çağıra konuşurken görünce onlara kendi isimleriyle değil zihnimde kendilerinin yerine koyduğum isimlerle seslendiğim anlar oluyor.

Etrafımdakiler kendilerini tutamayıp bana gülüyorlar.

Bazılarının bu garip durumu benim yaşıma verdiklerine de eminim.

Oysa zihnimde oynadığım oyunun temelde çok basit bir hareket noktası var; şu anda iktidarda bulunanlar ile muhalefettekilere yer değiştiriveriyorum.

AK Parti’nin muhalefette, CHP ve paydaşlarının iktidarda olduğunu düşünüyorum.

2002’deki tablo bugünlerde zihnimde oynadığım oyundaki tabloyu andırıyordu. Tayyip Erdoğan’ın genel başkanı olduğu AK Parti yeni kurulmuştu ve muhalefetteydi; iktidarda üç partili bir koalisyon bulunuyordu.

Şimdilerde iktidarın küçük ortağı olan MHP 2002’de yine iktidarın küçük ortağıydı; lideri olan Devlet Bahçeli DSP lideri Bülent Ecevit’in başbakan olduğu üç ortaklı hükümette Anavatan Partisi’nin lideri Mesut Yılmaz’la birlikte başbakan yardımcısı konumundaydı.

Reklam

Koalisyon hükümetini AK Parti muhalefeti bayağı sarsmaktaydı; sonunda ekonomik kriz patladı, ortaklar ne yapacaklarını bilemez hale geldiler ve hükümet içinden çatladı. Devlet Bahçeli aylar öncesinden “Seçim tarihi erkene alınsın, 3 Kasım 2002 tarihinde yapılsın” teklifiyle ortaya atıldı ve sonunda seçim sonunda onun istediği tarihte yapıldı.

Arada geçen beş-altı aylık süreyi AK Parti iyi değerlendirdi ve oyların sadece üçte birini aldığı halde, hükümet ortağı bütün partiler yüzde 10 barajına takıldıkları için, Meclis’te sandalyelerin üçte ikisini kazanarak iktidar olmayı başardı. [Geri kalan üçte birlik sandalyenin çoğu CHP’ye, birkaçı da bağımsızlara gitti.]

Zihnimde oynadığım siyaset oyununda günümüzün şartları ile 2002 yılının şartları arasında benzerlikler de aykırılıklar da var.

Ekonomik durum bugün o günün neredeyse aynısı.

Dün açıklanan enflasyon oranı (yüzde 36.08) 2002 koalisyon hükümetinin yerini AK Parti iktidarına bıraktığı günlerdekinden (2002 Kasım enflasyonu yüzde 31.8) daha yüksek.

TL o dönemde de şu son birkaç ayda yaşandığı gibi ciddi bir değer kaybına uğramıştı. 

Muhalefet o günün iyice kötüleşmiş ekonomik şartlarını çok iyi kullanabilmişti.

Benzerlik de bu noktada bitiyor.

Reklam

O günlerde her kafadan farklı ses çıkıyordu. Bugün tam tersi, tek kişi konuşuyor ve iktidarın bütün unsurları, o ne söylerse söylesin, konuşanı ayakta alkışlıyor.

Koalisyon hükümetinin ülkeyi krize sürükleyen ekonomi kadrosunun beceriksizliği iyice göze batınca soruna kalıcı çare aranmış ve sonunda kimin tavsiye ettiği tam anlaşılmadan hayatının büyük bölümünü ABD’de ve uluslararası kurumlarda geçirmiş Kemal Derviş bulunmuştu. 

Bugünün şartları o güne benziyor olsa da soruna bakış temelinden farklı.

Ekonomide yaşanan sorunun sebebi apaçık ortada olduğu ve bilenler aylardır çözüm önerilerini paylaştıkları halde yanlışta ısrar ediliyor bugün; daha da kötüsü, yapılanların yanlış olduğu kabul edilmediği için çözüm diye benimsenen modeller sorunu daha da içinden çıkılmaz hale sokuyor.

Tayyip Erdoğan, 20 yıl önce, muhalefetin yeni sesi olarak, halkın çektiği sıkıntıları en çarpıcı ifadelerle dile getiriyor, ülkeyi kendilerinin sahil-i selamete çıkarabileceği yolunda güçlü teminatlar veriyordu.

En güçlü teminatı genç ve iş bilir kadrosuydu.

Kendileri birkaç kez Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmış, en fazla yüzde 20 civarında oy alabilmiş bir partiden ayrılarak Adalet ve Kalkınma Partisi’ni kurmuşlardı, fakat herkesi bağrına basacakları görüntüsü veren değişik görüşlerden insanlarla birlikte yola çıkmışlardı.

Yalnızca ekonomiyi düze çıkarmakla kalmayacak, ülkenin anayasasında zaten var olan demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti ilkelerini en geniş anlamlarıyla hayata geçireceklerdi.

Bugün roller değişti değişmesine, ancak galiba sadece benim zihnimde oynadığım oyunda.

Ekonomik krizde bile rolü iktidar çalıyor.

Son yılların en yüksek enflasyonunun TÜİK tarafından ilan edildiği dün, AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ağzından 20 yıllık iktidarın ülkeyi dünyanın en güçlü on ekonomisi arasına sokmak üzere olduğu iddiasını işittik. Ülkenin ihracatı 20 yılda tam altı kat artmış; bunu öğrendik.

İhracat altı kat artmışsa ve ekonomi devlerle yarışacak hale gelmişse insanlar neden bugün mutsuz?

Oyunun burasında zihnim bulanıklaşıyor, siyasi figürler yerli yerlerine geri dönüyor. Öyle olunca da, sorunların çözüme kavuşması zihnimde bile imkansız hale geliyor. [Benzer bir zihin oyununu AK Parti-MHP ilişkisi için oynadığımda figürleri yerli yerine oturtmada ve her birinin oyundaki rolünü tanımlamada hiçbir zorluk çekmiyorum.]

Halbuki, 20 yıl önceki tabloda AK Parti saflarında hak ve özgürlükler konusunda buluşmuş insanlar bugünün AK Partisi içerisinde veya yanında bulunmuyorlar; buna karşılık, toplumda mevcut hemen her eğilimi içerisinde barındıran ve günümüzün muhalefet cephesini teşkil eden ‘Millet İttifakı’ daha güçlü bir demokrasi platformu sayılabilir. 

Bugünkü tabloda dünden bir eksiklik olduğu kesin.

Ya siyasi figürlerden biri tabloda yanlış yerde ya da eski tablodaki etkili figürün yeri bugünkü tabloda boş.

O boşluk dolmadan zihnimdeki oyun başarıyla sonuçlanmıyor.

ΩΩΩΩ

Reklam

15 YORUMLAR

  1. Bugün yine Fehmi Beyin yazısının altına Erdoğan aşıkları toplanmış ÇALIP söylüyorlar.
    Allah akıl fikir versin diyorum.
    Biliyorum siz bunları bize yaptıran Allah tır diyerek işin içinden sıyrılacağız sanıyorsunuz ama o kadar kolay değil.
    Herşeyi yaptıran Allah ise Cennet Cehennem niye var?

    • Adamım “Herşeyi yaptıran Allah ise Cennet Cehennem niye var?” buyurmuşsun da;
      bunu istersen yaptırana bi sor, yok yere bizi de günaha sokma şimdi?

  2. insana kendi eliyle yaptigindan baskasi cikmiyor karsina. bugunku iktidar muhalefet oldugunda. ne yapacagini bilemez duruma gelecektir. asil o gunler neseli gunler olacak…

  3. Tablodaki eksik Abdullah Gül.Gül Cumhurbaşkanı olunca tablo tamam olur.

  4. “İşledikleri kabahati Cenab-ı Allah’a yüklemeye çalışıyorlar. Hasan Sabbah’ın adamları Haşhaşiler de böyle inanıyordu, FETÖ erbabı da böyle düşünüyordu. Çok yakın temasta bulunduğu için belki Bakan’a da biraz bulaştı anlaşılan!” Temel Reyis.
    Tek muhalefet, Temel muhalefet bu gece TT çalışması yapacağım. #AllahSizeAKılFikirVersin!

  5. BARDAĞIN HEP BOŞ TARAFINI GÖRDÜĞÜNÜZDEN KAFANIZ BULANIK

    BİR ZAMANLAR YŞAR NURI- YAŞAR OKUYAN VB. GİBİ
    2002 YI SORGULARKEN O GUNKU DUNYA ŞARTLARINI DA SORGULASANIZ DOĞRU YERI BULACAKSINIZ.

  6. Erdoğan bey!
    Şu anda evrende yaklaşık 50 trilyon yıldız kümesi var.
    Ve hergün yaklaşık 270 milyon Güneş yani yıldız oluşuyor.
    Tamam biz Dünyada yaşıyoruz.
    Bu evrenin bir sahibi varsa ki, ben olduğuna inanıyorum, her saniye bir ümittir.
    Tespitiniz çok doğru: Hiçbir şey yapamayacak kadar bile bir şey yapamıyorlar.
    Yani olumlu bir şey yapmalarına gerek yok.
    Sadece olumsuz bir şey yapmasınlar yeterli.
    Durduk yerde “helalleşme” gibi netameli bir konu açılarak, iktidara bir sakız, gollük pas, yapay gündem yani hayat öpücüğü veriliyor.
    Bereket ekonomi, yani mide gurultusu tüm yapay gündemleri silip süpürüyor.
    Yandaşıyla, yancısıyla bu muhalefet bile, bu iktidarı ayakta tutamaz.
    Bu saatten sonra iktidarı ayakta tutma hamleleri devam ederse, iktidarla birlikte kendileri de gider.
    Daha doğrusu gidiyorlar da. Çünkü iktidardan giden oylar muhalefete geçmiyor. Bu ” balon ” eninde sonunda patlar.
    Yakında bir yada birden çok yapay gündem daha bulurlar.
    Çünkü durum gerçekten vahim.

  7. Bu Millet Erdoğan’a inanıyor, sizin anlamadığınız bu. kendi kendinize millet mutsuz diyerek kendi kendinizi avutuyorsunuz. Bu milleti yalan vaatlerle sadece bir kere aldatabilirsiniz, ancak yapamadıkları icraatları, söyledikleri vaatleri yapamadıklarını gördükçe kimin hakiki kimin sahtekar olduğunu görüp ona göre oy veriyagonundan or. Kısaca zorlukları idrak edip bu sorunları çözmek için nasıl çalıştığını, ayrıca AVM lerden çıkmayıp fakir edebiyatı yapanları gördükçe hakiki insan Erdoğan’ı yine tercih edeceğini görüyorum. İktidar devirmek için şeytanla bile nikah kıyanları bu millet çok iyi görüyor ve inşallah 2002 deki gibi onları sandığın içinde bırakacaktır. Ak Parti vagonundan inenlerin CHP den medet umanların CHP nin onları nasıl sümüklü mendil gibi atacaklarını görecekler tarihin çöplüğüne gönderileceklerdir.

  8. MİLLET İTTİ

    Mülakat kaldırılsın diye bakanlığın kapısına kendini zincirleyen, ayrımcılık yapmayın diye bas bas bağıran kişiye “kazandığınız belediyelerde mülakatı kaldırdınız damı utanmadan buraya geliyorsunuz” diyen muhabire; isminin son hecesi gibi bakıp “ama ama bizim yaptığımız adaletli mülakat diyen” bidenci-led koalisyonun baş kişisi yüzünde rabbiyessir görünen bedava biracı başkanının karşısında hezimete uğrarmı? İktidarın karşısında bidona(boş) oy verecek bir kitle var nasılsa. Bunlardaki beyinide yabana atmayınız. Partisine ultimatom vermiş. Abidik gubidik aday çıkarmayın yoksa bende çıkarım diye. Bunlarda beyin ne gezer diye afallamayınız canım. Bolu beyini kastediyorum.

  9. Fehmi Bey
    Abdullah Gül ile bu iş olmaz! Ben eski ak partili biri olarak Abdullah Gül’ü çok severim. Fakat kendisi hiçbir zaman inisiyatif kullanmamış, hep kenarda beklemiştir. Bu imaj üzerine oturmuştur. Babacan ve Davutoğlu’ da başlarda kenarda durdular. Ama şimdi ortaya çıkıp mücadele ediyorlar. Kişisel olarak üçünü de sever sayarım ama üçüne de cumhurbaşkanlığı için oy vermek istemem. Ama meclis için oy veririm.
    Fehmi Bey
    Sizin çok zeki olduğunuzu biliyorum fakat Gül takıntınızı anlayamıyorum. Erdoğan’ı yıkan kendi takıntıları olacak. Takıntı zeka tanımaz unutmayın!

  10. Fehmi bey, “zihnimde bir an iktidarla muhalefeti yerdeğiştirdim” demiş. Zihnini yormasına gerek yoktu. İstanbula bakması yeterli. İstanbulda her şey çok güzel olacaktı. Seçimden önce Bol bol sallıyorlardı. 3 sene geçti. İmamoğlunu İstanbulda bulana aşk olsun. Herşey çok güzel oldu diyen bir Hdp var şu anda. Namus sözü vermişlerdi. Kimseyi işten çıkarmayacağız diyorlardı. Namuslular şimdi de belediyeyi teröristlere peşkeş çekmişler. Şu anda bunları yapanlar milli savunma bakanlığını da Pkk ya emanet ederler herhalde.
    Meb in önünde zincirlerin önünde eylem yapan Kılıçtaroğlunun da foyası ortaya çıktı yine. Adamda surat kalmadı algı boyasından. Koruma ekibi Meb den özellikle istemiş zincirleri kapatılmasını. İki gündür Selvi bu konuyu işliyor, belgelerini de yayınlamış.

  11. Herşey tamam, birtek çoban eksik ?.
    Üç koyunu versem güdemezler demez miydi siyasinin biri??.

  12. İki dönemin en önemli farklarından birisi o zamanki iktidarlarda yapılan yanlışlarda sesler çıkıyordu yanlışlara itirazlar yükseliyordu, şimdi ise ağızlar kilit vurulmuş gibi söylenen her söz sadece alkışlanıyor. Bizim Ülkemizde yeni sistem ile kan uyuşmazlığı var kesinlikle, bu sistemle yürümez. Aslında belki de çok iyi çalışacak sistemi araç şoförü uzun bir süre kullandıktan sonra, aracı uçurmaya kalkınca tüm yolcular aracı terk etmek zorunda kaldı.
    Artık bir verip üç alınmaya başlandı ise tren raydan çıkmış demektir.
    Ve hala gözlerini kulaklarını halka kapatıp, kendilerinin de bilmediği bir istikamete doğru hızla ilerliyorlar
    Muhalefet için iki şey söylenebilir.
    1. Ya çok beceriksizler.
    2. Ya da çok uyanıklar, baktılar ki iktidar can çekişmeye başladı, kendi haline bırakarak kendi kendini imha etmesini bekliyorlar.

  13. 22.05.2010 TARİHİNDEN BERİ
    Başlıktaki tarih anamuhalefet liderinin bu görevi deruhte ettiği, yani anamuhalefet partisinin genel başkanlığa seçildiği tarih.
    Geliyormuş gelmekte olan.
    Hadi canım sen de.
    İktidarın karşısında bir su bidonu olsa, yine oy vereceğim. İçi dolu olsa gam yemem.Burası ayrı bir konu.
    İktidarı ayakta tutmak için muhalefetin de tüm çabaları fiyaskoyla sonuçlanacak.
    Gitmekte olan zaten gitti.
    O iş çoktan bitti
    Beyin ölümü çoktan gerçekleşti.
    Hayati değil, tüm hayat fonksiyonlarını geri döndürülemez şekilde tamamen yitirmiş bir iktidar sözkonusu.
    Bakalım, uluslararası standartların 100 yıl gerisindekileri gönderip, 50 yıl gerisindekileri getirebilecekler mi?
    Bakalım havada ikmal yapabilecekler mi?
    Maddi ve manevi herşeyi tüketerek elbirliğiyle oluşturdukları “karadelik”, herşeyi yutacak gibi görünüyor.
    Birilerinin koltuğu ele geçirmek yada koruyabilmek için aldığı riskin, değil %10’unu, %1’ini bile alamayanlar ancak ve ancak herşeyi yüzlerine gözlerine bulaştırır.
    Benden söylemesi.

    • Çok haklısınız. Bu muhalefet (tamamını tek bir unsur sayabiliriz) hiç bir şey yapmasına gerek olmadığı halde, hiç bir şey yapamayacak kadar… (samimiyetle söylüyorum uygun bir kelime bulamıyorum) yine teslim edecekler 2023’ü. Sizin boş bidon olsa bile vereceğim dediğiniz noktada, ben oturup ağlamaktan başka bir çare olmadığını görüyorum.

Yoruma kapalı.