Ayasofya’da ilk cuma namazı.. Özal’ın da rüyasıydı.. Kimler davetli, kimler davetli değil?

40
New York Times gazetesinden..
Reklam

Ayasofya bugün kılınacak cuma namazı ile birlikte yeniden cami kimliğini kazanacak. 1934 yılında müzeye çevrilmiş, aradan geçen 86 yıl boyunca hep müze olarak kalmıştı. 

Müze olarak kullanılan Ayasofya’nın camiye çevrilmesinin üçüncü ve nihai aşaması yaşanıyor aslında. 

1980 yılında Ayasofya’nın hünkar mahfili kısmında bir kereliğine namaz kılınmış, o tarihten itibaren de ezan okunmaya başlanmıştı; bu birinci aşamasıydı sürecin.

Turgut Özal’ın cumhurbaşkanlığı sırasında, dönemin kültür bakanı Namık Kemal Zeybek’in 10 Şubat 1990 tarihinde verdiği talimatla, hünkar mahfili sürekli namaz kılınan bir camiye dönüştürüldü. 

[Özal’ın zihninde fırsat bulunca Ayasofya’yı müze olmaktan çıkarma düşüncesi olduğunu biliyorum; 1991’in sonuna doğru yapılan genel seçimde partisi iktidarı kaybetti ve o düşünce gerçekleşmedi.]

Diyanet’in 1991’de oraya atadığı din görevlisi, Mahmut Toptaş, ‘Ayasofya imamı’ olarak anılıyordu.

‘Kızıl elma’ gerçekleşti 

Bugün sürecin üçüncü aşaması yaşanıyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, imzaladığı başkanlık kararnamesiyle, Ayasofya’yı bir bütün halinde camiye dönüştürmüş oldu. Bugün kılınacak cuma namazıyla Ayasofya bütünüyle müze özelliğini kaybetmiş olacak.

Reklam

Özellikle dışarıdan tepkiler var. Ancak o tepkilere verilen, konunun Türkiye’nin egemenlik alanına girdiği cevabına ne denilebilir? Camiyi müzeye çeviren irade ile müzeyi yeniden camiye dönüştüren irade aynı egemenlik hakkını kullanarak bunu yaptı.

Müzeye çeviren iradenin bunu yapmaya hakkı varsa bugün o hakkı kullanabilecek durumda olan siyasi otoritenin de müzeyi camiye çevirme hakkı olması gerekir.

Zaten içeride siyasi çevrelerden yapılana gelen ciddi bir itiraz da yok.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Ayasofya’nın camiye dönüştürüleceği haberleri çıktığında, “Ne duruyorlar, yapsınlar” diyerek nihai karara giden yolu da açmış oldu.

Davetiye kimlere gitti, kimlere gitmedi

Ayasofya’da kılınacak ilk cuma namazı davetle. Sanırım tarihte ilk kez oluyor bu. İçeriden ve dışarıdan ilk namaza katılması uygun görülen kişilere davetiyeler gönderildi; kimlerin katılacakları da belli. 

Hafta sonu kurultaya hazırlanan CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun “Teşekkür ederim, yalnız ben kameralar önünde ibadeti doğru bulmuyorum” cevabını verdiği, İYİ Parti lideri Meral Akşener’in Kovid-19 karantinasında bulunduğu için katılamayacağını bildirdiği ve kendisini temsil edecek arkadaşlarının orada bulunacağı biliniyor.

DEVA Partisi lideri Ali Babacan ile Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu ise namaza davet edilmemiş. HDP’den de kimseye davet gitmediği anlaşılıyor. Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu ile ülkemizin en kalabalık kenti İstanbul’un belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’na davetiyeleri neden sonra ulaştırılabildi. 

Reklam

Azerbaycan devlet başkanı İlham Aliyev ile Katar Emiri el-Sani’nin gelmeleri bekleniyor.

Gazeteler Papa’ya da davetiye gönderildiğini yazıyor.

Mustafa Kemal’in cuma hutbesi

Namazı kim kıldıracak, cuma hutbesini kim irad edecek?

Diyanet başkanı Ali Erbaş her ikisini de ifa edebilir. Veya namazı o kıldırır da hutbeyi irad etme görevini bir başkası üstlenebilir. 

Mustafa Kemal’in İstiklal Savaşı günlerinde (7 Şubat 1923) Balıkesir Zağnos Paşa Camii’nde etkili metni günümüze kadar ulaşmış bir hutbe irad ettiği bilindiği için, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a o görevi yakıştıranlar var.

Günlerdir konuyla ilgili içte-dışta çıkan yazılara göz atıyorum. Bizim medyada beklendiği kadar bir heyecan yok; dışarısı da bu duruma bakıp kararın ülkemiz insanları üzerinde fazla etki uyandırmadığı tespitinde bulunuyor.

Oysa, Ayasofya’nın ibadete kapalı olmasını içlerine sindirememiş, gençliklerinde “Zincirler kırılsın, Ayasofya açılsın” mitingleri düzenlemiş veya o mitinglere katılmış, Ayasofya diye bir ‘kızıl elma’ duygusuna sahip olanlar bugün hayli ileri yaşlardalar. Medyada onlardan pek azı kaldı. Şu sırada köşe sahibi olanların çoğu Ayasofya’nın bizim nesiller üzerinde taşıdığı önemi anlamaktan uzaklar.

Heyecansız yazabildikleri bu kadar.

[Bazı medya mensuplarına da davetiye gönderildiğini gazete haberlerinden öğrendim. Heyecanları artsın diye düşünülmüş olabilir.]

Cumhurbaşkanı Erdoğan da “Ayasofya açılsın” mitingleri neslinden… Ayasofya onun için bir ‘kızıl elma’ idi. Onun kendi kararına dayalı bu açılıştan büyük heyecan duyduğu açılış öncesi ziyaretlerinden de belli oluyor.

Etrafındakilerin bile, nesil farkından dolayı, onunla aynı heyecanı duyduklarını sanmam.

Hayırlı olsun.

ΩΩΩΩ

Reklam

40 YORUMLAR

  1. Sanırım Sezar’ın bir sözüdür. Truva Harabeleri önünde konuşurken, barbar akınlarını kasderek “Bunlar harabeleri de harap etti” demiş. Şu anki iktidar için denebilecek en hafif şey bu olabilir. Ancak biz dindarlar şunu diyebiliriz “Bunlar bizi dinimizden de utandırdı”. Her şeyi o kadar araçsallaştırdılar ki az aklı başında olan dindarlar bile bunların yaptıkları iyi işlerin bile kimbilir hangi kötülüklere yol yapmak için araç olacağından korkuyor.

  2. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın elinde kılıç ile Cuma hutbesi okuması ne anlama geliyor? Efendim sağ elinde tutsaymış savaş tehdidi anlamına gelirmiş. Fakat sol elinde tuttuğu için barış anlamına geliyormuş. (Yani şu kılıcı sağ elime aldırma, yoksa fena olur demeye getiriyor)

    Ali Erbaş’ın eline kılıcı verenlerin, Köroğlu’nun “delikli demir çıktı, mertlik bozuldu” deyişinden haberi yok diyeceğim ama mümkün değil. Eline bir S-400 maketi alıp çıksaydı ya, daha etkili olurdu belki.

    Bence bunlar yetmez. Artık TBMM’nin manevi şahsında mündemiç olan Halifeliğin tekrar tesis edilmesi gerekir. Samimi olarak destekleyeceğim. Zira dinci-dinbaz taifesinin 100 yıllık hezeyanlarının bitmesi için bu da şarttır. Hatta bayrağı da değiştirmeyi teklif edebilirler.

    Dinci-dinbazlara açık çek verilmiştir. İstediklerini yapabilirler. Bizim ise bir endişemiz yok.

  3. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı R.T.Erdoğan’ın başında takke ile kameraların önünde Kuran okuması çok komikti. Vay be Kuran’ı Arapçasından okuyan bir Cumhurbaşkanı! Eee öyleyse ne yapmalıyız. İlk seçimde oylarımızı ona vermeliyiz. Ne sen oy vermeyecek misin, o halde dinsizsin. Dinsiz değil misin, valla kardeşim ahiretini tehlikeye atma derim.

    Formül bu. Yersen yemezsen sana kalmış.

  4. 4) Önceki günlerde başlayıp güncelliğe hakim olan konuya devam…

    Fatih’in çağ değiştiren sembolik fethiyle Batı alemi engizisyonların de vermiş olduğu kötü tecrübeyle dini-eksenli düşünceyi bir kenara bırakmış eşyanın tabiatını inceleme demek olan “Bilim-Teknik” işlerine ısınmağa başlamıştı. Odaklandıkça bu işin semeresini gördüler ve daha da odaklanmış oldular. Ancak, bu süreçte engizisyon kiliselerine kırgın ve dargın olmalarına rağmen dinlerine hasbel kader bağlılıkları devam etti (Galile böyle biriydi).

    Semeresini gördükleri Bilim-Teknikte daha rahat ilerlemelleri için bu yolunu tamamen açmak ve dinlerinin müdaheleci etkisinden olumsuz engellenmemek arzuları doğal olarak seküler – laik düşünceyi doğurdu ve bu düşünce şekli Batı’da benimsendi. Çünkü din ve bilimin çatışma güzerganından çıkarılıp toplumun gelişimi için birlikte engaje edilmesine karar kılındı (not: bizimkileri TC’ye geçişte böyle bir şeyi başaramadılar. Bu konuda en büyük sorumluluk M.K. Atatürk Paşa ve CHP’ye aittir).

    Seküler düşüncenin Batı’da orijinal halinde acil bir ihtiyaçtan ortaya çıkıp gelişmesiyle, geçmişi koruma fikri sonraki dönemlerde müze kavramlarıyla realize olmağa başladı. Ayasofya’nın tarihi-kültürel bir yapı olarak korunma arzusu ve müze fikrinin doğallığını da anlayabilmek lazım. Zamanın getirdiği yeni anlayışlar yabana atılmamalı, herbiri birer birikimin eseridir. Olumlu taraflarıyla sahip çıkılmalı, çünkü biz de bütünün bir parçasıyız. İşte onun için bu devirde yapılacak en iyi iş Ayasofya’nın hem cami ve hem müze olmasıdır. Çünkü bu seçenek, Ayasofya’nın Cami olmasıyla Semavı din kategorisinde İslamiyetin son din olarak tanımmasını sembolize ettiği gibi, 1453’den sonra Bilim-Teknik’in gelişmeye başlamasıyla gelinen bu günlere kadar olan birikim sürecine saygıyı de sembolize eder.

    Ayasofya büyük yapısıyla bu çifte fonksiyona son derece elverişli uygun bir semboldür. Daha önceleri yazdıklarımla anlatmağa çalıştığım gibi içersine izole modern, sağlam ve aynı zamanda estetik Cami fonksiyonu ve bunun dışında kalan mekanının dünya komuoyuna Müze olarak hizmete devam etmesi. Bu şekilde ihtiyacımız olan ekonomiye de hizmet eden ülke-yararlı bir projedir bu. Umarım bir gün bu da mümkün olabilir. Ne zaman? Akıl-İman Sentezinin ne olduğu daha iyi olarak takdir edildiği zaman.

  5. Necip Fazıl Kısakürek’in 1965 yılında öğrencilere verdiği konferanstaki Ayasofya sözleri.
    Rahmetle anıyorum büyük dava adamını.Allah mekanını cennet eylesin.

    Ayasofya’yı kapalı tutmak, bu toprağın üstündeki 30 milyon ve altındaki 30 milyar Türk’ün semâları tutuşturan lanetine hedef olmaktır.Ayasofya’yı kapalı tutmak, Allah’a sövmeye, Kur’ana tükürmeye, Türk tarihini kubura atmaya, Türk iffetini kirletmeye, Türk vatanını satmaya denk bir suçtur.

    Gençler! Bugün mü, yarın mı, bilemem!Fakat Ayasofya açılacak!.. Türk’ün bu vatanda kalıp kalmayacağından şüphesi olanlar, Ayasofya’nın da açılıp açılmayacağından şüphe edebilirler.Ayasofya açılacak.

    Hem de öylesine açılacak ki, kaybedilen bütün mânalar, zincire vurulmuş masumlar gibi onun içinden fırlayacak!.
    Öylesine açılacak ki, bu millete iyilik ve kötülük etmişlerin dosyaları da onun mahzenlerinde ele geçecek.Ayasofya açılacak!

    Bütün değer ölçülerini, tarih hükümlerini, dünyalar arası mahsup sırlarını, her iş ve herşey hakkındaki gerçek miyarları çerçeveleyici bir kitap gibi açılacak.

    Allah tarafından mühürlenmiş kalplerin mühürlediği Ayasofya, onların aynı şekilde mühürlemeğe yeltenip de hiçbir şey yapamadığı, günden güne kabaran akınını durduramadığı ve çığlaştığı günü dehşetle kolladığı mukaddesatçı Türk gençliğinin kalbi gibi açılacak.
    Ayasofya’yı, artık önüne geçilmez bu sel açacak.
    Bekleyin gençler!
    Biraz daha rahmet yağsın.
    Sel yakındır.

    https://youtu.be/ws_UHNH5O1M

  6. Merhaba Sayın Hamza Akyol Bey,sizinle din konusunda hemfikiriz.Ayrılığımız yok.Öz, herşeyden önemlidir.Zaten Allah hikayeye bakmaz,bahanelere bakmaz;öze, esasa,niyete,amaca,hedefe bakar.Asıl olan özdür.İslamiyetin ibadet emirleri her toplum ve dinlerde var.Zaten Allah,her topluma peygamber görevlendirmiştir.Yeryüzünde peygamber gelmeyen hiçbir toplum yoktur.İşte değişik toplumlarda görülen ibadet vecibe ve farzlar, bu peygamberlerin tebliğ ettikleridir.Zamanla toplumlar unutmuş veya değiştirmiş.Mesela hristiyanlar 15 gün oruç tutar,Oruçlarında yerler içerler ama bazı gıdaları almazlar .Bunun gibi unutulan veya değiştiirlen şekilleri vardır.İnsan ,din için var edilmedi.Din insan için indirildi.İnsan; Allaha kulluk ,itaat ve ibadet etsin diye var edildi.Din, inanlara klavuz olsun diye Allah tarafından lütfen indirildi.Ancak bazı kendini bilmezler dinin şekil kısmına daldı,kendilerini şekilcilik içinde boğdu.Dinin özü,esası,amacı,hedefi gözardı edildi.İnsanın yaratılış gayesi gözardı edildi.İşte bunun ötürü farkılı mezhepler,farklı inanışlar,farklı ibadet şekilleri,farklı uygulamalar ,farkılı düşünceler,farklı mezhepler,farklı dinler türedi.İşte bunun dolayı, zaman zaman insanlar biribirleri ile savaştı.Düşmanlık,kin,nefret,ayırımcılık,intikam duyguları farklı düşünce farklı yaklaşımlardan dolayı oldu oluyor.İslam barış dinidir deyip; savaşa, kine, intikama,düşmanlığa,kışkırtmaya,hasete yönelmek herhalde iki yüzlülük veya islamı içten vurma eylemi olur.Saygılarımla Hamza Bey.

  7. Elhamdülillah Müslümanım. Fakat Ayasofya’nın cami olarak kullanılmasının daha iyi olacağı gibi bir hisse hiçbir zaman kapılmadım. Ayasofya’yı ne şekilde kullanacağımıza dair ne Yunanistan’dan nede başka ülkelerden izin alacak değiliz elbette. Fakat izlenen yol şu nedenle çok yanlış olmuştur:

    Yıkılmış Osmanlı Devleti’ne ait vakfiyeler Türkiye Cumhuriyeti Devleti için Danıştay (yüksek mahkeme) kararıyla geçerli olabiliyorsa, Osmanlı Devleti dönemine ait Rum ve Ermeni vakfiyeleri de uluslararası hukuka göre aynı ölçüde geçerlidir. Ayasofya’nın müze olarak kalması milli menfaatler bakımından daha hayırlıydı. (Dini getirisi ise sıfırdır)

    • Tahsin bey sultanahmet köftecisinde de biraz takılın bence, hiç olmazsa bi tabak irmik helvası yiyin artık, çayı yukarda türkocaklarının çaybahçesinde içersiniz…

  8. Ayasofya açılsın diye meydanlarda haykıranlar neslindenim.
    Ama hiçbir heyecanım yok.
    İstanbul da oturuyorum.
    Ne taksim ne çamlıca ne de ayasofya benim için
    şu anda ne yazık ki hiç birşey ifade etmiyor.
    Ne günlere kaldık.

    • Siz iyisiniz fazla değişmiş saylmazsınız.
      “Haçlılar size dokunmaz” durumuna gelmiş bir sürü zevat var
      Çoğusu da haçlı ellerine hicret etmiş.
      Onlara Ayasofya da,Türkiye de birşey ifade etmiyor.
      Güneydeki sevdikleri ülke hariç tüm ortadoğu ve haklarından nefret ediyorlar.

      • Serdar bey. Erdoğan Katar dışında hangi Ortadoğu halkını seviyor acaba? Ha bir de Hamas var sahi!

      • En azından sizin gibi ayasofyayı kıble edinmedim.islam tarihini de çok iyi bilirim.
        Haçlılarıda Selahaddini de.
        Tapu senedinde cami yazan ve içinde yıllardır namaz kılınan ayasofyayı açıldı diye sazan gibi olanlardan değilim.

  9. Sayın korunun başlangıç kısmında verdiği bilgilere bakılacak olursa ayasofya zaten camiydi; şimdi yapılan ise bir açılış töreni.
    Daha önceden kullanıma açılmış hastane veya toplu konutlar için sonradan bi toplu açılış töreni düzenlenmesi gibi yani…
    Böyle bir seramoni elbette görkemli ve ayasofyanın manasına yakışır olmalıdır; buna da kimse karışamaz!
    Yalnız bir ikazda bulunmak gerekiyor:
    Ayasofya ruhani olarak her ne kadar candamarımız olsa da mimari olarak köhne ve riskli bir yapıdır, hele de böylesi salgın kıyamet bir dönemde bilimum devlet erkanının olduğu gibi o yarıklarla dolu hantal kubbenin altına doluşturulması çok da güvenli gibi görünmüyor bana.
    Nihayet, düğünde bayramda butik bir tapınak veya kimi sembolik törenlerin/ayinlerin düzenleneceği bir müze cami olarak kullanılması yerinde olurdu; yani ahalinin binlerce doluşum içerde saatlerce kalması gibi bir trafik çok sağlıklı olmaz gibi. En iyisi camiye avcı düzeninde, hızlı adımlarla girilip çıkılması ve hazırda satılan ayasofya kartpostal ve fotoğlarıyla yetinilmesidir. Ayrıca varsa orjinaline ait motifleri korunmalıdır; ikonaları neremize sokacağız derdine düşen zevata ise söylenecek söz:
    Duvarlardakini bırakın da kalbinizdeki putları temizleye bakın kardeşim!

  10. Sayın Hamza Akyol!Bazı cahil hoca ve dindar geçinenler,yaranın üstüne tuz ve acı biber ekiyorlar diyecektim;”yaranın üstüne” tabirini yazmayı unutmuşum.Özür dilerin Saygılar.

    • turgutbey merhaba!
      – konu çok çok önemli ve sizin de çok farklı yaklaşımız var.
      – inanın hem şaşırdım hem de mutlu oldum.
      – benim sadece islama ilişkin değil, bütün dinlere ilişkin görüşlerime çok yakın şeyler yazmışınız.
      – şu an çok iyi durumda değilim. uzun şeyler yazamayacağım ama temel bazı şeyleri belirtmek istiyorum.
      – insanlar din için değil, din insanlar için, insanlık için var.
      – din, insanlar iyi yaşasın, toplum iyi olsun, iyi yaşasın diye var.
      – dinin özü budur.
      – daha doğrusu bütün dinlerin ve hatta çoğu ideolojinin, düşüncenin temeli “iyi” dir.
      – namaz, oruç, hac, vb dini ritüeller, toplumların çoğunda var olan dini ritüellerdir. budizmde de, şintoizmde de var. (kıyam, rüku, secde). çünkü bunlar insanlığın doğasında bulunan saygı ritüelleridir.
      – içki ile ilgili örneği, aslolanın dinin özü olduğunu anlatabilmek için verdim.
      – bu öz, ne ayetler ne de dini ritüeller.
      :
      – bu öz: değerler. islamda evrensel olan ayetler değil, değerlerdir. aslında bütün dinlerde bu böyledir.
      – bu değerler aslında insanın özünde de var olan değerler: adalet, hak, hukuk, iyilik gibi ahlaki olarak nitelenebilecek değerler.
      – saygılarımla!

      • affınıza sığınarak iki satır yazmak istiyorum. (aslında Hagia S.yazacaktım fakat orda mutlu olanlar beni boş yapma!ya itti.)
        Hamza beyin yazısına kuşbakışı bakınca (bunalmadan okunuyor) ayasofyadaki binleri niçin anlaymadığımıza da bir ışık tuttu.
        din mi insan için, insan mı din için.. problemini çözmeye çalışırken bir de bakıyorsunki, yüce Allah tüm canlılardan önce kainatı yaratmış (ve ne öncesini, ne ötesini bilebiliyoruz).
        La ilahe illallah ile başlayıp, O’nun rızası için mi? yoksa,
        Mayalar korkusundan X kurban ederken insanoğlu İsmail’in koyun kesmesini mi öğreniverdi de imana geldi?
        veya iç organlarından birinin yapılmasını insanoğlu daha ne kadar yyıl bekleyecek?
        Dini inancı öğrenirken ahlakı, doğruyu, güzelide öğretemediğin zaman ..
        yani sonuç olarak ne birimiz diğerinin ne dediğini merak edip dinliyor, nede karşıdaki berikini. The H.S. Grand Mosque açılışı ülkemiz ve tüm dünya insanlığı için birçok şeyin başlangıcı olur inşallah.

  11. Sayın Hocam nesillerin gerek Ayasofya gerekse başka bir mabet veya düşünce üzerinde taşıdığı önem yok olması bu da Liderlerin aldıkları kararlar, yaşam biçimleri ve gözümüzün önünde cereyan eden hadiseler şevki ve inancı heyecanı kaybettirdi.
    Ayasofya zincirler kırılsın derken orada bir inanç vardı, heyecan vardı.
    Devletin başına Devlet gelecek derken, o haykırışta bir heyecan vardı.
    Kızıl elma derken, bu inanca ulaşmak için dünyayla bir yarışa başlamak vardı.
    Tabi bu benim şahsi düşüncem 22 yy girmemize 81 yıl kalmışken şimdi artık yeni bir heyecan bu nesile ulaşmaları için bir hedef koymak göstermek lazım.
    Tamam Aya Sofya camiye çevrildi emeği geçenlere teşekkür ederiz, zaman hızla ilerlerken zamanı da iyi kullanmak gerek.
    Yoksa günlerce aylarca bir konu üzerinden zaman kaybetmek üzüntü verici.

    • 1milyon yazılımcı aranıyor projesine başvursaydınız sevim hanım, vakit kaybetmeyin derim!

  12. Sayın Hamza Akyol Merhaba!Dün yazdığım mesajı kantrol etmemiştim.Demin kontrol ettim.Yazınızı okudum.Beni taktir etmeniz alicenaplığını göstermişsiniz.Bunu, ancak aklıselimler yapabilir.Teşekkür ederim.Ele aldığım konularla ilgili olarak Kuran dan bazı ayetleri naklediyorum.Her konu için bütün ayatlerin tümünü sırlamamıyorum,bazılarını naklediyorum.Kur an da bazı dönemlere ve o dönemlerin sosyal gerçeklerine ilişkin ayetler inmiştir.Ama sonradan bu hükümleri daha ileri safhaya taşıyan hükümler de inmiştir.Mesela,içki içilmesini tamamen haram kılan ayetler, Kur anın yeni inmeye başladığı ve müslümanların zayıf kaldıkları Mekke dönemine aittir.Alkallü içkileri içmek sadece Araplarda değil ,diğer bütün milletlerde yaygındı.Birdenbire yasak gelseydi,kişilerin müslümanlığa yaklaşması zor olurdu.Yerleşmiş yanlışlar birden bire atılamaz.Kur anda önce namaza içikili gelmeyin emri gelmiş,müslümanlar kuvvetli ve etkili olmaya başlayınca alkollü içkiler haram edilmiştir.Kölelik meselesi de öyle.İlk zamanlar toplumda yerleşmiş kölelik düzeninde ,köleliği yasaklamak zor. İlk zamanlar kölelik yasaklanmamış,köleliği kaldırmak özendirilmiştir.Mesela şu günah işlendiğinde şu kadar köle azat edin gibi hükümler gelmiştir.Ancak köleliğin tamamen kaldırılması Medine İslam devletinin kurulup kök saldığı Medine dönemde olmuştur.Bu tarz hükümler Kur anda birbiriyle çelişen hükümler değildir.Zaman içinde birbirini tamamlayan hükümlerdir.Mesala Kafirun suresi Mekke de iken nazil olmuştur.Mekkeli müşrikler, müslümanlara çok eziyet etmişti.Mesela Bilal i Hababeşi ve diğer fakir müslümanlara zorbalık yaplımıştı,Katilam ve işgencleri yaşadılar.Mekke döneminde nazil olan Kafirun suresinde,kafirler ile ilişkide insancıl bir hüküm vardır.Senin dini sana ,benim dinim banadır hükmüyle ,kafirlerle hoş geçinmek hükmü ele alınmıştır.Çünkü o zaman müslümanlar kuvvetli değildi.Tevbe suresi Medine döneminde, müslümanlar kuvvetli iken indi.Tevbe suresi,5.ayette müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün emri verilmiştir.Ama bu hüküm sadece o zamanaki Mekke müşrikleri için geçerlidir,yaptıkları zulümlerden dolayı.Bu ayetteki hükmün her dönem geçerliliği yoktur.Sadece o dönem Mekke müşriklerine uygulanan hükümdür.Bu ayetteki hükmün bu şekilde olduğuna dair islam alimlerin görüş birliği vardır.Sayın Hamza Akyol ,işte bu misallerdedeki gibi, birbirleriyle çelişiyormuş gibi görünen ayetlerdeki esas gaye budur.Yazdığım yorumlarda islamın hükümlerini esas alamaya çalışıyor ve Kur anın özünü ,esas gayesini,esas hedeflerini baz almaya çalışıyorum.Ne yazık ki islam toplumunda,Türk toplumu dahil,islamın özü ve esas hedefleri gözardı ediliyor.Siyasi ve mezhepçi yaklaşımla hükümler çiğneniyor,şekilciliğe boğuluyor,siyasi ihtiraslar esas hedef olarak alınıyor.Bir de cahil ,ama hoca geçinenler işin üstüne tuz ve acı biber ekiyor,bilgiçlik taslıyor, Kur an nın özünü ve esas hedeflerini es geçiyor ve çiğniyorlar.İşte benim Kur ana bakış açım böyle.Saygılar.

  13. Sulandırmışsınız. Bir Taha Kıvanç vardı. O nerede acaba? Taha Kıvanç Fehmi Koru’nun özüymüş anlaşılan öz gitmiş koru kalmış.

  14. Sn. Koru, sitemlisiniz!.. Size de davetiye gönderilmeliydi.

    Ayasofya, günümüz nesline (Y, Z kuşağına) ne bir “Kızıl elma” ne de kırmızı veya başka renk elma çağrışımı yapıyor. Onlar, dünyaya göz açtıkları veya ergenliğe kavuştukları sıralarda Ayasofya temalı “Kızıl elma” ülküsü zayıflamaya yüz tutmuştu zaten. Bu nesil, teknoloji çağını yaşıyor ve teknolojik oyuncaklar ile zaman öldürüyor..neredeyse kendine ‘sanal mabet’ inşaa etmiş bir nesil var karşımızda. Bu neslin yaş büyüklüğü 40’a dayandı.

    Toplumun geri kalan kısmından Ayasofya’yı “Kızıl elma” rüyası olarak görenlerin yaşça en küçükleri 50-60 yaş civarında ve siyasi olarak toplumun sağ-muhafazakar kanadında yer alan bu nesil sayıca da çok sayılmazlar. Son on yıldır iki kutuplu siyaset arasında sıkışan halkın birinci önceliği ise geçim derdi ve gelecek kaygısı. Ayasofya’nın ibadete açılmasının heyecan uyarmaması bu yüzden.

    Sadece bizde mi; bu heyecansızlık, diğer Müslüman ülkeleri yönetim kadrosu ve kamuoyularında da böyle. Bu, sekülerleşen dünya ile dünyevileşen her dinden insanın, ibadet-mabet ilişkisinin yerlerde sürünüyor olmasındandır da. Müslümanlarda da aynı durum söz konusu.

    Ayasofya’nın ibadete açılıyor olması, Müslümanların ibadetlerine düşkünlüğünü, dine bağlılıklarını artırmayacak, Müslüman ülkeler kamuoyularında “Osmanlı Milletler Topluluğu” heyecanı da uyandırmayacaktır. Ne buna hazır bir dünya konjonktürü ne de buna hazır Müslüman kamuoyları ve Müslüman ülke idareleri var.

    Karar ve amaç tamamen siyasidir. Sağ-muhafazakar tabanı yeniden konsolide etmek için…Alınan karar buna yetmeyecektir.

    İstanbul yeniden fethedilmedi ki.

    Yirmi beş yıla yakındır elinde bulundurduğu İstanbul’un yönetimini Kaftancıoğlun’a terk eden”Kızıl elma” ülkücüleri, Ayasofya’yı ibadete açsa ne olur açmasa ne olur?

    • Hasan bey burada daha önceleri de terör kışkırtıcılığı yapmışlığınız vardır; yok ezanı yuhaladılar bilmem ne diye! Şimdi de ayasofyanın açılışı kimseyi heyecanlandırmadı bilmem ne diyerek kimleri uyartmaya çalışıyorsunuz bilmiyorum ama yemezler!
      Öyle 6–7eylül olaylarına benzer bi özleminiz olabilir belki bir eski türkiye aşığı olarak ama kusura bakmayın; öyle kimsenin bi diğerinin boğazını kesecek hali filan yok, haydi başka kapıya! Belki de yunanistanda şansınızı bi deneyin, kısmet…

  15. “Doğal seçilim, belirli bir türde dış çevreye uyum konusunda daha elverişli özelliklere sahip organizmaların, bu elverişli özelliklere sahip olmayan diğer bireylere göre yaşama ve üreme şanslarının daha yüksek olması ve bunun sonucu olarak genlerini yeni kuşaklara aktarabilmeleri yoluyla işleyen evrimsel mekanizma. Böylece dış ortama uyum sağlamakta sorunlar yaşayan bireyler ve genler organizma popülasyonundan tasfiye edilmiş olmaktadır. Ayrıca doğal seçme, doğal ayıklanma ya da doğal seleksiyon olarak da adlandırılır…” diyor Wikipedi Özgür Ansiklopedi’de.

    • Yapay seçilim kesin sonuç doğurur yahya bey; doğal seçilim adı üstünde, geliş güzeldir ve kesin bir arınma sağlamaz!
      İnanmazsanız tabiata ve sosyal çevrenize şöyle bir gözgezdirin; doğal seleksiyona dair bir işaret var mı?
      Bir de yapay yani doğrudan insan eliyle uygulanmış olan seleksiyona bakın; gerçeği görmüşsünüzdür umarım.

  16. Sadece bir duvar yazısıydı.Gezi eylemlerine katılan birilerinin duvarlara Zulüm 1453 de başladı, yazısını okuyunca içim ürpermişti. Ne oluyoruz dedirtmişti bana.
    29 mayıs İstanbul’un fethi gününde Ayasofya da Fetih suresinin okunmasına Yunan medyası “İstanbul’da utanç görüntüleri. Ayasofya’da İslami dua.” Yunanistan Dışişleri Bakanlığı sert tepki göstermiş.dünyadaki Hristiyanların dini duygularına bir hakarettir. uluslararası topluma hakarettir. gibi garip açıklamalar yapmıştı. Ayasofya’nın cami olarak açılmasını, 1453’te İstanbul’un fethedildiğini, bu şehrin Türklerin vatanı olduğunu içlerine sindirebilmiş değiller.
    Sen camiden müzeye çevirirsen, onlarda müzeden kiliseye çevirebilirmiyiz diye hayal ettiler ettiler, ümitlendiler.
    Ayasofya camiden öte’dir. Ayasofya İstanbul’un duygusal tapusudur,tescilidir.
    Hayırlı olsun.
    Kimse kimseden camiye gitmek için davet almasına gerek yoktur. Ezanı Muhammed davet için yeterlidir.

    • Hiçbir Türk veya Müslüman duvara “Zulüm 1453’de başladı” diye yazmaz. Sosyalist veya Komünistler yazmış olabilir diye düşünüyorsanız onları hiç tanımıyorsunuz demektir. Bunu ancak bir azınlık militanı ruhen belki düşünebilir fakat yazamaz. Uzatmayayım o yazıyı Gezi protestolarını küçük düşürmek için ajanlar ancak korkmadan yazabilir.

  17. Fehmi bey 1980 ağustosunda bir kere namaz kılınmadı 5 vakit namaz kılınıyordu.ben çocuktum.ap teşkilatları cemaat olsun diye nöbetleşe hünkar mahfiline gidiyordu.dayımla 4-5 kere gittim.12 Eylül kapattı.o nedenle kısa sürdü bu dönem

  18. Bugün Erdoğanın yanında saf tutanlara Diyanet işleri başkanı, sülalece Cennet anahtarları dağıtır.

      • Şu an burada gece! Bana iyi geceler size iyi gunler! Ayíp olan ney? Seçimlerde Diyanet imamlarí AKP ye oy verenler cennet anahtarlarí garanti diğe fetva vermedilermi? Verdiler.

        Daha bir kac ay once! Benim de dúşmaním olan 1000 metreden kokusunu alınca başimí döndüren..
        Sírf Reis sevmiyir diye, Sígaranín Haram Fetvasíní veren Diyanet Başkani değilde ben miyim?
        6 miliyon seçmeni(aileleri ile birlikteen en az 18 miliyon) olan ve o seçmenlerden aldiklarí vergilerle lúks hayat yaşayan Diyanet başkaní HDP ye neden davetiye göndermedi? Cami milleti bölmek yeri değil birleştirmek yeri!
        Bunların amaci de milleti bölúp parçalayip iyice köşelik olmak.
        İslamda İsraf, Gõsteriş, İftira, millet ac yatarken ejder meyveleri yemek, şatafatlı hayat yaşamak haram…
        Bu saydíklarım kimde veya hangi kurumda mevcütse ve bunu da Din adına yapiyorsa ; o zaman Din Alet olmuş olur…
        Not: benim e-mail adresim yaziyi kabul etmez..

    • Nurdan hanım nedir bu sizin Erdoğan düşmanlığınız, insanları birbirine düşürmeden ortaliği germeden usulünce Ayasofya ibadete açılmış oldu çok şükür Cumhurbaşkanı nı tebrik etmeli

      • Nurdan hanıma tepkinizde haklısınız da buradan yola çıkarak Erdoğan’ı tebrik etmek de ne oluyor? Elhamdülillah müslümanım fakat ibadete değil siyasete açılan Ayasofya’da namaz kılmayı düşünmüyorum.

      • Aynur hanim. benim gibi düşman Erdoğan değil dostlar başina.:))) erdoğan sizin gibi dostlar sayesinde zalim oldu ve hem ülkeyi batırdı hemde dünyayi Türkiyeye düşman etti.
        Ben en azından Türkiyenin düşürüldüğü durumu, insanlarını mağduriyetini ve gelecek neslin refahi için bildiklerimi yaziyorum.
        Size tavsiyem benim ablam gibi 24 saat huvuzu takip etmeyin.
        Yoksa kendi doğurduğunuz çocuklarınız,ve ayni anden düyaya geldiğiniz kardeşlerinize deği erdoğana inanarak haptıkları Zülûmleri savunup büyük günaha girmessiniz.

        BEN KIMSEYE DÜŞMAN DEĞILIM. DOĞRU BILDIKLERIMI YAZIYORU. Bu doğrularide havuzdan değil gerç hayatlari kararanlardan duyuyorum.

      • Merhaba, mim bey! Sizin görüşlerini,z benim için önemli! Teşekûr ederim.
        Ben bildiğimi yazayım.Varsın birazda onlar faydanlansın? tabii faydalana bilirseler
        Bu siteye kadınlar pek uğramazlar benim sayemde Erdoğani savunmak içinde olsa arada bir isimlerini görmek beni memnun ediyor.?

Yoruma kapalı.