Anladık, 27 milyon oyla cumhurbaşkanı olunuyor; iyi de 25 milyon oy neden çöpe gidiyor?

29
Reklam

Winston Churchill’in, demokrasiyi diğer sistemlerle mukayese edip kabul edilebilir bulsa da ‘en iyi sistem’ olarak görmemesinin sebebini, geride bıraktığımız cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turuna bakarak daha iyi anlayabiliriz.

İki adaylı cumhurbaşkanlığı seçiminde, adaylardan biri –Tayyip Erdoğan– 27 milyon 725 bin 131 oy aldı, diğeri –Kemal Kılıçdaroğlu– ondan biraz daha az -25 milyon 432 bin 951- seçmen tarafından tercih edildi. Ortaya çıkan tablo sonucunda, diğerinden 2 milyon kadar oy önde olan aday kazandı ve cumhurbaşkanı oldu. 

Toplamda 64 milyon seçmen vardı, bunlardan yaklaşık 10 milyonu oy kullanmadı. O 10 milyon içerisinden 3 milyon kişi daha oy kullansa ve onlar oylarını topluca ikinci adaya verselerdi, bugün farklı biri cumhurbaşkanı olarak tebrikleri kabul edecekti.

Aynı çıkarım birinci adaya oy verenlerden 1,5 milyonun oyu için de yapılabilir.

Pazar günü sandığa gidip oy verenlerden 25 milyondan fazla seçmenin kullandığı oya yazık oldu gözüyle bakılabilir.

Demokrasi sayısal üstünlüğü yeterli sayan bir sistem olduğu için.

“Halkın iradesi bunu gerektiriyor” gerekçesi geçerli.

İyi de, ikinci gelenin aldığı milyonlarca oyun sahipleri de ‘halk’ değil mi? Onların ‘iradesi’ ne olacak?

Reklam

Milletvekili seçiminde aynı oy tablosu değişik partilere Meclis’te temsil imkanı sağlıyor oysa…

Tarih boyunca demokrasinin bu özelliğine olumsuz gözle yaklaşan ve ortaya çıkan tabloya bakıp ‘seçimle gelen krallar’ türü eleştirel yakıştırmalar yapanlar oldu; ancak onlara pek kulak verildiği söylenemez.

[Günümüzde de demokrasinin otokratlığa giden yola kapı araladığından söz edenler, ‘illiberal democracy’ deyimi üzerinden yanlışlığa dikkat çekenler var.]

Kendi seçmenimizin ‘iradesi’ olarak kendini belli eden 27 milyona karşı onlardan farklı davranan 25 milyona bakarak pekala şöyle bir uygulama aklıma geliveriyor: Cumhurbaşkanı olmak elbette sandıktan en çok oyu alarak birinci çıkanın hakkı, ancak ondan biraz daha az oy alarak ikinci çıkan neden cumhurbaşkanı yardımcısı olmasın?

“Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı, Kemal Kılıçdaroğlu da onun yardımcısı” formülüne ne dersiniz?

[Seçim sonrasında birlikte çalışmak zorunda kalınacağı önceden bilinirse, seçim kampanyaları da adayların birbirini yaralayacakları sertlikte geçmez. Toplum gerilmez.]

Günlük işleri görecek bakanları da farklı eğilimden insanların oyunu almış iki aday yeni görevlerinin ilk günü beraberce kararlaştırabilirler…

Bu akıl yürütmeme hep bir ağızdan gülebilirsiniz, aldırmam.

Reklam

Peki, gülenlerin dediği olsun, zaten oluyor da… Ancak, yine de bir sorum olacak: Taraflar seçilebilmek için daha radikal bir tavır sergilemiyorlar mı?

İkiden fazla ittifak oluştu bu seçim öncesi. CHP, yanına kendisine benzemeyen beş partiyi aldı ve ‘Millet İttifakı’ olarak seçime girdi.

Ondan önce de, AK Parti, sandığa düşen iradeyi tek başına kendi lehinde oluşturamayacağını anlayıp MHP’nin birlikte olma teklifini kabul ederek Cumhur İttifakı’nı oluşturmuştu. Cumhur İttifakı da dört başka partiyi daha yanına alarak bu seçime katıldı.

Seçim öncesinde, seçilebilmek için, farklı eğitilimlerle birliktelik olabiliyor da, seçim sonrasında ortaya çıkan tabloda, 60 milyon içerisinde küsurat sayılabilecek bir sayı -2 milyon kadar- oy az aldı diye, ikinci gelenin oyları neden boşa çıkartılıyor?

“En çok oyu alan cumhurbaşkanı olsun ama ikinci gelen de yardımcısı olma hakkını kazansın” tarzı tekliflere gülenlere de ben gülüyorum.

Pek az oy farkıyla gerçekleşmiş tabloya bakarak olanı ‘zafer’ sözcüğüyle ifade etmek ise bana tamamen anlamsız geliyor.

Eskiler bugünkü gibi durumlara bakıp “Veyl mağluplara” derlerdi.

Demokrasi tamam da, bugünküne benzer durumlarda sayısal üstünlüğe dayalı olma özelliği sorunlar doğurabiliyor.

Hatırlatmak istedim.

ΩΩΩΩ  

Reklam

29 YORUMLAR

  1. Fikir gülünç değil, aydın bir görüş bence, bu kadar oy almış 2. gelen ekibe yardımcılık değil ama bakanlıklar veya uygun olabilecek denetim görevleri verilebilir, %50.01 ve %49.99 olsaydı ne olacaktı ezici bir üstünlük yok muhalefette yönetimde aktif rol alabilmeli.

    • Anayasaya seçimlerde ikinci olan Cumhurbaşkanı yardımcısıdır diye yazılabilirse Erdoğan sonrası dönem için çok mantıklı bir fikir ama Erdoğan zamanında olmayacak bir şey.

  2. Selam
    Bu durum bir irdeleme olsa ciddiye alınır. Yani Fehmi bey topluma ait bi vakıayı çözümlemek için üzerine eğilmiyor; “ince çekilmeseydi de birinci olcaktı Kılıçdaroğlu” temennisinin bir uzantısı olarak meseleye bakıyor; Kılıçdaroğlu birinci olsaydı, Fehmi beyin bugünkü yazı konusu Tasyyibe verilen oyların çöp olması mı olcaktı? Elbette Kılıçdaroğlunun zaferinin şanlılığı olcaktı. Nasıl vakti zamanında, TRT ekranında sandalda salına salına iyi yorum yapıyorsa, aynı düş’le Kılıçdaroğlu güzellemesi yapacaktı.

  3. Önce Reis şimdi Cimbom kıskanmayın öyle klavyeden atmayla olmuyor bu işler sabırla doğru yoldan sapmadan çalışmaya devam. Cumhuriyet’in 100. yılında kupa Aslan’nın. Şampiyon Galatasaray. Sabreden dervişler erdiler muradına. Kıskananlar çatlasın Reisin arkasından yürümeye devam.

  4. YARDIMCI OLMAYI İKİNCİ GELEN KABUL ETMEZ,DÜŞÜNMEZ BİLE.bUNU ZÜL SAYAR. hANİ NERDEYSE BİRAZ O YAPSIN BİRAZ DA O DİYECEKSİNİZ DİYE AKLIMA GELDİ.bUNLAR ÇIKMAZ SOKAKLAR VE TAMAMEN ÇÖZÜMSÜZLÜK DOĞURACAK ŞEYLER.kURALLAR BELLİ KAZANAN CUMHURREİSİ OLUR.iSTİKRARLA YÖNETİR.eRDOĞAN’IN KAZANMASI tÜRKİYE AÇISINDAN ÇOK DEĞERLİ OLMUŞTUR.dİPLOMATİK TECRÜBE AÇISINDAN ÇOK ÇOK ÖNEMLİ BİR ZAFER.tÜRKİYE’NİN ZAFERİ.kARŞI MAHALLE GEÇMİŞİN DENEYİMLERİ İLE SÖYLEMEK GEREKİRSE ÇALIŞMAZ.tOPLANTI ÜSTÜNE TOPLANTI YAPIP HİÇBİR ŞEY YAPAMADAN DAĞILIP GİDERLER.hEPSİNİ TUTUKLAYACAKLARDI,HAPİSLERE TIKACAKLARDI.hAVAALANLARI UÇUŞA KAPATILACAKTI V.S V.S.vE DAHA NELER NELER.aLLAH ELLERİNE DÜŞÜRMESİN.bİZ BU MAHALLEYİ ÇOK AMA ÇOK İYİ TANIYORUZ.tÜRKİYE ÇOK BÜYÜK BİR TEHLİKE ATLATTI.sİZİN BUNLARI GÖREMİYOR OLMANIZI DÜŞÜNEMİYORUM.aCABA NEDEN BÖYLE YAZIYORSUNUZ.40 YILDIR OKUYORUM SİZİ AMA ŞİMDİ BİR MANA VEREMİYORUM.

  5. İYİ DE AMERİKA VE DİĞER ÜLKEDEKİ KAYBEDEN ADAYIN OYLARINDAN ÇORBA YAPIP ..DAĞITIYORLAR MI

  6. Sayın Yazar;uzun yıllar yazılarınızı ilgi ile takip ederim,yine ilgi ile takip ediyorum fakat yazılarınızda tarafgirlik gördüğümü ifade etmek isterim. Secim sonuçları tam tersi olsa idi aynı fikirleri ifade edermisiniz emin olamadım.

  7. Millet partili olup Erdoğana oy veren çok. Neden verdin diyom Eli mahkum verdim diyor. Çok büyük enkaz var kendilerine yıkılsın diye verdim diyor.

    • Birileri öyle bir ketenpereye getirdi ki iktidardakileri,
      Bir önceki seçimdede yırttılar, yaptı bir gizli el aynı numarayı.
      Fakat bu dönemde ülke değil, donuna kadar borçlu çıkacak birileri😂😂😂.
      (Kanıtmı, sorun tüm eski siyasilere).

    • Zaten muhalefetin her partisi Erdoğan iktidarının en büyük yardımcısı, üstelik gönüllülükten de öte büyük bir hırs ve tutkuyla yardımcı oluyorlar. Bir de resmî yardımcılık statüsü mü verilsin yani, o kadar da değil, buna kimse razı olmaz. Başta muhalefetin kendisi razı olmaz zaten.

  8. Erdoğan’a karşı 13. Mağlubiyetini alan Kılıçdaroğlu, seçim gecesi yenilgiden dahi söz etmedi; zerre utanmadan sanki galip gelmiş gibi konuştu!
    Erdoğan’ı Sisi ile Paşinyan bile tebrik ederken; Bay Bay Kemal “Seçimin adil olmadığı” yalanına sarılmıştı.
    Hâlbuki 2019 Yerel Seçimlerinde misal üç büyük ili kazanırlarken seçimler adildi!
    Kaset operasyonuyla geldiği CHP’nin başında bulunduğu her seçimde yenilen, buna mukabil halen “Buradayız” diyebilen Bay Bay Kemal, istifaya niyetli olmadığını gösterdi!
    Kılıçdaroğlu’nun Altılı Masa Ortakları, Stratejik Biraderi HDPKK ve Ümit Özdağ’lı Zafer Partisi de, Yenilenler Kulübü’ndeki yerlerini itina ile aldılar…
    Elbette, Kemal Kılıçdaroğlu’nu 14 Mayıs gecesi akla ziyan bir biçimde “On Üçüncü Cumhurbaşkanı” ilan eden Ekrem İmamoğlu ile tandemi Mansur Yavaş da!
    Ağır yenilgi alanlar arasındaki Meral Akşener, seçim gecesi yaptığı konuşmada “Buradayız” diyerek İP’in genel başkanlığı koltuğunu bırakmaya niyetli olmadığını gösterdi.
    Meral Hanım’ın İP’leri Pensilvanya’nın Elindeki Partisi’nin seçim sloganı “Türkiye tarih yazacak” idi!
    Gerçekten de, Türkiye’miz 14 Mayıs ile 28 Mayıs’ta tarih yazdı!
    Nasıl mı?
    Sayısız ağır hakarete ve aşağılamaya maruz kalan seçmenler; Zillet İttifakı ile adayı Bay Bay Kemal’i sandıkta yenerek resmen tarih yazdılar!

    • Tüm dünya ülkelerinde sağ partiler; din ve ırk tema”sını, sol partiler ise eşitlik, özgürlük tema”sını işler ve politikalarını bu doğrultuda yürütürler. Sonuçta sağ partiler niteliksiz %65, sol partiler ise eğitimli %35 bant aralığına yerleşirler. Kimse, sol partiler seçim kazanmıyor demesin. Sağ iktidarlar bu nedenle geri kalmış hiristiyan ülkelerde papaz okulları açarlarki düşünen değil, tanrılastirilmis krala biat eden insanlar olsunlar. Biat eden insanlar ne yoksulluğa ne felaketlere nede ülkelerinin yabancı ulusların vatandaşlarla işgalini görürler. Onlar kral onlara ne gösterirse onu görürler. Kralın birçok adamida kralı eleştirenlere dünyayı dar ederler. Biz iyiyiz bizde krallık yok. Yaşasın.

    • Kaset operasyonları geçmişte 2 muhalefet ( CHP ve MHP )partisine de yapıldı. Yapanlar bunu uygulamak için birinden muhakkak izin aldılar. Bu birisi kimdi.

  9. oy vermiş 25 milyon insana ne demek istiyorsunuz Fehmi bey bir nalına bir mıhına.şunu derim beş sabırla beklesinler çalışsınlar sayılarını 27 değil 37 milyona çıkarsınlar.

  10. Çok güzel bir fikir. Mesela Chp de kurultayda ikinci olan Muharrem İnce Kılıçtaroğlunun yardımcısı olsun.
    Sayın Fehmi Bey haksızlık ediyorsunuz Akşenere babacana, davutoğluna, özdağa. onlara da bakanlık verilmesi gerekir.

    • İyi günler Fehmi Bey, bu zorlama akılları kimden, nereden alıyorsun bilmem, oyunun kuralları oyun başlamadan konur. Demokrasinin kuralları belli, kazanamayan elbette muhalefette kalır. Sen merak etme, bu 25 milyon oy telef-çöp olmayacak, nefesleri iktidarın ensesinde olacak. Sen şimdi sınava 1 dk geç kalan birinin “1 yıllık emeği boşa gitmesin, sınava alınsın” dersin. 0,1 eksik alarak baraj altında kalana “canım ne olacak, 0,1 in önemi yok bu da barajı geçsin” Örnekleri çoğaltmak mümkün. Diyelim ki, seninle ikimiz bir yarışa girdik, sen Müslümansın, inancına göre vaatlerde bulundun. Bende ataistim, tabi ki vaatlerim de inançsızlara göre olur, sen kazandığın zaman benimle nasıl çalışabileceksin, başka bir dine geçelim desen bile ben hayır diyeceğim. Siz okumuşlar bunu bizden daha iyi biliyorsunuz.

  11. Gülmek ne demek , aksine bu görüşü gerçekten ben çok beğendim ; neden olmasın , bal gibi olur , çok da yerinde ve doğru olur !
    Ancak bunun için tabii ki seçimin birinci turu yeter de artar bile , ikinci tura haliyle gerek yok .
    Evet, Fehmi Beyin dediği gibi milletvekili seçimlerinde bu artık oylar bir şekilde değerlendiriliyor CB. seçiminde ise buna imkan tanınmıyor .
    Aslında demokratik parlamenter sistemlerde tabii ki halk tarafından CB. seçimi yoktur , bu sistem başkanlık veya yarıbaşkanlık sistemlerde geçerlidir , bizim sistem ise kabile reisliği sistemi olduğu için her konuda sırıtıyor , her tarafı çarpık çurpuk , dökülüyor !
    Çünkü biz bu sistemlere , enine boyuna düşünmeden , taşınmadan, akşamdan sabaha , tepkisel bir refleksle geçtik , şimdi de işte böyle oluyor !
    Yani her şey bize benziyor , yüz seneden beri kendimize bir yol bulamadık .

  12. CEM YILMAZ

    Sayın yazar önce Erken seçim olacak diye tutturdu,
    Sonra Sayın cumhurbaşkanı aday olmayacak dedi,
    Sonra Aday olsa da YSK kabul etmeyecek dedi,
    Kabul edince de kazanması mümkün değil dedi.
    İkinci tura taraflar eşit giriyor dedi, yeniden kılıçtaroğluna gaz verdi.

    Hiçbir öngörüsü tutmayınca herhalde komedi yazarlığına geçiş yapmış olmalı ki
    ‘Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı, Kemal Kılıçdaroğlu da onun yardımcısı formülüne ne dersiniz” diyebildi.

    Ben size diyeyim bu söz o kadar basit bir espri değil, siyasi literatüre girecek yıllar sonra bile konuşulacak mükemmellikte. “Benim oyum çobanın oyu ile bir mi?” gibi sözlerle birlikte siyasi tarihimizdeki yerini almıştır.

    Gelelim benim öngörülerime, taa 2002 yılında Akparti kıprıs ve güneydoğu sorunlarında bir hata yapmaz ise 20 iktidarda kalır demiştim. Kimse inanmamıştı. Körün taşı gibi akparti iki konuya da girdi. İkisinde de muhatapların sürece destek vermemesi üzerine geri adım atarak statükoya geri döndü. (Bu arada statükoyu savunmuyorum, sadece siyasi tespit yapıyorum) Çeyrek yüzyıl Erdoğan iktidarında geçecek.
    Muhalefet ekonomik zorluklar nedeniyle ilk geceden erken seçimi dillendirmeye başladı bile. Seneye yerel seçimden sonra bu sesler daha da yükselir.
    Umut fakirin ekmeği..

  13. Pardon da bu bakış açısıyla belediye seçimlerinde de ben sorayım o zaman benim oy verdiğim aday ne olacak diye? Bu çıkarımları keşke belediye seçimlerinde de yapsaydınız. Kılıçdaroğlu kazansaydı zafer demeyecekmiydiniz? Özgürlük demokrasi diye çığırtkanlık yapanlar kaybetmeyi hazmetmek bu kadar mu zor? ADAM KAZANDI…

  14. Turkiye ye 5 yil fazla, secim 4 yil da bir yapilmalidir. 5 yil erkan mumcu nun sacma fikriydi sanirim. dedigin dogru artik baskanlik sisteminden donus olmaz. yargi uzerindeki baski ve meclisin denetim yetkisi artirilirsa sistem guzel calisir. katiliyorum…

  15. Churchill bir soylu.Yönetmenin doğuştan hakkı olduğunu düşünüyor.Nasıl pür objektif olsun? Nasıl tam demokrat olabilir? Siz halkın içinden geliyorsunuz.Neden demokrasiden rahatsızsınız? Bir miçonun oğlu ülkeyi yönetiyor.Neden? Millet ona oy verdiği için. Dediğiniz sistem geçerli olsaydı yani Clinton’ın yardımcısı baba Bush, Bush’un yardımcısı Algore olsaydı ABD iyi yönetilebilir miydi? Thetcher yada Merkel reformları hayata geçirebilirmiydi? Fransa’da Lepen Başkan yardımcısı olsa Macron ülkeyi yönetebilirmiydi? De Gaulle, Mitterant ve Chirac, Fransa’nın büyük başkanlarıydılar.Rakiptler. Yarıştılar, kazanan ülkeyi yönetti.Fikirleri farklıydı ama başarılıydılar.Eğer beraber çalışmak zorunda kalsalar başarılı olabilirler miydi? Brezilya’ nın mevcut ve önceki başkanı beraber çalışabilir mi? Taban tabana zıt fikirler savunuyorlar. 27 Mayısçılar millete güvenmediklerinden vesayet kurumları oluşturdular. Sizde aynı şeyi farklı yöntemle yapmaya çalışıyorsunuz maalesef.Nereden nereye geldiniz? Eksen kaymasının bu kadarına pes doğrusu.Demokrasinin kuralı budur.Çoğunluk yönetir.Azınlık muhalefet eder.Yöneten halkın temel haklarını kısıtlayamaz.Size bir tüyo vereyim. ABD’ nın seçim ve yönetim sistemi kurulduğu gibidir.Çok az değişiklik olmuştur. Bunlardan biri önerdiğiniz sistemdir. ABD’nin ilk sisteminde en çok oyu alan başkan, ikinci en çok ayı alan başkan yardımcısı oluyordu.John Adams, Washington’a karşı sembolik olarak aday olduğundan beraberce eşgüdüm içinde çalıştılar.Ama Başkan Yardımcısı olan Jaferson, Adams yönetimini kitledi, hizmet vermesini engelledi.Adams seçimleri kaybetti ve yerine Jaferson geldi. İkisi de kahramandı. Büyük başkanlardı.Ama fkirleri taban tabana zıttı.Önerdiğiniz sistem acilen değiştirildi

  16. basit cunku 25 milyon kabybeti. fehmi bey. siz erdogan in stratejisini dogru yazan bir yazar oldunuz. RTE gercekten kendi adayini olusturdu ve onunla kazandi. 5 li masa imamoglu ve yavas a neden ret verdigini aciklamalidir… cunku sorumlular… vatandas olarak aciklama bekliyoruz….

  17. Mevcut sistemimiz meclis ayağının düzeltilmesiyle mükemmel hale getirile bilir, mümkündür.
    En küçük partiler bile ittifaklarla meclise girebildi🤗.
    Mecliste birtakım komisyon üyelikleri, kanun teklifi verip kabul edilmesinin sağlanabilmesi, hukuk yolu ve referanduma götürülmesi seçenekleriyle yeni düzenlemeler olması gerekir.
    Fakat, agayı değiştirelim öbürleri maraba zaten kafası ile bu günlere geldik şükür.
    Yazarın bşk yrd teklifi Amerikan rüyasının bir ürünü. Artık yönümüz doğuya dönük! unutmayın.
    Batılı bizden kurtuldu! Artık Avr. Birliği hayalide Ege denizinde boğuldu “sığınmacı sevdasıyla birlikte onlarla beraber koyun koyuna”🤔
    (Batıya mal satmak için Çin bakanı yola çıktı bile😯. Eee.. sen malları (olmayan) satacan da; KİME???).
    MÖHİM: mecliste herkes yönetici olursa,
    Denetim mekanizması bu sefer sekteye uğrar!(mevcut durumda bile bak haline😡).
    MVekilinin 10’unu gönderiyorum yönetsin,
    5’ini de denetlesin diye!!!🤗
    +1’di iki oldu; onlarıda çorba karıştırsın diye😂😂😂😂. Malum soğan pahalı, soğansız çorba iyi olmuyor herzaman😡.

  18. Anladık, 27 milyon oyla cumhurbaşkanı olunuyor; iyi de 25 milyon oy neden çöpe gidiyor?
    😂😂türkiyede önce muhafazakarından sekülerine milliyetcisinden laikine bütün muhalif kafalar değişecek.çunki bunlar toplumun nabzınıi tutamiyolar.ya geçmisteki ezberleri ya ideolojileri yada inat ve ezberleri zaviyesinden olaylara bakıp objektif doğru tesbitleri yapamiyorlar..bu gün bütün muhalif yazarlara baktım hepsi ama hepsi farkli açılardan erdogan eleştirisi..dert dava hala erdoğan.😂
    Bu muhalif kafalar bence toplumun içinde değiller..evleri oturduklari yerler hatta alışveriş yaptıklari yerler bile ortalama bir insanin oldugu yerler degil.bir nevi sırça köşklerde yaşıyolar..bundan dolayıda milleti anlamiyolar.
    Mesela tencerenin bekayı korkusunu yeneceğini zannedecek kadar bu toplumdan uzaklar tanimiyolar.
    Yani sonuç güzel ülkemde birsey değişmez…rahat olun…ahiretinize çalışın..
    Bu muhalif kafalar oldugu müddetce…

  19. Yahu, seçimi kazanmanın suçlusu Erdoğan ve ona oy veren kitle değil. Seçimi kazanmamanın suçlusu seçmenini salak yerine koyan Kılıçdaroğlu ve şürekâsı ile ona ayak uydurup o güdülmeye rıza gösteren sizsiniz. Ne zaman anlayacaksınız bunu acaba?

  20. Bu tür tartışmaların hepsi bana çok anlamsız geliyor. Çünkü Türkiye’nin bir dış güçler sorunu var ve ona bağlı olarak da içerde bir “fetö söylemi” sorunu var. Eğer dış güçler varsa ve fetö gibi örgütlerle en kılcal damarlarına kadar devleti ele geçirebiliyorsa, o zaman her şey bir tarafa devlet bir tarafa denir ve seçimler kesinlikle dış güçlerin müdahalesine ve sızıntılara karşı asla taviz vermemek üzere sahiplenilir. Sonuçta Cumhur ittifakının yaptığı da bu değil mi! Zaten mülakatlar da devlete sızıntıları önlemek için devletin aldığı meşru bir güvenlik önlemi değil mi? Elbette devleti yönetenler her türlü güvenlik önlemini alırlar ve iktidarı asla dış güçlerin uzantılarına bırakmazlar, bırakmamalıdır ve bırakmayacaklar da!

    Ben buna gülüyorum, siz neye gülüyorsunuz acaba! Dış güçler diye bir şey yok fetö diye bir şey yok, bu tür söylemler iktidar koltuğuna sımsıkı sarılmak için söylenmiş sözlerdir diyebiliyor musunuz? Dilemiyorsunuz. Ben buna gülmeyeyim de neye güleyim:))

Yoruma kapalı.