Ali Babacan konuştu, medya sustu.. Söyledikleri halka ulaşmadı sananlar için bu yazı…

44
Reklam

Dün dört arkadaş öğle yemeği için buluştuk; yemekte en fazla konuştuğumuz konu, yeni bir parti oluşturma yolunda çaba gösterdiğini bildiğimiz Ali Babacan’ın Karar gazetesinde o gün çıkan mülakatıydı. Yemek sonrası gazeteyi almak istediğimizde etraftaki bayilerde Karar’ın kalmadığı gerçeğiyle karşılaştık.

Bizim OcakMedya sitemizde de dünün okunma rekoru Ali Babacan’ın söyledikleriyle ilgili haberimizdi.

Eminim, diğer haber sitelerinde de en fazla okunan Ali Babacan’ın sözleri olmuştur.

Peki dün televizyonlardaki tartışma programlarında, bugün gazetelerde toplumun aylardır merakla beklediği görüşlere gerektiği genişlikte yer verildi mi?

Yemek sırasında lokantada yanımıza kadar gelerek sorularla meraklarını gidermeye çalışan tanımadığımız kişiler toplumun çıkışa ilgisini gösteriyor.

Aynı ilgi medyada yok.

Bağımsız ve özgür medya?

Bu da beni şu soruyu kendime sormaya yönlendiriyor: Türkiye’de bağımsız ve özgür bir medya var mı?

Reklam

Soruya muhatap olanlarınız içerisinde beni “Ne zaman oldu ki?” diye tersleyecekler çıkarsa onları kınayamam.

Ülkemizin her zaman bir ‘medya sorunu’ olagelmiştir.

Geçmişte de ‘tek sesli’ bir basına -daha sonra medyaya- sahiptik, bugün de durum farklı değil.

Tek fark, medya dediğimiz radyolar, televizyon kanalları ve gazetelerin hangi tek görüşü sahiplendiğidir. Eskiden farklı bir bakış açısı hakimiyeti vardı medyada, bugün eskisinden hayli değişik bir görüşten başkasına yer yok.

Ali Babacan’ın bir gazetede kendisine yer bulabilmesini bile bugünün şartlarında bir ‘mucize’ sayabiliriz.

İddialı görüşlere sahip insanlar o görüşlerini toplumla nasıl paylaşacaklar? O insanlar içerisinden daha iddialı bir hedefleri olanlar, Ali Babacan ve arkadaşları gibi partileşme yolunda gayret gösterenler, seslerini nasıl duyuracaklar?

Alternatif medya sağolsun

Evet, artık medyaya -gazetelere ve TV kanallarına- bu alanda eskisi kadar bağımlı olmamız gerekmiyor. İnternet denilen mecra görüşlerin daha kısa zamanda ve en geniş biçimiyle insanlarla paylaşılmasına aracılık edebiliyor. [Karar gazetesi dün manşetini ve bir sayfasını bütünüyle Babacan’a ayırmıştı; ama sayfanın altında görüşmenin tamamının gazetenin internet sitesinde yer aldığı notu da düşülmüştü.]

Reklam

Ayrıca sosyal medya var.

Protest müzik kapsamı içerisinde görülebilecek ‘rap’ tarzı ve birden fazla sanatçının seslendirdiği bir parça bu hafta ortalığı sarstı. İlk gün 10 milyona yakın insanın parçayı müzik platformlarında dinlediği duyuldu.

Gazeteler yer vermese, kanallar tartışmasa da insanlar alternatif yollarla meraklarını giderebiliyorlar. 

Kaybeden? Kaybeden mesleğimiz, yani ‘gazetecilik’ oluyor.

Gazeteciliğin temel ögesi ‘haber’dir ve medya dediğimiz yayın araçlarının varlık sebebi haberi kitlelere iletmektir.

Halkın merakla beklediği bir konuda yapılan çıkış hiç kuşkusuz haber değeri taşır. Böyle bir durumda, gazetelerin ve kanalların Ali Babacan’ın çıkışını görmezden gelmeleri en başta habercilik mesleğine aykırı bir tavır olmuyor mu?

Oluyor elbette.

Anında haberdar olamasalar bile, insanlar, kulaklarına geldiğinde yapılan mülakata yol bulabilirler bugünün dünyasında; bulacaklardır da. Her gün okuduğu gazetenin kendisini o mülakattan haberdar etmemesini, izlediği programlarda sözünün edilmemesini nasıl yorumlayacaktır aynı kişiler?

Herhalde geleneksel medya kanallarını kullanmayı bırakarak: Gazete alıyorsa almaktan vazgeçerek, haberi duyurmayan kanallarla izleyici ilişkisini sona erdirerek…

Zaten bu oluyor. İnsanlar gazete okumaktan vazgeçiyor, o gazetelerde yazanları okuyan da pek az kişi kaldı.

Medya kendisine düşen görevi yerine getirmedi diye dünkü mülakat duyulmadı sananlar yanılıyorlar. Medyanın ilgisizliği insanların ilgisini daha da artırdı. Yukarıda kaydettim: Bizim sitede o mülakat tarihi okunma rekoruna ulaştı.

Daha da okunacak, ekranlarda tartışılmasa, dost sohbetlerinde, evlerde konuşulacaktır.

Ali Babacan o mülakatta partisinin yıl sona ermeden kurulmuş olacağını bildirdi. Önümüzde medya açısından ilginç bir üç ay var demektir.

ΩΩΩΩ

Reklam

44 YORUMLAR

  1. sevgili koru
    sanırım starejik bir hataya hızla gidiliyor.önce parti kuruluyor veya kurulma aşamaları falan bir geçiş dönemi ..o ara iktidardan istifalar ..pek sempatik olmuyor.gerçi akp partisi sempatisi kalmadı .ak parti kalmadı aslında .dışardan katılanlar kuranları dışarı atıyor.mutasyon sürecinde birde pelikan olayı yapıştı bu yeni akp partisine ..
    kısaca şimdiden kopuşların olması ve bunun sonucu ihtiyac .zaten ihtiyac yüzde yüz ama şu geçiş dönemi sancısız olmalı …şık olmalı ..ve bir an evvel kurulmalı
    akp partisi belli olmaz erken baskın seçim egidebilir …

  2. Sayın Koru,sen demişsin ya:Bu medya ne zaman düzgün oldu diye soranlara kızarım diye ben de sana kızıyorum,Neden dersen şöyle bir geriye doğru yakın tarihimize baktığımız zaman bu milletle bu medyanın aynı fikirde olduğunu hiç görmedim ben bildim bileli ve tarihten de okuduğuma göre millet bir telden medya bir telden çaldı,yalnız son birkaç yıllık dönemde bizim medya hiç bir sağ görüşlü bir hükümete hiç bu kadar destek verdiğini görmemiştim.Yalnız bu son dönemde sevmedikleri sağ bir hükümete çok büyük destek veriyor.Gerçekten bunun anlamını bilen varsa söylese…TEŞEKKÜRLER

  3. Yorumlarınızdan çok yararlanıyoruz elinize yüreğinize sağlık,Maalesef KARAR gazetesi bayilerde bulunmuyor bende yakından karar gazetesini takip etmeye çalışıyorum ama temin edemiyorum.

  4. Bu yazı , Babacan vesilesiyle bir basın tarafgirliği yazısı olmuş . O nedenle ben de bu konudaki fikrimi söyleyip geçeceğim . Okuyucularına ,dolayısıyla topluma taraflı haber veren ve böylece yalan yazan, o toplumu kandıran ve gerçekleri saklayan basın bence ahlaksız ve şerefsizdir !

  5. Babacan ilkeli dürüst ve bilgili bir politikacı. Baştaki çizgisini değiştirmedi. Sorun da bu, partisi 180 derece değişti, Babacan’ın ilkeleri ile parti ters düştü. O da bunu ifade ediyor. Baştan beri adalet ekonomiden önde gelir diyor. Ekonomik gelişim adalet ile desteklenmeli demiştir. Başarılı olacağı kanaatindeyim hatta ayrıldığı partiden daha fazla oy alacaktır. Tek sorun her zaman güçten istifade edenler yani her dönem gücün yanındaki zararlı organizmaları uzak tutabilecek mi? Başarılar…

  6. Babacan döneminde türkiye ye büyük miktarda küresel sermaye girdi, o paralar verimli sektörlerde kullanmak yerine inşaata ve tüketime harcandı. Ne iktidar ne insanımız o rüzgarı kullanamadı, geçti gitti, bir kesim ev yaptı bir kesim ev aldı, şimdi ne olacak memleketin hali zamanı. Çalışmadan ne kadar idare edebilirsin yani üretmeden. Önce adalet deniyor.
    Ben önceliğin her zaman eğitim olduğunu düşünürüm, önce ailede sonra her yerde. Sorunlarımızın temelinde _günü kurtarmak rant kafası_ var, _bugün eğlenelim yarına bakarız kafası_var, _üretmek değil, tüketmek kafası_var… Bunları aşmak için bireylerin eğitilmesi lazım. Bugün aklıbaşında insanlara ihtiyacımız var, duymak istediğimiz şeyleri söylemekten çok acı gerçekleri anlatacak toplumsal bir seferberlik çağrısı yapacak liderlere ihtiyaç var.
    Fehmi bey neden ali babacan sorusunu yorumlamalı uzun uzun, en baştan başlasın, yanlışları sorgulasın, doğruları vurgulasın, biz de tartışalım. Bugün insanlara ulaşmak her zamankinden çok kolay, yeter ki söyleyebilecek sözün, açabilecek yüreğin olsun.

    • Didem hn haklısınız Türkiyenin en büyük sorunu eğitim.Düşünün üniversite giriş sınavında en düşük puanlı öğrenci alan bölümler eğitim fakülteleri . Geçmişte böyleydi şimdi de böyle oysa en zeki en kapasiteli insanlar eğitimci olmalı ki onların yetiştireceği insanlar gerçekten iyi eğitim almış olsun.
      Ayrıca ülkemizde maalesef eğitim yok öğretim var onda da temel amaç en fazla soru çözmeyi başarı olarak değerlendirme mevcut.
      Ali babacan a gelince 10 sene sistemin içinde kal 7 – 8 sene dışarıda ol ancak tek kelime etme sonra da vatan kurtarmaya kalk .Biraz samimiyetsiz gibi geliyor bana

    • Didem hanım,”eğitim mi öncelikli, adalet mi öncelikli ?”konusu normal zamanlar için “tavuk mu yumurtadan,yumurta mı tavuktan” meselinden farksızdır.Eğitim elbette ki bir toplum için ihmal edilemeyecek öneme haizdir.Aslında eğitimin en temel gayelerinden biri de başkalarının hakkına, hukukuna saygılı olan adil insanlar yetiştirerek sağlıklı bir toplum hayatı kurmak olmalıdır.Bu gayeyi taşımayan eğitim sisteminin de çok faydası olmayacaktır.Nitekim yaşadığımız buhranın belki en temel sebebi böyle bir eğitim sistemi kuramamış olmamızdır.

      Haliyle belli bir eğitimden geçmiş ama hakka,hukuka saygılı olmayan halihazırdaki vatanımızın milyonlarca çoğunluğunu oluşturan vatandaşlarımızı artık ne ile uyarabiliriz?sorusu karşımızda durmaktadır.Cevabı yine,insanımızı eğitim kapsamında sorgulamaya yönlendirme olarak verebiliriz.

      Aslında şuradaki paylaşımlarımız ,fikir teatilerimiz hepsi de kendimizi de kapsayacak şekilde bir eğitim faaliyetidir;ben şu dönemde birincil problemimiz “adalettir “derken bir eğitim sürecinin de aynı zamanda bir parçası oluyorum.Ve gerçekten şu an bu eğitim çabası kapsamında problem odaklı düşündüğümde halihazırdaki toplumumuzun birincil problemi bana göre yine tüm sosyal hayat organizasyonlarını da kapsayacak şekilde adalet problemi olarak görünüyor.

      Şunu da hatırlatmış olayım;bildiğiniz gibi,İnsanı bir ömür boyu eğitime tabi tutan İlahi Kitab’ımızın Allah’ın birliği,peygamberlik hakikati,ahiret hayatıyla birlikte dört temel gayesinden biri de adalettir. Terbiye eden,eğiten,öğreten,yetiştiren,görüp-gözeten, koruyup- kollayan anlamlarını da kapsayan Cenab-ı Hak’kın “Rab” isminin de tecellilerinden olan ve baştan sona bir eğitim kitabı özelliği de bulunan Kur’an-ı Kerim’e dikkat edildiğinde en önemli vurgulardan birinin adalet olduğu, Kitabımızın zulme karşı duruş ikazlarıyla dolu olduğu ,yani adaletin tesisini sağlamaları yönünde kullarını eğitime tabi tuttuğu da görülecektir.Siz tatil arası verdiğinizde hak kavramıyla alakalı bazı paylaşımlarım oldu.Bunlar bu forumu çok uzatacağı için atıfta bulunayım. Mesela 14 ağustos tarihli forumda Elmalılı tefsirinden de alıntı yaptığım “hak” kavramına ilişkin yazılara -bakmak isterseniz-ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır.

      Sözün özü,”eğitim mi öncelikli adalet mi öncelikli “gibi bir soyut fikir yürütme normal zamanlar için belki bir münazara konusu olabilir.Ancak gerçekte birbiriyle sıkısıkıya ilişkili bu kavramlardan (insanın tüm sosyal ve tabii çevresiyle ilişkilerini de kapsar mahiyette) “adalet” konjonktür itibariyle -yüzbinlerce insanın hayatını altüst eden olumsuz yansımaların da göstergesiyle-ŞU YAŞADIĞIMIZ DÖNEMDE bana ülkenin HALLİ GEREKEN birincil problemi olarak görünmektedir.Bugünkü yazımda da yüzeysel olarak bahsettim;insanların tüm sosyal ve tabii çevresiyle olan ilişkilerinde “herşeyin” hakkına riayet etmesi halinde problem diye birşey kalmayacaktır.Selamlar.

      • Eğitimden kastım doğru ve yanlışın temyizine yönelik eğitim, dolayısıyla yaşamın her alanıyla işaret ettiğiniz gibi içiçe. Öncelik sonralık sorun değil zaten, bütünlük önemli. İnsan olmak bütünlük gerektiriyor değil mi? Biraz öyle biraz böyle olmasın_bel hüm edall_tadı vermesin.
        Yaz yorumlarını fırsat buldukça okuyorum, o yorumlarınıza bakarım,
        Selamlar.

      • Didem Hn. haklı.Hikmet esaslı eğtim insanı adil kılar.

        Çözüm çok basit:Önce eğitimcilerimize yatırım yapacağız, Ahmet Bey’in değindiği gibi; toplum nezdinde eğitimciliği en prestijli meslek kılacağız.Çocuklarımıza, yetişkinlerimize, yaşlılarımıza hayatı ciddiye alan eğitim vereceğiz.

        Amerika’yı yeniden keşfetmeye de ihtiyacımız yok.Esinlenebileceğimiz çok canlı örnek var.Finlandiya, Japonya, Kore, Çin ila ahir.Yaşadığım Çin’de yaşlılar üniversiteleri yaşlı nüfusa hayatlarını anlamlandırma, toplumsal dayanışmaya katkı fırsatları sunuyorlar.

  7. 60 lı 70 li yıllar rock müziğin efsanelerinin birbiri peşi sıra meydana çıktığı yıllardı. (Beatles, Rolling Stones, Queen … vb.). Sovyet sistemi dünyada çok tutulan bu müzik türünü ‘burjuva kültürü’ olarak ilan etmiş ve vatandaşlarının dinleyememesi için çeşitli tedbirler almış. Fakat yurt dışına giden Sovyet diplomat, sporcu, bilim adamı gibi insanlar geri dönüşlerinde yanlarında gizlice plaklarını getiriyorlarmış. Sonra bunları röntgen filmi v.b. materyaller üzerinde çoğaltıyorlarmış (ne de olsa bir Sovyet teknoloji kültürü vardı). Rock grupları içinde en meşhuru tabi ki efsanevi The Beatles grubuydu, hayranları arasında o zamanlar KGB’de genç bir ajan olan Vladimir Putin de varmış.

    Bunu nereden öğreniyoruz. Beatles grubu dağıldıktan çok yıllar sonra grup üyesi Paul Mc Cartney Japonya turnesine çıkıyor. Putin hayranı olduğu sanatçı ile görüşmek için haber göndererek dönüşte Moskova’ya uğramasını rica ediyor. Paul Mc Cartney de bu ricayı kırmıyor ve Putin ile Kremlin Sarayı’nda görüşüyorlar. Bu görüşmenin fotoğrafları yayınlanmıştı. Daha sonra Paul Mc Cartney meşhur Moskova konserini vermişti.

    Yasakçı Sovyetler Birliği dağıldı, fakat Paul Mc Cartney ve The Beatles hala seviliyor ve sayılıyor.

    Teşbihte hata olmazmış. Verilen örnekteki kişi ve kurumların bire bir benzerini günümüz Türkiye’sinde aramaya gerek yok. Kıssadan hisse şudur : Değeri olan bir şeyi yasaklayamazsınız ancak yasakladığınızı sanabilirsiniz.

  8. CAN BABA

    Sadece ben değil 2002’den beri Ali Babacanı bütün ülke tanıyor ve izliyor. Kendisini bozmadan önce itidalli bir ekonomist olarak tanıyoruz. Ama öyle değilmiş, adalet ve ahlakçı imiş. Hayret En azından 10 yıldır, göz önünde iken bu konularda en ufak bir fikrini bile duymuş değilim. Rölantide iken bu konularda ne söyledi, paslandığını iddia ettiği devlet aygıtı için sadre şifa ne fikirler sadretti, haberimiz yok. Şimdi geri vitese takınca “Hükumet çok bozdu’ repliğinden başlaması ters köşe yaptı izleyicilerini.
    Yolu açık olsun diyeceğim ama yolu yol değil.

    • Ali Babacan Ekonomi Bakanı iken tabii olarak ekonomi ağırlıklı konuşuyordu. Şimdi ise kurulacak Parti Lideri olarak daha genel konuşuyor. Bunda yanlış olan ne ?

  9. ülkemizde birçok şey yerine oturmamış. bu yüzden afallayacak çok birşeylerimiz var, oluyor.
    gazetecilik ile adam devirme, kukla getirmeyi işi zanneden insanımız var.
    insanımız bazı şeyleri birbirine karıştırıyor, doğrusunu araştırmıyor. hele yeni nesil geleceği int. oyunlarından öğrenip ona göre hayatına yön veriyor! vermeye devam edecek! (önemli!).
    ispiyonculuk ile şikayet etmeyi ayırt edemeyen,
    hükümet ile devleti bir gören,
    yasama yürütme yargı kelimelerini sınavda öğrenen,
    medya deyince hıımm kimin medyası? kimin kanalı? diye soran,
    yazar deyince haa o suratsız mı, satılık mı?, şunun ajanı mı?, zorostan para alan mı? diye aklına takılan orta ısıya ayarlanmış, güzel mi güzel saf mı saf iyi niyetli bir halk kitlesi var.
    benim ülkemde beni yönetecek adamları başa getirmek için dış güçlerle yada onların maşasıyla iş tututgu söylenen köşe yazarları var! bir kısmı bildiğim kadarıyla içerde hala.
    yıllarca bir lerine Taraf olan, yada bir illegal yapıyla iltisaklı olduğu düşünülen yayın organları resmen yayın yaptılar, yapıyorlar, yüzlerce insanı haksız yere kumpasla vs hayatlarını kararttılar. sadece seyredildi!
    denmedi ki:
    inancı ön planda tutanlar, muhafazakarlar,
    laik düzeni, özgürlüğü önemseyenler,
    vatan millet sakarya edebiyatı yapanlar,
    vur patlasın çal oynasın bu gece nerdesinciler,
    ekonomiciler, siyasetciler, ciddiyetciler ve kimler kimler..
    kooperatif benzeri, halka ve borsaya açık ayrı birer medya sektörü oluşsun.
    sadece halka hizmet etsin. dünyada bağımsız ve saygın şu kadar jurnal var,
    bizdede olsun. demediler!
    sonrada ağlamayacaksın!
    hukukçu kalemiyle, siyasetçi nutuk atarken, mecliste çalışırken, asker silahıyla, medyacı internetiyle gazetesiyle, pilot uçağıyla, dr. stetoskop’ uyla, devletin başı oturduğu koltuğu makamı ve aldığı adil kararlarıyla güzeldir. öğretmen yetiştirdiği aydınlık insanların sayısı kadar, dr. kurtardığı hayat kadar yücedir.

  10. Ali Babacan röportajını sonuna kadar dikkatlice okudum , hak , adalet , özgürlük ve ekonominin kötülüğü üzerine yaptığı tüm tespitler yerinde . Ancak röportajdan aldığım aşağıdaki cümlelerini hiç beğenmedim.

    ” Bir başka önemli konu da şu: Türkiye’nin halihazırda kurucusu ve üyesi olduğu uluslararası kurumlar var, parçası olduğu ittifak sistemleri var, tarafı olduğu anlaşmalar var. Bunlar birçok acı tecrübeden sonra devlet politikası olarak benimsenmiş, yıllarca süren müzakereler sonucunda elde edilmiş kazanımlar. Üstelik bunlar Türkiye’yi daha öngörülebilir bir ülke haline getiren unsurlar. Son dönemde ülkemizin bu kazanımlarının da risk altına girdiğini görüyoruz ve bu bizi tedirgin ediyor.”

    Üyesi olduğumuz kurumlar , NATO , ABD gibi müttefikler altımızı oyuyorsa , onlarla müttefikliğe devam etmek zorunda mıyız ? Bu kısım çok tehllikeli görünüyor. AKP ile başlayan ABD bağımlılığının sonradan savrulduğu noktadan tekrar eski yerine evrilecek politikaların izleneceği izlenimi BABACAN konusunda maalesef benim açımdan siyasette alternatif olamayacak izlenimini oluşturdu. Görünen o ki sn.Babacanın partisi , AB ci ve NATO cu bir çizgide , ABD den yana bir tavırla dünyada ülkemizi yönetmeye talip olmuş.
    Bu tavır ülke menfaatlerine aykırıdır. Türkiye ABD NATO ve AB den kurtulmalıdır. Tabi evrensel değerlere uyarak , ekonomisini düzelterek , hak ve adalet tesis edilerek , örnek alınacak ülkelerden birşey almak yerine örnek olan ülke düzeyine çıkarak sağlanabilir bu . AB , ABD , NATO culuk dışında Sn . Babacanın düşünceleri güzel . Ama bu da iyi şeyler yanında Batının programına uygun olarak Türkiyeyi yönetmeye talip yeni bir hareket olarak görülüyor. Batıyla yürüyen de eninde sonunda belasını bulur .

    • Türkiye NATO’dan çıkarsa Irak ve Suriye’den bir farkı kalmaz. Bir bahane uydurulup üstüne çökülebilir. Böyle bir şey olursa Rusya’nın Türkiye’yi koruyacağını mı sanıyorsunuz ? Taraflara itidal tavsiye etmekten başka bir şey yapmaz. NATO üyeliği ülkemiz için hayati bir güvencedir. Erdoğan da böyle düşünüyor ama paçayı kaptırdığı Avrasyacılar’ı da tatmin etmek için bir öyle bir böyle konuşuyor.

      • Celladına aşık olarak yaşayın , bakalım nereye kadar ? Merak etme biz vatanımızı koruruz. Kaçan kaçan kaçar . Bizim niyetimiz vatanımızda ölmek . Mesele ocu bucu olmak değil . Mesele Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve vatandaşlarının menfaatleri . Türkiye Irak ve Suriye gibi bir devletçik değil bunu aklından çıkarma . NATO’nun 4. büyük ordusuna sahibiz. Bu topraklar için ölmeye hazır bir milletiz. Kimse bizi yiyemez merak etme .

        • Hamasiyat selinde boğulacaksın. Ayrıca “Merak etme biz vatanımızı koruruz” demen de pek fiyakalı olmuş. İçim rahatladı doğrusu.

    • Sn D. Doğru! Sizin gönlünuzde yatan Aslanlar hangi devletler? Batı ABD to kaka olduğuna göre ,Çin ve Rusyayımi öneriyorsunuz?
      Zaten ikiside yabancı değiller, Perinçekin ahbaplari.
      Perinçekin Gurubunun organize ettiği ve eski Genel Kurma başkani Ilker Başbuğunda aralarinda bulunduğu bir Türk heyeti çine gitmiş ve ordaki iş adamlari ile bir toplanti yapmişlar.
      O toplantida iş adamlariı nasil yaparizda Turkiyeden işlenmiş mal Çine ihraç ederiz diye öneriler ve halen daha yapılan yalnişlari dile getiriyorlar. Bir örnek birisi diyiyorki çin bizden işlenmemiş mermeri $350 aliyor işleyip $3,500 dolara bize geri satiyor.
      Biri hariç hepsi olumlu öneriler vererip nasıl yapilabileceğini tartişiyorlar.

      Ismi hariç önerisini aşağıya,kopiledim

      “Uygur meselesinde çok hassaslar. (çinliler)Türkiye ile bağlantılı düşünüyorlar.”

      Sizde yoksa sözlerini kopilediğim ve Burada Erdoğanin savunma avukatliğini yaparken bana trol diyen bu bey gibmi düşünüyorsunüz?
      Benci Erdoğan değil şahi gelse Türkiyenin yönünü Rusyaya ceviremez.
      Karslilar hem Putine hemde Erdoğana oralari dar ederler ve zevki yaşatmazlar.
      Ben karsliyimda ondan biliyorum.
      Ayni zamandada, 3 aylik oğlunun yaşamasi için tek erkek çocuğu olan dedemin babasi dedemi annesi ile birlikte Dagistandan Türkiyeye gönderenlerin torunlari ve Kars halki öğle kimselere ey vallah demez.
      Bakin gecen dönem Kars Belediye Başkani MHP li idi şimdi HDP li.
      Kim olursa olsun Karslılar bölunmezler

      1-Cin ve Rusya iyi bir ülke ise “ERDOĞAN” 4 çocuğunu neden oralada okutmadi de ABD okuttu?
      2- gene Erdoğan! Çiftliklerini ve emlak yatirimlarini! Neden Çin ve Rusyaya değilde ABD ye yapiyor.

      • Ben tam bağımsız Türkiye diyorum . Manda ve himaye kabul edilemez . Ne ABD , ne Rusya , ne Çin , Türkiye’min müttefiği olamaz .

        • O zaman M.K.Atatürk’ün akılcı ve gerçekçi dış politikası etrafında birleşelim. Siyasal İslam+İttihat Terakki ittifakı Osmanlı’yı çökerten zihniyettir.

  11. ”Gazete alıyorsa almaktan vazgeçerek…”, ”…O gazetelerde yazılanları okuyan pek az kişi kaldı…” sözlerinizi teyit eden üç örnek sunacağım.1)STAR Gazetesi belediye sosyal tesislerinde (OSMANGAZİ BELEDİYESİ/BURSA ÖRDEKLİ kÜLTÜR MERKEZİ)2)HÜRRİYET Gazetesi (KAMİL KOÇ YAZIHANELERİ VE OTOBÜSLERİNDE) 3)SABAH Gazetesi (MEDİCAL HASTANELERİNDE) tomarlar halinde okuyucuya bedava kültür hizmeti! olarak sunulmakta.

  12. İki yorumcu UĞUR ve T.Gülsoy beylerin Babacan’ın konuşmasındakı
    tesbiti Ülkemiz, hal ve atimiz, Milletimiz için HAYATİ önem arz ediyor. Ülkedeki
    bütün yanlışların, haksızlık ve adaletsizliklerin kaynağı buradadır:

    Ali Babacan’ın “ekonominin en kolay düzelecek şey olduğu,
    adaletin ve sosyal doku tahribinin (*İSLAMA, aileye yapılan FESADın)
    telafisinin daha UZUN zaman alacağı” minvalindeki TESBİTİ HAYATİ
    derecede Çok ÖNEMLİ.
    ….. Ancak, ben de, şuraya yazıyorum; gün gelecek, bu konulara
    eğilirken ne derece samimi olacak ; kendi ailesine mi, yoksa ABD ve AB
    ailesine mi SADIK kalacak ? Allah bu dünya’da da öteki dünyada da,
    hepsine ; Ayet’inde buyurduğu gibi, ” kalbleri ve de amel (eylem) leri
    mucibince ” muamele eylesin (gereğince işlem yapsın).

  13. YENİ PARTİ
    Siyaset bazen kimsenin söyleyemedigini söyleyip ,toplumu yönlendirmeyi becerebilenlerin işidir. Yoksa suya sabuna dokunmıyayim orta yol takip edip sıradan parti olayım.Hayir bu sizi bir yerlere getirmez. Kendinizi açık ve seçik ,olmazsa olmazlarınızı ortaya koyup ilk günden anlatacaksınız. Sadece Karar gazetesine değil diğer medya organlarında da beyanda bulunmanız gerekir. Zamanın ruhunu yakalamak lazım. Şuan ki iletişimde interneti kullanan siyasiler diğerlerine göre bir adım daha ötede.Yeni dönemin gençleri lafı evirip çeviren değil direk söyleyenlere inanmakadır. Kendinizi anlatırken görsel efektleri kullanan toplumun değerleriyle uyumlu ,onlardan biri olarak gorunmelisiz.Tevazu dilinden asla ödün vermiyeceksiniz. Gururlu ve kibirli bir dil kullanmiyacaksiniz. Bir toplum liderinden soyut değil somut söylemler bekler. Ornegin siz akşama kadar ekonomi konusunda akademik bir dil kullanin pek alıcısı olmaz. Bu akademi dilini beyin takımınıza anlatın.Fakat halka biz
    size Fabrika açacağız oglunuzu kızınızı orada çalıştırıp iyi bir ücret veregiz dediğiniz an bir SİNERJİ oluşturursunuz.

  14. Ne konuştu?
    Siyasette ne yapılacağı bellidir. Anayasalar, halkın istekleri, beşeri mantık bunları belirlemiştir. Kimse aksini iddia edemez. En kötü Sovyetler anayasası da demokratik lafları içirir. O halde partiler neyi tartışırlar?
    İki çeşit parti vardır. Kişi partileri ve sistem partileri. Kişi partileri iktidara geldiklerinde mevcut uygulamaları daha iyi yapacaklarını iddia ederler. Bunlar düzeni tartışmazlar, kişileri tartışırlar. Erdoğan’ın yerine Babacan veya Davutoğlu gelirse mevcut düzende veya çözümlerinde işlerin düzeleceğini iddia ederler. Bunlar ne yapacaklarını tekrar ederler, nasıl yapacaklarını söylemezler. Çünkü eskiden ne yapıldıysa onu yapacaklar, daha iyi yapacaklar.
    İkinci çeşit partiler ise sıkıntıyı sistemde bulurlar ve ne yapacakları bellidir, nasıl yapacaklarını ortaya koyarlar. Enflasyonu nasıl durduracaklar, dış borçlarını nasıl ödeyecekler, bunu ortaya koyarlar. Babacan’ın konuşmasında nasıl yapacağına dair bir emare var mıdır? Ben bulamadım. Bulanlar varsa bana anlatırlarsa memnun olurum. Çözüm olduğuna kanaat getirirsem hemen yanında olurum.
    “Sen yanında olsan kaç para ki?” diyebilirsiniz. Benim görüşlerimi Türkiye duyuyor. Ben söylemiş olmuyorum ama birileri iletiyor. Soruları Taşgetiren değil de ben sormalıyım.
    Son olarak şunu söyleyeyim ki Erdoğan’la kişi olarak hiçbirinin dörtte bir şansı yoktur. Bizim yeni kişilere değil yeni çözümlere ihtiyacımız vardır. Duyuyor musunuz?

  15. Anne uykuda iken bile bebeğinin en küçük bir sesine uyanıyor,
    Milletin ihtiyacı olan ses, samimi şekilde dile getirilir ise mutlaka duyulacaktır.

  16. Ali Babacan’ın “ekonominin en kolay düzelecek şey olduğu,adaletin ve sosyal doku tahribinin telafisinin daha uzun zaman alacağı”minvalindeki tespiti çok önemli. Kendisinin ve yol arkadaşlarının yolları açık olsun.Ancak şuraya yazıyorum;gün gelecek,”o zamanlar adaletsizlikler konusunda çok eksik söylemişim “de diyecek.

    Bu ülkenin en büyük problemi “adalet”tir.Diğer bütün problemler “adalet” probleminden türemiş yan problemlerdir.Medyadaki güdüye bağımlı tezahürler de bu kapsamdadır.

    Perinçek’in “Yargı tarihinin altın çağını yaşıyor ” dediğinin tam tersine Yargı,tarihinin en kötü zamanlarını yaşıyor.Ama ülkede adalet problemi sadece Yargı’yla da sınırlı değil. Toplum olarak adalete bakış açımız sakat,adaletsizlik toplumun zihnine vurdumduymazlık olarak işlenmiş.

    Öncelikle çoğunluğun adalete bakış açısının düzelmesi lazım.Her olaya adil bakış açısıyla önyargılardan uzak bir şekilde hak ölçülerine riayetle bakılacak,yaklaşımlar düzelecek ki topluma sirayet eden her huzursuzluğun kaynağı adaletsizlikler de toplumun her katmanında,her ortamda asgari seviyeye düşürülebilsin.Genele bakan yönüyle kör bakıştan,güdülerden, önyargılardan, saplantılardan,menfaat ve korku etkilerinden sıyrılmak gereği var.

    Adaletsizlik problemi toplumun belli bir grubuyla da sınırlı değildir.Her partide,her grupta yaygın bir illettir bu.Bazıları da uygulayan pozisyonda olmadıkları için sadece kendi işlerine/menfaatlerine gelen kısmıyla İktidarı eleştirmektedirler.Bu şartlar da bu kadarcık hataları söyleyip,azıcık eleştiri getirdikleri için de “iyi” görünmektedirler. “Kötünün iyisi ” diye bir deyim var ya,şu zamanda bu “berbatın kötüsü”ne evrilmiştir; bunlar da gerçekte berbatın kötüsünden başka bir şey değillerdir.

    Birincil problemimiz adalettir.Toplum olarak bakış açımızı “adalet”i esas alarak “iyilik”ortak paydasında değiştirme mecburiyetimiz var.Vazife de her ferde aittir.

  17. Babacanı Babacan yapan Tayyip Erdoğan değil mi? 35 yaşında çok az kimsenin tanıdığı biriyken kendisine güvendi sorumluluk verdi. Şimdi Ali Babacanın kıymete binmesi ancak Onun üzerinden Tayyip Erdoğan’a vurmak , Erdoğan’ı yıpratmak zayıflatmak.

    • Babacanı Babacan yapan Tayyip Erdoğan değildir. Ali Babacan TED Koleji ve ODTÜ gibi seçkin okulları 1.likle bitirmiş çok değerli bir şahsiyettir. Tam tersine Erdoğanı Erdoğan yapanlar A.Gül, A.Babacan ve benzeri değerli insanlardır. Nitekim onlar ayrıldıktan sonraki AKP=Erdoğan dönemi hüsran olmuştur.

    • Selim bey! Ali Babacan, yurt dişindada bedava mastir ve doktora yapmis….!!!!! Üstün zekali olduğu için.
      Ayricada şirketlerdede idareci olarak
      başarıli görevler, yapmiş.
      A Babacanin başariları +++++ larla dolu.
      Erdoğan onun eline su dökemez.
      Tek hatasi Erdoğan gibi birisinin emrinde çalismasi.
      Ha onu eleştire bilirsiniz.
      Erdoğanin yaptiklarına sesiz kalmasini de.

      • Aklıma gelen tek şey pilot iller bazında Elazığ. Malum Fatih erbakan genç refah parti startını Elazığda yaptı ve sonra 2 ci startı davutoğlu ordan başlattı acaba Babacan ekibi startı ordan verecekmi yada Elazığ da sağlam ekip çalışması varmı bir eğerki Elazığ şehrinde rüzgarı arkasına almak istiyorsa eski meclis başkanı Ali Rıza septioğlunun oğlu Muhammet septioğlunu partiye kazandırması lazım çok güçlü sevilen bir şahsiyet özellikle Palu da bakalım Elazığ şehrinde kimler sahnede olacak ?

  18. Bugün ABD ve bizi karşılaştirdım.
    Trump istihbarat bakanıni “ben ışten attim dedi,” bakan ” hayır ben akşam seninle çalişmıyacağim dedim” deyip aninda onu yalanladı.
    CİA Rusyanin başkanlik sarayindaki gizli ajanini ailesi ile birlikte abdye kaçirip getirdi.
    Dün televiziyoncular ABD askeri yetkilileri ile birlikte, Irakdaki refici kampi diye bilinen işit kampini görüntüledi, ve “biz işidi bitirdik” diyen Trumpin yalanıni ortaya çikardilar.
    Bugünde o kamp bombalandı.

    Bizde ne oldu? Ali Babacan parti kuracağini açikladı, havuzdan çıt çikmadı, fakat yabanci kanallarda dahil internet araciliği ile hem yabancilar hemde Türkiye duydu.

    Ya CHP nin Kıliçtaroğluna şehit cenazesinde gerçekleşen saldırının tam bir tuzak olduğunu ve planlı bir şekilde yapıldiğina dair raporu yayınlandi.
    Bir yazar haric Ne bir kimseden ses çıkti nede yazan oldu.
    20 Nisan Cumartesi Çubukta ikindi namazinda kalkacak olan şehit Cenazesi yeri, saati ve günü değiştirlip 21 Nisan Öğle namazi şehidin köyünden kaldiriliyor.
    Neden değiştiriliyor biliyormusunuz?
    Ayni gün ayni saate E İmamoğlunun, İstanbulda mitingine denk getirmek için.
    Tabii mitingdeki halki kişkirtip ortaliği yakip yiktirarak milleti birbirine kirdiraacaklarki saltanatlarini sürdürsünler.
    Eğer böyle bir rapor ABD de yayinlanmiş olsaidi.
    Bütün medya, savicilar ve halk aninda harakete geçer, yapan ve yaptiranlardan hesap sorardilar.Tıpki trump’in göreve geldiğinden bu tarafa kendi seçitiği yardimcilarinin onun kötü niyetini ve kötü amellerini milletle paylaşarak ona engel olduklari gibi.

    Türkiyeyi bölmüş parçalamiş, halki soyup soğana çevirmiş birisi ile senelerce berabr çalişmiş onun ne olduğunu iyi bildikleri halde millete zülüm ederken A Şenerin haricinde hiç birisinin giki çikmadi ve milleti uyarma zahmetine dahi gerek görmeyenler bundan sonra parti kursal ne olur kurmasalar ne olur.
    Eğer Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu ABD de olsalar ve parti kurmaya kalkişsalar halk ve basın en başta onlara hesap sorar.
    Ne diyelim inşallah bundan sonra iyi niyetli insanlar eli ile yönetiliriz, kuracaklari parti hayirli ugurlu olsun. Allah yollarini açik etsin.

    https://www.artigercek.com/yazarlar/ayse-yildirim/cubuk-saldirisinin-ardindaki-gercekler

    • nurdan hanım merhaba! türkiye gibi ülkelerde siyasetcilik bir meslek.
      hem de en geçerli meslek.
      bu mesleğe kapağı atanlar, artık siyasetten emekli olurlar.
      ekonomik kriz olur, ülkenin en iyi yetişmiş insanları işsiz kalır. siyasetçinin işsiz kalmak, evine ekmek götürememek gibi derdi hiç olmaz. ülke batar, bunlar hiç etkilenmezler.
      bu ülkede yığınla yetişmiş insan vardır ama sistem, yeni insanların siyaset yapmasına kapalıdır.
      bu sistemin sorgulanıp, yeni insanların , yetenekleri ölçüsünde ülke yönetiminde görev alabileceği bir sistemi kurmamız gerek.
      yoksa, ülkeyi kurtarsın diye, ülkeyi batırandan medet ummaya devam ederiz.
      ülkeyi soyup soğana çevirenlerden, yolsuzlukları önlemesini ummaya devam ederiz.
      kılıçtaroğlu, iradi olarak bu sistemin dışına çıktı, yeni insanları aday yaptı. bunun yararı da, kısa bir sürede ortaya çıktı.
      normalde, muharrem ince, ilhan kesici gibileri aday olurdu. onlar da, ya seçimi kazanamaz, es kaza kazanıp belediye başkanı olurlarsa da, bu sefer yeni ekip belediyeyi yemeye devam ederdi.

      • Merhaba Hamza bey! Sankı bizim millette Hindistan büyüsü yapmişlar.

        Milleti uyarmak için dürüst bilgili birisi çıkıp öncülük etse, millettide her konuda uyarsa şu anki politikacilarin hiçbirisi seçilemez.
        En başta Tarikat adi ile din satanların gerçek yüzünü ortaya çıkararak başlamasi gerek. Muhakki içlerinde gerçek dini anlatanlar var, fakat onlar dünya malı biriktirmezler ve doğrulardanda taviz vermezler. Bu nedenlerden dolayı cahil kesim onlara yaklaşmaz. Cükü onlar kul Hakkınin ne demek olduğunu anlatirlar.
        Bence, her irk ve dinden dürüst insanlarla siradan vatandaşlar toplanip bir gurup kursalar ve liderlikte dönüşümlü olarak aralarinda yapilsa inanin çok etkili olurlar.
        Bu guruplardan ABD ve Kanadada Multi Faith isminde aktif guruplar, var ve heryerde çok aktifler.
        Örnek Türkiyede, müslümanlardan Alevi,Sünni, Hiristiyanlardan kaç meshep varsa onlar ve Museviler.
        Irk olarak Kürt, Türk, Rum,Ermeni,Musevi lerde oluşan vatandaşlar bir araya gelerek gurup olusturup ve bir çati altinda birleşseler. O zaman bak bakalım kimse çıkıpta Ermeni,Yahudi,Rum bilmem nesi diye laf edebilirlemi.
        Işte Bizim buna ihtiyacimiz var.
        Ben Kanadada Multi Faith (değişik inanclar) Multi Culture. (Değişik Kültürler) guruplarında çaliştim biliyorum.
        Bizim politikacilarin haklarindan gelse gelse bu guruplar gelir.
        Yoksa Ali gider Veli gelir ve milleti bölümp parçalar, 1100 odali,uçan ve yüzen saraylarda yan gelip yatarlar.
        Sglikli ve umutlu kalıniz.

        Not: şu andada, bizim mehalenin Community Centerine üyeyim.
        Galiba bizde tam karşıliği yok.
        Halk Evleri gibi, fakat aktiviteleri değışik.

  19. madem ki metal yorgunluğu var o halde genç adam kendini ataşa atıyor başta medya ve millet bu ateşi körüklemeli ve oradan çelik gibi çıkmalı, suyu iyi verilirse kesemeyeceği engel yoktur. Onlar desteklediler o başkan oldu şimdi sıra üç dönemlik taahhüdünde zamanı geçtiğine göre hadi hep beraber bu genç siyaset adamının memleketi yürütmesi için omuz verilsin.Bunlar sahneden çekildikten sonra her şey kötüye gittiği malum.
    ne olur dava arkadaşına ki diridir iyi niyetlidir tabutta değildir, yorgun olanı dinlendirmek için yola çıkmıştır bu çıkışına Reiste omuz verse

  20. Ateş bacayı sarıp, ucu da bir baştan kendine ve fikir hayatına ve çevresine dokununca,
    KORU da GAZETECİLİK ve Medya’nın ne menem bir menfaat yuvası olduğunu, yalakalığını,
    mangalda kül bırakmayacak derecede İTİRAF edebildi, nihayet.
    Sadece, “Tek sesli medya” değil, besleme, satılık, yalaka Medya ile yıılardır karşı
    karşıyayız ; bu hükmü ben vermiyorum – sepette, yığınla dolu çamaşır var – isimlendirerek
    söylersem, Can Pulak, Mehmet Barlas, Atatürkü kimseye bırakmıyan yazar….. Son zamanlarda,
    hele Erbakan’la tanıştıktan sonra, pekçok erkekten daha dobra yazan, konuşan Nazlı Ilıcak ve
    kafası ” SAPITMA TAŞI’ na değdikten sonra, Dinç Bilgin de bu gerçekleri zaman zaman dile
    getirenleden oldu. Koru’ya hoş geldin, günaydın mı demek gerekiyor ?
    Doğrusunu söylemek gerekirse, pek çok lider, eninde sonunda, bu tür yalaka Medya
    ve satılık kalemlerin kurbanı olarak iktidardan uzaklaştırıldı. En adi ve vahşi ihtilal olan
    27 Mayıs 60 ihtilali bu sahtekar, yalaka, yalama Medyanın eseridir, denebilir. Fakat, bu
    meslekteki gerçek suçlular ne yazık ki, hiçbir zaman cezaya muhatap olmadılar. Lakin,
    son zamanda Milletin fertlerince biletlerinin kesilmiye başladığını söyliyebiliriz.
    Aydın Doğan, biraz dürüstlük varsa, bu gerçekleri hiç olmazsa kaleme alacağı
    hatıraları arasında zikreder. Çoğu yurttaş Hırant Dink olabiliyor, ama, dürüst bir Müslüman,
    insan olamıyor.
    ” Biz de hayvanız ” diyen kişilerden adam çıkar mı ? Kendinde bir varlık olmayıp da
    ZENGİN ve Makam sahibleri ile inip kalkan kimsede dünya sevgisi ve aşağılık kompleksi
    artar : sağlam terbiye almış bir Müslüman ve kişilik sahibi bir insan değilse.

    Ali Babacan GÜÇ kazandığını hissettirebilirse veya babasının az-çok helal para ve
    alınteri ile biriktirdiği serveti, bu pazar uşaklarına yem ederse, peşinden gelecek yalaka
    o nisbette çoğalacaktır. Fakat, kendisinin de, babasının da helal kazançlarını haram ve
    haksız yere bu ASALAK mahluklara feda edeceğini sanmam. Şu da bir gerçek ki,
    kültürsüz ve görgüsüz sefil yurttaşımız, politikayı bir yemlik ve çiftlik olarak görme hastasıdır.
    En azından akraba ve dost yerleştirme metaı olarak görmektedir. Bu yüzden de sırtı
    yerden kalkmıyor.

    Örneğin, Sahte İmamoğlu’nun ortaya çıkışı ile bazı oynaklıkların ortaya çıkışını kolayca hissetmiye başladık bile.

  21. Ak Parti eleştirilirken,adalet-özgürlük deniyor,liyakat deniyor.Denilmesin mi?
    Elbette denilecek.Adaleti,özgürlüğü,
    liyakata önem vermeyi kim istemez?
    Fakat ortada garip bir durum var:Bu
    kavramları dillerinden düşürmeyenler ve şimdi piyasaya sürenler yargıyı ele geçirip Pensilvanya’dan gelen emirlere göre mahkemelerden karar çıkartanlar;yani adaletin ırzına geçenler.
    Tamı tamına merhum Abdurrahim Karakoç’un “Adaleti gelin ettik dul çıktı”
    şeklinde tasvir ettiği bir yargı kumpasını
    Türkiye’ye yaşatanlar,adalet diyorlar da
    daha da bir şey demiyorlar.Ellerine geçirdikleri yargı gücüne güvenerek
    gazeticileri tartıştıkları tv proğramlarında
    bile tehdit edenler özgürlük diyorlar da başka bir şey demiyorlar.Marangozu yargı imamı yapanlar liyakat diyorlar.Biz de inandık,liyakat,adalet ve özgürlük istediklerine!

    Yargı sistemimiz,Fetö hakimiyetinden
    çıktıktan sonra kendine gelebildi halbuki.
    İstiyorlar ki eski altın yıllarına dönsünler.
    Çok beklerler.

    • Yargı sistemimiz Fetö hakimiyetinden çıktıktan sonra kendine gelmedi, sadece el değiştirdi.
      Liyakat isteyenler içinde samimi olmayanları ayıklayalım, samimi olanlar liyakat talebi için birlikte hareket etsin.

  22. Babacan iyi egitimli durust ekonomoye hakim bir sahsiyet umarim adalet i kamplasmayi ve delir dagilimindaki adaletsizligide giderir heyecanliyiz

  23. İktidara destek veren Yeni Akit,Babacan’ı
    görmüş.İşte Ali Karahasanoğlu’un
    bu günkü yazısının bir kısmı:

    “En iddialı olduğu konuda, iddiasız Babacan!

    Ali Babacan’ı nasıl bilirsiniz?..

    AK Parti hükümetlerinde, çoğunlukla ekonomik konularda bakanlık yapmış bir isim.

    Dışardan baktığınızda, başarılı da bulunan bir isim..

    Şimdi birlikte olmak istediği, Zülfü Livaneli gibi isimlerin, “Ha ha.. Bu çocuk mu ekonomiyi düzeltecek” diye, onun üzerinden AK Parti’yi alaya aldıkları bir isim..

    Son birkaç yılda, ekonomideki gel-gitler fırsat bilinerek..

    Ali Babacan piyasaya sürülüyor..

    “Babacan bakan iken, enflasyon % 7”lere inmişti.. Şimdi % 15’lerde.. Babacan gelirse, tekrar % 7’lere iner” diyorlar..

    Takdimi böyle yapıyorlar.

    Vatandaş da..

    17 yıldır iktidarda olan aynı partinin verdiği yorgunluk sonucu..

    “Acaba” diyor.

    “Acaba, Ali Babacan ile, ekonomi yeniden AK Parti’nin ilk yıllarındaki verilerine döner mi?”

    Döner mi?

    Ali Babacan cevaplıyor..

    Ekonomi konusunda hiç de iddialı olmadığını itiraf ediyor..

    Dışardan, kendisini pazarlayanların, en yüksek itibar kazandırıcı verisini, bir çırpıda sıfırlıyor..

    Nasıl?

    Şu cümlesi ile:

    “Toplumsal araştırmalarda ekonomi daha ön planda bir sorun. Ama şöyle bir geriye çekilip gelecek açısından değerlendirme yaptığınızda, ekonomi iner çıkar ama, özgürlük ve adaletle ilgili konular çok yakıcı konular.”

    Ne demiş oluyor, Babacan?

    “Ekonomi önemli değil, iner çıkar.. Bunlar normal şeyler.. Ben de işin başında olsam, zaman zaman ekonomi iner.. Zaman zaman çıkar.. Takmayın kafanızı, ekonomiye..”

    Bunu söylüyorsa, O zaman Babacan’a, ne gerek var?

    Babacan’ın kendisi, ekonomi konusunda iddialı değil ki, mevcut yönetim yerine, Babacan tercih edilsin..”

    • sanırım anlamadığınız ülkenin asıl probleminin adalet ve özgürlükler olduğunu vurgulaması. bazen söz söylerken önemli bir şeyi geri plana itip öne çıkarmak istenen asıl önem verdiğiniz şeyleri öne çıkarırsınız. adalet ve özgürlüğün olmadığı ülkede ekonomi iyi olsa ne olur bekir bey?

  24. Babacan röportajının tamamını okudum. Beni en çok heyecanlandıran kısmı; ekonomi düzelir, hukuk, adalet tesis edip toplumdaki ayrıştırmayı onarmak zaman alır demesi. Babacan bütünüyle hissettiklerimi, biri çıksada söylese denilenleri söylemiş oldu.

Yoruma kapalı.