AK Parti Millet İttifakı’na cumhurbaşkanı adayı arayışında.. Üç ismi öneriyorlar…

34
Reklam

AK Parti büyüklerinin kendilerine güveni pek fazla. Halkı kendileri gibi bilip güdümlü haber ve yorumlar eşliğinde ülkenin günlük güneşlik bir manzarası olduğuna inanıldığından çok eminler. Emir-komuta zinciri içerisinde üretilen haberler ve izinli yorumcuların gazete köşeleri ile ekranlarda paylaştıkları görüşlerde sapmalara rastlanabiliyor, AK Parti adına konuşanlarda zerre miktarı değişme yok.

“Ekonomi yanıyor, pahalılık had safhada” sesleri artık yakınlarından da duyulmaya başladı, bunu uyarı sayıp kendilerine -daha fazla da dillerine- çeki düzen vermeleri gerekirken, onlar üzerlerine vazife olmayan konular üzerinde yoğunlaşıyorlar.

İlgilendikleri en önemli konuyu biliyoruz: Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayının kim olacağı…

Açıklamalar zincirine bakınca, genel merkezde en fazla kafa yorulan konunun bu olduğunu düşünmemek elde değil.

Bir AK Parti büyüğü son ürettikleri teoriyi dün paylaştı: Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayını HDP belirleyecekmiş…

Okuyalım:

“Görülen o ki HDP kimi isterse Millet İttifakı’nın adayı o olacaktır. Millet İttifakı’nın adayı, aynı zamanda HDP’nin dile getirdiği ‘özgürlük ittifakı’nın da adayı olacaktır.”

‘Özgürlük ittifakı’ deyişi, cezaevinde tutulan Selahattin Demirtaş’ın önceki gün kamuoyuyla paylaştığı “İlle de demokrasi” başlığıyla sunulan görüşlerinden kaynaklanıyor olmalı. 

Reklam

HDP’de eş genel başkanlık yapmış, partisinin cumhurbaşkanı adayı olarak seçime katılmış Demirtaş, önümüzdeki seçim için ülkedeki bütün eğilimlerin ortak bir paydada birleşmesi önerisinde bulunuyor.

İki gün önce yayımlandığında okumuş, ancak HDP’lilere bir mesaj olarak algıladığım için üzerinde fazla durmamıştım. AK Parti büyüğünün o mesajı “Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayını HDP belirleyecek” anlamında yorumlaması sonrasında Demirtaş’ın ne dediğine yeniden göz attım.

Üzerinde durulmaya değer bir açıklama olduğu kesin.

“Demokratik cumhuriyetin inşası” için bir fırsat olarak görüyor seçimi Demirtaş. Bunun yolunun her eğilimden insanların demokrasi paydasında birlikte hareket etmesiyle gerçekleşebileceğinden geçtiğini düşünüyor. Kürtlerin, Alevilerin, muhafazakârların, sosyalistlerin hatta Atatürkçüler ile ‘demokratik milliyetçiler’ diye tanımladığı kesimin çabalarıyla bu amaca ulaşılabileceği görüşünde.

Bir yanlışla ilgili uyarısı var:

“O da, sırf seçim kazanmak için yapılacak ilkesiz ittifaklar sonucunda ortaya çıkacak ‘kazanarak kaybetme’ olasılığıdır. Bu ifadeyle kast ettiğim, özetle, AKP ve Erdoğan gitsin de yerine kim gelirse gelsin anlayışıyla oluşacak vizyonsuz, ilkesiz, programsız bir siyasetin seçimi kazanmasıdır. İşte bu olasılık, yüz yıldır ilk kez ortaya çıkan, seçim yoluyla demokrasiyi kazanma fırsatının heba edilmesi anlamına gelir.”

Görüş açıklayan AK Parti büyüğü ve tabii genel merkezde birlikte politika ürettikleri diğer AK Parti büyükleri, en çok bu uyarıdan rahatsızlık duymuş olmalılar.

Siyasi iktidarın ülkenin üzerine geçirdiği yeni sistem gömleğinin düğmeleri kopmaya başladı. Son üç yıldır yaşanan ve üstesinden gelinemeyen sıkıntılar tahammül edilmez boyutlara ulaşacak gibi. Zamanında yapılacak veya tarihi erkene alınmış bir seçimle yönetici kadroların değişme ihtimali her geçen gün biraz daha büyüyor.

Reklam

Beklenen gerçekleşirse, yapılacak seçimde yalnız cumhurbaşkanı ve Meclis’e milletvekilleri seçilmeyecek, ülkeyi içine düşürüldüğü yanlış sistemden uzaklaştıracak bir sürece de girilecek. 

O sürecin iyi yönetilmesi gerekiyor.

Nasıl?

Seçimde işbirliğini ittifak içerisinde birleşerek gerçekleştirecek partilerin yalnızca yanlışlıkları sergileyen bir kampanyayla insanlardan oy istemesi yeterli değil. Sandıktan yeni bir iktidar çıkması isteniyorsa, o amaçla birleşmiş partilerin, daha en baştan, ülkeyi yönetme hakkı kendilerine verildiği takdirde izleyecekleri yolun haritasını belirlemeleri şart.

Mümkünse o haritayı bir taahhütname eşliğinde kamuoyuyla paylaşmaları en doğrusu.

Cumhurbaşkanı olmasını isteyecekleri kişinin o taahhütnameyi özümsemiş biri olmasına dikkat edilmesi de beklenir.

‘Güçlendirilmiş parlamenter sistem’ bir genel yaklaşım; o genelin içerisinde yer alacak unsurların neler olacağı da önemli ve onların da en baştan bir programa -hatta bir takvime de- bağlanması gerekir.

Demirtaş’ın teklifini ben bu yönde anlıyorum.

Teklif cezaevindeki bir siyasi tutukludan veya HDP’den geldi diye dikkate alınmamalı mı?

Hadi onu dikkate almayalım, ancak aynı türden teklifler Millet İttifakı içerisinde yer alan ve alacak olan partilerin yetkilileri tarafından da daha önce seslendirildi; HDP de aynı çizgiye geldi diye ‘doğru’ birdenbire ‘yanlış’ mı kabul edilecek?

İstenen galiba bu.

AK Parti büyüğünün iki gün önce kamuoyuyla paylaşılan, AK Parti tabanını da içine alan genişlikte bir demokratik zemin inşasını da içeren açıklamayı, HDP’yi cumhurbaşkanı adayının belirleyicisi olarak takdim etmesinin başka anlamı olamaz.

HDP ‘öcü’  ve kapatılması gereken bir parti ya, Demirtaş da cezaevinde bulunan bir siyasi mahkum ya, onlarla ilintilendirilebilecek her şeyden uzak durulması gerekir.

Öyle mi?

Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı borsasını canlandıracak bir başka teklifi daha var AK Parti büyüğünün; onu es geçmek olmaz:

“Getirsinler kanun teklifini destek verelim. İster 1 yıl Kılıçdaroğlu, 1 yıl Akşener, 1 yıl Demirtaş’ın cumhurbaşkanı adaylığına; ister 6 ayda bir dönüşümlü olarak cumhurbaşkanı yardımcılıklarına imkan verilsin. İster öyle, ister böyle. Ne diyorlarsa, her usule hazırız.”

İşte üç aday ismi. Cumhurbaşkanı adayı borsasını Millet İttifakı için de AK Parti belirleme çabasında.

Cumhurbaşkanlığını böylesine önemsenmeyecek bir makam olarak gördüklerini düşünmezdim doğrusu.

Ben ise hala sandık ufukta göründüğünde ‘Cumhur İttifakı’nın kimi aday göstereceğini merak ediyorum.

ΩΩΩΩ

Reklam

34 YORUMLAR

  1. Yukarlarda dönüşümlü başkanlık ya da eşbaşkanlık filan da olsaydı keşke diyen arkadaşların görüşüne ben de bir katkıda bulunmuş olayım:
    Nasıl olsa imamoğlu veya mansur başkanın cumhurbaşkanlığı seçimi kazanmaları garanti gibi bişey olduğuna göre ikisi de aday olsun, ikinci tura hangisi kalırsa(kesin ikisi kalır) kazanan diğerini başkan yardımcısı ya da eşbaşkan filan yapsın, veya dönüşümlü başkanlık şeklinde birer yıllık sürelerle memleketi döndüre döndüre yönetsinler yani…
    Sonuçta milletin başka derdi mi var; tek işimiz, varsa yoksa bunların altına birer koltuk bulmak, öyle değil mi?

  2. “Aydin
    15 Eylül 2021 At 13:51
    Bu gune kadar su soruyu sorana hic rastlamadim. Eger muhalefet kazanir ve fakat mecliste referandun icin gereken cogunlugu dahi alamaz sa ne olacak?”
    Elcevap:
    1- Seçilen başkan, partisi mecliste azınlıkta kaldığı için bunu kendine yakıştıramaz ve hemen meclisi feshederek erken seçime gider!
    2- Seçilen başkanın partisi azınlıkta kaldıysa ve meclis çoğunluğu da muhalefetteyse, bu seferde meclis erken seçim kararı alır!
    3- “Eger muhalefet kazanir ve fakat mecliste referandun icin gereken cogunlugu dahi alamaz sa” çiçeği burnunda yeni cb hiçbir şey olmamış gibi davranır(yani eski rejime dönmek yerine) ve kendi kabinesini kurar!
    Meclis çoğunluğunu elinde bulunduran muhalefet partileri ve hatta iktidar partisinin bazı milletvekilleri de; “daha yeni seçildik, ne erken seçimi canım?” diye su koyuverirlerse seyret artık şenliği:)))

    Bence asıl sorulması gereken soru:
    “Eger muhalefet kazanir ve fakat mecliste referandun icin gereken cogunlugu da alırsa ne olacak?”
    Referadumla ya da referandumsuz eski rejime dönüyoruz denilirse, muhalefetin çiçeği burnunda yeni cumhurbaşkanı, hükümeti kursun diye meclisin en büyük ve birinci partisi olan akpartinin genelbaşkanına başbakanlık payesini verir mi? Yoksa vaktiyle demirelin yaptığı gibi en küçük partinin genel başkanına mı bu görevi verir?
    Eski rejime dönmek gayesiyle bir referanduma gidilirse ve sonuç yine başkanlık sistemi lehine çıkarsa ne olacak? Sil baştan tekrar erken seçime mi gideceğiz?
    Ya referandum sonucunu beğenmeyen iktidar milletvekilleri bir de bu yenilginin üstüne erken genel seçime gitmek istemezlerse ne olacak?
    Devam edeyim mi yeterli mi???

  3. FORMÜL 1921
    İktidarın rahatlığı seçimin ana konusu olarak anayasa yapma planından kaynaklanıyor olamaz mı? Geçen yıl bir nabız ölçüler: 1921 Anayasası…
    “Yerinden yönetim” Ya da “yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, 1921 Anayasası denilen metnin etmemeli. Buna ne HDP hayır diyebilir, ne de CHP seçmeninin büyük bölümü. Düşünsenize, karşı çıkan CHP’li ya da ulusalcı,” Atatürk’ün ilk anayasasına karşı çıkıyor” denilerek susturulacak…
    Bu değişiklik teklifine HDP gibi liberaller, 1.cumhuriyetçi denilen kesim, siyasal islamcılar da “hayır” demez. Kısaca; Erdoğan’ı Beştepe’de tutacak formül belli:1921. Slogan yine “Verin 400’ü, kısa sürede yeni anayasayı referanduma götürelim…”
    “Bunu yaparsa yine Erdoğan yapar” demeyen var mı?

  4. Dunku Habertürk kanalında Kübra Par’ın sunduğu
    Açıkseçik programında ,katılımcılardan Cem Küçük, “son Cumhurbaşkanlığı seçiminde, sayın Erdoğan ın karşısında aday olabileceği tartışmalarının sonunda, Muharrem İnce’ nin adaylığının açıklanmasının ardından cumhur ittifakı tarafından bir ohh çekildi”ğini söyledi.
    Tahrip edilen devlet sistemini derleyip toparlayabilecek, eski devlet mekanizmasının başında en son görev yapan dolayısıyla sistemi en iyi bilen sayın Gül ün tekrar Cumhurbaşkanının aday olması ülke için en doğru tercih olacaktır diye düşünüyorum.
    Oy verebilecekler- vermeyebilecekler hesabın yapılması doğal ama blok olarak belli grupların desteklemesi yada desteklenmemesi sözkonusu olamaz. Özellikle 50+1 sisteminden memnun olanlar-olmayanlar yönüyle bakılmalı olaya.
    Böyle olduğunda sayın Gül ün ilk turda kazanacağına inanıyorum

    • Masada aday belirlenmesine hala karşıyım. Birden fazla aday olmasını ve ortak adayın birinci turda belirlenmesini destekliyorum. Bir önerim de şu, dönüşümlü eş başkanlık. Bunu Akp de önermiş zaten ve makul bence muhalefete. Muhalefet partileri üç-dört aday belirlesin, bunlar dönüşümlü birer yıllık Başkan, diğerleri de yardımcı olsun. Akp gibi tek adamlık yönetime karşıyız zaten. Başkanın görevi orkestra yönetimi olmalı. Kurullar, kurumlar çalışmalı, Başkan sadece onay makamı olmalı. Şimdiki rezil sistemde tek adam herşeye karar veriyor. Sonuç ortada. Kendi yazdığı kararnameyi iki defa değiştiriyor. Böyle saçma bir sistem olamaz.

  5. ÇEKİ- DÜZEN

    “bunu uyarı sayıp kendilerine -daha fazla da dillerine- çeki düzen vermeleri gerekirken, onlar üzerlerine vazife olmayan konular üzerinde yoğunlaşıyorlar.” demiş yazar. Müthiş bir söz. hatta bu söz çerçeveletip duvara asılmalı. “Üzerlerine vazife olmayan konular” tanımı beni dehşete düşüren. Bu konuda en az yukarıda ki yazı kadar uzun bir yorum yazılabilir ama gerek yok cümleyi okuyan yorumcular anlayacağını anladı.
    Demirtaş’ın cumhurbaşkanını belirleyeceği genel görüşü doğru. Nasıl ki : istanbul, ankara, hatay, adana büyükşehir belediye başkanlarını belirlediyse onu da belirleyecek. Suriye ye dönen ülkemize uzaklardan bakarken mırıldanacağınız “biz nerede hata yaptık” cümlesinin cevabı burada.

  6. Seçim yaklaştıkça siyasetin usta kaleminden kalemini kağıda daha fazla bastırdığı ve iz bıraktığı yazıları görüyorum. 13 Eylülde adeta cımbızla görünür hale getirdiğiniz “geliyor gelmekte olan” sloganı bugün medya tarafından fark edilmiş gibi. Cumhur ittifakının adayını da yeşillendirseniz diyeceğim ama belki de çoktan söylemişsinizdir. takip ediliyorsunuz sayın Koru, hem de meslektaşlarınız tarafından.

  7. Önümüzdeki seçimde süpriz’e hazır olun! beklenmedik bir parti sürpriz yapacak. Muhalefet yine kazanamayacak, İktidar kaybedecek neden mi, sebep ekonomi. Geçmiş de kötü ekonomi bir çok iktidarı değiştirdi baraj altında bıraktı. Şu an ki durumda öncekilerden farksız.
    Ekonomik sıkıntıyı halk iliklerine kadar hissediyor. Özellikle çiftçi hiç dikkate alınmıyor, kırsal kesim sorunları görmezden geliniyor, bu durumun faturası iktidar açısından çok kötü olabilir. Bu saatten sonra ekonomi konusunda ne yapılsa bir fayda vermez halkın iki yıldır kayıpları çok yüksek, bu durum ise hala devem ediyor. Acaba yukarıdan farlı mı görünüyor? Her şey gülük gülistanlık mı. Evet öyle ama ülkenin sadece yüzde onu…

  8. Bu gune kadar su soruyu sorana hic rastlamadim. Eger muhalefet kazanir ve fakat mecliste referandun icin gereken cogunlugu dahi alamaz sa ne olacak?

  9. Anlaşılıyor ki, HDP’siz bir Millet İttifakı, planlanan hedefin çok uzağında kalacak. Öyle veya böyle, HDP’yle anlaşmak şart. Ama nasıl? Millet İttifakı seçimi kazanırsa, ittifakın liderleri görev alacaklar. Ne güzel…Mesela Eş Başkanları İçişleri Bakanı, Milli Savunma Bakanı, Adalet Bakanı olabilir. SP Lideri Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Ali Babacan İttifak’a katılırsa o da Cumhurbaşkanı Yardımcısı olabilir. Bu durumda hiçbiri Parlamenter Sistem’e dönmezler.

  10. DİB na , son günlerde siyasetle fazlaca haşir neşir olmasından dolayı lehte/alehte bir çok tepkiler gösteriliyor ; buyrun o zaman !
    MEYHANECİ OLMAK
    Of’lu hoca bir cuma vaazında , içki ve içki içenler hakkında çok sert açıklamalarda bulunmuş , adeta vermiş veriştirmiş ,
    – Sizde hiç akıl yok mu? Hem paranızı hem sağlığınızı ve hem de öbür dünyanızı tehlikeye atıyorsunuz !
    Bakın bakalım , şu sizin paranızla zengin ettiğiniz meyhanecilerin haline ! Nasıl da lüks bir hayat yaşıyorlar, saraylarda oturuyor , son model arabalarla geziyorlar, yiyorlar, içiyorlar !
    Bu olayın üzerinden epey bir zaman geçer ; bir gün Temel , koşa koşa hocanın yanına gelir ve ellerine sarılarak ,
    – Allah sizden razı olsun hocam ! Sizin o içki hakkındaki sert vaazınızdan sonra benim de hayatım kurtuldu , çok şükür !
    Hoca , Temel’in içkiyi bırakmış olmasından oldukça memnun olur ,
    – İçkiyi bırakmış olmana ben de sevindim, çok iyi olmuş , hayırlı uğurlu olsun ! der.
    Temel ise , durumun yanlış anlaşıldığını fark ederek düzeltmek gereğini duyar,
    – Yok hocam , içkiyi bırakmadım , ben de meyhaneci oldum !
    Selamlar, iyi günler

  11. Sayın yazar “Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayını HDP belirleyecekmiş…” diyor ama bu biraz içi boş bir iddia!
    Çünkü kürtçü partinin bu konudaki sicili pek de parlak değil de ondan…
    Hatırlanırsa aynı şahıs daha önce de ağzından köpükler saçarak
    “seni başkan yaptırttırtmayacaaaz!!!
    seni başkan yaptırttırtmayacaaaz!!!
    seni başkan yaptırttırtmayacaaaz!!!”
    diye naralar atıyordu!
    Ama sayın ali namlı gibilerin pek de beğenemediği bir kararla asil türk ırkı olarak “seve seve” kendi devletbaşkanımızı seçmiştik, öyle değil mi?
    Selocan ise yarı kapalı mapusdamını boylamış, naraları ise açık havada cumhurittifakına cansuyu olmuştu:)
    Galiba yine aynı göreve soyunmuş, varolsun…

    Ha, ırakta zaten yıllardır kürt kökenli bir cb var, cenneti alaya döndürmüş ırakı, başları göğe ermiş, şaptı şeker oldular, bir elleri yağda bir elleri baldalar;
    isterseniz ordaki seçimlere de bir aday çıkarsın pkk, hem biraz eğleniriz:))))

    • Ne kadar bagnaz, ne kadar faşist bir yorum.Ne kadar tepinsenizde,ne kadar onu bunu kücümsenizde yaklaşıyor yaklasmakta olan.Hak hukuk kazanacak insanlık kazanacak,Türkiye kazanacak.

  12. HDP SEÇMENİ BELİRLEMEDİ Mİ?
    HDP seçmeni oy vermeseydi İMAMOĞLU ve YAVAŞ seçilebilimiydi?
    Kesinlikle seçilemezlerdi.
    Hatta sandığa dahi gitmeseler yine seçilemezlerdi.
    Söylemek istediğim şu:
    HDP seçmeninin 3 seçeneği, daha doğrusu tavrı olabilir;
    1- Cumhur ittifakı adayına oy vermek: Bu durumda Cumhurbaşkanğını Cumhur ittifakı kazanır.Seçim geciktikçe kazanma ihtimalleri düşer.
    2-Millet ittifakı adayına oy vermek: Bu durumda Cumhurbaşkanğını Millet ittifakı adayı kazanır. Seçim geciktikçe kazanma ihtimalleri artar.
    3- Kendi adaylarına oy vermek yada hiçbir ittifak adayına oy vememek: HDP Cumhurbaşkanı adayı çıkartır ve seçmeni de bu adaya oy verir ise seçim kesinlikle 1. turda bitmez ve 2. tura kalır. Yani Cumhurbaşkanlığı seçimini 1. turda bitirmek isteyen HDP ye aday göstertmeyip, HDP seçmeninin de oyunu almak zorunda.2. turda ise HDP adayı ilk ikiye giremeyeceği için sonucu kesinlikle HDP seçmeni belirleyecek. HDP seçmeni 2. turda bir ittifak adayı tercih etmez yada sandığa gitmez ise seçim ortada geçer. Yani “tahterevalli” gibi. Ne tarafı tercih eder ise o taraf ipi göğüsler.
    Ben HDP seçmeninin, aday göstermedikleri taktirde 1. turda, aday gösterdikleri taktirde 2. turda Millet ittifakı adayına oy vereceklerini düşünüyorum.
    HDP yada seçmeni açısından 1. yada 2. tur farkeder mi?
    Kendi güçlerini hissettirme yönüylele farkeder.
    2.tura kalır ise, sonucu HDP seçmeninin belirlediği “ayan-beyan” ortaya çıkmış olacak.
    “Hem bana oy ver, ancak benim yanımda görünme” mesajı bu süreçte çok nazik bir durum.
    Esasen çok sakat ve hastalıklı bir halet-i ruhiye.
    Şizofrenik bir semptom.
    Parçalanmış bir kişilik göstergesi.
    Daha doğrusu “kişiliksizlik-karaktersizlik” göstergesi.
    Bir “lider” çıkıp “Allah bile Anadolu topraklarında Türk’ü de, Kürt’ü de yan yana yaratmış” diyemeyecek mi ?

  13. böyle bir teklif yapan akp büyüğü kim doğrusu merak ediyorum.
    akp nin vizyonu bu kadar mı.
    üstadın dediği gibi:
    bu teklifi kurt yapmaz kuzulara şah olsa.

  14. Millet ittifakının aslanlar gibi bir adayı var zaten , başka adaya ne gerek var ki !
    ‘Ekmek için E.İhsanoğlu’ ne güne duruyor !
    Geçen seçimde olmadıysa bu seçimde bir daha denenir , bir mahzuru mu var !
    Haydi Allah rast getire !!!
    Selamlar ,eyi günler

  15. Bugün kendileri de biliyorlar ki, Millet İttifakının cumhurbaşkanı adayı olarak ne Kılıçtaroğlu, ne Akşener ve ne de Demirtaş seçmenin çoğunluğu nezdinde ülkeyi sırtlanıp taşıyacak ve seçimi Cumhur İttifakının elinden alabilecek karşılığa sahipler.. Cumhur İttifakı veya AK Partinin yetkili isimleri “dişine göre” aday istiyorlar ki, telafuz ettikleri isimler tam dişine göre adaylar. Demirtaş’ta konjonktürden rol çalma çabasında.

    Cumhur İttifakının etkili ve yetkili kişileri, karşı ittifakın cumhurbaşkanı adayını tez vakitte belirleyip açıklamalarını istiyor olmasının asıl nedeni, vakit çok geç olmadan erken veya baskın bir seçim zaferini elde etmekle ilgili olmasın? Ben biraz bu yönlü yorumluyorum.

    Millet ittifakı liderlerinin, AK Partili üst düzey adamlarınca dile getirilen aday belirleme isteğine, onların beklentisini karşılayacak şekilde cevap vermeyerek süreci iyi yönetiyorlar yönetmesine de lakin, hükümetçe alınabilecek bir erken veya baskın seçim kararı açıklandığında bu süreci nasıl yönetecekler? Yoksa, Millet ittifakının cumhurbaşkanı adayı bellidir de iktidar partilerinin daha da yüzden düşmesi sürecini mi işletiyorlar?

    Hayır!

    Millet ittifakı, sanırım önümüzdeki süreci hafife alıyorlar ya da iktidarın zayıflığına zayıflık katılacağı sürecin tamamen kendileri lehine gelişeceği ve seçimi kazanacak rahatlıkta kendilerini hissetmeleri onları meselenin ciddiyetimden uzaklaştırıyor.

    Hem, zamanında ya da erken yapılacak bir seçimi kazanacak olsa bile Millet ittifakı, sırtlanacağı yükün ne kadar ağır ne kadar altından kalkılması güç olacak bir sorumluluk olduğunun farkında olmalıdır şimdiden.

    Hem, bir sistem değişikliğinden hem kurumsal dejenerasyondan -kurumların, değerlerin içinin boşalmasından, hem genel pisiko-sosyal durumdan ve hem de ekonomik durumla beraber iç-dış politika odaklı/kaynaklı çözüm bekleyen devasa sorunlar var yeni iktidar olmayı düşünen ittifakların önünde. Millet ittifakı da bu sorunların üstesinden nasıl geleceğini açıklamalı, deklare etmelidir.

    Millet ittifakı, henüz ne cumhurbaşkanı adayını, ne de sistem değişikliğini nasıl yapacağı ile devasa sorunları nasıl çözebileceği hususunda bir yol haritası ortaya koyabilmiştir.

    İttifakın sol kanadının hislerini okşayacak, muhalif medya silahşörlerinin bir kaç tewet’i ile bir kaç köşe yazısı, kendi sınırlarına hapsolan TV eleştirmenlerinin beylik lafları ittifakın ruhunu kitlelere taşımıyor, taşıyamaz. Geleneksel ya da yandaş medya ha bire atış pozisyonu almışken, Millet ittifakının başını sol bir partinin çekiyor olması nedeniyle olacak ki, ittifak içerisindeki (olabilecek) irili ufaklı sağcı-muhafazakar partilerin dilini yansıtacak, yandaş medya dışında kalmış az sayıdaki sağ- muhafazakar gazete-TV’lerin sesi de yetersiz kalmakta, kitlelere ulaşamamaktadır. Geriye kalan, yandaş medyanın yayınlarını tersinden okumak/anlamaktır. Bu bile insana, siyasi gelişmeler hakkında yeterince bir fikir veriyor.

    Tam zamanında yapılacak olsa dahi, seçime -hazırlanmak açısından- az bir zaman kaldığını söyleyebiliriz. AK Parti yetkilileri ile medyasında, Millet ittifakının adayını açıklaması taarruzu bir yandan da Millet ittifakının , seçime hazır olmasını sağlamak açısından olumlu da okuna bilir…

    Ne kaldı şunun şurasında; “Siyasette 24 saat uzun bir süredir” denmiş olsa bile, yerine ve zamanına göre aylar ve belki de yıllar süre olarak kısa bile kalabilir.

    He halükarda, mevcut sistemle seçime gidileceği ve mevcut sistem ittifakları zorunlu kıldığı için, millet ittifakı, hem her siyasi görüşten ve her siyasi parti tabanından oy çekebilecek tecrübeli birini aday olarak açıklama zamanının yaklaştığını bilerek hareket etmeli ve hem de ülkenin biriken devasa sorunlarını nasıl çözebileceği planını deklare etmelidir. Değilse, zamanında yapılacak olsa dahi seçime kadar yaşanacak süre Millet ittifakına yetmeyebilir.

    Ve hem de, son 24 saati kendi lehine çevirebilecek merhum Demirel gibi “cin fikirli” siyaset dehası duayen siyasetçi olarak, Erdoğan haricinde -Bahçeli’yi de bu kategoriye yerleştirelim- bir politikacıyı iki ittifakta da göremiyoruz.

    Ne dersiniz?

  16. Kılıçtaroğlu, cumhurbaşkanlığı adayı için nefsine hakim olan birini arıyormuş.
    Müjde müjde.
    Beklenen zat ı muhterem ortaya çıktı.
    Fethiye Belediye başkanı Alim Karaca bu karektere tam uyuyor. Alim başkan vatandaşa öyle böyle değil bir iltifat bir iltifat tam Chp li. Youtube a yeni düştü zat ı Ali leri

  17. Ekmeleddin ihsanoğlunu seçime son 3 ayda, Muharrem inceyi ise seçime 56 gün varken mecburen ilan etmişlerdi. Adamcağız nefes almadan ülkeyi dolaşmaya çalışmıştı.
      Yine ellerine yüzlerine bulaştırıyorlar.

  18. “Kürtlerin, Alevilerin, muhafazakârların, sosyalistlerin hatta Atatürkçüler ile..”
    “Getirsinler kanun teklifini destek verelim. İster 1 yıl Kılıçdaroğlu, 1 yıl Akşener, 1 yıl Demirtaş’ın cumhurbaşkanı adaylığına..”
    Atan:0
    Karşılayan:0

  19. Cumhur un adayı belli.Akparti ekonomideki sıkıntılarında farkında ve çözme gayretinde.Ama millet ittifakının içini ve yaralarını kaşıması siyaseten doğru.millet ittifakında bir çok aday adayı var.onları birbirine düşürmek,muhalefetin diğer konulara değil bu konuya yoğunlaşmasını sağlamak başarı.aynı konu Hdp içinde geçerli.Hdp ayrı ittifak kurarsa bu başarı.millet ittifakına destek verirse Buda pek çok seçmeni ordan koparacağı için yine başarı.iktidar en zor seçimine gidiyor elindeki tüm kozları kullanacak.

    • Akp ekonomide iflas ettiğinin farkında elbette. Hazine boşalınca dank etti, damat gitti. Ancak şimdi yapacak bir şeyleri kalmadı. Hallere eş zamanlı enflasyon baskını yapmışlar. Enflasyonu arıyorlarmış 🙂 Halbuki çözüm basit. Faizi düşür be adam. Kendin demiyor musun enflasyonun sebebi faiz diye. Köşe bucak hallerde enflasyon arayacağına. İşte böyle akılsız bir iktidarın eline kaldı koskoca ülke. Şimdi oturmuşlar muhalefete don biçiyorlar. Size ne. Siz işinizi yapmaya bakın diyeceğim, ama işten anlamadığınızı ve beceriksizliğinizi defalarca ispat ettiniz.

  20. Sn Koru Cumhur ittifakinin adayı belli bunu sizde biliyorsunuz ama nedense dillendirmiyorsunuz.Asil merak edilen ülke böylesi zor durumda iken kurtarıcı olarak çıkacak muhalefetin adayıdır.
    Bunu da HDP belirleyecek.Herkes gibi HDP de biliyor yerel seçimleri kendisinin kazandırdığını.Simdi bu kozunu kullanacak .Fakat ben onların yerinde olsam benim adımı anmaktan çekinen bir partinin adını asla ağzıma almam yanyana yurumekten çekinen biriyle aynı istikamette asla yürümem.
    Bekleyip görelim düdük HDP nin elinde.

      • Mansur Yavaş, geçtiğimiz ay Fatih Altaylı’nın Teke Tek programına katılmıştı. Mansur Yavaş aslında İngiltere ortak noktasında dostlukları olan Turgay Ciner’in Haber Türk kanalında parlatılmak için çıkarılmıştı. Cumhur İttifakı denilince cinnet geçiren Fatih Altaylı’nın amacı bu yöndeyken iki soru sorarak aslında Mansur Yavaş balonunu istemeyerek de olsa patlattı.

        Fatih Altaylı iki cümle kurdu Mansur Yavaş’la ilgili, ajansın yarattığı algılar çöktü.

                  Fatih Altaylı, “İlgimi çeken şu oluyor. Hep projeler var ama gerçekleşen şey çok az” dedi. Fatih Altaylı’nın sözleri karşısında zor anlar yaşayan Mansur Yavaş ise masası üzerinde dosyalara şöyle bakıyormuş gibi yaptı ve “İhalesi yapılacak, projesi var. Neyse şimdi bulamadım. Şunun altında falan varsa. Maalesef” ifadeleriyle geçiştirici bir cevap verdi. Fatih Altaylı pas verdiğini sandı ama gol her ikisinin kalesine girdi.

    • Muhalefet oldukça geniş bir koalisyon ve Kürtler de bu koalisyonun bir parçası. Onların da Başkan adayını belirlemede söz hakkı olmaları en doğal durum. Demokrasi bunu gerektiriyor. Nasıl ki Cumhur ittifakının ülke politikalarını Vatan Partisi ve Perinçek belirliyorsa, Millet ittifakı da daha geniş bir koalisyon olarak politikaları ortak belirleyecek. Bunda gocunacak bir durum yok. Ülkeyi koalisyonlara bu iktidar teslim etti. Şimdi Perinçek’in sözünden çıkamıyor, ekonomide, hukukda, hemen her alanda rezilliği de bu sebeple yaşıyoruz.

  21. Hoca daha sert yazılar bekliyoruz. Oyuna gir insiyatif al. Senin gibi adil tarafsız objektif olan kaç tane kalem sallayan kaldı. Hizmet bekliyoruz.

  22. Demirtaş ne için hala içerde yatıyor bilmiyorum. Kavala neden hala içerde belli değil. Ama merak etmesinler. Seçimlere az kaldı ve devran değişecek. Onlar çıkacak. Sıra başkalarına gelecek. Biliyorsunuz her ikisi de suçlu değil. Suç isnadıyla mahkeme mahkeme dava dava süründürülüyorlar. Kavala berat etti, hop yeni suç isnat ettiler. Gerçekten utanmaz, adaletten ahlaktan insanlıktan nasibini almamış bir güruh bu zulmü yapanlar. Kısaca Taliban zihniyeti.

    • 52 tane Kürt gencinin PKK tarafından öldürüldüğü olayların fitilini ateşleyen DEMİRTAŞ’ın suçsuz olduğunu nerden çıkardınız? Gidin ölen gençlerin ailelerine sorun , kim suçlu ? kim suçsuz. El insaf.

      • Suçu ispat edilip karar çıkmadıkça suçlu değiller elbette. Bizim hukuk sitemi içerde yatırarak şüphelileri (suç ispatı olmadığı halde) cezalandırıyor. Berat edince de yeni yeni suç uydurup içerden çıkarmıyorlar. Halk karar vermeyecek suça suçluya, hakimler karar verecek. Ama nerede o hakimler. Biz de hakimlere hukuk dersi veriyoruz burada. İşte Türkiye’nin 2021’de hukuk ve adalet manzarası.

  23. İki yol var. Millet ittifakı tek adayla seçime gider, yada millet ittifakı partileri kendi adayları seçime girerler, muhtemelen ikinci turda bu tek adaya iner ve en çok oyu alan seçilir. Bana bu ikinci yol daha demokratik ve doğru geliyor. Ancak ikinci tura kalan aday diğerlerine sıcak gelmeyebilir ve bu da seçimi kaybetme riski doğurur. Bir üçüncü seçenek ise millet ittifakının birden fazla adayı seçime sokmasıdır. Yani üzerinde uzlaşılan ve ikinci turda hepsinin destekleyebileceği birden fazla aday. Hala bu lüksümüz yok denebilir ama dediğim gibi benim gönlüm çok adaylı çok tercihli demokratik ve serbest bir seçimden yana. Tek adamlardan parti içinde de olsa hazmetmiyorum. Hem parti içinde hem ülkede çok daha fazla yetkin adaylara ve alternetiflere ihtiyacımız var. Her zaman.

    • İttifaklar kendi arasında anlaşıp tek aday üzerinde ittifak! Yapamamış sa eğer,
      Hele ki birde karşılarına tek Cumhur ittifakı adayı çıkarsa,
      “Daha siz kendi aranızda anlaşamamışsınız! İttifak kuramamışsınız!
      Bize ne yapacağını vadebilirsin ki daha, biz ne oyu verelim sana!”
      Deyiveriveremezlermi sana?

Yoruma kapalı.