Ağza alınmayacak küfürler kitabından öğrendiğim ama asla kullanamayacağım küfürler…

33
Kitaptan bir tablo..
Reklam

Bugün size son zamanlarda beni bayağı rahatsız eden bir özelliğimden söz etmek istiyorum.

Küfür etmeyi bilmiyorum.

Yerli-yabancı günlük olayları izlerken bazen tepemin attığı, bir olayın merkezinde bulunan veya yaptığı açıklamayla tartışma gündeminin öznesi haline dönüşmüş biri için ağır bir şeyler söylemek geliyor içimden; ancak dilim buna uygun sözcük/ler bulmakta zorlanıyor.

Sorunun yetişme dönemimden kaynaklandığını sanıyorum.

Çocukluktan ilk gençliğimin sonuna kadar küfür edilmeyen bir çevrede büyüdüm. Aile fertlerim, arkadaşlarım arasında şöyle kallavi bir küfür sallayabilen biri hiç olmadı.

İzmir’de Fenerbahçe maçlarını izlemek üzere stadyuma gittiğim bir dönem oldu; tribünlerde oyunculara ve özellikle de hakeme yönelik küfürler atıldığı söyleniyordu. Oysa benim maçları statta izlediğim dönemde, küfür alışkanlığını ortadan kaldırmak için kadınların da gelmesi amacıyla teşvikler söz konusuydu ve erkek izleyiciler etrafta kadınlar var diye attıkları laflara sansür uyguluyorlardı.

Gençlik dönemimde fark ettiğim eksikliğimi gidermek amacıyla Hulki Aktunç’un ‘Argo Sözlüğü’nü elimden düşürmediğim bir dönem oldu. Sözlükte karşıma çıkan küfür sözcüklerini bırakın kullanabilmeyi ne anlama geldiklerini anlayabildiğimi bile sanmıyorum.

O da işe yaramadı.

Reklam

Şimdilerde sosyal medyada insanların anonimlik arkasına sığınarak her türlü hakareti küfürle karışık mesajlarına yansıttığının elbette farkındayım; fakat durumun farkına varmamla birlikte sosyal medyayı kullanmaktan ve orada yer alan mesajlara göz atmaktan bütünüyle vazgeçmiş durumdayım.

İçimden geçen olumsuz hisleri söze dönüştürmem gerektiğinde yadırganabilecek tek sözcük çıkmıyor ağzımdan.

Elbette bilsem küfür edeceğim, ama gerçekten bilmiyorum. 

Bu özelliğimle de tanınıyorum.

Geçenlerde çok da sevdiğim bir arkadaşımı bir başka arkadaşıma şikayet ederken ağzımdan hoş olmayan -ama küfür de sayılmayacak- bir sıfat çıkıverdi; etraftaki dostların bana acayip gözlerle baktıklarını fark ettim.

O kadar yani.

Amerikalı bir grafik sanatçısı ve yazarın bir kitabı bana bu girişi yaptırdı.

Jason Sacher küfür sözcüklerine meraklıymış. Evde, çevrede, iş hayatında yakın bildiği insanların kendisine ettikleri küfürleri bir yere kaydetmeye başlamış. [Küfürlere muhatap edilmesini “Herhalde onları davet eden tuhaf simam yüzünden” diye açıklıyor kendisi.] Bir süre sonra da, en ağza alınmayacak sözcükler ve sözcük kalıplarının başka dillerdeki karşılıklarını araştırmaya başlamış.

Reklam

‘Dünyada insanlar nasıl küfrediyorlar’ diye ismi çevrilebilecek bir kitabı var Jason Sacher’in.

Kitabını biraz da eksikliğimi telafi etmeye yarayabilir düşüncesiyle gözden geçirdim. 

Kitabın daha girişinde benim dünyamın ne kadar boş olduğuna dair tespitleriyle karşılaştım Amerikalı yazarın. “İnsanlar küfreder” diyor o. Dediğine göre, ortalama bir insan günde 80 veya 90 kez ‘tabu’ sayılan sözcükler kullanırmış. 

Böylece ‘ortalama insan’ sayılamayacağım sonucunu çıkardım bu tespitinden.

“Her insanın ağzından günde 80-90 küfür çıktığı gerçeğini dünyadaki insan sayısıyla çarptığınızda” diyor Jason, “Küfür çukurunun ne kadar dolu olduğunu fark edebilirsiniz…” Kitabının sunuş yazısını “Keyifle küfret, sonuçta insansın ve bu senin doğuştan kazandığın bir haktır” cümlesiyle bitirmiş…

Yazımın burasında okurlarımı uyarmak isterim: Türkiye dahil bazı ülkelerde  küfür sözcüklerini hangi olay ve kime karşı ettiğin olağanüstü önemli olabiliyor; başınızın derde girmesini istemiyorsanız, benim gibi yapın: Asla küfürlü sözcükler kullanmayın.

Küfretmeyi bilseniz bile…

Tahmin edebileceğiniz gibi, kitap küfretmenin çeşitlerine göre başlıklara ayrılıyor.  Yazar üşenmemiş dünyada konuşulan belli başlı dillerde değişik konularda sarf edilen küfürleri toplamış.

Arapça, Çince, Fransızca, İngilizce, İtalyanca, Rusça, İspanyolca, Almanca gibi kalabalık nüfuslu ülkelerde kullanılanlar yanında Arnavutça, Bask dili, Bulgarca, Burmaca, Çekçe, Flamanca, Fince, İbranice, Malezyaca, Vietnamca ve daha pek çok başka dillerdeki küfürler de kitapta yer alıyor.

Elbette Türkçe küfürler de var kitapta. 

Çincede “Senin anan bir dere kurbağası” demek bayağı ağır bir küfürmüş… [Lazım olabilir diye okunuşunu vereyim: Nide muçin şir ega da vukvei] Jason bir Çinliye karşı ‘vangbadan’ sözcüğünü kullanmamayı öğütlüyor. Düz anlamı ‘kurbağa yumurtası’ olan o sözcük farklı bir anlam taşırmış Çincede.

Galcede “Senin annen yaşlı bir tahta güvercin” denilmese iyi olurmuş… [Eiç mam atv a hen sguthan]

Bazı dillerde masum sözcüklerin zaman içerisinde muhatabı tarafından küfür olarak algılanabilecek hale geldiğinin örnekleri de var kitapta. 

Ya küfretmesini iyi bilen bir Türk ile karşılaşmadığı veya danıştığı Türklerin de benim gibi küfür hazinesi fazla güçlü olmadığı için, Amerikalı yazarın sayfalar dolusu süren listelerinde en az örnekli ülke Türkiye.

Arapça bayağı zengin sözgelimi.

Bu arada bir Bulgaristan vatandaşına kendi dilinde bir şeyin imkansız olduğunu anlatmak gerektiğinde kullanılan bir söz kalıbı dikkatimi çekti.

Tek sözcükle Türkçede “Asla” veya İngilizcede “Never” denilebilen bir durumda Bulgarlar “Ako ste tursko da stane” derlermiş. “Hatta Türk boyunduruğu altına yeniden girmek gerekse bile” anlamına geliyormuş o kalıp. 

“Fransız kalmak” diye bir deyimimiz var ya, ben onun ‘bir şeyin cahili olmak’ anlamı taşıdığını bilirim. Jason onu “Fransızlar gibi takılıp kalmak” olarak yansıttığı gibi şu notu da eklemiş: “Türk kültüründe Fransızlar katıldıkları daveti ne zaman terk edeceğini bilmeyen kişiler olarak görülür.”

Olacak bu kadarcık bir hata.

Kitabın sayfalarındaki küfürler arasında dolaşırken aklıma şu soru geldi: Acaba doğrudan birine kaba bir sözcükle hitap edip o kişinin gazabını üzerimize çekmek yerine, başka dillerde olduğu gibi dolambaçlı ifadeler mi bulsak?

Sırplar birine küfredeceği zaman “Gurab ecen mer dot munad airçt” dermiş. Anlamı şu: “Öylesine önemsiz biri haline gelesin ki, kalabalık arasında seni göstermekte zorlanılsın…”

Tamam böyle bir küfrü kızdığım birine ben de edebilirim. 

ΩΩΩΩ

Reklam

33 YORUMLAR

  1. KÜFÜR ruhun cilasıdır.
    Sizi daha güçlü hissettirir.
    Hayatın zorluklarına katlanmanıza yardımcı olur.
    Yakın arkadaşlıklar kurmanızı sağlar.
    Küfür eden insanlar yaratıcı olur.
    Kendinizi ifade etmenizi sağlar.
    Sizi daha sağlam bir insan yapar, her şeyi aşarsınız.
    Yalnızca cahil insanlar küfür etmez, küfür eden insanların çoğu zeki.
    Duyduğun acıyı fiziksel olarak azaltır.
    Terapiden çok daha yararlıdır.
    Küfür eden insanlar, daha mutlu, daha sağlıklı ve daha dürüsttürler.
    Savunduğunuz bir savın etkinliğini ve ikna ediciliğini artırır.
    Kemal Tahir’in şu muhteşem saptamasına ne dersiniz?
    “Orospunun dişisi, erkeği olmaz.
    Orospuluk huydur.
    Söz verip tutmamak, borcunu inkar etmek, birini casuslamak, arkadan adam vurmak, kendinden zayıfı ezmek; hatta korkmak bile yerine göre orospuluktur.”
    Eşim “İki üniversite bitirmiş birine küfür yakışıyor mu?” diye yıllardır başımın etini yiyor.
    En çok da “orospu” sözcüğünü kullanıyorum.
    “Orospu” demeyip te çatlayayım mı?

    • Öyle bir dönem yaşarki insan, hırsızı yakalarsın, hırsız seni şikayet eder (hatta polisi bile) tutuklattırır! kendi elini kolunu sallaya sallaya dışarda gezer!😡
      20yaşında gencecik çocuklar 4 çocuklu anneler kadınlar öldürülür!!!
      sorumluları dünyaya seni;
      “katil devlet şunları katlediyor” diye uluslar arası hukuk ta suçlu gösterebilir!
      Bu duruma düşmemenin yolu:
      -6 değil 50 siyasetçi bir salonda (TBMM) toplanıp, kanunu eksiklikleri gereklilikleri önceden tespit etmektir!!! tedbir almaktır!
      (bir rakibe tazminat açmak değil!)
      Okullarda planlı proğramlı eğitim vermek, en iyiyi en güzel şekilde öğretebilmektir!

    • Olmayınca haya ile edep, neylesin medrese mektep / bin yıl da okusa, yine merkep yine merkep!

    • ….
      Sen neymişsin yahu! bu ne biçim şahsiyet?
      Çatla daha iyi! öyle değil mi ey millet!

      Kendisini böyle teşhir eden biri var mı?
      Eşi böyle birinin yüzüne hiç bakar mı?

      Bu haller doğruysa şöyle bir saptama makul!
      Biri oldukça normal, diğeri şeytana kul!

      Seni anladık! peki çocuklardan ne haber?
      Terbiye denen şeyden onlar da mı bihaber?
      ….

  2. Sayın yazar “… Acaba doğrudan birine kaba bir sözcükle hitap edip o kişinin gazabını üzerimize çekmek yerine, başka dillerde olduğu gibi dolambaçlı ifadeler mi bulsak?” diye sormuş;
    Ne yani, lafımızı gazete kağıdına sarıp öyle mi söyleyelim? Bence bu daha da riskli olur:)

  3. bi site herhalde Turkiye nin en kufursuz yorumlarin yapildigi bir sitedir. karşı fikirler cok ama kufur yok. (editor sansurluyordur. ama editore pek is dustugunu sanmiyorum.) bu nedenle tum yorumculari tebrik ederim.

  4. Mevlâna’nın güzel bir sözü var : ‘ Bir söylenene bakarım laf mı diye , bir de söyleyene bakarım adam mı diye ‘
    Hem konuya da çok uygun düşüyor !

  5. TROLLERE TOLERANSIN NEDENİ
    Ben de,”–Her yerde yaptıkları gibi bu sitenin seviyesini yerle- yeksan eden trollere neden bu kadar müsamaha gösteriliyor ki ?” diye merak ediyordum.
    Sayın KORU’nun iktidardan çekinmediğini biliyorum.
    Zira medeni şekilde de olsa iktidarı eleştirmeye devam ediyor.
    İktidar herkesten kendisine kayıtsız-şartsız, yani mutlak itaat bekliyor.
    Bu lazımeye uymayan herkesi “hasım” belliyor.
    Ancak, bu sitedeki trollere kabul edilebilir sınırların ötesinde gösterilen toleransın sebebi iktidarın şimşeklerini üzerine çekmemek olamaz.
    Bu gün anlıyoruz ki, sayın KORU bir yetenek geliştirmek istiyormuş.
    Bu nedenle trollere müsaade ediyormuş.
    Sayın KORU, yetenekler vehbî yani Allah vergisi yada kesbî yani çalışarak sonradan kazanılır/geliştirilir.
    Sayın KORU, bu konuda en iyi mehaz yandaş kanallar
    Sayın KORU, bana sorarsanız sizin bu konudaki durumunuz;
    –Ümitsiz vak’a,
    –Emek ve mesai israfı,
    –Kabul olmayacak duaya amin demek.

    • Sayın yk “Zira medeni şekilde de olsa iktidarı eleştirmeye devam ediyor.” derken sayın yazarı bazı münasebetsizler gibi “medeni ölü” olarak nitelendirmiyorsunuzdur umarım?

  6. H.Gayret Arkadaṣ,
    „ALMANCI ARKADAŞ “Yurt dıṣında da gazetelere okuyucu yorumları yazarım.” DEMİŞSİNİZ DE, ALMAN GASTELERİNDE DE BÖYLE DİĞER YORUMCULARA HAKARET EDENLERİ GÖRMEZDEN GELİYOR MUSUNUZ?“ diye buyurmuṣsunuz.

    İfade edebilme özgürlüğünün geniṣ olduğu yerlerde herkes bunun bir ṣekilde bedelini öder.

    Bu platformdaki özgürlüğün bedelide sizin hemen her yoruma cevap yetiṣtirmenize katlanmak.

  7. Hergün okunan mafya ve rüşvetli çark işleri, İnsanlara yapılan Adeletsizlikler, Ekonomik sorunlardan pazar yerinden Çürük meyve toplayanları görünce Artık söz ve kelimeler kifayetsiz kalıyor.
    Birşeyler anlatılamayınca enson ARGO kelime kullanılır.

  8. Dünyanın en az küfreden insanları kimler?

    Elbette kadınlar. Onlar “küfretme özgürlüğü”ne sahip değiller. Çünkü devamında gelecek fiziksel güce sahip değiller.

    Mecliste kadın gazeteciyi “işine bak” diye tersleyen ve yanındaki erkek kabadayılar tarafından duvara yapıştırtan küfürbaz siyasi izlemişsinizdir. Yanında hep bıyıklı siyahlı (ve muhtemel silahlı) erkek takımı ile dolaşan siyasetçiyi. Meclisin de siyasetin de resmi odur işte ülkemizde. Kaba, küfürbaz, şiddete meyilli değil, şiddetin doğrudan odağı.

    Bu yüzden muhalefet radikal bir değişim yapmalı. Bugünkü küfürbaz erkek siyasileri bitirmek için yeni bir söylem ve eylem planı geliştirmeli. Babacan’ın önerileri arasında var mı bilmiyorum. Siyasi şiddet nasıl önlenir çok iyi düşünülmeli. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren siyasi şiddet ve cinayetler bitmedi çünkü.

    Benim önerim kadın kotası olacak. Çünkü kadınlar en az şiddet yanlısı ve hep şiddet mağduru. Öyle yüzde 25 değil. Meclisin yarısı kadın olacak. İki ayrı liste çıkaracak her parti. Dünyada kadınlara oy hakkı vermekle ilklerden olduğu ile övünen ülkemiz bu radikal adımı yapmalı. Kadınlar için değil, hepimiz ve şiddet mağduru erkekler için de.

    • Ender bey “… Çünkü devamında gelecek fiziksel güce sahip değiller.” derken tam olarak neyi kastediyorsun bilmiyorum ama bence çok büyük konuşma, belli olmaz yani…

  9. Küfür, doğuştan var olan bir davranış biçimi değildir, sonradan çevre faktörü ile davranışa bürünür. Çok kötü bir ağız alışkanlığı vardır, genelde istem dışı olarak da yapılır. En önemli faktör aile ve çevredir, bu davranışlar bazı ailelerde kuşaktan kuşağa bir miras gibi kalır. Benim yetiştiğim ortamda da küfür olmasına rağmen ben de hiç kullanmadım, bir kaç defa denesem de kullanamadım. Bu durum da çocuklarıma olumlu olarak yansıdı ve küfür mirasını olduğu yerde bırakmış olduk. Küfrü kullananlar sanki küfür olmadan cümle kurmayacaklarını zannediyorlar, aslında hiç de öyle değil, kullanabilecekleri o kadar güzel kelimeler var ki! Yılanı da deliğinden çıkaran o güzel kelimeleri nasıl bulamazlar çok ilginç.

  10. Küfür etmek sözlü bir şiddet. Sonunda da fiziki şiddete neden oluyor. Siyasilerin kullandığı küfürlü dil de bize bunu gösteriyor. Sonunda iş şiddete kayıyor. Mecliste kafa göz kırılıyor, cinayetler işleniyor.

    Cinayet derken, Ankara’nın göbeğinde işlenen siyasi cinayet hala çözülmeyi bekliyor. Bir sürü kişiyi tutukladılar. Organize olduğu ve nereye uzandığı çok belli cinayete iktidar ve ortağı dokunmak ve dokundurmak istemiyor. Yavrularını yedirmeyeceğini söyledi en başta küfürbaz parti lideri. Bakalım öyle mi? Vicdanlarda esas suçluyu herkes gördü ve elbette bunun hesabı sorulacak. Sorulmalı. Ama bugün ama bu yaza.

    Yine sokak ortasında dövdürdükleri siyasiler ve gazetecilerin de hesabı sorulmalı. İktidar bütün failleri serbest bıraktı.

    Türkiye siyaseti hiç bir zaman bu kadar çirkin, küfürbaz, mafyatik, organize suç örgütleri ve silahlı örgütlerle iç içe olmamıştı. Bu iktidar bunu da gösterdi Türkiye’ye.

  11. “Geçenlerde çok da sevdiğim bir arkadaşımı bir başka arkadaşıma şikayet ederken ağzımdan hoş olmayan -ama küfür de sayılmayacak- bir sıfat çıkıverdi; etraftaki dostların bana acayip gözlerle baktıklarını fark ettim.

    O kadar yani.” diyorsunuz ama;
    sizde de belli bir temel varmış anlaşılan:)))

  12. “Kazak Abdal, Romanya Türklerindendir. 17. yüzyılda yaşadığı sanılan bir Alevi-Bektaşi Türk halk ozanıdır.

    Şiirlerinin bir kısmı hiciv örnekleriyle doludur. Dili yalın ve sadedir. Rahat okunur. Şiirleri güncelliğini halen korumaktadır.

    Kazak Abdal’ın, Bektaşi gelenekleri içinde, yaşam öyküsü ilgi çekicidir. Bu öykü Turgut Koca’nın Bektaşi Şairleri ve Nefesleri kitabında şöyle anlatılmaktadır: Rus Çarı’nın kızı bir çocuk doğurur. Fakat bu çocuk, annesinden süt emmez. Bu duruma ne hekimler, ne de papazlar çare bulamazlar. Sonunda Deliorman dergahından, Rusya’dan tuz parası almak üzere gelen Demir Baba’ya: ‘Sen keramet ehli bir azizsin. Bu çocuğu tutulduğu hastalıktan kurtar.’ diye yalvarırlar. Demir Baba da: ‘Bu çocuğun süt emmesini sağlar isem, tekkeme nezreder misiniz?’ der. Kabul ederler. Demir Baba çocuğa: ‘Em!’ der. Çocuk, anasının memesini emer. Delikanlılık çağına erince, Demir Baba dergahına gönderirler. Böylece Demir Baba, çocuğu evlat edinir. Adını Ahmed kor. Bu çocuk daha sonraları Balım Sultan’a giderek, el alır ve adı da Kazak Abdal olur. söylence böyle bitiyor.

    Kazak Abdal’ın ucu tenteneli ve taşlanmış bir mendilinin, Demir Baba dergahında bulunduğunu, Deliorman’dan gelen göçmenler söylemektedirler. Kazak Abdal, Denizli, Cankurtaran’ daki dergahında yatmaktadır.
    …”
    ECDADIMIZ, ALLAHIN RUS KAZAK INI BİLE ALMIŞ EREN EYLEMİŞ,
    AMA YİNE DE ARGOSUYLA MEŞHUR RUS KÜLTÜRÜNÜN İZLERİNİ DE TAŞIYORMUŞ OZANIMIZ, RUHU ŞAD OLSUN!
    AVRADINI DİYE DİYE SAYIP DÖKTÜĞÜ ŞİİRİNİ BİLENLER BİLİR, HER GÜN OKUYUP DİNLESEK YERİDİR:)
    CANLARA HÜÜÜ!

    • “Küfür” bazen yamuklar arasında kalmış, bunalmış ama temelde doğrucu birinin de ağzına dolanmış olabilir. Yamukları düzeltici küfürler bazen tesirli de olabilir. “Yamuk”ta yaptığı işin yamukluğuna dair jeton düştüğe anda küfredene hak verebilir ve yamukluktan doğruluğa geçiş yapabilir.. Ancak, bunlar istisna hallerdir. Acaba diyorum. Demir Baba, “Em!” derken çocuk üzerinde yoğun bir etki oluşturmak niyetiyle içinden “Em! ulan, itoğlu!” falan mı dedi acaba?. Çocuk bunu sezmiş ve “Demir baba tekin bir adam değil, neme lazım neme! nerede şu meme ” hissiyle emmeye başlamış olabilir… Allah’ın “Rus Kazak”ı demişsşin de, Kazak’lar Türk asıllı değil miydi?

      • Evet aslen saka/türktürler, ortodoksiye geçtikten sonra slavlaşmışlarsa da dil özelleklerinde hala eski türkçenin izleri durur.
        Ukrayna kossaklarında:
        Em(yem okunur)
        yiyorum anlamina gelir(ye-mek)
        Pic(piç okunur!) iç-mek anlamına gelir.
        Asya kazakçasında ise:
        Em(yem okunur) ilaç demektir.
        Emşi(yemşi okunur) doktor demektir.
        Örnek cümle:
        Yem, yemiş ye iç:)

        • Desene Yul Brynner da Kossack türklerinden!

          Piç etmek içmek demek! yav be!

          “Suyu alkolle piç etmek”, lıkır lıkır iç etmek = içmek, kafa çekmek anlamında eski türkçe sözlüklere girmeli o zaman!

  13. KORUMANIN BABASI HACI AMCAMIZ
    İç Anodolu’da bir ilimizde oğlu korumalık yapan hacı amcamız uzun süredir oy verdiği bir partiye artık oy vermeyeceğini beyan eder.
    Gerekçesi ise oy verdiği parti liderinin küfürbazlığıdır.
    Oğlu oy verdiği parti liderinin korumalığını yapmaktadır.
    Oğlu imam hatipli olup ağzından daha önce hiç küfür duymadığı halde, korumalığa başladıktan sonra da küfürden başka bir şey duymaz.
    Sebebini biraz araştırınca bu liderin acayip küfürbaz olduğunu, makam aracına biner-binmez aklına gelen herkese avazı çıktığı kadar bağırarak küfrettiğini öğrenir.
    Yani hacı amcamızın oğlunu oy verdiği parti lideri küfürbaz hale getirmiştir.
    Yani hacı amcamız oğlu küfürbaz olduğu çin oy tercihi değiştirir.
    Yine yakın tanıdığımın köylüsü bu parti liderinin evinde hizmetli olarak çalışmaya başlayınca şu uyarı yapılır:
    “–Şayet size küfretmeye başlarsa hiç mesele yapmayın. Zira o anda kızdığı biri aklına gelmiştir ona küfrediyordur. Hatta size vurabilir bile. Dert etmeyin. Başkasına kızmıştır.”

  14. Olduğunuz gibi kalın sayın Koru!

    Yurt dıṣında da gazetelere okuyucu yorumları yazarım.

    Fehmi Koru‘nun Günlüğü (Ocak Medya dahil) ifade etme özgürüğünün en geniṣ kapsamı ile uygulandığı bir yer.

    • ALMANCI ARKADAŞ “Yurt dıṣında da gazetelere okuyucu yorumları yazarım.” DEMİŞSİNİZ DE, ALMAN GASTELERİNDE DE BÖYLE DİĞER YORUMCULARA HAKARET EDENLERİ GÖRMEZDEN GELİYOR MUSUNUZ?

      “Mustafa Rıfat Öniz
      27 Ocak 2023 At 09:24

      HAYRETI MUCIP
      27 Ocak 2023 At 11:32
      A benim muhterem kardesim , yahu hem adamın çöplüğünde eşeleniyorsun, hem de ona horozlaniyorsun !
      Tam bir antika !

      Yorumu Cevapla
      H. Gayret
      27 Ocak 2023 At 14:15
      Mucib bey ağzından çıkanı kulağın duysun, burası çöplük değil!
      Senin gibi kimin arabasına binerse onun bayrağını sallayan omurgasızlara yer yok

      Yorumu Cevapla”

    • Koru platformu “ifade etme özgürlüğünün en geniṣ kapsamı ile uygulandığı bir yer” demişsin de peki buranın “Molla Kasım’ına ne diycez? Hiçbi küfür hakaret olmadığı hallerde bile kafiyeli yorumlardan kırptığı olmadı değil. Bazen yazdığımız bi şeyler oluyor tabi mahsustan… “Bu nokta yanlış anlaşılabilir” şeklinde düşünerek tam neden öyle yazdığımı açıklayan noktalar arkadan gelecekken bir bakıyorum kırpılmış. Açıklamağa fırsat bırakmadan. E oldu mu yaa? Leb demeden leblebiyi anlıyor Molla Kasım! o hallerde hiçbi şey anlamadığı halde!.. Biraz hafif meşrep yani!

      Yine de şükür! Eskiden Hürriyet gazatesine bakardık. Aman Allahım! neler neler yazarlardı. Öğneğin bir özkök’ün bazı ipe sapa gelmez yazılarını göklere çıkaran yorumlar… Denemek için hafif yollu bişeyler yazardık, asla çıkmayacağını bile bile. Olaylara genellikle “at gözlüklü” baktıkları için nitekim çıkmazdı da. Oranın ‘Molla Kasım’ı çok daha beter! bizim kültüre yabancı bir ecnebi olmalı diye düşünürdüm… E sonra ne oldu! Dükkanı kapatmak zorunda kaldılar. “Akıl*İman Sentezi” zafiyetinde olacağı o!

  15. Hımmm.yazar 6+1 masaya hala aday çıkaramayınca çok kızmış galiba…yazıdan onu hissettim.😂😂😂😂

  16. Kelam bazen küfür gibi görünür ama bu sahibini kafir yapmaz!
    Türkçenin argosu zengindir ama bildiğim birçok dilin argosunun yanından bile geçemez, hele de küfürbazlıkta…
    Birçok halk sadece küfürlerle anlaşabiliyor, hem de yediden yetmişe; sövmezseniz ne dediğinizi anlamıyorlar ya da sövmeden konuşamıyorlar, söze küfürle başlaması lazım:)
    Sayın yazar yalnız değil, türk insanı küfürbazlık konusunda diğer halkların yanında aziz mertebesindedir;
    halbuki yazarın yetiştiği kültür çevresi oldukça iyi işlenmiş bir argoya da sahiptir, hayret!

  17. Bu gün çok şükür siyaset yok ama çok da farklı bir konu karşımıza çıktı !
    Çok fazla edebiyat yapmaya gerek yok ; küfürlü konuşmak hiç bir zaman ve hiç kimse için doğru değildir , kötü ve çirkin bir davranıştır, hem dini açıdan da günahtır , kul hakkına girer .
    Sadece küfürlü değil , nezaketten yoksun ve kaba saba konuşmak da medeni bir insana yakışmaz.

  18. Küfür tek millettir!
    Seçimlerin 14 Mayıs’ta yapılacak olması şer cephesini harekete geçirdi.
     Foreign Policy dergisi, 1 Ocak 2023 tarihli sayısında 
    “Recep Tayyip Erdoğan büyük bir seçim yenilgisiyle indirilecek ve bu süreçte ülke kan gölüne dönecek” diye işaret fişeğini fırlattı.
    Sonra The Wall Street Journal’la başlayan, The Economist, Bloomberg ve The Washington Post’la devam eden saldırılara en son Alman Stern dergisi katıldı.
    “Kundakçı, provokatör, diktatör, vicdansız, kumarbaz, baş belası…”

    İsveç, Danimarka gibi yerlerde dozu arttırdılar. Her hafta Cuma günü Kuran yakma eylemi yapacaklarmış.
    Anlaşılan olayları köpürtmek istiyorlar. Yapacakları eylemlere zemin hazırlıyorlar.

    Şimdi de 5 ülke ABD, Fransa, Almanya, İspanya ve İtalya Türkiye’deki vatandaşlarına, Kur’an-ı Kerim’in yakılmasının ardından terör saldırısı olabileceğine yönelik uyarıda bulundu.

    Adamlar seçim çalışmalarının son halkasını devreye soktular anlaşılan.

    İçerde de birden Erdoğan Aday olamaz yaygarasını yapmaya başladı 6lı masa ve fondaş medya.
    Şubat 2022’de TV 100 kanalında katıldığı programda, “Erdoğan’ın adaylığına karşı üçüncü dönem itirazı yapacak mısınız?” sorusuna şu cevabı vermişti:”Yok hayır. Net. Aday olmak istiyorsa buyursun gelsin, millet herkesin boyunun ölçüsünü verecektir. Bu tartışmalar artık geride kalmalı.”
    Aniden Erdoğan’ın adaylığını tartışma konusu yapma kararı neden aldılar?
    Kim nereden ne üfledi de bir anda döndüler?

    John Bolton, Wall Street Journal gazetesindeki yazısında, Batı’nın Türkiye’de muhalefeti desteklemesi gerektiğini ifade ederek “Erdoğan’a karşı koyulmazsa işler daha da kötüye gidecek” diyebiliyor. Şaşırmıyoruz, çünkü zaten bu devletin başındaki isim, daha başkan seçilmeden evvel muhalefeti destekleyeceklerini alenen söylemişti.

    Topyekün saldıraya geçtiler.
    Küresel küfür İttifakı değil, yeniden Millet kazanacak. Menderesi, Özalı yediniz bu sefer Millet, Adamına sahip çıkacak.
    Bu sefer Allahın izniyle, hepsine birden” adam kazandı” dedirteceğiz.

    • Kafirleri çok iyi açıklamışsınız da, münafıkları pas geçmişsiniz.
      Merhum Özal’ın ölümü ile ilgili araştırma yapanlar nerede?
      Silivri’de mi?
      Sincan’da mı?
      “Münafıklar cehennemin en alt katındadır.” Nisa-145

  19. Yıllarca yönetenlerin ve inançlı mütedeyyin kesimin korkutma ve engelleme taktiklerine bildiğimiz halde! ses çıkarmadık, çıkaramadık!
    Şu doğru değil diyeceği şeye “günah” dediler, bunu öğrenir seyredersen (yabancı filimler) “ahlakın değişir bozulur” demediler! ama,…
    -biz hiç bir zaman o küfürleri duymadık tv den! (aptal gibi basit çeviri ile yayınladılar)
    -dil öğrenemedik karı dır dir in on yes NO! pardon dictatör yönetenlerin engellemelerinden😡
    Kötü mü oldu? Evet!
    Çok şey mi kaybettik? Evet!
    Telafisi mümkin değilmi? Evet!
    Çok mu geç kalındı? “zararın neresinden dönersen kardır “!.
    >Dinimi inancımı sakalı olan birinden yada giyimine bakarak! öğrenebileceğim sanrısı bittimi?
    <Tv’de artık özgürlük olsun, cinsiyetsiz giyimi özensiz bağyanlar gösterilebilsin!
    ~Peki bunlar düzenlenir rayına oturursa,
    saçından sürüklenip darp edilen kadın sahnelerini artık seyredemz miyiz?!? (tüühh)
    Siyasetçi ler seçmene sarılıp kulağına “senin b..”
    yada “ananı da ..” şeklinde tu kaka sözler söylerler mi yine de acaba?
    Rtük tv leri kontrol edebiliyor ceza kesiyor,
    sokakları evleri kamuya açık yerleri okulları kim kontrol edebilecek? her bir köşeye zabit koyup kadılar mı tahsis etsek?!???
    “BİR YERDE YANLIŞ GİDEN BİRŞEYLER OLMASADA OLDUĞU MUHAKKAK MUTLAKA OLUYORMUŞ GİBİ OLUYORDUR” 😡🤔😴

  20. Mümkün mertebe küfür etmemek en iyisi. Malum bizde ana avrat çok ağır küfürler edilir. Küfürlü konuşulmayan bir ortamda yetişmeniz iyi olmuş. Sonuçta küfür de bir kul hakkı ve küfür eden küfrettiği kişiden helallik alması gerekir.

Yoruma kapalı.