Adalet mülkün temeli ise… Mülk adaleti kollamak zorundadır…

3
Reklam

Yazar neden yazar?

Bu soru sizlere garip gelebilir. Adı üstünde ‘yazar’ başka ne yapacak, elbette yazı yazacak… Gazeteci ise.. gazetede kendisine bir sütun ayrılmışsa.. bunun karşılığında bir ücret/maaş alıyorsa.. yazarlık bu kişi için bir ‘meslek’ demektir.

Oturacak, kendisine ayrılmış günlerde, o sütunu dolduracak yazısını yazacak…

İyi de, hiçbir gazete bana sütun ayırmadığı ve yaptığım işten beş kuruş kazanmadığım halde ben neden –hem de her gün– bir yazıyla okur karşısına çıkıyorum?

Yalnız ben mi? Hayır, geçen gün oturdum, parmak hesabı yaptım; kendisini dijital dünyanın serin sularına atmış, internet medyasında görünen eskinin gazete yazarlarının sayısı hayli fazla çıktı.

Gazetelerde yazamayan, yazdırılmayan yine de yazıyor.

Neden?

Yazar şundan yazar

Kendi hesabıma cevabım şudur: Görüşlerim var ve onları başkalarıyla da paylaşmak istiyorum. Elbette gazetede köşesi olmak, yazdığı karşılığında ücret almak yazarlar için önemli birer motivasyon; ancak onlar bulunmasa bile, görüşleri başkalarıyla paylaşmak hissi de yazmak için yeterli sebep oluyor.

Reklam

Hiç değilse benim için böyle.

Yazar içinden yazmak geldiği için yazar; belli konuları gündeme taşımak veya zaten taşınmışsa gündemde tutmak için yazar. Başkaları aynı konulara hassasiyet göstermese bile, bu sebeple, dönüp dolaşıp aynı konuları bir kez daha yazar.

Burada aklıma Taha Akyol geliyor.

Hukuk devleti isek…

Türkiye Cumhuriyeti anayasasına göre ülkemiz bir hukuk devleti. ‘Hukuk devleti’ veya bir başka deyişle ‘hukukun üstünlüğü’ kavramı o ülkenin bütün tasarruflarında anayasa ve yasaların hakim olacağı anlamına geliyor.

Keyfiliğin söz konusu olmadığı, adalet kurumunun yansız ve bağımsız çalıştığı bir düzendir ‘hukuk devleti’ düzeni…

Ülkemiz 17 Temmuz 2016 tarihinden beri Olağanüstü Hal (OHAL) ve onun sağladığı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) kolaylığı ile yönetiliyor; bu yüzden bazı hukuk devleti kuralları şu günlerde uygulanmıyor.

Ancak OHAL de ‘hukuk devleti’ kapsamı içerisinde bir yönetim biçimidir. Anayasada yeri ve yasası vardır çünkü.

Bazı kuralların OHAL döneminde işlememesi hukuksuzluğa ve adaletten uzaklaşmaya yol açıyorsa ne olacak?

Reklam

Hukuk bütünüyle rafa mı kaldırılacak?

Elbette öyle olmayacak. OHAL döneminde devlet adına yapılan uygulamalar yine adli denetime tabidir. Hükümet uygulamalarla ilgili şikayetleri ele alıp yanlışlık varsa düzeltilmesini sağlamak üzere bu yılın başlarında (23 Ocak’ta), bir KHK ile (685 sayılı kararname), ‘OHAL Komisyonu’ adıyla, 7 üyeden oluşan bir komisyon oluşturdu.

Anayasa Mahkemesi (AYM), OHAL dönemi olduğu ve KHK’ler görev alanı dışında kaldığı için, uygulama yanlışlıklarına bakmayacağı gerekçesiyle, kendisine yapılan başvuruları, Komisyon faaliyete geçene kadar (17 Temmuz) bekletti.

“Mağduriyetler var” denilmesinin ve her gün biraz daha sağdan-soldan yükselen “Mağdurum” seslerinin duyulmasının sebebi budur.

AYM bakmazsa AİHM bakar

Bir sorun var: AYM kendi eski içtihatlarını hatırlayıp ‘tutukluluk hali’ veya ‘düşünce ve ifade özgürlüğü’ ile ilişkili davaları ivedilikle –hem de iç hukuk yollarının tüketilmesini beklemeden– ele alarak görüşmeliydi.

AYM 2014’te Twitter yasağını böyle kaldırmıştı.

[Araştırmacıların, yazarların, akademisyen ve öğrencilerin eli-kolu durumunda olan Vikipedi (ve Wikipedia) internet ansiklopedisine ülkemizden erişim yasaklandı. Bazı maddeleri bizim için hassas sayılan konularda hassasiyetten uzak ifadeler taşıyor, bazı konular çarpıtılmış olduğu gerekçesiyle… Yasak yüzünden biz yararlı maddeleri okuyamıyoruz, ama bütün dünya sakıncalı ifadeleri okuyabiliyor. Twitter yasağını kaldıran AYM konuya eğilmiyor; bu da Türkiye’yi ansiklopediye yasak uygulayan galiba ‘tek ülke’ haline getiriyor.]

Konular bir yönüyle ‘Türkiye’nin itibarı’ ile de ilişkili olduğu için hayati önemde.

Taha Akyol adalet konusunu daha önceleri de ele almıştı, bugünkü ‘Adaleti Aramak’ başlıklı yazısı da tamamen bu konuya ayrılmış.

Dediği şu:

AYM’nin beklettiği dosyaları AİHM kabul etti, incelemeye aldı: Şahin Alpay, Nazlı Ilıcak, Ahmet ve Mehmet Altan gibi isimlerle son olarak da Cumhuriyet gazetesi yazarlarının yaptığı başvuruları AİHM kabul etti, Adalet Bakanlığı’ndan savunma istedi, dosyalar o aşamada… / AYM’nin beklemede bıraktığı bu nitelikteki dosyaları AİHM’nin kabul edip incelemeye alması maalesef bizim AYM için pek de gurur duyulacak bir durum değildir.”

En başta “Yazar neden yazar?” diye sormuştum ya; yazarlar bunları yazabilmek için yaşıyorlar işte.

ΩΩΩΩ

Reklam

3 YORUMLAR

  1. Adalet; Sonuna kadar masumiyeti aramaktır. Kin ile, nefret ile, öfke ile, merhametsizlik ile devlet yönetilmez ki. Etrafımız hep bizlere düşmanlaştı ve çevrelendik. Kalkıp birde içeride insanları düşmana çevirmenin ve düşman kazanmanın da bir anlamı yok. Aşırı öfke aklı zail eder ve hata yaptırır. Bir kesime olan öfkemiz bizi adaletsizliğe sevk etmemeli. Mümin sevdiğinde de kızdığında da aşırı gitmemeli.hatti aşmamalı. Peygamberimiz her zaman itidalli ve vasat (orta halli)olmayı tavsiye etmiştir. Saygılarımla.

  2. Sayın Fehmi Koru, ” Yazar neden yazar?” sorunuza verdiğiniz yanıt ve açıklamalarınız genel geçer kurallar çerçevesinde bakıldığında çok mantıklı ve doğru. Kimsenin itirazı olamaz, tamam.
    Lâkin bu fikir ve açıklamalarınızı desteklemek için verdiğiniz örnekler, sunduğunuz öncüller ve savunmaya çalıştığınız isimler..
    Hele ki bu kişilerin; son yıllarda Türk toplumunu yok etmeye yönelik travmaları yaşatanların eylem ve söylemlerini desteklediğini hepimiz biliyoruz.
    Hatta öncülük yaptıklarını, “koçbaşı” olarak gönüllü çalıştıklarını…
    Ben sizi yaklaşık 25-30 senedir düzenli olarak okuyup, takip eden biriyim.
    Son yıllardaki ciddi manada fikri
    kayma ve sapmalarınıza rağmen.

    Yoksa hatalı olan ben miyim?
    Onca yıl boyunca saf saf size inanmış mım?

  3. Sn.Koru peki bu 7 kişilik komisyon sizinde daha önceleri verdiğiniz sayıdaki dosyaların hepsini inceleyebilecek mi? Yada inceleme sırasına koysa bile kaç yılda bitirecek. Diyelim ki yıllar sonra sırası gelen bir dosyayı ele aldı ve kişiyi suçsuz bularak beraatine karar verdi.(komisyonun böyle bir yetkisi var mı? Bilmiyorum) Bu kişiye PARDON yanlışlıkla yatmışsınızmı diyerek özürmü dileyecek…Böyle olursa ki illaki içlerinde bu durumda olanlar vardır bu insanların içerde geçirdikleri zamanlarını geri verebilecekler mi? Yoksa kardeşim hakkını ALLAH’ a havale et hakkını öteki tarafa bırak mı denilecek

Yoruma kapalı.