ABD’de yaşanan ‘darbe girişimi’nin yargı sürecinde son durum ne? Kavala üzerine de düşündüm…

34
ABD Kongre
Reklam

Her gün göz attığım internetteki haber sitelerinden biri Osman Kavala’nın kaç gündür cezaevinde tutulduğunun kaydını tutuyor. Bu yazıya başlamadan önce baktım, ‘iş insanı’ kimliğiyle tanınan Kavala’nın tam 1517 gündür, davası henüz bitmediği halde, tutuklu yargılandığı için, özgürlüğünden mahrum olduğunu gördüm.

Yıl 365 gün olduğuna göre, daha şimdiden cezaevinde tutulduğu süre dört yılı aşmış bulunuyor.

Kavala, “Hükümeti devirmek veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs” (TCK 312) ve “Cebir ve şiddet kullanarak anayasal düzeni devirmeye teşebbüs” (TCK 309) suçlamalarıyla tutuklandı. Dosyasında iki ayrı olay vardı Kavala’nın: Gezi olayları ve 15 Temmuz 2016 darbe girişimi…

Yazımın burasında Kavala’nın suçlandığı konu/lar hakkında bir yanlışa düşmemek için kaynak araştırması yaptım; ne yalan söyleyeyim, aklım karıştı. İlk suçlamalar ile yargılamanın sürdürülmesini getiren iddialar arasında farklılıklar var. Arada Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, hatta Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Osman Kavala hakkında kararları da bulunuyor.

Çok karışık bir iş.

En iyisi, esas üzerinde duracağım, bizde yaşanandan hayli farklı bir başka ülkedeki hukuki sürece hemen gireyim.

O başka ülke ABD. Orada görülen hukuki süreç ise, yaklaşık bir yıl önce, 6 Ocak 2021 tarihinde, siyasi sistemin merkezi gözüyle bakılan Kongre’nin, geride bırakılan başkanlık seçiminin kati sonucunu ilan edeceği gün uğradığı, darbe girişimi ile ilgili.

İki hafta sonra bir yılını dolduracak o girişimle ilgili olarak ABD’de yaklaşık 700 kişi yargılanıyor.

Reklam

Açılmış davaların çoğunda karar aşamasına gelindi. Amerikan medyası, yıldönümü yaklaştığından, okurları ve izleyicilerine, hukuki süreçte ne mesafe alındığını bildirmek için büyük çaba sarf ediyor.

Ben de orada okuduklarımla hayretler içinde kalıyorum.

İşte bu adam: Jacob Chansley..

Geçen hafta darbe girişimi günü hafızalarda farklı görüntüsüyle yer etmiş olan birinin davası sona erdi. Vücudunun üstü çıplak olduğu için dövmeleri meydanda, kafasında iki boynuzu ile görkemli kürk bir kalpak bulunan, yüzü kırmızı-mavi boyalı, eli mızraklı kişi ile ilgili dava… 

Herhalde o adamı gözünüzde canlandırmış olmalısınız. 

Kendisinin ‘şaman’ olduğunu kameralara duyurmuştu adam. [Kendisini mahkemede savunurken, ‘ben şamanım, orada kötü ruhları def etmek amacıyla şaman kıyafetimle yer alıyordum’ demiş.]

Adı Jacob Chansley

Eski bir asker olan Chensley darbe girişimi ardından başlatılan soruşturmada kimliği ilk tespit edilen, ilk gözaltına alınan ve hakkında ilk dava açılan kişiydi.

Yarıdan fazlasında karar aşamasına gelinmiş davalar içerisinde şimdiye kadar en ağır cezaya çarptırılan da o oldu: Jacob Chansley’e mahkeme 41 ay hapis cezası verdi. 4 yıl bile değil. O sürenin de hepsini cezaevinde geçirmesi gerekmeyecek.

Reklam

Savcı 51 ay hapis cezası talep etmişti, hakim 41 ay cezayı yeterli buldu.

Bilindiği gibi, 6 Ocak 2021’de Kongre binasına gerçekleştirilen saldırıda altı kişi hayatını kaybetmişti. Kongre binasına verilen zararın yaklaşık 1,5 milyon doları bulduğu da açıklanmıştı.

Jacob o girişimin öncülerindendi.

Duruşmaları sırasında, avukatlarının tavsiyesinin hilafına, Kongre’ye gitmesi ile o sabah düzenlenen toplantıda kendisi gibilere ‘‘Haydi, Kongre’ye gidin, hadlerini bildirin’’ çağrısında bulunan seçimi kaybetmiş Donald Trump arasında bir bağ kurmaktan kaçındı Chansley; sonuna kadar eski başkanı suçlamaya yanaşmadı. O işi avukatları üstlendi. 

‘‘En ağır ceza ona verildi’’ derken abartmış olmuyorum. Haklarında dava açılan yaklaşık 700 kişiden bir bölümü, saldırganlar arasında bulundukları görüntülü ve tanıklı kanıtlarla belgeli olduğu halde, tek bir gün bile cezaevi yüzü görmedi. 

Mahkemeler çoğu için en hafif cezaları uygun gördüler. 

Yargılananlardan Andrew Ericson sözgelimi; o gün Kongre’ye yapılan baskında yer aldığı en iyi bilinen sanıklardandı. Temsilciler Meclisi’nin kadın başkanı Nancy Pelosi’nin makam odasını basmış, odadaki buzdolabında bulduğu bir bira şişesini de çalmıştı. Mahkeme hakimi onun için 16 gün hapis cezasına hükmetti. 

Sadece 16 günü hapiste geçirecek Ericson. İşini kaybetmesin diye, hakim, o cezayı hafta sonları çekmesini de karara bağladı.

Medyanın darbe girişimiyle ilgili görülen davalara ilgisinin artmasıyla birlikte verilen cezalar konusu ABD’de tartışılmaya başlandı. Birkaç günlük cezalarla yetinen hakimler ile sanıklara en fazla birkaç aylık hapis cezası veren hakimler kararlarını ülkenin anayasal ve hukuk düzeni çerçevesinde savundular.

ABD’de federal mahkemelerde görevli yargı mensupları ülkenin başkanları tarafından atanmış kişiler. Kimi ta Ronald Reagan döneminde atanmış bugün de görevine devam ediyor; kimi Trump tarafından göreve getirilmiş, muhafazakar kimlikli hukukçular… Demokrat Partili başkanların atadığı hakimlerin sayısı da az değil.

İki ayrı siyasi eğilimin tercihi olarak atanmış hakimlerin sistemin kalbi mesabesindeki Kongre binasına saldırıya kalkışan ‘darbeci’ tiplere yaklaşımları arasında büyük fark olmadığı görülüyor.

Dediğim gibi, şimdiye kadar en ağır cezaya çarptırılan Jacob Chansley’e uygun görülen hapis cezası bile 4 yıldan daha az.

Açıkça bir ‘darbe girişimi’ olduğu ve Amerikan toplumunda da öyle değerlendirildiği halde, 6 Ocak saldırısı, ağır cezalık bir suç olarak görülmedi ABD’de. Kongre içinde görevli polislere saldıran veya binada zarara yol açan eylemlere katıldıkları görülen kişiler dışındakilere çok hafif cezalarla yetinildi.

Diğerleri?

‘‘En ağırı dört yıldan az yatacak’’ dedim ya!

Haberleri okurken, üzerlerine ‘‘Neden bu kadar az ceza verdiniz?’’ diye gelenlere yargı mensuplarının verdikleri ‘‘Burası bir hukuk devleti’’ diye başlayan cevaplar beni ayrıca düşündürdü.

Osman Kavala’dan buraya nasıl geldim?

Aslında, tersine, bu konuyla ilgili haberleri okurken zihnim Osman Kavala’ya gitti.

Bakalım Osman Kavala konusu bizde nasıl bir sona erişecek; onu merak ediyorum da…

ΩΩΩΩ

Reklam

34 YORUMLAR

  1. Bizim hukuk ve adalet tarihimiz; Cumhuriyet kurulduktan sonra 1938 e kadar , kısmen de tek parti döneminde, DP döneminde, 27 Mayısta, 12 Mart döneminde, 12 Eylül ve sonraki dönemde ,28 Şubat döneminde ve nihayet 2007- 2008 kumpas döneminde yaşanan rezilliklerle doludur !
    Selamlar, iyi geceler

  2. Bizim ülkemizdeki bu davaya neden bu kara ilgi duyarlar anlamak mümkün değil, sanki koskoca ülkede başka haksızlığı uğramış yok! Ülkemizde maalesef yargının da içine ettiler, sanırım bunu fırsata çevirmek istiyorlar. Özellikle bu davada çok ama çok rezil durumdayız. Adamlar ne söylese haklı.
    Bizim yargımızda bir gram dahi gelişme yok, otuz kırk yıl önceki yargı ile şimdiki yargı işleyişi aynı, önceden filmlere konu olan davaların uzun sürmesi hala aynı devam ediyor. Benimde bizzat iki yüz tl lik bir dolandırıcılık davasında iki yıldır bir arpa boyu yol alınmadı hala savcılıkta bekliyor. Bütün kurumlar gelişirken bizim yargımız neden gelişmez bir resmi yazının elektronik ortamda bir tıkla ülkenin bir uçundan bir uçuna giderken, neden yavaş ilerliyor bunu kimse bilmiyor, bana göre yargı bilerek yavaş işletiliyor yani bir caydırıcılık olarak kullanılıyor. Ama bazılarına göre bizim çok yargı gelişmiş hatta Avrupa standartları üstünde, ama geçekler öyle değil. Zaten Yoruma ve kanaate dayalı bir hukuk sisteminden bir şey beklemek akıl karı değildir.
    Bir Ülkede en güvenilmez kurum nasıl yargı olur, anlamak mümkün değil.

  3. Selamlar,

    çok absürt bir karşılaştırma olmuş. İki olayın birbiri ile yakından uzaktan hiç bir alakası yok. Buralarda olup bitenleri suç üstü yakalananlar dışında kimse sahiplenmiyor. Türkiyede kalkışma hareketlerine karışıp suçüstü yakalanların davası görüldü ve mahkum oldullar. O şaman ABD’li ancak bu mahkumlarla karşılaştırılabilir.
    Bizde mahkum olan suçluların ağababaları kaçak. Konu bu. Hatta o ağababaları dışarıdan ve içeriden olayları mağdur olanların yaptığını dahi iddia edbiliyorlar. Sığındıkları ülkeler de beraber hareket ettiklerinden HUKUK, İNSAN HAKLARI …. gibi romantık kavramlarla toplumun belirli bir kesimini oyalıyor.
    Selamlar

  4. Sayın yazar
    “Haberleri okurken, üzerlerine ‘‘Neden bu kadar az ceza verdiniz?’’ diye gelenlere yargı mensuplarının verdikleri ‘‘Burası bir hukuk devleti’’ diye başlayan cevaplar beni ayrıca düşündürdü.” diyor, elhak öyledir!
    Beni de bi güldürdü bir güldürdü, sormayın gitsin:))))))
    Hukuk devletiymiş:))))))
    İlahi, pazar pazar, allah da size güldürsün emi!!!!

  5. Sayın Koru ,
    Sizin gibi deneyimli bir gazeteci Kavala üzerine düşünüyor da , ben gibi bir okur da dün Sayın Cumhurbaşkanının Gazi Antep de sarf ettiği bir söze takılıp kalıyor .
    “Ey beyaz Türkler size sesleniyorum. Köpeklerinize sahip çıkın ! ”
    Bu ifade küçük Asiye nin durumu ile doğrudan ilgilimiydi yoksa içinde bir kinaye mi var dı ? Bilemiyorum . Devletin başı neden böyle bir söz sarf etme gereği duyar onu da anlamış değilim..
    Steven Hiatt tarafından kaleme alınan ” Bir ekonomik tedhişçinin itirafları ” isimli kitapda anlatıldığı türden bir takım operasyonlara mı maruz kaldığımıza dair elinde bir bilgi var işin o tarafını da bilmiyorum.
    Sorular , sorular …
    Aklıma Ziya paşanın dizeleri geliyor . Anamın sofrasına misafir olmaya gidiyorum .

    İdrâk-i maâlî bu küçük akla gerekmez. Zira bu terazi o kadar sıkleti çekmez.

  6. KIRAATHANEDE GERÇEK KİŞİLERİN GERÇEK MUHABBETİ

    Kıraathane müdavimi Kazım: -selamın aleyküm millet:))))))

    Kazımın ahbapları: – aleyküm selam, Kazım bey ağzın kulaklarında gene, seni böyle güldüren ne, dolarları yuroları bozdurdun herhalde.

    Kazım: – ya hiç sorma, hiç aklımda yokken bankadan aradılar, “dövizlerinizi TL’ye çevirin” dediler. Şaşırdım tabi, döviz yükselirken bozdurulur mu dedim. Bankacı “kazım bey dövizinizi liraya çevirin, merak etmeyin zarar etmiyeceksiniz” dedi. Dedim, bak zarar edersem başınıza bela olurum Has!. Bankacı “aşk olsun Kazım bey bizimle çalıştığınız süre içinde hiç zarara uğradınız mı? Siz değerli müşterimizi zarardan korumak için aradık, TL’ye geçin hiç olmadığı kadar kar edin” dedi. Ne kadar bozdurayım dedim. “Hesaplarınızdaki tüm dövizi TL’ye çevirin” dedi. 10 milyon dolar 10 milyon da yuro’nun tamamını çevirdim diyelim ya zarar edersem? Bankacı Kazım bey banka da dövizini TL’ye çevirdi, zarar eder miyiz hiç” deyince ikna oldum sattım. Doları 18 liradan yuro’yu da 20,5 liradan bozdurdum. Ama hala tedirginim, tedirginlikle beklerken hakikaten de dediği gibi döviz düştü. Düşünce tekrar geri aldım.

    Kazımın ahbapları: – yani toplamda 10 milyon dolardan fazla kar ettin.

    Kazım: -eh işte Allah yüzümüze güldü diyelim.

    Kazımın ahbapları: – abi yüzüne gülen Nebatidir Nebati!

    KIRAATHANEDE ERTESİ GÜN (Kazım’ın olmadığı bir zaman)

    Kıraathaneye arasıra uğrayan Kenan: – abi dün burda Kazım bey anlattı olayı biliyorsunuz, benim de ta ne zamandan beri biriktirdiğim 10 bin dolarım vardı. Cuma günü bankaya gittim TL’ye çevirmek istedim. bana veznede kurlardaki belirsizlikten dolayı döviz işlemi yapamadıklarını söylediler, bir iki gün beklememi söyleyip gönderdiler. Bu gün de bankanın şube müdürüne gidip sordum Kazım bey de sizin müşteriniz ben de sizin müşterinizim, Kazım beyi arayıp TL’ye geçmesine ikna etmek için dil döküyorsunuz da ayağınıza geldiğim halde bana niye işlem yapmadınız sordum. Müdür:- önce Kazım diye birini tanımıyorum dedi, kem küm etti başından savmaya çalıştı ben israr edince geç geldiğim için işlem yapamadıklarını söyledi. Kazım beyi aradığınız gibi beni de arasaydınız dedim. Herkesi aramak gibi bir uygulamamız yok mecburiyetimiz de yok dedi. Kredi satmak için kart satmak için hergün arayabiliyorsunuz ama diye söylenince bana, “dövizi biz düşürmedik hükümet düşürdü” dedi. Bu işte bizim bir sorumluluğumuz yok, sonuçta biz de hükümetin aldığı kararlara uygun hareket ediyoruz dedi. Dövizi düşüren hükümet tamam da Kazım’ın dövizini artırırken benim dövizime engel olan sizsiniz ama dedim. bana dedi ki; “yanlış düşünüyorsunuz, bu tamamen hükümetin sorumluluğunda, bizim sorumluluğumuz olduğunu düşünüyorsanız mahkemeye gidin”

    Kenan: -“Bunlar hükümetle birlikte çalışıyorlar, mahkeme de bunların hükümet de.”

    • 10 milyon dolar ve 10 milyon Eurosu olan bu Kazım ile acilen tanışıp arkadaş olmam lazım . Hangi kıraathanenin müdavi mi bir zahmet söyle milli oraya atayım.

    • Dövizin bu rakamlarda durmayacagini az buçuk okuma yazması olan bilir .
      18 liralık kur gerçekçi mi
      Tabiki değil bozduracaksin kardeşim.
      Çok kazanayım derken çok kaybedersin.Senin işin ne paradan para kazanmak .Tasarrufun TL ise TL de tut döviz ise dövizde tut.18 liradan dolar alanlara bence iyi oldu hakettiler.

      • 18 liradan dolar alan ithalatçı firmalar. Mecburiyetten aldılar, Çin TL kabul etmiyor onlar da mecburen dolar alıyorlar. Necati’nin kulaklarını çınlatan çınlatana.

        15 milyon lirayı mal almak için mecburen 17.5 liradan dolara yatıran ithalatçı pazartesi günü 1.5 milyon lirayla koşa koşa bankaya gidiyordu, Acele etme daha da düşer belki diyenleri de tersleyerek…

        • 94 Krizinden beri peek yapar sonra dengeye gelir.Lafım para kazanmak için dolar alanlara .Paradan para kazanılmaz.Ticari ödemesinden dolayı 18 den alanlara yazık oldu ama para kazanmak için alanlar ise geçmiş olsun.Kumarda masadan kalması bileceksin çünkü hep KASA KAZANIR.

      • 18 TLden dolar bozduranlar daha önce dolar almamış mı oluyor?
        Doları onlara gökten meleker mi indirmiş?
        7 liradan 11-12 ye düştü diye de bayram yapılıyor.
        Tam bir tımarhane

        • Sayın yk diyor ki:
          “7 liradan 11-12 ye düştü diye de bayram yapılıyor.
          Tam bir tımarhane”
          İyi de;
          “7 liradan 18e düştü diye de bayram yapılıyor.”du,
          ya onlara ne demeli?
          Efendim?
          Tam bir tımarhane mi?
          Estağfirullah:)

    • Bu Kazım nasıl bir safmış ki Türkiye gibi memlekette her kahveyi potansiyel katillerin, işsiz, aylak takımının doldurduğu günümüzde parasını son kuruşuna ve milyon milyon dolarları orada burada ayan beyan açık etsin. Yalandır bu yalan böyle boş şeylere alet olmayın hükümet elbette kamu bankalarını ve katılım bankalarını önceden bakanlar kurulu sonrası büyük bir operasyona hazır olmaları için uyarmış olabilir ancak bu bilgi şube müdürlerine kadar inmez. Her zaman akıl dostunda akıllısı düşmanın da akıllısı muhalefet yapacağız diye ertrol gibi ahmakça hikaye yazmak nedir? Ben kahve cemaatini iyi tanırım. Cebinde 5 tl parası olduğunu bile söylemeyip, kendine acındırıp çay ısmarlatmak için bekleşen bir sürü işe yaramaz adam yığınıdır.

  7. Erdoğan Kavala hakkında hiҫ konuṣmamıṣ olsaydı, Kavala bu kadar uzun süre tutuklu kalır mıydı?

    Erdoğan dün TCMB eski baṣkanı Durmuṣ Yılmaz hakkında da konuṣtu.

    Döviz, hisse senedi ticareti yapmak Türkiye’de legal bir durum. Bankalar iyi müṣterilene ne zaman alıp satmaları iҫin bilgi de verirler. Goggle’ye „döviz alım satımı“ sorulduğunda bütün bankaların bu iṣi ne kadar kolaylaṣtırdığı görülür.

    Erdoğan bunları bildiği halde Durmuṣ Yılmaz’ı neden suҫluyor? Böyle siyaset olur mu?

  8. Güzel yurdumuzun güzel insanları için şahıslar pek te önemli olmamıştır bunca zamandır her nedense!
    Devlet öne çıkarıldı, millet unutuldu mu, ülke toprakları es mi geçildi? Hayır!
    Yurdun, güvenli toprakların yoksa, devletin de, inancında, namusun da olur mu ki zaten?
    Karnın doyar mı mesela? (Birileri market kartı verir belki?).
    Sonuç olarak, ilkeler, kanunlar, doğru uygulayıcılar gerekli bize.
    Bunu es geçersen, birisi gelir emir vermeye kalkar sana, birisi gelir bir bavul koyar önüne.
    Yaz der yazarsın kaz der kazarsın (hendek te olur mezarda hatta maden de).
    Özgürlük, bağımsızlık, hürriyet, sağlık sıhhat, güvenlik, iş, aş, eğitim, öğretim, hukuk, adalet, tarım, turizm..
    hepsinden önemlisi huzur! muş meğer ?.
    Nice güzel günlere, mutlu yarınlara hep beraber inşallah.

  9. bırakalım bir siyasi davayı,
    ya da bir cinayet davasını,
    hastanelik olmuş ya da mağduru ölmüş bir kadına şiddet davasını,
    küçük yaşta bir çocuğa istismar davasını,
    çok mirasçılı bir arazi davasını,
    mallı mülklü bir boşanma davasını,
    bir alacak verecek davasını…
    işten atılmış birinin tazminatını istediği sıradan bir dava 5 yıl sürüyor.
    yani…

    • Didem hanım valla sizin de işiniz zor be;
      yahu sabah akşam karakolluk mu oluyorsunuz, günleriniz adliye koridorlarında, gözaltında işkencede falan mı geçiyor, yoksa avukat mısınız, nedir bu adalet savaşı, dilekçe yazma merakı?

        • Bişey olmaz tabii de, yani bu kadar yoğun bir karapropaganda edebiyatı öyle pek sempati duyulacak bişey değildir heralde?
          Tüm referandumları negatif seçenek, yani hayır diyen taraf kaybedermiş derler:)

          • hem sempati,
            hem empati yoksunu,
            ve de renk körü.
            kırmızı-yeşilden çok,
            siyah-beyaz karıştırıyorsun.
            üstelik yeterince sorunun yokmuş gibi,
            bir de her söylenene kanıyorsun(●’◡’●)

  10. SADECE VE SADECE SIFIR (0)
    Bu iktidarın hukuka dönme ihtimali sadece ve sadece sıfır (0).
    Burada çok kez dile getirmiştim.
    Bu iktidar hukuka döndüğü an bir gün bile iktidarda kalamaz.
    Her uygulaması(tabii ki hukuksuz ve kural dışı) aynı zamanda oy oranını düşürecek.
    Ancak yapabilecekleri bir şey yok.
    En son kur atağı anında iktidara oy veren biri 500 dolar almış.
    “Sen de mi?” diye sorduğumda:
    “Ne yapayım. Param TL olarak her gün eriyor” demişti.
    Daha sonra karşılaştığımda,
    oyunu, iktidarın terörle özdeşleştirdiği genel başkanı hapiste olan partiye vereceğini söylüyordu.

  11. Bizde de katiller, hırsızlar vb adi suçlular kaç gün cezaevinde kalmakta? Bunu da bir araştırmalı. Ya da düşünen, fikirlerini yazanlara verilen ceza nedir? Veya yasal veya uyduruk şeylerden, sen şucusun diye içeri atılan yüzbinler…
    Aklı öldürürsen ahlak da ölür.
    Akıl ve ahlak öldüğünde millet bölünür.
    Kadı’yı satın aldığın gün adalet ölür.
    Adaleti öldürdüğün gün devlet de ölür.
    Fatih Sultan Mehmet Han

    • Cemil bey bugünün işlerini kimilerinin kardeş katili diye karaladığı sultan memede kadar götürmenize gerek yok;
      yargıyla bi sorununuz varsa gidin yargıyla halledin, bizde de hakim savcılar var, gelip burda kafa kalaylamayın yani!
      Otoriteye saygılı olunsun, başkasının hukuku hukuk da bizimkisi bostan korkuluğu mu?

  12. Yeni atanan ABD büyükelçisi son iki ayda inanılmaz bir performans göstermişti. Pinpon topu gibi iktidar karşıtı bütün kesimlerle bir kez değil birkaçkez görüşmüştü. Herhalde Aralık ayı çok önemliydi Abd için. Her hafta Akşener ve imamoğluyla görüştüğünü biliyoruz. Ekonomi ve Tüsiad çeteletiyle kaç kez görüştüğünü bilmiyoruz. Yakında hepsi tek tek ortaya çıkar merak etmeyin.

  13. Geçtiğimiz 3 ay, TÜSİAD yine siyasilerin uğrak yeri olmuştu. Kılıçtaroğlu ve ekibi bir gidip bir geliyordu. Bir şeyler döndürüldüğü yeni yeni anlaşıyor. Bu sefer Kılıçtaroğlu darbeyi evinde seyretmiyor, tankların arasından sıyrılıp kaçmıyordu.
    Hendekler olmadı, Gezi olmadı, 17-25 aralık olmadı, 15 twmmuz darbesi olmadı. Bu sefer başka bir şey deneniyordu. Erdoğanı devirmenin başka yolla olacağını açık açık deklare etmişlerdi.
    Son bir seneye bakalım adım adım bu aşamaya nasıl getirdiler.  Hepsi planın bir aşamasıydı. DOLAR DARBESİ bu aşamaya nasıl getirildi.
       1 dolarlık adamlar 15 temmuzda darbeyi yapamayınca herhalde Amerika gücendi. Amerikan dolarını nasıl ayaklar altına alırsınız. 1 doların gücünü gösteririm mi dedi acaba.

       Bu seferki darbe dolar üzerinden olduğunu daha yeni anladı herkes.Pandemi sonrası uygun bir ortam olduğu açıktı. Hatırlayalım:
    2021 başında nerde bu 128 milyar etiketi ortaya atıldı.
    Daha sonra Sedat Pekeri devreye soktular.
    Suriyeli göçmenler sorununu pohpohlandırdılar.
    Afganistan krizini bile Türkiyeye yamamaya çalıştılar
    Agustos yangınlarını iyi kullandılar.
    Ülkeyi iyice belli bir kıvama getirdiler.
    Millet ittifakının bütün üyelerini sosyal medyadan atağa geçirterek” millet aç aç” , batıyoruz, bitiyoruz ülke yönetilemiyor. Diktatörlükle yönetiliyoruz. Tek adam rejimi bu diyerek eylül ayına geldik.
    Artık ortam hazırdı. Güven ortamını iyice sarsmışlardı.
    Eylül ayında anlaşılıyorki sıra Tüsiad ve saz arkadaşlarına verilmiş. Onların görevi  doların yükseltilmesiymiş. Dış güçler zannediyorduk şimdiye kadar ama yeni ekonomi bakanı dışa bağımlı iç güçler olduğunu açıklayıverdi. Görmüştü. Teşhis etmişti.

    Eylül ayı gelince :Erken seçim istiyoruz.
    Bu durumunun tek suçlusu başkanlık sistemidir. Eski sisteme geri döneceğiz demeye başladılar.
    Kılıçtaroğlu garip garip açıklamalar yapmaya başladı.
    Ortamın gerecek açıklamalar. Kılıçtaroğluna birşeyler olmaya başladı. Siyasi cinayetlerden bahsetti, Memurları, öğretmenleri tehdit etmeye başladı. Bürokratları iş yapmamaya davet etti. Yabancı yatırımcıları bile tehdit etti. Memurların başkaldırmalarını istedi.
    Bir yandan anketçileri devreye soktular. Ak parti bitmiş.
    Kararsızlar çok. algısını yaymaya başladılar.
    İyi parti bile şaşırdı. Kılıçtaroğlu cumhurbaşkanlığını mı istiyordu acaba deyip Kılıçtaroğluna cevap vermeye başladılar. Ne oldu buna diyorlardı.
    Artık o kadar emindiler ki Cumhurbaşkanının kim olacağı konusunda kavga bile etmeye başladılar.

    Slogan da belliydi GELİYOR GELMEKTE OLAN. Bu slogan aslında 17-25 aralık darbesinden önceki sözleri hatırlatıyordu. BÜYÜK TURPLAR HEYBEDE, YİNE YEŞİLLENDİ KİRAZ DALLARI sözlerini hatırlatıyordu.

    Sırf TÜSİAD şirketlerinin 90 milyar doları vardı.
    300 üyenin bireysel varlıkları bile en az 60 milyar dolardı.
    Banka karteli ellerindeydi.

    Kasım Aralık ayı  DOLAR operasyonuna başladılar
    Hatta bu sefer vites yükseltmişlerdi.Öyle ya, dövizin üzerine askeri, polisi süremezdi iktidar.Para onlardaydı, Merkez Bankası ne satıyorsa daha fazlasını alır, düşürmezlerdi!

    Tüsiad bir de devletten aldıkları kredi ve teşvikleri de üretim yerine dövize bağlamışlardı.Oh mis.
    Parası olan vatandaşı da televizyon ekranlarından, sosyal medyadan gazlayıp, dolara rekor üstüne rekor kırdırıyorlardı.Öbür taraftan doların misli misli üzerinde zamlar yapıp piyasayı allak bullak ediyorlardı. Otomotiv sektörü ellerindeydi, Marketlerin büyük bölümü bunlarındı.

    Üretim, istihdam, yatırım, ihracat da neymiş.Kredi, parasını dövizde tutana verilmeliydi. Faizler yükseltilmeliydi. KAVALA VE DEMİRTAŞ acilen serbest bırakılmalıydı.

    Bu defa çok daha fazlası olmuştu ve onlara göre Erdoğan’ın yapacağı bir şey yoktu.
    İktidarın çaresiz kaldığına kati inanmışlardı.
    Bu defa da iktidarı bırakmak zorunda kalacaktı hükûmet!
    Nasılsa vatandaşın canı yanmış, gerisini umursamazlardı.
    Kaçınılmaz son, onların zaferi olacaktı!

    Merkez Bankasına baskın yapıp “Faiz indirme” diye posta koymalar.TÜİK randevu vermedi diye kapısına gidip parmak sallamalar. İşte bu yüzdendir ki, önce TOBB Başkanı, kamuoyu nezdinde “hükûmete karşı” olarak algılanan döviz çıkışını yaptı.Sonra TÜSİAD Başkanı açık bir manifestoyla ortaya çıktı. Ve kendilerini açık ve belli ettiler.

    Ve beklenen son….
    Dumura uğradılar yine.
    Dut yemiş bülbül gibiler şu aralar.
    Aylardır adım adım yürüttükleri ve artık “kesin kazandıklarını” zannettikleri ekonomik darbe girişimi bir gecede çöktü. Dolarları elinde patlayanlar şimdi ciyak ciyak feryat ediyor, tezgâhı kurgulayanlar ise tıpkı 15 Temmuz’a “kontrollü darbe” dedikleri gibi, buna da başka kılıflar bularak, okları kendilerinin üzerinden iktidara yöneltmeye çabalıyor.
    Şimdi ise bir çıkış arıyorlar KAVALA ,DEEMİRTAŞ serbest bırakılmalı gibi. Veya başka bir şey bu hafta belli olur.

    Etrafımdaki arkadaşların çoğu şu anda şöyle diyor. Gaza geldik, hainlik ettik aldık dolar ve altını zarar ettik. Olsun en azından ülke istikamete girecek diyorlar. Kararsızlar şu aşamadan sonra yerini bulur.

    DOLAR darbesi bir gecede söndü. Olan da yine gaza getirilenlere oldu. Tıpkı Fetö darbesi gibi. Ağlamak yok.

    • Kur yukarı çıkarken günde 4 kere etiket değiştirenlerde 4 gündür ses yok.
      Rekabet Kurulu,  maliyeti artmamasına rağmen vatandaşa sattığı ürünlere yüksek oranda zam yaptığı tespit edilen A101, Bim, Şok, CarrefourSa ile Metro marketlere idari para cezası uygulanmasını kararlaştırmış.
      Yetmez kardeşim. Bunların bütün ticari faaliyetleri mercek altına alınmalı. Birlikte hareket ettikleri açık. 
      Ekonomi bakanı açıkladı. Bu haftadan itibaren haksız kazanç elde edenlerin üzerine gidilecel diye. Otomortiv, inşaat ve market zinciri olanların üzerine üzerine gidilmeli. Epdk,  Dolar normal seviyesinde olunca benzin, doğalgaz, mazotta yapılan zamları kademeli bir şekilde biran önce geri çekmeli. Stokçulara fırsat verilmemeli. Görüldü ki bunlar beraber hareket ediyorlar. Tekelleşmelerinin önüne geçilmeli.

    • Fatih bey haklı:
      “DOLAR darbesi bir gecede söndü. Olan da yine gaza getirilenlere oldu. Tıpkı Fetö darbesi gibi. Ağlamak yok.”
      Geçenlerde bir yorumcu arkadaşımız da bir tür “keriz silkelemece” yaşandığından filan söz ediyordu(hayır, ceviz değil:)
      Didem hanım gibiler bu sefer market raflarındaki makarna çuvallarını sırtlanmak yerine demek döviz büfelerine koşmuşlar anlaşılan:)
      Beter olsunlar demiyorum, geçmiş olsun!

      • ddm 25 Aralık 2021 At 09:17
        en döviz almam, kendi çapımda milliyetçiyimdir. paramı kitaplara, seyahatlere, dostlarla yenen yemeklere harcıyorum, yaşama ve hayata yatırım yapıyorum. kimsenin elini uzatamayacağı yerlere. ve parayı bereketlendirmenin tek yolu paylaşmaktır.

        silkelenen kerizler düşünsün.¯\_(ツ)_/¯
        bu arada bakıyorum, doların yükseliş döneminde pek bi suskunlaşıp,
        “zaten saçma” “olmasa da olur, hatta daha iyi olur” yorumlarının adedini düşürenler hatta mümkünse yorum yapmayayım bari diyenler belki de yorum yapacak, savunacak yüz bulamayanlar dolar 18 lerden “güya” düşünce pek bi moral bulup yine eski formlarına dönmeye çalışıyorlar gibi..(•_•)
        ayıp olmuyor mu biraz?(¬‿¬)
        sadakatte silkelemişler sanki…
        güçlünün yanında durmak kolay tabi,
        iş haklının yanında durmak…

        üstelik sinan operasına bile gitmemişsin hala.
        kaçırdığın bir bu olsa
        geçmiş ola…(◠‿◠)

        • ddm 25 Aralık 2021 At 09:17

          ben döviz almam, kendi çapımda milliyetçiyimdir. paramı kitaplara, seyahatlere, dostlarla yenen yemeklere harcıyorum, yaşama ve hayata yatırım yapıyorum. kimsenin elini uzatamayacağı yerlere. ve parayı bereketlendirmenin tek yolu paylaşmaktır.
          Eksik yollamışım, düzeltiyorum?

    • Kemal bey tc;
      laik, çağdaş, demokratik, anayasal ve sosyal adaletçi bir hukuk devletidir!
      İtirazı olan?

Yoruma kapalı.