ABD’de, Almanya’da darbe girişimleri yaşandığını unutmuş olamazsınız.. Unutanlara hatırlatıyorum…

27
Reklam

Kendi ülkemizin iç siyasetiyle ilgili gelişmeler ne kadar önemli olursa olsun kolayca gündemden düşmekle kalmıyor, Türkiye’yi yakından ilgilendiren başka ülkelerdeki gelişmeleri de bir-iki gün konuşup bir daha ardını aramadığımız çok oluyor.

Ne kadar yanlış.

Paris yanıyor. Bizim medya olayın vahametini tam yansıtmadığı gibi, orada olan-biteni kendi iç çekişmelerimizin parçası haline dönüştürmekten de kaçınmıyor.

Orada olana bir “Oh” demediğimiz kaldı.

Bu ayın başlarında Almanya’da polis 25 kişiyi sabahın erken saatlerinde evlerinden topladı, gözaltına aldı. Gözaltıların ardından bu kişilerin ABD’deki benzer yapılanmaların ideolojilerinden de etkilenmiş yerli bir aşırı örgütün üyeleri oldukları açıklandı. Bu arada, amaçlarının Alman parlamentosunu basıp hükümeti devirmek olduğu da öğrenildi.

Üzerlerine gidilmeseymiş rejimi değiştirmek için bir darbe hazırlığı içerisindeymişler.

Almanya’da demokrasiye darbe girişimi…

Vay, vay, vay…

Reklam

O ülkede milyonlarca insanımız yaşıyor; yarıya yakını Alman vatandaşı da. Orada olan hiç kuşkusuz bizi de yakından ilgilendirir.

Peki, gözaltılar ve tutuklamalarla ilgili bir-iki gün süren haberlerden sonra medyamızda konuya ilişkin herhangi bir derinliğine inceleme okudunuz mu?

Gözümden kaçmış olabileceği için “Hiç çıkmadı” demekten kaçınıyorum, ancak kanaatim bu yoldadır.

Hakkını yemeyeyim: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bir yurtdışı seyahatten dönerken, uçakta, Almanya’daki darbe girişimini kınayan bir açıklama yaptı.

Dediği şu: “Darbe planlarına karşı Almanya’da oluşan hissiyatı en iyi anlayacak olan benim halkım, benim ülkemdir. Ancak maalesef, dostumuz ve müttefikimiz Almanya’dan aynı duygudaşlığı ve anlayışı gördüğümüzü söylemem mümkün değildir.” 

O olayı da unuttuk gitti.

Bir de ABD’de 2020 seçiminin ardından meydana gelen darbe girişimi var.

ABD’nin seçimde yenilen devlet başkanı Donald Trump, başına geleni sineye çekmek ve yenilgiyi sportmence kabullenmek yerine, seçime hile karıştırıldığı iddiasıyla ortalığı karıştırmayı yeğledi.

Reklam

Ülkenin arkaik bir seçim sistemi var. Sandıktan alınan sonucun onay süreci uzun sürdüğü gibi, devir-teslim işlemi için 73 ile 79 gün beklenmesi gerekiyor. Kasım ayının ilk haftasında yapılıyor seçim, kazanan görevi üstlenmek için 20 Ocak tarihine kadar bekliyor; o arada eski başkan bütün yetkilerini kullanmaya devam ediyor.

Yenilen Trump demokrasilerde ne yapılmaması gerekiyorsa hepsini koltuğunu korumak için yaptı. Beyaz Saray’ı terk edeceği 20 Ocak tarihinden iki hafta önce taraftarlarını ülke başkentinde topladı, kışkırtıcı bir konuşmayla galeyana getirdi ve sonrasındaki vandalizm görüntülerini uzun bir süre seyretmekle yetindi.

Sayıları 2 bine ulaşan çapulcu Kongre binasını bastı, senatör ve milletvekillerini rehin aldı, etrafı kırdı döktü. Olaylar sırasında 5 kişi hayatını kaybetti, 138’i güvenlik görevlisi olmak üzere çok sayıda kişi yaralandı. Görevlerini yerine getiremedikleri sıkıntısı yaşayan 4 güvenlik görevlisi takip eden aylarda kendi elleriyle hayatlarına son verdi.

Önemli mi bu gelişme?

Siyasi tarihinde darbeler ve sonuncusu 2016 yılında yaşanan 15 Temmuz olmak üzere sayısız darbe girişimi bulunan bir ülke için elbette önemli.

Tarihinin en ciddi darbe girişimine maruz kalmış olan ABD’nin o olaya nasıl tepki verdiği, darbe girişimine karışanlara nasıl bir muamele uyguladığı, yargı sürecinin nasıl cereyan ettiği, varlıklarına kast edilmiş politikacıların, partilerin, parlamentonun ne yaptığı merak edilmez mi?

Merak edenler olsa bile onları aydınlatacak bilgilerle konuya yaklaşıldığını göremedim.

Konuyu şimdi gündemime almamın sebebi, Kongre’de oluşturulmuş özel komisyonun uzun araştırmalar, bin kadar tanığın ifadeleri, milyona varan belge incelemesi sonunda vardığı sonuçları içeren raporunun iki gün önce yayımlanması.

Rapor tam 845 sayfa. [Raporun bütününe göz gezdirdim, geniş özetini ise dikkatle okudum.]

Trump’ı başkanlığa taşıyan Cumhuriyetçi Parti olayı incelemek üzere kurulmak istenen komisyona geçit vermemek için çaba gösterdi, iki kez girişimi baltalamayı başardı da. Ancak, Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu ele geçirmiş Demokrat Parti’nin içerisinden 7 üye ile soruşturmaya katılmayı kabul eden rakip partiden 2 üyeden oluşan komite 18 ay süren çalışmalarını tamamladı.

Raporunu açıkladığı gün, olaydan ‘tek bir kişi’nin en büyük sorumlu olduğunu, Trump’ın seçim sonuçlarına hastalıklı yaklaşımının darbe girişimine yol açtığını da duyurdu komisyon.

Hukuki süreç de darbe girişimine katılanların yaşadıkları eyaletler ile başkent Washington’da görüldü ve pek çok dava sonuçlandı da. Trump’ın çağrısını kendi taraftarlarına duyuran ve Kongre’yi basma girişiminde ön planda yer alan Oath Keepers, Proud Boys ve Three Percenters adlı örgütlerin eyleme katılan mensuplarına, o gün yaptıkları göz önünde bulundurularak, 7-10 yıla ulaşan hapis cezaları verildiği oldu.

Eyleme katılmayan kimseye örgüt üyeliği sebebiyle dava açılmadı.

‘Terör örgütü’ ilan edilenleri sosyal medya platformları ihraç ettiler.

Kasım ayında yapılan ara seçimde davaları devam eden 57 kişi çeşitli eyaletlerde aday olabildi.

Son verilere göre, 6 Ocak 2021 tarihindeki Kongre’yi basma eylemine katıldığı sabit olan 2 binden fazla eylemciden şu ana kadar yargılananların sayısı 950 kadar.

ABD’de Kongre’yi basanların mensup oldukları örgütlerin, çoğu ‘komploculuk’ sınırları içerisinde kalan ideolojik yaklaşımları, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde de kendilerine taraftar buluyor. Bu ay başında Almanya’da tutuklanan 25 kişinin Reichsbürger adını taşıyan örgütü de öyle bir etkilenme ürünü. 

[Ben bu örgütün ismini, gözaltılar üzerine yazdığım “Avrupa ülkelerinde sistemi darbe yoluyla değiştirme girişimi.. Olacak şey mi bu? Ama oldu…” başlıklı yazımda ‘Halkın Reich’i’ diye çevirmiştim. Hitler’inki ‘3. Reich’ti, bunlar başarılı olsaydılar Almanya’da yeni bir dönem başlayacaktı.]

Aynı etkilere açık bir parti son seçimde İtalya’da iktidara gelmeyi başardı da.      

Siyasetin ve yargının sergiledikleri tavrın, ABD’de, Kongre’yi basma cüreti gösteren Trump’çı örgütlerde çözülmelere ve pişmanlıklara yol açtığı fark ediliyor.

Galiba, o yeniden başkanlığa aday olmak için çaba gösterse de, yargı Trump’ın kapısına da dayanacak.

Ne yapıp edip hafızaları diri tutmak gerekiyor.

ΩΩΩΩ

Reklam

27 YORUMLAR

  1. Esas darbe Kenedy’nin öldürülmesiydi. Artık CIA bağlantısı olduğu belgeli.

    Hunter Biden skandalının FBI Twitter FB Google tarafından ört bas edildiği de belgeli. Ortaya çıksaydı Trump seçilecekti.

    Olamamış darbeler üzerinden politika yapılması, bunların da belgelerini bir gün görürüz ama bir işe yaramaz.

  2. “”bunlar engerekler ve ciyanlardir
    bunlar ekmegimize aşımıza
    göz koyanlardır
    tanı bunları
    tanı da büyü ”

    “Ünlü Osmanlı tarihçisi Prof. Halil İnalcık’la o günlerde yapılan bir mülâkat daha sonra kitab halinde de yayınlandı da.. O sırada 85 yaşlarında olan İnalcık’a, Merve Kavakçı etrafında estirilen laik kasırgaları da sormuşlardı.

    O büyük Osmanlı tarihçisi diye yüceltilen kişi, ilk cümle olarak, ‘Bülent bey o konuyu niçin o kadar büyüttü, anlamadım..’ demişti. İnsan, o ilk cümleden hareketle, ‘İnalcık hocaya aferin, Ecevit’in yanlış yaptığını söylüyor..’ zannedebilirdi.

    Ama, İnalcık, cümlesinin devamında, ‘Bülent Bey, çağırıp bir polisi, ‘Şu kadını atın Meclis’ten..’ deseydi, mesele bu kadar büyümezdi..’ diyecek kadar, tam da 1930’lar kemalistliğinin zihniyetini dile getiriyor ve 90 yaşına merdiven dayamışken öyle konuşmaktan çekinmiyordu. Üstelik de kendisi, Kırım- Akmescid’de veya Bahçesaray’da imam ve müezzinlik yapan bir babanın oğluydu ve Kırım’a gittiğinde babasının Ezan okuduğu minare şerefesinden çektirdiği fotoğrafı bile yayınlamıştı..

    Evet, onlar bir nesildi.. Şimdiki yeni nesiller bu anlatılanları ve yaşanılan acıların hikâyelerini bir masal gibi ve bir daha tekrarlanamayacakmış gibi dinliyorlar, umursamadan..” stardan

    • Bence tepkiler başörtüden daha çok kavakçının şahsiyetineydi en son gündeme geldikleri konulara bakınca bende atılması taraftarı olurdum ve benim annemde başörtülü.

  3. Çok doğru Sayın Koru, hatırlatmak çok iyi oldu bu darbe girişimlerini. Onun için bu altılı masa kazanırsa fetoculeri serbest bırakacak ve onlarda yarım bıraktıkları işi tamamlamak isteyeceklerdir. O yüzden aklın yolu bir. Boşuna dememişler “ibret alınsaydı tekerrür edermiydi tarih hiç”

    • TR’de bırak fetöyü, 50 sene potin bile darbe yapamaz bundansonra!
      Ama diktatörlük gelir mi dersen?
      Bilemem.
      Burası muz cumhuriyeti mi hukuk devletimi sanırsam 2023 te kesnkes belli olacak.
      Yinede için rahatlasın,
      Tarikatmarikatcemat işini bırak,
      yetecek islamı korusak!!!
      Son bir baba vangalık sana,
      Farklı ve daha yerine oturmuş bir Türkiye göreceğiz 2023’te inşallah.

      • Niye 50 yıl sonra. Tarikat cemaat işine neden girdin. Yazmadığım şeyler konusunda cevap yazıyorsun. Sanırım en büyük sorun kafada

  4. “Aynı etkilere açık bir parti son seçimde İtalya’da iktidara gelmeyi başardı da.” derken,
    italyan halkının iradesine de saygısızlık etmeyelim lütfen, tamam saray basan yankilere çapulcu diyebilirsiniz(bence değil) ama
    italyan faşistleri sandıktan çıktı,
    demokrasiyse demokrasi yani!
    Haksız mıyım ender bey?
    Evet, sandık her şeydir!

  5. Yapay gündemlerin unutulup gitmesi doğaldır. Gerçek gündemler ise siz görmezden gelseniz bile sürekli karşınızda durur.
    Majestelerinin gündemi deniz yollarının güvenliğidir. Sam amcanın gündemi enerji hatlarının kontrolü ve kendi tekelidir.
    Rusun ve çinin derdi de onlardan arta kalan parsayı toplamaktır.
    Almanya ve japonyanın ise eli ayağı bağlı,
    oralarda kımıldayanı indiriyorlar, vuruyorlar!
    Arabın çorabın gündemini koyver gitsin…
    Bizde de değişen fazla bir şek yok:
    Ya istiklal ya ölüm!
    Ey türk, titre ve özüne dön!

  6. dünya gündeminde olaylar ibretlik zaten.
    faşizm yükseliyor, yöneticiler despotlaşıyor.
    bütün sorunların başında gitmek bilmeyen siyasiler, bitmek bilmeyen koltuk hırsı var demek yeterli değil, abd de seçime yargı yoluyla itiraz etmek mümkün öyleyse
    sorunların temelinde çarpık bir anlayış ve asıl halk var. trump çağırıryorsa yüzbinler/milyonlar gidiyorsa burada durmak düşünmek lazım.

    bir süre önce mario vargas llosa nın “teke şenliği” kitabını okumuştum.
    dominik cumhuriyetinde -abd yardımı-askeri darbeyle başa gelen trujillo molina ve 30 yıl süren şiddet, şantaj, dalavere, sansür ve baskıya dayalı kanlı rejimini konu edinen kurgu ama belgesel içerikli gerçek olay ve kişilere de yer verilmiş bir eser. ülke, şiddet ve korkutmayla birlikte büyük bir yoksulluğa sürükleniyor, servet yurt dışına çıkarılıyor, devlet toprakları verimli araziler mülkler yakınlara dağıtılıyor. bunlar bir de din sosuyla servis ediliyor, trujillo ve tanrı başlığı altında onun tanrının ülke üstündeki eli olduğunu anlatan onu “seçilmiş kişi” “bir mübarek” yerine koyan bir makale yazılıyor önce her yere asılıyor sonra yıllarca okullarda bile okutuluyor.
    işte işin acı tarafı halkın bir kısmının bu diktatöre destek vermesi maalesef. son zamanlarına hatta bir kaç yıla kadar kilise de hep yanında olmuş, iyi mi?
    halka rağmen hiç bir darbe başarılı o-la-maz. diktatörler halkın en azından önemli bir kısmının işbirliği olmadan koltuklarında kalamaz.
    sorunların sorunu ise her zaman cehalettir.

    dünya savaşlarının baş sorumlusu almanya adına sadece yöneticileri sorumlu tutabilir miyiz? ona uyan halk değil mi? yapılan propaganda ne denli güçlü olursa olsun burada yanlış bir şeyler oluyor demek gerekmiyor muydu?
    hitler gitti ama çarpık zihniyet yaşıyor ve yine doğacak uygun zemin arıyor.
    almanya, italya, fransa da radikal sağ partilerin yükselişlerini izliyoruz,
    yazarımız, yargının aklı selim tavrının ne kadar önemli olduğunun altını çiziyor.

    umalım halklar akıllarını başlarına toplasınlar,
    çarpık din, çarpık milliyetçilik propagandalarına, algı operasyonlarına kanmasın,
    hak, hukuk, adaletten şaşmasınlar diyelim.
    “Ne yapıp edip hafızaları diri tutmak gerekiyor.”
    tek umudumuz adalet.
    çünkü adalet terazisi şaşarsa her şey şaşar.

    • Hayret! 24 Aralık 2022 At 23:48

      bir argümanınız yoksa yorumu çarpıtayım hiç olmazsa bir iki bir şey söyleyebilirim derdine düşersiniz, oturup yorum yazmak yerine ona buna tebelleş olursunuz.
      normalde, zaten herkesin anlayabileceği sadelik ve basitlikte yazıyorum ama yeni başlıklar açmak için vesile oluyor o nedenle anlamayanlar hatta çarpıtanlar için daha basit anlatayım;

      “Teknik eleman ve işçilere iş imkanlarına bir dirhem sevinmen yok” yargısı, benim ne anlattığımla ilgili değil, sizin ne anladığınızla ilgili,
      malzeme bu kadar olduğuna göre daha basit anlatayım, teknik elemen ve işçiler ihaleler kapalı usul, adrese teslim, gizli, saklı olsa da, şeffaf, adil, hakkaniyetli verilse de her durumda ve koşulda vazgeçilmez oldukları için her durumda ve her koşulda istihdam edilirler dolayısıyla onlar adına bir kayıp söz konusu değil, ekstra bir heyecan duymamıza sevindirik olmamıza yani bunu bahane etmeye gerek yok.
      ihaleler şöyle, böyle eleştiriler bitmez, böyle bir beklenti olmasın, yanlışa yanlış önerme olmaz, önceki iktidarlar yanlış yapıyorsa sonra gelen yanlışı düzeltmekle sorumludur hatta adalet yoluyla hesap ta sormalıdır. aklı başında olan, biraz vicdanı ve haysiyeti olan o yanlıştı bu da yanlış napalım demez, düzelmesi gerektiğini savunur.

      “Sen istiyonku statüko devam etseydi benim zenginim benim holdinglerim daha zengin olsundu, hep bana hep bana. öbürleri kanunları değiştirince kalp krizi geçirecek oluyonuz ayılıp bayılıyonuz.”
      bu benim ne söylediğim değil yine sizin ne anladığınız.
      basitçe düzelteyim:
      ben kamu ihaleleri milletin malıdır. ne benim ne sizin malınız değildir.
      şeffaf, adil, hakkaniyetli olarak bana göre, size göre değil,
      hakka, hukuka, adalete göre “şeffaf” “adil” dağıtılsın diyorum.
      çok karmaşık değil aslında.
      anlaması zor değil.
      karşı çıkmak için pratikte bir sebep yok.
      ilkesel bir sebep te yok.
      adil olsun, şeffaf olsun, hak, hukuk gözetilsin aklı başında olan, namus ve haysiyeti olan herkes savunur
      ki,
      bu durumda ayrıca para da ülkede kalabilir. karapara cennetlerine akmaz.
      pandora belgelerinden de fikir sahibi olacağımız üzere ülkede olması gereken milyarlarca dolar yurtdışına taşınmış durumda. her alanda şeffaflık sağlanırsa, para aklama, finans, yolsuzluk konularında hukuki adımlar atılabilir, yaptırım ve hukuki süreçler işletilebilir.
      doğrusu da budur sayın hayret beyfendi/hanfendi her neysen.

    • Didem hanım “sorunların temelinde çarpık bir anlayış ve asıl halk var.” diyerek yine yerli yabancı demeden her sorunun sebebi karahalktır deyip çıkmışsınız bakıyorum;
      kuzum kimseye hiçbir sorun yaratamadığı için halk halktır, dünyadaki tüm önemli sorunların kaynağı da “iyi eğitim almış” elemanlardır, ok?

  7. SANDIĞA DA BİR TEKME Mİ?
    “Söz konusu iktidarsa, sandık teferruatır.”
    “Demokrasi hedefimize ulaşmak için bineceğimiz bir tramvaydır” sözünün en net ifadesi.
    “Fakir, çalmasını bilmediği için fakirdir” sözünün anlamı neydi?
    “–Zengin olmanız için size önerebileceğim tek yol çalmaktır ” değil mi?
    Hatırlarsanız çözüm masası da vardı.
    Koltuk için tehdit olduğu anlaşılınca tekmeyi yiyiverdi.
    31 Mart 2019 İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı seçim sonuçlarında da işlerine gelmeyen sandık tekmeyi yemişti.
    Sayın KORU yine sanatını konuşturmuş.
    Güya yazı konusu demokratik sisteme kuraldışı müdahaleden bahsediyor.Ancak, asıl tehlikenin sandıkla işbaşına gelenlerin, iş koltuğu teslim etmeye gelince yaşanacaklara dikkat çekiyor.
    Sayın KORU nun dünkü Ali BAYRAMOĞLU yazısına gelince, sayın KORU ya Avrasaya anketin olması gereken iki soru ve sonucunu aktarayım:
    Soru-1:
    –Millet ittifakının ortak adayı Kemal Kılıçdaroğlu olur ve altılı masanın diğer liderleri de Cumhurbaşkanı yardımcısı olacağı açıklanırsa, Cumhur ittifakı adayı da Erdoğan olursa oyunuzu kime verirsiniz?
    Sonuç:
    Kılıçdaroğlu %53
    Erdoğan %38.
    Soru-2:
    Birinci soruya ilave olarak, HDP de kurumsal olarak Kılıçdaroğlu’na desteğini açıklarsa tercihiniz ne olur?
    Sonuç:
    Kılıçdaroğlu %56
    Erdoğan%39
    Sonuçlar tartışılabilir ancak doğru olan “sorular” bunlar.
    Hele ki “çoklu aday” soruları tamamen manipülatif sorular.
    Bahsettiğim sorulara verilen cevabı alanda test ettim:
    Malum nedenlerle Kılıçdaroğluna oy vermeye(bile)ceğini beyan eden İYİ partili iki kişiye “Akşener Cumhurbaşkanı yardımcısı olacak olursa” ne yaparsın? dediğimde;
    ” O durumda Kılıçdaroğlu’na oy veririm” cevabı aldım.
    Keza Saadet partisi seçmeni, Karamollaoğlu’nun Cumhurbaşkanı yardımcısı olacağı bir ihtimalde Kılıçdaroğlu’na tereddütsüz oy verecektir.

    • Gerçek soru şu: Erdoğan Kılıçdaroğlu’nun aday olmasını bu kadar istediğine göre acaba onun hakkında ne hazırladı?

  8. Fransada’ki olaylarla ilgili
    HDP’li Sezai Temelli:
    PKK’lıların Paris’te çıkardığı olaylarla ilgili Kürtçe “Paris yanıyor, bırakın yansın” şeklinde bir paylaşımda bulunmuş iyimi!

    • Bırakın yansın Roma demiş!
      Hemen yanı başında bir ateş alımlık komşu imişler!
      Sirayet etmiş virüs gibi bulaşmış belkide demekki.
      Bizden uzak olsunlar kendileride gitsinler hatta.
      (Not: bu gibi paylaşımlar doğru olmayabilir de fatih! Hemennatlama bence!.)


  9. Dünden bu güne, yorumlardan seçmece,
    Konu Ayasofya! sıkı dur ey düşünce,
    Ne olacak iş, bilen var mı ey millet!
    Bir muamma zihinlerde bu bilmece!
    ….

    MUSTAFA 24 Aralık 2022 At 18:21
    Bediüzzaman : Ey Menderes senin başına bir felaket geliyor. Bu felaketi iki büyük sadaka ile def edebilirsin. Birisi Risale-i Nur imanları kurtardığı için büyük bir sadaka olarak kabul edilir, onları bolca neşret. İkincisi Ayasofya’yı yeniden ibadete aç. Bu iki şeyi yap, bunlar seni beladan kurtaracak.” Ayasofya’yı aç darbeden kurtul!
    Ayasofya açıldığına göre muhalifler geçmiş olsun. Boşuna uğraşıyorsunuz.Zaten anlayana bunca ekonomik kriz ve dünyadaki onca olumsuz olaya ramen Erdoğanı yıkamıyorlar ve yıkamayacaklar.Çünki Ayasofyayı açtı…
    Yorumu Cevapla

    • H. Gayret 24 Aralık 2022 At 18:38
    Mustafa bey haklı, katılıyorum.
    Yorumu Cevapla

    • Sn H. Gayret, bu “ezberine iman” ürünü bir akletmedir. Siyaseten katılıyorsun ama belkide içinden katıla katıla gülüyorsun! Bu görüş ve beklenti Fatih’in İstanbul’u fethettiği dönemde karşılıklı “ezberine iman”ların geçer akçe olduğu döneme aittir. O zaman Bizans’ta da iman yok değildi. Ancak o da “ezberine iman”dı üstelik Allah indinde daha berbattı. Az bir farkla Allah’ın tercihi ile o zamanlar Osmanlı üstündü.

      Bugün “akıl ürünü” konularda göreceli olarak Fatih döneminden geri durumdayız. “İman” ise çokçası “ezberine iman” olarak yerinde saydı klasik çevrelerde. Allah, Fatih döneminde nasıl ki aklını kullanmayıp, gökten kurtarıcı melekler bekleyen Bizans üzerine pislik yağdırdıysa, bugün Ayasofya’nın açılmış olmasıyla o zamandan bu yana hala aklını pek geliştirememiş “ezberine iman”la durumu idare eden cemaati müslüminlere ve aynı ülkenin çokçası laikçilik şemsiyesi (kisvesi dense bile olabilir) altında dinden uzak, Cehalet ile ortak yanları çok olan bir CeHaPe takımı, yani muhalefet-i müslüminlere gökten ne yağdırır, acaba? Ayasofya’nın ibadete açılmasını bu işin sigortası zannedenler “ezberine iman”la ayni bizanslılar gibi hayal kırıklığı yaşamazlar, inşallah!

      Mustafa Kemal Atatürk Paşamız’ın bir türlü göremediği veya görmek istemediği “Akıl*İman Sentezi”yle bir an önce toparlanamazsak korkarım hayal kırıklığı kaçınılmazdır!

      • İyi gidiyorsun bizide tarikatına mürit yapacaksın inşallah hb’ de..
        O güne kadar korkarım din iman kalmayacak bu gidişle kimsede🤗😡
        Çünkü herşeyin doğrusunu anlatmak yerine,
        dolandırıyorlar eğirip büküyorlar saptırıyorlsr senin gibi yinede!
        Cahil cükelaya trole bilmeyene lazım bir ansiklopedi de,
        yanlışı doğru diye gösteriyor bazan ansiklopediyi tefsiri meali gaste ile promosyon olarak alınca bayide!😡
        Demem o ki,
        Din’i Kur’anı Atatürk’ü Peygamberi M.Eğitimin okullarında (hiçolmazsa seçmeli ders olarak) okur öğrenir öğretirsek!…
        Yannış yunnuş eğri büğrü filimli entrikalı yazı yorumlarıda!..,
        Kendimiz anlar, yanlışı düzeltir,
        Doğruyu belletir-gösteririz birgün belkide🤗.

      • Abdülhamit döneminde Ayasofya acikti ama Said Nursi de Hapse konulmustu. bunuda ilave edelim. Müslüman yani mu min Allah tan baskasinin emrini dinlemez ve uygulamaz ve se sahis endeksli yasayip davranmaz. ornek sahabeler istaşere gerektiren mevzularda Allah Resul une karsi gorus beyan etmislerdir.

        • Dur yolcu!
          “Abdülhamit döneminde Ayasofya acikti ama Said Nursi de Hapse konulmustu.”
          buyurmuşsun da elhak öyledir!
          Bugün ise hem risaleinur devlet/diyanet eliyle yayınlanmakta hem de ayasofya ibadete açıktır! “bunuda ilave edelim.”
          Şimdi anladın mı başkomutanımız niye bu kadar seviliyor?

  10. Karışıklık her ne kadar afrika girdisi çıktısıyla ortaya karışık fıransada ortaya çıkıyorsa da,
    Tüm Avrupayı saracak/saran ve sarsacak olan!
    fırtınanın ayak sesleri vatikandan duyuluyor lakin,
    gizli bir el elindeki cadı süpürgesiyle…
    Aammaann bize ne diyesim geliyor da..
    Orda binlerce vatandaş soydaşımız hatta suriyeli Afganlı vs insanlar da var artık!
    Vatikandaki ortaya çıkan (taa kanadadaki çocuk mezarları) irin cerahatını akıtacaktır da..
    Bu kefereler örtbas olayında uzman!
    Yıllarca Merkel sayesinde alamamyada gık çıkarmadılar (çıktıysada yandı bitti küloldu belkide)
    Şimdi merkel de gityi takke düştü kel göründü
    Her neyse bizden ırak olsunlarda..
    Yirmi yıldır kafamız rahat sayın yazar.
    Bizimde huzurumuz basılmasın yeter!

    • Yugoslavya da acemiliklerini gideren diş güçler,
      Şimdide umarım Yunanistan üzerinden yeni bir oyun peşinde değiller!😡
      12 mil şudur budur ada diye kayalıklara bayrak dikmeler.
      Benim karasuyum diye göçmen botlarını..
      Füzeden üsten çin seddi gibi duvar örmeler!!!
      Bir kaşıntı var ya..
      Allah sonumuzu hayreyleye.
      İnşallah bize doğru yellemezler pisliklerini,
      Kendi pisliklerinde boğuşur boğulurlar.!
      Amin.

  11. Ne yapalım, bizim derdimiz başımızdan aşkın, onlardan başımızı kaldırıp sağa sola bakmaya fırsat mı kalıyor !
    Devekuşu misali önümüzde habire
    eşelenip duruyoruz !
    Basına gelince ; onlar da akşam
    sabah goygoyculuk yapmaktan etrafını göremiyor !

Yoruma kapalı.