ABD ve Avrupa’da fiyatlar 7 kat mı arttı? Ne biçim bir matematik hesabı bu?

28
Reklam

Bugün 22 Şubat 2022. Yazımın tepesine her gün koyduğum takvim kodu bugüne özel bir ihtimam göstermem gerektiğini bana hatırlatmakta.

Takvim hatırlatma kodu bugünkü yazım için şu: 22222 (İkinci ayın 22’si, yıl 2022 demek bu).

Yazdım ama bir kez daha yazmamda mahzur yok: Fiyatların artıp hayat pahalılığının rekor düzeylere çıkmasına yol açan ekonomik sıkıntılarımızın had safhaya vardığı günümüzde, bu soruna çözüm bulması gerekenlerin, KDV’de yüzde 7 indirim yapmak ve mevduata kur garantisi vermek yerine denklemi doğru yere kurması gerekir…

Maaş ve ücretleri enflasyon oranına bağlamakla işe başlayabilirler…

Geliri bir aydan diğerine enflasyon oranında artan -veya inen- vatandaşlar hayatın pahalanmasından olumsuz etkilenmezler…

Bugünün sorunu sabit gelirli insanların enflasyona ezdirilmesi çünkü.

Düzenli geliri bulunmayan işsizlere iş bulmak, temel ihtiyaç maddelerini işi ve düzenli geliri bulunmayanların kapısına kadar götürmek de gereklidir.

Vatandaşların ekonomiye güven duyacakları güne kadar, elektrik, doğalgaz, su faturalarından muaf tutulmaları da düşünülebilir.

Reklam

KDV indirimi, kur garantili mevduat işe yaramıyor.

Mesele, vatandaşların gelirini artırarak -bu arada para basmadan, üretime ağırlık vererek- enflasyonla mücadele etmekte.

Nerede hata yapılıyor?

Üzerinde gece-gündüz kafa yorduğum bu soruya, iktidar cephesinin ana partisi yöneticilerinden birinin ciddi ciddi gündeme taşıdığı, ülkemizi başka ülkelerle mukayese ederken kullanılan bir hesap, kısmen de olsa cevap sağlamış oldu.

AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, sıkça ve bazılarının isimlerini de anarak, Batı ülkelerinden ülkemizin çok daha iyi durumda olduğunu tekrarlıyor ya, iktidarın bir başka önemli şahsiyeti de, o teze örnek olacak bir hesabı kamuoyu önünde yaptı.

Hesaba göre, bizde son ayın enflasyon oranı olan yüzde 48.96, ABD’nin yüzde 7, Avrupa Birliği ülkelerinin yüzde 6.5 olan enflasyon oranlarına göre çok daha iyi imiş…

Enflasyonu daha önce yüzde 1 olan ABD’de oran yüzde 7’ye çıkınca fiyatlar 7 kat artmış oluyormuş…

AB ülkelerinde de 6,5 kat…

Reklam

Bizde ise enflasyonun yüzde 25’ten yüzde 50’ye çıkması fiyatları sadece bir misli artırmaktaymış…

Herhalde bu hesabı işitince durumumuza dua etmemiz bekleniyor.

Yüzde 1 olan enflasyon oranı yüzde 7’ye çıktığında fiyatların 7 kat arttığı bir matematik hesabı sonucu. Ancak bu bizim bildiğimiz matematik ile ilgili bir çıkarım değil. Değil, çünkü matematik bu denklemi farklı değerlendiriyor.

Fiyatlar, enflasyonu yüzde 1’den yüzde 7’ye çıkan ülkede 7 kat artmıyor; mesela fiyatı 100 dolar olan bir malın yeni fiyatı 107 dolar oluyor.

Hepsi bu kadar.

Buna karşılık, bizde 100 TL olan malın fiyatı enflasyon yüzde 20 olduğunda 120 TL, sonraki ayda enflasyon yüzde 50’ye çıktığında da 180 TL oluyor.

İflahı kesiliyor vatandaşın.

Maaşlar ve ücretler fiyatlarla yarışamıyor ülkemizde.

Yüzde 7 enflasyonun hüküm sürdüğü ABD ile ortalama enflasyonu yüzde 6,5 olan Avrupa ülkelerinde fiyatlarda o kadar bir artış bile insanları tepkilere, yönetimleri de acil eylem planlarıyla ekonominin ateşini alma çabalarına sürüklüyor.

Batılı başkentler şimdilerde protesto gösterileriyle çalkalanıyor.

“Merak etmeyin, bu can sıkıcı günler geçecek” umutlandıran mesajını veren ‘Geççek’ şarkısına bile tahammül edilemiyor bizde.

Şairler haykırmaz, sanatçılar susarsa…

“Bırak beni haykırayım / Susarsam sen matem et // Unutma ki, şairleri haykırmayan bir millet / Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir.”

Eğitim hayatımızın her döneminde, ilkokuldan başlayarak, Mehmet Emin Yurdakul’un içinde yukarıdaki mısraların geçtiği ‘Bırak beni haykırayım’ şiirini, döne döne okumuştuk.

İlkokul yıllarım Demokrat Parti dönemine denk geliyor. Sonrasında askeri dönemler, Adalet Partili, CHP’li hükümetler geldi geçti. Hepsinde o şiir ders kitaplarında yer aldı.

Galiba ilk kez günümüzde sanatçıların kendilerini bir sınır içinde tutulduklarını hissetmeleri isteniyor.

Şairler haykırmasın, şarkıcılar yanlış yerlere çekilebilecek şarkı sözlerini seslendirmesin, sosyal medya kullanıcıları ulu orta görüşler açıklamasın.

Yanlış hesaplar yapan olduğunda itiraz da edilemesin elbette.

Böyle mi arzu ediliyor?

Oysa ilkokul çocukları bile yüzde 7 ile 7 kat artış arasında bir münasebet olmayacağını biliyor.

İlkokul çocukları bile, Mehmet Emin Yurdakul’un şiiri artık müfredatta yer almasa dahi, sanatçılara sınır çizilmesinin yanlışlığını fark edebiliyor.

Günümüzde ekranlara ve gazete sayfalarına yansıyan görüşlere baktığımda, bugünkünden çok daha ilkel şartlarda geçen dönemler ile teknolojinin sağladığı imkanlarla herkesin her bilgiye kolaylıkla erişebildiği günümüz arasındaki bir zaman diliminde eğitim alanlarda bilgi eksikliğini teşhis edebiliyorum.

Kolayca 10 parmakla yapılabilecek hesaplarda dahi yanlıştan kurtulunamıyor.

Özgürlükler kısıtlandığında, bunun bile tek başına ekonomide kötü gidişi tetikleyebileceği görülmeyebiliyor.    

Yanlış hesabı yapan parti yetkilisine itiraz edip matematiksel gerçeği hatırlatan biri, kendisine abaküs gönderme niyetinden söz ediyordu.

Keşke sözünü tutup abaküsü gönderse.

ΩΩΩΩ

Reklam

28 YORUMLAR

  1. Avrupa’da enflasyon kaçmış bize ne.
    Biz Antalya’daki 3 TL olan domatesin İstanbul da neden 15 liradan satıldığını araştırmiyoruz.
    Bu ülkenin ticaret odaları ziraat odaları vs ne halt yiyorlar Başkanları Mercedes otoya binip ahkam keserler.
    Yok mu akıllı birileri kurun kooperatif üreticiye çalışsın 3 liralık domatesin İstanbul a nakliye bedeli Max 1 liradır.Neden üretici değil de aradaki para babalarına yediriyoruz bu rantı.
    Sonra üretici ağlar tüketici ağlar.Ey muhalefet hadi bu yönetim beceremiyor alın size oy patlaması bir proje geliştirin yapın fizibiliteyi alın halkı yanınıza ortak olarak .Üretici kazansın tüketici kazansın eee sende seçimi kazan bari.
    Hiç mi basmıyor kafanız.

    • Akıl tutulması değildir umarım bu yaşananlar.
      Kışın domates salatalık turfanda gelir uzaktan ve pahalıdır.
      İstanbul Ankara Erzurum da serada yetiştirebilir sen yol masrafını çık belki yersin biraz daha az fiyata!
      Ama, marul maydanoz pırasa lahana yetiştirebilir kendi şehrinde pekala?
      Kooperatif çözümü yağ konserve kuru gıdada piyasayı kontrol edebilmek için kullanılabilir mesela.
      Çözüm diye iki domates al, ayda bir değil yarım kilo et ye, evin içinde paltoyla otur? diyen varmış
      Son söz:bunca çözümü bile sunamayanları çıkarmayın tv’lere halkın karşısına allaaşkına?

  2. yazarin 7 kat diye alay ettigi o 7 mevzusu amerikadan geliyor, enflasyon yuzde 7 imis
    marketlerde fiyatlar gunluk degistigi soyleniyor ve sorsaniz maliyetler artiyormus nasi bi maliyetse ..
    bizde benzine zam gelince herseye zam geliyor denir ve sanirim olan da genelde oyle

    soru su : amerikada benzin fiyatlari bir yilda (2021) yuzde 58 artmis peki neden herseyin fiyati sadece “yuzde 7 de kalmis”?

    yazar ister 10 parmak ister abakus kullanabilir

    • SİZ YAZARIN NE DEMEK İSTEDIĞINI ANLADINIZMİ? Bence bir kez daha okuyun
      ××××××××
      “AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, sıkça ve bazılarının isimlerini de anarak, Batı ülkelerinden ülkemizin çok daha iyi durumda olduğunu tekrarlıyor ya, iktidarın bir başka önemli şahsiyeti de, o teze örnek olacak bir hesabı kamuoyu önünde yaptı.

      Hesaba göre, bizde son ayın enflasyon oranı olan yüzde 48.96, ABD’nin yüzde 7, Avrupa Birliği ülkelerinin yüzde 6.5 olan enflasyon oranlarına göre çok daha iyi imiş…

      Enflasyonu daha önce yüzde 1 olan ABD’de oran yüzde 7’ye çıkınca fiyatlar 7 kat artmış oluyormuş…

      AB ülkelerinde de 6,5 kat…

      Bizde ise enflasyonun yüzde 25’ten yüzde 50’ye çıkması fiyatları sadece bir misli artırmaktaymış…

      Herhalde bu hesabı işitince durumumuza dua etmemiz bekleniyor.

      Yüzde 1 olan enflasyon oranı yüzde 7’yeBizde ise enflasyonun yüzde 25’ten yüzde 50’ye çıkması fiyatları sadece bir misli artırmaktaymış…

      Herhalde bu hesabı işitince durumumuza dua etmemiz bekleniyor.

      Yüzde 1 olan enflasyon oranı yüzde 7’ye çıktığında fiyatların 7 kat arttığı bir matematik hesabı sonucu. Ancak bu bizim bildiğimiz matematik ile ilgili bir çıkarım değil. Değil, çünkü matematik bu denklemi farklı değerlendiriyor.

      Fiyatlar, enflasyonu yüzde 1’den yüzde 7’ye çıkan ülkede 7 kat artmıyor; mesela fiyatı 100 dolar olan bir malın yeni fiyatı 107 dolar oluyor.

      Hepsi bu kadar.

      Buna karşılık, bizde 100 TL olan malın fiyatı enflasyon yüzde 20 olduğunda 120 TL, sonraki ayda enflasyon yüzde 50’ye çıktığında da 180 TL oluyor.

      İflahı kesiliyor vatandaşın.

      Maaşlar ve ücretler fiyatlarla yarışamıyor ülkemizde.

      Yüzde 7 enflasyonun hüküm sürdüğü ABD ile ortalama enflasyonu yüzde 6,5 olan Avrupa ülkelerinde fiyatlarda o kadar bir artış bile insanları tepkilere, yönetimleri de acil eylem planlarıyla ekonominin”
      ××××××××

    • atıf Bey sanırım abaküs kullanmasını da öğretmek lazım yetkililere.

      Amerikada yaşayan Barış isimli gencin takipçilerinin isteği üzerine çektiği videolardan seçmeler.

      farklı zamanlarda çektiği vidyolar; aylık enflasyon değişimlerinin son bir yıldaki belki de daha fazla zamanda toplam değişimini gösteriyor.

      en son, sanırım son hafta çektiği vidyo:
      Watch “Amerikada ENFLASYON!!!!” on YouTube
      https://youtube.com/shorts/8NxDqvO3cq4?feature=share

      Watch “1 Liraya Mcdonalds Almak” on YouTube
      https://youtube.com/shorts/ngtZMwpx2as?feature=share

      mağazadan 50 dolara aldığı marka ayakkabıyı kullanılmış olarak 100 dolara satabiliyor. yokluktan herhalde:)) şaka, sezonu bittiği için mağazada bulamadığı ayakkabıyı ikinci elden iki katı fiyata alan zengin müşteri;
      https://youtube.com/shorts/63aJ-S3UNqo?feature=share

      araba fiyatları;
      https://youtube.com/shorts/i01LYOUH9LE?feature=share

      bu da son araba fiyatlarına bir örnek;
      https://youtube.com/shorts/45U-cpefLh0?feature=share

      Bir kaç senelik enflasyon değişimi hakkında fikir veriyor. iphone pro 13 fiyatı bu gün 1100 dolar. diğer ürünlerde en fazla yüzde 50-60 oranında zam görünüyor, bu da aylık yüzde 7’ye ancak denk gelir. yani her ay sadece en fazla yüzde 7 zamlanmış yani 100 dolarlık ürün 107 dolar olmuş.

  3. Ve nihayet Rus ayısı ,Ukrayna’nın Donbbass bölgesine pençesini attı !
    Dün akşam, bu bölgedeki sözde Donetsk ve yine sözde Luhansk adlı kukla cumhuriyetlerini tanıdığını bütün dünyaya ilan etti ve daha önceleri yaptığı gibi buraları ülkesine ilhak etmeye doğru adım adım ilerlemeye başladı !
    Aslında uzun yıllardan beri ,bu bölgede çevirdiği çeşitli entrikalarla zaten bunun altyapısını oluşturmuştu ; bunun için 200 bine yakın bir askeri kuvveti aylardan beri burada tutmasına gerek yoktu, demek ki başka pençelerini de gösterecek !
    Ne yazık ki bu konuda başta Ukrayna olmak üzere ABD, AB ve NATO’nun da en az Rusya kadar suçu var, günahı var , vebali var !
    Zamanında karar vermemeleri, ileriyi görememeleri, kararsızlıkları, korkaklıkları, akılsızlıkları , yanlışlıkları vs. say sayabilirsen… !
    Öküzlerin ,sırtsırta vererek yaptıkları çepeçevre ve oldukça sert savunma karşısında avlanamayan aslanlar , başka bir çare aramaya başlamışlar.
    – Bir seferliğine , aranızdaki o zayıf, çelimsiz ‘sarı öküzü’ bize verin , biz de bundan sonra artık size hiç ilişmeyelim! diye bir teklif sunmuşlar.
    Bu hileli teklife aklı yatan ve kanan öküzler ne yazık ki sarı öküzü vermekle zannedildiği gibi bu beladan kurtulamamışlar tam aksine bu yol , adet olmuş, aslanların her karnı acıktıkça değişik şekillerde diğer öküzleri de yemeğe devam etmişler
    Ve nihayet tek başına kalan en yaşlı öküz ,
    – Biz taaa baştan o sarı öküzü vermeyecektik, diye çaresiz bir şekilde dizlerini dövüp ağlamış !
    İyi akşamlar

  4. Erdoğan dese ki Fransızlar açlıktan Eyfel kulesini kemiriyor dese bu millet inanınır.

    Enflasyonu körükleyen Döviz değil para basmalarıdır.

    Bütçe açıklarını para basarak hallediyorlar.

    Bu sene bütçe oylanırken döviz anormal artmıştı yani oyladıkları bütçe o zaman açık vermeye başlamıştı.

    Hükümetin bir daha ne zaman para basacak söyleyim.

    Kemal kılıçdaroğlunun diretmesi ile halka kazandırmış olduğu bayram ikramiyesidir.

    Erdoğan için bayram ikramiyeleri kabus olmuştur.

    Önceki yıllarda Annemin bayram ikramiyesine çektiğimde hep gıcır gıcır para aldım ATM’lerden.

    Her bayram ikramiyesi aldığınızda fakirlediğinizi hissedeceksiniz.

    Bayram İkramiyeleri için bütçede herhalde kaynak yok ondan para basıyorlar.

    Mart şubattan daha kötü Nisan marttan daha kötü olacak.

  5. RİVAYET O Kİ
    Padişah günümüzde bakan eşdeğeri nazırlarını
    ” Ben seni nezarete(bakanlığa) atamasam, burada degil kapıcı, tuvalet temizlikçisi bile olamazsın ” diye azarlarmış.
    İşin aslı da, bu nazırların gerçekten vasıfsız oldukları ve bu durumlarının padişahın atama anında da biliyor olması imiş.
    Padişahın bu tür atamalardan muradı, nazırlarından milletin değil, şahsının çıkarlarını gözetmesi ve kayıtsız şartsız itaat imiş.
    Bu saltanatın akıbetini söylememe gerek var mı?

  6. “Mesele, vatandaşların gelirini artırarak -bu arada para basmadan, üretime ağırlık vererek- enflasyonla mücadele etmekte.” Öneriside sayın yazar dan.
    Tamda bunu yaptı iktidar! (Para basmayı çıkar aradan) Ama kim görende?
    yüzde 50’ye yakın as.ücret… ve diğer artışlar?
    Fakat öte yandan a.yakıt elantrik d.gaz.. vesaire artışlar?
    Sanki sazan sarmalı denen şey gibi.. dön baba dönelim..
    Bir eksiklik var sanki bu çözümde!
    “Eşit işe eşit ücret” desek mesela?
    Birde bu yöntem denense?

  7. 1- KDV’nin % 8 den % 1 e indirilmesinin vatandaşın kesesine, harcamasına katkısı olamazdı. Olmadı zaten. Yalnızca devlet alacağı ki çoğu kez alamadığı bir vergiden vaz geçti. Kazanan mal satanlar oldu; devlete daha az KDV ödeyecekler.
    2- Avrupa’da 100 euroya dolan bir file, fiyatlar % 7 artarsa 107 euroya dolmaya başlar. Bunu fiyatlar 7 kat arttı diyenlere verilecek sıfatı buraya yazarak kendimi ve bu siteyi sabote etmeyeceğim.
    3- Türkiye’deki olumsuzluklardan (sosyal, ekonomik) kurtulmanın tek yolu şeffaflıktır. Akçeli işler başta olmak üzere her işte şeffaflıktır. Bu en küçük memur ya da işçinin ne iş yaptığı ve ne ücret aldığından başlayarak her kademede çalışanlar arasında adaletli gelir yaratmaktır. Devlete iş yapmış, yapmakta olan ve yapacak kişi ve kurumların hangi iş için kaç TL ödendiği, ödeneceğinin herkesçe bilinmesi demektir. Elbette döviz cinsi ödemelerden vaz geçilmelidir. Hem altınlarınızı bile TL ye çeviriniz deyip hem dövizle iş yaptırmak devlete (dolayısı ile millete) zarar vermektir. Haa, daha önce devlete iş yapmış, dövizle finanse etmiş şirketlere döviz borçları için kolaylık sağlanabilir. Devlet maliyesindeki bu şeffaflık özel sektör için de yol gösterici olacak, onlar da kendilerini buna göre düzenleyeceklerdir. Ürkütülen yabancı yatırımları ancak bu şekilde tekrar kazanılabilir.
    4- Devlet geçilmeyen otoyol ve köprüler, uçulmayan havaalanlarına yaptığı katkıyı tarım kesimine, özellikle kendi tarlasını işleyen köylüye yapmalıdır. Ürettiği her malı almalıdır. Fazla üretilenleri o çok övündüğü Afrika halklarına yardım olarak değerlendirebilir. Yumurta mı çok, buğday mı fazla, zeytinyağı mı fazla üretildi, pamuk mu, fındık mı…? Üretenlerden piyasa fiyatından ödeme yap. İhraç edebildiğini ihraç et, buna teşvik et. Tarlada kalacak ürünleri bile toplat, yoksul ülkelere yardım niyetine yolla. Madem hava atmaya bayılıyorsun bari adam gibi iş yap, öyle hava at.

  8. ABD’de fiyatlar 7 kat artmadı. Ama “fiyat artışı”, yani enflasyon, 7 kat arttı. Bu da önemli tabii. Bizde güya enflasyona endeksli bir maaş artışı da var kamuda örneğin. Enflasyon isterse yüzde 100 olsun. Ama öyle değil. Resmî enflasyonu düşük göstererek resmen çalıyorlar. Kaç TÜİK başkanı yediler bunun için. Milletin cebinden çalmaya alışmış bu iktidar. Enflasyon bu zaten. Bas parayı, birinin cebinden al birine ver. Kur korumalı mevduat gibi. Resmen, parası olanın kur korumalı mevduatının faizini de banka karından vermiyor, bizim cebimizden çalarak hazineden ödüyorlar. Bunu da bak kuru böyle böyle düşürüyoruz diye enayi millete yutturuyorlar. Ve hakikaten bunu yutan cidden aptal bir kesim var. Özür dilerim ama başka türlü nitelendirmek gerçekten imkansız. Burası nasıl bir ülke bazen hayret etmemek mümkün değil. Neyse ben dolara yatırıyorum doğrudan. Milletin cebinden çalmak istemiyorum gerçekten.

  9. 2.2.22 deki enf. a bakarak durum şöyle gösterilmeli ki anlaşılsın (isteniyorsa!):
    31.12.21 = % 36,01 yılsonu
    Aralık 21= 13,68
    Ocak 22 = 11,10
    …..
    Bunu birde geçen yılın grafiğiyle aynı ekranda verirsen ilkokul çocuğu bile olaya vakıf olur.
    Herşey ayan beyan ortada!
    Bence hayat ucuzlıyor! (Önce pahalılanmış k.oğlu pahalılandırmış diyorlar TV de)
    Not: herşeyi tersinden gösterme huyundan şikayet ediliyor ise rakamları şöyle göstermekle başlayabilirler:
    Dokuz bin 112 değil!
    9122✓
    128 milyar 818 milyon✓
    gibi..

  10. BAZI HESAPLAR HİÇ ANLAŞILMIYOR GALİBA?
    “H. Gayret
    21 Şubat 2022 At 19:28
    Emekli kahvesi dedikleri mekan nasıldır bilmem ama galiba buradaki elinde hesap makinası ekmeğin fiyatı, etin sütün kilosu kaç para oldu, maaşlar zamlar ne alemde muappeti çeviren bir kısım muhalif marabanın toplaşıp çay kahve içip tavla oynadıkları yerler filandır heralde…
    Elektrik su faturası bilmem ne pahalanmış ama döviz şöyle olmuş, herkes açlıktan kırılıyormuş, naapsakmış, hükümetin işi bitikmiş estek köstek!
    Halkın iktidarı halkımızın yanındadır, tüsiadçı bankacı kodamanların karşısındadır, yıllardır da bu böyledir!
    Biz yan gelip yatalım, türkiye liderliği bizi balkaymakla beslesin, hepimizi milyoner yapsın diye seçmiyoruz, yeter ki yönetimler milletin anasına bacısına küfretmesinler, karnımız yarı aç yarı tok olsa da bizi gavurun önünde küçük düşürmesinler, teröre haine papuç bırakmasınlar!
    Siyasetçilerden bütün beklentimiz budur.
    Dünya ekonomisinin sağından solundan hasar gördüğü bu pandemi sürecinde türkiye her şeye rağmen avrupanın yükselen yıldızı olmuştur, inanmayan çanakkale köprüsüne baksın:)”
    HA GAYRET!!!!

    • Ben de bu yazıya şöyle cevap vermiştim:

      TÜSİAD ve bankacılar bu dönemin en çok kazananları. Bilançolara bak. Sadece şu son operasyona bakman yeter. Bankalara merkez yüzde 14 faizle para veriyor. Bankalar dönüp bize yüzde 30 ve ne tutturabilirse. Böyle kar nerede. TÜSİAD zenginleri de asla ellerinde TL tutmuyor. Dövizde ve yurt dışında varlıkları. Kur oyunu ile onlar da katladılar tüm varlıklarını. Bu yolsuzların döneminde tek kaybeden bu çulsuz halk. O da hakediyor aslında. Ben de neyim var neyim yok dolara çeviriyorum. Arabadan sonra oturduğum evi de satıp dolar yapıp, kirada oturacağım. En mantıklısı. Dolar artıyor. Evse yerinde sayıyor. TL’de varlık tutmak anlamsız. Dolara hücum!

      Uyarı: Bu bir yatırım tavsiyesi değildir

    • Gayret dolar zengini olan bir ülke olsa idik 3.1 milyar euro maliyetli köprüyü tabiki yaptırırdık .Ancak günde max 10 bin aracın peik aylarda geçtiği bir yere 7 milyar euro harcayarak köprü yaptırmazdım . Önce fizibilite raporu hazırlayacak sağlam adamlar olmalı sonra sayı saymasını bilenler işi koordine etmeli.
      Biraz daha GAYRET.

    • Avrupa’nın kayan yıldızı demek istemiş olabilirsiniz mütekaidler kahvesi esas kısa sürede trollere ve dört işlem bilmez vekillere mekan olacak. Külli atin karib kaidesince. Teemmel

  11. Sabit gelirli veya düşük gelir düzeyine sahip ülkemizde ne kadar kişi var.. bu, nüfusun ne kadarına tekabül ediyor acaba? Aile bazında kaç aileye denk geliyor bu nüfus oranı?

    Son kallavi elektrik zammından sonra bıçak kemiğe dayanmış olacak ki, hatırı sayılır iktidar yanlısı vatandaşın da içinde olduğu homurtular yükselmeye başladı. Hükümet yanlısı medyanın artık tos pembe olmasa da pembe tablo çizmeye devam etmesi de duyulan sesi kesmeye yetmiyor. İktidar içerisinde etkili olan isimler de durumun farkında olduklarını ve “ama…”lı devam eden cümleler kurabiliyorlar.

    Hükümet eliyle alınan ekonomik tedbirler malesef kanayan yaraya merhem sürmek kabilinden öteye geçmiyor. Elinde başkaca enstrüman kalmadığından olsa gerek…

    Sn. Yazarımızın “Maaş ve ücretleri enflasyon oranına bağlamakla işe başlayabilirler…

    Düzenli geliri bulunmayan işsizlere iş bulmak, temel ihtiyaç maddelerini işi ve düzenli geliri bulunmayanların kapısına kadar götürmek de gereklidir.

    Vatandaşların ekonomiye güven duyacakları güne kadar, elektrik, doğalgaz, su faturalarından muaf tutulmaları da düşünülebilir.” gibi önerileri el hak doğrudur, lakin hükümeti bunu bir an için uygulamaya koyduğunu düşünelim…

    Düşünelim…

    Düşünelim.

    Ben düşünürken aklıma şu soru takıldı: Hükümet, bunca kaynağı nereden bulacak?

    Döviz kurunu baskılamak için 130 Milyar Dolar harcandı olmadı…

    Swap’la dışarıdan para alındı müteaddit defalar, olmadı,

    Kur garantili mevduat hesabı tutmadı,

    Yastık altı varlığın ekonomiye aktarılmasına güven duyulmadı,

    Sukuk’la Arap sermayesinden gelen devede kulak…

    Nasıl elde edilecek bu kaynak?

    Bu sorunun cevabını da yazı içerisinde görüyoruz: “Mesele, vatandaşların gelirini artırarak -bu arada para basmadan, üretime ağırlık vererek- enflasyonla mücadele etmekte.”

    Evet; AK Parti ilk iktidar dönemlerinde böyle bir yol izlendi ama artık mazide kaldı bu.

    “Müflis tüccar eski alacakları için veresiye defterini tatar” denir ya, bizim ülkemizde her daim borçlu kalan, ülke nüfusunun ekseri kısmına tekabül eden sabit ya da dar gelirli vatandaştır. Ekonomik daralmanın olduğu her zaman bu böyle olagelmiştir: Temel ihtiyaç maddelerine zam yapılır, gelirler/ücretler enflasyon karşısında “güneş görmüş buz”a döner; adı konmamış bir kemer sıkma politikası uygulanır.

    Vatandaş da ruh taşıyor; evladu ıyaline, eş dost, hısımına karşı “itibardan tasarruf olmaz” dercesine bankaların kredi tekliflerini, kredi kartı ikramlarını geri çevirmiyor.

    Son yılların en karlı sektörleri ilk sıralarında -yabancı sermayeli- bankaların olduğu boşuna değil.

    Üretime değil de tüketime harcanan yabancı sermaye ile borç/faiz sarmalından kurtulmadıkça olmaz, olmuyooor! Çaresi tasarrufu artırarak iktisatlı yaşamayı öğrenmek.

    Doğru bir öneri; “Mesele, vatandaşların gelirini artırarak -bu arada para basmadan, üretime ağırlık vererek- enflasyonla mücadele etmekte.”

    Bu öneriye sahip çıkılıp ciddi ciddi uygulanırsa iş başındaki hükümet seçimi kaybeder, çünkü; uygulanacak tedbirler ilk aşamada enflasyonu artırıp zamların önünü daha da açıp vatandaşı olumsuz etkileyecektir. Bu tedbirlerin olumlu etkisi uzun vadede hissedileceği için zamanında yapılacak olsa bile önümüzdeki seçime kadar süre çok daraldı!

    • Amerika Rusya’yla ticari faaliyetleri yasakladı. Ruslar bunu ‘felaket’ olarak tanımladı. Rusların en çok korktuğu şey teknolojik yaptırımlardı. Dün bir Rus gazete olası felaketin boyutlarını tahmin etmeye çalışıyordu. Gazeteye göre rus teknolojisi büyük oranda Amerika’ya bağımlı, teknolojik kısıtlama Rusya’nın bir çok sanayi üretimini durduracak bir felaket. Mevcut stoklar tamamen askeri kapsamda olduğunu yazıyordu. İlle de zaten sıkıntı yaşanan çiplere ulaşamaması Rusya için bir felaket deniyordu.

      Ekonomi çevreleri Rusya yaptırımlarının küresel çapta bir pahalılığa neden olacağı ve özellikle ekonomisi zayıf olan Türkiye gibi ülkeler için hiç görülmemiş riskler barındırdığı söyleniyor.

      Rusya ihtiyaçlarını dolaylı yollardan karşılamaya çalışacağı için bu da ayrıca diplomatik krizlere neden olacaktır.

      Gerçi ” hurufiler için her yol Bağdat’a çıkar”derler ama gerçekte abaküs fayda etmez gayrı.

      • Amerika Rusya’ya değil yalnızca Donesk ve Lugan bölgesinde ticaret yasağı getirmiş. Şimdilik kapsamlı bir yaptırım yok, tek tek ülkelerin açıkladığı yaptırımlar da ciddi sonuçlar doğuracak nitelikte değil ama olmayacak anlamına gelmez.

  12. “Nerede hata yapıldı” diye soruluyor ortada hata falan yok. Yapılanlar keşke hata olsaydı, hatadan mutlaka dönülürdü.
    “Aynı şeyi tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir.” Sözü her şeyi özetliyor.
    İktidarın ekonomi ile ilgili yaptıkları son ve tek çare mi acaba? durum böyle ise ekonominin durumu çok vahim değil, çok vahim ötesidir.

  13. Sehven yapılmış bir hata için bu kadar çok yazdığınıza göre badi ekrem in muhteşem ingilizcesine ne kadar yazmanız lazım bir de o hesabı yapalım.

    • Tarafgir olmadan hepsi eleştirilir tabiki. Fakat sehven yapılmadığı ortada sipiker 3 kez düzeltmeye çalışıyor fakat yine de hatasını düzeltemiyor.

    • Cemil aga işin en sevindirci yanı da henüz bir hesap uzmanı olan dersimli kemalin eline düşmedik, yoksa olmayan paraları nerden dağıtacaksın diye soranlara “benim adım kemal, bulurum diyorsam bulurum!” şeklinde bir cevap verebilmişti ancak:)

Yoruma kapalı.