ABD ve Rusya: Bu iki ülkede oyun çok

9
Reklam

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dün tam 3 saat 15 dakikasını ABD’nin Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’a ayırdı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun da katıldığı Beştepe Külliyesi’ndeki görüşmede Amerikalı bakana ‘Türkiye’nin tüm öncelikleri ve beklentilerinin’ iletildiği bildiriliyor.

YPG/PYD’nin ABD’nin de ‘terör örgütleri listesi’nde yer alan PKK örgütünün bir uzantısı olduğu, ABD’nin PKK’nın Suriye’deki uzantısıyla işbirliği yapmasının Türkiye’nin güvenliğini tehdit ettiği bu yüz yüze görüşmede Amerikalı bakana bir kez daha aktarılmış olmalı.

Bir kez daha; çünkü bir gün önce de, iki ülkenin savunma bakanları Brüksel’de başbaşa görüşmüşler, Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, görüşme sonrası Türkiye’nin hassasiyetlerini muhatabıyla uzun uzadıya paylaştığını, bakana YPG ile PKK arasındaki ilişkilere dair belgeler verdiğini açıklamıştı.

ABD Savunma Bakanı James Mattis’in, Canikli’ye, “Merak etmeyin, biz YPG’yi PKK ile savaştırırız” dediği de bu arada öğrenildi.

Ankara ABD’ye ‘son ihtar’ taarruzunda bulunuyor; iki tarafın gözlemcilerinin verdiği izlenim böyle.

Benim de aklım bu işi almıyor.

Bilmemeleri mümkün değil

ABD bölgede yalnızca asker bulundurmuyor, bütün istihbarat örgütleriyle birlikte burada. YPG/PYD’nin PKK irtibatını bilmemesi elbette imkansız. Örgüt Suriye’de, ancak kendisini PKK ile tanımlıyor ve bütün resmi toplantılarında PKK figürleri ya bizzat ya da posterleriyle yer alıyor.

Gizli-saklı bir şey değil YPG/PYD ile PKK’nın ilişkisi…

Reklam

Rusya için de aynı durum söz konusu. Rusya, ABD’den farklı olarak PKK’yı terör örgütü saymıyor bile. Saymıyor ve PKK’nın bölge-dışı temsilcilerinin mutad toplantılarını ülkesi sınırları içerisinde yapmasına izin de veriyor.

Tabii, Rusya’nın KGB mirasçısı istihbarat örgütü FSB’nin gözetimi altında yapılıyor o toplantılar ve örgütün Türkiye için ‘tehdit’ teşkil ettiğini o toplantıları gözleyenler rapor ediyor olmalı.

Kremlin bir yandan Türkiye ile yakınlaşma jestleri sergiliyor, bir yandan da PKK konusundaki tavrından bir milim geri adım atmıyor.

Farklı tavırlara sahip iki ülke: ABD Türkiye’ye “Afrin’e girme” diyor, Rusya ise “Menbiç’e de girmen lazım” diye teşvikten geri durmuyor.

NATO’da ittifak halinde bulunduğumuz ABD’den uzaklaşıyor, buna karşılık NATO’nun kurulma sebebi olan Rusya ile yakınlaşıyoruz.

Hangisi tavırlarında samimi acaba?

İkisinin de samimiyetine inanmamak ve akılcı yaklaşımlarla konuyu değerlendirmekte yarar var.

Bir tanıklık

Danimarka ve Almanya’da büyükelçilik yaptıktan sonra Dışişleri Bakanlığı’nda en yüksek makam olan müsteşarlık görevini de yürütmüş Onur Öymen’in yeni çıkan ‘Zor Rota’ adlı anılarında en ilginç bölümlerden biri, iki Almanya’nın birleşmesi sonrasında ortaya çıkan gerçeklere ayrılmış.

Reklam

İstihbarat örgütü Stasi’nin arşivi erişilebilir olunca Moskova’nın uydusu Doğu Almanya’nın Türkiye ile ilgili ‘gizli belgeleri’ de ortaya dökülmüş.

Okuyalım:

“Bunlar daha çok PKK ile ilgiliydi ve hayli şaşırtıcıydı. Anlaşıldığı kadar, bazı PKK’lılar Batı Almanya’dan önce Doğu Almanya’ya gitmişler, oradan Batı’ya geçmişlerdi. Belgeler arasında, orada Doğu Almanların kendilerine verdikleri talimat niteliğinde olanlar vardı. Örneğin hangi gün, nerede, hangi etkinliği yapacaklar, o etkinlikte hangi temaları öne çıkaracaklar, hangi unsurları vurgulayacaklar? Belgelerde işte bunlar yazılıydı.” (Zor Rota, s. 301)

İlginç değil mi?

Daha ilginci şu ayrıntı:

“Yine birleşmeden sonra, Bavyera bölgesinde yayınlanan yerel bir gazetede küçük bir haber gördük: Doğu Alman hükümeti, Batı’daki aşırı İslamcı bazı örgütlere mali destek sağlıyormuş. Bu desteğin 48 milyon marka ulaştığına dair bilgiler vardı.”

Almanya’nın doğusunun Sovyetler Birliği’nin nüfuz alanı olduğunu unutmamak gerekiyor.

Sovyetler tarihe böyle karıştı

Bu iki alıntı bana Sovyetler Birliği’ni dünya üzerinden silen CIA operasyonunu hatırlatıyor.

Sovyetler Birliği ABD’nin belli belirsiz “Gel, gel” davetleri sonucu işgale kalkıştığı Afganistan’da askeri yenilgiyi tattı ve bir daha iflah olmadı. ABD CIA’yi devreye sokarak Afganistan’ın Sovyetler Birliği için mezara dönüşmesini sağladı.

Kendisinin Vietnam’da yaşadığı rezilliği Sovyetler’e Afganistan’da yaşattı ABD.

Bütün melanetlerin başlangıcı olan ve el-Kaide’den IŞİD’e bütün aşırılıkların İslâm Dünyası’nda neşvü nema bulmasına ve dünyanın dört bir tarafının terörle tanışmasına yol açan olaydır Afganistan’ın işgali (1979).

Washington aynı yöntemi daha sonra Kuveyt konusunda Saddam’a karşı da uygulayacak ve Ortadoğu’ya askerleriyle gelip yerleşmesinin önünü açan Irak’ın Kuveyt’i işgaline yeşil ışık yakacaktır.

Bugün Sovyetler Birliği de yok, Saddam Hüseyin de…

Dikkat, dikkat, dikkat…

Türkiye ABD ile Rusya’nın birbirlerine karşı aşık attığı bir bölgede askeri bir operasyon sürdürüyor. Biri geçmişinde oyun kurma sabıkası bulunan bir ülke (ABD), diğeri de (Rusya) kendisine karşı kurulmuş oyundan zarar gördüğü için kuyruk acısıyla hareket ediyor.

Devleti yönetenlere Allah kolaylık versin.

ΩΩΩΩ

Reklam

9 YORUMLAR

  1. ABD’de ne vicdan var ne merhamet. Kendi insanları için de yok. Sırf nefsi için komşunun tarlasında yayılmıya alışmış bir hayvandan farkı yok. Bu uğurda – karşıyı enayi gözünde görerek – her türlü hileyi-hud’ayı mubah sayan takiyyeci, sinsi, samimiyetsiz, nemert bir dost !
    PYD-PKK işbirliğini ABD’nin bilmemesi mümkün mü ? DOMUZ’luğundan öyle diyor, karşı ile alay ederek. Nitekim “Bizim için varsa da yoksa da DEAŞ ” diyorlar. PKK umurlarında değil. Bizim için de, “gayrisi bizim umurumuzda değil ” demeliyiz, artık
    ABD 36. Paralel, çekiç güç uyutmalarıile bugünlere geldi. Diğer taraftan, YILLARCA, YURTTAŞLARIMIZA VERDİĞİ HER VİZE İŞLEMİNİ YAPARKEN, YAZILIOLARAK SORDUĞU ” KAVMİN, IRKIN, OYMAĞIN, KABİLEN, MEZHEBİN NEDİR ? Sualleriyle, yapımızı çözümledi. Hiçbir hükumet buna reaksiyon GÖSTERMEDİ.
    Al birini vur diğerine. GAVURDAN DOST, DOMUZDAN POST OLMAZ. Batı bütün mel’anetine rağmen, Türkiyenin Rusya Safında yer almasını ne kadar istemiyorsa, RUS’lar da o nisbette – ne edip edip, Türkiyeyi Batı Blokundan ayırmak istiyor elbette.
    İki Koca ayı nasıl yöneteceksin. Allah’ İLTİCA edip, suhuletle feraset arıyacaksın. Allah Hükumetin basiretini açsın, melekleri yoldaş eylesin. Zalimler için cennet yeter.

    • 1.”Zalimler için cennet yeter” cümleyi anlamadım!
      2. ABD sadece vizeler için ırk din vb sormuyor, Amerkada banka, ehliyet, okul, hastane ve bunlara benzer her yerde o sorular defalarca soruluyor.
      Bu gibi sorular benim de hem hoşuma gitmiyordu hem de kıziyordum.
      Yalnız Ortadoğu ve Avrupa Túrkiye’de dahıl beyaz olarak yazılıyor. En fazla kızdığım ABD siyahlari ve Afrika siyahlarının ayrı ayrı yazılması.
      Ben sadece siyahlar için neden bõyle yazıldığını biraz araştırdım ve nedenini öğrendim.
      U.S siyahlarının õzel olarak bazı haklara sahip olduklarından dolayı öyle olduğunu öğrendim. Örneğin okul, üniversite veya bazı meslek gruplarına puanlama sistemi uygulandığı için 10 kişilik bir kontejana an az iki US siyahı almaları şart olduğu için (tabii o mesleklere siyahlardan muracaat eden olmuşsa, olmamışsa sorun yok)öbür ırklardan olanların puanı ne kadar yüksek olursa olsun onları değil African Amarican vatandaşları alınıyor.
      Diğerlerinde de bayağı bilgi sahibi oldum fakat halen daha kafamda soru işaretleri var.
      Onları da õğrenmek úzereyim.

  2. ABD Çıkarması
    ABD son haftada en yetkili kişiyi göndererek Türkiye ile görüştü. Suriye’de bulunan tamamı Sermaye’nin kontrolünde olan terör örgütleri değişik devletleri gerektiğinde çatıştırmaktadır. Sermaye kurduğu gizli istihbarat ağıyla devletleri emrine almıştır. Sovyetler zamanından biliyorum. Çok çetin casusluk faaliyetleri benim köyümdeki kişilerle yapılırdı. Hepsi ikili oynardı. Her iki taraf da ikili oynadıklarını bilirdi. Samimi olanlar da sonunda yok edilirdi.
    Rusya ve ABD Sermaye’nin iki çenesi idi. Sovyetleri ABD yıkmadı. Sovyetleri Gorbaçov ve Şvardnadze baskı rejiminden çıkardı. İşe yaramaz olunca da Sovyetler yıkıldı. Yeltsin Putin’i getirdi. Ondan sonra Sermaye’nin oyunu iyi gitmiyor. İki tarafı çatıştırıp yönetme taktiği çalışmıyor. Erbakan’ın dünyaya anlattıkları bu sorunu ortaya koydu. Bizim CHP ile koalisyon yapmamız Sermaye’nin tüm dengesini değiştirdi. Bugün de devam ediyor.
    Dünyanın yeniden dengeye gelmesi için ilahi düzeni kabul etme zorunluluğu var. Devletler ikiye ayrılacak. Hakemliği kabul eden İslam devletleri ile hakemliği kabul etmeyen kafir devletler oluşacak. Savaş bunların arasında devam edecektir. Hakemliği kabul eden devletler sorunları hakemler aracılığıyla çözecekler. Aralarında savaş olmayacak. Hakemliği kabul etmeyen devletler İslam devletlerine saldırırsa İslam devletlerinden gönüllülerden oluşan birlikler o devleti işgal edip ganimete konacaklardır.
    Ben 50 senedir Kur’an’dan anladıklarımı savunuyorum. %90’a yakın hep isabet ettim. Benim daha 1960’larda yazdığım bir kitapta “Sovyetler kapitalizme, ABD de sosyalizme geçecek.” demiştim. Şimdi ABD’de Sermaye ile Devletler arasında çatışma vardır. Sermaye mağlup olacaktır. ABD’yi Siyaset yönetecek.
    Yeryüzünde tam istihdam sağlandığı için faizli sistem çalışmıyor. Sermaye işe yaramıyor. Bizzat Sermaye sosyalizmi getirecek. Bu, kişilerin arzularının değil sosyal kanunların gereğidir. Marx doğru teşhis koymuştu. Tedaviyi de biliyordu. Komünizm değil İslamiyet yani Şeriat Düzeni gelecektir.

    • Evet yaaaa !
      Vaaa bi denge sorununu da kimde vaaaaa bilemeeeeyom… Aynaya bakmak bu denge sorununa cevap olabilir belkiiiiii…

    • muazzam muazzam kırmadan tersını söylemışsınız ıkı goruşede katılırım..amerıka varmıkı sovyetlerı yıksın. amerıkayı sıyaset yonetecek dıyorsunuz demışsınız öyleyse.. amerıka şama oturur .ıng.ve frenklerı suriyeden attı atar .dünya dönüyor.selam

  3. Bu tür ikili görüşmelerin ”off the record – yazılmaması, sır olarak kalması gereken” bir de arka planının olduğunu hemen hemen herkes bilir. Kamuoyunun bir bilmediği de, görüşmeler sonrası verilen demeçler ve servis edilen resimlerin, kamuoylarını yönlendirme ve taraflarca maniple etmekle ilgili olduğudur.

    Kamuoyu desteğini arkasına almak elbette olmazsa olmazdır, lakin bu desteği bertaraf etmek isteyen bir de rakibiniz olacaktır.

    Siyaseten tarafgirlik ve kutuplaşmanın kamuoyunu zayıflatan bir etkisi devletin de elini zayıflatacağına göre bu ”savaş ortamında” siyasetin dilini biraz daha yumuşatmak gerekmez mi..yada seviyesini biraz düşürmek?

    Bu bize, etrafımızı çevreleyen, yetmezmiş gibi okyanus ötesinden bölgemizin göbeğine oturan müttefikimizin! ve operasyon gerçekleştiren plan/tuzak kurucuların oyunlarını daha berrak görmemizi sağlayacaktır.

    PKK/PYD/YPG’ye Rusya ve ABD’nin yaklaşımı ayan beyan ortadadır ve maalesef ancak Rusya’nın hava sahasını açması ve ABD’nin belirli bir alan için görmezden gelmesi ile Suriye’de operasyon yapabiliyoruz..hoş Türkiye bunlar olmadan da bunu yapabilecek devlet geleneğine ve varlığına sahiptir ve ben buna bütün kalbimle inanıyorum amma ve lakin, devletimin ” ABD ile Rusya’nın birbirlerine karşı aşık attığı bir bölgede” iç ve sınır ötesi kamuoyunu kendi lehine dönüştürecek ciddi adımlar atması da elzemdir.

    Mesela müttefik ve stratejik ortağımız ABD’nin, ülkemizdeki üslerini kullanma mahiyetinde kamuoyu bilinci oluşturulması..

  4. Yazıda anlaşılan Menbic Türkiye’nin viyetnamı olabilir,inşallah yanlış tesbit olur,ama görünen köy kulavuz istemez, ama viyetnama doğru gidiyor Türkiye. Asıl merak ettiğim konu Türkiye’de birçok cemaat ışıd ve el kaideyle aynı zihniyettedir. Aşağidaki satırlar F koru ya aittdir…bu Bütün melanetlerin başlangıcı olan ve el-Kaide’den IŞİD’e bütün aşırılıkların İslâm Dünyası’nda neşvü nema bulmasına ve dünyanın dört bir tarafının terörle tanışmasına yol açan olaydır Afganistan’ın işgali (1979).

  5. AB ve NATO ülkeleri şu an Trump ve hükümetine ne inanıyor ne de güveniyor, bunların yanısıra USA halkı ve devlet kurumları da Trump ve kadrosuna güvenmiyorlar.
    Biz şu an Rusya’nın ipi ile kuyuya iniyoruz. Avrupa silahlarına müşteri bulmakta Türkiye sayesinde hiç zorluk çekmiyor. PKK yı desdeklese sılahları ellerinde kalır. Onun için Türkiye’nin savaşmasından yana tavır alıyorlar.
    Avrupa ve Rusya silah müşterilerini kayıp etmemek için PKK nın bitmesini de istemiyorlar.
    Rusya ve İran çok sinsi devletler. İSİS kurup dünyanın başına bela ettiler.
    Günah keçisi olarak da Türkiye’yi hedefe koydular ve bu konuda da bayağı başarılı oldular.
    Dünyanın başında Trump ve Putin gibi savaş sever başkanlar varken düşmanı başka yerde aramaya gerek yok gibime geliyor.

  6. İyiniyetli güzel bir yorum.gerçekten çok dikkatli olmak gerekir. Filler dövüşür çimenler ezilir.

    Suriye olmak zorunda olduğumuz bir yer. Kuşkusuz güçlü yanlarımız olduğu kadar zayıf yanlarımızda var. Diğerlerinin de öyle.Ruslara güvenmemek gerektiğini söyleyen çok oluyor ama iki satır tarih bilen bile Ruslara güvenilmeyeceğini zaten bilir keza irana. Bazen aldatılmamak lüksünüz yoktur. AKP bunu çok yaşadı. Aldatılmamak gücü yoktu. Ama artık bahanesi kalmadı. Doğru adımların atılması gerekir. Hem iktidarı hem ordusu güçlendi. “”zaten olmayan”” müttefiklik ortaklık gibi meseleler kimsenin umurunda değil. Günlük anlık proje bazında işler yürüyor. Taraf yok saf yok. Bir yerde abd ile savaşırken bir yerde anlaşabiliyorsunuz artık.Rusya ile de öyle. İdlibte savaşırken mümbiçte birlikte hareket edebiliyorsunuz. Flexible proxy war…işler olaylar kişiler kaypaklaştığına göre savaşlar mert kalacak değil ya.

    PKK meselesine gelince bir devletin ordusunun karşısında nasıl bir terör örgütü durabilir. Elbette herkesin koruduğu üstelik yardım ettiği bir bir örgüt durabilir. Fayda umulduģu sürece de kalıcı olacak sonra diğerleri gibi tarihin kanlı sayfaları arasında yerini alacak. Ypg pkk ilişkisini kim kime anlatıyor. Selin sayek böke dışında bilmeyen kalmış mıdır. Cehaletin de sınırları var değil mi???

    Hasılı kelam önümüzdeki yıllarda da terörden yakamızı kurtarmarmak için uğraşacağa benzeriz. Daha iyimser olmak için henüz bir nedenimiz yok….

Yoruma kapalı.