‘6’lı masa’ bu akşam bir kez daha kuruluyor.. Adaylık konusunu yine konuşmayacaklarmış… 

36
Reklam

Bir ara Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı olarak düşünebileceği isimler arasında sıkça anılan İstanbul büyükşehir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP’li 11 büyükşehir belediye başkanı ile birlikte bulunduğu Ordu’da, bir esnafın malum konuda ağzını yoklaması üzerine, şu sözleri sarf etmiş:

“Endişe etme, altılı masa en doğru kararı verecektir.”

O öyle diyor ama endişe yerli yerinde duruyor.

Nasıl olacak da, doğal olarak birbirlerinin rakibi olmak üzere kurulmuş altı farklı partinin, yetişme tarzları, içinden geldikleri siyasi gelenekler, konulara yaklaşımları birbirine benzemesi mümkün olmayan liderleri, aynı masada ara sıra buluşmaları hatırına, bir isim üzerinde anlaşabilecekler?

Kolay ise şimdiye kadar neden o konuyu görüşmediler ve üzerinde uzlaştıkları ismi açıklamadılar?

“Açıklayalım da üzerine gelinsin ve seçime kadar geçen süre içerisinde yıpratılsın, bunu mu istiyorsunuz?” demek kolaya kaçmak oluyor. Sonuçta ismi açıklandığında korkulan yine olmayacak mı? 

Seçime az bir süre kala isim açıklandığında yıpratılması için harekete geçecek çevrelerin tezviratlarına cevap vermek, itham ve iftiralarını cevaplandırmak için adaya vakit kalmaması daha kötü.

Gerekçenin işin zorluğunu perdelemek için kullanıldığı kanaatindeyim.

Reklam

Liderlerin tek bir isim üzerinde uzlaşabilmeleri bugün zor, zamanı geldiği ve artık bir isim telaffuz edilmesi kaçınılmaz olduğunda işin zorluğu daha iyi anlaşılacak.

Masada liderler oturuyor ve kararı onlar verecek gibi görünüyorsa da, herbirinin arkasında onlardan kendi istedikleri bir ismin o masadan aday olarak çıkmasını bekleyen başkaları var.

Partilerinin yöneticileri, bazıları için destekçi konumdaki medya unsurları…

Bu akşamki yeniden buluşmalarının arefesinde ilginç mesajlar verme gayreti içerisinde bulunduğu fark edilen İYİ Parti lideri Meral Akşener, birkaç gün önce Habertürk ekranlarından duyurduklarına ek olarak, Cumhuriyet gazetesi üzerinden de yeni uyarılarda bulunma ihtiyacı duymuş.

Gazetenin “Cumhurbaşkanı adaylığına yönelik bir isim masanın gündemine gelir mi?” sorusuna verdiği cevap göz açıcı.

Okuyalım:

“Şu ana kadar hiç konuşulmadı. Bugün itibarıyla da böyle bir şey beklemiyorum. Fakat CHP’nin, özellikle medyada destekçisi olan insanlar var. Hem onlar, hem de CHP yöneticileri, doğal olarak genel başkanlarını aday olarak görmek istiyor. Parti yöneticisi arkadaşlarımız bu konudaki görüşlerini daha mutedil bir dille, dikkatlice ifade ediyorlar. Ancak medyada öne çıkan ve kendilerini CHP’nin sözcüsü gibi gören bazı isimlerin özensiz bir dil kullandıklarını görüyorum. Hassas bir dönemde, herkesin sözlerine dikkat etmesinde yarar görüyorum. Çünkü, partide bir sorumlulukları olmadığı halde, milletimiz o isimlerin sözlerini, partinin görüşü gibi algılıyor. İncitici bir dilleri var.”

CHP’de parti yöneticisi olanlar…

Reklam

Medyada kendilerini CHP’nin sözcüsü gibi görenler…

Parti yöneticilerini ‘özenli dil’ kullandıklarını söyleyerek kollamış İYİ Parti lideri, ancak onlardan bazılarının açıklamalarının da rahatsızlığa sebep olduğu biliniyor. 

Örnek istenirse, şu yakınlardan bir örnek verilebilir: Genel başkan yardımcısı sıfatı da bulunan CHP milletvekili Bülent Kuşoğlu’nun “Kılıçdaroğlu dışında aday çıkarmak 6’lı masanın dağılması anlamına gelir” sözleri bütün ağırlığıyla ‘6’lı masa’da hissedilmiş olmalı.

“CHP’li medya” ise “Aday Kılıçdaroğlu olmalı” tezini kabul ettirebilmek için zaten düpedüz gidiyor.

Aralarında, aday görmek istedikleri ismin günümüz ülke şartlarında seçilme şansının riskli olduğunu bilebilecek donanımı bulunanlar da var, fakat yine de aksine bir söz, itiraz dinlemez görüntüsü veriyorlar.

Dedikleri gerçekleşir ve masadan aday olarak Kılıçdaroğlu ismi çıkar da seçimde hayal kırıklığı yaşanırsa? 

Kemal Kılıçdaroğlu’na bir kez daha yenilgi mi yaşatmak istiyorlar veya esas istedikleri ağızlarından bir tek olumlu söz işitmediğimiz Cumhur İttifakı adayının kazanması mı yoksa?

Çok mu ters geldi bu sorum? Öyle gelmiş olsa bile sorumun üzerinde düşünülmesini isterim. 

Bizde insanlara insan beğendirmek hiç kolay değildir. Hele günümüzde, sosyal medya çağında, bunu başarmak adeta imkansız. Geçmiş dönemlerden isimleri beğenir görünmekte yarış halinde bulunan nicelerinin, o kişiler sağ iken haklarında yazdıkları ve söylediklerini arşivlerden çıkarıp yüzlerine vurmak isterdim.

Necmettin Erbakan ile ilgili yazdıkları ve söylediklerini…

Bülent Ecevit için yazıp söylediklerini…

Şimdi de, hani olmaz ya, altı lider bir isim üzerine uzlaşıp “İşte adayımız bu” dediklerinde, eğer o isim istemedikleri biriyse, neler yazıp söyleyeceklerini hep birlikte görürüz.

İstedikleri aday olarak görünen CHP lideri Kılıçdaroğlu seçimden bir kez daha yenilgiyle çıkarsa, kendilerinin yürüttüğü kampanya sonucu aday gösterildiğini unutturmaya bile çalışmadan, onu da harcamak için ellerinden geleni yapacaklardır. 

Geçmişte bu tür tavırlarının örnekleri az değildir.

Bunu en iyi bileceklerden biri, kendisine soru yönelten esnafı,“Endişe etme, altılı masa en doğru kararı verecektir” cevabıyla yatıştırdığını öğrendiğimiz Ekrem İmamoğlu’dur.

Üç yıl önce, belirli bir çevre dışında ismi bilinmez bir siyasetçiyken, partisi tarafından İstanbul büyükşehir belediye başkanlığına aday gösterilmiş, karşısında yalnızca başbakanlık ve TBMM başkanlığı yapmış Binali Yıldırım değil, İstanbul’u kaybedenin ülkeyi de kaybedeceğine inandığı için bütün gücünü seferber etmiş AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bulunduğu halde seçimi kazanmıştı Ekrem İmamoğlu.

Hem de “Bu olmadı, bir daha yapılsın” denilerek seçim tekrarlandığı için iki kez kazanmıştı… 

Başlarda ismi ‘aday adayı’ olarak geçiyordu, şimdilerde hatırlayan ve hatırlatan yok.

“İlhan Kesici aday olsun” denildiğinde, Kesici CHP milletvekili olduğu halde, ona da itiraz ediliyor.

“Kazanılsın isteniyorsa partili birini düşünmeyin, ‘Abdullah Gül gibi’ birini bulun” dediğimde de, birilerini hafakanlar basıyor.

Neden acaba?

Ben onu bilir, onu yazarım: ‘6’lı masa’nın işi hiç kolay değil.

ΩΩΩΩ

Reklam

36 YORUMLAR

  1. işte tam iktidarın istediği ortam. İstikrarsız, potensiyeli olmayan heyacan uyandırmayan projesiz bir muhalefet.. Ve yine yeniden aynı iktidar yorgun, bitkin ve başarısız….

  2. BREZİLYA DİZİSİ
    Brezilya dizisinin ne olduğunu buradan izah etmeme gerek yok.
    6’lı masanın somut olarak ne konuştukları belli olmayınca, sadece toplanmaları gerçek haber bile olmamaya başladı.
    En somut sonuç “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem.”
    Dünyayı az-çok bilen, biraz genel kültür sahibi bile bu öneride bulunabilir.
    Somuttan kastım daha elle tutulur vatandaşların dertlerine deva konular.
    Özellikle iktidarı erken seçime zorlayacak bir hamleden özellikle kaçındıkarını düşünüyorum.
    Bırakın erken seçime zorlamayı, bu konuda oluşabilecek toplumsal muhalefeti bile engellediklerini düşünüyorum
    Birezilya dizisi kıvamında “Deliriş” ve “Kuduruş”
    dizilerinde, çorbada tuzlarının olduğunu düşünüyorum.

    • olabilirmi birazda sayın YK.
      dimyata pirinçe giderken, eldeki sayıdan da oluruz diye mi korkuyorlar acaba?
      öyleyse.. yandı keten helva desene.

  3. Siyaset açık ve ortada yapılmalı ki buna demokrasi diyelim. Herkes kendi kalabalığı önünde atıyor tutuyor ama rakibinin önüne çıkma cesareti yok. Örneğin Erdoğan hiçbir seçimde rakibinin karşısına TV’de çıkabilmiş değil. Prompter’den salvolar, başka bir şey yok. Dolayısıyla demokratik bir yarış yok. Bu karalama siyaseti ortamında ortaya rakip de çıkamıyor. Koskoca 80 milyonluk ülkede üç beş adamın dışında kimse yok. Yıllardır böyle. Her parti tek adamla yönetiliyor, karşılarına rakip çıkamıyor. Erdoğan 20 yıldır partisinin tek adayı. Kimse kalmadı etrafında. Bırakmadı hiç. Benim Gül’den beklediğim, gerçekten rakip olmak istiyorsa, çıksın eleştirmeye başlasın. Yanlış olan nedir, fikrini söylesin, o iktidarda olsaydı nasıl yapardı, ne önerir bu durumları düzletmek için. Bunları konuşmadan, açıkça eleştirmeden, şimşekleri üzerine çekmeden aday olunmaz. Demokratik siyaset fikirlerin açıkça tartışılmasını gerektiriyor. Kavgayı değil. Asgari düzeyde bunu yapamayanlar aday olmamalı diye düşünüyorum. Zaten o yüzden belki aday yok. Eh bizim demokrasimiz de bu kadar. Orta Doğu tipi. Avrupalı olacak hali yok ki.

    • Alemin tek delisi Abdullah Gül mü, niye çıkıp eleştiriyor. Boğaza nazır köşkünde dertsiz başım ağrımayan dişim kıvamında arkasına yaslanıp keyifle seyretmek varken niye başına dert alsın. Abdullah Gül akıllı adam. Kimsenin etkisine sütlüsüne karışmıyor keyfine bakıyor.

  4. adaylık konusunu konuşmayacağız dediklerinde konuşmuyorlardır herhalde değil mi?
    ben şahsen adaylık açıklaması ne kadar geç o kadar iyi diye düşünenlerdenim, her zamanda bunu savunuyorum,
    sayın koru yıpratılma konusunu biraz hafife alıyor gibi,
    sayın kılınçdaroğlunun adı zikredildiğinden bu yana hakkında yazılan çizilen iftiralar, ithamlar dünyanın çevresini elli defa donanır, sayın akşenere atılan iftiralar, yapılan suçlamalar elli olmasa da yakındır, sevgili başkanlarımız desen, elleri arkada gezdi diye hakkında soruşturma bile gündeme geldi hatırlatmaya gerek var mı ya da sayın yavaşın seçim öncesi neler yaşadığını… her biri kaç davayla uğraşıyor hangi sorunlarla boğuşuyorlar, daha geçenlerde bir vesile yüzlerce madde-çoktan kinaye- sayın imamoğluna yapılan engellemeleri listelemiştim.
    kişiler dolaylı etkilense de asıl zarar gören halk oluyor.
    siz bir şehrin seçilmiş başkanının elinden gelirlerini alıp onu türlü vesilelerle çalıştırmadığınız zaman buradan halk zararlı çıkıyor, olanları herkes gördüğü için kişiler tam tersi kazançlı çıkıyorlar. mağdur her zaman kazanır.
    işte anketlerde her ikisine de halkın teveccühü ortada.
    muhalefet eninde sonunda aday göstermeyecek mi?
    çoklu yapısı dolayısıyla zaman alması,
    pek çok konuda uzlaşma sağlanmasının zor olması normal değil mi?
    cumhurda kimse olmadığı için gelen kimse de hayatta gitmem dediği için onların durumu daha kolay elbette. oysa bunca güven oyu kaybından, yıpranmışlıktan sonra yaşlı ve hasta birinin ülkenin selameti için yerini daha genç, sağlıklı, dinamik birine bırakması yerinde olurdu, onlarında hararetli adaylık dönemi geçirmeleri ülke için çok daha sağlıklı olurdu. bizim en büyük sorunumuz koltuğa yapışmak maalesef.
    oysa ülkenin cidden büyük sorunları var.
    bir kısım seçmeni gerçeklerden hayli kopuk, ülkede bir sorun olmadığını herşeyin yolunda olduğunu düşünüyor, uçuyoruz, kaçıyoruz sanıyor
    onlar daha çok ingilizin haline, almanın durumuna üzülüyorlar,
    şimdi lizbon sonbaharda çok güzel, şeker kuyrukları da yok desen hayal kırıklığına uğrarlar iyisi mi onları kendi haline bırakalım
    bir kısım seçmeni biraz daha gerçeklerin farkında,
    ülkede işlerin özellikle ekonominin iyi gitmediğini durumun hayli sıkıntılı olduğunu anlıyorlar, lakin düzeleceğini umuyorlar. burada duralım ve soralım, iyi ama nasıl?
    şu an ne plan, proje, hazırlık, ihtimal var ki yapılıyor ya da hazırlanıyor bizde bakıp iyiniyetle işlerin düzelmesini umalım?
    ortada işlerin düzelmesini umacağımız hiç bir şey yok.
    akp iktidarda olduğu sürece düzelme şansı hiç ama hiç yok.
    ekonomimizin yapısı ortada, yabancı yatırımcı ve para girişine ihtiyaç var,
    akp iktidarının içeride ve dışarıda itibarı ortada,
    güven endeksleri ortada,
    ülkenin cds karşılığı ortada.
    çılgın israflar, kapalı usul ihaleler, borçlar, harcamalar,
    gecelik kararlar, yaptım oldular, dün başka bugün başka beyanlar ortada.
    ekonominin nasıl yönetildiği ortada
    yani düzelmeyi nasıl umabiliriz?
    üreten bir ülke değiliz,
    tarım ve hayvancılığımız bile büyük bir gerileme içinde,
    tüketen bir ülkeyiz
    ekonomimizin yapısal sorunları var, güven sorunları var, plansızlık, projesizlik sorunları var hangi düzenleme varda buna bakıp işler gelecekte düzelecek sanabiliriz?

    bilakis, seçim nedeniyle zar zor yüksek bedellerle para bulunup kısa bir süre lale devri sonrası çok daha ağır şartlarla yüzleşmek zorunda kalacağız,
    geçen yıl başlarında bugünleri çok arayacağız yazıyordum sanırım şimdi ne demek istediğim daha iyi anlaşılmıştır, bugünleri de çok arayacağız, sanırım ne demek istediğim kasımdan sonra daha çok netleşir.
    hiç kuşkusuz iktidar değişecek ve kim gelirse gelsin özellikle bu son 10 yılın bedelini maddi manevi halk çok ağır ödeyecek.
    aday meselesi önemli, hafife almıyorum ama dünya konjonktürünün bu kadar hızlı ve öfkeli değiştiği bir zamanda çok daha sıkıntılı konularımız var diye düşünüyorum.

  5. Zillet ittifakı paydaşları önceleri kimin aday olacağının bir önemi yok, önemli olan eski sisteme geçiş yapılacak olması gibisinden bir yaveyi gevişliyorlardı ama bakıyorum sen ben kavgası çoktan başlamış bile:)
    Yalnız, yaşanan it dalaşına ve adı geçenlere bakılacak olursa hakkaten kimi aday göstereceklerinin de pek bir önemi yok;
    daha ziyade seçim sonrasına yönelik bir köşe kapmaca yarışı var gibi…
    Çünkü seçimi yine adam kazandı zaten:)
    Nasıldı o söz; atın nalı üsküdarın semeri bişeysi deniyordu ya hani…

    • Temel Karamollaoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ittifak ortağı MHP ile ilgili “Sayın Erdoğan’ın da Cumhur İttifakı’nın da Türk siyasi hayatını kirlettikleri kanaatindeyim. İftira, yalan, hakaret. Bütün politikaları bunun üzerine inşa edilmiş. İftira etmede hiçbir tereddüt görmüyorlar. Yalan söylemekten de hiç çekinmiyorlar ama hakarete gelince, hazineleri çok geniş. Farkında değiller. Hakaret eden bir insan, aslında kendini tarif eder… ‘Zillet İttifakı’ diyorlar sen zilletin içinde çürümüşsün, yok olmuşsun. Bu yaklaşımı benimseyenler iflah olmaz” dedi.

    • ilk defa doğru bir yaklaşım sergiledin gibi gibi..
      sonunda uzadıkça iş, adam kazandı ya evrilecek sanki..
      çünkü sokak bişey anlamıyor masanın altından üstünden!!!
      demokrasi memokrasi derken, bıkmış millet eski sistemden zaten!…
      bunlar ya vekil paylaşımı derdine düşerler darmadağın olurlar!😠
      hele ki saray garantilensin bak!
      ne vekil görür o gözler ne de gözde çapak👀.

      • Bırakın bu ulusalcı perinçekçi takıntılarınızdan bir kurtulun artık. Hepsi de Erdoğan’a çalışan amele işçiler o kadar. Perinçekgillere ulusalcılara bir alan tanımış devlet, o alanda kafalarına göre takılarak yaşayıp gidiyorlar, en sonunda hepsinden de MİT vasıtasıyla istifade eden Erdoğan oluyor. Onlar da büyük harami çetesinin küçük paydaşları olarak hallerinden gayet memnunlar. Sağcısını solcusunu Derince’sini ulusçusunu muhalefetini hepsini de gayet kolayca idare ediyor Erdoğan gerisi hikaye. Pastanın büyüğünü Erdoğan ve akp ileri gelenleri götürüyor onlardan arda kalan da diğerlerine yetiyor olayın özeti bu.

        Herkes payına düşene razı bir de formaliteden seçimler olmasa varya değmeyin keyiflerine. Ama işte seçim olayı herkesin iştahını kabartıyor.

  6. A. Gül gibi biri derken mesela hangi isimler bu kategoriye giriyor? Solcular A Güle neden oy versin? 2018 de aday olsaydı belki olurdu? İyi partiden bile Gül aday olursa Erdoğan’a oy veren olacaktır-tıpkı ulusalcılar azılı Erdoğan düşmanları gibi-
    Sonuçta herkes bağrına taş basıp gösterilen adayı kabul etmelidir.

  7. Alaattin Çakıcıdn sonra Kürşat Yılmaz’ın yargılaması yeniden yapılarak hapishaneden çıkartılması, Sırp mafya Skaljari liderinin şişlide öldürülmesi suikastin rakip mafya örgütü Kavaka tarafından iki Türk mafya gurubuna yaptırıldığı haberleri taşeron kullanılan yerli isimlerin yurt dışında bir süredir tutuklu olmaları. Serkan Yıldız’ın cinayeti kont espiyonaj faliyeti kapsamında işlenmiş bir cinayet olduğu yorumu. Erk Acarerin cinayetin Uluslararası suç örgütlerinin toplanma yerinin Türkiye olduğu gerçeğine dikkat çekmesi

    Daha önce cinayet yaralama hırsızlık tecavüz gibi adi suçlularla narkotik suçlardan tutuklu bulanların pandemi bahanesiyle salıverildiği halde MHP’nin yeni bir genel af ile cezaevlerini boşalma hevesi adalet bakanının “af değil tutukluluk sürelerine dair bir düzenleme” diyerek ceza evlerini boşaltma çalışmaları yapıldığını doğrulaması.

    Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel af konusunu iktidarla konuşmaya hazır olduklarını açıklaması durumun farkında olduğunu gösterir herhalde.

    Karman karışık bir manzara kimin ne yaptığı belli değil, adeta meydan yerli yabancı suç örgütlerinin ve onları yönetip yönlendiren yerli yabancı istihbarat örgütlerinin cirit attığı bir yer olmuş.

    Yani millet ittifakı liderleri çıkıp Ferdi Tayfur’a atıfla “inlerin cinlerin bütün şeytanların cirit attığı yerde çalışıyoruz biz” deseler yeridir.

  8. Boşuna konuşuyoruz.erdogan ayasofyayi açtigi an seçimi kazandi inş..şimdi bazı voltranı oluşturan materyalist kafalar diyecekki ayasofya ile seçimin ne alakasi var.milletin ayasofyayi taktıği yok😊diye.millet ayasofyayi acti diye oy mu verecek diye materyalist kafa ile itiraz edecekler..😊benim gibi yuzde 10 luk bir grup sadece ayasofyayi acti diye oy verecek ama genel milet ayasofyayi acti diye oy vermeyecek..ama ayasofyanin acilmasi bereketine hürmetine kader noktasinda şartlar oluşacak.yani millet ayasofyayi acti diye oy vermeyecek ama sartlar tekrar erdogana oy vermeye milleti zorlayacak…şartlar oluşmaya başladi bile..mesela ukrayna rusya savasi ..ukrayna rusya savasi türkiyeye yönelik iken tam tersine çevrildi ve türkiye ve erdogan rusya nazarinda dahada vazgeçilmez partner oldu.tabi bu erdoganin akilli siyaseti sayesinde..hdp li 6li yuvarlak masanin çatırdamaya başlamasi ve sallanmasi millet nezninde güven kazanamamasi….bakalim ilerde daha ne gibi yardimlar olacak ve Allah hangi vesileleri verecek.görecegiz….Allah kafiri günahkari dahi bu dine hizmet ettirir…türk milletinin yükselişini durduramayacaklar…inş….

    • turk milletinin yukselisi bir faniye bagli ise o fani gidince ne olacak. kendinizle celismeye devam.
      rusya kendi derdinde biz kendi derdimizdeyiz. sanki ukrayna turkiye ye bagli. suan kirim ruslarda. umarim bilginiz vardir.

      • Dur yolcu! Rusyada daha medwedev dönemi var, bir fani daha bulmakta ne var ki, kafanı yorduğun işe bak…

      • Mesele şahıs degil…bu damar 1950 den beri gelen muhafazakar demokrat zihniyettir..erdogan gider merdogan gelir…mesele zihniyet…chp zihniyeti bundan sonra iktidar olamayacak inş.

        • Muhafazakar ve demokrat olunmaz diye düşünüyorum. Bu bizim iktidarın takiyye döneminde uydurduğu bir söylemdi. Sonuçta geldikleri noktayı hepimiz görüyoruz. Demokrat değiller, artık bir demokrasiye açıkça küfretmedikleri kaldı. Bugün ülkemiz düne göre daha az demokrat. Bütün göstergeler ölçümler sonuçlar bunu gayet net ortaya koyuyor. Bu durumu muhafaza etmeye çalışmak ise akla, bilime ve minimum zekaya aykırı bir durum elbette. Milleti CHP gelir diye hala korkutabilmek bize özel bir durum.

        • kendinizi avutmaya devam. 17. ekonomide 21.geriledik. almanlar 1946 da yer bir oldu. ama.simdi dunyanin 4. ekonomisiler. yil.1963 turkiyeden davul.zurna ile.isci yolladik sirkeci garindan adamlar 17 yilda ne yaptilar. 88 yilda biz “pardon siz” ne yaptiiniz sizin bahsettiginiz zihniyet 88 yilda almanya nin 50 de 1 olamadi bu mu ilerleme birde bi 50 yil daha istiyorsunuz. biraz fazla olmuyor mu istekleriniz. basta demokrasiye inanmaniz lazim. bu ulkeye demokrasi gelecekse onuda biz getiririz diyenlerden ne farkiiniz var.

        • Haha haha! İktidarda olan CHP zihniyeti zaten. Akp eski CHP’nin rolünü üstlendi yeni CHP ise eski akp’nin rolünü üstlenmeye çabalıyor, başarabilir mi, zor görünüyor. Çünkü masa arkadaşlarından biri bir Babala YouTube videosuyla çoluğa çocuğa madara ettiler. O masadakilerin çoğunun bir videoluk itibarları var.

          Şunu iyice öğrenmiş olmalıyız;

          Türk siyaset meydanı herkesin kendi kazdığı kuyuya gömüldüğü yerdir.

    • Milletin beynini yıllarca Ayasofya diye yıkadılar, bu olunca başımız göğe erdi mi? Saçma düşünceler bunlar. Sembolik olarak bir değeri olsa da, ülkenin genel hali, politik ayrışması, antidemokratik yöntemlerle siyaset yapışı, hukuktan uzaklaşmış, yolsuzluğa boğulmuş yönetimi ile adam olması mümkün değil, eşyanın tabiatına aykırı, milleti saf yerine koymanın bir başka yolu. Türk milletinin yükselişi falan da artık siyasi islamdan çark edip, Türk islam sentezine yapışan, Kürtleri ve diğer azınlıkları yok sayan ırkçı faşist bir zihniyetin tekrar hortlaması, zaten bir yere de gitmemişti. Bu ortamda iktidarın tek amacı var, 50 artı 1’i yakalayıp yolsuz iktidarını sürdürmek, milleti de sürünmeye talim ettirmek. Ayasofya bitti, bir gece ansızın Atina’ya çıkabiliriz yada Viyana kapılarına dayanabiliriz gibi despot söylemlerle saftirikleri kandırmaya devam etmek. Ve tabi yolunu bulmak bu arada. Millet bu kadar saf mı yakında göreceğiz.

  9. Türk siyasetinde entrika çok gördüm. keriz filmi gibi kemal Sunal’ın. bozuk para bulunmaz ama, harcanacak o kadar… yazık
    nice Eco nice Erbakan nice ekonomist bakan harcadı bu siyaset arenası.
    ne varki hepside temiz kalpliydi, Allah gönüllerine göre vermeden almadı cennetine.
    masanın konusuda, üstünde ki haritadaki define adasıda kişilerle uzaktan yakından ilişiği yohtur
    binaleyh, aday Kılıçdaroğlu yada onun işaret edeceği kişidir bu minvalde.
    boşuna heveslenmesin kimse!🤗.
    seçimden sonra,
    partinizin dağılmaması,
    mecliste oyuna gelip çoğunluğu kaybetmeden,
    ülkenin ve insanlarının refahı için,
    dua edin, hesap yapın, unutmayın kimse unutmasın: Allah hep yardımcın.

  10. Altılı masayı kim bir araya getirdi?
    Kılıçdaroğlu olmasa masadakiler bir araya gelebilir miydi?
    Kılıçdaroğlu ben masadan ayrılıyorum dese ötekiler bir arada durmaya devam eder mi?
    Üstelik masadakiler CHP hariç hepsi sağ kesimin partileri.
    Ve Gelecek, Deva ve Saadet aynı karından doğma partiler. Neden egolarını yenip tek parti olamıyor bu üçü?
    Bana göre masa da aday olmayı tek hakeden kişi Kılıçdaroğlu dur.
    Ve aday belirlemede sözü dinlenecek en güçlü kişi de odur.
    Ötekiler becerebiliyorlarsa tek parti olmayı becersinler. Daha iktidar bile değilken neyi bölüşemiyorlar?
    Bunları hayatında CHP ye oy vermemiş biri olarak yazıyorum.

    • demokrasi farkli partilerle olur. tek parti ile olmaz

      altili masayi bir araya getiren kilicdaroglu degil bahcelidir. son dakika golunu bekleyin.
      gorceksiniz the bahceli show…

  11. yurdum insanı bir adayını bile belirleyemeyeň bu 6 benzemezden ne bekliyor acaba.
    Dustugumuz su hallere bakın.Daha birşey yokken birbirlerinin kuyusunu kazanlardan ülkeye nasıl bir hayır gelecek merak ediyorum.

  12. günde bir defa doğru zamanı gösterir. Muzaffer bey de bugün doğruları (+1 gibi sanki) yazmış ilginç. “..aday dışında …” tespiti mükemmel!
    — dışardan birileri şahsen gelip ben ismimle size destek vereceğim, kabul edermisiniz dese mesela!!! ( karşılığında aday adayı listesinde oylanmak isterse) kimler mi?
    A.Gül Muharrem Sarıgül özdağ kendisi değil ama Yavaş ı öne sürüyorum!, hatta cem uzan..
    isimler farazidir tanınmış olduklarından yazıldı!
    — masa açıkmıdır mesela???

    • Sıkıntı İyi Parti’nin “hem ayranım dökülmesin hem milliyetçiliğime zeval gelmesin” tavrında…
      O zaman ne olacak?
      CHP, HDP’nin belki örtülü belki de açık desteğiyle Kılıçdaroğlu’nu aday gösterecek.
      İyi Parti kendi içinden birini ya da sağ kanattan bir kaç parti ile üzerinde uzlaştığı ortak adayını çıkartacak.
      Cumhurbaşkanlığı seçiminde mecburen ikinci tur hedeflenecek.
      İkinci tura kim kalırsa muhalefet o isimde birleşecek.
      Yani “çoklu aday” formülü sayesinde HDP ile İyi Parti ortaklık kurmamış gibi gösterilecek.
      Zoru zorlayan bir senaryo, evet…
      Bakalım bu görüşte olanlar haklı çıkacak mı?

    • Musa arkadaş, elbette aym kararına göre oluşur, başka bir seçenek var mı?

  13. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan’ın CHP’li Çankaya Belediyesi’ndeki işine 7 yılda 60 gün giderek yaklaşık 350 bin lira maaş aldığı ortaya çıkmıştı.
    İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu’nun memuriyetten çıkarılma cezası verdiği Candan dün bir basın açıklaması düzenlemiş. Konuşmasının sonunda da sesine dramatik bir ton vererek şunları söylemiş:
    “Bugünden itibaren 657 sayılı devlet memuru değilim, yeminini ettiğim Mustafa Kemal’in memuruyum.”
    Salondakiler de kendisine çiçekler verip alkışlamışlar.
    Aranızda bu konunun Atatürk’le ilgisini anlayabilen var mı?

  14. Levent Gültekin bu konuda açık ve net tavır gösteren bir muhalif gazeteci Kılıçdaroğlu kazanamaz ve 2023 te mükerrer mağlubiyeti ile siyaseten koltuğunu kaybeder, tarihe en hafif tabiri ile gaza getirilip milleti kaybettiren müteselsil mağlup olarak yazılır.Birkaç ay önce samimane millet ittifakının muhalif kamuoyu önünde aklı selim ile yapılan açıklamaların ağır ağır bir Kılıçdaroğlu PR’na dönüştürüldüğü ve aklında olmayan bir şeye Kemal bey ikna edilerek neden olmasın? dedirtildiği ve böylelikle millet ittifakının tesanüdü zayıflatılarak cumhurdan yaka silken kararsız seçmenin karışık zihinleri daha da karıştırılarak bu yaz sonu anketleri ile tekrar yükselme eğilimine giren akape verileri ile 2023 için ümid ışığı olmuştur. Kavga halinde, iç çatışmaları olan veya ne yaptığını bilmez bir ittifak görünümü halk arasında ” iti öldürene sürüttürmek” deyimi ile açıklanacak bir ruh hali doğurur ve bütün olumsuz ekonomik duruma rağmen bunlar bozdu bunlar çözer öğrenilmiş çaresizliğini doğurur. Hatta Ankara harici hiç konuşmamış zikri olmadığı için fikri meşkuk Mansur Yavaş bir Mesih gibi %60 yakın sanal taraftar bulur veya buldurulur. Bu çıkmazdan tek çıkış itidal ve istikamet konusunda iş başında olduğu dönemde zihinleri ve gönülleri idlal etmemiş, uzlaşmacı ve uzlaştırıcı ve artık siyasi bir hırs için değil devrilen arabayı tekrar yola
    sokmak için Abdullah Gül gibi değil, bizzat Abdullah Gül’ millet ittifakının adayı olmalıdır. Ortada bir yangın var yangına su taşıyanlara kimlik sorulmaz, sen bizim yangınımıza su taşıyamazsın denilmez.

    • Her gün altılı masa sakinlerinin önüne konulan anketler “yeni bir yöntemi” zorunlu kılıyorsa işin rengi değişir.
      Son günlerdeki taze anketlere bakın.
      Hangisi olsa fark etmez.
      Hepsi aynı şeyi söylüyor.
      Nedir?
      -HDP desteği olmadan muhalefetin kazanma şansı yok.
      Artık acı gerçek mi yoksa acıtan gerçek mi dersiniz bilemem; durum bu…
      CHP daha dünden HDP ile ortaklaşmaya hevesli.
      Zihniyetler ortak zaten.
      Canan Kaftancıoğlu ile Sezgin Tanrıkulu’nu HDP’ye eş genel başkan yapsalar kimse “ne oluyor” demez.

  15. Bugün masada ne olur?
    Ya “kol kırılır yen içinde kalır” tiyatrosuna devam edilecek.
    Ya ortak bir aday ismi belirlenecek. Tabii seyreyleyin gümbürtüyü.
    Ya da herkes kendi adayını çıkaracak.
    Erken kalkan yol alır.
    Cumhur İttifakı adayını Cumhur Başkanı Erdoğan olarak ilan etti ve hızla yol alıyor.
    Haftalardır yaşananlar gösteriyor ki, 6’lı masadakilerin birbirlerine güvenleri yok, dostlukları hiç yok.
    Birbirlerine güvenmeyenlere, millet neden güvensin?
    Türkiye, Erdoğan düşmanlarının deneme tahtası değil.

  16. Bu iş bence hiç de zor değil, zor olup da ne olacak yani at ile deve mi ! Daha önce ‘ ekmek ‘ için birini bulmuşlardı , şimdi de ‘su ‘ için birini bulurlar olur biter !
    Esas mesele o değil , bu yüzyıl Türkiye yüzyılı ilan edildi !
    Oleeeeyyyyyy !

  17. Kılıçdaroğlu aday olmak istiyor. Akşener açık açık “İstemiyoruz” diyor. Masa’nın dörtlüsü dikkatle yaşananları izliyor.
    İkinci turda ne konuşulursa konuşulsun, hangi program açıklanırsa açıklansın, aday dışında toplumda etki yapmayacaktır. Yapılan çalışmalar ve açıklamalar aday meselesinin gölgesinde kalacaktır.
    Akşener sürekli olarak “Kazanacak aday olmalı” derken, doğrudan Kılıçdaroğlu’na “Sen kazanacak aday değilsin” diyor. Bunun başka anlamı yok.
    CHP’lilerin “Bizim adayımız Kılıçdaroğlu’dur” demesi ne kadar dayatma ise İyi Partililerin “Sen olamazsın” demesi de o kadar dayatmadır.
    Kılıçdaroğlu kararlı bir şekilde İmamoğlu ve Yavaş’ı masadan atarken/uzaklaştırırken, Akşener onları tekrar tekrar masaya koyuyor/taşıyor.

Yoruma kapalı.