15 Temmuz gecesi Adil Öksüz gerçekleri.. Dünya hiç bu kadar tehlikeli olmamıştı..

7
Reklam

Madem her gün yazıyoruz, o halde okurlara doğruyu aktarma görevimiz var.

Özellikle 15 Temmuz (2016) uğursuz darbe girişimi gibi her ânını tek yanlışsız bilmemiz gereken bir konuda.

Dünkü yazım sonrasında o geceyle ilgili bazı ayrıntılara takılan bir mesaj aldım; olanları bilebilecek birinden…

O geceyi Akıncı Üssü’nde bulunan askerler ve oraya çağrılan yargı mensupları biliyor; bu vesileyle, kendilerine neler olduğu anlatılmış bazı meslektaşların da bildiğini öğrendim.

Adil Öksüz, Kışla Jandarma Karakolu’nda..
O gece neler yaşandı?

İlk düzeltme Adil Öksüz’ün de aralarında bulunduğu darbe girişimine katılanların neredeyse bütünüyle çıplak fotoğraflarının çekildiği yerle ilgili. Orasını benim gibi ‘Akıncı Üssü’ sananlar yanılıyor; fotoğraf ‘kışla jandarma karakolu’nda çekilmiş…

Bir başka düzeltme de Adil Öksüz’ün hakim tarafından elini kolunu sallayarak oradan ayrılmasını sağlayacak şekilde serbest bırakıldığı tespitiyle ilgili. Hayır, öyle değilmiş; adli kontrol kararıyla serbest bırakılmış. Yani yurtdışına çıkış yasağıyla…

Üçüncü bir ayrıntı da şu: Üç gün üç gece boyu süren hayli yorucu bir çalışma yürütülmüş orada. Darbeyi bastıranlar ve onlardan sanıkları teslim alanlar neredeyse hiç uyumadan görev yapmışlar; mesai bazen 14 saati bulmuş…

En merak edilen konuyu da sordum; “Adil Öksüz’ü koruma kollama hiç olmadı mı?” sorusunu… Soruma şu cevap geldi: O konuda resmi bir açıklama yakında gelebilir veya soruya açıklık getirecek bir gelişme yaşanabilir…

Reklam

Kaynağıma güvendiğim için bu aydınlatmasını aktarıyorum, ama en doğrusu konunun birebir muhatabı olanların kararlarını bizzat savunmasıdır.

MİT’in “Bizim adamımız değil” açıklaması kesinliğinde…

Amerikalılar: “Öksüz’ü bulup konuşturun..”

O gece neler yaşandığına dair pek çok senaryo yazılıyor. Koliler dolusu ‘kanıt’ sayılacak belge ve bilgiyi paylaştığımız Amerikalıların, onlara baktıktan sonra bile tatmin olmadıkları biliniyor.

Yazıldığı için biliniyor.

Sonunda, Amerikalılar’ın, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a, “Adil Öksüz’ü ortaya çıkarın, ‘evet bu işi Pensilvanya’dan aldığım talimatlarla ben planlayıp uygulattım’ desin, teslimini istediğiniz kişiyi burada bir dakika bile tutmayalım” dedikleri de biliniyor…

Bu da yazıldı çünkü.

Önce.. Amerikalılar tarafından kaçırılmış veya Türkiye’de bir yerlerde yine Amerikalılarca koruma altında tutulduğu ileri sürüldü.. sonra.. Adalet Bakanı.. “Ölmüş olabilir” diyerek en kötü ihtimali seslendirdi.

En büyük endişem nedir biliyor musunuz?

Reklam

Adil Öksüz’ün söylenenleri dinleyerek ve yazdıklarımızı okuyarak, bulunduğu yerde bizlerle kafa bulmasıdır…

Endişemi paylaştığım bir kaynak, “Merak etme” dedi bana, “Sağ olsaydı şimdiye kadar bir yerlerden kafasını çıkarırdı…”

Trump’ın yazlık malikanesi.. Mar-a Lago..

Trump’lı dünya eskisinden daha tehlikeli

Günümüzde ‘popülist’ sıfatı uygun görülen politikacılar dünyada revaçta; en çarpıcı örneği Donald Trump

Bu tür politikacıların en önemli özelliği, doğrular ile yalanları birbirine kolayca karıştırabilmeleri…

İş başına gelebilmek, orada kalabilmek ve işlerini yürütebilmek için çok kolay yalan söylüyor, dün dediklerini bütünüyle unutabiliyorlar…

Trump.. başkanlık yarışı sırasında.. Barack Obama ne zaman Suriye’ye askeri müdahalede bulunacağı izlenimi vermişse,.. hemen ve hiç duraksamadan.. “Sakın ha. Savaşla sonuç alınmaz. Bizim Amerika olarak önceliğimiz kendi ülkemizi yoluna koymak olmalı. Savaşmak yanlış…” mesajlarını herkesle paylaşmıştı.

Obama’ya bir uyarısı da, savaşacaksa mutlaka Kongre’den izin alması yolundaydı Trump’ın…

Şimdi, “Kimyasal silah kırmızı çizgimdi, Esad onu çiğnedi, savaşırım” diyor ve tanesi 1 milyon dolar civarında 59 Tomahawk füzesini.. bırakın Kongre’den izin almayı.. Kongre’ye haber vermeksizin Suriye’ye yolluyor…

Hani seçim süreci boyunca tepe tepe kullandığı “Önce Amerika” sloganı ne oldu?

Dün dündür…

‘Popülist’ politikacılara eski söylemlerini hatırlatmanın ve “Geçmişte ne demiştin, şimdi ne yapıyorsun?” diye hesaba çekmenin bir anlamı yok.

Neredeyse 500 bin kişinin Beşşar Esad’ın başında bulunduğu Baas rejimi tarafından katliama tâbi tutulduğu.. nüfusun yarısının beş yıl önce yaşadığı yerleri terk etmek zorunda kaldığı.. onların yarısının da ‘mülteci’ haline dönüştüğü bir ülke Suriye…

İdlib’te kimyasal silâh kullanılarak ölümlerine yol açılmış Suriyeli sayısı 100 kişi bile değil.

Tabloya bakıp, “Daha önceleri neredeydiniz?” diye de sormayın..

Dünya açısından, bu, yepyeni bir durum ve içinde belirsizliğe dayalı vahim tehlikeler barındırıyor.

Şu çapraz gerçeği üzerinde düşünmeniz için sunuyorum:

Trump Beyaz Saray’a yerleştiğinde herkes onun Rusya ile karanlık ilişkilerinden endişe ediyordu ve haklı bir endişeydi bu. Trump Rusya’yı ‘dost’ sayan, en büyük tehlike olarak Çin’i hedef gösteren bir söyleme sahipti.

Füzeler Rusya’dan olağanüstü sert tepkilere yol açarken.. Trump’ın Suriye’ye füzeleri gönderdiği sırada, Florida’daki Mar-a-Lago adlı yazlık evinde görkemli biçimde ağırladığı Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’den fazla bir tepki gelmedi.

Tehlikeli bir döneme girdik.

En fazla bizler tetikte olmalıyız.

ΩΩΩΩ

Reklam

7 YORUMLAR

  1. Eger ABD gibi bir devletin, o kisi kim olursa olsun, sadece baskan tarafindan su ya da bu sekilde asiri, ulke cikarlarina zarar verecek bir yere yonlendirilebilecegini dusunmek bile mantikli degil. Yani Dunya’nin daha tehlikeli oldugu yorumunuza katilmiyorum. Olan sadece ABD’nin Obama doneminde biraz askiya alinan “olaylarda aktif aktor olma” politikasina geri donmesidir. Bu da cok normaldir, dunyanin acik ara tek super gucunun herhangi bir catisma, anlasmazlik olan bolgeye angaje olmamasi dusunulemez.

    15 Temmuz hakiinda Adil Oksuz disinda cok daha buyuk bilinmiyenler var. Ben sunu derim: Turkiye’nin son 3-4 senesindeki bir cok olayini mesela Kurt Acilimi (nasil basladi, neden bitti), Gulencilerle olan anlasmazlik ve tasviyeleri, 15 Temmuz, Suriye’de el altindan Turkiye’nin ne kadar angaje oldugu v.s. anlamanin anahtari Hakan Fidan’dir.

  2. Yeşil vakasından sonra,bu da GRİ vaka..Amerikalılar herşeyin farkında olmanın ilerisinde herşeye vakıf gibi..
    Bıkışları çok net ve kesin: (İddia ettiğiniz gibi)Adil Öksüz, “Pensilvanyadan aldığım talimat üzerine ben planlayıp uygulattım desin, iadesini istediğiniz kimseyi bir dakika bile tutmayız.” Ölüler konuşmaz, bu gerçek çoğu zaman çözüm için alternatiftir. acizane ben de, Adil Öksüzün konuşmaması gerektiği için, hiçbir zaman konuşamaz hale gelmiş-getirilmiş olabileceği kanaatindeyim.

    Kokusu çok yayılmadan, pişen aşı çabuk ve sürekli karıştırmak gerekir.
    Aceleden pişer,bir köşede soğumaya bırakılır.
    Halbuki koku hissedilir ve duyu organıyla algınır.
    İstihbarat örgütü deyince akla ilk gelen ABD. böyle diyorsa, Kurmayları Büyük adada toplanıyorsa..
    Keza AB”de benzer kanaat izhar ediyorsa
    Darbe teşebbüsünden birgün önce, Rusya”nın verdiği haberin üstü örtülmeğe çalışılıyorsa..
    Ve içerde, darbe teşebbüsü ile pek çok çelişik durum ve açıklamayla ilgili sorular alayı beynimizde geçit resmi yaparken tarihe nasıl bir not düşülecek?
    Psiko-sosyal algı operasyonları ve el çabukluğu demegoji taktikleriyle böylesi büyük bir facianın istenmedik yönleri gizlenemez, bir yerlerden uç verir, baş gösterir. gösteriyor da..
    Zamanla orantılı olarak, öncelikle şehit olanlar ve mağdurlarla ilgili acıma, üzüntü ve hayıflanma artacaktır.
    Çünkü “CİN ŞİŞEDEN ÇIKTI!”

  3. Koliler dolusu ‘kanıt’ sayılacak belge ve bilgiyi paylaştığımız Amerikalıların, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a, “Adil Öksüz’ü ortaya çıkarın, ‘evet bu işi Pensilvanya’dan aldığım talimatlarla ben planlayıp uygulattım’ desin, teslimini istediğiniz kişiyi burada bir dakika bile tutmayalım” demelerini nasıl anlayalım?

    Koliler dolusu belgeye rağmen, 15 Temmuzu salt Öksüz’e indirgeyip ”yapan da eden de odur” kabilinden, zinhar ”Öksüz’ün ölüsüne de dirisine de hiç bir zaman ulaşamayacaksınız” gibi anlamlandırabilirim.. kendi adıma.

    Nitekim Adalet Bakanı.. “Ölmüş olabilir” dedi. Önce Amerikalılarca kaçırıldı ya da Türkiye’de Amerikalılarca saklanıyor denildikten sonra…
    Haydi kapatıyoruz dükkanı!

    Ne siz endişelenin nede kaynağınızın, “Merak etme, sağ olsaydı şimdiye kadar bir yerlerden kafasını çıkarırdı…” demesine umut bağlayın.
    Amerikalıların ”bulun Adil Öksüzü…” demesi, Yeşil’in benzeri bir şekilde, Öksüz’ün de sırra kadem basacağını gösteriyor.

    Ölü yada diri, ne fark eder.

    Halk gerçeğin ne olduğunu ”okurlara doğruları aktarma görevinize” rağmen öğrenemeyecek.

    Popülist politikacıları yalancı güvenilmez diye niteleyebiliriz. Sadece politikacılar değil belki yönetici düzeyinde kim olsa da… Ama bu yapıyı besleyen toplumu da göz ardı etmemeli.
    Nasılsanız öyle…

  4. !5 Temmuz’da Halk -genellikle- zaten sokaktaydı, çünkü ve gecenin ilk 1/3’i bile henüz dolmamıştı. Kanaatım o ki, eğer Menderes’e karşı yapılan ihtilal, bu vakitlerde yapılsaydı, halk onu da bastırırdı. Nitekim, gündüz olduğu için Talat Aydemir’in isyanı da bastırılabilmişti. Esasen, bu darbenin bastırılmasında en önemli rol alan kişiler: 1- Hande Fırat’ın R.T.Erdoğan’a telefon ve TV vasıtasıyla sesini duyurma imkanı vermesi, 2 – I’inci Ordu Komutanı’nın taa baştan dik duruşu, 3 – R:T.Erdoğan’ın hem telefonla konuşması, hem de cesaretle riski göğüsliyerek İstanbul’a gitmesidir. (İlahi takdiri de ihmal etmemek gerekir) .
    Tam aksine, darbeyi iyi yönetemiyen ve hakim olamıyan kişiler neden hala görevde ? sorusu da gerçekten düşünmiye değer.
    ABD, “Adil öksüzü bulun, konuşturun,.. Gülen’i kesinlikle iade edelim, diyorsa ve Öksüz bulunamıyorsa, ölmüş-öldürülmüş olma ihtimali – kuvvetle – olamaz mı ? Yahut kim kullandı ise, o öldüremez mi ? Akıncı üssünde veya Jandarma Karakolu’nda bulunan asker veya oraya çağırılan hakimler içinden bir kollayan çıkmış olamaz mı ? Gerçekten, Adil Öksüz 2 inci bir Yeşil olarak karşımızda çıkmaktadır.

  5. Yurt dışı çıkış yasağı konularak serbest bırakıldığında elini kolunu sallayarak oradan ayrılmasını sağlayacak şekilde serbest bırakılmış olmuyor mu sayın Koru

  6. Adil Öksüz’ün 21 Temmuz 2016’da, yani darbeden bir kaç gün sonra, ABD Konsolosluğundan telefonla aranmasına Fehmi Bey hiç değinmedi.

    Bana göre bu durumda Adil Öksüz yazıları eksik kalıyor.

  7. Fehmi bey Trump şeytanı dahi oyuna getirir.
    Esad bu sıralar kimyasal atacak kadar akılsız birine benzemiyor.
    Trump damadını Iraka gönderdi bu aradada damadı ile ters düşen Flinn’ın yerine atadığ adamı ordan alıp pasıf bir göreve getirdi.
    Damat bey Irakdan dönerdönmez Süriyede kimyasal bomba atıldı.Trumpun Rusya ile olan ilişkilerinden dolayı en çarasız olduğu ve herşey aleyhine geliştığı bir dönemde gidip Süriyeye füze attı hemde herkesden gizli ve tamamen kanunsuz olmasına rağmen nerde ise kahraman ilan edilecek.
    Bu yaptığını Amerkalilar pek sineye çekeceğe benzemiyor geneldede on oy verenler karşı çıkıyor.
    Atılan füzelerle 4 çocuk daha ölmüş, sanki bu senaryoyu yaptıkları üşkağatçılığı kapatmak için Trup ve Putin ikilisi sahnelemış gibi.ve yalandan birbirine karşi çıkıyorlar, onların ikiside müslümanların ölmesine aciyacak insanlar değiller.
    Siz yazınızda yalancılardan bahsediyorsunuz, şimdi yalancılık bayağı karli bir meslek çünkü her isdediklerini yalanları vasıtası ile elde ediyorlar, kariyer, oy, varlık, vb.
    Bu arada yalancı dünya liderleri sayesinde komediyenlerin işleride bayağı açıldı.
    Vidiyolar Twitterler kırıla gidiyor, alt yazılı vidiyolarda ben biraz, şansliyim Türkçe bildiğim için İngilizcesini okumama gerek kalmiyor.
    15 Temmuz gerçeğide komediyenlerin derledikleri bir biri ile çelişkili tarihler vb ve yalanlardan oluşan vidiyolar vasıtası ile yakında aydınlanir İnşallah.

Yoruma kapalı.