1 milyon dolarlık bir sorum var: Müslüman Dünya daha kötü bir döneme doğru mu gidiyor?

51
Reklam

Acaba içte ve dışta eş-zamanlı meydana gelen bazı olaylar arasında görünenin ötesinde bir ilişki kurulabilir mi?

Eskiler bu tür soruları anlamsız bulur ve bunu ‘öküzün altında buzağı aramak’ olarak adlandırırlardı.

Öküzün altında buzağı aranır mı hiç? 

Her gelişmeyi kendiliğinden ve birbiriyle irtibatsız gördüğünüzde koskoca bir imparatorluğu nasıl kaybettiğinizi de anlayamazsınız.

Nitekim, bizde üzerinde en az kafa yorulan konulardan biri de budur. 

İnsanların virüs yüzünden sapır sapır öldüğü ve bundan korunmanın neredeyse tek yönteminin aşılanma olduğunun anlaşıldığı bir ortamda kafa karıştırmak için binbir dereden su getirmeye kalkan tipler var. 

Gerçekten kendileri aşı olmuyorlar, çoluk-çocuklarını aşıyla koruma altına almıyorlar mı, bunun merakındayım.

Aşıdan kuşku duymak günümüzde ‘komplocu’ bir yaklaşım olarak görülebilir.

Reklam

Benim sözünü ettiğim kuşkuculuk o tür değil.

Son günlerde bazı muhalif medya kanalları ile haber sitelerinin yabancı kuruluşlardan maddi destek aldığı haberiyle tartışma gündemimiz çeşitlenmiş oldu. Özellikle ABD’de ve tabii diğer Batı ülkelerinde de, vakıfların faaliyet alanlarına ilgi doğdu. 

Evet, Batı’da iş hayatları yolunda gidenler kişisel zenginliklerini kurdukları vakıflar yoluyla farklı alanlarda yapılan faaliyetlere destek amacıyla kullanıyorlar. Çoğu düşünce üreten kuruluşun arkasında o tür zenginler var. Onların desteklediği kuruluşlar arasında günü doğru değerlendirerek geleceğin alacağı biçimi öngörmeye çalışanlar da bulunuyor.

İki kere ikinin dört ettiği bir evrensel doğru, ancak bu kadar keskin olmayan sosyal bilimler alanında öngörüler çok önemli. Zengin hayırseverlerin desteğine sahip düşünce kuruluşlarından bazıları bunu yapmaya çalışıyor.

Bizde? Bizde de artık desteklenen kuruluşlar var, ancak ülkemiz bir o yana bir bu yana gidip geldiğine göre, oralarda herhangi bir öngörü perspektifi çizildiğinden söz etmek herhalde mümkün değil.

Hiç değilse, siyasete -hatta hükümete- akıl ve istikamet vermesi beklenen düşünce kuruluşları açısından durum böyle.

1 milyon dolarlık yeni sorum

Onların cevabını aradığını sanmadığım soruyu ben sorayım.

Reklam

Sorum şu: ‘‘Acaba Afganistan’dan Batılı ülkelerin askerlerini çekmesi ile en son örneği Tunus’ta görülen siyasi gelişme arasında bir bağlantı olabilir mi?’’    

Afganistan’da yabancı güçlerin desteğiyle oluşmuş bir yönetim var; o güçler askerlerini çekince onların desteklediği yönetimin ayakta kalması hayli zor. Yabancılar gidince Afganistan yönetiminin Taliban denilen grubun eline düşmesi çok muhtemel. Ülkenin küçük bir bölümü zaten Taliban’ın elindeydi, yabancı güçlerin çekileceği duyulunca tablo tersine döndü; şimdi ülkenin büyük bölümü Taliban’ın elinde. 

Yakında Kabil de eline geçince Afganistan Talibanistan olacak.

‘Talibanistan’ vahşi bir yönetim tarzı demek. İslam iddialı tam anlamıyla zorba bir rejim.

Orada bu gelişmeye adım adım gidilirken Tunus’ta en aşırı muhaliflerinin bile ‘yumuşak’ sıfatıyla andığı iktidar olmuş İslami bir siyasi anlayışa karşı ‘darbe’ gerçekleştirildi. Daha önce Mısır’da aynı siyasi anlayışın daha ‘uzlaşmaz’ versiyonu devrilmişti; şimdi demokrasiye ve dinin politika dışı tutulmasına özenen bir İslami anlayış da tasfiye edilmek isteniyor…

İslam’ın Taliban versiyonunun önü açılırken demokrat olma iddialı olanının tasfiye edilmesi…

Eş-zamanlı bu iki gelişme tesadüf müdür, yoksa bunu önümüzdeki dönemle ilgili bir ipucu olarak görmeli miyiz?  

1 milyon dolarlık aşağıdaki soruyu da zamanında ben sormuştum

Sovyet sisteminin çöküşü Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla (Kasım 1989) kesinleşmişti. O sistemin Avrupa’yı bütünüyle etkisi altına almasının önünü kesmek için kurulmuş NATO’nun da görevinin sona ermesi beklenirdi.

Öyle olmadı.

Hemen ardından ilk NATO Zirvesi Haziran 1990’da Turnberry’de yapıldı. O zirvede, evsahibi İngiltere’nin başbakanı Margaret Thatcher, konuşmasında, NATO’nun yeni görev alanının İslam Dünyası olabileceğini belirtti. 

Çok geçmedi, 11 Eylül 2001 tarihinde, ABD’nin kalbine, -New York’taki ikiz kuleler ile Pentagon’a- çoğu Suudlu 18 gencin düzenlediği büyük saldırı gerçekleşti.

Ardından dünyamızın ne kadar farklılaştığını yaşayarak gördük.

Sovyet sisteminin çökmesi, bununla görev alanı ortadan kalkan NATO’ya yeni bir görev tanımı yapılması ve 11 Eylül eylemleri arasında bir bağlantı var mıydı?   

Bağlantı orada yoksa, Afganistan ve Tunus’ta meydana gelen gelişmeler arasında da bir bağlantı yoktur.

Varsa?

Dünyamız -özellikle ‘‘Bugüne kadar yaşadıklarımızdan daha kötüsü olamaz’’ sanan Müslüman Dünya– kendisini yepyeni olumsuzluklara hazırlamalı.

Öküzün altında buzağı aramak mı bu?

Sanmıyorum.

ΩΩΩΩ

Reklam

51 YORUMLAR

  1. Türkiye’nin ormanları, esrarengiz bir biçimde peş peşe yanmaya başladı. 
    Tüm bu gelişmeler vatandaşları hüzne boğarken, tutuklu eski HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın, 2015 de “Zannediyor musunuz Bodrum Cizre’ye çok uzak” sözleri tekrar akıllara geldi

    Sakık’ın 1990’lı yıllarda “Silahımız tükenir, sayımız azalırsa Bodrum’a gider yatlarını yakarız. Antalya’ya iner seralarını yakarız. İstanbul’a çıkar arabalarını yakarız. İzmir’e ulaşır ormanlarını yakarız.” şeklindeki sözleri son günlerde eş zamanlı olarak başlayan ve her an yenilerinin başladığı saldırıların arkasında PKK’nın olduğu iddialarını güçlendirdi.

  2. Didem hanım “Yakında Kabil de eline geçince Afganistan Talibanistan olacak.” demişsiniz de; nato afganistana demokrasi götürene kadar kabilde zaten işbaşında olan bir taliban hükümeti vardı hatırlarsanız?
    Ülkede asayişi sağlamış ve uyuşturucu üretimini de sıfırlamış bir yönetimdi üstelik!
    Sonrasını siz de biliyorsunuzdur heralde:)
    Şimdiyse, sil baştan bi daha…

    • “Yakında Kabil de eline geçince Afganistan Talibanistan olacak.”
      diye sayın yazar diyor, ben katılıyorum.
      talibanı savunmak talibanları/talibangilleri savunmak zorunluluğundan geliyor olsa gerek, biliyorum tabi ki de…

  3. Her çocuk Müslüman doğar! Peki bu ne anlama geliyor? Günahsız, saf, temiz, hiç kimselere zararı dokunmayan, çok sevilen, kiymetli, ve değerli, oluşundan dolayı.

    Kendini bende dahil Müslüman, olarak kabul eden ne kadarımız bu özeliklerden bir kaç tanesine sahibiz?

    Misal Aziz Nesin, Ateist fakat, bir yazar olarak Sayın, Koru gibi dürüst ve okuyucularına gerçekleri anlatiyor. Ne Atestliği öviyor nede Din ve inançlar’i eleştiriyor. Maddiyeti bir kenara bırakıp gerçek vazifesini yapiyor.
    Gerçek insanlar bu kareterde olup insanlığa hizmet edenlerdır.

    Ben şahsen Müslüman bir ülkede doğdum, 47 yaşına kadar ülkemde hep çile çektim, ne dinimi ne cinsiyetimi, nede insanlığımı rahatlıkla yaşayamadım.

    Müslümanların gavur dedikleri 2 ülkede Kanada 14, yıl Amerikada bir kac ay sonra 9 yıl olacak, 23 senedir bu ülkelerde gerçek İslami öğrenip yaşiyorum. Kuran’i Keri’min İngılizce meal’ilerinden, Inancimi ve dinimi Öğreniyorum! Çünkü Müslüman olan bir ülkede Şirkleri mubah gösteren yalan ve Dini alet olarak kullanan menfaatciların Hurafeleri ile 47 senem geçtiği için iyice emin olmak için’de bir çok kaynak’tan araştırma yapmak zorunda kaliyorum. Buda kendi kendime öğrendiğım bir dilde, bayağı zor oluyor. Allahtan biraz Arapça kursuna gitmiştim hem ondan hemde sözlüklerden faydalaniyorum.
    İslamda! Yalan, şirk, iftira, hırsızlık, İsraf, gösteriş, yalancı şahitlik, gurur, kibirlenme vb vb bunlara benzer birçok yasaklar ve bunları yapanlarda gûnahkarlar.

    Müslüman olarak
    bilinen devletlerin ve halklarının vaz gecilmez yaşam tarzlari…
    Varsın bu tip yaşamı
    sevenler yıklısın.

    1997 ve öncesine’de Türkiyede Tayyip gibilerinin yolunu açan cuntacı ve sıradan halk Başörtülülere yaşam hakkı tanımazlarken Almanyada ve diğer ülkelerde başõrtü sorunu yoktu ve halende ayni. Peki bizde no oldu.
    Başörtü sayesinde ihtidar olanlar, boğaz Kõprüsünde Gencecik erler ve õğrencilerin kafaları kesildi.

    Tûrkiyede! Baş örtü sorunu olmasaydı, şu an havuzun bütün kirli pis sularını F Korunun sayfaside dahil sosyal medyayi ve dünyayi bu kadar kirletecek troller ordusu yetişırmıydı?
    Tertemiz Dinimizi siyasete alet edecek bir baba yiyit çıkıpta bacilarım acilarım diyerek kendi gerçek amacını gizliyerek tepemize çıkıp valiyoz gibi ülkeyi yakar yıkarmıydı?

    • Nurdan abla “Ben şahsen Müslüman bir ülkede doğdum, 47 yaşına kadar ülkemde hep çile çektim, ne dinimi ne cinsiyetimi, nede insanlığımı rahatlıkla yaşayamadım.” demişsin de;
      İyi de mübarek bizim günahımı ney burda?
      Daha dün ender arkadaşa da söyledim;
      özgürlükten anladığınız avrupada olduğu gibi “cinsiyet seçme özgürlüğü” idiyse önden buyrun kardeşim…

  4. Fondaşlar duymasın .Parasını ver düdğü öttür.1 milyon için ABD den fonlanan sosyalist olurlar hemen

    • Acaba iktidarın kadrolu “vatansever” gazetecileri, Hürriyet grubunu satın almak için Ziraat Bankası’ndan 750 milyon dolar alıp hala ödemeyen Demirören grubuna, Sedat Peker’den ayda 10 bir dolar alan siyasetçilere, Sezgin Baran Korkmaz’ın otelinde sefa süren siyasetçilere, gazetecilere, yargıçlara, bürokratlara söyleyecek bir sözü var mıdır?

      Eğer millet malından fonlanan becerikli vatandaşlar için bir ‘fetva’ buldularsa, söylesinler de biz de bilelim…mehmet ocaktan

  5. Aynı anda Manavgatın dört köşesinden yangın başlıyor.

    Adana, Mersin, Osmaniye,Marmaris, Milas, Bodrum da aynı zamanlama ile yangın başlıyor.

    Dün Ankara füze ve topçu okulunda ormanlık alanında otlaŕı tutuşturan kişi nöbet kulesindeki askerin farketmesiyle yakalanıyor.

    Bu işte bir sabotaj kokusu var gibi.

  6. İki günden beri Akdeniz bölgesindeki ormanlarımız , cayır cayır yanıyor ! Devlet , bütün imkanlarını seferber ederek canla başla söndürmeye çalışıyor ama ne yazık ki henüz üstesinden gelinemedi , gelinse de giden geri gelmiyor !
    Evet, dünyanın en güçlü devleti olan ABDde de yangınların söndürülemediği ve günlerce devam ettiği olmuştur , oluyor .
    Ancak her kaza ve belada , her doğal afette olduğu gibi mücadele etmek kadar önemli olan – belki de daha önemli olan- bunlar başa gelmeden akılla, mantıkla düşünmek , bilimsel ve teknolojik imkanları kullanarak gerekli önlemleri azami derece almaktır .
    Ne kadar ‘her türlü önlem alındı ‘ dense de ben mutlaka bu yangınlarda bir çok yanlışlıklar , eksiklikler , noksanlıklar olduğunu düşünüyorum ; yani alınan önlemlerin yetersiz olduğu kanaatindeyim.
    Bu gibi yangınlara karşı bir önlem olmak üzere ormanlarda yangın yolları açılır , bu yollarla yangının başka alanlara sıçraması önlenmeye çalışılır .Keşif, gözetleme ve emniyet açısından daha etkin önlemler alınabilir , alınanlar takviye edilebilir, bazı giriş yerleri daha etkili bir şekilde kontrol altında tutulabilir .
    Ben ; özellikle keşif, gözetleme ve emniyet meyanında hatta belki de yangın söndürmede
    İHA nın çok rahat ve etkili bir şekilde kullanılabileceğini , belki de bir çok boşluğu kapatabileceğini düşünüyorum .OGM nün böyle bir çalışmasının olup olmadığını bilmiyorum , olduğunu da duymadım, görmedim . İnşallah yetkililerden biri duyar da bizim de çorbada bir tuzumuz olur !
    Herkese selamlar, saygılar

  7. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Cumhurbaşkanı adayı kriterleri” için söyledikleri oldukça dikkat çekici:

    ***Millet İttifakı’nın adayı, nefsini terbiye etmiş biri olmak zorunda. Başkanlığın verdiği muazzam yetkilerle yozlaşmayacak, gücünü hızlıca Meclis’e ve başbakana teslim edecek bilgelikte biri olmalı. Ülkeyi cumhurbaşkanı değil, başbakan yönetecek. Bu tarihi adıma ancak nefsine hâkim olabilen ve kendinden önce ülkesini düşünen bir cumhurbaşkanı vesile olabilir.***
       
      Kendisi niye olmuyor.? Demekki belirlediği kriterler kendisinde yok.

    • Kılıçdaroğlu kriterlere uymadığı için değil başkasını cumhurbaşkanı yapacak, kendisine Başbakan olacak ve bütün yetkileri başbakana devredecek yani kılıçdaroğluna. Bütün Plan bunun üzerine Siyasi zeka denilen bu olsa gerek. Böyle bir aday bulabilirse helal olsun denir.

      • Kim olabili acaba, çıkamadım işin içinden
        Babancan mı,
        Gül mü,
        Davutoğlu mu,
        Demirtaş mı,
        Karamollaoğlu mu,
        İmamoglu mu,
        Yavaş mı,
        Akşener mi,
        Ahmet Necdet Sezer mi,
        Yeniden ekmelliddin ihsanoğlu mu,
        Gel bakalım muharrem mi,
        Yoksa yoksa peker mi.
        Kimi unuttuk.
        Deniz Baykal sonrasi genel başkan olmayı düşünmüyorum deyip birgün sonra Chp başkanı olan kendisi mi.
        Gel de çık işin içinden.

        • Sağlık bakanımızla berat beyi unutmuşsunuz fatih bey; muhalefet onları da çatı adayı gösterebilir deniyordu:))))

      • Ahmed bey işin kötü tarafı başbakan diye bir makam da yok:)))
        Dersimli o işi zaten bi türlü tam çözemedi ama neyse…

  8. Bugun Cumhuriyet gazetesi yönetimi, çalışanların sendika üyeliğinden istifa etmesini istedi. Bu dayatmayı kabul etmeyen genel yayın yönetmeni Aykut Küçükkaya, istifasını verdi.
      Bunlar değilmi, hak, emek, 1 mayıs solcuları.

    Küçükkaya, Twitter hesabından yaptığı açıklama:

    Bu hafta başında Cumhuriyet Vakfı Başkanı Sayın Alev Coşkun tarafından, Türkiye Gazeteciler Sendikası’yla başlayacak toplu iş sözleşme görüşmeleri öncesi sendika üyesi olan editoryal kadrodaki arkadaşlarımı sendika üyeliğinden istifa ettirmem, bu yönde görüşmeler yapmam istenmiştir. Gelinen noktada olay, ‘ya çalışma arkadaşların istifa edecekler ya da sen genel yayın yönetmenliğini bırakacaksın’ çizgisine geldi.

    “GAZETENİN SAVUNDUĞU İLKELERE YAKIŞMAYAN…”

    Cumhuriyet Gazetesi’nin savunduğu ilkelere yakışmayan, emek ve sendika karşıtı tavır nedeniyle tercihimi yazı işleri ekibimden, Cumhuriyet’e büyük emek veren tüm çalışma arkadaşlarımdan ve gazetem Cumhuriyet’le özdeşleşmiş sendikadan yana alıyorum.

    “İSTİFA EDİYORUM”

    Sözde emekçiler Halk TV’de yayımlanan Medya Mahallesi programı Cumhuriyet Gazetesi’ni yakacak ilginç bir sohbete sahne oldmuştu.

    Program sunucusu Ayşenur Aslan’ın konuğu, Cumhuriyet Gazetesi Yayın Kurulu üyesi Miyase İlknur’du.

    Arslan koronavirüs salgını nedeniyle ekonomiye ve çalışanlara can suyu olması için işletmelere verilen kısa çalışma ödeneği hakkında “kısa çalışma ödeneğinden yararlananlar o kadar sınırlı ki yüzde 5 yararlandı galiba” dedi.

    Bu sırada söze giren Miyase İlknur, “Müdürüm biz de yararlanıyoruz, kurum olarak, başvurunca alıyoruz.” dedi.

    Ayşenur Aslan “Peki kısa çalışıyor musunuz, ödenekten yararlanıyorsunuz?” diye sorunca, Miyase İlknur “Yo, tam çalışıyoruz. Kısa çalışmıyoruz, tam çalışıyoruz.”
    Ayşenur aslan: ” aaaa biz de yararlanalım o zaman””

    https://youtu.be/43L4kKJcP8c

  9. bugün içinde yaşadığımız dünya da islam dünyası denilen müslümanların çoğunlukta yaşadığı ülkelerde hak hukuk adalet insan hakları yerlerde sürünüyor.
    yoksulluk yolsuzluk devlet malına çökme kişi malına çökme ise zirve yapmış durumda.
    biat kültürü had safhada istişare yok ben ne dersem o olur enaniyeti ile ülkeler yönetiliyor.
    ülkeyi yönetenler kendi bekaları için ülkenin bekası argümanına sığınıyorlar.
    biz gidersek ülke batar diye ülke insanlarına aba altından sopa gösteriliyor.
    abd ve avrupa ve bazı sözde islam ülkeleri destekli talibanlar el kaideler işhidler daeşler ve ilerde daha ne nice bilmemneler ortaya çıkarılıp sömürü düzenini devam ettirecekler.
    islam dünyası eba zer gıfarinin (r.a)nın sözlerine kulak verecek insanlarını bulana kadar bu devran devam edecek.
    islam dünyası ne zaman ömer bin abdülazizini bulacak bakalım.

    • Sopa fidiyosunu 2002den bu tarafa gösteriyorlar! Neden acaba hep ayni video? Çünkü, yalan ve iftirada ondan.

  10. Sayın KORU’un Sovyetler yıkılnca kaleme aldığı NATO ile ilgili yazıyı çok net hatırlıyorum. Cümleleri yazıda geçen ile birebirdi. Görünen o ki Sayın KORU öngörüsünde haklı çıktı.
    İnşallah bu kez öngörüsünde haklı çıkmaz. İnşallah.

    • Hasan bey “Görünen o ki Sayın KORU öngörüsünde haklı çıktı.
      İnşallah bu kez öngörüsünde haklı çıkmaz.” buyurmuşsunuz da;
      o zaman şunu rahatça söyleyebiliyoruz değil mi:
      Haçlı oramıza buramıza dokunmayı seviyor, hep dokundu ve yine dokunacak!!!
      Sökülün bakalım 1milyon doları!!!
      Efendim?
      Camiye filan dokunmazlar ama…
      Kes traşı!!!
      Hayır, 1dolarlık banknot olmaz,
      ne konuştuysak onu verin:))))

  11. İşe bak!
    9 Haziranda Abd den Türkiye gelerek etkin pişmanlıktan yararlanan teslim olan Bylock un lisan sahibinin Bylock kullanıcisı olmadığını beyan etmiş. Adamın bylock hesabı yok.Ama bylock un sahibi. 2 aydır sorgudaymış.

    Aynı Türkiyediler gibi,  Abileri ve ablaları tarafından bylock yükletilsin, sendikaya üye yapılsın bu yüzden binlerce kişi ceza alsın ama O abilerinin ve ablalarının kendi hesabında Bylock çıkmasın.Dışarda serbestçe dolaşsınlar. Ne güzel.
    Bylock’un kurucusu dahi itarafçı olarak teslim olsun, bizimkiler abi ve ablalarının emriyle daha konuşmasınlar, mala yatsınlar.

    ByLock’un, lisans sahibi olarak David Keynes diye bir Amerikalı biliniyordu.Bu şahsın Alpaslan Demir olduğu anlaşıldı. FETÖ’cüler tarafından ABD’ye kaçırıldığı, daha sonra Amerikan vatandaşlığına geçtiği ve ismini David Keynes olarak değiştirdiği ortaya çıktı.
    İfadesinde;
    Keynes’in, Alpaslan Demir iken Ankara
    Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde okuduğu sırada askeri okullara öğrenci yetiştirmekle görevli olduğu,  , ‘Tarık’ kod adını kullandığını, 1996 yılına kadar Kara Harp Okulu’nda mahrem imamlık yaptığını itiraf etmiş.
    CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun eski başdanışmanı Fatih Gürsul’la Ankara’da üniversite okuduğu yıllardan tanıştığını, FETÖ’nün CHP’den sorumlu imamı olan Ahmet Hamdi Parlak ve Fatih Gürsul ile Ankara’daki örgüt evinde 90’lı yıllarda beraber kaldığını söylüyor. Eski TRT Haber Kanal Koordinatörü Ali Ahmet Böken, FETÖ’nün “eski Ankara emniyet imamı” Kemalettin Özdemir ile de irtibatlarını anlattti.  Lisede iken Tarık Toros’ın imamı olduğu evde kaldığını da ifade etti. Basına yansiyanlar bu kadar.

    Soru şu! bu arkadaş Abd den cemaatin elinden mi kaçtı, yoksa cemaat mi gönderdi?

  12. Sayın KORU!
    Bir milyon dolar sizin- bizim için çok büyük para.
    Ancak memleketi soyan haramiler için “bir milyar dolar” bile ellerinin kiri.
    Bunlar için 100 milyar dolarlık paralar ancak hatırı sayılır miktarlar.

  13. M E Y Y A L
    Zaten insan nefsani yönüyle “kindarlığa” eğilimli.
    Kindarlıktan bahsetmek yangına körükle-benzinle gitmektir.
    Kindarlığı dilinden düşürmeyenlerin Taliban aşkına tabii ki şaşırmadık.
    Allah herkesi başkalarını görmek istedikleri akıbet ile bu dünyada da yüzleştirsin.

  14. 1 milyonluk sorum var.

    Yıllardır, Türkiye devletinin yerli ve milli medyasına havuzcu, yandaş de. Abd ve batınin desteklediği medyaya da özgürlükçü, tarafsız medya de. Sizi gidi fondaş medyayı takip edenler sizi. Yıllardır beslendiğiniz medyanın fondaşçı olması sizi ilgilendirmiyormu?

    Farkediyorsunuz, muhalefetin dışında seçimden bahseden yok.seçime henüz çok zaman var. Buna karşılık birkaç gün içinde seçim yapılacakmış gibi anket üzerine anket yayınlanıyor.Bunların çoğu, ne idüğü belirsiz yabancı firmalar.Yaptıkları iddia edilen ve peş peşe yayınlanan bu anketlerin tamamının ortak yanı aynı:

    Ak Parti eriyor, giderek yok oluyor. MHP sürekli olarak barajın altında. Henüz kapatılıp kapatılmayacağı belli olmayan HDP her şart altında barajın üzerinde. Bütün yaşanan skandallara rağmen İyi Parti yüzde 13-15’lerde. CHP ise ciddi atakta.

    Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı henüz belli değil. Araştırmalar adı sanı belli olmayan meçhul bir isim üzerinden yapılıyor. Vatandaşın önüne bir hayal konuluyor. Ona göre karar vermesi isteniyor. Olabilir mi böyle bir şey? Olmaz, ama yapılıyor işte.
    Amaç halkı bilgilendirmek değil, yönlendirmek.

       Anket dediğin bedavaya yapılmaz. Ciddi anket, büyük bir kaynak gerektirir. Kim fonluyor bu anket firmalarını? Paranın kaynağı nereden? Niçin seçim zamanı olmamasına rağmen, bu kadar parayı gözden çıkarıyor bu anket firmaları? Tek bildiğimiz ve görünen, yabancı firmaların yaptığı bu anketleri en fazla köpürtenler, yine yabancı kuruluşlar tarafından fonlandığı ortaya çıkan sözde medya kuruluşları. Ne anlama geliyor bu? Garip değil mi sizce de?
    Artık parayı veren düdüğü çalıyor. Maalesef çevremizde “Ben düdüğüm, çalabilirsiniz” diyen bol miktarda kişi ve kuruluş var. Yıllardır tepe tepe kullanıyorlar bunları.

  15. Müslüman dünyanın kötüye gitmesi, Avrupa ve ABD nin kötüye gittiğin alametidir. Avrupa ve ABD vanpir gibi müslüman kanından beslenmektedir. Müslüman dünyasında ne kadar karışıklık onlarda o kadar refah demek.
    Avrupa ve ABD iyiye gitmediğine göre müslüman dünyası da iyiye gitmez.
    Sayın hocam bir milyon tl alayım dolar kalsın tl yeter:)))
    Sayın koru iki kere iki dört ettiği gibi diyor belliki çok eskilerde kalmış. Günümüzde son teknoloji ile birlikte iki kere İki zamana ve yere göre değişiyor. Gündüz mü gece mi mesai saatleri içinde mi dışındamı?
    Bağlantı konusuna gelince söz konusu müslüman dünyası olunca Avrupa ve ABD tek vücut olurlar. Her zaman çıkarlar ön plandadır. Bu yadırgamamak gerekir biz de de öyle değil mi?
    Bizim Meclis’imizde kavga fırtınalar kopar ama milletvekillerinin özlük hakları söz konusu olunca tüm meclis tek vücud olurlar….

  16. -Batılının kafası menfaatlerine göre eş güdümlü çalışır.
    sen ”ooo batıda artık kiliseleri satıyorlar kimse artık din ile ilgilenmiyor!..” sanırken, vatikan ”Ayasofya için.. ” mitigde ah çeker.
    -sen şurada Diyanetin varlık sebebini bile anlayamayıp! nerdeyse ortadan kaldırmaya çalışırken,
    birde bakarsın ki, etrafında tarkat cemat ler peydahlnmış (batılı vakıtan fonlanmış!) onu bile:
    kafana meclisine bmba yeyince anlamışsın anca!…
    +Afganistan oldu talibanistan diyor ve şaşırıyor sayın yazar. bende şaşırmalarına şaşırıyorum.
    batılının demokrsi getirdiği! yerlere bir bakın bakalım.
    Afganistanda istedikleri kıvam ortam oluşmuş demekki..
    +Batı kafası artık: haçlılar yürüyün önce ayasofyayı talan edin, sonra kudüste dinlenin devirleri geçti de, (islam dünyasına doğru artık ne yürüyor? sorgulama yapalım)
    islam nedir? Müslüman kimdir, din nasıl birşeydir onu bile anlamamakta israr eden din kardeşlerimiz inanmak istemiyor.

  17. Fehmi bey yazisınin arasına sıkıştırmış. Ne güzel hayırsever vakıflarmiş bunlar. Ne kadar da cici, amanda aman, kuçu kuçu, sevgı pıtırcıği. Yemede yanında yat yani. Ne diyor Fehmi bey vakıfları aklarcasına:

    ****Evet, Batı’da iş hayatları yolunda gidenler kişisel zenginliklerini kurdukları vakıflar yoluyla farklı alanlarda yapılan faaliyetlere destek amacıyla kullanıyorlar. Çoğu düşünce üreten kuruluşun arkasında o tür zenginler var. Onların desteklediği kuruluşlar arasında günü doğru değerlendirerek geleceğin alacağı biçimi öngörmeye çalışanlar da bulunuyor.

    İki kere ikinin dört ettiği bir evrensel doğru, ancak bu kadar keskin olmayan sosyal bilimler alanında öngörüler çok önemli. Zengin hayırseverlerin desteğine sahip düşünce kuruluşlarından bazıları bunu yapmaya çalışıyor.****

    Wikileaks’in yayımladığı gizli ABD belgelerine göre, Amerikan Chrest Foundation Vakfı Başkanı Lou Anne King Jensen, 31 Mayıs 2001 saat: 19:32:21’de tarihinde Stratfor Türkiye Masası’na şu e-maili göndermiş:

    “ÖZELLİKLA HAKKARİ, MARDİN, KANDİL DAĞI ALANLARI”
    “Talep: Türkiye / PKK mevcut durum
    Chrest Vakfı Başkanı, Güneydoğu Türkiye’de sahada bulunan personeli, arkadaşları ve bağlı kuruluşları ile o bölgedeki mevcut durum hakkında ek bilgi ve söz konusu bilgilerin fiyatını talep etmektedir. Özellikle Hakkari, Mardin, Kandil Dağı alanlarından bahsetti. Birlik hareketleri, olası güvenlik endişeleri ve gelişmeleri hakkında bilgi almak istiyor. Ayrıca önümüzdeki birkaç hafta içinde bölgeye seyahat edecek.”

    Amerikan Chrest Foundation Vakfı Başkanı Lou Anne King Jensen’in; ABD’nin özel istihbarat örgütü Stratfor’la bağlantısı bu şekilde ortaya çıkmış.

    Strarfor 1996’da, teksas’ın austin kentinde kurulan özel bir istihbarat kurumu. gölge CIA olarak dile getirilen, yayınladığı analiz ve verdiği haberlerle hep bir adım önde bulunan, abd savunma bakanlığına danışmanlık yapan, eski istihbaratçı yetmiş kişinin çalıştığı bir kurum. başında da meşhur siyaset bilimci George Friedman bulunuyor.

    Friedman, Topladığı bilgileri CIA, ABD Deniz Kuvvetleri, ABD Deniz Piyadeleri, Pentagon gibi devlet kuruluşları başa olmak üzere parasını ödeyen herkese satıyor. O kadar muteber ki, birçok ülke bu astronomik rakamları ödüyor.

    Stratfor’un, darbecilerin suikast için yerini tespit etmeye çalıştığı  Erdoğan’ın İstanbul’a hareket eden uçağının yerini çok kısa süre içinde tespit etmesi ve havadaki konumuyla ilgili üç kez tweet atması kamuoyunun dikkatini çekmişti.
    İlk paylaşımında Erdoğan’ın uçağını Marmara Denizi üzerinde ifşa eden Stratfor, ikinci tweetinde uçağın İstanbul’a yaklaştığını ve “muhtemelen” iniş yapacağını bildiren bir paylaşımda bulundu.
    Stratfor, son tweetinde ise uçağın İstanbul’a indiğinin teyit edildiğini Atatürk Hava Limanı’nın konumunu da göstererek kamuoyuna aktardı.

    Ne kadar da öngörülü, hayırsever zengin bir kuruluş.
    Gözlerimiz yaşardı. Şu bizim göçmenlere, mültecilere de bi el verse olmaz mı?

  18. Islam dunyasini dahada radikallestirip tehtitkar bir Yapi yaratip isit gibi sonrada top yekun ortadan tehdidi kaldiracaklar ama muslimanlar da filistin dogu turkistan cilesini cekecekler benim gørusum

  19. Hasan Cemal’in sahibi olduğu P24’e para akıtanlar da belli olmuş. Hasan Cemal 2014’ten bugüne 8 yıl boyunca hibede bulunan kuruluşlardan hiç bahsetmedi. P24’in 5 ayrı yerden toplamda 2 milyon 145 bin TL fonlanmış.

    Peki bu kuruluşlar ardı ardına fonladıkları medyayı açıklamaları, onları deşifre etmelerinin sebebi nedir. Onların bu açıklamaları olmadan fonlananları bilmeyecektik.

    Henüz fondaş medyayla ilişkisi tam açık edilmeyen bir gazetenin birkaç yazarının, konuyu her gün yeniden -çok da ısrarlı bir şekilde- ısıtarak, sapı bizim ormandan olan baltaların gayretiyle mezkur yazarların delillerini kesmelerine, hatta daha da ileriye giderek, bir lejyoner inadıyla fondaş medyayı savunmalarına tanık oluyoruz.

    Fondaş medyanın daha aslî, birincil sayılabilecek yandaşları bile onları savunmuyorken, söz konusu yazarların fondaş medya ile ilgili gerçekler konusunda tedirgin eden şey nedir ki, “aman daha fazla açılmasın, bizi de içine çekmesin” kaygısıyla hareket ediyor olsunlar?

  20. Bunlar Müslüman mı? sözde müslüman mı?
    İslam ülkelerinin hiç birinde bilim üretim ekonomi eğitimde başarı adalet insan hakkı kul hakkı filan yok.
    yöneticilerince kara parada yolsuzlukta bir numaralar acaba neden büyük ihtimalle siyonistlerin işi ve ya dış güçler olabilir?

    Osmanlının Son zamanları şair diyor ki :
    Selam verdim rüşvet diye almadılar diyor, yani rüşvet her yeri sarmış diyor.
    Böyle toplum paratoner gibi her felaketi çeker.

    Ey kavmim! Rabbinizden bağışlanmayı dileyin, sonra O’na tövbe edin ki üzerinize bolca yağmur göndersin ve kuvvetinize kuvvet katsın; sakın günahkârlar olup Allah’tan yüz çevirmeyin!”
    hud 52

  21. İlk müslümanlar özgürlüğü ve özgür düşünceyi benimsemişlerdi. Mekke’deki gerici rejimi yıkmışlar ve dünyanın dört bir yanına özgürce dağılmışlardı. Gittikleri her yerde en iyi fikirleri almışlar ve çok daha ileri götürmüşlerdi. Eski Yunan’dan fen bilimleri, felsefe, ve her alanda unutulmuş bilimi alıp daha da ileri götürmüşlerdi.

    Avrupa’ya kadar bu fikirleri yaydılar ve Avrupa onlardan etkilenerek bilime sahip çıktı ve zaman içinde İslam dünyasını geçti. Şimdi insanlığın bilim mirası onlarda, batıda.

    İslam dünyası zaman içinde o kadar geri kaldı ki, mevcut durumda bu ilerlemeyi yakalaması çok zor. Üstelik yaşadığı yenilginin acısı çok taze ve bu bir kıskançlığa ve boş bir hayalciliğe dönüşmüş durumda. Elbette batı da kendi çıkarlarını korumak için İslam ülkelerine hasım ve yardımcı değil çoğu zaman.

    Ama sonuçta Taliban, İŞİD, İran’daki molla rejimi ve diğer İslam dünyasındaki tüm baskıcı gruplar ve rejimler kendi içimizden çıkıyor ve bayağı tutunuyorlar. Elbette bunların bir kısmı batı desteği de görüyor farklı sebeplerle. Ancak temelde tutunabilmelerinin sebebi müslümanların batının sahip olduğu bireysel ve toplumsal özgürlüklerden, modern düşünceden çok uzak olması ve gelişmeye kapalı olmaları.

    İlk müslümanlar ilerici ve zamanlarına göre moderndi. Şimdiki müslümanlar ise maalesef gerici ve ilerlemenin önünde tek engel kendileri.

    Özgürlük indekslerini Batılılar boşuna yapmıyorlar. Bunun kıymetini biliyorlar ve ne olursa olsun korumaya ve tüm dünyaya yaymaya çalışıyorlar. Biz ise hem özgür değiliz, hem özgür olmanın kıymetini bilmiyoruz ve küçümsüyoruz. Bunu sadece cinsiyet özgürlüğü falan gibi anlıyor ve baskıcı rejimleri sürdürüyoruz. Sonuçta sefalet içinde yaşayan biziz ve sebebini de dış güçler zannediyoruz. (İstanbul sözleşmesini dış güçler feshetmedi 🙂

    Batının buraya gelmesi 1000 yıllık bir süreç. Müslümanların da özgürlükleri ve bilimi kaybetmesi aşağı yukarı 1000 yıllık bir süreç. Batı ilerlerken İslam dünyası da geriliyordu. Ve bu insanlığın başından beri devam eden bir döngü. İslamla veya diğer dinlerle ilgili değil bence.

    Bireyler olarak yapmamız gereken özgürlükçü düşünceye sahip çıkmak olmalı. Çünkü insan özgür düşünceyle ileri gidiyor, kendisi ve toplum için daha iyisini yapıyor. Her türlü baskıcı yaklaşım da engellenmeli ve karşı çıkılmalı. İnsan özgür değilse bulunduğu yeri terketmeli ve özgürlüğe yelken açmalı.

    • Ayşe hanım haklısınız ama maalesef hemen alttaki sayın yk için aynı şeyi söylemek pek mümkün görünmüyor sanki!!!

  22. Hırsızlığı, yoksulluğu, kötülüğü, şiddeti ve tüm bunların en somut haliyle cehennemi kutsayanlar nereye gider?
    Cehenneme.
    Ruhunda cehennemi yaşayanlar Dünyayı neye çevirir?
    Cehenneme.

    • Sayın yk, dün “Vahiy”den “Başka yol var mı?” diye soruyordun, bakıyorum bugün cevabını kendin bulmuşsun: “Cehenneme.”
      Odla korkutma vaiz bizi/
      Bir canımız var, o da yanmağa mutad eyledi!

      “Y.K.
      28 Temmuz 2021 At 09:09
      YKS sonuçları açıklanmış.
      İktidarımız hem soru kitapçığında hem de sorularda kodlama hatası yaparak sıfır çekmiş.
      Tabii ki bilmediğinden değil.
      Tabii ki iç ve dış güçlerin oyunu.

      Tek bir kitap okuma.
      Bir tek bilen bir Allah’ın kulunu dinleme.
      Geriye doğruyu öğrenmek için bir tek yol kalıyor: “Vahiy”
      Başka yol var mı?”

  23. “Yakında Kabil de eline geçince Afganistan Talibanistan olacak.”
    neredeyse bütün müsülman ülkelerde durum aynı. ülkeyi arka bahçesi gibi kullanan yöneticilerin bilmemneistanı.
    halk fakirleştirilip, radikalleştirilirken zenginleşip totaliterleşen yöneticiler…
    müsülman ülkelerin talibanla ters bir yanı yok yani…
    özellikle inancıyla…
    kader mi bu?
    değil tabii.
    tatile çıkanın yanına arkadaşını, otu, böceği alıp selfie çektirmesi gibi müsülmanlarda kur’anı alıp sırıtarak selfie çekiyor, bir kaç ayet dillendirip sonra kimi nasıl yolacaklarını tartışıyorlar.
    ibrahim uslu bir analizinde türk halkının yolsuzluğu sandıkta cezalandırmadığını belirtmişti. bunu onun bildiği gibi herkes biliyor, o nedenle kimse de arlanma utanma olmadan futursuzca yapabiliyor. kim ceza almış ki? gavur batı mı burası??? tezgahında öne iyileri arkaya çürükleri koyan müşterisine arkadaki çürüklerden dolduran adamın yolsuzluğu sorun edeceğini düşünmek gerçekçi olabilir mi zaten?
    ya da sütüne su katanların…
    ya da parası olsa bile çekini senedini ödememeye uğraşanların…
    ya da bire on katarak malını satmaya çalışanların…
    değil tabii.
    müsülman ülkelerde müslüman bulmak çok zordur
    hele şimdilerde neredeyse yok denecek kadar azdır…
    sonuçta evrenin yasaları vardır, herkes hak ettiğini alır. o nedenle müsülman ülkelerin sefaleti, geriliği, kanla terörle anılması kaderin bir oyunu değil.
    batının bir oyunu olmadığı gibi…
    yüce yaratıcı herkese ve her şeye hak ettiğini verir,
    şimdi batı gelip ülkelerimizi karıştırıyor diyorlar,
    selfie çektirmek dışında kullanmadıklarından olacak batıyı kullanan eli görmüyorlar,
    buradaki inceliği bile anlamadıktan sonra artık daha da kötü bir döneme doğru mu gidiyor diye sormaya gerek var mı?
    ya da olaylar arasında bağlantı var mı diye kafa yormaya…
    yok tabii.
    toplumlar kendilerini düzeltmedikçe kimse gelip ahvali düzeltecek değil.
    size demokrasi getireceğiz diyenler doğal olarak
    hak etmediğin bir şeyi sana getir-e-meyecekler,
    ne hak ediyorsan onu verecekler.

    • “haçlılar namusunuza dokunmaz”
      hangi namus…
      adam ülkeye geliyor, bir tl sini veriyor 10 tl mizi alıyor.
      filmlerde panayır şarlatanları oluyor, el çabukluğu oyunu yaptığı tezgaha insan çağırıyor,
      hadddiiii 1 ver 10 alllllll…
      1 veren 10 alıyooorrrr…

      yazık ki
      kimse de arlanma utanma kalmamış.
      namus ta…namus anlayısı da…

      • Didem hanım hoşgeldiniz. Bugünkü döviz- altın kurları nedir acaba?. Dolar 12 tl olacak diyorlar, alalım mı?

        • aslına bakarsanız pek gelmedim, azerbeycana gideceğim? oradan rusyaya geçeceğim ✈ gelmem eylülü bulur.
          müjdeleri artık oralarda bekleyeceğim.?
          baküye ve moskovaya külliye müjdelerini…
          döviz bürolarında yaşadığım utanç ve hayal kırıklığı ve kızgınlığı hafifletir belkim.? külliyeler de dövizin biraz artmasına neden olabilir, ötv nin, yol ve köprülerin, ve hayatın falan ama heryere külliye de önemli ama.?
          neysem dolar 12 tl olur mu?
          şimdi biliyorsunuz ben sonbaharda değil se de ilk baharda bir erken seçim öngörüyorum, tabii bir cumhurbaşkanlığı ve iktidar değişikliği de. sayın cumhurbaşkanımızın dinlenmeye çok ihtiyacı olduğunu kendi hariç herkes gördü sanırsam. o zamana kadar doları bir şekilde ve kimbilir neler pahasına tutarlar 12 tl olmaz belki 9 tl yi biraz geçer. eğer Allah bu kadar yeter der de öngördüğüm gibi iktidar değişirse dolar bir iki yıla düşer? yok Yüce Allah halimize acımazsa çektiğiniz yetsin demezse yani iktidar değişmezse 12 de olur 25 te olur. ?
          “bunlar yatırım tavsiyesi değildir” biliyorsunuz değil mi?

          • Didem hanım biraz israf neyim ettik ama karabağı da kurtarmış olduk sonuçta, bi uğrarsınız artık şuşaya da!
            Moskowaya gitmeseniz de olur ama, memleketimizin kıymetini anlamanız açısından aslında öğretici de olabilir tabii:)
            Gitmişken moskowa belediyesinin rusça kursları kaç rubleden başlıyormuş bi sorabilirseniz sevinirim, sonra kendim dolara çevirebilirim zaten:)
            Yolunuz açık keyfiniz uçuk olsun!!!

          • kaz gelecek yeri iyi bilirler,
            mesela azerbeycan ve ya libya gibi.
            gelmeyecek yeri de,
            mesela filistin ve ya türkistan gibi…

            rubleyi neden dolara çeviriyorsunuz?
            bütün yandaşlara dolarla mı ödeme yapıyorlar(⓿_⓿),
            yoksa yandaşlar sefaletine bakıp tl ile ödeme kabul etmiyor mu (⊙_⊙)?

    • bir zamanlar güzel ülkemin güzel insanına, ”çalsın ama yapsın!”, ”gözünle görmediğin şeye inanma”, (faiz maiz toki moki karıştırmıyom bak) ile birşeyler!!! yedirmeye çalışıyorlardı.
      bazı bilen ama sözü, sakalı olmadığı için dinlenmeyen bazı kişiler ise tu kaka ilan edildiler.
      -İslam üç beş olumsuz olayla sıyrık bile almaz. Herkese bu coğrafyada Müslüman gözüyle bakılır. Afganistan dan gelenlerin de çoğu! Türk çıktı iyimi.
      Irak tan Suriyeden gelenlerin de kökleri..
      -Şimdi ”cannael stomboul’dan ötükene kadar Türk bulmak..” mı diyeceğiz? bu yanlışa düşmemk gerek zannımca.
      oyuna peynir ekmekle gitmemek doğrusu.
      (Sınırdan girenlere kuru ekmek veriyolar, yanında bir dilimde peynir katık olsa..
      diye düşünen olur belki diye hatırlatayım istedim:
      ”karavana çıkarıyorlar! kazan dolusu tablotta” biraz daha açalım gözümüzü bakalım ne görebileceğiz?)

      • Atilla bey “(faiz maiz toki moki karıştırmıyom bak)” demişsiniz de;
        keşke biraz karıştırsaydınız, neymiş ki bu?
        Bir de “bazı bilen ama sözü, sakalı olmadığı için dinlenmeyen bazı kişiler ise tu kaka ilan edildiler.” ifadenizde geçen
        “…tu kaka ilan edildiler.” dediğiniz kişiler kimlerdir, biraz açar mısınız?

    • Sayın ddm…. yorumunuza aynen katılıyorum
      Gerçekten de toplumumuzun bir kısmında çarşı Pazarda dolaşınca iş ahlakı çok zayıf olduğu görülüyor. İllaki bir yerde güya uyanıklık yapıyor.
      Dürüstlük, Ahlak,iş Ahlakı,yolsuzluğun, torpilin olmadığı davranışlar, müslüman, gayri müslüman diğer dinler hatta inancsızlarında benimsediği değerlerdir.
      Ama ülkemiz insanları (istisnalar hariç ) kendisinde olmayan bu değerleri başkasından bekliyor.
      Bir söz vardır tam da bizim ülke insanı için söylenmiş bir söz Tolum nasılsa öyle yönetilmeye layıktır.
      Yani aynaya bakmaya cesaret edemiyoruz .
      Şahsen ben evimin önünü temizlemeden komşumu eleştiremem
      Tüm toplumun da evinin önünü temizlemeli. Ama kime sorarsan sor yoğurdum ekşi demez. İşte böyle bir kısır döngüde dönüp duruyoruz.

      • Ahmed bey “Şahsen ben evimin önünü temizlemeden komşumu eleştiremem…” buyurmuşsunuz ama aynı komşu bir de gelip sizin evin önünü de kirletmesin de, boşverin gitsin…

        • Bu konu da çok haklısınız
          Açıkcası komşuluk diye bir şey kalmadı. Kalanlarda söylediğiniz gibi başkasının evinin önünü kirtlemesi normal bir davranış olarak benimsemiş.
          İşin ilginç yanı yüzüne karşı gayet nazik davranıyor ama o kötü alışkanlığından bir türlü vazgeçemiyor.
          Allah herkese hayırlı komşu nasip etsin.

      • yoğurdum ekşi demeyince gerçekler değişiyor mu?
        yolsuzluk ve gelir seviyesi endekslerinde düşe düşe vahşi kabileleri ile meşhur afrika ülkeleri ile aynı sıralamalardayız, iş ahlakı endekslerini bilmesem de olur sanki.

    • Didem hanım hoşgeldiniz,
      “namus ta…namus anlayısı da…” demişken, uluslararası yolsuzluk/rüşvet skalası raporlarında polonya ve türkiyeyi bi karşılaştırabilir misiniz, hangisinde daha fazlaymış bi öğrensek?

  24. 15 temmuzda NATO subaylarının tasfiye edilmesi bu plan dahilinde yapılmış bir işlem o zaman.

Yoruma kapalı.